Ilim Dilimiz Gene£( logi) mi, (loji) mî ? Bu sutunda f teşrın 941) tanhınde f Anatami çıltan yazımda, (lof I jl) nın (logı) ye n> I çın tercıh edıldığı | hakkındakı gorus"~~"~^~^^~~ melerını şoyle toplayabılirım: MıUeTİerarası yazı şeklı bakımından (logı) yi ı,lojı) den ustun bulmak mumkundur Bununla beraber, uzun seneler (logı) ve ortun nıspet şeklı olarak teklıf edüen (logık, logısel, logıce) gıbı ekler (lojı ve lojlk) ekıne tercıh edılmedi, psıkolojık ve bakterıolojıkm yerlerlnı (psıkologısel, psıkologık, psıkologıce. bakterıyologısel, bakterıyologıce) tutmadı ve tutamadı. Bunun sebebı (lojı) run Fransız fonetiğme uygun olması değıl, bu ve bu ekın luspet şeklının bizım dılimıze daha uygun ve kolay gelmesldır.) • •• Kendısıle senelerdenberi tıb dılı uzerinde çalısılan her toplanüda çok defa yanyana çalıştığımız ve fıkirlerınden ısüfade etüğımız değerli bocam, Prof. Ketnal Cenab, (7 ılkteşrın 941) tarıhınde (Jı'mi, Gı'mi dıyelım?) adlı yazıslle (lojı) ekını kullanmanın (tanzımat hastalığı) adı verdıği (Frarsızca severlık iptllâsı) ndan doğduğunu ılerı surerek bu ekin yanhşlığını kabul etmekte ve yazılarını bu mevzua daır bu sutundaki fıkırlerımi okuduktan sonra kaleme aldıklarını hıssettirmektedir. Yazısında gosterdıği arzuya uyarak, bır münakaşa kapısı açmağa ben de taraftar olmadığım halde (lojl) ekıni kullanan munevverlerimizın ve ilim adamlarımızm büyuk bir kısmını, ilım alantmızda artık mevcud olmıyan blr iptilâ ile itham eden bu yazıya cevab vermekten kendımi alamadım. Benım bıldığım; tarıhimizin Tanzimat Hatüle başlıyan devrınds; ıdare ve siyasetlmızde Fransız ve fransızca severhkten nyade, bır AvrupabJaşma arzu ve meylı, memlekette medenî Avrupa gibı, kanunu hâkım kıimak, bırlığı, adaletı tesıs etmek; faydalı bır ırkılâb yaparak /< , upa medenıyetme yaklaşmak ıdeolojisi yaşamakta ıdı. Herhalde tarıhımızın bır donum noktası, hayırlı bır eser sayuabüen, sıyaset, idare ve ıktısadcüıgımızın çehreslnı, ustun kulturlu memleketlerınkıne benzetmeğe çalısılan bu dev«rde, fransızcaya ve Frans'zlara bır çok sebeblerın tesırıle bır yakınlık gosterumış ve FranSiz kulturu takhdcılığı yapılmışsa, yarım asırık ve belkı de daha iazla hayatı olan bu yakmlığın kulturumuz uzerıne teslri e'ıbet olacaktır. Devırlerın cemiyetler uzerıne, cemıyetlenn de bırbirinin dılleri uzerındekı *esırı ınkâr edılemez. (Lojı) nın dilımıze bu gıbı tesirlerle girmış olduğunu kabul etsek bıle, bu ekın (logı) ekıne dilimizdeki rüçhanlığınm bundan ıleri geldığıni kabul edemiyeceğım. Dılımız, (jeneral) i (general) aldı, georaetri, coğrafya gıbi Fransız gıbı soylemedığımız kelimeleri kullanıyor, ihra adamlarımız (ınsulın ve embrıyolojı) yi (ensülın ve ambriyoloji) ye tercıh edıyorlar, dılımızın malı olmuş nıce yabancı asıllı kelimeleı var kı fransızcadan gelmış değıldır. O halde (lo]i) ve (İ0]ik); rakıbi olan (logi, logısel, logice, logî) gıbı şekıılere ruçhanlıgı, dıle daha sevımlı gelmesındendır, burada hâkım olan bayrak ve mıllıyet değıl, şıve, uygunluk ve sevlralilıktır. Dıl zorlanmamahdır, dıl ve şıve, mçın ve neden gıbı sualleri cevabsız brrakabılır. Dıl sevdığını benımser. Her ağac, her aşıyı kabul etmez; ağac aşıyı Bevmelı, aşı da ağaca uygun olmalıdır Yalnız bır fızyoloji ustadı değıl, a>nı fcamanda kıyınetlı bır hekım olan hocamın, bahıs mevzuu edılen terım ışınde çalışanlar ve bunları kullananlar ıçın koyduklan teşhıse ışürak edemıyorum, çunku, ben (enterne etmek, oraj, lojman) gıbı kehme eri ku'lananlarla herhalde dıl yapmak ıçin değıl, mılletlerarası mahıyeti olan Izmır sergısıne gelen yabancılara ko'ayca bir fıkır vermek ıçin «Izmır enternasyonal fuan ransonyeman burosu» klışesinı yapanları; ılım adamlarımız ve dı.ımizle uğraşanlarırnızla bir arada gormuyorum. Setıir haberleri î terimler Cumhuriyet Yazan: CUMHURlYET 21 Birincitesrîn 1941 Askerî musahabe |HEM NALINA MIHINA! Dr, Zeki Zeren terne etmek) te; hoşlandıkıarını dı Profesorü zannetmıyorum Bu: da, hocamın hassa sıyetlen ışaret ede rek andıkları sayır meb uslarımızla aramızda ayrıuk yoktur. Fakat bır dılcı, telefon etmek (telefonne etmek değıl), teıgraflamak, tellemek, nıkellfmek gıbi (enternlemek) kelımesinı ortaya atsaydı ben, şahsan bu kelımeyi kullanmağa taraftar olabılirdım. Bu (oraj) kehmesile (etımoloji) kelımesi bır olamaz, ben (loji) ekıni kullananları; dılde, zubbe temayullerıle, ucubeler meydana getırenlere karşı ancak kullanılabılen bır ithamdan tenzıh ederim. Prof. Saim Ali Dilemre'nin (Dil bilgisı) kitabında (etımolojı, morfolojı, psıkofızik) gibi kelimelerın buhınduğunu, sayın meb'us Besim Atalayın da (Turkçe davası) adlı seri halındekı yazılarının bırınde; (gıram ve fırank'ı, gram vı frank şeklınde yazmanın; frenge benzemek arzusundan ılen gelme bir zubbelık) olduğunu ve turkçemızin sesinde, gramerinde ve yazısındaki kendine mahsus karakterlere ehemmıyet verilmesi bakımından takdir ettiğım hassasiyetıni sayın hocama gostermek isterım. Otomobıl, enstitü, jest, juri, jılet, laboratuar, gardrob, randevu, şans, şık smema, iskelet, kışe gıbi fransızcadan futbol, voleybol, nakavt, gardenpartı gıbi ingılizceden, konturato, makine çlmento, banka, fatura, ordino gibı italyancadan, sanatoryum, gıronasyum, akvaryum, statuko gıbi lâtınceden dılimize gelen kehmelenn bepsini etimolojık yazı de yazmaya luzum gormeyıp kendı dihmize ve yazımız» uygun gelen şekılde soyler ve soylendiğı gıbi yazarsak hepimız Tanzimat hastası mı sayılırız? Acaba sayın hocarnu son yazısında, (akademik ve fonetık) kelimelerlnl kullandılar diye aynı çerçeve içıne kendilerini de almak mı lâzım? Hıç bir zaman ben bu fiklrde değilim ve değildım. bayramı Ankaraya gidecek izciler yarın hareket ediyorlar 29 Teşrinievvel Cumhuriyet Bayramına aıd hazırlıklar devam etmektedır Bu seneki vilâyet balosu da Taksım Kazinosunda verilecektir. Mekteblerde de Cumhuriyet Bayramı hazırlığına hararetle devam olunmaktadır. Buyuk inkılâbm mahıyeti hakkırda muallımler talebeyi tenvir etmektedirler. Ayrıca, Turkçe derslerınde bu mevzu etrafında tahrir vazifeleri verılmektedır. O gun mekteblerde müsamereler tertib edilecek; talebe velılerının bulunacağı bu müsamerelerde millî piyesler temsıl olunacaktır. Şehrlmizdeki merasıme ıştırak edecek talebeler provalara başlanıışlardır. Dığer taraftan, Ankarada yapılacak buyük geçıd resmı ıçın, Istanbul mekteblerinden seçılen 384 kişılık izcı kafılesi yarın, Bolge San'at Okulu Mudürü Yusuf Zıya Etımanın idaresınde Ankaraya hareket edecektır. Beyker ticarethanesi hakkında karar verildi Beyker ticarethanesi aleyhindekl ihtikâr davası, dün karara baglanmıştır İstanbul İkinci Aslıye Ceza mahkemesi, bu tıcarethanenüı Fiat Murakabe Ko. misyonunca gosterılen kâr hadlerinı aşarak fazla fıatla ayakkabı sattığını sabit gormuştur. Ancak satışta temin edilen menfaat mıktarı az olduğu neticeslne vanlmıştır. Mağaza müdüru Salamon Serera ile kundura kısmı şefı Dimitri otuzar lira ağır para cezası ödemeğe mahkum olmuşlardır. Magaza da on gün müddetle kapatılacaktır. Sebze fiatları Son günlerde sebze f)atlannda hissedılır bir yıikselış vardır. Bu pahalılığın mevsim sonu münasebetüe sebze istihsalinın azalmasından ileri geldlği iddia olunmakta ise de, lâhana, prasa ve ıspanak gıbı kış sebzelermin fiatları da geçen seneki fıatlara nazaran hayli yükselmiş olması dikkati çekmektedir Son günlerde Anadolu yakasmdak! bostanlardan hale bol miktarda sebze gelmeğe başlamıştır. Kendi sahamızda; ihusas dılimize Fransız terimlerinı değil; milletler arasmda kullanılan kelimelerden bize en uygun ve en kolay gelenlerini almağı ve aldıktan sonra da onu, bıze en uygun gelen yazı ve gramer kur<ıllarile kendımıze malatmek prensipile hareket ettığımızi kendıleri de bılirler, Içtlmaî, sıyasî ve ıdarî bır çok ışlerimızde olduğu gıbı dıl ve yazıda da (bız bıze benzerız) vecizesini tekrarlayabilırız. Bununla, dilde ve yazıda da kendı karakterimizi tebaruz ettırmek istedığimızi anlatmış oluruz (Lojı) sonekinı kullanmamız, Fransızlara benzedığlmıze mısal değıl, bılâkis bu ekte kendımizden başka kımseye benzemediğımıze misal olabılir. Fransızlara benzememek için (lojı) yi istemiyenler, acaba (logı) şekhnin başka mılletlere benzemedığıne mı kanıdirler9 Grekçe asıllı (physichos) fransızca (physıque), aimanca (physık), ıngıhzce (physıc), italyanca (fisico), rusça (fizica), helence (fısık) şeklinde yazıi'r Dilimiz bunu (fısik veya fizık) şeklinde ahrsa ve okunduğu gıbi yazarsa bu Tanzimat hastalığı mı olur? Hocamız, fızyolojı yerıne (fısiolog), fızyolojık yerıne de (fısıologıce) denebılır buyuruyorlar. 18 senedenberi kendılerinin ve 12 senedenberi de pek çoğumuzun bir çok mecburıyetlerle içine karıştığı bu dil davamızın bu kadar senehk tecrübelerden ve bılhassa laboratuarlarda bu bakımdan yiptıklan (tecrubî ruhiyat) denemelerinden sonra da çehresını ve şeklini değiştirmişse ve hatta değıştireceğe de hıç benzemıyen (psikolojık ve eümolojik) gıbi nıspet şekıllerı yerıne (psikologice, etimologiCe) yı tutturacak ve sevdıreceklerme \e bu işin yenıden başlaması lüzumuna el'an kani bulunujorlar ve fıkirlenni yayacak taraftar buluyorlarsa ben koyduklan ve aldandıkları hastahk teşhısini şahsım içın kabul edıyorum. Yağ fiatları 16 kuruş birden yükseldi Fıat Murakabe Komısvonu dun \aptığı ıçtımada Trabzon jağlan toptan ve perakende fıatlannı kıloda 16 ku ruş yükseltmistlr Bu suretle Trabzon yağının tonton fıatı 120 kuruştin 132 5 kuruşa, perakende kJosu da 134 kuruçtan 150 kuruşa çıkmıştır. Buna sebeb olarak Trabzon yağı fıat'nın menşemde jukselmış olması ve oradakı Fıat Murakabe Kommonlarının bu yuksehşı resmen kabul etmış bulunmaları gosterümektedir. Komısvon \eşıl mercimeğin toptan fıatını da 25 kuruş on paraya çıkar mıştır Bu suretle perakende olarak 24 kuruş \erme 29 kurusa satılacaktır Uzak semtlerdekı bakkallara kıloda 20 para naklne zammı venlmıştlr. ı Odun beyannameleri Pıat Murakabe Komısyonu, ellerınde odun bulunan tacırlerin beş gun zarfında vermeğe mecbur tutuldukları bejanname müddetlni 20 glln uzatmıştır Bu suretle odun tacırlerl ellerindeki kesılmış ve kesılmemış odunlara aıd beyannameleri ıkıncıteşnnın beşınci gunu akşamına kadar \ılâ\et kaymakamlıklar veva Fıat Murakabe burosu şeflığıne •vereceklerdır Geçen jazıdaki cetvelle, yukandanberi serdolunan rakamlar ve hesablar ancak mukaveseler japmak icin nisbî bir kıvmet ifade ederler. Bunlara gore meselâ valnız Almanyanın geçen harbdeld zayiatile mesgul olursak şu neticelere vannz: Alman ordusunun harbin bidayetindeld mevcudu 3,9 milyon iken harbin sonunda 8 milvon olmuştur. Bunun her sene ve hatta her altı ajdaki mevcudları elimizde bıılunmadığından sade ilk ve son rakamlara gore vasatî yaparak 5,95 milvon rakamını buluyoruz. Bunun 4 267 200 ü yaralandığı ve 1 809 600 ü maktul dustuğü için Yukandaki hesablar dort harb yılı dort senede "^716 jaralı ve ^ 3 0 olü içindir. Yaralı ve olu nispetleri bir harb obnustur. Bir harb yılına dusen varalı jılına irca edilirse muttefik orta Avrupa buna gdre "r 17,9 ve olü de "fc 7,5 tir. devletlerinin bir senedeki jaralılarının Fakat bu hesablar tamamile doğru "o 18,1 ve olulerinin % 7,9 kadar oldu olamazlar. Çunkü evvelâ yaralıların yağu, Ingiltere ve Fransanın da bir yılda nsına yakın miktan, iyileşip tekrar cepki jaralılarının ceman ^ 23 e ve olule heye gittikleıinden, hatta bunlann çorinin, tıpkı orta devletlerininki gibı ğu 2 ve 3 defa \aralanarak tekrar tek°o 7,9 a baliğ olduğu gorulur. Daha yu rar cepheve eittiklerinden >aralı yekunkarıda butun muharib devletlerin üstus Iarile mevcud yekunlannın birbirine kate olu zaviatının 'c 9,9 olmasına gelince nşacaklan ve bu juzden jaraiılar ve bu. geçen vazunıza dercettiğimiz cet makruller nisbetinin hakıkatten daha veldeki butun muharib milletlerin lıarbe fazla olacağı aşikârdır. a\ni zamanda başlajıp ajni zamanda Hakikî rakamlan ve nishetleri bullıarbi bitirmis olmanıalanndan ve bazımak icin her harb avının seferî mcvlarının (Belcika, Sırhistan, Karadağ, cudlarile o ayda vukua gelen jaralı. Rumanja ve Rusva gibi) harb bitmeden olu miktarlarını tesbit etmek ıktiza eder. nıağlub olarak sahadan çekilmiş olnıaları Alman orduları için japılan bojle terîolavısile umunı muharib devletler için ferruath hesablardan su netiteler çıktakriben kabul ettiğimiz vasatî 22 mihoraıstır: nun hakikatte biraz daha fazla olması Sevyar orduda butun harb müddetinIâ7im çeldiğinden ileri gelir Çunkü cetvele dikkat edilirse Rusyanm harbin ba ce bir jaralıja karsı 3 hastahk vak'ası sındaki kuvveti takriben 5 milvon ola olmuştur. Kezalık Alman se>>ar hastarak kabul edildiği halde 1927 de tamami ııelerinden hizmete elverişli olarak ceple dağıldığı zamanki mevcudu cetvele heve donen bir varalıya mukabil 4,5 itlıal edılememi^ür. Halbuki bu mev kışi hizmete elverişli olmıjarak taburcudun hiç olmazsa 8 milyon olduğu ka tu edilmistır. Bu hastanelerde vefat vakbul olunursa o zaman Rus orduları nıev alaruia gelince, bunlar, hastalıktan 1 cudunun vasatısi 6.5 nııljona çıkar ki ve jaradan 3,7 dir. Bu hesablara gorc cetvele gore bu mıktar, bittabi yanlıs Alman ordularının bir yıllık olu mikr olarak, yalnız 2.5 mıhon hesab edilnııs tarmın hakikî yekunlara nisbeti r 2.93 u tir. O halde aradaki en az 4 milvonu 22 tecavüz etmemcktedir. 187071 harbinin mitvona zammederek elde edilecek olan olu nisbeti ise bir vıl için 3.07 dir Bu 26 milyona umum milletlerin olu yekunu da silâhların tekemnıül etmesıle za.viaolan 8,7 milvon nispet edilince dort harb tın azaldığını ayrıca gosterir. jılı için % 33,46 olıi miktan hasıl olmus olur. Bu da dorde taksim olunmakla valnız bir harb jılı için 'c 8^6 olu nispeti mej dana gelir. Geçen vazıdaki cetvelde, jahnz Rusyanın değil Belcika, Rumanva, Sırbistan ve Karadağ devletleri içın de sadece asgarî jekunlar dahil bulunduğundan jekunlarda bir aksaklık olraak ve ynkarıda bulduğumuz 26 milvon vasatî yekuna bunlardan dolajı hiç olmazsa daha yarım milvon zammetmek iktıza eder Bu takdirde umum devletlerin dört jıllık olıi zayiatı, bilcümle muharib devletlerin dort harb yılındaki mevcudlaıının vasatî jekunu olması iktıza eden 26,5 mılvona nispet edilirse % 32,83 rakamı elde edılir; bunun dortte biri olan 8.2 de umum devletlerin bir senclik olıi kayıblannı ifade>e yarar ki bu rakaınla muttefikler ve Ingiltere ve Fransa icin yukanda bilhesab elde etti?imİ7 Dünkü jazıda, eski ve >eni zaman luaharebelerinde insan zayiatının miktarlanndan bahsetmiş ve ateşli silalıların icad ve tekemmulundenberi harblerde jaralanan ve bilhassa yaradan olenlerin sayısının gittikçe azalmış olduğunu ileri surmustum. Resmî veya takribî istatisbkleri azçok nesredilebilmıs olan geçen 19141918 harbinin insan za>iat cetvelini tetkik neticesinde de gorduk ki, muharib devletler üstuste her \ıl vasatî 2,2 miKondan butün harb müddetince 8,7 mıhon olu vermislerdir. Bu rakamlar, butun muharib devletletin vasatî asker vekunu zanno'unau takriben 22 mil\ona nispet edilmce, valni7 bir harb yıb ıçin olu zayıatı, mevcudun ancak • 9,9 ve dort jıl için < 'c 39,5 miktarına baliğ olduğn gorulur. Bu nispet üstuste biıtun muharib millptler için topjekun japılmıştır. Taraflan biribırlerinden ayırdığunız takdirde otta Avrupa devletlerile muttefıklerinin (>ani Turkiye, Bulgaristan, Avusturya Macaristan \e Almanjanın) geçen Bu>uk harbde üstuste çıkardıkları asgari 7,60 ve azamî 11.86 milvon askerın vasatisi olan 9,72 mılvondan 7,05 milyonu \ani ^o 72,4 miktarı varalanmış ve 3^0 n;il>onu yani %31,8 kadarı olmuştur Itılâf devletlerinden harbin başından sonuna kadar devam eden yalnız Fransa ile Ingilterenin üstuste çıkardıkları asgari 3,92 ve azamî 10,50 milyon askerin \asatisi olan ortalama 7,07 milyondan 6,11 milyonu yani % 91,09 kadarı yaralanmış ve 2,24 milyonu yani ^c 31.68 miktarı olmüştür. Gorulüjor ki her iki taraf olulerinin ordu mevcudlanna nispeti yuzde hemen ayni miktardadır. Yaralı jiızdeleri arasındaki ciız'î faık ise iki taraf ordularının bilhassa müstemlekelerde ve mustemlekemsi memleketlerde muhtelif şartlar altında harbetmiş olmalanndan ileri gelir. Harblerde zayiat Yazan: Emekli General Tebliğ değil bulmaca arb teblığleıi, eskidenberl, t>ek acık yazılmazdı; fakat bu harbde, busbütun esrarlı ve muammalı bir sekle burunerek Uarşımıza oyle çıkıyorlar. Alman resmî tebhğleri, ekseriya, bir netıce almıncaya kadar, sadece vHarek ıt plân dcıresınde •muvaffakMjeÛe ^nkışaj etmektedır» dijor, yer zikretmiy orlar. Almanlar, bazan bir şehri aldıklan halde, bunu bir hafta gizli tutarak, Rus tebliğlcrinden sonra bildiriy orlar. Nitekim Briansk icin. boyle ohnustu. Alınanlar, resmî tebliğlerindeki bu ketutniyeti, cephenin vazıyetinden gunu gunune tamamile haberdar olamıyan Rus kumandanlarına faydalı malumat verraemek rnaksadma atfediyorlar. Acaba sebeb, bu mu? Ruslar ise, resmî tebliğlerinde, gıinlerce «Ktfalartmız butun cephe boyunco mufvarebe etnnşlcrdır» cümlesile iktifa ediyorlar; bazan da bu cümleye bir «anudane» sıfatı ilâve ettikleri oluyor. Bu tebliğler isim zikrettikleri zaman da meselâ eSmolensk ıstıkametınde* demekle vaziyeti aydınlatmıyor: bilâkis büsbutün kanstım orlar. Geçen harbde vaziyet kotuleştiği zaman. sadece muphem bir sekilde «... bolgesuıde» denılirdi Şımdi «istıkamet» kelımesi moda oldu amma bu soz pek lâstıklidir. Meselâ cSmolensk ıstıka netıi de du§marda şıddeth muharebeler olmusî ır> denilince bu tistikametinde* tabiri ne ifade eder? En nikbin şekildc tefsir edince Smolenskin garbında bu şehre doğru yuruyen dusmanla muharebe edildiği ma nasını çıkarmak îâzım gelir Halbuki bu tabirin, Smolenskin şarkındaki muharebeler için de kullanıldığını gorduk. Onun için. bazı arkadaslanmızın yaptıkları gibi oğrermenlik ederek «Smalensk tstıfcametındea dememeli, «Smolensîc şarn.tnda, garbmda, şımahrde u»'ya cenubimuas> demeli, diyeceğiz. Son zamanlarda, Rus haberlerinde, bir de şu sekle rastlamağa basladık: <Beş gunde?ıb"rı K şehn d" v etrafında muharebe1er ohnaktadır» Hatta Moskova radyosunun dunkü gazetelerde çıkan bır haberinde şoyle bir cümle vardı: «Vıyaznıa kesimmin sol cenahında duşman ağır kayıbîar oahasına B bolgesmde Rua merrılertTide ilerlemeğe muvaffak olmn'tıır » Ruslar da, «K sehrh ve «B bolgesı* rumuzile matematik meseleleri halleder gibi. haberler vermelerine sebeb olarak Alman kumandanhğuıı vaziyetten haberdar etmemek bahanesini ileri suruyorlar Kuçuk Alman birliklerinde bile sırtta tasınır telsizler bulunduğuna gore, bu fajdasız bir ketumiyet değil midir? Kaldı ki B bolçesinde Rus mcvzilerine giren Almanlar, nerede bulunduklarım en az hasmılan kadar bilirler; çunkü bizzat oradadırlar. Demek ki bu ketumiyet dahile ve bitaraflara karsıdn. Bütün bu kasdî miıphemiyet ve vuzuhsuzhıklar içinde, harb hareketlerini takib etmek, gazetelerdeki bilmece ve buhnacalan halletmekten çok güç oluyor. H. Emir Erhilet 'c 7^ olıi zaviatı nispeti arasında bujuk bir fark ohnadığı anlaşılır. Fuvakı geçmiş harblerin zayiat istatistikleri. muharib taraflardan birinin bilhassa bujuk bir felâket ve musibete uğratnaması halinde, iki tarafın yaralı ve olu miktarlarının ordu mevcudlanna gorc vüzde nispetleri arasında bujuk farklar olımv acağını gosterir. Ban cüz'î farklar varsa bunlar daima mağlub ohnuş taraflar alevhinde tecelli etmişlerdir. Ayni istatistikler, yaralıların ekserija jansına yakın miktarlarının olduğunu gosterir. Bununla beraber sıhhî hizınet teşkilât, teçhizat ve hazırlık dereceleri vüksek olan ordularda olu zajiatının varalı miktarlanna nispeti hissolunacak derecede azalır. Meselâ bizim geçen Buyük Harbde, takribî olmakla beraber. ccnıan 600,000 yaralımızın yarısı >ani 300.000 i olmüstur. İstiklâl harbinde ise 31.173 varalımız olduğu halde gerek muharebeler esnasında ve gerek hastanelerde yaradan şehid olanların sajısı 9167 dir. (662 si subay, 8505 i erV c kamlanna inanmak lüzumunu hissetmezler. Geçenlerde Sovjetler Birliği kendi zayiatlarının 230 000 olu ve 720,000 yaralı olarak gosteıdiler ki bu rakamlara inanmamak için ciddî bir sebeb voktur. Çunkü Sovyetlerin garb cepbesindeki umum mevcudunu 5 milyon olarak kabul ettiğimiz takdirde 230,000 blu °c 4,6 demek olur. Yaralılar da olülerin bir mislinden daha fazla olduklarından 720 bin yaralı istatistiklere uymaktadır. Bununla beraber jalnız uç aylık bir harb için olan bu rakamlar geçen Buyuk Harbe nisbetle yuksck'ir. Maamafih tahsisan Ruslarm geçen Buyuk Harbde hemen her milletten fazla nisbetlerde olu ve yaralı verdıkleri dıkkate ahnırsa kendıleri için bu rakamlar normal sayılabilir. Yalnız Sovyetlerin Abnanlara atfettikleri 2 veya 2 5 milyon zayiatta pek fazla bir mubalâğa vardır. Bahusus Sovyetlerin zayiatı olü ve yaralı olarak cem'an yalnız 950.000 olduğuna gore Alman zayiatının tabiî olarak bundan daha aşağı olması iktıza eder. Çunku yukandanberi serdolunan muhtelif harblerin zayiat istatistiklerile de sabit olduğu veçhile galib gelen ve muvaffak olan ordulann yaralı ve olü zayiatı, muharebeler kaybederek mutevali ricatler yapan tarafa nisbetle daima daha azdır. Bunun için Sovyetlerin olu ve yaralı zayiatı ne olursa olsun Almanlannkinin behemehal onlarınkinden daha az olması zarurî ve tabüdir. Bundan başka teslihat, teşkilât ve talim ve terbiyeleri vüksek olan ordulann bu hususlarda ikinci mevkide bulunan ordulardan daima daha az zayiat verdıkleri de tarihle ve tarihî zayiat listelerile sabittir. Çünkü onlar, en az zayiatla azamî muvaffakiyet elde etmcyi gcn ordulara nazaran daha iyi bılirler. Sovyetler zajiatının AlmanlarmUinden daha fazla olmasını icab ettiren diğer bir sebeb de her halde Sovjetleıin bugun sonsuz insan kaynaklannı sarf ve israf ederek buyuk bir inadla mıılıarebe etmekte olmalandır. Sovyetlerin bu kadar azim miktarlarda uçak, top ve tank kaybetmelerine rağmen, Almanlarınki gıbi miıthiş bir taarruz ve sadme kuvi'et ve kudretine malik ordu'ara karşı bu derece insan feda ederek bujuk mukavemetler gosterebilmelerinin I maridî ve nıanevî sebeblerini arastıracak olan tarih büyuk olçude insan can ve kanının heder edılmiş olduğunu tesbit edecektir. Bununla beraber toprağa bu derece yapısarak gosterilen bn ınadh mukavemetler, Sovyet ordulannm mutevali surette mağlub ve imha edilmeleıinin başlıca sebebi olarak gosterilecek tir. H. E. ERKİLET Vali Ankaraya gitti Bayram tatili Ramazan bayramı münasebetüe resmî daireler çarşamba gununden itibaren pazartesi gıinune kadar kapalı olacaklardır. Beşiktaş Taksim otobüsleri Beşıktaşla Taksım arasmda ışlejen Tramvay İdaresının otobuslen benzm •vazıyetmden dolavı kaldırılmıştı İdarece bunlann benzmı temm edıldığmden yeniden seferler başlarti'stır Valı ve Beledıye reısı Dr. Lutfı Kırdar vılâjet ve beledıye ışlen hakkında alâYoksul talebeye yardım İlkokul Yoksul Çocukları Hımaye kadar makamlarla temasta bulunmak Bırlığı dun toplanmış kaza Hımave Ce uzere Ankaraya gıtmıştır. mıyetlerinin hesablarını tetkike başlaFoto Namık sergisi mıştır. Fakir çocuklar menfaatıne, kaGazete fotografçılığı san'atmde hakizalarda verılen mUsamerelerden 1500 lıra vandat temln edilmistır Bundan katen ustad olan arkadaşımız Namık başka birlığl. gümruklerdeki sahıbsız Gorguç, yırmi iki senelık fotografçılık hayatının eserlennden murekkep sok eşjadan da bır mıktar venlmıştir. güzel bır sergi hazırlamıştır. Bu sergı, 14 bin kilo kalay Bu izahata gore savm okuvucular arteşrınıevTeluı 25 ıncı cumartesı gunu tık çimdiki muharebelerde sırf propaDun şehrımıze yeniden 14000 kılo ka saat on beşte Emınonu Halkevı sa.longanda maksadile nesrolunan zajıat ra lav eelmıştır. larında açılacaktır. Arkadaşımız, bu sergıde, meslek hayatında tesbit ettığı vak'aların en şaKUDRETIN ZAFERTACI . . . SAN'ATIN ŞEREF ABİDESİ . . , | yanı dikkat pozlarını teşhır etmektedır. Dünyava vahıız büvuk şaheserler varatan dâhı re]isbr CECİL B DEMTTıL'uı On bıni aşajı klıse arasından seçılen 952 resım, yalnız en guzel çekılmış harıkası olan T A II A M E N R E N K L I pozlar değıl, aym zamanda ınkılâb tarıhımızın de bırer vesıkasıdır. Sergl on beş gun devam edecek ve her gun 14 ten 17 ye kadar, pazar günleri de 10 dan 12 ye kadar zıyaretçılere açıfc MÜSTESNA OLARAK BU AKŞAM bulunacaktır. ZAFER ORDUSU LÂLE SİNEMASINDA FEVKALÂDE MÜSAMERE OLARAK Ya; mıkroskopik ve bakteriyolojık yerine (mıkroskobca, bakteriologice) gıbı yeni icadlar dılimızde tutunmadığı takdırde ne diyellm? Diyecek ve yapılacakidrı, dilimizle Biz, tıb termınolojısi alanmdaki çalış dılcilerımıze, genclığımıze ve dil tarlhimalarımızda kendılerınden yalnız bu mize bırakır, bu konu üzerınde sözlen(loji) gıbi blr kaç ekle, dılimizın malı mizi münakaşayı devam aitırmeden buolmuş bazı kelıme'erın yazılış ve oku rada keseriz. nuş şekıllerinde ayrılmış bulunuyor ve Dr. Zeki ZEREN kendilermi çokluğun bulunduğu bizim tarafa çekmeğe çalışıyerduk Teşekkür Değıl bır ılım adamı ve edıbın; dilıni Reflkamm mUhlm bir ameliyatını Habilen herhangi bir Turkun dilınden ve sekı Nısa hastaneslnde buyük bir mufavkalemmden (bora, fırtına sağanak) varfakivetle ıcra eden savın profesor dokken (oraj) çıkacağını ummuyorum tor Teifık Remzıye ve hastane doktor(Yalnız, boranın Slavca olduğu ve şi lanndan tsmall ve Safl ile Vedia ve mal ruzgân manasma geldığı ve haHa, Nigâra en derin teşekkür ve mlnnetlepoyrazın grekçe vorıas'dan geldıği soy nmızı arzeder hemsıre ve hastabakıcıla. lenır Povrazı ve borayı denizcllenrmz nn gösterdıklerl şefkat ve ıhtimamdan veya başkalan duımıze sokmakla her dolayı da kendılerine şukranlarımızı halde bır nevı Tanzımat hastalığı ge sunanz mıdır acaba 7 Beyoglu Havagazı memurlarındar n ıncf 'H°r,ni bı'enlerin CenHayrı İrgen B V A K S AM Ba>Tam haftası için senenin en muazzam ask ve kahramanlık jaheseri başlıvor. Mes'ud bir akid Eski sehbenderlerden muteahhid Yakub Dikmen in kızı Leylâ Dikmen İle Hendek muddeiumumisi Osman Kavrağın nıkâh merasimi dün Kadıkdy nlkâh memurluğunda güzıde bir davetli huzurile yapılmıştır. Eski gazeteci arkadaslanmızdan olan Osman Kavrağa ve refıkasma hayatta saadetler dileriz. birine bir mana veremıyor.. Gdzlermde ümidsiz bakışlar, şikâyet eder, ınıer gibi kisniyor. Aç, susuz bu işkence daha ne zamana kadar sürecek? Kır, doru, klşmrri, siyah, çeşıd çeşid renkte, uyuz, topal, hasta, sağlam her cins ve neviden ardı arkası gelmıyen at surulerı sokakları tıkadıkları için oralardan geçmemn iırkânı yok.. Sayısız nal seslen uzaklara kadar gldıp şehrnı ufuklarmda gurultulu akısler uyandırıyor. Mavi gözlü, pırlanta yüzuklü, tilkı boğalı guzel kadınm yanındaki yaşlı ve tek gozluklü adam: Ah, dıyor, ne tatlı, fakat ayni zamanda ne acıklı manzara1.. Sarışın kadın, gbzlerinde ysis ve mahrumiyet izleri, kalbinde anne olmak ihtiyacmın doğurduğu ıstırabla başuıı yuksrıya kaldırıp mırıldanıyor: Ah ne olur Yarabbi, bir çocuğumuz olsa' 120 çift otomobil lâstiği İstanbul şehn ıçın 120 çıft otomobıl lâstiğı verılm^ştır Bunların te\zıatı bavram ertesı japılacaktır İPEK v e TÜRKCE SÖZLÜ ve TÜRK MUSİKİSİ Sinemasında Turk kahramanlık ve civanmerdliğini canlandıran sahane film. SALÂHADDİNİ EYYUBİ B i} i Boz Aslan sark,larını sovlıven A S L A \ S « nF n 0 İ N K <l Y N « K Müveyyen SENA R 2 devrc 13 kısım hepsi birden Yenı sarkılan ve butun Selmanın şarkılarmı mu^ıkivi hazırhvan Üstad soylıven MÜNİR Nureddin Devgırler, «Harb Levazımı Tedarik Etme Komisyonu» na muayeneye [ıdıyorlar. Kır, doru, kışmiri, siyah, çeşıd çeşıd renkte, uyuz, topal, hasta. sağ[am her cins ve neviden ardı arkası gelmıyen at surülerı sokakları tıksdıkları ıçm oralardan geçmenln ımkânı yok Sayısız nal seslerı uzaklara kadar gıdıp tekrar şehrın ufuklarmda gurullulu akı«ler uyandırıyor. Oğle yemeğını yemek ıçin Lihuk lokantalardan blrinm caddeye nazır bır masasında oturuyorum. Her vakıt bu•aya geldığımı zannetmejln Bu gun lir tesaduf neticesi uğradım. Çok kıbar ıre pahalı yer.. Ancak altı pengove bizim paramızJa 150 kuruş insan karnnı doyurabihyor. Kapısuım önünde e lı otomobıl bekllyor . Muşterıleri banka mtıdurlerı, juksek rutbeh memurlar, lüyuk tuccarlar gıbi hep zengın adamar.. Bir de şık ve guzel kadmlar. Parlak ünıforTialı zenci çocukîar, boun'arırdakı kiıcük birer sarıdık ıçinle sigara ve çıkolata paketlerl dolaşırıyorlar . Kosede fevkalâde bir ç n;ene orkestrası Hesab puslalan, üstüıe peçete konmuş tabaklarda sunulur or. Dısanda hâlâ nal sesleri hâkım 'ramvay çaniarı, molor guruliulen bile ıu seslerin arasında kaybolu>or Yanımdakı ma=ada oturan sarısın genc :adın yaşlı ve tek gozluklü erke&e* Öf, dıvor, bıktım bu takırdıdan. Salon oldukca senn Çıplak omuz'armı bır çıft mavı tılkınln kucaklndığı I kadın cıdden guzel... Gozleri mavı... Sol I, GARY COOPER MADELEİNE CARROL PAULETTE GODDART PRESTON FOSTER AKEM TA>HROFF un hayat verdıği bu şaheser butun Istanbulu alkıştan sarsacaktır. ILK AKŞAM ıçm numaralı verler bu sabahtan itibaren kapahlmaktadır. İ^^İHBI^HİI^H T E L E F O N : 43595 • • ^ ^ İ H ^ H ^ I H 0 = KUçUk hikâye Beygirler Nakleden: Ahmed Hidayet mı 9 Yoksa o mu yanlış dusunu>or. Bırkaç adım daha atıyor.. Bu sefer, yanındakı dığer bır beygırın. bacakîarı arasına sokuluyor.. O, busbütun kayıdsız ve hıssız... Evet, annesi otekı; lâkın niçın karnmı doyurmasına musaade ettnıyor' Garıb şey! Ahırdan beraber çıktılar . Uzun yolu bırlıkte katettıler. Orada ınsanlar daha azdı, zemın daha yumuşak, gok daha parlaktı... Burası neresı 7 Gideceklerî yer uzak mı? Hepsı birer muamma! Ama, tay için bır muamma.. Yoksa kısrak her şeyin farkında.. Yavrusunun karmnın acıktığını da biliyoru. Ama ne yapsrn ki. elinde değil... Sokak ortasında, diğerleri yürüyüp giderken onu tayına meme vermek içın durdurturlar mı hıç?.. Buna rağmen biraz gerıliyor, tıpkı bir insan yavrusunun annesi gibı ^efkath bir tavır alıyor. Tay bunu görünce başuu hırs ve memnunıyetle kısrağın bacak'an arasına sokuyor . İnce dudakh mınimmı ağzıle memenin ucunu arıyor. Heyhat, öndekıler ilerledıği, geridekiler arkadan dayarlıkları ıçın anne duramıyor.. Vakit yok . Yürümek lâzım. Ne oluyor, ne bitıyor7. Annesmdekı bu naz ve ıstığna neye.. Zavallı tay hiç ellnm parmaklaıırn t mde tec taş prlanta bır yuzuk parlıyor. Erkek, oturduğu yeıden doğrulup sokağa bakarak cevab verıyor: Atlar muayeneye gıdıyorlar' Genc kadın dirseğinı masaya dayayıp edalı edalı gerdan kırıyor: Hay Allah mustahakkını versin, dıyor, bızı rahatsız eden şey nal sesleriymış mağer... Şiiıdı anladım. O da, gozierinde slhırlı bir mavılik, parmağında goz kamaştırıcı bir taş, omuzlarında tılkıler, ayağa kalkıyor. Beygırlerı ıyıce seyır için onumüzdekı balkona çıkanlar bile var Herkes nazarlarını rengârenk kafileye dıkmiş, nal seslerıne kulak vermış, dikılıp duruyor. Faka*, muhakkak ki her beynın içinden bir başka fıkır, bır başka duşünce geçiyor. Bıraz ötemızde Tuna, daimî şıpırdıslle akıyor.. Gunesm huzmelerı küçük dalgacıklarla cılveleşiyor... Kısraklardan bırmın yanında küçük bır tay . Henüz altı aylık var, yok Altı yasmda bir çocuk gıbi zıplaya, sıçraya yuruyor; yalnız, ne var ki, bu, henuz memeden kesllmemiş . Boynundan geçırılen bır ıple annesırin sırtmdakı semere bağlanmış Zavalh kısrak kım bılır, ayaklarında kaç yuz kılomstrenın ternı ve j orsunluğunu, ruhunda da yavrusunu bırllkte surukleylp goturmcnın azabını taşıyor Lâkm, kuçuk hıç de bitkin ve bezgın gorünmuyTor.. İnce bacaklarını o kadar mevzun ve nes'elı atıyor kı, i'.erlerken zayıf karnı tıtremıyor bıle .. Yelesı dık, her tarafı muntazam Bellı ki ılerıde çok guzel bır beygır olacak! Bır aralık tay, birdenbıre geri kalıyor... Başmı annesının bacakîarı arasına sokuyor. Muhakkak ki yavrucak, o hareketi bu gun ılk defa yapmıyor. Durup durup kişnlyor... İnce, acayıb ve çocukça bir sesi var... Fakat kişneme keskın ve neş'eü değıl... Muteessırane.. Hepımızın üstünde bır hıçkırık tesiri yapıyor. Belli ki blçare aç... Meme emmek lstiyor. Anne, yavrusunun tarafına basını çevirıyor, onun sırtını koklayıp yalıyor.. Tath bakışlarla: Bıraz sabret canım, demek iitiyor, burada imkânl yok! Birlıkte yürümeğe devam ediyorlar Tay, biraz sonra yeniden kısrağın bacakları arasına sokuluyor... Tekrar başını kaldırıp bakıyor. Acaba, nıckı ıruvafakat etmiyor' Diye hayıet ıçınde kah>or Bır anne jocuğuna meme vermek arzu etmez Salı ? 9 Ramazan Güneş Oğle Ikindi Akşaırı Yatsı Imsak Vasatî saal Ezanî saat 6.19 12.57 [ 11.59 14.53 17.22 '8.54 4.39 6.36 9.37 12.00 | i 1.31 11.17 j