6 Nisan 1934 Tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4

6 Nisan 1934 tarihli Haber Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

| hikâyeteri Dünkü sayıdan mabaat — Yolun yarısma geldik, geçtik bile, Mektubu okudu. Bana döndü. Büyük bir nezaketle dedi ki: — Çok güzel, efendim, Bu işi olmuş biliniz. Emin Nuri Beyefen- | diye selâm ve hürmetlerimi götürü nüz ve bana şimdiye kadar bulun - duğumuz yerleri, oralardan aldığı- nız iyi hizmet vesikalarını, mektep kâğıtlarını getiriniz. Hemen fabri- kaya gönderelim. Bir haftaya kal- maz emrinizi alır hareket edersi- niz, olmaz mı, efendim? Elini uzattı, beni kapıya kadar götürdü ve çıktım. Hemen o gün bütün vesikaları hazırladım. Ertesi sabah Nevzat Beye götürdüm; birer birer baktı, bir zarfa koydu: — Çok iyi, İstediğimizden âl5 ! Ben hemen postaya verdim. Dört beş güne kalmaz ama siz gelecek pazara uğrayın. Dedi. Büyük bir sevinç içinde idim. Cebimdeki son harçlıktan kıyarak altı kuruş posta parasını verdim. Karıma bir mektup yazdım ve olan ları anlattım. Hayat, birdenbire bütün çamur- Tazından, istirap ve yoksulluğun- dan sıyrılmış, bir kül bahçesi hali- ne gelmişti. Bir hafta sonra gittim. Kaşıkçı Zadebeni nezaketle kabul etti. Yer gösterdi, çay ısmarladı ve elle- rini oğuşturarak: — Bilmem nasıl oldu, efendim. Bu kadar gecikeceğini hiç Üümit etmiyordum.Sizin için hiçbir haber yok, Bununla beraber bir kaç gün içinde muhakkak gelecektir. Ümi- dinizi kesmeyiniz. Bu işi olmuş bi- liniz! Dedi. Evvelâ başımdan aşağı bir soğuk su dökülmüş gibi oldum. Sonra dökülen sular ılıdı. — Eh! Olabilir ya,bir iki gün geç kalır, Saat değil bu! Diye kendimi oyaladım. Dört gün sonra bir daha uğra- dım, ayni cevabı aldım. Üç, beş, i- ki, yedi, on gün ara ile beş defa da- | ha gittim. Gene aldığım cevaplar başka türlü olmadı. O sırada vapurlar İstanbula bir Tiraya gitme gelme bilet satıyorlar- dı. Orada daha çok tanıdık - vardı. azla olarak hali vakti yerinde olan halamı da sekiz sene görmemiş- tim. Gittim, İkinci gün Galata köprü- sü üzerinde, eski ve can ciğer mek- tep arkadaşım Aliye rastladım. On senedir birbirimizi görmemiştik. “ Sarmaş dolaş olduk, öpüştük. Arkadaşım üstüme başıma bak- tı. Tıpkı senin dediğin gibi. — Bu ne hal yahu! Sana ne ol- du? Diye sordu. Tavsiye mektubunu Bana birdenbire: — Sahimi diyorsun? O fabrika- anlattım. Ü eu ikinci müdürünü daha dün göre düm, Benim hatırımı hiç kırmaz. Dur ben söyliyeyim. Dedi. — Eğer Emin Nuri Beyin tavsi- — yesi gibi olacaksa, boşuna yorul- * ma! Diyecektim; fakat sesimi çıkar- — Madim. K — Fabrikanın ikinci müdürünün ismi Ramiz imiş. Arkadaşım bana dedi ki: — Haydi, hemen Ramize gide- — İlm.O şimdi oteldedir. Hiç istemeksizin ve hatır için ' | gösterdi ve çay ısmarlamak | Kaşıkçı Zadenin mektubunu Tavsiye mektubu gittim, Ramiz, ateş gibi bir gençti. Sözlerimiz onu biraz şaşırtmış gi- biydi: — Böyle bir adamın tavsiye e - dildiğini, vesikalarının gönderildi- ğini hiç hatırlamıyorum. Bununla beraber gider gitmez aratayım. Varsa herhalde muvafık bir Iııber' veririm. Merak etmeyin! Dedi. Ramiz gitti ve beş gün sonra dos tum vasıtasile şu cevabı aldım: — Kaşıkçı Zade Nevzat Bey ne böyle bir adam hakkında mektup | yazmış ne de vesika göndermiştir. | Fazla olarak İzmirde istenilen şart larda muhasip bulamadığını bildir Miştir. İlk vapurla geriye döndüm. Ka- şıkçı Zadeyi yarzıhanesinde bul- dum. Bana her zamanki gibi yer | iste- | di, İkisini de kabul etmedim. Ona | sordum: — Bir haber yok mu? — Hayır, efendim, bilmem niçin bu kadar gecikti? Vallâhi ben de anlıyamadım, Ona hepsini anlattım. Şiddetle inkâr etti. — Böyle bir şey yoktur. Yanılı- yorlar. Ben yazdım. Hattâ vesika- larınız oradadır. Bununla beraber hemen şimdi bir mektup — yazaca- ğım ve böyle oyalamak doğru olma dığından ya emrinizin yahut vesi- kalarınızın gönderilmesini istiye- ceğim. Bir hafta daha sabrediniz. Rica ederim, Bana inanınız.Yemin * ederim ki sözlerimde zerre kadar | yalan yoktur. Söyledi, söyledi ve beni balmu- muna çevirdi. Ramizin yanılması B ihtimalini de düşündüm. İstanbul- daki arkadaşıma yazdım. On gün olmadan doğrudan doğruya fabri - kadan ve benim adresime bir mek- tup geldi. Bunda, ikinci müdür, ay- nen gönderdi zerine benim istediğim — vazifeye başkasının alındığını yazıyordu. Artık Kaşıkçı Zadenin kaçacak yeri kalmamıştı. Geçen gün vesi- kaları geri getirteceğini söylemesi de bir manevra idi. Hemen ona gittim, Bana dedi ki: — Fabrikadan mektup aldım. Yerinize başkasını almışlar ve ev- rakınızı iade ediyorlar, ne yapa- yım? Ben çok iyi yazdım ama!, Herhalde yüzüm, gözlerim ve bakışlarım korkunç bir hal almış olmalı ki daha fazla söyliyemedi. Vesikalarımın bulunduğu zarfı u- zatırken eli titriyor gibiydi. Dedim ki: — Fabrikanın son mektubunu görebilir miyim? Bir kaç saniye duraladı. baştan ayağa kadar süzdü. — Demek bana inanmıyorsu- nuz, — Artık inanmıyorum. Zira ya- lan söylüyorsunuz ! Diye bağırdım ve onun, benim müracaatimden sonraki tarihle fab rikaya yazdığı mektubu gösterdim. Baktı, sarardı, koltğunda biraz | geriledi. Ellerini uğuşturmağa baş- | ladı. Karşımda bir suçlu vardı. Bir yalancı, hem de benim sefaletimle eğlenen, bu yüzden daha sonra bul duğum az maaşlı bir işi de kaybet- tiren birisi vardı. Buna ne yapma- hı? Buna hiç bir kanun ceza tayin | Beni | etmiyor. Fakat cezasız kalmaşı da | |cidden fena olurdu. ı ) | î SİNEMALAR : ve bu mektup ü- |(ji | liyor: Hayat, insanr ne korkunç bir | | Postasi ıkra musabakası VeT En iyi, en güzel fıkraları bize gön- dereceklerin yazıları; burada neşredi- lecektir. Yalnız bu fıkraların uzun ol. | maması, seçme olması ve — okunaklı yazılması lâzımdır. 1200Evelden haber versene Hoca ile oğlu bir gün misafirliğe giderler, yemek vakti gelir. Sofranın başına çökerler. Tam yemeklerin or. tasında hocanın oğlu bir bardak su i- çer. Bunu gören hoca fena halde içer- ler ve hemen oğluna bir tokat aşkeder. Oğlu: | — Ne yapıyorsun babal Ben sana | ne yaptım? diye sorar. Hoca: — Daha ne yapacaksın ulan, suyu içtin, yemek yiyemiyeceksin.. der. Bu sefer hocanın oğlu hemen lâfı değişti- riri — Baba, der, su içersem yediğim yemekler aşağıya iner. Bu scfer daha fazlasını yerim. Bu söze daha fazla hiddetlenen ho- ca çocuğa bir tokat daha yapışlırır ve: —- Ulan, der. Bunu bana daha ev- velden haber versene?,. Mürettip: Ahmet Faruk 201 — Tembel Gayet tembel bir adamın evi cayır gayir yanmıya başlamış. Alevler git- tikçe tembelin odasıma doğru yaklaş- mış. Tam bu sırada da tembelin cıga- ra içeceği gelmiş ve cebinden — cıgara | kutusunu çıkarıp, bir tanesini kehlibar ağızlığına takmış. Bittabi — cıgarasını yakmak için kalkmıya üşenen tembel adam: — Hey Allahım, demiş, şu yangın biraz daha yaklaşsa da cıgaramı yaka- bilsem .. Gazi Osman paşa orta mektebinden Murat AAAAITSTUNMAN! Gıdılebılece eğlence yerleri S IPEK: — Sarışın kukla B SARAY: Sefiller birinci kısım MELEK: Bir gönülde iki sevda ELHAMRA:” Leblebiği 'Horkor'ağağ TURK: — Altın 'arıyan' kızlar İPASRI: — Aşk kelepçeleri SUMER: Dağların kızı [i ŞIK: — Niçin öldürdüm # ŞARK: Hayatı İsâ ALKAZAR: Kırık kanatlar, ALEMDAR: Yürüyüş YILDIZ: Adalar çiçeği NLLı: Gülen Paris, Vatandaş silâh başımal HILAL; Denizaltı cehennemi KEMAL BEY:; İki yüzlü adam HALE; (Usküdar) King kong. FERAH: Hayatı İsâ TAN: (Şişlide) Kırık kanatlar AT eei Ellerini uğuşturan ve hâlâ söy- lemek için yeni yalanlar arıyan bu herifi, bu sefer ben baştan ayağa kadar süzdüm, sonra yaradana sr- ğındım, kaybolan bütün gücümü de toparlıyarak mükemmel bir to- kat attım. Kendimi tutamadım, bir daha, ve bir daha, ancak kâtipler yetiştiği zaman onu bıraktım ve çıktım. Şimdi mahküm olacağım. Bu gayet tabitdir. Varsın olsun. Alu ay hapis görürsem hiç olmazsa bu müddet için iş aramak derdinden kurtulurum. BĞETETESEASETEEACELEİDERM AAA LOUNURN LA » Saat ona beş vardı. Elimi sıktı ve gitti. Biz ona mektepte iken (Melek Hüseyin) derdik, O kadar uslu, sesiz, ve kendi halinde bir çocuktu | Bir defa yalnız bir Cuma için izin- | siz kalmıştı da günlerce ağlamış ve bunu gururuna yedirememişli. Şimdi aylarca hapis yatmak vız ge surette değiştiriyor? Yazan: Kadir Can s o | €misantosş — a_gg! 'BAKALORY ” Xa Nakıl ve tercüme hakkı mahfuzdüf Yazan: M. Gayur —i 24 — olan dılılardan geçen — müsteviler: den mürekkep olan şekle menşur id“ ler. Eğer yan müstevileri alt ve üst sa- — tıhlara amut olursa menşur, kzim men"* şurdur. Menşurun — fransızcası “pris- me,, dir, Eğer müsteviler alt ve üst satıhlar ra mail iseler menşur, maili menşurs dur. Eğer menşur alt ve üst kaidelerine | müvazi olmıyan bir müstevi ile kato- de/ef, | Tumursa husule gelen cisim nakısı men- gurdur. Mükâbin hacmi her hanki bir dılı« nin mükâbına müsavidir. Kaideleri birbirine müsavi müsta- tiller olan ve yanları kaidelere amut olan menşura mütevazilmustatilât denir. Mütevazilmustatilâtın mesahası üç bur udunun hasılı zarbına müsavidir, yani kaide müstatilinin birbirine bitişik iki" dılı ile yanlardan birinin irtifamı gös- teren hatfın hasılr zarbına müsavi d. | mektir. Kaidesi birçok âzlılı satıh olup yan- — ları hariçte bir noktada — birleşen müselleslerden mürekkep olan — şekle ehram derler. Ehramın fransızcası “pi- ramyde,, dir. Eğer ehramın kaidesi müselles o- lursa © ehrama ehram müsellesi denir. Eğer ehram her hangi bir nokta- sından ve kaideye müvazi olan — bir müstevi ile katolunursa o ehrama eh- ramı nakıstır. Nakıs ehramın - irtifar üst kaideden alt kaideye indirilen amut tur. Bir ehramiın hacmi kaidesinin irti- famna hasılı zarbının üçte birine müsa- — vidir. Bir nakış ehramın hacmi alt ve üst kaidelerle bu iki kaide arasında vasatı mülenasip —olan kaide — mecmula- rının ehramın irtifama hasılı zarpları- nm üçte birine müsavidir. Yani ehra- mın alt kaidesi k üst kaidesi k” ve irti- far h olursa: 4 h1/3(k 1 k' | cezri ık') — hacmidir. 19 — Bir müsellesin üç zaviyesi mec muu iki kaimeye müsavidir. Davası- nn ispatı b* zaviyesi © zaviyesine ve b' zaviyesi a zaviyesine müsavi oldu- ğundan üç zaviye hattın bir tarafında toplanır ve dava ıspat edilmiş olur. 20 — Müselleslerde müşahebet: d d' ve,eö ve ff hatları ab ye müsavi ol- duklarıma göre cd'/eb — cd/ca — dd'/ab ilâhari o- lur, Bu tespitler kısımlar arasında da bakidir. &/fg — el/fe, a'ö/ek — ba'/be — ad/de olduğu gibi. 21 — Pitagor “Eşek,, davasının iş- pat şekli: boc müsellesi acde murabba- man nrafidir. <ekb müzellesi abhk mu- | rabbamın nısfrdır. Bu müselleslere mü- savi olan abf ve acg müsellesleri veter Üüzerindeki mustatillerin — nısıflarıdır. Böylece küçük murabbam küçük mus- tatile ve büyük murabbın büyük mus- tatile müsavi olduğu görülür. Iki mus- tatilin mecmuu ise veterin bir dılmın murabbıdır. 22 — Zaviyei muhitiye dıldarı ara- stndaki kavsin yarısı ile ölçülür, dava- sının ispat şekli: bad zaviyei muhitiye- sinin dılıları arasındaki kavis bma za- viyei merkeziyesinin dılıları arasındaki ân aynıdır. Halbuki amd müsel- j dili nrsif kütür. olduğundan yüssakindir. a ve d zaviyele- ri birbirinin aynıdır. Müsellesin am dılının uzamasiyle husule gelen m za- viyei hariciyesi — ki zaviyci merkezi- yedir — a ** d ye müsavidir. Şu halde: atd-m Ve a ile d nin müzavatından: 2a-m a “ m/2 dir. bd kavsi m zaviyesini gösterdiğin- den a — bd/* olur. Mütemmim davalar Dava — Bir müsellesin dılıları bir- birine müsavi olmazsa büyük olan dıl'. ın karşısında büyük zaviye bulunur, Bir müsellesin kaidesine m bir müstakim dılılardan müsavi kısma bölerse, diğer dilP'ı da iki müsavi kısma böler ve iki dı- İ arasında kalan kısmi kaidenin yarı- sına müsavi olur, Dava — Biy müsellesin üç dılınım muttasıf noktalardan “orta yerlerin. den,, ikame olunan “yükseltilen,, mutlar bir noktada birleşir. Dava — Bir müsellesin üç zaviye- sinin muntasıf hatları “o zaviyeleri iki- şer müsavi kısma bölen hatlar,, bir nok- | tada birleşir. Dava — Bir müsellesin reis nokta- larından mükabil dılılara çizilen amut. lar bir noktada birleşir. Dava — Bir hattı müstakim bir da. ireyi ikiden fazla noktada katedemez. | Dava — Bir dairede. veya müsayi | dairede mütavi kavislerin veterleri bir. birine müsavidir. Dava — Bir vetere amut olan ku- tur o veterin kavsini iki müsavi parça- ya ayırır. Dava — Bir dairede yahut müsavi dairelerde müsavi veterler merkezden müsavi buuttadırlar. Müsavi olmıyan veterlerden küçüğü merkezden büyük veterin olduğundan daha uzaktır. Dava — Bir nısıf kutura — nihayet noktasında amut olan bir hattı müsta- kim daireye mümas olur. Dava — Müvazi hatlar muhiti dai- veden müsavi kısımlar bölerler. Dava — Bir mümas ile bir veter- den Mlıül eden zaviye havi olduğu kavsin yarısı ile ölçülür. Dava — Bir müsteviye hariçteki bir noktadan ancak bir amut resmo- hmur, birden fazla amut — resmoluna- maz . ehrimn — Yan satıhlar mecmuu Bir mütesaviyülmüstatilât ta yan Bir dılı murabbamın dört misline mü- savidir. Bir mütesaviyülmustatilat ta yan satıhlar mecmuu: Kaide çevresinin ir- tifaa hasılı zarbına müsavidir, Bir menşurda yan satıhlar mecmuu: Kaide çevresinin yanlarından birinin irtifar ile hasılı zarbına müsavidir. Bir ehramda yan satıhlar meemuu: | Alt ve üst kaideler çevreleri mecmuu- |önun mail irtifaa hasılı zarbınin — yarı- | sına müsavidir, | — Cişmin bütün satıhlarını - bulmak istersek yan satıhlar meemuuna alt ve üst kaideleri ilâve etmeyi unutmama- hyız. Zaviyeli vechiye Iki müstevinin birbirini katetme- sinden hasıl olan zaviyeye müsteviyy :3 zaviyesi denir. İki duvarın vücuda ge- tirdikleri köşe gibi. Ikiden fazla müs- — tevinin birleşmesinden husule — gelen zaviyeye zaviyel veçhiye denir, - Dört duvarlı bir odanın yer ve tavan köşe- leri gibi, çok vecihli bir cizmin bütün zaviyci vechiyeleri mecmuu reis nok- talarmın adedinin iki noksanı kadar dört zaviyci kaimeye müsavidir. Te evareeea vüreeerar sesAe EErereni eeet ea sameeİA errnarAt Kiralık gazino ve mesire mahalli Boğaziçinde Büyükderede A- li Ağa bağı,, demekle maruf me- sire ve derunundaki gazino kira- lıktır. İstiyenlerin: — Nişantaşı Meşrutiyet mahallesi Hacı Man- sur sokağında 94 numaraya mektupla müracaatları, ZAYI — Bir takım evrakı ni' miyemle bımıııyemı ve mü zatimi çaldırdım. Yenilerini çlkl racağımdan eskilerinin hükmü yok Koca Mustafa Paşada Müt* kirat deposunda Nurl Cisimler Hem boyu, hem eni, hem de derin- liği olan şekle cisim derler. Cismin havada kapladığı yer ha- cimdir. Hacimler metre mükâb; ile ölçülür. Birbirine müsavi altı murabbadan teşekkül eden cisme mükâp derler: Tav- la zarları gi Alt ve üst “vecih,, leri “kaide,, leri müvazi müsteviler dahilinde hem mü- vazi, hem müsavi olan ve yanları nazir tur.

Bu sayıdan diğer sayfalar: