4 Temmuz 1941 CUMHURÎYCT** O IV L E Dahiliye memurları ÜNÜN MEVZUU Sovyet Alman har Kanunun 2 ve 3 üncü maddelerini değişbinin ikinci safhası: tiren lâyiha son şekîini aldı Almanyanın merkezî vaziyeti? ona, hava ordusunu. bu silâhm Stratejik ric'at Ankara 3 (Telefonla) Dahiliye rtnda 2 senelik bir kaymakamlık stajına memurlan kanununun 2 ncl ve 3 üncü ve bundan sonra da 6 ayhk bir kaymaovyetler Birliği Başvekili maddelerini değiştiren lâyiha Meclls kamlık kursuna tâbi tutulacaklardır. yüksek sevkülceyşî tecemmü kabiliyetinden istifade ederek bir Stalin dün ilk defa irad ettiği encümenlerinde son şeklini aldı. Da Kaymakamlık stajı maiyet memurlannutukla Sovyetler Birliğinin hiliye memurluğuna intisab ve terfide na Dahiliye Vekâletince tespit edilecek cepheden ötekine sür'atle nakletmek imkânım vermektedir Almanya ile harbde takib edeceği lıattt bu kanunda yazılı istisnalar dışında u esaslar dahilinde vilâyetlerin muhtelif Bundan evvelki hdır. Muazzam imhareketi izah etti. Bu hattı harcket, stra mumî hükümler tatb:k olunacaktır. Bu idare şubelerinde, kaza kaymakamlık yazımızda, Çörçiiin Yazan : paratorluğunun sevtejik ricattir. Yani düsmanı üslerinden lan refakatinde kaymakamlık vekâleuzaklara çekerek yıpratmak ve onu yıp rattıktan sonra taarruz ederek mağlub etmektir. Bnnun için Sovyetler Başvekili, yapı lacak stratejik ricat esnasında düşmana müfid olacak kıymetli hiç bir şeyin bırakılmamasmı, bir dirheın perrol, bir tane lokomotif, bir habbe bnğday, bir tek hayvan terkedilmemesini emretmiş, bnndan başka düşraan tarafmdan işgal oluııan sahalarda düşman muvasalasını tahrib edecek. ormanJan yakacak, düşman fraliyetlerini akamete uğratacak gerilla harekâtına ghişilmesini istemiştir. Stalin'in ba nutku söylemesinden bir kaç saat sonra Abnanlar da büiiin cephe boyunca ricatin başlatruş olduğunu bildirdiler. Ve böylece Sovyet Alman h«rbi oıı iiç gün içinde' yeni bir safhaya ,ginniştir. Sovyetler bu yeni saflıa içinde düşman için kıyrnet teşkil edecek hiç bir şey bırakmadan gerilemekle Alman kuvvetlerini Rnsyanın geniş mesafeleri içinde yayılmağa meebur etmek. ayni zamanda Abnanlarla hem cephede, hem cephe gerisinde barbederek düşmanlannı yıpıatmak ve hırpalamak isriyorlar. Ruslann ötcdenberi tatbikında muvaffakiyet gösterdikleri bu hatü hareket, acaba bn defa da ayni muvaffakiyeti kazanır mı? Yoksa devrimiıin yeni silâhlan ve yeni sartlan bu an'anevi usul iizertrtde de tesir etler mi? Bunu vukn bulacak harekât gösterecektir. Fakat mnhakkak olan nokta. harbin on iiç gün içinde bir safhadan difer mühim bir safhaya geçmiş olduğudur. kanunun blrincl maddeslnde yazılı dördüncü ve daha yukan sınıflardaki memuriyetlene geçebilmek ve tayin olunmak lçln Siyasal Bilgiler okulundan veya Hukuk Fakültesinden mezun olmak şarttır. Bunlardan Dahiliyeye intisab edenler 6 aylık namzedllk müddeti geçireceklerdir. Bu müddetin sonunda dairesi âmirliğince veya valilerce ehllyetl tasdik edilmiyenler diğer bir dalrede veya vilâyette 6 ay daha namzed olarak istihdam edilebilirler. Bu ikinci devre sonunda ehliyett tasdik edilmlyenlerin vazifelerine nihayet verllecektir. Avam Kamarasmtinde. nahiye müdürlüklerinde ve bu da verdiği izalıata ralardaki belediyelerde filen çalıştınl istinaden Alman ve mak suretile yaptınlacaktır. Ingiüz stratejüerini Maliye Vekâleti tefküât ve izah etmiştik. Çörçll, cBize muhik suretvazifeleri te somlabilecek 'muhlm bir sual, neden Ankara 3 (Telefonla) Maliye Ve dolayı Ortaşarkta daha kuv\etli ve dakaleti teşkilât ve vazifeleri hakkmdakl ha büyük hava kuvvetlerine malik olkanuna ek lâyiha, Bütçe ve Maliye En madığımız hususudur.. dedikten sonra, ctimenlerinden gecerek ruznameye a geçen yazımızın baş tarafına aldığımız lmdı. Lâyihaya göre, Belediye hududu izahah vermiştir. O izahatın hulâsası içinde aynca kaza teşkilâtı bulunan vi şudur: lâyet merkezlerinin maliye teşkilâtı İngiltere, tayyarelerini vapurlarla okDefterdann idaresi altında bir mall yanusları aşarak getirmek mecburiyetinvahdet teşkil eder. Bu şehlrlerdeki bededir. Böylece İngilterenin haftalar sülediye hududu içinde bulunan kaza ren ve bazan da vapurlann batınlması larda muhasebe servisinden maada dlyüzünden zayiatlı olan uzun tayyare ger bütün servisler Defterdarlığa bagnakliyatına mukabil, Almanya bir kaç lıdır. Tahsilât müdilrü bulunan vilâyet gün Içinde, hava kuvvetlerini istedikleri merkezlerinde tahsilât muame!atından yere getirebilmektedir. dolayı Divanı Muhasebata hesab ver**• mek vazifesi tahsil şube şeflerile müşÇörçil'in bu sözleri, hakikatin tam ifatereken tahsilât müdürl.erine. şube bulunmıyan yerlerde ise do&rudan doğru desidir. Almanya, kara orduları için olduğu gibi hava kuvvetleri içiii de, coğya tahsilât müdürlerine aiddir. rafya bakımından merkezî vaziyetinin kendisine temin ettiği iç hatlar sevkülceyşini takib etmektedir. İngiitere ise, bu hususta gene coğrafî vaziyetinin mücbir sebebleri yüzünden dış hatlar stratejlsini kullanmak ıstırarındadır. Nitekim Almanya, Balkanlarda taarruza geçtiği zaman, Fransada bulunan hava kuvvetlerini, tayyarelerinin kabiliyeüne ;öre, bir iki uçuşta, Yugoslavya ve Yunanistana taarruz edebilecek civar hava meydanlanna çabucak getirmiştir; İngiltere İse Ortaşarka, Britanya adalarından sevkettiği tayyareleri vapurlarla Ankara 3 (Telefonla) Meclis Ümid burnundan dolaştırarak binlerce yann toplanacaktır. Ruznamede bir mil katetmek suretile nakletmiştir. (Ülâyihanın ikinci ve üç lâyihanın bimid burnu yolile cenubî İngütereden rinci müzakerelerl varsa da umuml Süveyş limanı 11055 mildir) İnglliz liheyete sevkolunan diğer bazı l&y\manlarile İskenderiye arasında en kısa halann da ruznameye alınarak müsol olan CebelüUank boğaa Akdeniz taceliyetle konuşulması muhtemelyolu takib edilnıiş olsa dahi, gene 2820 dir. Meclisin yannki celsede bir ay millik bir mesafeyi vapurlarla katetmek müddetle tatil kararı vereceği anlaşılmaktadır. Başvekilimizin bu mecburiyeti ve Sardünya cenubundan münasebetle söz alarak haricî ve ilibaren mütemadi hava hücumlanna dahill vaziyet hakkında beyanatta uğrayarak batmak tehlikesi vardır. bulunması ihtimali kuvvetlidir. BaşAmerikadan doğrudan doğruya Ortavekilimizin beyanatı radyo ile de şarka gelecek tayyareler de nakliye geneşredilecektir. milerile binlerce mil katetmek mecburiyetindsdirler. Böylece Alman hava kuvvetleri, filo halinde uçarak Akdenizin Avrupa kıyılaruıa geldikleri halde, Ingiliz hava kuvvetleri, sandık'ara konulmuş bir halde Ortaşarktaki mahdud limanlara getirilmekte ve orada kurulduktan, ayarlandıktan sonra hava ordusuna teslim edilmektedir. Hava harhi stratejisi ABİDIN DAVER Yüksekkaldırım ir alemdir orası ve bir âlera olarak kalacaktır. Gerçi insan giiç çıkar kolay mer. Lâkin çıkarken olstın inerken okun sokağm kaldınmlaruıı kollanıaktan, iki yandaki mağazalarrn birbirine hiç uymıyan çeşid çeşid mostnıiannı dijdemlemekten, yUrüdnğtinün farkma bile varmaz, ya kendini Voyvodada, ya Beyoğlunda balur. Balabiiirse! Çıkarken şapkacı ve kasketçi ile JBŞlıyan bu merdiventi sokaktan her tabaka, her sınıf, her ırktan adamlar iner çıkarlar. Yalnız araba. otomobil, bisiklet, at ve eşeğe rastgelinmez. Bu, Yüksekkaldırunı hakikaten yükselten bir meziyyettir. Nasıl adada otomobil yoklnğa bir modern nakil vasıtası noksanına "ocdel oranın cazibeâni muhafaza edi\or, hatta belki arttanyorsa Yüksekkaldmmda da otomobil, kamyon, tramvay gibi makineli ve at, eşek gibi canlı nıerkeblerin yokluğu oraya, frenklerin dediği gibi ayrı bir (charme=cazibe) vermektedir. Bundan dolayıdır ki; yokuşun diklifc deretesi bazı yerlerde yüzde oruz beşi bulduğu halde gene, yaşlı bir çok yaya yolcular buradan çıkmayı tercih ederler. Çünkü orada herkes yayadır. Hulâsa Yüksekkaldırım bir iki gün evvel yazdığım, yaya kaldırum olmıyan Sııadiye asfaltına tamamen zıd olarak yaînız yaya kaldırımından ibaret bir dik yoldur ki; oradan geçip yiikselmck için yayalığı göze almak gerektir. Yüksekkaldınmın çıkısında inkâr edilemiyecok olan güçlüğe mukabil her adımda insanm yükseldiğmi hissetmesi zevki vardır ki inkâr edilemiyecek bir hazdır. Ama insanın baraklan, dizjeri ağnrî. Öyledir. Öyledir ama durup dururken yiiksebnek de her kula nasib değildir. İnsanm ya başı, ya ayaklan ağnmadan ynkselnıesine imkân yoktur. Biraz daha cıkınca bir takım köhne llfAL bakayası göze !Iisir. Bunlar vaktile mühür ve damğanın muteber ve makbul okhığn devirlerin san'atkârları veya o san'atkârların çocuk!andır. Mührün, hnzanın, senedin sepetin kıymeti kahnadığı zamanlarda mühre kimse rağbet etoıediğinden şimdi ne kazacakUnnı düşünmek ile geçindikleri, mostralannm tozlu ve kendilerinin kasvetli hallerinden anlaşılır. Biraz sonra kundnracılar gelir.Sanki yürüye vttrüye tabanlan aşınarf çiiriik çanklan yenilemek için bir tedbir imiş gibi yolun yansına yakın bir yerinde açıhnış olan bn dükkânlarda âpcmdan karjokaya, çizmeden tabanı raantarlı. burnu açık. topıığu çıplak sandallara kadar her türlü ayakkabı bu" lunur. Kaliteleri nedir bilmcm ama fiatiannın ucuz olduğu meydandadrr. Kuledibine vardınız mı? Yüksekkaldınmın yüreğine girdiniz demektir... Fırınlar. manavlar, zerzavatçılar her türîü pahalılık ve her türlü hıfzıssıhhat kanunlarına raznıen ucuz ve pis satış yaparlar. Bir kaç adım geridekl eski kitabcılarla, sandık sepetçilerin sakin hallerine mukabil burası vıcır vıcır kaynayan bir hayatiyet arzeder. Biraz pıs, biraz şamatacı fakat her şeye rağmen devam eden bir hayatiyet! Devam ettikçe manzara değişir, kaldırunın ortalanna kadar göze çarpan perişanlık fakat samimiyet, yavaş yavaş yerini sahte bir moderlnzme. terkeder. Mağazalar biraz daha düzgünleşir, mallann kalitesi ayni kalsa bile, dükkânlarm mostralan daha itinahdır, içerilerl mühmel olsa bile. Tünel civarma yaklaştığımız zaman Yüksekkaldırrmm gramofon ve plâk sahasına girmiş bulunuruz. BuTada her kafadan, daha doğrnsu her borndan bir ses çıkar. Bir tarafta rast peşrevi çahnırken öbür tarafta bir bluz, beri tarafta bir rumca tango sanki dünyadaki Bhenksizliği size hulâsa ermeye çahşırlar. Ve Beyoğluna yaHaştıkça alçahuay* baslayan Yüksekkaldınm arük burada vasfını kaybeder. Meçhul bir hanendenin sanki Yüksekkaldınmın bittiğine esef eder gibi okndnğu bir plâk ldmbilir kaçmcı defa olarak dönerken: Bilmezdim özüm gamzene meftun imişim ben» Şarkısını mekanik bir şuurla bağınr dornr! Yüksekkaldınmm destanı da burada biter. Yaşlan 29 u geçmemiş olup da ehliyetleri, dairesi âmirliğince veya valilerce tasdik edilenler de memleketin her yerinde vazife görmeğe ve her vasıta ile seyahat etmeğe kabiliyetleri bulunduğu hakkında tam teşekküllü devlet hastanelerinde heyetlerce rapor verilenler kaymakaın olmak için tefrik ve maiyet memurluklanna tayin olunacaklardır. Bunlar maiyet memurlukla Knox'un son r nutku etrahnda Başvekilimiz bugün Necliste Bahriye Nazırınm beyanatta sözleri? münakaşayı bulunacak mucib oldu Vaslngton 3 (a.a.) Dün gazetecller toplantısında yaptığı beyanatta, Amerika Bahriye Nazrn albak Knox, Atlantikte devriye gezen hiç bir Amerlkan gemisinin ticaret vapurlannı himayede kullanümarruş olduğunu ve hiç bir musademeye girişmediğini kat'î olarak söylemiştir. Albay Knox, ne mürettebatta, ne de teçhizatta hiç bir kayıb olmadığını söy lemiştir. Albay Knox, Amerikanın Atlantikte nazi tehlikesini bertaraf etmesi hak kmdaki talebine dair meb'usan meclisinde vuku bulan tenkidlere dair sorulan suale cevab vermemiş, fakat söylediklerinde ısrar etmlştir. Gazeteler başmakalelerinde endlşe gösteriyorlar ve bunu açıkça yazıyor lar. Zevahire bakılırsa, Ruzvelt kabineslnin bir rüknü, şefinin siyasetine muhalif bir siyaseti alenen terviç ediyor • harb istiyor. Halbuki şefi bu harbin e önüne geçilebileceği ümidindedir. Bu, itaatsizliğe kadar dayanan bir harekettir. Knox, Ruzveltin itimadını haizdir. Binaenaleyh Ruzvelt, Bahriye Nazınnm hareketini tasvib etmiştir. Çünkü ergeç çıkacak münakaşalarda mııhte mel olarak vertlecek karann arkasında fkârı umumiyeyl toplamak ümidindedir. Baltimor Sun gazetesl de şöyle diyor: «Hükumet azası aşagı yukan Knox'un dediğini söylemeleri lâzımdır. tngiltere bir dost olduğu kadar bir müttelik oldugundan Amerikanın açıkça takib etigl siyasette azimle, şiddetle ilerlemelidlr. Memleket efkân umumiyesinin taerlyetl tngiltereye tam ve müessir bir yardım yapılmasma karar vermiştir. İstihsali tevdi takib etmelidir. Eger tevdiat yapılmazsa, bunu millete söylemek lâzımdır. Bunun çaresi de bildirilmelldir.> Uzakşarkta yeni bir hareket ihtimali şî tecemmü kabiliyetinin yiiksekliği, 4 Sür'ati sayesinde fevkalâde baskın kabillyeti. Bu evsaftan bugünkü mevzuumuzla alâkası olan üçüncü vasıftır. Filvaki, hava süâhı çok cevval olduğu İçin, kara, hatta deniz kuvvetlerinden çok daha çabuk olarak bir cephede toplanabilir, ve bir cepheden ötekine gene fevkalâde bir sür'atle geçebilir. Bir donanmanın bir üsten kalkıp ba^ka bir üse gitmesi, denizlere hâkim olmak şartile günler ister. Bir ordunun bir cepheden ötekine nakli, demiryollarından, asfalt yollardan ve şoselerden istifade elmek şartile günlere ve haftalara muhtacdır. Hava kuvvetleri İçin ise, gidecekleri yerde, tayyare meydanları hazır bu'unmak şartile ki her memlekette bir çok uçuş meydaru ve hava limanı vardır üs, cephe ve mıntaka değiştirmek yalnız beş altı saatlik ve azamî bir iki günlük bir işlir. Hava ordusunun sevkülceyşî tecemmü kabiliyetinin yüksekliği sayesindedlr ki Alman hava kuvvetlerini kâh Polonyada, kâh Norveçte, kâh Holandada, kâh Fransada, kâh cenubi İtalyada, kâh Yugoslavyada, kâh Irakta, kâh Giridde görüyoruz. Alman hava ordusunun ayni birlikleri, dün, Yunan meydanlanndan istifade ederek Gıridi aldılar, Şimdi Girid meydanlarmdan istifade ederek İskenderiyeyi, Hayfayı bombahyorlar. Yann, tekrar iki günde Holancia. Belçika ve Fransadaki üslere ve meydanlara dönerek oralardan İngiltereye hücum edebilirler. Ayni blrliklerin, pek kısa bir zamanda, garbdan şarka, cenubu şarkiye, veya cenuba kaydırılmalan ve sevkülceyşî yığmaklar yapmaları kabildir. İngiliz hava kuvvetleri ise, sevkülceyşî tecemmüler yapmak hususunda, Alman hava ordusu derecesinde müsaid vaziyette değildirler. Büyük Britanya adasındaki büyük hava birliklerini, avcı, keşif, hafif bombardıman, pike tayyarelerile olduğu gibi, bir iki uçuşta Ortaşarka götürmek kabil değildir. İngiliz hava birlikleri, hatta bir donanma hızile dahi cephe değişüremezler. Ancak deniz aşın bir sefere sevkedilen kara ordusu gibi vapur ambar'arında ve güvertelerinde «îeyri adi> ile İngütereden Mısıra sevkolunabilirler; böylece hava süâhının yıldırım gibi seri sevkülceyşî tecemmü vasfından ıııahrum kalırlar. ingiliz hava ordusu, bu yüksek kabiliyetinden ancak, bir iç hatlar sevkülceyşi takibine müsaid merkezî vaziyetlerde bulunan mmtakalarda istifade edebilir. Meselâ Habeşistanda bulunan hava kuvvetlerini. Mısırda, Iibyada, Kızıldenizde, Hind Okyanusunda, Irakta, Suriyede kullanmak ve bunları birkaç gün içinde, bu muhtelif mıntaka ve cephelerln birinden diğerine götürüp getirmek mümkündür. Böylece, coğrafî vaziyet, Alman hava ordusunun toplu bir vahdet teşkil etmesine müsaid olduğu halde, İngiliz hava ordusu, biri İngilterede, diğeri Ortaşarkta olmak üzere iki ayrı kül halinde hareket etmeğe meeburdur. Bu gruplarm birbirine müessir yardımı, uzun menzilli büyük bombardıman tayyareleri haric olarak, denizaşın sefere gönderilen kara ordularmm yardımı kadar ağudır. *** Mihver devletlerinin Nanldn hükumetini tanıyarak Japonyayı hoşnud etmek yolunu tutmalannın hedefi giinün meselckri içinde mühim bir mevki işgal etmekte devam ediyor. Japonyayı tatnün etmekten gaye onıın Sovyetler Birliğiıve karşı açılan harbe iştirakini mi, yoksa Uzakşarkta İngiltere ve Amerikaya karşı bir harekete girişmesini •mi temin etmektir? Vaziyet bu iki sualle de meşgul olmağa mütehammildir. Japonyayı Sovyetlerle harbe sürüklemek, Sovyetlerin bütün haricî âlemle te«r.as ve irtibatlannı kesmeğe ve kuvvetlerini iki cephede kullanmak ıslırarında kılmalarma sebeb ohır. Fakat Japonyayı İngiltere ve Amerika ile uğraşmağa sevketmek İngiltere ve Amerikanın harb gayretlerini aksatmağa jarar ve İngiltere ile Amcrikanm Sovyet Alman harbindcn istifade ederek harb gayretlerini yakın istikbalde Alır.anyaya karşı kemiyct ve keyfiyet bakımlarından kat kat üstün Bİlâhlarla taarruz etmelerine mâni olur. . Bugünkü Uzakşark vaziyetinde ise Japonyayı Amerika ve İngiltere ile hâd bir ihtilâfa düşürecek imkânlar mevrııddur ve bunlan Nankin hükumetini tanımak hâdisesi hazırlamaktadır. Çünkü Çin dahllinde bir takun imtiyaz mıntakalan mevcuddur. Ve bu imt^az mıntakalan İngiltere ve Amerika pibi yabancı devletlere aiddir. Şayed ,Taponya Nankin hükumetinin miistakil bir devlet olarak tanmmasından istifadc ederek bu imtiyaz mmtakalannı büsbütiin kaldırmağa teşebMis eder ve müstskil olan Nankin hükumetinin kendi 25 kuruşu ffermiyen eksik toprakları üzerinde lıiçbir yabancı devtahsilât lct hesabına imtiyazlar tanımıyacağını Ankara 3 (Telefonla) 25 kuruşu ilân ederse bu hareket, Amerika ve İngiltere ile Japonya arasında Almanyanın gecmiyen eksik tehsilâtm aranmaması özlediği vaziyeti ihdas edebilir ve böyle bakkında De\1et DemiryoUarına salâhice Japonyanm İneiltere ve Amerikayı vet veren lâyiha •umuınî heyete sevket'zakşarktan külliyen uzaklaştırmak dildi. icin girişeceği bu harb, İngiltere ve Arnerikanın harb • gayretlerini tamamen protestolarla atlahlması muhtemeldir. Almanya aleyhinde •hasretmelerine karşı Fakat Japonyanm daha sonra Hogelir. landa Hindistamna karşı harekete geçMihvcrin bu sırada Nankin hükumetini tanunası bn maksadla hazırlanmıs bir siyasî manevra telâkki edilmekte ve J ıponyamn bu tarzda bir harekete girişmest beklenmcktcdir. Bununla beraber Japonyanın Çindeki imtiyaz mmtakalannı ilga etmesinin dahi İngiltere ve Amerika tarafından, şimdilik sükutla geçişlirilmesi ve bu hareketin tevlid edeceği memnuniyetsizliğin Remziye, buralara hırsla değil, hürmetle bakıyordu. Bu parada, kimsenin ahı, gözyaşı yoktu. Fİkri, onu, çalarak çırparak, dolandırarak değil, alnının te"ile damla damla kazanmıştı. Gene kız, paralara dokunmağa korkuyordu: Hepsi ne kadar? Fikri, paraları yelpaze gibi açmıştı: İşte, say be! Yirmi alü papeL Eemziye, düşünüyordu: Senin başka yerlere borcun yok FJîri, kısa bir tereddüdden sonra: Hayır! dedi. Gene kız, onun duralayışını hisset3i:şti: Pek, birden hayır! diyemedin, Fikri! Senin ufak tefek borclarm olacak. İş5>ken, ne üe geçiniyordun? Fikri, durgunlaşmıştı: Kendi paramı idare ile harcadim. Bazı ufak tefek borclarım da var ama, ^hemmiyetsiz... Remziyenin dudaklan titriyordu: Fikri, yoksa söylenenler doğru mu? O... Eoğazı tıkanır gibi oldu, zorla söyledi: O korkunc ihtiyar karıdan para aldın mıydı? Fikxi, bunu itiraf edemezdi. Bunu külceyşî vaziyeti icabı olarak iki hava ordusuna sahib olmak mecburiyetinde bulunan İngilterenin, hava üstünlüğü her iki cephede ayrı ayn temine çalış ması lâzım geleceklir. Bu da, İngiliz havacılık sanaylüe ona yardım eden Amerikan endüstrisinin işini pek çoğaltacaktır. Mihverin elde cdebileceğı tayyarelerin en az bir buçuk misü fazlasını imal etmek ve İngiliz hava ordulanru da, Alman ve İtalyan hava kuvvetlerinin sayıca üstüne çıkarmak ve bu kuvvetleri de en rasyonel ve müessir şekilde kullanmak lâzundır. Bu hava mücadelesinde, İngilterenin mühim bir üstün! iiğü vardır ki o da, İngiliz ve bilhassa Amerikan tayyare motörlerinin Alman ve İtalyan motörierinden kalite itibarile kıyas kabul etmiyecck kadar iyi olmasıdır. Muayyen bir müddet çalıştıktan sonra motörlerin £İden geçirilmesi ve esaslı surette tamiri icab ettiği için bu kalite üstünlüğü, netice itibarile bir sayı üstünlüğü de temin etaıektedir. Çunkü Alman ve İtalyan motörleri, İngiliz ve Amerikan motörltrinden daha kısa zamanda tarrure muhtac olmakta, böylece motörlerinin tamirde bulunması, hizmetteki tayyarelerin sayısuıı da azaltmaktadır. İngiltere, Ameıikanın yardımüe garbda ve çarkta hava üstünlüğünü temin edeceğini ümid ediyor. Bu ümidin ne zaman tahakkuk edeceğini tayin etmek kabil değildir. Çünkü, Almanya ve İtalya, işgal ettikleri memleketlerdeki tayyare fabrikalarının da yardımüe büyük gayretler sarfetmekte ve evvelden kazanmış olduklan üstünlüğü elden kaçırmamağa çalısmaktadu"lar. İngiltere, ümid ettiği faikiyeti. garbda ve şarkta elde ettiği takdirde, roüdafaadan taarruza geçecek ve ancak o zaman, hava silâhının başta baskın yapmak vasfı olmak üzere öteki evsafından da jstifade ederek Mihveri müskül vaziyetlere sokabilecektir. ABÎDÎN DAVER Hataylı muallimler Sevgilisini yaraladı Paşabahçede dün kanlı bir vak*a oldu Paşabahçede Gümüşsuyunda 12 numarada oturan 18 yaşlarında Naciye admda bir kız altı ay kadsr evvel Mehmed Tayhan adında bir gencle sevişerek nişanlanmıştır. Fakat son zamanlarda aralannda sık sık münakaşa başgöstermis ve netice itibarile nişan bozu'muştur. Fakat Mehmed Naciyeyi fazla sevdiğinden nişanm bozulmasına çok müteessir olmuş ve Naciye ile tekrar nişanlanmak için bir çok çarelere başvurmuştur. Naciye, Mehmed tarafından yapılan bütün teklifleri reddetmiş ve bir kaç gün evvel de kat'î bir lisanla tekrar birleşmeleri imkâm olmadığını Mehmede bir vasıta ile söylettlrmiştir. Bu vaziyete muğber olan Mehmed bir türlü bu reddl kendine yedirememiştir. Nihayet dün sabah saat 10 da Paşabahçede Naciye İle karşılaşmıştır. Yapmak istediği son bir teşebbüs de akim kalmca Mehmed kendinden geçmiş ve bıçağını çekerek rastgele Naciyeye saplamıştır. Bu suretle yedi yerinden yara alan Naciye sokağın bir kenarına yıkıhnıştır. Vak'ayı müteakıb aklı başına gelen Mehmed kacmak istemişse de zabıta tarafmdan yakalanmıştır. Yaraları ağır olan Naciye Nümune hastanesine kaldmlmıştır. Bunlar hakkmdaki lâyiha. umumî heyete verildi Ankara 3 (Telefonla) Hatayın anavatana ilhakından evvel orada ö'ğretmenlik yapanlara dair kanun lâyihası umumi heyete verildi. Hiçbir zaman Türklük ve öğretmenlik haysiyet ve şerefini ihlâl eden harekette butunmanm olduklan ve halen hududlarımız dahllinde bulunduklan Maarif Vekâieti müdürleri encümeni kararile tasdik edilenlerden ilhaktan önce Hatayda en az iki müteakıb ders yılı öğretmenlik yapanlar tahsil derecelerine bakılmaksızın mensub olduklan tedrisat zümresine göre tayin olunabileceklerdir. Maaş dereceleri 3886 sayılı kanunun muvakkat 3 üncü maddesi hükmüne göre tespit olunacak kıdem ve terfi muameleleri 3656 sayılı kanunun umumî hükümlerine tâbi olacaktır. Muğlada zelzefeler hâlâ devam ediyor Muğla 3 (a.a.) Burada yer sarsıntılan hemen her gün hafif ve şiddetll olmak üzere devam etmektedir. Geçen ayın 21 inden 30 une kadar on üç defa yer sarsıntısı olmuştur. Bunlardan ikisi Datçada, biri Marmariste vukua gel miştir. TJşak 3 (a.a.) Biri salı akşaml. diğeri de dün ikide olmak üzere yirmi mesi daha başka neticeler verir ve o zadört saat içinde burada iki yer sarsınman İngiltere ile Amerika, Japonya ile tısı olmuştur. Hasar yoktur. harbetmekten başka bir çare bulamazr. Kıbtıs adasına hava hücumu Uzakşarktaki vaziyet bu merkezdedir Lefkoşe 3 (a.a.) Çarşamba sabahı, ve görülüyor ki Mihver devletleri bu sı 8 düşman tayyaresi Kıbrıs adasınm garb rada İngiltere ve Amerikanın Uzakşark kısmı üzerine bir taarruz yapmıştır. Pata meşgul olmalaruu arzu etmekte ve fos bölgesine bombalar atılmıştır. Bu ana bunun için uğraşmaktadırlar. kadar, hiç bir hasar ve hiçbir insan zaömer Rıza DOĞRUL yiatı bildirilmemektedir. İtiraf etmek, bütün yalanlan, iftiraları da kabul etmek dernekti. Kuvvetle: Hayır! dedl. Onun tok sesle, hayır! diyişine sevinen Remziye, paralan saydı: Tam yirmi alü lira Düşünüyordu: Bununla aylık bütçeni tanzim etmelisin. Evde yiyorsun. Günde yarım lira yeter mi? Fikri, parmaklarmı çıtlattı: Yeter de artar bile... Sen, kırk kuruştan hesabla. Fazla mirasyedileşmiyelim Yanında bulunsun, artırdıklannı bir kenara atarsın, o da bir yandan birikir. Fena mı? Fikri, Remziyenin omzuna vurdu: Akhnla yaşa» Her şeyi düşüneceğiz, sevgilim, her şeyl düşüneceğiz. Düşünmeğe mecburuz. Öyle kendi havalarında idiler ki, yalnız, soğuk odada üşüdüklerini ve daha da ÜEÜyeceklerini düfünemiyorlardı. Remziye, hesablar yapıyordu: Sana, iç çamaşırı lâzım... Mendil lâzım... Çorab lâzım... Havlu lâzım. Yavaştan yavaştan bütün eksiklerini tamamlıyacaksın. Esvabların da eski... Usakta da zelzele oldu Almanya, hava yolile Akdeniz kıyılarmdaki tayyare üslerine inmek İçin evvelâ müttefiki İtalyanın havalarından ve meydanlarmdan istiiade etmiş, daha sonra, merkezî Avrupada ve Balkanlarda işgal ettiği bütün memleketierin havalarından geçmiş, meydanlaruu kullanmıştır. İngiltere için müttefiki Fransa ortadan kalktıktan sonra, Akdenizin Afrika sahilierine geçmek için ne böyle dost havalar, ne de istifade edebilecek emre amade meydanlar vardır. Gerçi, İngiltere ile Mısır arasındaki mesafeyi ki kisma ayıran birer merhale ve iniş meydaru olarak Malta İle Cebelüttank üsleri varsa da bunlardan Malta, düşman tayyare meydanlanna pek yakın olduğu ve daimî hava hücumlarma maruz bulunduğu İçin, tam emniyette bir üs değildir. Bu iki limandan ve en ziyade Cebelüttarıktan istifade etmek suretile uçarak İngütereden Mısıra gelmek mümkün ise de, bu geniş mesafeleri, ancak ağır bombardıman tayyareleri katedebilirler. Bu gibi ağır bombardıman tayyarelerinin uçarak İnglltereden Mısıra geidikleri vakidir. Fakat İngilizlerin elinde bulunan uzun mesafe bombacıları mahduddur ve bunlar da, daha ziyade Almanyaya akın yapmak için ve Atas Okyanusund'i vapur kafilelerini korumak için kuHanılmaktadır, *** Bu şartlar altında İngilizlerin hava üstünlüğü temin edebümek için, her İki cephede de, çok büyük hava kuvveüerine malik olmaları icab eder. Büyük Britanya adasında, Almanyanın bütün hava kuvvetlerine faik bir hava ordusu teşkil edebildıklerl ve bunu Almanyaya karşı kullanmağa başladıkları zaman, Almanlar da, hava ordulannı hem«ı hemen tamamile İngiltereye karşı tahşid etmek mecburiyetinde kalacaklardır; fakat, buna rağmen, Almanlar, kısa sürecek bir hareket için, Akdeniz toyılanna müBütün bu izahat bize gösteriyor ki him hava kuvvetleri ayırabüeceklerinden merkezî vaziyette bulunan Almanya, İngilizlerin, Ortaşarkta ayrıca büyük hava silâhının mükemmel sevkülceyşî kuvvetleri bulunması lâzımdır. evsafından istifad» ettiği halde İngiltere, İngiltere için iki ayn filoya, İki ayrı bu silâhlann» ayni vasıflanndan hemen hemen faydalanamamaktadır. Hava silâ orduya sahib olmak mecburiyeti gibi, hının esaslı sevkülceyşi vasıflan nedir? iki ayn hava ordusu bulundurmak zaıureti de kat'idir. Hava ordusunun en 1 Çok uzun menzilli olmak, 2 Manialardan kaçış, aşma ve hasım mühim zafer ami'i olduğu meydana çıktıktan sonra, İngilterenin muzaffer olmaarazisi dahiline nüfuı kabiüyeti, 3 Çok cevval olduğu için sevkülcey sı hava üstünlüğünü elde etmesine bağ Vişl 3 (a.a.) Yeniden dört sınıf Fransız esiri Almanlar tarafından serbest bıraküacaklardır. Bunlar, bütün beyaz ırka mensub esirler, geçen Büyiik Harbde çarpışmış subay ve yedek subaylar, 1900 senesi kânunusanisinin blrinden evvel doğmuş olanlar, posta, telgrafta çahşmış memurlardır. yat, bana bile, emniyet etme. Fikri, bir kahkaha kopardı: Sen sapıtmağa başladm. Gene kız, gayet ciddî duruyordu: Hayır! İnsanlara inanmaman, emniyet etmemen îçin söylüyorum. Bir kişiye inanan, emniyet gösteren, günün bîrinde, haşkasma da İnanıverir, emniyet ediverir. Yol açılır, Fikriciğim! Fikrinin ellerini tutmuştu: Para işlerinde, bana inanma! Ama... Boynunu büktü. sol yanağını çukurlaştırarak gülümsedi: Ama... Seni sevdiğime inan... Fikri, Remziyeyi kolları arasına almıştı: Sana inanıyorum Remziye... Gene k'.z, rahat, mes'ud soluyordu: Hiç fena etmezsin, hiç yanılmazsın. Kapıya vuruluyordu. Edibe teyzenin sesini duydular: Lemancığım, aşağıda üçüdüler, artık yukarı çıksuilar, diyor! Fikri. kollarını gevşetmiştl, Remziye, dogruldu, kalktı: Farkmda olmadan çok üşüdük. Leman, kahvaltıyı hazırlamıştır. Bir kaç lokma bir şey yersin, ısınırsın. Sonra tumba yatak! Odadan çıkarlarken İlâve etti: Almanya, birçok Fransız eslrlerini serbest bıraksyor B. FELEK Gramer tedrisatı Orta mekteblerde, bu ders yüında okntulan gramer kılavuzu hakkında Maarif Vekâletine mütaleasını bildiren 400 muallimin raporlannın tasnifi bitmiştir. TJmuml esaslan tespit etmek üzere bu ay içinde Ankarada toplanacak kongreye şehnmizden ve diğer yerlerden dil işlerüe uğraşan mütehassıs zevat davet edilmiştir. Hırsıza kilid olmaz ama, sen, hem kilidle, hem sürmele. On parayı açıkte bırakîna. Sen de bilirsin. Fabrikada karılar, yirmi parayı, on parayı nasıl birbirlerinin ellerinden kaparlar! Ben, dışarıdan bir şey almam ama, gene ihtiyaten yanımda hep bozuk para bulundururum. Fikri, gene kızın omzunu tuttu, hafif çe sıkü: Hesab faslını kapa... Öyle sıkı oldum ki bazan kendi kendimden utanacağım geliyor. Sıkmtıdan cıgaraya ahştım. Onu da bıraktım... Bu seferki işsizlik gözümü, fena yıldırdı. Remziyenin soluk bakışh gözlerinin İçi daha solmuştu: Kolay kazanmıyorsun. Yukarı çıakrlarken neşeli bir sesle fısıldıyordu: Öyle rahat edeceğiz, öyle mesud olacağız ki... Leman, onları çaük kaşla karşılamıştı: Soğuk odada o kadar oturulur mu. Çay, kaynadı, taşü artık. Ne konuşacaksanız, burada konuşunuz. Ben, gıder yatarım. Edibe teyze, mangal altında kıpırdanan bir kedi gibi mınldandı: (Arkası var) AŞK roman Fikri, daha fazla söylemesine mâni oldu: Biraz nefes al... Benim düşündüklerim de var. Evvelâ, şu paranın içinden on beş lirayı al... Remziyenin içine doğmuş gibiydi: Neden? Sen al, canım! Fikri, onun gözlerinln içine bakıyordu: Çorbada maydanozum olsun. Artık çalışıyorum. Remziye, kabul etmek istemiyordu: Aman Fikri, ne tuhafsın! Bunu da nereden çıkardın? Pekâlâ, İdare olup gidiyorduk. Fikri. ısrar etti: Hiç de pekâlâ, değil! Leman, hasta! Kömür lâzım... Sabun lâzım... Şeker lâz:m« Kahve lâzım... Remziye, ellerini çırparak gülüyordu: Kâfi... Kâfi... Taşı gediğine koydun. On beş lirayı aldı: Sana, hesabıru vereceğim ama.. Fikri, ayağa kalkacakmış gibi davranmıştı: Eğer hesab verecek olursan, ben giderim. Remziye, korkarak bir çığlık kopardı: Deli! Her şeyi sahiye alma. Şaka söyledim. Hemen de almırsm. • • Paraları, hırkasmın cebine koymuştu: Sana, on bir lira kalıyor. Eğer ar UNU Mahmud Yesari tırHmaz da sonunda dara gelirsen, benden istersin. Sıkılmaca yok. Oldu mu şekerim? İki elile Fikrinin yüzünü tuttu, dudaklarından, öpücük öpücük öptü: Bu paralar, ananm ak sütü gibi helâldır. On parasını düşüremezsin. Çünkü, bu on paranın ağırhğı, zenginlerin altınlarmm ağırlığmı bastırır. Aman, dikkatle harca. Sanümi ara. Çingenece hesab et, cömerdliğe hiç yanaşma! Dalgmlığa da gelmez. Herkes, birbirinin elindeki paraya bakıyor. Gözünü kırptın, yahud başka yere baktm mı? Paralar kanadlamverir. Artık, tut kelin perçeminden... Düğüm düğüm üstüne vur Fikriciğim, koynuna sok da