Muharririmiz Insule , -| . şahitlik etti! — —Baş tarafı 1 inci sayfada— | — Afiyettesiniz inşallah, beye- fendi?... Şahit sıfatile geldim... Si. | ze lâzım olmuş ta... -cevabını ver. | dim, Esat Bey, halimden anladı; Gazetecilik bn kadar olur... Otu- run bakalım... Şimdi artık rahattım. Bir işkem- leye yerleştim, Etrafı tetkika — ko- yul Odada birtek karyola vardı. Tnııııi: bir otelde bulunması lâzım gelen diğer eşya da, tabii yerlerin- de duruyordu, LA © İnsul, karyolada yatıyordu. Ha- '.4_' fazla heyetan ve şaşkınlık görünmüyordu. — Evvelki resimle- rinde kullandığı gözlük — bürnün- dan sıkı olmasıma rağmen, bugün, kulaktan takma, bağa gözlüğü var- dı, Resimleri he- ne kadar kuyum- cu Ermenileri andırıyorsa da, ken- disi, hele konuşurken, aldığı muh- telif çehre ifadelerile Dumerge benziyor. Yetmiş dört yaşında miş, geceleri uykusuz kalmıştı. Bu- na rağmen, pek dinç, canlıdır. Tak ma dişlerini göstererek, mütema- diyen İngilizce konuşuyor. Dirseğini yastığa ve başını av- cuna dayamıştır. Bir cihet, nazarı dikkatimi şiddetle celbediyor: Sır- tında pijama yoktur. Yatağa, tire, beyaz ve temiz bir fanile ile, öyle- ce, yatmıştır. Bunun sebebini Esat Beyden sordum: ; — Bayulları vapürdadır. İçle- rinde ne olduğu anlaşılmadığı için çıkartılmadı. “Dusmnda,naterin kâtibi, pulla- vı yapıştırdı. Daktilo edilmiş Türk- €© yarım sayfalık bir kâğıda evve- lâ Insul imza etti, Sonra da, —“şa- hit,, diye tasrih ederek, ben... Ar- :_lhn ayni sıfatla acenta Çelebi- is, | “—Eh, artık vazifeniz bitti... Buyurun dışarı!,, derlerse diye ö düm koptuğu için boyuna Esat Bey le ı'Olııııuyordııııı: — — Ne suretle müdafaayı düşü- Nüyorsunuz? — Henüz tetkik etmedim... Ma- amaafih, adliye hakkındaki umum? noktaj nazarımı, “bize nasıl adliye lâzım?,, isimli yeni eserimde uzun uzun anlatıyorum. Çıkınca size de yöollarım, — Böyle bir davayı deruhte et. miş olmak için, herhalde, yüz bin- lerce Jira alırsınız? Vekil Bey, tebessüm etti: — Bu ciheti daha düşünmedin. Şimdilik ancak biz sarfedi y Tnsulun, Esat B.den başka, Alek- sandr Mango Bey de avukatı — idi, Hazırundan diğerleri, acenta kaptanlar... Ben de şahit olduğum için, bep birlikte, hususi bir mec. Tiste gibiydik!.. tnsul, bir çok sual. Ter meyanında, avukatlık ücretinin ne olacağını sordu. Vekiller, Ame- rikanvari bir meblâğ istemiyecek- lerini, yarın, bunun, Galatada Bil- lür hanındaki yazıhanede konuşu- lacağımı bildirdi. Banker, mütemadiyen: ' — Yarma kadar tevkif edilir- sem? -diye soruyor. Endişesi, ancak bu sualin heye- len anlaşılıyor. H." defasında, avukatlar, onu tat- Kf lar: <a kadar kat'iyyen bir tey olmaz. Zira, mahkemenin ka- rarı, Ankaraya, bu akşam kalkan yedi buçuk trenile gitmiş olabilir. yare ile de gitse, Heyeti Veki- İstanbul sular idesi bir senede A F L neler yapa bildi Kâğıthane-Edirneapı, kâğıthane-Beyoğlu sifonları tamir edilmiş diğer mıntakalarda tazyik fazlalaştırılmıştır Belediye sular idaresinin geçen senecik mesaisine ait raporda ida- renin çalışması şöyle gösteriliyor: “Şimdi terfi edilen gündelik su miktarını 39 bin metre mikâbına çıkarabilmek için sastte 245 met- re mikâbı suyu 117 metreye terfi eden iki tulumba ile merkezin tak- viyesine başlanmış ve bu makine- | AAA AA N Ekedeş ee AeremeNaSeLeörTArENEEENE. Belediye zabıtası Yeni zabıtai belediye talimat» namesi uzun bir müddettenberi bir komisyon tarafından hazırla- niyordu. — Talimatname projesi etrafında birçok teşekküllerin mü- taleaları sorulmuştu. Buralardan ıelı!ı cevapların tetkiki bitirile- mediği için talimatname şehir meclisinin nisan devresi toplant sında görüşülemiyecektir. Tali - matname eylülde yeni meclis tara- | fından müzakere edilecektir. | konservatuvar mütehassısı Konservatuvar mütehassısı pro- | fesör Marks yakında şehrimize ge- | leceğini bildirmiştir. M. Marks bu- rada konservatuvar talebesinin im tihanlarında hazır bulunacaktır. vermez. Kazal hükümlerin telgraf- la, telefonla gitmemesi lâzım, Me- rak etmeyin. Bu gece rahat uyu- yun. Yarın bir otomobille yazıha- neye gelirsiniz. Polis, sizi takip et- se de uzaktan eder.Sonra, size şeh- rin muhtelif yerlerini gezdiririz... Banker, birdenbire, şunu sordu: — Tevkif edileceksem kaçabilir miyim? Yetmiş dörtlük ihtiyarm gözleri ışıldamıştı. Avukatlar, vakur - davrandılar. Bu suali işitmemiş görünerek: — Yarına kadar rahat uyuyun ! -dediler.- Sabah olmadan, farzı Muhal, tevkif edilirseniz, — telefon numaramızı bırakıyoruz. Kanuni Yollara geceden itibaren — tevessül ederiz, Üçüncü katta yatıyordu. Pence- resi açıktı ama, buradan firar müm kün değildi. Koridorda ve sokakta | emniyet memurları ölgelerini | farketmiştim, çet ilrlerni Saaton bir buçukta odadan ve | çıktık. Gazeteci olduğumu hazıru- na bildirmek istemedim. Zira ayni otelde 23 numaralı odada yatan ve vak'anın arkasını takip edecek ©- lan Haber muharririnin işini boz- maktan korkuyordum. Zaten duy - duklarım şimdilik kâfiydi. Ne sor- #am, bu kadar samimiyetle konuş- :':!ıcıktı. Ecnebi muhabirlere, yasmakalıp ayni şeyleri söylemiş: “Serbest kaldığıma, buradan çıka- “İfmı eminim. Vapuruma bine- ceğim... Düşmanlarım, iftiralar a- ı"_'kı beni her memlekette takip ettiriyor. Ben, siyasi firariyim. Ba- tuma yahut Romanyaya giderek o- radan seyahatime devam edece- ğim...,, İlâh... Bunların hiç bir kıy- meti yok... Esasen bu satırları yaz- dığıma sırada, Heyeti Vekile kara- rını vermiş bulunuyor, SA b di aa eati ler haziranda faaliyete geçmiş bu- | lunacaktır. Şehre isale edilen su miktarı bu sene tezyit edileceğin- den mevcut 600 milimetre kutrun- daki iki terfi borusu ayni kuturda üçüncü bir boru ile takviye edile- cektir. 934 senesi zarfında isale sifon- larının şehre 45 bin metre mikâbı suyu getirmeleri esası alınarak tayviyelerine lâzım boruların bir kısmı da inşaat yerine nakledil- miştir. Bu takviye ameliyesine 934 senesi inşjat mevsimi başında baş lanacaktır. Şehre gönderilen su- lar, prefitr ve filitre havuzlarım da kum tabakalarından süzüldük- ten sonra mikroptan ari sıhhi bir su tevziini tamamen temin etmek İ için klorla takim edilmesine son | derece ehemmiyet — verildiği gibi muntazaman da her gün — şehrin muhtelif noktalarından alman su nümuneleri terşih tesisatında ida- reye ait lâboratuvarda tahlil edil- mektedir. Kâğıthane — Edirneka- pısı sifonunun da tamirine başla- nacaktır. Bu ameliyatın ikmalini müteakip Balattaki terfi mef_kezi kaldırılarak İstanbul cihetine yev- mi 20 bin metre mikâbı suyun isa- lesi imkânı temin edilecek ve iş - letme masraflarında da mühim ta- sarruflar elde edilmiş olacaktır. Kâğıthane — Beyoğlu sifonu da takviye edilerek Beyoğlu cihetine yevmi 30 bin metre mikâbı su sevkedilmektedir. Sahası gayet vâsi olan İstanbul şebekesinin bazı mahallerinde 60 hik boruların esas boru makamına kaim olmaları ve ana boru kutur- larımın kifayetsizliği tazyikm azal- | masını ve bunun için suyu binala- rm her katına çıkmamasını intaç etmektedir. Netekim Fatih civa « rında Çukurbostanda, Beyazıtta belediyeye kadar olan kısırmlarda tazyik zeminden itibaren beş altı metreyi geçmemekte olduğu gibi Kocamustafapaşa civarında taz » yik 3 metreyi dahi bulamamakta idi. Yapılan projelerle imkân de- recesinde bu noksanların önüne DG ee eFİz YİREİNİ Pr cj h İ Baca tutuştu Bu gece Bakırköy Taş iskele- sinde komisyoncu Celâl efendinin evinin bacası tutuşmuşsa da der - hal söndürülmüştür. Tehditçi adam Madam Raşel isminde bir ka - dın dün Yeşildirek caddesinden geçerken evvelce nişanlısı olan Mi şona rasgelmiş ve Mişon bunun yanımna sokularak öldüreceğini söy lemekle mantosunu parçalamıştır. | Bilâhare suçlu yakalanmıştır. Bıçak oyunu Seyyar satıcı Haydar, dün Gala | tada, Karaoğlan sokağında kahve- ci çıraklığı yapan Sabriyi bir alam yordu. cak yüzünden döğmüş ve bıçağınt da çekerek ölümle tehdit ettiğin - den yakalanmıştır. K SüdI geçildi. 28 bin metre mikâbı su 34 bin metre mikâbımna çıkarıldı. 933 senesinde şehre isale ve tevzi edilen mecmu su miktari 11511923 metre mikâbıdır. 932 ye nazaran 933 te 990180 metre mi- kâp fazla su verilmiştir. Abone a- dedi 932 de 18198 iken 933 te 18527 ye çıkmıştır. Hava koruma cemiyetin de Hava hücumlarından koruma cemiyeti umumi — merkez heyeti dün ilk toplantısını halkevinde yapmıştır. " Bu toplantıda müessislerle u - mumi merkez heyetini teşkil eden zevat hazır bulunmuştur. Cemiyetin reisi Mahmut Beliğ Bey cemiyetin teşekkülündeki maksadı izah etmiş ve bir harp vukuunda tayyarelerin ve gazlerin yapacağı tahribattan bahsederek: “— Bunlardan korunmak için ordu, hükümet, belediye ve halk cephelerinin hazırlıkları lâzımdır. | Cemiyetimiz halkın bugüne kadar duyamadığı ve gözü önünde cam- landıramadığı o felâketli vaziyete karşı koymak için çalışacaktır. Şimdi neşriyatı başladık. (Can kurtaran) mecmuasını çıkarıyo - ruz.,, demiştir. Mahmut Beliğ beyden sonra cemiyet umumi kâtibi Naci bey ce- miyetin yapacağı işlerden bahset- miş ve şimdiki halde faal vaziyet- te bulunması lâzrmgelen idare he- yeti ile neşriyat şubesi azalarının seçilmesini teklif etmiştir. Bunun üzerine intihabata baş- | lanmış, heyeti merkeziye azasın - | dan fabrikatör Zümre zade Şakir bey reisliğe, Cemil paşa ikinci ve- isliğe ve Mahmut Beliğ, Cevdet, beylerle, Nebahat, Fahzmet ve Müstebşire hanımlar seçilmiştir. Bu toplantı münasebetiyle Rei- sicümhur Hazretleriyle büyükleri- mize tazimat telgrafları çekilme - sine karar verildikten sonra top - lantıya nihayet verilmiştir. Son devre Şehir meclisi dün saat on dört- te nisan devresi içtimaımnın birine | cisini Sadettin Ferit beyin reisli - | ğinde yapmıştır. Makamdan gelen | hazı evrak okunmuş, ait olduğu encümenlere havale edilmiştir. Be- lediye sular idaresinin bir senelik mesaisine ait idare heyeti Taporu tetkiki hesap encümenine gönde - rilmiştir. — Bozuk yumurtalırın ci'd'.ç" karılmıya mahsus yumurta gibi, | kuru ağaçların da fidan şeklinde satıldığma ve buna mâni olunma- sına dair ziraat müdürlüğünden gelen tezkere okunmuştur. Zirart müdürlüğü — zabıtai belediye tali- matnamesine konacak maddelerle bu hallerin önüne geçilmesini isti- Zabıtai belediye talimatna- mesi komisyonuna havale edildi, Perşembe günü toplanılmak üzere' celseye nihayet verildi. ve bilânçosu tetkik edilmek üzere | . g a Bün G7 Bazı yeni keşifler Keşifler her zaman televizyon üzerine, gdamsız tayyareye, can- sız adama dair olmaz a.. Ben; çif- te sakallı, bazan elinde bir gitar ve ekseriya gümüş saplı bir baston la, yağlı göğsü, inik kasketi ve i- lerlemiş karnı ile sinema, ptise- ri kapılarında en geç saatlere ka- dar bir şeyler mırıldanarak diki- len, muhacir rus ihtiyarımın nasıl geçim temin ettiğini de bulup çe karmak isterim. Ve bu, sanırım ki birçok kimselerin merakını celbet- miştir. O adamın bir gün el uzattığını görmedik. Fakat ısrarla, köşe baş- larını tutuyor. Bir şey verecek gibi oldunuz mu, bir papas — tavriyle, gene sessiz dualara dalarak ilti- fatınızı görmemezlikten geliyor... Madeni bir tabakadan hazır cıga» ralar çıkarıyor. Sarı bir — ağızlığa yerleştiriyor. Ağzınıa takıp, basto- nuna dayanıp, kurulu bir Noel o- yuncağı gibi aheste aheste iki ya- na da çevrilerek keyifle püfürde tiyor.. Pek âlâ, bu adamın muaye- net görüş tarzı nasıldır?, | — Tesadüflerimden istifade sure- | tile daima tetkik altında bulun- durduğum keyifli Rus ihtiyarmı, | geçen gün nihayet bir kahveden — | içeri girerken gördüm: Önce, iti- | nayla, kapıda ayaklarını sildi. Gü- — müş saplı bastonunu — kapının bir j köşesine bıraktı. Elleriyle, göğsü- — nün parlak muşımbasını temizli- | yormuş gibi, “paltosunun,, düğ> meleri hizasında bir takım uğuş- turma hareketleri yaptıktan sonra, dık gediklisi olduğunda hiç şüp- he olmıyan — adamın bir adım ni çıkarmadan, siperine elini değ- direrek resmi bir selâm çaktı.. E- | Tine bir şey sundular. Ayni minval | üzere ve bu sefer daha sessi ' ve itminanla — iki defa da kuv- vetle öksürerek — dışarı çıktı. Yalnız şunu da ilâve edeyim ki, benim kendisini tetkik ediyormun şum hissini veren ısrarlı duruşum- dan, bir simya âliminin bulup ç- — karamadığı altın esrarının bile — giz, keyifli “Pinponun,, © dakika — için yüzünde ayan beyan okudum. Karaköydeki saatım dibinde, her zaman için hazır ve nazır, b kör müveziin, oraya ne vakit, na. sıl ve ne delâletle geldiğini W:; yor musunuz? Koltuğunun altında — ne saklıdır?. Gazetelerini nerede bulundurur? Yardımcısı var mı> dır; kaç metre uzakta ve ne yapa- — rak durur?. Bayram günleri gene orada görüyor musunuz?.. Fakat mevzuumuzu, cidden sokakta muş gibi müsrifane harcaman yız! Ancak, adeta bir bomba likesinden bahseder gibi malı turette anlatarak, sizi el KYi de saatin birkaç adım geçmeye mecbur şey,, meselsini Kör müvezzi, cak gibi olduğu yeyi, paltosumn — iç N kolunun oyuğuna iliştiriyor. & — Hikmet Mü L b KA Sam ilersine kadar yürüdü. Ve kasketi> — | | # j iskemlede oturan — ve bir tanı- — | | | İ