lman ordusu, Kızılordnya Bu sırada ıstılah, belimelerin Türklüğü .»•üi^im,.mmmt Yazan : karşı taarruzuna devam ve türkçeliği, gitiar işinin, ilim aediyor. Almanlar için, hartikçe mizahileşen Tuhaftır, ne söylesem itiraz edidamlarımız arasında hüviyetleri üzerinde bin başından itibaren üç ana istikamet yorlar. Ne yazsam hücuma uğruyorum! daha ziyade tıb menbir lâhza tevakkuf vardi: Şimal, merkez, cenab. Şimale Niçin tuhaf* Sen başkalarma sataşsubu muharrirlerieylesin, nihayet bizi miiteveccih taarruz Lcningrad, merkezBiıyor musun? Inhisarcılığa ne hakkın n;izi alâkadar ettiğı deki Moskova, cenubdaki Rostof kapıvar? Tenkid, sana mahsus bir imtiyaz görülüyor. Gerek bu sütunlarda, gerek mantık, sosyal yürüyüşün hususî mantı hayrette bırakan bir psikanalitik vâkıa lanna dayandı. Gerçl, iyi sevk ve idare mı? başka gazeteıerde en fazla Tıb Fakül ğına tesir edemez. İster grecolaün me hakkında aydmlatsm. Fakat her neden edilen bir ordu için gaye, şehirler al Tabiî değil!. Değil ama, ben yaz tarizden ne çıkar, hicivden ne netice tesi mensubkrının ıstılahlar etrafmdaki deniyetinin ve lisanmm ruhıma nüfuz se muharrir, bu salâhiyetini kullanmı mak değil, düşman ordularını imha edıklarımda şahsiyatia uğraşmıyorum hasıl oiur? Âleme şimdiye kadar nice yazılarmı okuyanlar, ihtimal ki, kültür edelim, ister Alman, İngiliz tahsil siste yor. O halde psikolojinin olduğu kadar derek kat'î netice almaktır. Bir an için tktısad Vekâleti, hayat pahalılığı ve iiimlerile alâkası olan fikir adamları minde vetişelim: Her Türkün fiz>oloji ve sosyoloıinin de sahasma giren bu psi kara harbini, deniz harbine benıetiniz. ki! Buna mukabil, burada her münaka heccav gelip gitmis İşte Jüvenaller, işte Volterler... Kimvn umurunda? İskender bugünkü geçim şartlan karşısında az ça, sonunda sövüntüye varıyor! nın lâkaydisini müşahede etmişler, bel fizyolojik demesi mukadder olduğu gibi kanaliz tecrübesini bizim yapmaklığı Denizde, bir muharebe ile ahnacak şeiçin söyienilenler, Sezarın yetişmesine yevmiyeli sanayi işçilerinin vaziyetini Evet çok fena şey ama ötedenberi ki de bu lâkâydilikten dolayı onlan it tabiidir de. Nitekim vaktile coğrafya ve mıza miisaade etsinler: Çok güzel teş hir yoktur; fakat düşman donanmasını kolaylaştırmak ham eylemişlerdir. Bu hal, acaba, ke felsefe gibi bazı ilim ifimleri arabca, bazı rih eyledikleri Tanzimat hastalığı, sonu imha etmek suretile kazanılacak zafer oyle! Sana uğradığın tecavüzlerden do mâni oldu mu? Sezar aleynindeki hü ıslah ve geçinmelerini layı üzülme diyemem. Lâkin korkma cumlar onun bir iürü mukallidinı yıldır için âcil tedbirler almağa karar ver miyet i'ibarile en fazla ıstıîah kullanan memleket isimlerile denizcilik ıstılahları «ji» li ilim isimlerini teiâffuz hâdise vardır. Karada da esas itibarile bu, demekte ısraı edeceğim. Bir nokta da dı mı? Hepsı boş, hepsi masal! Mukadies miştir. Bu işle meşgul olmak üzere İk İlim şubesinin biyoloji ve tıb olmasın italyanca... ilâh vasıtalarile lisanımıza sinde asla mündemic değildir. Bu has böyle olmakla beraber, şehirlerin zaptı, Meseiu vaktile talık asıl, Prcf. Kemal Cenabın alkışla gayeye doğrn vanldıgının bir remzidir. ha var: Biz artık hoşa gitmeği düşünecek denilen kitablar meydanda. Paygamber tısad Vekâleti İş dairesi reisi Enis Bs ' dan mıdır? Yahud ıstılah buhranı, yal girmiş, öyle kalmıştır hiç şehrimize gelmiştir. İş dairesi reîsi. i kullanılan «Devleti Osmaniye», ^Türkis dığı meselâ «Bay ve Bayan Gürson» Başta devlet merkezi olmak üzere büyaçta değiliz. Şimdiki vazifemiz, hak adı verilen adamların hlkâyelsrine banız tıbbi bilgîer sahasında mıdır? Yokbayram günlerinde Ankaradan gelmiş tan», «Osmanlı Devleti» yerirıe İtalyan şibi tesmiye tarzlarmda görülüyor (4). yük şehirlerin ele geçirilmesi, zaferin bildiğimizi tevazu ve itidal içinde söy kın; zavallıların çekmediği ne kaiınış? sa kültür ilimlerine mensub oianlarm larm memleketimize verdikleri ismi, Bu tesmiye ^arzını meselâ «Madame et bir sembolü telâkkl edilegelmiştir. Faziletten bahseden, hangi asırda feza olan müşavirlerle sınai müesseselerde lemektir. Dinle>ip dinlememek, okuyuatalet ve lâkaydisi yanmda, «can. ımızİtalyan telâffuzile alıp benimsemekUei Monsieur Gurzon» la mukayese ediniz: hatin ayağı altında çiğnenmedi? Haktan tetkiklerine devam etmiştir. Bazı sevknlceyşî kıymetleri büyük cuların bileceği iş. Epeyce evvel muhteİşçilerin yevmiye ve ücretlerinin im la alâkadar hastalıklarla uğraşanların mize karşı bu gün bir şey diyor muyıız? O zaman muhterem ve emektar Üni şehirler vardır ki, işgali, kat'î neticerem bir bayarüa konuşmuştum. O bana dem vuran ağıza yumruk tıkamıyacak nihayet ruh ve mana hâdiselerinin paYahud bu benimseyisin de Prof. Kemal versite profesörümüzün, Tanzimat hasmüstebid, bütün cihan tarihinde kaç. kân nispetinde arttınlması evvelemirde şoyle dedi: tolojisüe de meşgul olunmadığınl göre Cenabın lisanile «Tanzimat hastalığı be talığmın bütün ârazını kendi zihniye yi, »aferi kolaylaştınr. Moskova, daha tane görülmüş? Karşındaki zalim oima gözönünde tutulmakla beraber bilhassa ziyadC manevî bakundan, Leningradla «Niçia yazı yazıyorsunuz? Ben, manişçilere sıcak yemek verilmesi, kredi ile rek bu işi de başarmak mecburiyetinde ürtisiü. oîduğunu söyiüyor muyuı? Söy tinde nasıl vaşattığını ve A\Tupa karşı Rostof ise daha ziyade maddi bakunj zum olsun, mensur olsun hiç bir eseri sın yoksa; sen «adalet» diye elini uza ve ucuz bir surette giyecek eşyası tevzi: kalmalarmdan ötürü tnüdür? Her ne hal lesek de bir manaşı olalbilir mi? Keli smda «aşağıhk duygu5ru» ve taklid te dan ehemmiyetlidirler. Leningradın niıi beğenmiyorum! Yazılanmz orijinal tırsın; o, esir tuttum diye koluna kelepçe ve toplu bir halde gıda maddeleri alına ise, hâdise şu ki, ıstılah meselelerine melerin ve hatta teiâffuz yazılıs tarzla mayülü taşıyanların kötü mantığma na sukutu, Alman ordularına muvasala takar.. Felsefe, tenkid filân saçma şey değil! Hatta bu sabah, bir bildiğe telerid neşriyat arasında politika ile alârınm halklar arasında karşılıklı hululü. EÛ tercüman oîduğunu göreceks'niz. bakımından denizyolunu açacak re Balbirader saçma! Kvvvetin var mı, cndan rak ucuza mal edilecek bu gıda maddefonk sizden şikâyet ettim.... lerinin tevzii muvafık görülmüştür. kası olmıyan, binaenaleyh objektif ka içtimaî bir mantık İcabıdır. Taoiatts ve Eğer Tanzimat, milletlerarası bir ıstılah tıktaki Rus filosunun tamamile tehaber ver. Öbür tarafı safsatadan ibaSen ne cevab verdin? Devlet fabrikalan bu işte örnek olacak lan kültür ilimleri mensublarından zi bilhassa uzviyette «gayriaklî» hJdisele olan fisiologi veya füsiologiyi, beyne'mi dafüi bir vaziyet almış \e adeta zararret... Size düşündüğümü söyliyeyim ama Temin ederim ki azizim, alışkın olve milll fabrikalar onlan takib ede yade tıb msnsublarının yazılarına rast rin mevcudiyeti nasıl bugünkü ilim fel lel şeklile değil. Fransız olan şeklile ka sız bir hale gelmiş olmasına rağmen gücünüze gitmesin: Nasıl koltukçu esnsfı cektir ^ duğumuz bazı malum iltifatlardan ziyalıyoruz (1). sofesi tarafından gö^terilmişso, meselâ bul etmek suretile bir hastalığa uğra imhasını temin edecektir. kıtık doldurarak; mahalle aktarı, kınmde ben bu ekşi lâkırdıyı dikkate lâyık Bu hâdiseye böylece işaretten sonra, biyoloji âlimi Metchnıkoff, in?3n zihni dıysa ve bunun bir hastalık olduğunda Cenubda ise, Rostof, Kafkasyanın katartar satarak; kalaycılar da bakır kabuldum; hele söyliyenin biraz da edebî Tıb Fakültefinin emektar hocalarından nin daha mükemmel bir uzviyet tasar her pahaya ısrar ediliyorsa, bu niha pısı demektir. Fakat buranın asıl kıylaylayarak geçiniyorsa siz de öyle yairfaoı olsaydı, sözlerinden iyice istifade Prof. K. Cenabın geçenlerde bu sütun ladığmı. fakat bunun hâdiseler it'.barilg yet birkaç kelimeye aiddir. Fakat 1941 meti, Rus petrol haznesinin musluga pıyorsunuz. Siz dersem yani sizin gibi edecektim. Lâkin talihsizlik diyeceğim; larda intişar eden bir makalesi vesile manası olmadığmı söylüyorsa içtimaî sa de yazı yazan Türk muharriri Prof Ke olmasındadır. Alman ordulan Rostofa kalem ve fikir adamları! Hakikatte üfüc cihetten biletime hiç bir numara isabet Kafkasyadan sile birkaç noktaya temas edeceğim (2). h&da da kendi ferdî ve fantezıs» mantı mal Cenab ise, türkçenin cümle teşkili girer girmez, Kızılordn, rükçülerden zerre kadar farkmız yok!. etmedi. Üsküdar hapisaneslnde katil suçunMuhterem profesör, ötedenberi lisanı ğımızın doğru bulmad'ğı cihEticr bu!u kaidesini, bünye ve selikasını frenkleş buraya uzanan petrol borusunun sel Onlar şifa, güzellik, muhabbet filân tıl Ya teselli mükâfatı? dan dokuz sene hapse mahkum İbra mızda yerleşnıiş ve sonu «loji» ile niha nabilir ve eski devrin skolastik kelime ürmekte ve maalesef bilerek veya bil gibi akıttıgı petroldan mahrum kalasımı sattığı gibi, siz de bir takım hikmet Maalesef, o da bayır!.. Ancak doshimle gene katil suçundan yirmi sene yetlenen ilim isimlerini, sosyoloji men ve hece münakaşalarma benzer bir «;İmiyerek bu frenkleştirme ameliyesini al caktır. Petrol ise bugünkü harb makimuskaları yazmakla isinizi gdrüyorGUtum, bizim elimizde olan şey, eserleriye mahkum Receb kaçmışlardır. nesinin kanı demektir. O olmayınca sublarını da yakından alâkalandıracak, mi, gi mi?» meselesi ortaya atılır. Fa kışlamaktadır nuz ve azamet satıyorsunuz. Allah vermotörler durur; motörler durunca mizi piyasaya çıkarmaktan ibarettir. Receb, Cezaevinin imalâthanesinden bir teşhise tâbi tutuyor: Fransızca vası kat bunların ilmî bir •nahiyeti yoktur. sin; tabiat, hiçbir taciri müşterisiz bırakTürkçede ve Türk fonetiğinde «i* nin tanklar, tayyarelere, traktörler, kamkaçmıştır. İbrahim ise. umumi hapisa tasile türkçeye giren ve sonu «ji» ile S?dece bir müddet için ?ahiblerinin heOnları sevip sevmemek okuyucuların mıyor. Siz bir taraftan felsefe macun ne hastanesine iki jandarma nezarevcskârlığmı tatmine yarayacaktır. O hal fcıılunmadığı, nitekim «sevgi., «bilgi»... yonlar, otomobiller ve bir çok makinehakkı! Gerçl bilirim; kari bu hususta ları yaparak geçinin; âlem de öbür ta tinde nakledilmek üzere yola çıkarılcığı biten ilim adlarınm bu telâffuzla muha de Prof. Kemal Cenab eibi düşünenlerin ilâh kelimelerinde «gi» nin bulunduğu. ler dnrur. Bunlar durunca da, her şey çok aldanır. Fakat acemisi olduğumuz raftan işine devam ededursun' Bü^ün sırada yolda jandarmalardan bayram fazası «Tanzimat hastalığı adını verdi istedıkleri kadar fisiologi veys füsiolcgi bu yüzden Türklere mutlaka «ji» ve durur. Almanlar, bir taraftan petrol her işte bu böyle değil midir? Sen buğımız bir şuuraltı hâdisesi» dir. Bu teşmarifetinizi bir yere toplasak ancak bir münasebetlle Balattakl evine uğnyaisminin, yahud fisiologisel! sıfatının, «jik. yerine «gi» ve «gık» dedirtmek lâ yolunu kesmege çalışırken, diğer tarafgün alelâde bir fasulye almak istesen fincan su eder. İnsanlığın ihtiraslan ise rak ailesile bayramlaşma fırsatım ver hisini Türk fonetiğinin bir hususiyetile türkçeleşmiş demek olan fizyoloji ve zım geldiği yolunda deliller ve mütale tan da Doneç havrasını ele Eeçinnek •ldanmam mı sanıyorsun? Aldanmağı, Afrika çölleri gibi! Hiç Kontgut'.a, Tih melerini rica etmiştir. Jandarmalarla tamamhyan Prof. Kemal Cenaba göre fizyolojik yerine kullanılmasını ileri slar ise, ihtısas cağı olan Ondokuzuncu snretile Sovyetlerl kömürden de mahinsanlann talih listesinden silmeğe imve Yirminci asırlarda bir tıb profesörü rum etmek istiyorlar. Kömürsüz ve sahrası sulanır mı? İstiyorsunuz ki si beraber Balattaki evine giden mah Türk dilinde (ji) li kelimenin olmaması, kân yok ki? Zaten doymaz muhtekirlerin garanızın ateşile koca Sibiryayı ısıtası kum, kendisini kapıda bekliyen Jan (sevgi) yerine (sevji) demenin güçlüğü sürmeleri, daima çölde kaybolan ses j nün kaleminden çıkmamalıydı, fikrinde petrolsüz bir harbi, hele bir kış harbi, yan cür'eti nereden geliyor?. Bizi beğenız! Bırakın Allahı severseniz; biraz dannalara görünmeden evin arka pen ortadadır. Hakikatte (ji) li ilim isimleri lere benzij'ecektir. yiz. Lisaniyatçılar ve içtimaiyatçılar. miithiş bir şey olur. nenlere teşekkür ederiz; sevgilerine, liceresinden kaçmıştır. Pirariler şiddetle «fransızca fonetiğinin Türk diline nüciddî konuşalım! İkinci noktaya gelince: Muhterem pro pankreas. lüsemi, vey? vltamin meseleyakatimizi artınnağa çalışınz. Lâkin beRostof ve Doneç havzası tutulmakla aranmaktadır. Dün akşama kadar he fuzu» nun neticeleridir. O halde her sa fesörün müsaadelerile söyliycceğim ki lerine karışıyorlar mı? Rusya tamamile petrolsüz ve kömünsiiı ğenmiyenleri zorlcmağa ne salâhlyetimiz Birader, kapıdan girer girmez bir nüz yakalanmamışlardı. hada Tanzimat hastalığından kurtulan bu rıoktada bizzat kendileri Tanzimat Ziyaeddin FAHRt kalacak degildir, O, sonsnz memleketin var? coştun ki hepimiz donakaldık! Hele Dlğer taraftan hâdiseye el koyan Üs yeni Türkiye, bu sahada da adım atmalı, hastalığma tutulmuşlardır. Türklerin sadiğer yerlerinde de bu kıymetli madde Nekadar safdilsin diye şaşıyorum? biraz otur, nefes al da daha ılıkça bir yerine göre fisiologi ve sociologi deme hih huiunduğu Türkiyed« sene Türkler (1) Bu hususta gayretli olduğu kadar ler vardır. Fakat bnnların nakli güç olküdar Müddeiumumlliği, Başgardiyan Sen ne söyiüyorsun birader? Hangi cld lâkırdı edelim... İptida söyle bakahm: Envere işten el çektirmiş ve İbrahimi lidir. Fakat bunu nasıl temin etmeli? (arafından Türkçüliik namına yapılan mu heyecanlı da olan Prof. Ragıb Hulusiyi dnfu gibi, miktarlan da azdır. Kafkas diyet, hangi tenkid? Tekmil dünya bir İşin ne oldu? Balata götürmeğe muvafakat eden iki Muharririn vardığı şu garib neticeye kaddes Türk inkılâbınm, anadan doğma istisna etmek lâzımdır. petrollan. bütün Rus petrollannın takticaret oyunu olmuş. Marifete kim babakmız: «Diiimizde kalmıştır, değiştir Türk olan ve kendisinin de evinde kul Onu hiç sormayın. Çünkü o bir jandarma tevkif edilmiştir. (2) Bk. Prof. Kemal Cenab: «Ji» mi, riben yüzde 89 unu teşkil eder. kar? İktidarı kim dinler? Bütün mesele derd! Eğer hskkım olmaksızın bir talebmek olmaz, iddiası nasıl doğru oisun landığı şiiphesiz bulunan «bey, ile >ha «gi» mi diyelim?, Cumhui'iyet, 7 birinYeni Yerli Mallar Pazarları ki Türk inkılâbı uğrunda haklı ve isRostof elden çıkınca, Kafkas petrolreklâmda! de bulunsaydım biraz arkayia belki eınım» ı Türkün (fünliik, sanıimî ınuaşe citeşrin 1941. larım, dolaşık deniz ve kara yollannYerli Mallar Pazarlannın hısa bir müd îekli olarak neleri değiştirdik! Bunları ret hayatından sözde söküp atrığını, onun Ben o fikirde değilim. Hatta sana de ederdim; faka* mademki istediğim (3) Bk. Tanzimatın psikolojisi: Cum dan taşunak lâzım gelecektir. Petrolun tavsiye ederim; münekkidin herşeyden alacağımdır; tabiî muvaffak olmamak det zarfında 15 vilâyet merkezinde da yaptık. fransızca fonetiğini mi söküp ata yerine fransızca Monsieur veva alman huriyet gazetesi, 3 teşrinisani 1939. nakli ise güç bir meseledir. Kömüre geevvel kemaline bak; eğer sözlerinde se ihtimali yok.» Kime başımı vurursam ha şubeleri açılacaktır. Bu meyanda rr.ıyacağız? Alıştığımız binlercesi sra ca Herr, yahud italyanca Signor gibi (4) Rastgele akhmıza gelen bu isim lince, Doneç havzasında ve cenubda isYerli Mallar Pazarlannın şehrimizde emda bey ve hamm yerine bay ve ba isirTılerin hasına gelen iki kelimenin tıi aydınlatacak bir nokta varsa onu ka iptida «yerden göke kadar hakkınız var> bulunan dört şubesine ilâveten Üskü yan almışken fizj'oloji diye *ers ve yan geçtiğini düşünmek ve iddia gütmek, ler ve tesmiye tarzları, hayali değildir, tihsal edilen kömür, Rusyanın bütün bulda tereddüd, terakkine mâni olur. diye söze başlıyor... bu kabil soyadlarına rastlanmıştır. Bu kömür istihsalâtının yüzde 55 buçugndarda da bir şube açılması takarrür et lış bir kelimeyi milletlerarası zihniyet'e Tanzimat hastahğuıın devamını parlsk vesile ile sövîiyelim ki soyadı kanunu dur. Öteki istihsalât, yüzde 37 si UralKarşılaşUeır, tenkid hakh ise. gördüğün Sonra? miştir. Bu şube için Hâkimiyetimilliye yazılan.fisiologi ile niçin değiştirmiyesurette gösteren lisanî bir seririyat hâ nun neşrinden sonra herkesin içtimaî lann öte tarafında çok uzaklarda oltersliği, ettiğin istifadeye bağışlamak, Sonra bir «fakat!..» geliyor ve bu caddesinde bir magaza bulunmuştur. 'im?» disesidir. Gönül isterdi ki müsbet ilim bir kontrola tâbi olmadan seçtiği isim mak üzere, muhtelif havzalara dağılhem akıllılıktır sanıyorum, hem de kifakat geldi mi, «yerden göke kadar» u İki çocuk kamyon altında barlık! Esasına işaret ettiğim yazınm iki nok mensubu olan muhterem muharrir, müs ler arasmda bu gibi gayrimillî, binaen mıştır. zandığı • itiraf edilen bu hakkımı muhabet müşahedeyi, sun'î müdahalelerle ma aleyh gülünc olanlar pek çoktur. Her tf.sı üzerinde durmak istiyorum. Sen de yazıların hakkında mektub fazaya memur bütün kaideler, nizamiar Bu itibarla Alman ordusu, cenubdaM can verdi razileştirilen bu lisanî hâdiseye tatbik filân alır mısın? Müsbet ilimlerden birine mensub olan etsin, «bey» le <hanım» ın yerini tutan geçen yıl, bu meseleyi götönüne almak ileri hareketile hasmını imha edemeve makamlar, gökten yere kadar bin Bakırköyüne bağlı Güngören köyünişini daha çok zarurî kılmaktadır. diği takdirde dahi, rafere do|ru yürüEvet, bazı mürüvvetli okuyucular, türlü müşkülât yağdırıyorlar: Kuzum o den Nusret adında bir çocuk, bayramın muharrir, çok aşına olduğu müşahede yor, demektir. nazık duygularını bana bildirmeğe ü sözü etmeyin; ıjra sinirleniyorum: birinci günü İstanbula gezmeğe gelir usulünü son bir asırlık içtimaî hayatışenmezler. Ancak bunların arasında çaken asfalt şosede mütekabil istikamet mıza tatbik edince «Tanzimat hastalı Peki öteki iş ne oldu? Müdürü görBUGUN, YARIN ve PAZARTESI MATİNELERDE ten gelen bir otobüsün sadmesine ma Sını» buluyor, hastalık tezahürlerinden tık kaşlılar da vardır; fakat garib tesa dün mü? ruz kalarak ağır surette yaralanmış ve birini de nihayeti • sevgi. tarzında tedüf; bu ikinci takım içinde şimdiye ka Evet gördüm: adamcağızın karşısıdar imlâsı, ifadesi düzgün hemen higbir na oturduğum zaman masasınıo üzerin biraz sonra ölmüştür. Iâffuz edilmesi lâzım gelen «fisiologl. Fatihte Çakırağa mahallesinde otu gibi ilim isimlerinin sonu «ji» li olmatsnesine raslayamadım! Doğrusu insan de iki tomar kâğıd vardı. Bunlar ne diye rnahzun oluyor; bizim ayıbımızı, çekin sordum; ne cevab verse beğenirsiniz? rak Hakkının 3 yaşmdaki kızı Giinay sında görüyor. Evvclâ böyle bir teşhiBütün İstanbul halkının takdirini kazanan da Küçük Lânga caddesinden geçerken. sin yerinde oîduğunu kabul etmek lâtneden yüzümüze vurmak nezaketinde «Tavsiye mektubları!» dedL Ankara demir imalâthanesine aid şobulunanlar, keşki gerçek iktidar ve mezımdır. Tanzimatm ruhiyatından bah Ne söylüyorsun? S İ N E M A S I N D A för Zeynelin idaresindeki 3937 numa seden her muharrir, şu veya bu tarzda ziyet sahibleri olsaydı, ne iyidi. O vakit, Gördüğümü!.. Konuştuklarımı din ralı kamyonun altında kalmış ve aldığı ayni teşhisj koymak için müşkülât çekM ilkteşrin ÇARŞAMBA günü külfetsiz bir nimete kavuşacaktık. Fakat ne mümkün? Zaten dikkat et; yoksul liyeceğinize FuzuJinin meşhur şikâyet yaranın tesirile biraz sonra ölmüştür. mez, çünkü bedihî bir hâdise karş^ınMuhteşem zeneinliği.. Göz kamaşkafadan herşey çıkabilir. Zengin tenkid namesini hatırlayınız kâfi! Her ne ise Galatasaray Beşiktaş maçı dadır (3). Nitekim Üniversitece neştırıa... Güzelliği ve san'atın tara şimdi başka şeyden bahsedeüm... Filminin son eünleri. asla! Cumhuriyet bayramının ikinci günü ıedilen «Tanzimat» eserinde bir asır.ık manasile yarattıgı harikayı velha Bir de tenkidin aleyhinde bulunu Malum. Galatasarayla Beşiktaş takımlan ara sosyal hayatımıa yoklarken biz de bu sıl bu sene Avrupada birinciliği Çünkü hiç bir meslek, zihin çapa yorsun, yazmanın faydasızhğını iddia sında Şeref sahasında hususi bir maç teşhisi elde etmiş, hatta bugüne kadar kazanan ve her yerde ısrarla ayediyorsun, olur mu hiç öyle şey? Şu yapılacaktır. Hususî maç dolayısile Be devam ettiğini, hâdisenin hâlâ yaşadıılluğuna tenkid kadar müsaadesiz dehalde eczanenin de lehinde olma, Jan şiktaş takımı en sağlam kaörosile sa ğını kaydeylemiştik. Yalnız muhterem larca devam ettirilen emsalsiz GEÇEN SENE RAĞBET RÖKORLARINI KIRAN «ARABAC1NIN KIZİ, jldir. Biz bu zeminde çok fakiriz. doktorun misalini yanlış seçtiğini zanşaheseri: filminin unurulmaz yıldın . Açık söyliyeyim; ben bazı mü darmaya, mahkemeye de itiraz et... haya çıkacaktır. nediyoruz. Birçok keiirce ve tabirler gibi nckkidlerimizde şunu görüyorum: «Aman kış gelmesin ve ben odun, kömür fizyoloji, psikoloji, sosyoloji... gibi ilim Hazin bir teşekkür kendileri daha yirmi sene evvel su gibi almıyayım!» diye biliyor musun? Keşki diyebilsem!!!.. bilmeleri lâzım gelen şeyleri henüz okuÜfulü ile kalblerimizde derin bir 3 a isimlerinin fransızvâri telâffuzu bir hasİkinci ve en veni şaheseri % Bırak şakayı şimdi... Bilâk'S <ms ra açan babamız Tckad meb'usu Gene talık değildir. Halklar. gerek coğrafî yamağa başlıyorlar. Hele eski edebiyatıdemki kış gelecek, mademki gelmemesi ral Sıtkı Ükenin gerek cenaze merasi kmlık. gerek siyasî münasebetler itibamızdan saîâhiyeüe bahsetmek içîtı... Müsaadenle tashih edeceğim. «Gü kabil değil şu haide ısıtma vasııasını minde bulunan arkadaşlanna ve dost rile temas ettikleri halklardan ilk olanlünc olmadan bahsetmek için...» de! tedarik edeyim.» diyorsun ve tabiî öyle larımıza ve gerek bizzat gelerck veya larile daha fazla kelime ve hatta telâfÇünkü bütün Türkiyede o edebiyatı diyeceksin... İnsan otomobilin diroksıyo telgraf ve mektubla taziyette bulunan ruz alış verişi yapmışlardır. Fakat bir Süper filmini PAZARTESİ akşamından iübaren büyüklerimize, dostlanmıza ayrı ayrı müddef sonra görüş ufku gen'şleyince, tastamam okuyap anlayabilecek. bümem nunu, vapurun dümenini bir dakika düneden filân halkın veya filân eski meyanm düzine adam kaldı mı? Hatla zelttim diye öbür dakika elinden bırak teşekkürler eder. kederli anımızda bizi un emsalsiz, muazzam şaheserini müverrihlerimiz arasmda bizim eski ta mak mı lâzım gelir?.. Hayat böyle, ya teselli eden bu hareketlerine karşı min deniyetin tesirine maruz kalındığını sormak manasızdır. Kendi ferdî mantığıGÖRECEKSİNİZ. rih kitablannın metnini sökebilenler bile şadıkça uğraşacağız!.. Canım zaten bun nettarhgımızı beyan ederiz. Sörmeğe hazır olunuz. mız istediği gibi işleyebüir. fakat bu lar o kadar malum şeyler ki yeniden Merhumun ai2esi ancak bir kaç taneden ibarei!.. «Sokak kapıst çahnır. Konuşan ilâmı bile gülünc Fakat ne yaparsın j ^ a r ı m lâhuti bir güzeldir. Onunki ki biz henüz muhıtimizde daha çok zaliğini inkârda o kadan ileri gitmiştim ki, lardan ikincisi kalkan kadar güzel hiç bir yüzü, onun man M. Dölapolis hakikatlerini tekraryalnız bu rengi değil, ayın mevcudiye Bizim avukat gelecekti. Sanınm ki gözleri kadar harikulâde bir çift göz, o tini bile inkâra başlamıştım. odur. Fakat hayret bugünlerde pek coş lamaktan müstağni olamıyacağız.. derece nefis bir ışıkla asla aydmlatma*** Nafile yüreğini tüketme. kun... Maksad yürek tüketmek değil, va mıştır. Kalbi, bitmez, tükenmez bir iyiO akşam, düğün akşamunızdı. AramıztBeklenen zat içeriye girer ve zifem bildiğim şeyi yapmak. Sen gelme likle doludur. Onu seviyorum, o da beda, daha o akşamdan, bir uçurum açılsöze haşlar?» den evvel ayni hususu konuşuyorduk. ni seviyor. Evleneli bugün tam altı ay dığını gördüm. Bu uçurum belki ezel Ne o böyle kafa kafaya vermişsimz? Ah! diyordum. Senin alnm kris olan bahçesinde geziyorduk. Ortahk ka Beni artık sevmiyor, sevmiyor artık, ey Zıva Paşanın meşhur beytini unut oluyor. Altı aycık, hayret! Şimdi de aydenberi mevcuddu da, ben onu ancak Gene acaba kimleri çekiştiriyordunuz? rılıyoruz. Evet, dün, göz yaşları içinde taiden olsaydı! Beyninin harikaîı meka rarıyordu. Kımıldayan yapraklarm ara vah! Eyvah! tun mu? o akşam görebilmişüm. O günden sonra, Ev sahibi Inan ki hiç kimseyi! TenÖnünde diz çöktüm, yalvarmağa başla aradan geçen aylar zarfında, bu uçurum «Bir yerde ki yok noğmeni takdir buna karar verdik. Ne ağladık, Yarabbi! rizmasım görür, düşüncenin, gıldırtıcı smdan, birer birer yanmağa başlayan kidden bahsediyorduk... edecek guşr Birbirimizi artık bir daha kat'iyyen gö işleyişini sezerdim. O zaman sen, şimdiki yıldızların soluk pınltıları gözüküyordu. dıra. daha derinleşti, daha genişledi. Tenkidden nsi?. Yahu hâlâ mı usgibi, izahı imkânsız ve canlı resim olarak Pembe bir ay, ufuktan yavaş yavaş yük Karıcığım! Sevgilim! Hata ettim... tTazyii nefes eyleme tebdili mekam remiyeceğimizi düşündükçe, ikimiz de Bu hakikati bana gösteren şey, mulanmadımz? Hâlâ mı aklınız başınıza kalmazdın... Sonra da, kim biür?. Bir sa seliyor, gölgeli köşelere beyaz yaldızını Affet... Ay, pembe değil. Hayır, hakikaet! müthiş bir acı hissettik; ruhlarımızda gelmedi?.. Hangi tenkid, hengi itiraz? feci bir sızı duyduk. İkimize de, bunun atçi, saatin işleyişini nasıl tanzim ederse, serpiyordu. Karımla elele tutuşmuş, yü ten pembe değil. Sen ne renkte dersen, azzam hâdiselerin, birer felâket ha Hayır, ben onu unutmadım. Yalnız, imkânı yok gibi geliyordu. Halbuki var, ben de, tıpkı öyle, ince bir altın iğne ile, berı veren mevcudiyeti değil, bin Böyle şeylerin artık âlemde yeri kaldı reklerimizi dolduran sevgiyi, elierimizin öyle olsun... Hata ettim, affet! bir türlü ufak tefek, dikkat etmedikmı? Siz göklerde uçuyorsunuz srkadaş rica ederim, sen de Kemalin şu mısram; işte. Böylesi, onun için de, benim için seni. kendi arzuma göre belki ayar ede heyecanlı lerzelerinde hissediyorduk. Karım hâlâ ağhyor. hsürla: çe görülemiyecek kadar minimini vak'alar! Biraz yere inin, etrafmm görün .. de daha hayırdı. O, bensiz ne yapacak?. bilirdim. Karıma: Hayır, diyordu, sen gene ayın pemn tdhan titrer sebatı pâyi erbdbı meta Ya ben onsuz nerelere gideyim?. ların, mütemadî iz'acaüydı. Artık, ara•s. tnKyen!erin ikisi birden» O da, bana. şu cevabı veriyordu: Bak, dedim, ay ne kadar pembe! be olduğuna inanıyorsun! tnızdaki mesafe, uçurumla bile ölçüle Ne yapahrc yani? Ya sen, sevgilim.. Senin göğsün de, Karım. fezada ihtişam içinde yüzen Yemin ederim ki inanmıyorum. Şunu söyleyeyim ki, kanma hiç, ama cek kadar ufak değil, başlı başına bir Ne mi yapalım? Bir kere düçünün; Fazıl Ahmed AYKAÇ hiç bir kusur bulmuyorum. Kadın ol keşki şeffaf olsaydı!.. Kalbinin niçin aya şöyle baktı. Vallahi pembe değil. âlemdi. Hududsuz, sonsuz bir âlemdi. çarptığım belki anlar, benim kalbimin Hayır, hayır, inanıyorsun. Hatır için Pembe mi? dedi. Ay mı pembe? Demaktan başka hiç bir kusuru yok. KaMesafe ile ölçülür bir âlem değil, iki li olmuşsun sen. Hiç pembe ay olur mu? değil diyorsun; fakat içinden inanıyordın. biricik cürmü bu! Kadm, yani nıüp darabanma göre onu ayar ederdim. kutbu arasında bir yakınlık vücude ge BU HAF T A Keşki!.. Ah, evet, keşki!. hem, aniaşılmaz bir mahluk, manasını Bak bir kere, canım! diye tekrar sun. Ürmek imkânı olmıyan, fikirlerle, hisGörenleri he.vecan içinde yaşatan . . . Akıllara ziyan verecek şey!.. Karımm ettim. hiç anlayamadığım bir tabiat galatı.. OGayriihtiyarî isyan ettim. lerle, telâkkilerle dolu, sırf entelektüe] Gözlerden yaşlar taşırtan heyecanlı bir nun, benim hakkımdaki şikâyetleri de a'nı, hiç bir kadmda asla görülmesine Karım omuzlarını silkti. Peki, dedim, farzet ki inanıyorum. bir âlem. dram . . Bir kadın kalbinin hailesi... bunun ayni. Onun da bana bulduğu ka imkân olmıyan, kristal bir alın değil di Ay, niçin pembe olsun, kuzum? de Ayın pembeliği, yahud beyazlığile, seni S INE MAS I O andan itibaren, bir arada yaşama « bahat erkek olmakhğım ve benim, ken ye, benim göğsüm de, her insan gibi gözle di. Pembeliğini nereden çıkarıyorsun? sevip sevmemem arasında ne münaseBütün beşer ihtiraslarmı eösteren film . mıza imkân kalmadı. Hayat bir işkence disini anlayamadığım gibi, onun da be nüfuz kabil olmıyan gayrişeffaf etten Nereden çıkarıyorsun olur mu? bet var? haline gelmişti. Yan yana idik. Fakat, ni anlamaması. Doğrusunu söyieyeyim, yaratılmış diye, ayrıhyorur. Hayat ne öyle görüyorum. Bu sefer, karım, sahiden öfkelendi. karımı anlayamıyorum. Hayatın bütün hazin bir delilik!. Karımın sesi sertleşti. Ne münasebet mi? diye haykırdı... birbirimizden ebediyen ayrı olduğumuzu esrannı kurcaladım, kendilerile hiç bir Bari, izdivacımız, birbirini tanımıyan, Hâlâ ayın pembe oîduğunu mu id Bir de soruyor! Ne vicdansız adam Ya hissediyorduk. Ve vücudlerimizin yan yana oluşu, ruhlarımız arasındaki menoktada iştirakim bulunmıyan, dil aralarında sempati bulunmıyan, yakın dia ediyorsun? dedi. rabbi! safenin azametini bize daha kuvvetle leri ve adetleri, benimkilerden. bir ipek hkları olmıyan, vücudları ve ruhları birBudala gibi inad ettim. Evet, budala Parmaklarını sinirli sinirli ısınyordu. böceğile çayır kuşu arasındaki kadar birini cezbetmiyen İki mahluku birbirine gibi! Ay, ister pembe olmuş, ister mavi, Öyle hiddetlenmişti ki, bir asabî buhra gösteriyordu. büyük bir farkla ayrılan nice mahluk perçinleyen neviden, nicesine rastgeldi sarı, yeşil olmuş, bilhassa o sırada, netne na yakalanacak diye korktum, ve onu Halbuki sevişiyorduk. Fakat, aşk nearın esrarına vakıf oldum. Köpeğin ğimiz ârızî ve uygunsuz evlenmeler gibi gerekti benim? Ama, inad ettim, ayak kollarımm arasına aldım, okşadım, tes dir ki?. Onun kısacık ve cılız kanadları, maksadını, sinsi, şeytan kedinin ne iste olsaydı, gene şikâyet etmiyecektim. Hal diredim. bu ve bu ölçülü mesafeyi nasıl aşabilir? kine çahştım. ( Die Reise nach Tilsitt ) diğini; korkunc karganm nereye gitüğini buki, değil!.. Çocukluğumuzdan tanışı Şimdi, bu ayrı lık kararı ile ağlayan Pembe işte, pembe, pembe, pembe! ni eöstermektedir. Oynıvanlar: Sakin ol, yavrum, dedim. Evet hakbilirim. Kadının hiç, hiç, hiç bir şeyini yoruz; o ve ben beraber oynardık. SonKarım, oracıkta duran bir ağaç kü lısın, pembe ay ile s?vgim arasında mü karımm göz yaşlarını gördükçe, kendi bilmem. Bir İlâhm sırrına, bir deniz ra, evlenecek çağa gelince, evlendik. Ço tüğüne kendini bırakıverdi. Başmı el nasebet yok değil. Şaka söylüyordum. kendime: «Istırab, belki erkelde kadını nebatının rüyasına nasıl giremezsero o cukluğumuzdanbıeri, ailece, bu böyle ka leri içine aldı, sarsıla sarsıla ağlamağa Hiç pembe ay olur mu? Emsalsiz ve veeâne bir film. birbirine yaklaştıran yegâne vasıtadırît nun da ruhuna giremiyorum. rprlaşmışb. H. Numaralı verleri suare icin eünrlıizdpn tedarik ediniz. Tel : 40380 başladı. Hıçkırıklan arasmda: Öfkesini geçirmek, patlamağa hazırla diye düşünüyorum. Bir akşam, köşkümüzün, çok büyük Karıma: Eyvahlar olsun! Diye söyleniyordu. nan fırtınayı önlemek için ayın pembeBelki ama, acaba niçin ağlıyor? Tenkid bahsi • Yazan: Hayat pahalılığı Sehir haberleri " Ji „ CUMHURÎYET 25 Birincltesrln 1941 Istitah mes'efesi etraftnda İHEM NALINA MIHINA! mi diyelim, " gi „ mi 1 Ziyaeddin Fahri Cenubdaki Alman yüruyuşu Fcrzıi Ahmed Az yevmiyeli işçilerin vaziyeti ıslah edilecek A Üsküdar hapisanesinden iki mahkum kaçtı SES Sinemasında Çemberlitaş E B E D î A ŞK M UJ D E HİLDE KRAHL'm I SA BE L Sinemasında OPERET VVILLY FORST ve MARIA HOLST ; = KüçUk hikâye Saadete doğru Nakleoen: Hamdi Varoğlu Ş AR K BALIKÇININ KARISI GHRİSTSNE SÖNDERBAUM ve FRİTZ von DONGEN