VjÜNÜN MEVZUU Ingilterenin üç hendikapi Abidin Daver Hendikap, (handicap) fransızcaya ve dilimıze de girmis ingilizce bir kelimedir. Yarışlardaki hususî manasından başka bir de mecszî manası vardır kı rakibden geri kalmak ve ona nazaian ziyaniı bir vaziyette bulunmak demektır; hani, şu daimize de girmiş olan fransızca «avantaj avantage» sözünün aksini ifade eder. ingilizce bir kelime ile İfade etmek İstediğım bu üç İngiliz hendikapı, Britanya İmparatorluğunun ana sevküceyşi üzerinde, pek mülıim bir rol oynamaktadır. Bu hendikaplar şunlardır: 1 80 belki de 100 tümenlik bir İngiliz ordusu ve onunla beraber gittikçe artan Kanada kuvvetleri, bir Lstilâ tehlikesini önlemek üzere, Britanya adalarında harbe seyirci vaziyetindedirler. 2 Japonya harbe girdikten sonra, Hindistandaki İngiliz Hind ordusu da, lugün ayni vaziyete girmiş bulunmaktadır; o da, bir Japon taarruzunu beklamektedir. 3 Avustralya Yeni Zelanda kuvvetleri, şimdi Mısırda bulunan pek mahdud birlikler miistesna, bir Japon İstilâsı ihtimali kurşısmda, Avustralya ve Yeni Zelandada nöbet beklemektedirler. Bütün bu Britanya kuvvetleri, yer deği^tirebilen bazı hava birlikleri haricinde, bulunduklan yerlere mıhlanmıstırlar. Bunların yanında, çoğu İngilteıede ve Avustralyada olmak üzere, bir kısım Amerikan kuvvetleri de ayni dururnda, harbe seyircidirler. Bu hendikap vaziyeti şu sebeblerden ileri gelmektedlr: 1 Britanya imparatorluğu ile müttefikîerinin ve harb cephelerinin birbirlerinden denizler ve uzak mesafelerle ayrımlış olması, 2 İngiltere ve müttefiklerinin bu yüzden bir dış hatlar sevkülceyşi takib etmek mecburiyetinde bulunmalan, 3 Ordularm bulundukîan yerlerle muharebe edilen cepheler arasmd^ki mesafelerin, İcab ettiği zaman, sür'atle oradan oraya kuvvet götürüp getirmeğe müsaid bulunmaması, 4 Denizaltı harbinin doğurduğu gemi darlıği'.e asker kafi'.elerinin maruz bulundukları tehlike, 5 Biraz da, Britanya imparatorluğu genelkurmay başkanUğının fazla ihtiyatkârlığı. (Bu fazla ihtiyatkârlık Almanların Kusya seferi devam ettiği müddetçe, yalnız İngilteredeki kuvvetler hakkında bahis mevzuudur.) İşte bu sebeblerledir ki büyük ve harbe hazır ordular, düşmanm teşebbüs ve İradesine tâbi bir vaziyette muhtelif cephelerdeki muharebelere İştirak edememektedirler. Halbuki Mihver orduları, ınerkezî vaziyetlerinden faydalanarak İç hatlar sevkülceyşi takib etmekte ve bir cepheden ötekine sevkedilmekte, zafer İçin kullnılmaktadırlar. Eunun en iyi misalini Alman ordusu vermektedir. Bu ordu, harb başlar başlamaz, önce doğuya teveccüh ederek Polonyayı ezmiş; sonra, batıya dönerek sırasile DaDimarkayı, Norveçi, Hollandayı, Belçika yı ve Fransayı işgal etmiş; 1941 baharmda Balkanlan İstilâ ettikten sonra, ayni yıhn haziranındanberi doğuda Kızılordu iie çarpışmakta bulunmuştur. Bu arada ttalyanların yafdımına da koşarak Libyayı kurtarmış ve Mısır kapılarma dayanmıştır. Britanya gcnelkurmayı, Sovyet Rusya, Amerika ve Japonya harbe girmeden ünce, «İngilterenin yenilmezliğıle harbi kazanmak» sevküceyşini takib ediyofau. Vani Britanya adaiarını nıuhafaza edei'ek İngiltereyi yenemiyeceğini Almanyaya gösteımek ve onu sulha yatırmak istiyordu. Bu, tam bir müdafaa sevkü'ceyşi idi ve İngiliz orduları, yalnız başlarına Alman ordularını yenemiyeceklsri için, bundan başka yapacak bir şey de yoktu. Fakat Sovyet Eusya, onun arkaeıııdan da Japonya ile Amerika harbe girince bu sevkülceyş devam edemezdi. Çünkü Avrupadaki Mihvercilcr. Sovyet Rusyayı yenerek Ortadoğu ve Hindis:;m rollarını kendilerine açabilecekleri gibi Japonya da Hİndistana yürüyebilir ve o zaman, Britanya İmparatorluğu yıkıiabilirdi. İşte bundan dolayıdır ki, bugün için artık «İngilterenin yenilmezUğile harbi kazanmak» gibi tedafüî bir sevkülceyşle işin içinden çıkmak imkânı kalmamıştır; taarruza geçmek icab etmektedir. Çünkü; İngiliz ordularını, devam edip giden harb karşısında âtıl, seyirci vaziyeünde kalmaktan ancak taarruz kurtarabilir. Bu ordular taarruza geçmedikçe, üç İngiliz hendikapı, İngiltere ve müttefiklerinin aleyhinde süıüp gidecektir. Bugünhü Sehir RO ANLARIMIZ haberleri lyasaaa tereddüd Yazan: CUMHURİYET 29 Temmoz 1942 Kuuucaklı Yusuf • T '• Ismaii Habib Şehidîere karşı vazifemiz Yazan: Satış serbest bırakılınca bazı mallarm kaça satılacağı tayin edilemiyor! Ticaret Vekâletinin bir kararla şimdiye kadar el konulmuş ve fiatı tespit edi^miş maddelerin satış ve fiatlanm serbest bırakması piyasada ilk günler bir kararsızlık hustıle getirmiştir. Bu arada bazı tacirlerin çekinerek satış yapmadıklan, bazılannın da yüksek fiatlar istemcğe kal'itıklan görülmüştür. İstanbul tacirleri bu halin resmi makamlann müdahalesini celbetmeden aralannda halli için toplantılar yapmağa başlamışlardır. İlk olarak zeytinyağı toptancı ve müstahsilleri bir içtima yaparak bugünün piyasa icablarım tetkik etmiş ve bir asidli ekstra ekstra yağlan 130 kuru^tan fazla fiatla satmamağa karar vermişlerdir. Evvelce konulmuş olan resmî fiat 123 kunıştu. Diğer yağlar derecelerine göre bundan aşağı fiatlarla satılacaktır. Diğer tacirler de zümre zümre toplanıp kendi aralarmcîa kararlar vereceklerdir. Mehtab gezintisi C. H. P. Deykoz kaza idare heyeti r e . isliğinden : 1 ağustos 942 cumartesi günü ve gecesi için tertib edilen fevkalâde eğlenceli deniz gezintisi ve mehtab âlemine aid davetiyelerin tevziine başlamlmıştır. Davetiyelerle gezintiye aid tafsilât C. H. P. Beykoz ve A. Hisar nahiye merkezlerile A. Hisar, Kanlıca. Çubuklu, Paşabahçe. Bej'koz, A. Kavak ocak merkezlerinden almabilir. ne bekliyorlar? Göıünüşe göre, İngiliz Altın 2800 kuruşa orduları, ya henüz büyük ölçüde taarAltm fiatları dün de düşmüş ve bir ruza geçebilecek kadar hazırlanamamış Reşad altlnı 2800 ve altmln graml 38S lardır; yahud da beraberce hareket et kuruştan musmele görmüçtür. mek istedikleri Amerikalılan beklemekFener ve Heybeli nahiye tedirler. Amerikan ordusunun ise, yedi buçuk ay içinde, büyük taarruzi muhamüdürleri rebeler japacak kadar kıvama gelmiş Fener nahiye müdüriüyüne Mülkiye olduğu tahmin ve kabul edilemez. Ger mezunlarlncan Feridun, Heyteliada naçi Amerika, bu harbe, 1917 de olduğu hiye müdürlüğüne de gene Mülkiye mekadar hazırlıksız girmiş değildir; fakat zuna Ihsan tayin edilmiştir. ne olursa olsun, yeni bir orduyu, taarruz harbi yapabilecek bir hale sokmak, gene Bir elektrikçi kömür haline zaman işidir. Sonra, geçen harbde, Amegelerek öldü rikan ordusu, Fransada, Fransız İngiAbdürralıman adlnda bir elektrikçi, liz ordularmın teşkil ettiği cephenin gerisine İhrac ve sevkedilmişti. Orada. dün Kasımpaşada bir evde elektrik tabu perdenin arkasında teşkilâtlandırıl miratı yaparken dalglnlıkla elini ceremış. talim ve terbiye edilmiş, tedricen yan olan bir tele koymuştur. Teldekİ ccpheye sürülerek harbe alıstınlmıştı. cerej'an büyük bir kuvvette olduğunBu defa. Avrupa batısında böyle bir dan Abdürrahman derhal kömür haline cephe yoktur ve Amerikan ordusu, kıt ge.erek ölmüşlür. aya ayak basar basmaz harbe tutşmak Yüzme bilmiyen bir gene mecburiyetindedir. Onun için Amerikan boğuldu başkumandanlığı, elindeki orduyu tamaRıza ve Ali adlnda iki gene, dün sabah mile yetiştirmedikçe, ve ondan emin olEyübde denize girmişUrdir. Bunlardan madıkça ateşe süremez. Rlza yüzmek bilmediğinden klsa bir zaSebebi, her ne olursa olsun. İngîliz man içinde su yutmuş, ve çamura sapordulannın bu vaziyeti, İngiltere için bir lanarak boğulmuştur. Etraftan gelen hendikap teşkil etmektedir. ssndalcılar taraflndan Rızanın cesedi çamura saplandlğl yerden kancalarla çıABİDİN DAVER karılmlştlr. Bu üç cephenln üçünde birden taar İstifçinin evinden hâlâ eşya ruza geçmek (unutmamalı ki Libyada çıkarılıyor dördüncü ve bugün içüı çok ehemmiİran tebaaslndan Hüdaverdinin birçok yetli bir cephe daha vardır) mümkün apartıman ve evlerinde İnhisarlar kaçak değiise de Avrupa batısında harekete takibat şubesi memurlarl tarafmdan yageçmek zamanı gelmiştir. pılan arama sonunda yüz binlerce lıraFilvaki, İngiltere, Scvyet Rusya yıkıl llk çay, kahve, manifatura vesair eşyamadan, Amerikanm yardımile kıt'ada larm meydana çıkarlldlğını jazmıştlk. taarruza geçmek mecburiyeündedir. Son 15 gün içinde Hüdaverdinin HaBöyle yapmadığı takdirde, üç hendikap, maibaşmda Siney sokağlndaki Hüdaverbilhassa bunların birincisi. İngiltera ve di apartımanında tam dört kere arama Britanya imparatorluğu İçin, tehlikeli yapllrruş ve her defaslnda külliyetli vaziyetler doğuracaktır. rriktarda istif edilmiş mal bulunmuştu. Dün akşam bu apartlmanın bodrum ka*** İngilterede Kârbi idare edenler, bu ba tında gene bir arama yapllmlş ve 15 sit hakikati elbette görüyor ve biü sandlk şeker, 153 kilo çekirdek kahve, yorlatdır. O halde, harekete geçmek İçin bir çuval pirinc tulunmuştur. Büyük sünnet düğünü Alemdar Kızılay nahlyesinden: 22 ağustosta tertib edilmiş büyük müsamere ve sünnet düğünü için sünnet çocuklarının kayıd. ve kabul muamelesine ba^lanmıştar. (Tatil günleri haıic) her gün saat 17 den 19 a kadar Eminönü Halkevi binasmdaki Kızılay merkezine müracaat etmeleri rica olunur. Eczanelere kefenlik verilccek Pazar günleri Yerli Mallar pazarlarının kapall oîması dolaylsile cen3ze sahiblerinin kefenlik tedarikinde müjkülât çektiğini gözönünde tutan Belediye pazar günleri İçin her eczaneye birer taklm kefenlik verilmesir.e karar vermiştir. İstanbul Cumhuriyet müddeiumumili. Muhtac, sağır, dilsiz ve kör ailelere ği; «Muğla Cumhuriyet müddeiumumi. Bilecik Vilâyeti Ticaret ve Sanayi kışlıi odun ve kömür verüecektir. Fakir l:ğinden alınan bir :elde, icabında noter Odasından: Umühaberlerile 8,r8 942 akşamma kadar muavinliği ve icra memuriuğu da yapa25 ağustos 942 salı günü saat ondan her gün Ankara caddesi Adalet han No. bilecek ehliyette yirnıi lira aslî maaşh on dörde kadar Bilecik Vilâyeti Halke 19 cemiyet genel merkezine mür caat Marmaris ve Köycsğiz mahkeme başkâa vi salonunda Bilecik Ticaret ve Sanayi etmeleri ilân olunur. tibliklerile Datça . Reşadiye Sulh Mah Odası meclisi azalıklan için müntehibi kemesi başkâtib muavinliği ve yalnız sani intihabı yapılacağından odaya kabaşkâtiblü yapabilecek ehliyette ayni yıdlı olnaların ayni gün ve saatte Biled^recede maaşlı Milâs mahkemesi baş. cik Halkevi salonunda bulunmaları tebkâtibliğinin açık bulunduğunun ve kadro liğat yerine kaim olmak üzere ilân omaaşı alabilecek tahsili haiz bulunan lunur. ve yahud halen bu miktar maaş almakta SA A T L AC5I olan tali'o varsa, telle Muğla adliye enKOPPUBA$I EMİNÖNÜ cümenine müracaat edebilecekıerinin bildirildiğmi» haber vermektedir. MAGAZASINDA Fakirlere kömür Muğlaya mahkeme başkâtibleri isteniyor ARLON Pamuklu mensucat istihsali Sinema projeksiyon makineleri Ses tertibatt Amplifikatörleri Türkiye Vekili: VACHIERON CONSTANTIN .AR I Her cins Arlon oltın.plâtin.taslı ve başsız saatlar, rlmaslı Şö. valyeler, pırlantalı çiçekler hediye eşyaları bulabılirsınız NECİP ERSES İstanbulBeyoğlu, İstiklâl Cad. 193 Sümer Bank, pamu!:lu mensucat fabrikalan istihsali yeni bir programla arttırılmış ve istihsal, senede 90.000 metreys kadar çıkanlmıştır. Bu suretle erkejr, kadın ve çocub her vatandaş için senede beş metre pamuklu mensucatı vennek imkânı hasıl olmuştur. Yerli Mallar Pazarlanndan şimdiye kadaf hiç pamuklu mensucat almamış olan İstanbullular bu ayın son gününe kadar kaymakamlıklarda bulunan memurlardan fişlerini alabileceklerdir. Bundan sonra hakları kaj'bolacaktır.Kışlık tevziata 1 eylulde başlanacak, bu tevziata aid fişleri halk birlikleri dağıtacaktır. Agâh Sırrı Levendin konferansı Aydın meb'usu Agâh Sırn Levend tarafmdan dün Eminönü Halkevinde «Divan edebiyatmda hiciv ve mizah. mevzulu bir konferans verilmiştir. Büyük alâka ile dinlenen bu konferans, sık sık alkışlanmıç'ır. Agâh Slrn Levend. yarın da «Divan edebyiatında kadın ve aşk Türk ve Anadolıı» mevzulu bir konferans daha verecektir. ADA PALAS OTELİ Şifalı çeılk banyosu. nefis yemekle iyi hava ve manzarasile meşhur otelimiz Tnııhterem miistpril'îrimiîin İ?tir^hatine açıktır. Tel: Cekiree 17 BURSA ÇEKİRGE'de ler. Bunlar yaln:z Roman mükâfatı karı koca değil b:r jürisinde, İkisi bibütünün iki varhğı. rincilik olmak üBirbirlerile bağl?nış zere, 12 puvanla lan sevişmenin de dördüncü gelen bu üstünde. Onlar zaeserin mekân isimgibi bir kadın kendi kızından alü yaş ten bütün hayatlarmca yekdiğerine dollerile zaman tarihleri açıkça gösterilditüyük öy!e bir köylünün anası görün muşlardı. Birinden diğerini çıkarsanız ğinden kapalı bir tarafı yok: 1903 te, mek ister mi? Dokuz yıldır kimseye bir ortada öteki kalmaz. Bu, sadece kalb Nazilliye iki ssat mcsafedeki Kuyucak şey söylememek değil, eminiz, daha ilk çarpıntısile birleşiş değil, bütün bir köyünde, eşkiyalar bir evdeki karı ko günden o Yusufun asıl ve astarmı herhayatla kaynaşıştır.. Bunlan bize r o . cayı öldürdükleri için kaymakam, zap kese bangır bangır ilân edip durmuş mancı söylemiyor. Hâdisenin kendi haytiyeler ve doktorla beraber, o köye ve tur. kınyor. Zaten İyi roman hâdiseyi konuşbu eve geldi. İki ölünün kanh cesedinŞakir bir şey yapamadı ama Muazzezi turmak değil mi? den daha dokunaklı bir manzara: Dokuz alac;ğma dair yemin etti. Hovardahklan Kaymakam işsiz damadını tahrirat yaşlarında bir oğlancık sedir üstünden bile beraber yaptıkları babasile bir plâıı kâtibi yaptırdı. Yusufa hiç yakışmıyacaı'. gözlerini cesedlere dikmiş, kanlar için kurdular. Kaymakama ziyafet üstime bir iş. Fakat bu iş çok sürmez. Kaymadeki başparmağınm acısını bile düşün ziyafet; bir gece sarhoş kaymakamı ku kam birdenbire ölüverdi. On senedir marda 320 sltm borca sokarak elinden kimseyi incitmiyen merhuma karşı Edmeden, bekleyip duruyor. bir sened alırlar. Yusuf sırf bu sened remid halkımn gösterdiği derin alâka. < Oğlum adın ne?», « Yusuf». . yüzünden Muazzezin o menhus aileye Sarı Hafızın bütün ruhlan şelâle gibi eşkiyalar babasını keserken anası üzer geîin gidecoğini anlayınca bakkal Şerif yıkayan salâları... Türk romancılığının lerine atıldığı için onu da öldürmüşler, Efendinin oğiu Aliye koştu. En yakm sahiden övünülecek sahifelerinde yaşıbu da anasmı kurtarayım derken işte arkadaşı. Biliyor ki A'inin kızda gözü yoruz. başparmağı... Doktor parmağın kopuk var. Ali o parayı bulabilirse Yusuf da Yer.i kaymakam İzzet Bey, otuz küsur t&rafını kesti, pansıman yaptı. Çocuk kızı ona verecek. Oğian yalvara yalvara yaşlarında, çapur, bekâr, bıçkm, eşrafla h;nk demiyor. Kaymakam Salâhaddin anasmdan parayı kopardı. Şakirdeki se ve bilhassa Şakir Beygillerle sıkı fıkı. Bey Yusufu evüâdhk olarak N'jzilliye ned alınıp kaymakamm önünce yırtılır. Yusufu, ona hiç yakışmıyan kâtiblikten götürdü. Karısı Şahinde Hanım baştan î'abrikator beyin oğlundan kurtulan kız kaldırıp ona çok yakışacak süvari tahfena halde çıkışır. Eîin yabani koylü ço bakkal efendinin oğlur.a verilecek. sildarı yaptırıyor. Yusuf bunda bir tehcuğunu... Fakat günler geçince kadın İj'i ama kız o gece Yusufu bir köşey3 like sezer gibi oldu ama elden ne gelir, baktı ki üç yaşlarındaki kızı Muazzeze çekip de ona olan aşkmı anlatmca ve sonuna kadar mukavemet etmeli; bak Yusuf pekâlâ lablık yapmaktadır. Ço Yusufun bir ağabey sıfatile bir türlü güz rüzgârlan yaprakları dökmek isticuğu ona bırakıp istediği gibi gezebile şuuruna çıkarmak istemediği o tahteş yor, fakat yapraklar sonuna kadar... •cek. İçü ve kapalı Yusufun bu kızca şuurdaki aşk da, dağ böğründe kapalı Yoo, Yusuf kıratında bir adam yaprakkalarak nihayet menfezini bulmuş lavlar tan bu dersi alamaz. O dersi akmlar ya ğız tek eğlencesi. gibi, kendini meydana vurunca... Fakat «Baki çemende hayli perişan imiş varakSalâhaddin Bey iyi yürekü, kimseyi Aliyi dolandırmak, parayı alıp kızı ver Benzer ki bir şikâyeti var ruzigârdan» incitmek istemez, henüz otuz beşindey memek, hayır, Yusuf bütün lavlarını. bir dıyen Baki gibi şairler. yahud romancı ken saçları ağarmış; hayatın yeknesak dev azmile, dağm fethasından tekrar gibi şair ruhlu olanlardır. hğı yetmiyor gibj evlendikten sonra, ka içeri tepti. Artık bucak bucak MuazzezNeticenin nereye varacağı belli: Yusuf rısınuı haklı haksız her vesileyle çıkar den kaçıyor. Yusufu anlıyor ve acıyoat üstünde köyleri dolaçırken, Şahindedığı dırıltılardan geceleri kendini içkiye ruz. nin evi vur patlasın, çal oynasın. Kayve oyuna verip eve mümkün mertebe Aylar geçti. Bir gün bir düğünde, ha makam, Şakir, jandarma kumandanı, geç gelerek sabahları kabil olduğu kavaya silâh'ar atılırken, Şakirin tabanca her gece orada.•Kızı içkiye de alıştırdıdar erken çıkmağa çalışan; hâdiselerin sından çıkan bir kurşun Aliyi yere seLar. Hâlâ kocasile dolu olan Muazzeüstüne yürüyecek değil de hâdiselerin ıer. Güpegündüz, herkesin gözü önünde zin istemiye istemiye, iradesi eriye eriye peşine takılacak cinsten bir adam. bir katil. Öyleyken Şakir, jandarma ça ruhun saadetinden fiskın bataklığına NazİIli reji ambar memurunun kızı vuşuna verilen rüşvet ve tabancanın doğru gömülüşü; Yusuf onu neye kurolan kansı Şalünde de eşine her yerde değiştirilmesi gibj bir bahaneyle, beraet tarmıyor, kör mü, o'an işleri görmüyor raslayıp durduğumuz, haıü çu genclik eder. Maktuiün tabası Şerif Efendi bü mu? lerile biraz güzelliklerine güvenip, ka tün davetlileri şahid diye mahkemeye Gördü, yaman gördü, ve bir gece afalarımn boşluklarından dolayı vakıtle yığdığı halde. Peki kaymakam da, Yupansız odanın kapısmda görününce... rini okumak gibi vasıtahrla geçireme suf da mı harekete geçmez? Romancı Kaymakamın . suratında şaklıyan kamdıkten başka, görenek ve muhit tazyi t u n u dü.ünmcdi değil. Meğer o sıralar çı, Muazzozin « Yusuf!. diye haykırışı; Japonlar. millî terbiyeleri, gö'renek ve kile kötü yola da sapamadıkları için. 'kaymakamın kalb hastahğı başlar. Kenherhcılde İsanın mucizesile kurtulan ta gclenekleri icalıi. her millele örnek olacanlarının sıkmtısım kocalarile kavga dlsine heyecn yasak edilmiş. Ya Yuhişe bile bu kadar sevınmedi; Şakain cak kadar fodakârlardır. Buna rağmen, ederek gideren, işi gücü gezip tozmaktsn suf? Kaymakam heyecana düşmesin ditabancası, ondan daha tetik d^vranan o niillet, fedakârlığı ve kahramanlığı, ibcret bir kadın. ye o da... İlâhi aziz romancı bütün bu Yusufun kurşunu; sönen lâmba, sedir nıaddj ve nıancvî her şekilde mükâfatBir sene sonra kaymakam 'oeyi Edre sıkmtılara ve tevillere lüzum ne? Cinaye den devrilen vücud. bıçak gibi keskm laııdı: ıııaklan gcri kalmaz. mide tahvil ettiler. Orası memieke'.im ti öyie bülün bir düğün halkmm önünde ses: • Muazzez!»; o, kapının eşiğmde, 1910 scncsincîe 6 numaralı Japon deolduğu için romancının Edremidi nasıi vaptıracnğınıza beraete daha kolay ım bir harnlede omuzladığı karısını, at:n nizaltısı bir kaza neticcsinde batmıştı. gördüğüne alâkayla bakıyorum. Hakika kân verecek brşka bir tarzda yaptıray üstünde kucağına alıp yamçısile örte Bu geminin kumandanı yüzbaşı Sakuma, ten caııh ve doğru göıüşleri var: «Uç dmız. Dediğiniz doğru bile olsa bize rek, doludızgm, ovanın cenubundaki havasızhitan boğulııncıya kadar, duyyamaca yaslanan büyükçe ve şirin kasa yalancık geliyor. Halbuki usta romancı d;ğlara doğru; «Ne iyi ettin,, ne iyi et gııla; ıııı bir vasiyetname şeklinde yazabanın tepelerden birine Ç:kıp bakıldığı yalam bile doğru gösterir. tin» diyen Muazzezin rüyalı sözlerini cak kadar. mctin ve sakin bir kahrazaman görülen ender»manzaraEini3 ev Alinin ölümü Yusufu Muazzeze yak uğultulu bir ipham içinde yan anlar, mnnhk gösterdi. Bir müddet sonra gemi bahçelerinin kiremidli damları a?an çc laştıracağına daha uzaklaştırdı. Ölü yarı anlamaz dinlerken; sökmege başu yüzüürüldüjü zaman. dcnizalticılık ve şidli ağadarı, iki çay kıyısınds ki kavak münden istifr.de etmek kendisine hay^ yan fecrin ilk ışıkları karşısında, fakat kahramanlık bakımından pek kıymetli lar gibi sallanıyor hissini veren, her ta tmdayken onu dolandırmaktan daha a ne o. bu ses kesilişj neye, birden bir olan bu vcsika, onun ccbinde bulundu ve rafa serpilmiş yirmiden fazla beyaz mi ğır gelmektedir. Hakkı var. Peki kızın mola; yaralı Mu3zzez bütün kanını a resimlcri çıkarılarak bastırıldı ve naresi, kurşunlu camünin donuk ışıltıı snası ne yapsın? Yüzünden adam ö'ımüş kıtmış, «Yusuf!* diye gözlerini kapadı. büıüıı Japon dcniz subaylarına dağıtıldı. İri kubbcsile çizdıkten sonra «panora diye Muazzeze kimse talib değil. Yalnız Karısını gömen Yusuf dağlardadır. Oiünı karşısında yürcği ve kalcmi titremasındî bir tablodaki kodar ahenk ve Liri müstesna: B?yram yerindeki dr.miycn bu Japon subayı vasiyetnamesine Umumî Harbdeyiz, harbe girmişiz. uygunluk, gördüğü kasabanm dış çeı yaktanberi yeminini yerine getirmek Yusuf neye asker değil? Başparmağı ke şüyle başlamlştı: çevesini de, gözün alabildiğine, bağiE için kuduran Şıkir. Eialnndan Şahinde«Ben bir âciz subay bir kaç saat sonra, sik olduğu için askere alınmamış. Dağ rm açık yeşilinden zeytinliklerin siyalı yc haberler gönderildi. Kadının canına taş, kış kıyamet süvari tahsildariığı ya muhakkak olan ölümümden dolayı katyeşiline kadar, renk renk gösteriyor. Ne minnet. Fabrikatorun evine ziyaretler İyyen esef duymuyorum. Ancak dikkatgüzel ve ne iyi, beldelerimiz romanları bile baş'.ar. Kızını da zorluyor. Baştan pıp tekbaşına beş altı kişilik odayı allak sizliğim yüzünden ımparatorumun gebullak eden neye askerlik yapamaz? mıza işte böyle böyle sinmeli. epeyce ayak direyen Muazzez, YusuYusuf ki, mektebsiz kitabsız, tabiiliğin misini ziyaa uğrattlm; askerlerinin ölüYalnız kasabanm dışını değil kssaba fun hep uzak kalmasından dolayı, yal tipiydi; sonunda katil ve dağda eşkıya müne sebeb oldum: huzurunda diz çökelmın içini de, yer yer, hep Yusufun ço mzlıktan çaıhyacnk hale gelerek niha okcak olduktan sonra bu tabiilik neye rek beni affetmesini niyaz ederim.» cukluğu vesilesile olduğu İçin, en ziya yet, hem eve değil, bağa bile gitmeğe yarardı? Romancının baştan sona kadar Yüzbaşı Sakuma 32 senedenberi bir de çocuk âlemi bakımından görüp dur r?zı oîunca... hep Kuyucakhyı tutmasına rağmen e millî kahramandır. hatta daha fazla bir maktayız: Çocukların mahalle kavgaları, Yusuf bunu işitir işitmez bir yaylıya serde Yusuftan daha ziyade Muazzez şeydir; Japon dinine göre Japon denizalsınıflara ayrıhşları, b?ğ'.Erda imeceli atlayıp dörtnrl bağa gider. ÇH arkasın yaşıyor. Yusuf yarım, Muazzez bütün tıcılarınm ilâhı. mabududur. sofralar kurmak, ramazan olunca mina dan scsleniş. Kız geldi. Çarşafsız, başörOna ve ailesine verilen büyük paye dür. Seven. hem suyun skışı, ağacın açırelerden bütün kasaba gecesini çmlatan tüsüz. Haydi arabaya atla. Yusuf Musajesindedir ki şimdi iki kişilik küçük şı, kuşun uçuşu gibi, ne yaptığını bilçocuk salâları, hele Kdirî tekkesindc azze~i kaçırıyor. Kız mcs'ud, bulutlardameden, sevgiyi bir tabiat hâdisesi haHn Japon denizallılarmın mürettebatı, icaŞeyh Haydar Beyin tekkesi olacak ço ki gibi. Bir Kızılbaş köyüne ir.diler. Büde tabiileştiren Muazzez. Biliriz, Ana bında mayin gibi kullandıkları gemilecukiarın dahi kendilerinden geçerek tün bu sahncler çok güzel. Bir romanda rile beraber, can vermekte birbirlerile dolu: Ne kadar böyle Muazzezle doîu. zikre girişleri... Belli bu romanı yazan değil, kasırgalı bir hayat parçasmın Ismaii HABİB yarlşıyorlar. bizim memlekette epey oturmuş içindeyiz. Kızılbaş köyüne giden kaymakam onYusuf mektebe verildi. Fakat okumayı [•] Sabahaddin Âli, Yeni Kitabcı. İsbiraz söktürünce mektebi bıraktı. Bir lnrı kandırıp Edremide getirdi. Evlendi tanbul. 1937. S: 290. Fi: 100 Kr. sürü kıvır z:vırla» kafasını dolduramazmış. Kaymakam öğrenmenin faydalarım an'atmağa çaliFÜğı vakit «Hocamız I öğrendi de ne oldu?» der. Hatta kaymaMerhum Tümgeneral Kemal kama da çıkışıyor: .Sen de o kadar öğGökçenin kerimesi, eşim Sürendin ,halbuki karına söz geçiremiyorveyda Gökoğlunun vakitsiz asun.» Bunları söyiiyen Yusuf henüz on ramızdan ebediyyen kaybının yaşındadır. Memlekete bakaıken o kakırkıncı günü olan 29/7/942 dar realist olan romancının kahramanma bakarken realiteden ayrıhverışi. çarşamba günü Ankarada HaHayır o sözleri on yaşın başı söyîiyemez, cıbayram camiinde öğle namaonlan ancak romanı yazan söyler. zını müteakıp mevlidi okunaHasan Yaşar oğlu Alâeddin Yaşar Tuğla fabrikası faaliyete geçmiştir. Piyacağından arzu edenlerin teşrifYusuf artık «bir harabe üzerinde bisada en sağlam tuğlalan bu fabrikada bulursunuz. Eyüb Gümüşsuyu No. 1 leri rica olunur. ten yaban inciri gibi» serbest serbes.t büyüyor. Şehirli ki mekteb ve kitabla Eşi bozulur, köylü Yusuf bir cemiyet mahTopçu üstteğmen sulü değil, bir tabiat mahsulü olarak, taRemzi Göko^lu m biatin insan eli değmemiş bir ağacı gibi VE HrtTEAHHİDLERLN NAZARI DİKKATİNE: yetişecek. Roman bu temele dayanmaktsdır. BLikalım cemiyet mi kuvvetli, taVefat bıat nıi? Mesele mühim. Çocukluk devSabık tüccarlanmızdan rinde kazanc tabiatin görünüyor. YusuMİHAL t. PAPADOPULO fun kıvır zıvırla dolmıyan kafası boş vefat etmiş olduğundan c«zane merasiama pazıları yaman: Mahalle kavgalaminin bugün 29 temmuz 942 çarşamba rında üç, dört çocuğu birden yere serigünü saat 14 te Büyükada Ayios Dunitri verir. kilisesinde icra olunacağı teessürle ilân Kaymakam kendini daha çok İçkiye Bir çift beygirle çalışır, 12 saatte 200 balya ot ve saman çıkarır ve clunur. Saat 12 de Köprüden hareket ve kumara, Şahinde Hanım da gezmeğe müteahhidlerca tamnmış İyi bir atelye mamulâtı sağlam, temiz ve kuleden vapur merasime lsabet eder. ve eğlentiye verdi. Yusufla Muazzez, alanışlı baiya makmeleri yapıhr. İstiyenlerin aşağıdakl adrese mürana babanm bu alâkasızlığı yüzünden. caatleri. Büyük kır balosu • Bursa. Bakırcılarçarşısı No. 36, Telefon: 333. Kazancı Halil Ermi • büsbütün başbaşa ve başıboş kaldılar. Sakm Romeo ve Jülyet'i hatırlamayınız. Üsküdar Halkevinden: Yusuf da Muazzezin anasma ve babasın a Üsküdar Halkevi sosyal yardım şubesi ana ve baba diyor. tarafından muhtaclara yardım için 1 aMuazzez on üç, Yusuf on dokuz yaşğustos cunıartesi günü akşamı Salacak larında. Kızı bayram yerine götürür. Kızkulesi plâj kazinosunda zengin progSalıncağa bindirip eğlendirecek. Yanramh bir kır balosu tertib edilmiştir. daki salıncağa fabrikator Hİlmi Beyin İstanbula vapur Kısıklı ve Kadıköye oğlu Şakir bindi. Yusufun akranı, fakat tramvay temin edilmiştir. Cildi tahriş etmez, Fimank, sefih, etrafmda dalkavukları, hovardalıklarda harvurup harman sacildi yumuşatır. ASKERLİK JŞLERİ vuran biri. Sahncaktan Muazzeze lâf atıp sarkmtılık yapar. İnince Yusufun Her yerde Şubeye davet onu adamakıllı pataklayışı. Ne Şakir. ne etrafmdakileri Yusufa Beyoğlu Yerli Askerlik şubesinden: bırşey yapamazlar. Çünkü Edremidde Yd. Top. Tğm. Hasan oğlu Fehml traş bıçaklarını arayınız. herkes onu kaymakamın rıekJkî oğlu biTany?rinin (46508) acele şubeye müliyormuş. Bu oimadı işte. His Şahinde racaati. ürk denİ7CİIeri, Atılay şehidleri için, Yavuzda bir ihtifal yaptılar. Atılaydaki vazife kurbanları için, bir ihtifal yapılmasını, bu sütunda muhtercm Başvekilimizden rica etmiş bir muharrir ve yurddaş sıfatile bu vazifenin ifa edilmiş olınasını şükranla karşılarım. Türk milleti meçhul kahramanlar milletidir. Türk, tam bir feragat ve tevazula, sessiz ve güriiltüsüz, memlcket uğruna kanını ve canını verir; şöhret ve ıeklâm peşinde koşnıaz. Eşsiz ve adsız bir kahraman olan Mehmedcik, Tüık fcdakârhğının timsalidir. Fakat, Türkün, hiç bir fevkalâdelik yapmıyormuş gibi mütevazı ve gösterişsiz hayatmı feda etmesi karşısında bize düşen vazife, yurd için yapılan hi/meti ve fedakârlığı ve bunları olüm karşısında sevine sevine yapanları asla unutmamak; onlara, yalnız topyekun olarak değil, ferd ferd de sevgi ve saygı göstermcktir. Vazife kurbanlarını. vatan şehidlerini eksilm'yen bir hiirmctle daima anmak, onların tnillete ernanet ettikleri sevgililerini, kendi sevdiklerimiz gibi sinemize bastırmak ve l'unlara hiç bir sıkuıtı çektirmemek millî bir vazifcdir. Cumhuriyet hükumeti, Refah şehidlerinin ailelerine karşı bu vazifeyi yapmıştı; eJbette Atılay şehidlerine karşı da, millelimizin kadirşinaslığına ve civanmcrdiiğine yaraşan bir tarzda vazifesini yapacaktır. Bir misal olarak Atılay kumandanı binbaşl Sadeddin Gürcanın evli ve beş çocuk babası olduğunu söylersek Atılay şchidlcrinin ailelerine karşı nasıl bir kutsal vazifemiz bulunduğunu anlamış oluruz. Atılaydaki kahraman denizciler, 80 metre suyun ahında son dakikalarını yaşaıkcn şüphesiz, geride bıraktıklan sevgili insanları düşünmüşler; fakat, onlara, artık Türk milletinin şefkatli bir baba olacağını hatırlıyarak müsterih ve ınütcselli olmuşlardır. Şelıidlerimizin bize emanet ettiklerine bakmak, onlan sevmek ve düşünmck yalııi7 bir insanlık borcu değildir; fedakârlar yetiştiren, fedakârlıklar yaratan ve böylece milletin varlığını temin eden bir amildir. Milletler, ancak ferdlerin fedakârlığile payidar olurlar. Bu fedakârliğı yaptıran müessirlerden biri ise, gözlcri arkada kalmamak ve gözleri açık dlmemek emniyet ve itimadıdır. [ •Saçımz dökülürse, Başınızda Kepek Varsa MAJİK SAC I]KSİRİ tnşaateılara llüjılo MEVLİD kullanınız. Tesîrini derhal sjörürsünüz. m ÇİFTLİK SAHİBLERİNİN > POKER TRAŞ BIÇAKLARI P O K E R