HAVACILIK Atlantik kazanılsa bile... rından sonra başlayan Atlantik mey ^ ^ ^ ~ " ^ ~ ^ ^ ^ ^ ~ dan muharebesi Alman denız kuvvctleri ve bilhassa ceb denizaltı gemileri adı verilen 250 tonluk, on beş kişilifc ufak çaplı korsan vasıtalarile başlarr.ıştı Açık denizlerde, kaiilelera taarruz eden bu korsan gemilerden kurtulan veya bunlara tesadüf etmiyen nakliyat, Britanya adaları civarıada mihver havacılığının da baskınına maruz kalıyordu. Bu suretle, Amerikan Bahriye Nezaretinin dediği gibi, Amerikan ve Ingiliz tezgâhlarmın inşa mscmuunun üç misli günlük zayiat olmakta idi. Bu arada İngiltere hava ordusuna gönüllü olarak gelecek bazı Amerikan püotlarının da kayboldukları bildirilmektedir. Amerikan makamları, Bahriye Nezaretinin ikazı ve isteği üzerine uzun zaman havada kalan ve açık denizlere kadar kontrol imkânlarına malik bulunan uçan kalelerle Amerika sahıllerini emniyette bulundurmağa karar vererek, mihver denizaltı gemilerine ksrşı tedbirler aldığı sıralardı, Ingiliz hava; cılğı da dört motörlü ve uzun menzilli \Sunderland deniz tayyarelerini seferber etmiş, Büyük Britanya kıyılarmı ve otelerini muhafaza altına almışUr. Bu suretle ne Amerikan sahillerinde ve ne de ingiltere sahillerinde mihver denızcilerinin kafilelere hücum etmeleri kolay olmuştu. Sadece açık denizlerde ve ancak refakat filolan arasında tayyare taşıyan gemilerin bulunmaması halinde bir dereceye kadar serbest hareket mıntakası bulan mihver korsanlarının muvaffakiyet şansları azulmıştır. Bu mücadelenin bazan mihvercileı lehinde ve bazan da demokrasiler lehinde tecelli ettiği devreler olınuştur. Ancak mihver baskınlan demokrasıleri düşündürecek ve bu Atlantik mücadelesine her gün bir parça daha ehemmiyet verdirecek bir manzara arzetmektedir. Amerikan yardımlanmn artması takdirinde, ki bu vazi>/et yakınlarda tahaddüs edecektir, Atlantik meydan muharebesinin daha çetin bir safhava gi receği zannedilebilir. Yardım akınmın önünü kesmek istiyecek bir mihver hareketine bu yolu açacak şiddette mukabele şart olacaktır. Bugün için sahiller yakınlarında mutlakıyete yakın bir emniyetin bulunduğu ve bu mıntakanın da hava silâhlanmn faaliyet gösterdiği hududlar içinde kalmış olması, mutlak surette bu meydan muharebesine hava silâhlanmn daha geniş ölçüde iştirak ettirilmeleri lüzumunu zaruri kılacaktır. Bu takdirde; Atlantik meydan muharebesinin demokrasıler tarafmdan kazanılarak Amerikan yardımınm zayiata uğ ratılmadan Büyük Britanya adasına çıkarılması temin edildiği takdirde hava hakimiyetini demokrasiler lehindt kuım~k mümkün müdür?. İşte, bütün dava bu nokta etrafında dolaşmaktadır. Almavıyanın Britanya üzerindeki hava hâkimiyeti iddiası varid değildir. Çok sayı üstünlüğüne rağmen harbin ilk günlerinde mihverin kura madığı bu mutlak üstünldğü bundan sonra da kurması mukadder değil gibi göze çarpmaktadır. Bunun karşısında da İngiltere havacıhğı kat'î bir muvazeneti ancak kazanmak üzeredir Demek oluyor ki, ne bir taraf hâkimdir, ne de öte taıaf muvazeney bozabilecek kudrettedir. Bu muvazene nin demokrasi lehinde bozulması ancak Tetkik ve tenkid Sehir muharebesi haberleri Kısır edebiyat öldüreıt geıtc CUMKURıifET 24 Eylul 1941 IHFMNAUNA1 Büyük şehirlerin cazibesi i n E r l MIH1NAİ Nişanlısını Ne mihverin, nede Büyük Britanya marangoz hava kuvvetlerinin hava hâkimiyeti . Tevkifhane arkasmkurmaları kolay değildir Amerikan ha\'a yarAmerikanm Büdmıının bütün gay daki cinayetin mu' Yazan: yük Britanya imparetile akmakta deratorluğuna yapakabil cağı yardım karaArif Ahtskal vsm etmesile halde; hakemesine başlandı oiacaktır. Şu Sultanahmedde, Tevkifane arkasmA.merikan sanayidaki arsada, bir kaç ay evvel Behzad inin yüzde 50 hasılası İn^ütereye veadlı genc bir marangoz, nişanhsı Tütün rildiğine göre bu iş mümkün müdür?. İnhisan işçilerinden Muzafferi bıçakla Atlantik meydan muharebesinin kp.öldürmüştü. zanılması takdirinde Amerikan sanayiBehzadın muhakemesine, dün sabah, için yüzde ellisi İngiltereye zararsızca İstanbul ikinic Ağırceza mahkemesingelecektir. Bugün için Amsrikan hava de başlanmıştır. sanayii ayda 1500 tayyare yapabilmekSuçlu; Muzafferle Edirnede nişane ve bunun 750 tanesini İngiltereye ,'ermektedir. İngiltere sanayii ise ve landığını, onu çıldırasıya sevdiğini, kız ilen rakamlara nazaran ayda bin tay İstanbula gelince kendisinin de burada •are yapmaktadır. Vasatî olark ayda bir iş bulmak ve evlenmek üzere peşi1750 tayyarelik bir hasıla karşısında sıra geldigini söylemiş, <fakat, o yüzmihverin aylık istihsalâtı 2500 3500 çevirdi, hâdise günü de reddetti. Göğjlarak göze çarpar. Bu hasıla her iki sümden itince yere yuvarlandık. Kortaraf ham malzeme tadariki şartlarının kutarak yola getirmek için elimde tutmüsavatı gözönünde tutularak verilmiş tugum bıçak, göğsüne saplandı» debir rakamdır Amerikan ve İngilız in miştir. Muhakemenin devamı, şahidlerin çaşaatının 942 yılında 2250 tayyare vermeğe başlayacağı gözönünde ttıtıılursa ğınlması için başka güne bırakılmıştır. müsavata doğru gidümiş oluyor Ve işte o zamandır ki, Sovyet Rusya karşısında hırpalanmış bulunan mihver havacılığı kendini toparlamak fırsatını ele geçirinciye kadar Britanya tayy3ecileri muvazeneyi kendi lehlerinde >ozabilirler. Fakat hasılalarm müsavatı önünde bir tarafın hava hakinvyetıni kurmak gayreti boşa çıkar. Bu harbde büyük bir sürpriz olmazsa, ne miherin ve ne de Büyük Britanya imparatorluk hava kuwe*lerinin hava hâkimiyeti kurması hiç de kolay değildir. Cezalandırılan şotörler 1475 ve 2505 numarah otomobülerin şoförleri, yolcuları istedikleri yere götürmediklerinden ve 1939 numaralı otomobüin şoförü de taksiyi kapatarak müşteri ile pazarlıb etmek Utediğinden ce'zalandırılmıştır. 337 doğumlular sevkediliyor Kadıköy Yerli ve Yabancı Askerlik şubesinden: 1 337 doğumlu ve bu doğumlularla muamele gören eratla fili hizmetini yapmamış olan yoklama kaçağı ve bakayalar müslim ve gayrimüslim (bütün sınıflar dahil) erat sevkedilecektir. 2 Toplanma günü 28/9/941 pazar günü saat 9 dur. 3 Mükelleflerin sözü geçen gün ve saatte nüfus cüzdanlarile birlikte şubede hazır bulunmalan. 4 Gelmiyenler hakkında askerlik mükellefiyeti kanununun 89 uncu maddesi tatbik edileceği. 5 Bu ilânm davetiye yerine kaim olduğu ilân olunur. A. AHISKAL Üsküdar tramvaylannın Belediyeye devri Üsküdar ve Kadıköy havalisi tramvaylarındaki Evkaf hissesinin Belediyeye satılması hakkındaki kanun Mecisten çıkmıştır. Belediye tarafından yakında tasfiyeye başlanacaktır. İdarenin Vakıflara olan borcundan başka İş Bankasına, eski Elektrik Idaresine olan borcları da Şehir Meclisi tarafından kabul edilen anlaşmalar dahilinde tasfiye olunacaktır. Hususî eşhas elindekl 22 bin liralık hisse senedleri de satın ahndıktan sonra Üsküdar tramvaylan Belediyenin olacaktır. Tram vaylaı, İstanbul Tramvay, Elektrik ve Tünel ummn mlidürlüğüne bağlı hususî bir müdürlük tarafmdan idare olunacaktır. 337 liler askere sevkediliyor Adalar Askerlik şubesinden: 337 doğumlu ve bu doğnmlularla tam hizmetli olarak asker edilen ve şubemlzde kayıdlı yerli ve yabancı erat celb ve sevke tâbi bulunduklanndan 30/9/ 941 salı günü saat 9 da sevkedilmek üzere nüfus cüzdanlarile birlikte şubede hazır bulunmaları ilân olunur. Kitablar arasında 44 Avrupa edebiyatı ve biz,, münasebetile I Yazan: Re Refet Avni den bizde vapılan tercümeiere tahsis etmiş ve bazı metinlcr de aimıştır. Son kısımda, Tanzimattan bugüne ka6ar gelen nazıın ve nesnmizin önemli şahsiyetleıini derin bir tetebbü eseri clarsk, kornprime halinde tanıtmıştır. 3iîhassa Türkçüiüğün dört devri pek mükemmel huiâsa edilmişiir. Eser, basıan sona kadar mütemadi bir çahşma ve derin bir araştırma mahsulü olduğunu göstermekte, edibin ince zekâsı, duyuş ve seziş zevki tamamile görülmektedir. Berrak ve cazib üslub da kitaba ayrıca bir kıymet ve okuyanlara bir fikir ve şiir ziyafeti vermektedir. Değerli edebiyat üstadlarından ve üslubu çok beğeni'.en edib'.erimizden İsmaii Habib Sevük (Avrupa Edebiyatj ve Biz) adlı iki büyük cildlik eserile önemli bir ihtiyacımızı tatmin etmiş, kütübhanemizi ?engınleştirmistir. Şimdiye kadar bu tarzda yazılmış bir eserimiz yoktu. Vakıâ, Halid Ziya Uşaklıgilin, profesör Şerifin, kıymetli romancımız Keşad Nuri Güntekin gibi değerli edi'o'erimizin Fransız edebiyatına ve profesör Haiide Edibin Ingiliz edebiyatına da>r çok istifadeli edebiyat tarihIeri ve antolojueri varsa da bunlar yalnız bir mi''et kültürüne aid bulunuyordu. Uzun süren bir hastahğın nekahet W devri kadar tatlı • şey yok. Bu; ağus ' tos sıcağında ağız uclarından damla damla sızan su gibi tatlı bir şey. Teh de yarattılar. Hatta bizde bile .Yeni likeden sonra, artık atlatılmış tehlike Mecmua. hareketi ve onda büyük şohnin manasmı urutan bir bedbinlikle retlerini bulan Falih Rıfkı, Ziya Gökalp, odama dolan yaz ışjğmda ısmıyorum. Yakub Kadri, Halid Fahri, bugüne naBu ışık hayat kadar güzel. 0nun da ma zaran bir varlık diye itiraf etmemiz ânasını, kâinatı zifirî karanlık kapladığı zım gelen eserlerini. Umumî Harb içuıgün anlayacağız mutlak, de yazmadılar mı? Şu halde «müphem Işıktan yorulan gözierim masamm üze ve gayritabiî bir vaziyetin mevcudiyeti rine dalıyor. Orada hastahğım esnasmda ilham ve fikrin istikrarını bozar> dügelen mecmualar ve dostîarın gönder şüncesi kısır edebiyatçıların teseili afdıkisri kitablar var. Hepsi, şuraya bu yonundan başka nedir? raya atümış ve dağmık; terübsiz bir Inkâr edemem, eser yokluğuna rağev hanımmın lâkaydisini andırıyorlar. Onları birer birer yerleştirirken, has men mecmua bolluğu var. Her ay yeni talıktan sonra tekrar sıhhatin intiza bir risale ismile karşılaşıyoruz. Bir mecmına giren haj'atımı düşünüyorum. G E mua batarken diğer biri çıkıyor. Yeni ne thayat» deyince, akl:ma Ahmed Şu neslin mecmuaları var; eski neslin r i aybin kitabı geliyor: «Hayat ve Kitab saleleri var. Fakat dikkat ediniz; fikir, lar». Bu eserin ne ksdar yerinde ismi san'at ve edebiyat nsmına nadiren olvar. Fakat İçi ismile tezad teşkil ede gun bir yazıya tesadüf edersiniz. Eskicek kadar zavallı. Masamın üstündeki lerde küfiü, müstebid bir iddia, fikir mecmua ve kitab^arın elime geçenins, kisvesine bürünmüş, eski bir Babıâli seçmeden göz gezdiriyorum. Okunıanm efendisi gibi somurtuyor. İsimleri gibi, da hayat kadar kıymetli olduğuna inan usulleri, tarzları, cemiyet görüşleri, kâdığı için şür.di Ahmed Şuaybı da sevi inat anlayışları bile eski. Diğer edebiyorum. Fakat ne yazık ki. bunu yal yatların son senelerdeki merhalelerinnız bir kitab kapağmda idrak edebildi! den tamamile bihaber bir halleri var. Buna rağmen düşünüyorum; Edebiyacı Yenilere gelince; başından büyük işlere Cedide terkibini arkamızda bırakah kırk girişmiş delikanlıların: «Bu işi beceıesene oldu. Bu uzun zaman zarfında ne yaptık? Türk edebiyatı memleketimizin Ramazanda vâizler ve Avrupanın kütübhEnelerini doldurdu Bu sene Ramazanı şerifte meşhur mu? Zihnimden şimdiye kadar yapılan dersiâm vâizlerden Urfalı Mahmud hamleler geçiyor. Fakat bunlara hamle Kâmil Tokerin, cuma ve pazar günleri de diyemeyiz, Garbın dev adımlarile Ki ikindiden sonra Beyazıd camiinde, yas edecek olursak; birer deneme bile perşembe günleri Süleymaniye, cumardeğil belki... Fakat gene bir şeyler var. tesi günleri de Şehzade camilerinde İnkârı kabil olmıyan bir varlık sezili ikindi namazlannı mütakıb vâzu nasiyor. Fakat öyle bir yarlık ki, ancak on hatte bulunacağı haber alınmıştır. sene evveline kadar hissediliyor. Sonra Yangın felâketzedelerine birdenbire, kafatasını duvara çarpmış bir biçare gibi sersemliyoruz. Hakikaten şu verilecek para son senelerde çıkan ve batan mecmuaFener yangınmda yersiz kalan valara, okunmıyan kitablara bakınız! Hepsi tandaşlara yardım için Kmlay, lâzım" kurusıkı tabanca sesi gibi hayatsız ve gelen haarlıkları bitirmiştir. 476 felâdonuk. Fakrüddemden başmr kalduramı ketzede içinde 221 nin muavenete muhyan çocuklara benziyorlar. Hiç birinde, tac olduğu tespit edilmiştir. Bir aylık uzun zamandır aradığımız yeniliği, su ihtiyaca mukabil büyüklere 15, küçüksadığımız başkalığı ve ayrılığı bulama lere 10 lira verilecektü. Ayrıca her adık. «Büyük yaratmanın iyisi fenası yok ileye 10 ar lira ev kirası tevzi ediletur, ancak iyisi vardır, yahud yaratma cektir. mevcud değildü'» nazariyesine bir zamanlar ben de İnanmıştıır.. Bugünün ço Vazife başında bulunmıyan raklığı karşısında; batıldır bu düşünce, doktorlar diyorum, artık bir şey olsun da, ne olurBelediye müfettişleri Belediye şubesa olsun... lerinde son yapükları teftişlerde, bazı Edebiyat ve tefekkürümüzün bu ço doktorları mesai saatlerinde vazifeleri ; rsklığı np.Jcıv' v? İstidad mı yetişmiyor? başında bulamamışlardır. Kaza kayBilgisizliit mi bir sis gibi kafatasımızj makamlanna, bu hususta bir tamim kaplamışîir? Tembellik mi damarları gönderilmiş, devamsızlığı görülen dokmızı uyuşturdu? Yoksa halkımız oku torların şiddetle tecziye edilmeleri ismadığı için teşcie mi nıuhtacız? Bu su tenmiştir. allerin talüili ancak istatistiklerle kabilSan'atkâr Şadi sahneye dir. Fakat, herhalde birçoğumuzun «Vur abalıya!» tabirince, halkımızı itham etdönüyor mek, zayıf yaratıcının tesellisidir. Son Türk sahnesinin en kudretli san'atzamandaki tercüme bolluğuna bakmi7.; kârı Şadinin tekrar sahneye avdet kanâşirlere gün doğdu. Şu halde, halk ran verdiğini büyük bir sevincle haber okumuyor, demek doğru bir hüküm mü aldık. Şadi, Türk sahnesinde aldığı roldür? Etrafımızı bürüyen şiddetli bir har lerle, Sekizincide Habib Neccar, Hissei bin yaratma iştihamızı kesrettiği iddia Şayiadaki Bican Efendi gibi kuvvetli sını da ileri sürenler olabilir. Fakat bu ve ölmez karakterler ibda' eden umıtulda tamamile hakikate uygun değildir sa maz san'atkârımızdır. Tekrar sahneye nınm. Düşününüz ki, 19141918 harbi avdet karan tiyatro âlemini çok serinesnasında; bizzat muharib devletler ara direcektir. Teşkil ettiği trupa Halk Osında oldukları halde; Fransada Proust, peretinin muvaffak san'atkârı Celâl Duhamel, Radiguet; Almanyada Wasser Süruri, Sıtkı Akçetepe, Ali Süruri gibi mann, Unruh, Mann Biraderler en gü elemanlarla değerli kadın asn'atkârlar zel eserlerini ateş ve barut kokusu için vardır. L Ceiâteddin Exine Yazan: ızılordu, Almaa tazyikı karşısınaa, bütün verdiği muha medim, bari yıkayım , rebeleri kaybede ede Rusyada ben de kurtulayım..* demesj gibi nııı garu mıntakasuıı elden çıkardı.. sağa sola hiddet, ta Napoiyon'a karşı, herşeyi yakıp yıkarak riz, hattâ kalemie meşhur sevkülceyşî ricat mane\Tasını tokat savurmadalar. muvaffakiyetle tatbik etm'j olan Çar orOlgun bir fikü yazısı, oturakk bir ede dusunuu yaptığıru, Sovyetler Birliği aybî makale, hakiki bir roman, yahud hi nen yapamadı; çünkü Rusyanın garbınkâye; edebiyatın nazım nev'ine ithal da, Kızılordunun istifadc ettiği bir çok edebileceğimiz bir şiir: hayır, bunlarm ham madde ve sanayi mıntakalan ve hiç biri mevcud değil. Bana eskiler, müf büyük şebirler vardı. Bunları imha edip lis paşazadelerin içi bomboş konaklan, süratle gei çekilmek «bindiği dah kesyeniler de kübik eşyalı apartımanar gibi ınek» kabiânden bir hareket olurdu. Bugeliyor. Şöyle, klâsik tefriş edilmiş, ba feüukü harb Napolyon'un raınanındaki sımızı sokabileceğimiz bir edebiyat evi harbe benzemez bir malzeme harbidir. miz yok. Arasıra, uzaktan bir gazei gibi Onun için bu malzemeyi temin eden Yahya Kemalin sesini işitiyoruz. Fakat ham madde kaynaklarile bunları işletea sanayi merkezieri kolayca ve sür'atle o da maveradan gelen bir ses... Bu kısır ve cılız edebiyattan kurtul terk ve imha edilemezdi; fakat bunları mak lâzım. Eskiler vazifelerini, iyi fena mutlaka muhafaza etmek için de orduyu yaptılar. Artık onlardan büyük eser feda etmek doğru değildi. Çünkü ordu bekleyemeyiz. Fakat gencler; bu vazife, yenilince, buralan da topyekun elden daha doğrusu bu millî vazife yalnız on çıkardı. 1 lara terettüb ediyor. Kızılordi , kendi kudret kaynaklannı korumak için, Almanlara karşı, vaktilo Yazımı bitirmeden ev\'el genclerin çıkardıkları bu: mecmuaya alenî leşekkü Çarın Napolyon ordusuua yaptığının re borcluyum. Son çıkan kitabım hak aksini yapü: araziye, şehirlere fazla yakında bir tenkid yazısı okudum. Hak pıştı. Ham madde kaynaklarını, sanayi kımda: «Bir gün bir gazeteci olmak is mınlakalaı'nı kanş karış müdafaa uğtidadmı kendisinde görüyoruz» denili runda, kendini feda etti Kızılordunun Smolensk, Kief, Odesa, yor. Bıyıkları daha terlememiş, turfanda bir çocuğun bilgili ve tecrübeli bir Leningrad gibi şehirlere Fimsıkı yapışmünekkid edasile hakkımda savurduğu masının bu sebebi. buraiardaki sanayi bu iltifata alenen teşekkür ederira. mücsseselcrini muhafaza etmek arzusu Celâleddin EZİNE ise, diğer bir sebebi de büyük şehirlerin caz.bsine kapılmış olmasıdır. Harbde, büyük şehirJer, mıhladız Çivi geldi (miknatıs) gibi orduları kendine çeker. Dün sehrimize muhtelif yollarla AvMüdafi ordular da, mUtearrız ordular rupadan yeniden mühim miktarda çivi da, büyü merktzlerin cazibesine kapılırve çivi teli gelmiştir. lar. Bilhaosa mağlub olarak çekilmek İhtikâra karşı mücadele mecburiyetinde kalan ordular, büyük Bütün delvet teşküâtının ihtikârla şehirleri müdafaa etmek arzusundan mücadele için elbirligi yapmalan te kendilerini kurtararaazlar. Ancak, bümin ve muhtekirlere karşı azamî şid yuk kumandanlardır ki bu cazibeden detle ve merhametsizce hareket edil kendilerini kurtarabilirleı. mesi takarrür etmiştir. Memleket piyaBüyük sevkülceyşî ehemmiyeti haiz sasının merkezi olan İstanbulda mühim şehirlerin müdafaası, evvelce esaslı sutedbirler almmaktadır. Bunun için ya rette tahkim edilmiş iseler, doğrudur. nn şehrimizde Vali ve Belediye reis: Iakat, suılı zamanında müstahkem mevLutfi Kırdann riyaseti altında Emni ki baline konulmbmış ve sonıına kadar yet, Mıntaka Ticaret, taşe, Mıntaka İk müdafaasma karar verildiği zaman sivil tısad. Belediye İktısad müdürleri bünhalisi tahlıye edilmemiş olan büyük şetün kaymakamlar, Ticaret Odası umuhirler, hücumla zaptedilcmeseler dahi, mi kâtibi ve Fiat bürosu şefinin iştiraelektriksiz. susuz. yiyeccksiz kalarak klle bir toplantı yapılacaktır. teslim olrıağa mecbur ve malıkumdurlar. Çoban Mehmede hakaret Kızılordıi, son günlerde, KieFin etraetmiş tuıda AlnidGİar tarafmdan çifte bir çeAŞır siklet şampiyonu Çoban Meh viıme harcketinin belirnscğe başladığmı mede hakaret ve aynca kendisini teh göıdüğü h^lde, cazibesinf kapılmış oldid ettiği iddia olunan Ahmed isminde duğu bu şehri, vaklile tahliye edememiş: birisi hakkındaki dava; İstanbul dör fakat hem Kief'i kaptırım?, hem de döıt düncü asliye c»za mahkemesine gönde orduyu Aiman ihata kıskacının kolları rilmişti. Dün bu davaya bakılmış ve arafina sıkıştırtmıstır. dava. bir kaç şahid çağınlmasına kal Almanlann denizden muvasalasınt mıstır. meneden, Baltık donanmasının sa>ih günlerini nzatan ve bir kısım AlmanZiraat sergisi Fin kuvvetlerini tntarak Moskovanın şiBakırköy Halkevinden: raalden sür'atle çewlmesıne mâni olan Evmüzin köycülük şubesi tarafından Leningrad müstesna, bt^n her taraftaıı 27/9/941 cumartesi günü saat 15 te Bakırköy Barutgücü alanında kazamız sanimış bnîunan Odesa •'•nak üzere, çiftçilerine aid olmak üzere bir ziraat öteki şehirlerin miidafaası, Kızılorduya sergisi açılacaktır. İstiyenlerin mezkur ağır za>ia*a mal olduştur ve olmakta • öır. Fakat sanayi merkezlcrinin maddl günde sergiye gelmeleri ilân olunur. ve büyük şehirlerin manevî cazibesi. | YENl ESERLER. ] orduian çekip bağlar; daha iyi vaziyette ^erbestve muharebe etmelerine mâni olur. tntanî hastalıklar dersleri Genc ve kıymetli âlim Dr. Nureddin Kâmil İrdelpin intanî hastalıklar üzsrindeki ders notlan, Tıb Fakültesinin Lik maçlarını karmakarısık son sınıf 1941 42 stajiyer talebesi taeden talimatname rafından 340 büyük sahifelik güzel bir Beden Terbiyesi umumî müdürlüğü cild halinde neşredilmiştir. Bu klâsik eserin orijinal tarafı, hoca takrirlerinin tarafmdan gönderilen bir tebliğe nahiç bir tadil ve ıslaha lüzum görülmek zaran, genclik kulübleri kurulan devlet sizin derslerdeki ifadelerile aynen neş müesseselerinde memur oranlar, hiç bir redilmiş olması ve böylelikle okunan kulübde resmî müsabaka yapamıyacakilme nispetle hoca ile talebe ve sınıf lardır. Bu talimatnameye nazaran bir samimiyetinin muhafaza edilmiş bu çok kulübler mühim elemanlannı kaylunmasıdır. Bu halile kitab gözden ge bedeceklerdir. Bu sebeble bir takım çirildiği zaman genc hocanın dikkat zararlara maruz kalan kulübler bugün hürmet ve muhabbetimize lâyık bir o bir toplantı yaparak vaziyetlerini tespit torite olmağa namzedliği sarahatle gö edeceklerdir. rülüyor. Doktorlar, bankacılar, kâtibler. mühendisler, velhasıl bütün mürekkebli kalemie yazı yazanlar. mürekkebin ceblerine akmasmdan korunmasından ve ucun bozulmasından kurtaran yegâne: | Doğru değil mi? |Nizamlar, teamüller keyfe göre değişmemelidir! Her sabah Aksaray deposundan beş buçukta kalkan bir tramvay arabası İdarenin Şişli deposunda işe ba§lıyacak olan memur ve müstahdemlerini taşır. O erken saatte otomobil ve diğer nakliye vasıtası bulmak mümkün olmadıgı için Beyoğlu cihetine dağıtılacak İstanbul gazeteleri bayiler tarafından senelerdenberl bu araba ile götürülür. Pakat son günlerde matbuatm kadir ve kıymetinden haberdar olamıyan bir kontrolör, bayileri o arabaya binmekten menetmekte. bu suretle gazetelerin sade Beyoğluna değil, o tarikle ve otobüsle Boğazlara dahi nakline imkân bırakm3makta olduğu gibi. bilet kesmesi teklif olunduğu haîde: Bu araba amele ve müstahdem arabasıdır! Diye kestirme red cevabı vermektedir. Uzun zamanlar gazetelerin o araba ile nakledilmesi bir tearnül haline gelmiş bulunmasaydı ve şu sırada olduğu gibi nakliye vasıtası bulmak pek müşkül bir hale gelmeseydl. belki bu kontrolör iddiasında haklı görülebilirdi. Kaldı ki. gazeteler de Tramvay İdaresi kadar. belkt ondan daha fazla âmme hizmeti uturunda fedakârane mesai sarfeden içtimaî birer müessese oldukları icin bu teşekküller halkın menfaati için elele vererek çalısmak mecburiyetindedirler. O halde. gene eskisi gib! pazte bayileri bu beş buçuk arabasma kabul ed'imell ve nlzamlar. teamüHpr k»yfe göre değişmemelidir, dh'omz; Doğru mı? İsmail Habibin bu yeni ve muazzam eseri, bütün Avrupa miiietlerinin mukayeseli b>j edebiyat tarihi olmakla büyük bir kıymet taçımakta ve bir edebiyat ansik opedisi mahiyeUnde bulunmakfadır. Kıymetii meslektaşımı bu değerli kiBirinci cild, on yedinci asra kadar tabından dolay: tebrik eder, bu biricik Türk, Yunan, Lâtin edebiyatlarile o eseri bütün edfbiyat merakiılarına tavdevre kadar gelen Avrupa edebiyatla siye eylerim. rına tahsis edilmiştir. Refet Avni ARAS Bence en münimmi ikinci cilddir ki on yedinci asırdan bugüne kadar bütün cihan edebiyatmı göstermektedir. Hedefimiz; Devre uymak için yeBu cild Frar.sız klâsik edebiyatınm ni bir nesil yaratmaktır. Fitre ve ana hatlarını göstermekle başhyor ve zekâtınızı Hava Kurumuna verirtütün edebî ne\'ileri muharrirîeri, şairsiniz. Bu gayeye bir an evvel ulaşierile anlattıktan sonra İngiliz edebiyamak imkânını kazanmış olacağız. tına geçip İngiliz klâsisizmini Dryden, Addison ve mesnur münekkid ve hiccav P , iki senedenberi ipekli bir Pope ile beraber izah ediyor. elbise istiyordu Köyde, Durmuş ABundan sonra Fransız klasik edebiyatından şimdiye kadar bizde yapılan ter ğalarm kızı, muhtarın gelini, motdrcü cümeleri, bazı n;etin parçalarile tamtı Fazılın karısı hep birer ipekli entari yor. Bu kısım çok istifade'i olup üzerin almışlar, düğünlerde, bayramlarda giyide dikkatie çalışılmıştır. On yedinci asır yorlardı. Hele muallimin hanımının tam divan edebiyaü nazım ve nesri de bu üç tane ipeklisi vardı!. bahse bir îeyl teçkil etmektedlr. Fatma, zaman zaman kendini lâl kırOn sekünci asrt (Nuv De%ri) diye mızı ipekli bir esvabm içuıde tahayyül alan muharrir bu zamanm meşhur şair, ediyor, bunu giyince uzun kirpikli kara âlim ve fı'ozof.arından, gene bu devrin gözlerinin daha güzel olacağmı zanncdeİngiliz, Alnan, İtalyan edebiyatlarından rek şimdiden yanakları dalga dalga kıbahsettik'.en sonra, bu felsefe asrımn zarıyordu. bizdeki tereüme eserlerini titiz bir araşÜç senelik evliydiler. Karı koca çok tırma ile vâkıiane olarak anlatıyor ve iyi geçiniyorlardı. Yalnız, Ahmed çok On sekizinci asır Türk çaırlerinin meşfakir bir adamdı. Boyaları dökülmüş. hurları olan Nedim Ragıb Paşa, Galib iskarmozlan gıcır gıcır öten eski kaDede ile feabiti hulâsa halinde bildiriyor. yığı ile yaz kış bahk avına .çıkardı Dokuzuocu tasımda: Bütün gelirleri bundan ibaretti. Çok On dokuzuncu asırda Avrupa roman fırtınalı havalarda hiç iş olmazdı. O zatizmine unumî bir bakış yaptıktan son man biriktirdikleri bir kaç kurusu yerra Fransız, İngiliz, Amerikan. Rus ve ler, evlerinin önündeki bahçeye cktikİts'yan edebiystlarını pek güzel ve kı leri sebzelerle idareye çalışırlardı. Tafaca tanıtıyor. lihleri iyi gider de b'r kaç gün üstüste Onuncu kısımla realizrce girişen edib, bol balık tutulursa, bir saat mesafedeki bu ekolür dofusunu, hususiyetleriııi şehre beraber inerler. Bahkhanede işızah ederek Franüa. İngiltere, Amerika, leri bitip ellerine bir kaç kuruş geçince Almanya, Rusya. İtalya ile Polonya ede dükkân dükkân doîajro sabuı. kil. fciyatlarını bütün edebî nevilerile bildi zeytinyağı, şeker ve mübrpm ihtiyaçriycr larmı nispeten. kar^ıljj^bilgcek^^fajt 1 On birinci kısmı Avrupa milletleriu' tefek alırlardı. Fakat. kaza'..thk arı parc Bozulan parçalarm yedekleri tamir ücreti almmaksızın, maliyet fiatına yerleriAvrupada dahi tasdik olunduğu ne takıhr. TİKU kalemi gibi Almanyanın bu icadı, müsekiz parçadan ibaret olup, rekkebli kalemie yazı yazher bir parçası bulunur. Açık bırakıldığı halde, her ne şekilmak mecburiyetinde olan de durursa dursun. mürekkeb halkı hakikaten bu eziakmaz ve kurumaz. TİKU en sağyetten kurtarmıştır. lam ve en kullanışlı mürekkebli kalemdir. Her yerde araymız. Taklidlerinden sakınınız. Üzerindeki TİKU marT I K U ucu aşınkasma dikkat ediniz. maz. Bol mürekTÜRKİYE UMUM DEPOSU: keb ahr. Kuvvetli basılırsa 4 kopya çıkarılabilir. Kırmızı Halkalı T I K U Dolma Kalemi Fialı her yerde 4 5 llradır FİLİPO LEVİ HAVVZLV HAN, No. 1. İSTANBUL Taşraya posta ile gönderilir. Talebe, notlan neşretmek istediği zaman hoca, bunlan hiç bir menfaat mülâhazası olmaksızın kendilerine memnuniyetle bırakmıştır. Bu hayırhah ve muhabbetli semahatten talebe minnettar, hoca ise dersleri üzerinde, onları bir kitab haline koyacak veçhile de gösterdikleri itinadan dolayı, artık bundan sonra meslek arkadaşlan olan, talebesine müteşekkirdir. İftiharla müşahede ettiğimiz bir noktayı daha kaydetmiş olalım: Kitabı çıkaran stajiyer talebeler namına Fevzi Ekinci imzasile ona ilâve olunan iki sahifelik SONSÖZDE sağlam kültür sahibi olgun bir gencliğin belâğatli ifadesini okuduk. ve bu talebeleri hakikaten bütün yüksek değerli hocalanna lâyık bulduk. Kitabı bütün tıb mensublarına ehemmiyetle ve hararetle tavsiye ederiz. Yeni ilk Coğrafya Son tadilâtla ve fevkalâde bir nefasetle neşrolunan Abdülkadir Sadinin bu eseri, Maarif Vekâleti tarafmdan İlk mekteblerin 4 ve 5 inci srnıflarma kabul Dİunmuştur. 4 üncü 25, 5 uıci 36 kuruş. Toptan alanlara tenzilât yapılır. SEMİH LÛTFİ KİTABEVİ CÜMHURİYET Nüshası 5 knruştur. Abone seraiti ş 1400 Kr. Senelik Alü avlık Üc avhk giravlik 750 > 400 » 150 » 2700 Kr, 1450 » 800 » Yoktur. K KüçUk hikâye ipekli elbise Yazan: Perihan Parla hiç bir zaman ipekli entarılik alacak kadar çok olmazdı. O zaman eiele tutuşup hazır elbise mağaza'annın önüne gelirler, vitrinde asıh beyaz, yeşil, mavi renkli çeşid çeşid esvabları ayni heyccan, aynj istekle seyre dalarlardı. Bu temaşa bazan dakikalaıca sürer, sonra hiç bir şey konuşmadan yavaş yavfış oıadan uzaklaşırlardı. *** O sene palamudun <;ak olacağı söyleniyordu. Konserve içm toptan ahcılar da vardı. Mevsimi gelincs Ahmed gece gündüz demeyip ça'ısmağa başladı. Soğuk, fırtmalı gecelerde, çıralarm işığüe karanlık sularda bahk avlıyor, ağ dolu çıkarsa, göz bebek'erj sevinçten parıl panl yanarken karısını ipekîi elbise içinde saçlan dağın\k, gözleıi memnuniyetten yaşararak ona doğru koştuğunu görür gibi oluyordu. Bu şevk ve imanla genc adam günlerce, gece'eree çabştı. Toptancı ile son hesabı gördüğü gün cüzdanı her zamankindan ağırdt. İlk işi çarşıya koşmak oldu. Fa'maya sürpriz yapmak istediği için bu sefer şehre yalnız gelmişti. Karısınm, önünde en çok tevakkuf ettiğini bildiği mağazalar. dan birine girdi ve hazır esvablarm en güzelini pazarlık bile etmeden aldı ve köye döndü. Bir ay sonra kurban bayramıydı. Fatma elbisesinin restni küşadını o güne bıraktı. Arife günü hamama gidecek, saçlarıru örecek, ellerine kına yakacak, bayram sabahı Ahmed camiden döndüğü zaman onu giyinmiş, hazır bulacak. tı. O dakika saadetini zaman zaman gönlünde hissediyor, heyecanlanıyor, bazan dayanamıyarak, üzeri tavus kuşu resimli teneke sandığını açarak adeta vecd içinde bu kumaş parçasını seyre dahyordu. Köyün meydanmda bir otobüs durduğu zaman çoban köpeklerile beraber çocuklar da koşup arabanın etrafmı aldılar. Gelenler, on beş gün evvel yur. dun bahtsız bir kö^esınde zelzele felâketine uğrayan vatandaşlara iane toplayan bir gruptu. Evvelâ zenginîerden başlayarak kapı kapı dolaşmağa başladılar. Faziletli, cömerd Türk köylüsü hamiyetin timsali olduğunu ispat ediyor, hiç kullanılmamış yün yataklar, yorganlar, cihaz diye hazırlanmış renkli işlemeli çorablar, çevreler, tenekelerle yağlar, peynirler verüiyor, bugün koy halkı birbirlerile adeta yanş ediyordu. Fatma, evlerinin biraz ilerisindeki muhtann kapısı önünde mnkbuz doL. durup hediyelerj teslim almakla meşgııl memurları penceresiaden seyrediyordu. Ne yazık ki onun verecek hiç bir şeyi yoktu. Üzerinde yattık'arı tek şilte, soğuk gecelerde titreştikleri ince yorgan, iki tencere, üç kova ve bir ter.eke sandık. Bütün eşyaları bundan ibaretti. Evsiz, yurdsuz kalan felâkete uğramjş kardeşlerini sevindirmek için bir yardımda bulunamıyacak mıydı? Birdenbire gözleri parladı.. Onun için bir (servet) olan ipekli entarisini hatırlamıştı. Mağrur ve mütebessim koşup sandığı açtı Hâlâ kutusunda duran elbiseyi koltuğuna sıkıştınp koşmağa başladı. Memurlann yanma gelince: Benden de yazm, benden de yazın, dedi. Fatma, evet, Fatma Denizer.. Bir ipekli urba.. Kızıl renkte.. fiyonklu, Parlak döğmeleri de var. Ve makbuz elinde eve dönerken ya. vaş yavaş devam ediyordu. Yakası firfırlı... Belinde kuşak... Çarşamba 2 Ramazan Vasatî saat Ezanî saat Güneş Oğle 5.49 12.06 15.30 18.06 19.37 11.45 | 6.00 9.26 İkindi Akşam Yatsı 12.00 1 1.31 10.05 lmsak | 4.10