[ Sehir ^ Felsefe terimleri haberleri Dii çaltşmaları Mustafa Yazan: CUMHURÎYET 1 Nisan 1942 Şark cephesinde ' GÖRDÜKLERİM Ikinci Itıönii zaferimiz (Baştarafı 1 inci sahifede) nü Birinci İnönü zaieri kazanılmıştı. Ismet Inönünün bu ilk zaferi, bize, siyasî bir muvaffakiyet de kazandırmışu ki o da galiblerin, Londra konferansuıda, Türkıye Büyük Miilet Meciisi hükumetinin murahhaslarile karşı karşıva oturup görüşmeği kabul euneleriydi. O güne kadar, birinci Büyük Harbin galib devietleri Istanbuldaki padişah idaresini ve Babıâli hükumetini, Türkiyenin meşru hükumeti telâkki ediyor; merkezi Ankarada olmak üzere Anadoluda kurulan millî İdareyi bir «âsiler güruhu» sayıyordu. Bu bakımdan Londra konferansı siyasî bir zaferdi. Nanttk <Diişvıek etrafı görmemektendir» Tevfik Fikret Ankarada bunları türkçeleştirmek ıçin ilkönce bir ihzarî komisyon kurulmuştur. İstanbul Üniversitesinden Mustafa Şekib Tunc, sa'cık Darülfünun terblya znüderrisi İsmail Hakkı Baltacıoğlu. manük müderrisi Halil Nirnetullah Öztürk, Dil Kurumundan Mshmed Ali Ağakay, İshak Refet Işıtman, Dİlaçar, Gazi Terbiye Enstitüsünden Ali Ulvi Alev burada vazife görmüştür. Umumî heyete Maarif Vekiii Hasan ' Âli Yücel ve yokluğunda Mustafa Şckib Tunc riyaset etmiştir. Eski Darülfünun müderrislerinden İsmail Hakkı Baltacıoğlu, Halil Nimetullah Öztürk, Mehmed Emin Erişgil, bugünkü Üniversiteden profesör ve doçent Hilmi Ziya Ülgen, Sadreddin Celâl Antel, Zİyaeddin Fahri Fındıkoğlu, Vehbi Eralp, Macid Gökberk, Sabri Esad Siyavuşgil, Mümtaz Turhan, Mazhar Şevket [İbşlr, Ankara Edebiyat Fakültesincen tSuud Kemal Yetkin, Necati Akdcr, 'Hamdi Atademir, Behice Boran, Niyazi (Berkes, Muzaffer Şerif Başoğlu, kendı »ilim şubelerinde ihtısas sahibi olarak lAntropoloji Profesörü Şevket Aziz Kan|su, Şükrü Yusuf Sarıbaş, Üniversite es*ki doçentlerinden Mehmed Karasan, f Bursadan Haydar Tolun, Tarih Kurutnundan Nusret Hızır, Vekâlet müfettişlerinden Halil Vedad Fıratlı, Osman Pazarlı. Necmeddin Halil Unan, Osman Horasanh, felsefe muallimi olarak Ankaradan Tezer Taşkıran, Nureddin Şazi Kösemlhal, Bursadan Namdar Rahmi, İstanbuldan makalenin muharriri içti malara iştirak etmiştir. Dil Kurumunun ve sonradan teşekkül etmiş komisyonun her kelime içln hiç olmazsa üçer dörder satırlık mucib sebebleri gösterir blr lâyiha hazırlamaması ve bunu üzerinde düşünülmek lizere blr iki ay önce çağırılacak azaya dağıtılmaması, hem müzakerelerln lüeumsuz uzamasını, hem de aynl davayı tekrar tekrar öne süren faydasız münakaşaları ortaya koymuştur. Burun için çok defa ekseriyetle reddolunan bir dava yenibaştan görüşülmüştür. Bütün konuşmalarda gencliğin hararetile yaşhlığm sükunu karşılaşmış, mazl İle halin istikbal için hararetle çarpışrr.ası çok defa görülmüştür. Tuhafı, gencler geçen günleri, yaşlılar da gelecek gün MASKELİ 5 ieri. DÖNÜSÜ r r AZAK kendimize döndük. Tıpkı o pınardan Yiyccek maddeleri tevzii kana kana İçen Arablar, bunları kendi İstanbul Vilâyetl emrine verilecek odillerine çeviren Ortazaman Avrupalı lan plrinç, fasulya, bulgur, yağ ve peyları gibi hareket ediyoruz. Türk güze nire aid tevziat listesi hazırlanmaktadır. lini bulmak İçin münakaşa edelim. Gar Bu llste mucibince evvelâ mektebler ve bın kaşları yolunmuş, dudakları, hatta hastanelerle müesseseler, bundan sonra kirpikleri boyalı aşifteleri artık bizim bakkallara tevziat yapılacaktır. Halka yabancımızdır. Onun ancak hâdiseler yapılacak te^iatm mutemed bakkallarla arasmda devamlı münasebetler keşfe yapılması daha muvafık görülmektedir. den hakikatlerini araştırahm. Bir AvTevzii yapılacak maddeîerden bulrupalı âlim hâdiseleri nasıl müşahede gurdan maada hepsi hanrdır. Yalnız ediyor, faraziyelerini nasıl kuruyor, ka bulgar henüz hazırlanamamıştır. nunlara nasıl ulaşıyor, ferdî ve İçtimaî Diğer taraftan dün buzhanelerdeki hayat için bunlardan nasıl istifada edi peynir miktan da te'kik olunmuş'ur. yor, kendi milletinin maddî ve manevî kabiliyetini nasıl yükseltiyor, medeniKumaş fiatlarına zam yet âleminde hangi şartlarla varlık kazanıyor, bunların yollarına bakalım. yapılacak mı? Türk dehasının eski Ramahlar gibi düKumaş ve dokuma fiatlarına yüzde ne kadar fütuhatçı ve teşkilâtçı, hu5060 derecesinde bir zam yapılacağı kukçu görüşlerine ilim için buluşçu şeklinde bir kaç gündenberi haik aragörüşler ekliyelim. Dil için bu yolda sında bir şayia dolaşmaktadır. Bu şayiaçalışanlar, eskilerin şu sözünü yenileya aldananlar dün piyasada genış bir rin müsaadesile tekrar ederler. hareket yaratmışlar ve telâş göster Atarlar senki târizi dirahtı meyvedâr mişlerdir. üzre. Öğrendiğimize göre, bu şayia, sınaî Mustafa Namık ÇANKI imalâtta nıuamele ve istihlâk vergilerine yapılacağını evvelce de jrazmış olduğumuz zamdan galattır. Bu zamrmn sınaî Bugün matinelerden itibaren maddeler fiatlarına pek cüz'î tesiri olacaktır. Bu meyanda yünlü kumaş fiatlarına yüzde ondan bile aşağı bir zam yapılması ihtimali hesab edilmektedir. Baş yaraücı : E R T U Ğ R U L M U H S İ S Bükreşe, pazar günü akşam üzerj varŞimdiye kadar görülen bütün filmleri unuttuG A L İ B C A H İ D E S U A V İ mıştık. 5 sonteşrin çarşamba günü İstanracak 942 senesinin İLK BÜYÜK HEYEOANİki kasab mahkum oldu LAR v HELECANLAR KASIKGASI o ^ " * D İ K K A T : " ^ ^ bula bir Alman uçağile hareket edeceğiBir numaralı Millî Korunma MahkeFilrni görebihnek için hususî davetiyeler verildiği doğru değildir. mizden Rumanyanın güzel başşehrinde mesi, Mezbahada toptancı kasab Sabri Tam seans saatlerinde gelindiği takdirde her vatandaş görebilecektir. Ertümer ile kâtibi Yusufun, beş ay zar geçirilecek iki gün vaktimiz vardı. ResF İ A T L A R D A Z A M Y O K T U R fında 8842 lira haksız kâr ettiklerini tes mî olarak yalnız Rumen meçhul asker pit etmiş ve her iki maznunu da 7500 abidesine çelenk ko\Tnak vazifesi oldulira ağır para cezasma mahkum etmiş ğundan diğer zamanlarımız boş ve serZAFER VE ŞEREFLE DOLU BİB FİLMİN 3 ÜNCÜ bestti. tir. HAFTASI B U G Ü N BAŞLIYOR. Bükreş çarşıları henüz her türlü eşya Ekmekteki mısır miktan ile tıklım tıklım doluydu. Fiatlar da bi2 DEVRE, 5 SERİ, S KISEtf O artırıldı zim para ile de fazla pahalı sayılamazdı. TEKMİLİ BİRDEN Görülen lüzum üzerine ekmek İçinde Burada eşya tahdidatı olmadığmdan her Kanlı takib ve çarpışmalar... Müthiş müca ki mısır miktan biraz daha artırılmıştır. şeyden istediğiniz kadar alabilirsiniz. dele ve boğuşmalar... Tüyler ürRumanyada dahilî sanayi son senelerde Haydarpaşa Adapazarı pertid maceralar... Büyük çeteler epeyce terakki ettiğinden hayli yerli mallar vardı. Rumanyada uçak ve hatta harbl... Kovboylar meydan muhaseferleri artırıldı Lokomotif biîe yapılmaktadır. Bununla rebesl... Bütün genclik, bütün Devlet Demiryolları idaresi gördüğü talebelerln •tekrar tekrar göreceklüzum üzerine bugünden itibaren HayI"*] Bundan ev\'elki yanlar 11, 12, leri sinemacılık âleminin harikalar darpaşa ile Adapazarı erasında iki yeni 14, 15, 17, 18. 21, 22, 26, 27, 28 ikincikatarı sefere koyacaktır. Sabahları saat teşrin ve 1, 4, 5, 8, 10, 12, 13, 17, 18, 7,15 te bir katar Haydanpaşadan ve 10,15 22, 25, 27, 29 birincikânun, 3, 6, 8, 10, BAŞLADI. 2 nci film: TÜRKÇE ŞAHESER te İzmitten hareketle saat 12,03 te Ada 13, 16, 18, 21, 25, 27, 30 ikincikânun, 5, IÜRK FİLMCİLİĞİNİN, TÜRK DUBLAJININ, TÜRK pazarına varacak ve Adapazarından 7, 12, 18, 20, 24. 27 şubat ve 3, 5, 6, 9 MUSİKİSİNİN ZAFERLER HARİKASI 13,40 ta İzmitten de 14 te hareketle 19,30 11, 12, 14, 17, 19, 24, 27 mart tarihll sada Haydag>aşaya vâsıl olacaktır. jılarımızda çıkmıştır. Hergün 2.30 da matine vardır. Hayalî sihrüfüsunla dolu evvelzaman masallarmı gölgede bırakacak binbir gece efsanelerinin en güzeli, efsanevî aşk hikâyelerinin en cazibi LJırsızın etrafını çeviren uşaklar, eTÜRKÇE SÖZLÜ ^ fendilerinin geldiğini görünce geTÜRKÇE 5ARKELI ri çekildiler. Vakit geceyarısım çoktan BÜYÜK REVÜ ve KOROLU geçmişti. Bir yemek salonunda bulunuyorlardı. Her taraf ipek halılar, kristal Sönmez bir aşkın çılgın hasretlerini, ölmez bir sevginin acı İçki takımları, antika tabaklar ve günağnelerini terennüm eden bu müstesna büyük eser, tarih! müş şamdanlarla doluydu. Tavandaki a yalnız yirmi sene geçti. Biliyor musun, ilerledi. Sağ eüni havaya kaldırarak u Fail olarak bizim şu aşk müsabakasında ve klâsik T ü r k musikisinin dizi halinde en ruhnevaz ve vizenin yalnız bir tek lâmbası yakılmışbu yirmi sene zarfında ben hep seni dü şağı durdurmak istedi. Bir şey söyliye kazanan delikanıiyı yakaladılar. Günahcan alıcı parçalarile süslenmiştir. tı. Salonu kaplıyan loşluk İçinde uşakşündüm. Sen bir kaç defacık olsun beni cekti. Bu hareketi gören uşak, efen sızdı. Fakat bunu kimseye anlatmanın lar garib kıyafetlerile göze çarpıyorlardı. TÜRK MİLLÎ MUSİKİ HAYATEMIZIN EN BÜYÜK HÂDİSESİ hatırlamadın mı? Haydi bırak bu yap disinin yüzüne baktı. Fakat onun, başını imkânı yoktu. Gizli bir el, aleyhinde Bir çokları yalnız gömlek ve pantolonmacıkları. Hiç hatırlamamana imkân var sailıyarak gitmesinde ısrar etliğini an o kadar çok delil toplıyarak meydana at larını gi>Tneğe vakit bulabilmişler, ba mı? Etrafındaki bu cicilibicili şeyler l&yınca tereddüdü nihayet buluu. Seri mıştı ki delikanlı bunların karşısında zıları aceleden çıplak ayakla koşnp gel zihnini çelmesin! Bunlan bir kenara aaımlarla uzaklaştı. nıasum olduğunu kendi kendisine dahi mişlerdi. Bunlarm ortasında yemek sa bırakarak bana öyle bak! Son karşılaşMuazzam KORO heveti MEHTER TAKIMI KVME SAZ HEYETİ Beyaz saçlı adam, konuşmıya devam tekrarlamaktp.n çskiniyordu. Az kaldı lonunu soymıya gelen hırsız, artık kur tığımız tarihten itibaren geçen yirmi seçıldıracaktı, Darbenin nereden geldiğini elti: Musiki ve şarkılarının tulmak imkânı kalmadığım anlıyan bir nenin on beş senesini zenğin olmak için, Şöyle karşı karşıya oturalım. Şim çabuk anladı. Fakat mukavemet ve mübestekârı : av hay^'anı gibi şaşkm, budala soluyup beş senesini de bu servetle senin gözıediki vaziyetlerimiz biraz acaib ama za dafaa imkânı yoktu. Teslim oldu. İsduruyordu. 3 NİSAN C U M A MATİNELERDEN İTİBAREN MATİNELERDEN İTİBAREN ' rini kamaştırıp beni soymaya teşebbüs rarı yok, aldırma! Yirmi sene evveıin tikbalini, namusunu, şerefini kaybetti ve Ev sahibinin salona girmesi üzerine etmene çalışmakla geçirdim. Hayret mi deyiz, farzet! Farzet ki gene arkada nihayet sevdiği kızı da kaybetti. Kitabavizenin bütün lâmbaları yakıldı. Hır ediyorsun? Yemin ediyorum ki doğru şız, gene dostuz. Hah tamam, o iskem larda yazılanm aksine olarak hile ve sız, orta boylu, 4045 yaşlarında kadar dur. Beş'senedir seni adım adım takib leye otur! Bi rsigara almaz mısın? Sı İftira bir defa daha muzaffer olmuşbir adamdı, şakaklarından sızan ter ediyorum. Ne kadar da çok ev ve semt kılma canım! Terk mi ettin? Artık iç lardı. Bütün bunları yapan aşkta mağdamlaları süzüle süzüle traşı uzamış yü değiçtiriyorsun! Scninle braber ben de nüyor musun? Terkedecek fena huy o lub ettiği arkadaşıydı. İntikam ahyordu. züne ıslak hatlar çiziyorlardı. Bu çehre ayni semte gidiyorum. Fakat banim için larak bula bula sigara tiryakiliğini mi Kısa bir müddet sonra o daha mahkeme NEŞ'EDEN YARATILAN... MUSİKİLE SÜSLENEN... DANSLARLA nin tıpkı toz toprağa bulanmış nadide evden eve taşınmamn ne kadar güç ol buldun? Halbuki vaktile pek çok içer koridorlarında elleri kelepçeli olarak BEZENEN... SENENİN EN GÜZEL FİLMİ bir eser gibi İnce hatları vardı. Fildişi duğunu tasavvur et: Üç, dört ayda bir ev din. Günde üç paket, dört paket. Neye sürünürken gene kızla evlenerek plânını beyazlığındaki mat ve şeffaf teni, bi değiştire değiştire adım deliye çıktı. Hâlâ terkettin? Oanım biraz konuşsana! Hep tamamladı. çimli, narin elleri, garib bakışlı küçük mı beni tamyamadın, hâlâ mı inkâr e benim konuşmamı mı istiyorsun? PeBeyaz saçlı adam sustu. Dudaklannı mavı gözleri nazarı dikkati celbediyor diyorsun? Ne de zayıf hafızan varmış! kâlâ, devam ediyorum, daha doğrusu du. Kasketi bir sandalyenin üstünde Beni sukutu hayale uğratıyorsun! Fakat şimdi başlıyorum. Bu anlatacağım eski aralayıp havayı yutarcasma içine çekeduruyordu. Ko>u kumral Eaçları dağıl bunun kolayı var. Ben kendimi sana ta hikâye hoşuna gitmezse haber ver! Bsn rek derin bir nefes aldı. Hırsız önüne bakıyordu. mış, terle ıslanarak kısmen alnma yapış nıtmanın çaresini biliyorum. misafirlerimi sıkmak istemem! Derhal DOROTHy LAMOUR'un : Altın sesinden, BETTY GRABBLE'nin: Çıldırtıcl Bu saf ve talihsiz gene hapisanede mışlardı. Toplayıp büyük ve kirli bir Hırsız hâlâ soluyor, hâîâ ayni şaşkın mevzuu değiştiririm. danslanndan. 7 büyük yıldızın: Eşsiz kudretlerinden yaratılan haidkî bir çok çekti. Serbest kaldıktan sonra hayazma mendile doldurduğu gümüş çaYirmi sene ev\rel a>"ni malî müesse malhkla başlayıp tacirlikle biten sert şaheserdir. İlk gece için lutfen nıımaralı yerlerinizi şimdiden kapatınız. tal ve kaşıklar döşemenin üstüne dökü ve budala bakışlarla etrafına, yere, duvarlara bakıyordu. Muhatabmı taru sede çalışan iki gene vardı. İkisi de ay bir hayat mücadelesine atıldı ve seneT e 1 e f o n : 43595. lüp saçıbnışlardı. mış mıydı? Her halde gözlerini ondan ni yaşta bulunuyorlardı. Çok samimî lerce korkunç şekilde boğuştu. Neticede Uşaklarmın teşkil ettikleri halkayı ya kaçırmak istediği belli oluyordu. Ev sa arkadaştılar. Birbirlerini çok seviyor Zengin oldu. Her şeyi unutuyor, yalnız ran ev sahibi onun tâ yanına kadar hibi başını çevirerek uşaklarına göz gez lardı. Daha doğrusu öyle görünüyor sevdiği, pek çok sevdiği gene kızın kenÇarşıkapı İKİ SİNEMADA Şehzadebaşı ilerledi. Sırtına ipek bir rob dö'ambr dirdi. lardı. Ayni şekilde giyiniyorlardı, ayni disini hırsız beremesini unutamıyordu. geçirmişti. Uzun boyluydu. Ağır hareAYNİ ZAMANDA Ali, sen polis merkezine gideıek renklerden, ayni kokulardan, ayni mu O da bir plân kurmuştu Bunu tatb : k ketleri ve bembeyaz saçlarile vaktinden haber ver! Bir memur yollayıp yakala sikiden hoşlanıyorlardı ve bir gün ayni eimek üzere demin söylediğim gibi yirevvel ihtiyarlamış bir adam intıbaını dığımız hırsızı teslim alsınlar! gene kızı sevdiler. Onlar ikisi de ayni mi sene uğraştı, çalıştı, çabaladı ve niBugün matinelerden itibaren iki büyük film birden: veriyordu. Derin kırışıklarla kaplı esgene kızı sevebüirlerdi ama, bu gene kı hayet o eski davanm yeniden rüyetîni Ali Feri adımlarla salondan çıktı. Senenin en büyük müzikal şaheseri mer çehresi donuk, mahzun bir tebessü Hüseyin, seni daha nazik bir işe zın her iki sevgiye birden mukabele et temin etti. Bugün işte gördüğün gibi emiin aydmlığı altında bezgin, mustarib memur ediyorum. Bu davetsiz misafirin mesi imkânsızdı. Birisini tercih etti. Dava linde hakikî mücriml gösteren çok kuvbir ifade taşıyordu. Nasırlı, yıpranmış evi bizim sokaktadır. 27 numara. Oraya bu suretle halledilmiş olmak lâzımdı. vetli deliller bulunduğu halde hakkınB ü y ü k d a n s v e n e ş ' e filrni. B a ş r o l d e : L Ü P E V E L E Z elleri meşakkatle geçen bir maziye iş?ret giderek muhterem zevcesini buraya ça Halbuki bilâkis bundan sonra başladı. daki kararın tashihini istiyor. Ama İ ş b u f i l m d e 1942 s e n e s i n i n 6 y e n i d a n s m ı g ö r e c e k v e ediyorlardı. Gözlerini hırsıza dikti. Bu ğır! Yalnız hiç bir şey söyleme ha! «Ko Açkı reddedilen gene kurnaz, kinci. hile. dikkat et, mahkemeden değil, ha! Bir canıgönülden takdir edeceksiniz. gözler garib blr parıltile yanıvorlardı. j canız sizi acele bekliyor» dersin, o ka kâr ve ahlâksız bir adammış. Birden tek şahıstan, tek kimseden! Hikâyenin Derinden gelen hafif. müstehzî bir sesle dar! Başka bir şey İstemez. yüzündeki maskeyi sıyırdı. kahramanlannı tabiî artık tanıdın. Biri konuşmıya başladı: Bu sözleri isitmediği zannedilecek kaOnların aynl malî müessesede çalı; sensin, biri ben, biri de kann... İntikam Beni tanıdın değil mi? Na?ıl olur dar dalğm duran hırsız son cümleler tıklarını söylemiştim. Günün birinde bu alıyorum zannetme! Seni yirmi sene evAkıllpra hayret veren büyük msceralar sinema romani, canım? Öyle bönbön bakma! Aradan üzerine birden canlandı. Bir iki adım müesseseden mühimce bir para çalındı. I velki suçun faili olarak mahkemeye veI İKİNCİ VE SON DEVRESİ 15 KISIM HEPSİ BİRDEN | leri müdafaa etmşitir. Ekserlyet arabcanm boyunduruğundan kurtulmak istediği gibi, gafbın kendi ayaklarına geçirilmek istenılen zincir şakırtuarına da karşı koymuştur. Burada Türkü düşüI nen kafa İle dıştan geleni adeta körükörüne kabul eden, Leibniz'in tabirile, tembel felsefe mücadele etmiştir. Ancak bu ikinci görüşün dc İyi bir niEvvelce verilen bir kararla ithalât yete bağlı olduğunu teslim etmek lâmallarmın tamamma ı marttan itibazımdır. Çünkü sonunda Türk dilinin isren el konulmuş ve tevziat tamamen tiklâli üstün gelmiştir. Her iki muhadurdurulmuştu. Ticaret Vekâleti, durdulif kutbun davacıları ve karşı koyucurulmuş olan ithalât maddeleri tevziatıları hararetle fikirlerini ortaya atrrışna yeni bir sistemle başlanması iç.n elar, felsefenin ışıklandırdığı bir hürrimir vermiştir. Ankaradan dönen İthayetle görüşmüş ve anlaşmışlardır. lât ve İhracat Birlikleri umurr.i kâtibi Tevfık FikreJn dediği gibi, şüpha bir Sslâhaddin Cuhruk bu hususta direknura koşmaktır. Bu kadar mühim bir tifleri getirmiş'.ir. Bu esasa göre ithalât İşte yarını başaramıyacak, yazılarımızbirl:k!er;nde tevziat listeleri hzırlanda güçlükle mevki bulacak, bizi zormaktadır. luklara düşürecek bir takırn kelimeler Yeni te.zi şekli Ce ithalât mallarmın de bulunacaktır. Kendisine istikbalin yapıcılığı tevdi olunan Türk gencliği tevziatı vilâyetlerin ihtiyaclan nazan her halde bize nisbetle daha iyiyi, da dikkate alınarak yapılacaktır. Her madha güzeli, daha doğruyu er geç bu'a de, manifatura, çuval, deri ve sair ithacaktır. Bugünün noksam yarınm bu'ıış lât malları için ayn ayrı vilâyetlere göre lerile elbette tamamlanacaktır. İlim bir ihtiyac baremi hazırlanmıştır. İsyapısı gibi felsefe binası da bir değil, tanbul Vilâyetine aynlan mallann tevbirçok nesillerin İşidir. Biz de tıpkı zii Bölge İaşe müdürlüğüne verileSokrattan sonra gelen Yunanluar gibi cektir. El konan malları Vatana dönuş 22 gün süren ziyaret ve tetkiklerden sonra, gene tayyare ile BükreştenuçarakYeşilköyeindik Berlinde yiyecek ve eşya sarfiyatını tahdid eden usuilere dair görüşlerimi bitirmek İçin şunu da ilâve edeyim ki, oradaki tahdidaftan gaye her türlü israfın önüne geçmektir. Bunun için meselâ ekmeğin vesikaya tâbi kılınmasile sadece ekmek sarfiyatı azaltılmıştır. Fakat ekmeğin mutad cins ve nev'i bozulmamıştır. Berlinde siyah ekmek olduğu gibi beyaz ekmek, makarna ve hatta undan yapılmış pasta dahi mevcuddur. Bu surelle orada bahis mevzuu olan şey, sarfiyatı tahdid olup ancak bu, haikı bir ürü mahrumiyet.ere sokmamak ve hile ve ihükârlara meydan vermemek suıetüe tatbik oiunabiliyor. Huiâsa yenmesi, içilmesi, giyilmesi ve kuilanılması a.ışıhnış olan şeylerin hemen hiç biri yok edilmiş olmayıp sadece istihlâk vesıiıalarına ve yahud imal tahdidatına tâbi :uıulnıak sureüie sarfları azaltılmıştır. Bu iktısadî harb tedbirleri kısmen harb başlamadan evvel ve harbin bidayetinde tatbik olunduğundan bugün Almanyada yokluk sıkıntısı olmayıp yalnu azlık zorluğu vardır. Bei'iinde buıunduğumuz son akşam, başkumandaniık namına Beriır.deki geıi oi'uu komutam taraunaan bize muxelef bir ziyafet verilmş ve bunda Berlin buyük eıçimizle, Aiman Haıiciye Nezareti baş müsteşarı, davetli olarak buiunmuştu. Bu ziyafette her iki taraftan nutuklar söylenmiş ve ondan sonra musahabe geç vakte kadar çok samimi bir hava içınde devam etmiştir. 5 4 l*J Vekâlet, tevziata başlanması hakkında emir verdi , Yazan: Emekli General I H. Emir ALKAZAR'da beraber çarşılardaki malların yüzde doksanı dış memleketlerden gelme idi. Garibdir ki Rumanyada yumurta ile tereyağ kıt olduğundan bunlar şimdiden birer lüks meta haüne gelmişlerdi. Vesika fiiân yoktu, fakat bu gidişle Bükreşte bir sene sonra herşey azalacak veya yok olacaktı. Çünkü harbde alış ve satış serbestliği bir çok açıkgözlere istifçiliğe fırsat ve imkân verebilirdi. Bükreş te buıunduğumuz iki gün zarfın^a muhterem elçimiz Hamduliah Suphi Tanrıöverin, asia yeteriik bilmiyen gcniş, yüksek ve samimi misafirperverliği bizi mınnetler içinde bırakmışu. Bükreş ataşemiliterimiz Kenan Kocatürkle sayın eşinin misafirseverliklerini de burada ayrıca şükranla yâdetmeği vazife bilirim. Alman Bükreş ataşemiliterliği de Bükreşe her gelişimizde olduğu gibi bu defa da dahi bizi karşılamak, rahatımızı temin etmek ve bizi İzaz ve ikram eylemek hususunda devamlı himmetler sarfetmiştir. Bundan dolayı kendi'.erine teşekküre borcluyum. Velhasıl Esıl ev sahibi Bükreş Rumen kumandanlığının da misafirseverüğini ayrıca zikretmek ve ona teşekkür etmek bir vazifecir. Her taraftan güzel bir kabul gördüğümüz Rumanyanm başşehrinden iyi hisErtesi, 31 ilkteşrin öğleden sonra Ber lerle ayrıldık ve yukarıda dediğimiz giinden demiryolile Slovakya ve Macaıis bi 5 sonteşrin çarşamba sabahı Bükreş an üzerinden Rumanyaya hareket ettik.. uçak meydanmdan hareketle öğle vakve 2 sonteşrinde Bükreşe vardık. Yataklı ti Yeşilköye vardık. Uçağımız gene ayni bir vagon İçinde iki gece ve üç gün de tip üç moiörlü taşıt Yünkers ve uçakçıvam eden bu tren seyahati bize güzel bir istirahat temin etti. Yalnız yolda Slovak TÜRKİYE HALKI TÜRK SAN'ATININ MUCİZESİNİ ALKIŞLIYOR. ve Macar para meseleleri epey bir güçBeyoğlu semtine nakil vasıtalarmm kifayetini aşan görülmemiş bir izdiham ük teşkil ediyordu. Para meselesini uyve akın üzerine sinemalanmıza naklolunan Türk san'at dehasının abidesi duramadığınız takdirde aç bile kalabilirsiniz. Sonra, hangi para ile hangi parayı değiştirmenin daha kârlı olabileceği kefiyeti de vardı ki, bu benim iyice akıl erdiremediğim ve daha doğrusu sevmediğim meselelerden birisi idi. Bereket versin bir arkadaşımız bu işleri üzerine aiarak bizi rahat ettirdi. B U G Ü N B A Ş L A D I . f 23 şubat 1921 de açumış olan konferans, 10 martta akamete uğrıyarak kapandı. İki hafta sonra da, 26 mart 1921 de Ikinci Inönü meydan muharebesi başladı. Bu yeni taarruz, Londrada murahhasmız da gene ayni usta pilottu. Bu uçakla evvelâ Bükreşten Varna üstüne geımiş larımız lâkırdıya tutulurken hazırlanmış re buradan coğruca Karadeniz üzerin bir baskındı. Fakat, yeniden kuruimağa den Şileye giden bir rota takib etmiştik. başlamış ve ilk zaferini Birinci Inönü İık zemanda hava sisli ve kapalı idi; son muharebesinde kazanmış olan Türk orra yarı açtı. Karadeniz çok uslu İdi. Su dusu, baskına uğramadı; büyük kumanyun sathından 6070 metre bir yüksek danmın sevk ve idaresi altında, bir hatÜkten uçuyorduk. Bir aralık kara gö ta süren çck kahramanca bir dövüşten rünmez oldu. Sonra Trakya sahilierimi sonra sayı, silâh, malzeme ve cepane bazi, Karadeniz boğazımızı gördük ve ni kımlarından çok üstün, cesur bir düşhayet güzel Şilenin üstünden ve Kayış manı yenerek İkinci İnönü muharebesini dağınm yanından o kadar aşağıdan uç de kazandı ve işte o zaman, Ebedî Şefituk ki Kayışdağmın tepesi bizden daha miz, Metris tepedeki muzaffer silâh aryüksekte kalmıştı. Nihayet Marmarayı kadaşma Ankaradan çektiği 1 nisan taaşarak Yeşilköye vardık. Burada İstan rihli tebrik ve teşekkür telgrahnda çu bul Valisi sayın Bay Lutfi Kırdarla bazı tarihi cümleyi kullandı: «Sİz, İnönünde dostlar tarafından karşılandık. Cumhu yalnız düşmanı değil; milletm makus tariyet gazetesinin faal ve usta fotoğrafçısı lihini de yendiniz.» bu gelişi ve varışı tespit etmek fırsatını Büyük Atatürkün bu sözü, bir haklkaçırmamıştı. katin tam ifadesi olmuştur. İkinci Inönü Buradan 15 ilkteşrinde hareket ettiği zaferinden sonra bazı sıkmtılı vaziyetler miz İçin 22 gün süren şark cephesinde ve buhranh günler görülmüş olmakla seyahaümiz esnasmda Rumanyada, cep beraber ,artık milletin makus talihi yehede, Alman büyük karargâhında ve nümişti. Tarih, 1 nisan 1921 den sonra, Almanyada şahıslarımıza karşı gösteri Türkün talihli günleri ve birbirini takib len İtibar, ihtimam ve saygıların ulu eden her çeşid zaferlerile doludur. milletimizle onun sayın Büyük Şefine ve millî siyasetimizi büyük bir kiyaset ve Bugün, dünyayı saran harb cehennedürüstlükle döndüren hükumetimize aid mi içinde Türkiys bir sulh cennetidir ve ve racidi. Bu sebeble o gün memleketime bu rr.azhariyet, 21 yıl önce bugün milledönerken kabarık bir göğüsle duyduğum tin makus talihini yenmiş olan talihli haz, meserret ve bahtiyarlığı hayatımda adamm başımızda ve başımızın üstün J e unutamam. bulunmasmdan dpğan bir talih eseridir. İkinci İnönü zaferini kutlarlten onu SON kazan^n şehid'erle gazilerin önünde hürH. E. ERKÎ'.ET met ve şükranla iğiliriz. Erkilet D ABİDİN DAVER *** Yurdda bayram Dün de yazdığımız veçhile. ikinci În5nü zaferimizin 21 inci jnldönümü münasebetile bugün bütün Türkiyedeki Halkevlerinde toplantılar yapılarak bu şanlı hatıra kutlanacaktır. İstanbuldaki Halkevleri de hazırladıklan zengin programlar gereğince törenler yapacaklardır. K1SKANC ALEMDAR ve MİLLİ'de Şirketi Hayriye seferleri artırıldı Şirketi Hayriye bu sabahtan itibaren, seyrü sefer tarifesine bazı zaruretler dolayısile bir müddet evvel kaldırılmış olan seferleri tekrar ilâve etmektedir. Boğaziçi halkına blr kolaylık olmak ü zere tarifeye konulan bu seferler sabahları 5.20 de Beykozdan ve Yenimahalleden Köprüye ve akşamlan 21.10 da Beykoza, 21,15 te Yenimahalleye yaptlacaktır. • P E K Y A K I NDA > A R J A N T İ N A • MELEK'te Bütün Mekteblilere Müjde : Tonı Edisoıı*un Geneliği Bugün Beşiktaş SUAD PARK sinemasında E L H A M R A'da Esrarengix Batakhane ( Fransızca ) DENNİS NEİLSON TERRY ve A N N E G R E t recek değilim. Yalnız bugün işledigin cürüm için kanun yakana yapışırsa, bu. na karışmam. Zaten alâkadar da olmam. Benim maksadım sadece ona, benden çaldığın kadına'hakikati anlatmaktır. Hem tunları söylüyor, hem de odanın içinde gidip geliyordu. Susunja pencereye doğru giderek perdeyi r.TSladı ve dışarısmı kaplıyan karanlığa uzun uzun baktı. Salonjn kapısmda ayak sesleri duyuldu. Biraz evvel giden uşaklardan biri yanmda çsğınlan kadm bulunduğu halde geri dönmüştü. Salonu derin bir sessizlik kapkdı. Bütün gözler kapı eşîğinde duran kadına dönmüştü. Alelacele koşup geldiği an'.sşıkyordu. Sırtına siyah bir entari geçirmiş, omuzlarma beyaz ve yırtık bir atkı atmıştı, saçlan perişandı. Sanki bütün çehresl gözlerinden ibaretti. Bu gözler evvelâ endişe ve korku ile, sonra derin bir hayrete büıünerek alabildiklerine büyüdüler. Kadın kocasına baktı, kocasınm çaldığı eşyaya baktı, etrafındaki uşaklara baktı ve nihayet beyaz saçlı adama baktı. Başını İğerek ellerini şakaklarma götürdü. Sendelediği ve sırtını kapı pervazma dayadığı görüldü. Tekrar ve bu sefer yalnız kendisine doŞru İlerh'yen beyaz saçlı adama baktı. Ellerini ileri uzattı. bir çığlık kopararak onun ismini haykırdı: Ahmed! Kolları hep öyle İleride oidufu halde yürümek, ona doğru atılmak istediji anlaşıhyordu. Fakat daha birkaç adım yürümeden dizleri büküldü, döşemenin üzerine yuvarlandı. Polis çağırmaya giden ikinci usağ'n salon kapısmda gözükmesi ayni lâhzaya isabet etmişti. Karakoldan geldiler beyefendi, içerl alayım mı? Beyaz saçlı adam kadına dogru koştu, yere çömelerek başını dizlerine koydu. Sonra ağır ağır cevab verdi: İstemez, hacet kalmadı Ali! Onlara dersir ki hırsızlık yirmi sene evvele aidmiş. Çalınan şey şimdi İade edilmiş. Biraz geç. bir hayli geç amma ben davacı değilim artık! MİHRACENİN KIZI L EY L A = KUçUk hihâye Hırsız Cevad 60 kişilik 40 kişilik 36 kişilik Kemanî S A D ! IŞILAY T A K S İ M Sinemasında Yarın a k ş a m L Â L E Sinemasında ŞARK Ü Ü BÜLBÜLÜ TURAN 1 MADAM LA ZONCA 2 B AY T E K I N