13 Ocak 1941 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

13 Ocak 1941 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

2 CUMHURİYET 13 İkincikânım 1941 FİKİR HAYATI |Doğru değil mi?| örf ve âdetlerimizdeki karışıklığı gidermeliyiz! Millî ve dinî bayramlanmızda bilhassa busbutun goze batıyor. Selâm verme, tebrik etme hareketlerımızde hiç bir nizam ve insicam yok. Bazan bir odaya bir delıkanlı gıriyor, eski tabırle koskoca bir hanımefendi ayağa kalkıyor. Bazan bir salona kellı felli, yaşlı, hurmete şayan bir zat geliyor. on yedi yaşlannda bir kızcağız bacak bacak üstüne atmış istifini bozmuyor. Birincisi fazla nezaket, ikincisi «kadın erkeğe kıyama mecbur değildir. esasını yanlış anlaşılması neticesi aşırı asrilik. El öpme, sıkma, şapka çıkanp çıkarmamR hususlarında da herkes ; kend ne göre bir yol tutturmuş gidiyor. Bu haller belki kalabalık olmadıgı vakit pek o kadar nazara çarpmıyor, fakat bir mecliste, bir toplantıda ayni din ve milliyette olan insanların muhtelif tarzda selâmlaşmalan, bayramlaşmaları pek acayib oluyor. Sonra, dualarda ve dinl merasimde de hazır bulunanlardan bir kısmının baslannı açmalan, ötekilerin şapkalarmı muhafaza etmeleri çok garib bir manzara meydana getiriyor. r Bu va?ivet karşısında örf ve âdetlerimizdeki kariKiklıgın önüne geçmek. selâm verme. alma, tebr'k etme, dualarda ve dini merasimde hazır bulunma ve sair hususlarda muayyen bir esas meydana kovarak onların bütün Türkler tarafından ayni sekilde yapılmasını tPmine çalışmak zamanı gelmiştir, diyoruz. [ Şehir ve Memleket Haberleri j Süleymaniyede üç ev yandı Türkiyede Bergsonizm Bergson felsefesinin Türkiyede 1908 den sonra yaptığı tesirlere toplu bir bakış 1 ğız. Diğer tara tan Gazeteler, Fransız Yazan : filozoflarından Hen*v madde âlemini de. ri Bergson'un ölü*.bu kuvvetin yarattıtnünü haber veriI ğı mefhumlar ve şeyorlar. Bu haberin | killer vasıtasile idTürk tefekkür dünrak ediyoruz. 1907de yasım da alâkadar edeceği şüphesizdir neşredilen meşhur «Madde ve Hafıza», Çünkü Bergson, fikir tarihimizin son bu suretle Bergson felsefesinin fizik çeyrek asrında bize her bakımdan raü dünyaya aid izahını vermektedir. essir olmuş bir şahsiyettir. ¥** Bergson 1859 da Pariste doğdu. FelŞimdi sadece doğuşuna işaret etmekle sefe tahsilini Yüksek Muallim Mekteiktifa ettiğimiz bu felsefî doktrin ilo binde ikmal etti ve 1881 de mezun olTürk tefekkür dünyasının alâkasını adu. İlk hocalığını evvelâ Angers Liraştıralım. sesinde, sonra Clermont Ferrand'daki Bizde Bergsonizm hareketi ve tesiri Paskal Lisesinde yaptı. Bu esnada ayni zamanda Clermont'un küçük Üniversi ne zaman ba>=ladı? Bir gazete sütunu tesinde «Gülmek Nedir?», «Nezaket için pek elverişli olmıyan bu sorgu, üHakkında» mevzuları üzerinde konfe zerine düşülse bile cevabsız kalmağa ranslar verdi. Şöhreti yayılmağa basla mahkumdur. Maamafih bildiklerimize yan genc filozof, 1889 da Parisin IV ün işaret edelim: 1909 da Diyarbakırdan cü Henri Lisesine tayin edildi. Oradan Selâniğe gelen Ziya Gökalp, ideal araYüksek Muallim Mektebi müzakereci yan imparatorluğun içtimaî meseleleriprofesörlüğüne, daha sonra College de ne istikamet verecek Avrupalı müteFrance'a geçti. 1914 harbinin başmda fekkirleri kitabları vasıtasile tanımnja onu tedrisattan çekilmiş görüyoruz: başlarken Bergson'a da rastladı. 1909 Bergson tefekkürden işe ve harekete 1912 arasındaki Selânik mahfillerinde geçmiştir. 1914 harbi, Durkheim ü,e bir Ziya Gökalp'ın, o zaman Fransada en likte Bergson'u da siyasî heyecana dü parlak ve en şöhretli devrini yaşayan şürdü. İnsaniyet namına harbeltiğini Bergson'dan sık sık bahsettiğini arkasöyleyen Fransanın davasını Durkheim daşlarından birinin hatıralarmdan aneosyoloji lisanile müdafaa eden meşhur layoruz. Filhakika ilk yazılarında da broşürlerini neşrederken Bergson da Bergsonizmden izler görülmektedir. Fasiyasî heyetlerin başında olmak üzere kat sonradan Durkheim'i tetkik etmesi kâh İspanyaya, kâh Amerikaya gitti, üzerine Bergson ikinci plânda kaldı. felsefî şöhretini ve gerçekten güzel ve edebî olan fransızcasmı Fransız dava Bu tercih sebeblerinin neden ibaret olsına hasretti. Mareşal Joffre ile birlikte duğunu sosyolojik bakımdan anlamak Amerikaya yaptığı seyahatin Amerika güc değildir. Bununla beraber Ziya yı, Fransa ve İngiltere davasma ka Gökalp'ta kendi seciyesi ile de anlaşan rıştırmak hususunda çok müessir ol bir Eergsonist cephenin daima yaşadıdusju bile Iddia edilmektedir. İtilâf dev ğını sezmek te ayni derecede kolaydır. letlerinin zaferinden sonra da «Milletleı Bergsonizm ile alâkamızın ikinci veCemiyeti» nin «fikri iş beraberliği cooperation intellectuell> ne azalık ya 6İkasına, memleketimize 1914 ten sonra parken hep ayni heyecaıu taşıyordu. getirtilmiş olan bir Alman felsefe pro1928 de Nobel edebiyat mükâfatını ka fesörünün bir Türk felsefe mecınuazanan Bergson, o zamandanberi gerek sındaki neşriyatında rastlayoruz. Filhafelsefî tefekkür âleminden, gerek si kika 1916 senesine aid «Edebiyat Fayasî aksiyon sahasından çekilmiş bu kültesi Mecmuası» nda İstanbul Ünilunmakta idi. Maamafih filozofun ahlâkt versitesi Felsefe Profesörü G. Jacobi ve siyasî felsefesi her tarafta beklen Fransız filozofu Bergson'un Alman feldiği için Bergson, münzevî hayatı de sefesinden, bilhassa Schopenhauer'den vamınca içinde bulunduğu murakabe aldığı tesirleri izaha çalışmakta, bu telerin neticesini 1930 da «Ahlâk ve Di Biri Fransızlara rağmen müdafaa etrıin İki Kaynağı» isimli eserile teblip mektedir. Jacobi, bu vesile ile «Almanetti. Bergsonizm ile alâkadar felsefe hk» ile «barbarlık» arasmda benzerlik mahfilleri, filozofun felsefî tefekkür çemberinin artık kapandığı kanaatini gören ve 1914 savaşı sıralarında bu ızhar ediyorlar. Bergson ne verebilecek benzerliği neşriyatımn esası yapan ise verdi diye düşünüyorlardı. İşte 1941 Bergson'a Türkiyeden şu şekilde hüyılının beşinci günü 82 yaşında ölen cum ediyordu: «Felsefesinin esasını Almanyaya borclu olan Bergson'un kenFransız filozofunun hayatı. disi Alman felsefesini barbarlık diye tavsif ederek kadrini tenkise çalı$ıyor... fikriyesine dokuzuncu asrm ikinci yarısm Bu sırada Alman hayatı On da Fransız felsefesi, muzaffer olan müs karşı olan hücumlarını gayritabiî, hepet ilimler karşısında kuvvetsiz bir yecanlı bir haleti ruhiyeye atfetmek halde bocalarken iki yol karşısında kal icab eder.» mıştı: Ya mekanizmi kabul etmek, yaBergson'un Alman felsefesine borclu hud mağrur ilmin mekanizmasını yok olması meselesini bir tarafa bırakarak lamak. 1874 te E. Boutroux neşrettiği bir Türk ilim müessesesinde çalışan bir «Tabiat Kanunlarının İmkâm De h Alman profesörünün Türkiyede göstercontingence des lois de la nature» esediği bu millî asabiyeti kaydetmekrile ikinci yolu seçti. Bu suretle felle geçelim! O zamanki Türk müsefeyi mekanizme irca etmeğe çal'şan müspet ilim, daha doğrusu ilimcilik, nevverlerinin, bilhassa Üniversitedeki bu defa felsefî tefekkürün tenkidine felsefe profesörlerimizin, bu arada Ziya uğradı. Brunschvicg'in ifadesile şimdiye Gökalp'ın ne vaziyet aldıklarmı bildikadar ancak ferdin ölümünden sonra recek malumattan mahrum bulunmakferdi öteki dünyada devam ettirecek tayız. Fakat Bergsonizm ile asıl alâkabir kuvvet gibi düşünülen nıh, şimdi mız, 1914 harbi sonunda adeta bugünkü bu dünyada tekrar rol oynamağa baş Fransanın haline düşen Türkiyede başladı. Ruh artık cörtülere sarılmış, an lamıştır. ikinci bir müsahabede bu acak ölümden sonra üzeri açılacak bir lâkadan bahsedeceğim. koltuk» addedilmekten çıktı. İşte BergZiyaeddin FAHRİ son, bu tkoltuk» un fizik, biyoloji, psikoloji ve felsefe karşısmdaki hakların: MAAR1FTE ortaya atacak bir filozoftur. f Istimlâk kanunu Şehrimizin, bilhassa İstanbulun imannda mühım bir rol oynıyan ıstimlâk kanunu, geçen sene Büvuk Mlllet Meclisince tadil edilmis olmasına rağmen imar işlerini gecıktirecek bir vaziyet ihdas etmiştir. Bundan evvelki ıstimlâk kanununa nazaran bir binanın istimlâki için o binanın Maliye Tahsıl şubes:nce mukayyed iradı safısinin on seneliğini birden vermek kâfi geliyordu. İstanbul Belediyesi bir çok masraf ihtıyarıle açtığı yollardan ve geniş cnddelerden kendisinin de istifades.nı düşünmüş ve bir cadde açıldığı zaman bu caddenin tarafeynine bir miktar daha istimlâk yapmak ve şereflenen bu arsalan halka satıp hiç olmazsa ihtiyar edilen masrafın bir kısmını mütedavil sermaye suret.nde elde etmeğl kararlaştırmıştı. Hükumet de istimlâk kar.ununu bu şekilde tadil ederek Büyük Millet Meclisıne vermişti. Büyük Millet Meclisi, kanunu. Belediyenin istediği şekilde tadil etmekle beraber bu defa esasta da mühim tadilât yanmıştır. Buna nazaran her hangi bir binanın istimlâki eskisi gibi iradı safisinin on seneliğini vermek suretile yapılmıya caktır. Te^kıl edilecek takdin kıymet komisyonları o binaya kıymet koya caklardır. Yeni istimlâk kanununıın heyeti unıumıyesı tatbık mevkiıne konulduk tan sonra Belediye muhtelif semtlerde takdıri kıymet komisyonlan kurmuştur. Bu komisyonların masrafı Belediye butçesine bir hayli ağıra mal olmaktadır. En ziyade müşkülâtı baıs olan hususlardan biri de hissadrı çok olan bina sahiblerinin adreslerini bulup bunlara tebligat yapmaktır. Bunlardan bazıları Türkiye hududlan haricinde iKamet ettikleri takdirde bu tebligatın icrası senelere mütevakktf bulunmak tadlr. Eski kanun, verilecefc para için bir had tayin ettiği cihetle istimlâk işi nispeten fazla itirazlara sebebiyet vermiyordu. Fakat iş takdiri kıymet komisyonlanna intikal edince, bu kıymetlere itirazlar vapılmakta ve mahkemeye düşen istimlâk davalan yüzünden her hangl bir binanın istimlâki için aylar, scneler geçmektedir. Bu suretle Bele diyenin halen mahkemelerde dört yüzü mütecaviz davası rüyet edilmektedir. îstimlâk kanunundaki yeni tadilât şüphesiz tasarruf hakkına fazla ihti mamın bir eseri olmakla beraber imar işlerinin taciline engel olmaktadır. Bu hususta yeniden tetkikat icrasına lüzum gösterilmektedır. Komsu Balkan memleketlerinde dahi seri imar yapabılen Yunanıstan ve Bıılgaristan gibi memleketlerin istim lâk kanunlarının gözden geçirileceği bildirılmektedir. IHEM NALINA MIHINA] Annemin bayrağı rife günü hayata gö/.'eriııi kapayan anam için, bir mersiye yazarak kendi kedcrimi \e yasımı sizlere de aşılamağa kalKışacak değilim. Abidin Daverin annes'iıdca değil, bir Türk anasından bahseüecegim. Onun odasmda, başının ucunda, Enaraınuı ve Kur'anınm durduğu kueıik rafın üstünde ipek bir Türk ba^ağı \ardı. Bu küçük bayrak, odasuıın tek âyııeti idi. Bu Türk anası, o bayrağu» golgesi altında yaşadı, ujnıdu ve bldü. Bayram gunleri astığımız bayrak dn, onun üstune titrediği sevgiülerinden biri idi. Bayramlarda bayrağı balkona o astırır, o indirtir, sonra bir bohçaya ihtiuıaıula sarıp kendi dolabında saklardı. Bir jaz, yün bayrağa güve girmiş, bira* hırpalamıştı. B B Türk anası, sevgili baytağınm örselenmesine çok üzüldü; (inun kıymetli eski şallarını güveler liyme üynıe ettiği zaman bu kadar acırunamıştı. Ondan sonra bayrağ» naftalinler içinde «akladı. Anamın bana bıraktığı yadigârlar arasuıda bir İstiklâl marşı notasi tla çıktı. lıllarca evvel, tâbün bana gönderdiği bu notajT o almış; dolabmın içine saklamış. Bu İstiklâl marşını da gördükten sonra, onu, yalnız kendi annem olarak değil; hamiyetü, vatanpervcr, millî raukaddesatımıza derin bir sevgi ile bağlı bir Türk anası olarak da bir kat daha sevdim. Onun en büyük zevki, penceresinin onüııde oturup talime gidip gelirlerken eıliiden Harbiyelileri, son yıllarda da \edek Subay okulu talebesini ve askeıleri seyretmekü. Gel bak oğlum, askerler geçiyor, diye beni çağırır; onlara dua edcrdi. Crnazesi kahraman Mehmedciklerin omuzlarında, şehidlikte ebedi uykusıuıu uyumağa giderken Yedek Subay okulu talebesi bayram için izinli çıkıyorlaıdı. Onların bir çoğu, tanımadıklan bu Tıirk anasının cenazesini selâmladılar. Bu selâm ona, o kadar sevdiği bu ünifornıail Türk çocuklarının mukabelesi oldu. Allah rahmet ejlesin. Adz okuyuculanm, bu yanmı şahsl bnldunuz da hoşunuza Ritmedijse, beni mazuı görmenizi dilerim. Şehrin imar faaliyetini daha ziyade Yangının geç haber verilmesi ateşin bü kolaylaştırmak için kanunda yeniden tadilât yapılması düşünülüyor yümesine sebeb oldu Dün sabah saat 5.30 da Süleymaniyede bir yangın olmuş. iki ev tamamen, bir evde kısmen yanmıştır. Yangın Hocahamza sokağında Ha sana aid 16 numaralı ahşab evden çıkrmştır. Bu ev tamamen yandıktan sonra ates yandaki İ4 numaralı eve siraje* etmiş. bu üç katlı ahşab ev de taınamen yanmıştır. Yangın 12 numaralı eve sirayet etm's ve burası da kısmen yandıktan sonra söndürülmüştür. Yangın, geç haber verildig'nden İtfaiye ateş tevessü etmiş bir halde iken vak'a mahalline ge'.miş ve derhal sıkı bir faaliyete gecerek yangının daha f,?la gen^lemesine meydan vermeden söndürmüstür. Yansının, börekçi Ahmedin evinde börek pişirmek için yakılan maltızdan çıktıŞı tahmin edilmektedir. Ahmedin ertnin 1500 liraya sigortalı oldugu anlasılmıştır. r ZİYAEDDİN FA .Rİ MÜTEFERRtK 1941 bütçesi Maliye Vekâleti resmi dairelere bir tamim göndererek 941 mali sene bütçtlerinin hazırlıgına başlanılmasını bildirmiştir. Bu bütçeler hazırlanırken t?"=arrufa azaml ehemmiyet verilecektır. Doğrn Fiat Murakabe Komisyonu bugün toplanıyor Fiet Murakabe komisyonj bu gün toplanarak, bir müddettenberi mutıtelif gıda maddeleri üzerinde yapılan tetkikutı gözden geçirecek ve bu maddeierin fiatlarını tespit edecektir. Komisyon, şimdiye kadar pıinc, fastılye ve yağ fiatlarile meşgul olmuş ve bu işi intac etmiştir. Diğpr gıda maddeleri de ayni esaslar dahilinde tespit o'unduktan sonra kat'î fiatlar üân olunacaktır. Tıcaret Vekâleti memleket'n her 1arafından gönderilen fiatları tetkik ettıktcn sonra, muhtelif mıntakaların vaziyet ve şeraiti gözönünde tut'jlarok ayrı ayrı fiatlar kabul edilecektir. Iaşe ve Fiat Murakabe umuın müdürlüğunün statüsü hazulanmışt'r Ge'.ecek hîfta bu esaslar Vekiller He>etine veri'ecektir. Resmî daireler ve mektebler bu gün açılıyor Bayram tatili nihayete erdigi cihetle bu sabahtan itibaren resmi daireler ve mektebler tekrar faaliyete geçecek lerdir. r Hakımıyetı Mıllıye., gazetesinın 20 ıncı yıiı " ) Hamalın sırtından düçen denk Sirkecide Araba Vapur lskelesinde hamal Osman, agır bir dengi taşırken 8yagı kayarak sırtındaki yükü düşürmüş, denk o civarda dolaşan Jak adında bir Musevi çocuğuna isabet ederek yaralanmasına sebebiyet vermiştir. Halkevlerinin yıldönümü Halkevlerinin kuruluşunun yıldönü mü münasebetıle 11 şubatta her tarafta büyük merasimler yapılacağı için bütün Halkevleri şimdiden hazırlıklara baslamışlardır. Ev idareleri, her şubenin bir yıllık faaliyetini birer büroşurde toplıyarak neşredeceklerdir. Önümuz deki yıl bilhassa köycülük ve neşriyat subelerinde daha geniş mikyasta faaliyette bulunmak üzere programlar yapılmaktadır. Teşekkür Annemin cenaze merasimine Iştirak ctnıek lutfunda bulunan, taziyet için evime kadar gelmek zahmeüni ihtiyaı eden, telgraf, mektub ve tclefonla tecssürlerini bildiren bütün aziz dostlanma ve okuyuculanma sahsım ve ailem namına bütün kalbimle teşekkürler ederim. Emirdağ Halkevi temsil şubesinin faaliyeti Ulus refikimizin halefi olan ve Millî Mücadele tarihimizde şerefli bir hizmet yeri bulunan «Hakimiyeti Milliye» gazetesinın 20 nci yıldönümü Ankarada Ulus Dahiliye Vekîli gitti matbaasında kutlanmış, Meclis Reisi, Başvekille pek çok zevat toplantıda hazır Bir kaç gündenberi şehrimizde bu bulunmuştu. Resim, Başvekilimiz Dr. Refik Saydamla, Ulusun bugünkü bapnulunan Dahiliye Vekili Faik Öztrak dün harriri Falih Rıfkı Atayı ve Hakimiyeti Milliyenin eski muharrirlerini bir arada akşam Ankaraya dönmüştür. göstermektedir. Vali ve Belediye reisi Lutfi Kırdar dün oğleden sonra Park Otelde Vekıll ziyaret ederek. şehrimize aid muhtelif meseleler etrafında izahat vermiştir. ABİDİN DAVER f Manisa Vilâyet Parti kongresi 1 Adana Vilâyet bütçesi hazır Bütçe, bu sene 844] 6 liralık bir fazlabk gösteriyor Adana (Hususî) Vilâyet encüme nince son şeklini bulan 1941 yılı mahall: idare bütçesi 1939 yılı bütçesindea löC bin ve 1940 yüı bütçesinden de 84.416 lira fazlasile 908235 lira olarak tespit edilmiştir, 1939 yılı bütçesinden 160 bin ve 194< bütçesinden de 84.416 lira gibi mühın oir fazlahk gösteren 1941 yılı bütçemizdeki bu fazlalığın mesnedi bu yıhn ill altı ayı zarfında temin edilen 85 bl' liralık falza varidattır. 1941 yılı Seyhan vilâyeti bütçesin teşkil eden 908.235 liramn tevzıatında 33 bin lira maarife tahsis edilmiştir. B suretle muallimlerimizin maaşlan kr\ nun mucıbince artırılmış ve geçen sen kadroya ilâve edilen 27 muallimin b yılhk maaşı da konmuştur. Yol2ara 23 bin lira verilmiştir. B miktarın büyük bir kısmı Kozan yolun sarfedilecekür. Bu sayede geçen seı' başlanılan Kozan yolunun bir an ew< ikmaline çalışılacaktır. Sıhhat işlerine 11 bin, ziraat işlerin. 2 bin, veteriner işlerine de 1500 lira tahsisat konmuştur. Hususî İdarenin vari dat ve tahsilât kadrolarının takviye de düşünülerek 6 bin lira ayrıimiştıı Müteferrik ve mecburî hizmetler için ısı 9 bin lira kabul edilmiştir. Mahallî idarenin bu seneki fazla tahsilâtı sayesinde bütün borclaruı tesvij'e edildiği ve yedinci aya 150,000 lira nakdl mevcudla girildiği memnuniyetle haber almmıştır. Bu kabarık büyük bütço tnechsi umumiye sevkedilmiştir. Bursa Valisi şehrimizde Bursa Valisi Refik Koraltan dün şehrimize gelmiştir. Refık Koraltan da Dahiliye Vekıü Faik Öztrakı ziyaret ederek Bursa Vilâyetine aid bazı meseleler hakkında Vekile izahat vermiştir. Refik Koraltan şehrimizde üç, dört gün kalacaktır. Münakalât Vekili îzmire gidiyor Münakalât Vekili Cevdet Kerim İnCPdayı. tatil olmasına rağmen, şehrimizdeki Vekâlete aid müesseselerde tetkikler yapmış, muhtelif meselelerle meşgul olmustur. Vekıl bu sabah Bandırma yolile İzmire hareket edecektir. I I Fmirdağ (Hususî) Haikevi temsil çubesi muntazaman temsiller vermektedir. Temsil koluna mensub gencler, Bayat nahiyesine giderek burada da 500 den fa:la seyirci huzurunda •İçimizdeTalebenîn kontrolu Bergson felsefesinin ipucları. Clerki düşman» isimli piyesi nıuvafîakiyetle ir 940 senesinde İstanbul Vilâyetine mont'da Yunan felsefesi etrafmda yaptstanbul lise ve orta mekteb mti ojnamışlar ve halk tarafındrn alkışlan241.170 muameleli evrak gelmiş, 18446 tığı konferanslarda belirdi. Hattâ ken dürleri yann Maarif müdürünun rıya mışlardır. Gönderdiğim resim, temsil ko muameleli evrak gitmiştir. Bunların disi bile felsefesinin ana «sezgi» sini bu setinde umumi bir toplantı yapacak lu azalarını göstermektedir. yekunu 259.616 etmektedir. müsahabeleri esnasında sezdi: Elea lardır. Bu toplantıda, mekteblerin ihtiyaclanndan başka, bilhassa talebe tizmin düşündüğü riyazî zaman, bizim Süleyman Ratib «İnşaat Bankası» nda dislplin ve terbiyesi etrafında müza = KUçük hikâye «zaman» ımız mıdır? Şüphesiz değil. kerelerde bulunacaklardır. Mekteb i veznedardı. İki sene evvel banka meTürk şairinin: murlannm Yalovaya tertib ettikleri bir darelerl şimdiye kadar bu hususta yapŞebi yeldâyı müneccimle muvakkit ne tıkları tetkikleri birer rapor halinde tenezzühe arkadaşlarile beraber büyük bir arzu ve hevesle gitmişti. Ötedenberi bihr. toplantıya arzedeceklerdir. Bu teklif geçirildikten neş'esi ve nüktedanlığile meşhur olduMüptelâyı gama sor kim geceler kaç ler teker teker gözden sonra, talebenin mekteb içinde ve dı ğu için vapurda ve otobüste herkesi şmda kontroluna aid müşterek tedbir gtildürmüş, katıltmıştı. Beyti ile ifade ettiği ruhî hakikat ler alınacaktır. Bu su şehrimizde tedavi ve istirahat memişti. İnce hasır şapkalı, yün cemaksadile toplanmış ziyaretçilerin üs ketli, deri kemerli komşusu basit giyinBergson'u hayli işgal etti. İşte 1889 da ÜNlVERStTEDE tüne o pazar «İnşaat Bankası» tenez miş olmasına rağmen hiç de fena deneşredilen «Şuurun Bilâvasıta Mutalazühçüleri de ilâve olununca «Büyük ğildi. San saçları omuz'arına kadar rı» eseri bu devrin mahsulüdür. LisaOtel» in geniş salonu tıklım tıklım lule lule uzanıyor, koyu kestane rengi Kuruluş günü nımız, realite ile karşı karşıya kalan olmuş. iğne atsan yere düşmiyecek ta gözleri çok tatlı bakıyor, beyaz armudl insanın haricî münasebetleri için leÜniversitenin diğer fakültelerinde birine çok güzel bir misal teşkil et çehresini fırdolayı hoş bir tebessüm şekkiil etmiştir. Bu lisan, iç hayatımızın olduğu gibi Hukuk Fakültesinde de bir mişti. dolaşıyordu. akışını ifade edemez. Bu ifade ediîemi «kuruluş günü» ihdas edilmesi için te Ah hanımefendi, sormayın, dedi, Hiç durmadan çalan cazbandcılar yen şeyler şuurun bize «bilâvasıta ver sebbüslerde bulunulmaktadır. Fakülte sade tatlı ve oynık havalarile değil. o kadar susadım ki. Genc kızın yüzündeki serseri tebesdikleri» dir. Yeni bir lisan zarureti ile dekam Ali Fuad Başgil fakültenin ilk kaşlarile. gözlerile ve bütün hareket olarak medreselerde kuruluş tarihi ve karşılaşıyoruz. Ruhî hayatı ifade ede geçirdiği istihaleleri tetkik etmeğe baş lerile oradakileri dansa davet ediyor süm küçük burun deliklerinin altında miyen kelimeleri yeni bir mezc ve ter lamıştır. Bu tetkikler ikmal edildikten lardl. Fakat pistin kalsbahğindan her bırleşip büyüdü. İnce dudaklar hare kete geldi: kibe tâbi tutmak suretile hususî bir sonra kat'î tarih tespit edilecek ve her kes için raksa iştirak etmek imkânı Ben de öyle efendim. diye cevab yoktu. lison yaratmak lâzımdır. Aksi takdirde sene bu günde, hukukçular merasim Süleyman Ratib bir aralık ilişecek verdi. yarım saattir surada otııruvorum. yamcaklardır. «ruhiyet spritualite > i anlayamıyacabir yer. içecek bir şey bulabı'mek için ilk zamanlar sizin gibi telâ^landım, asabileştim. Baktım ki ümid yok.. Büüerideki tarasa doğTu yürüdü. Sağına, soluna dikkatle bakındı. Par vük bir tevekkülle sıramı beklemeğe maklığın yanmda gözüne boş bir is karar verdim. Affedersiniz. kendimi takdim etkemle ilişti. Hayret, nasıl olup da sahibslz kalmıştı.. Ha.. O iskemle ya meği de unuttum. «İnşaat Bankası» nnındaki masaya aiddi. O masada da dan Süleyman Ratib bendeniz. «şışe İnhisan» ndan Fikriye carigenc bir kız oturuyordu. E. ne olur, böyle zamanda açıkeözlük lâzım. He yeniz!. *** men o tarafa yürüdü. Kıza hafifçe baş kırarak: İki genc yekdiğerile o derece meş Müsaade edersiniz değil mi efen 'il olmaya koyuldular ki, biraz evvel dim!. bir bardak su veya limonata içmek Dedl ve ondan cevab bile bekleme 10in terter tepindiklerini bir daha haden üzerinde duran çantayı alıp ma tır!amadılar bile! Süleyman Ratib de sırası geldikçe konuştu ama, daha zisaya koyarak iskemleye oturdu. Âlâ.. Yavaş yavaş kanı vücudünde yade genc kızı dinledi. Fikrive, anası, babası öldüğü için normal devirlerini yapmıya başlamış bacaklan her zamanki kuvvetlerini ye hayatta yapayalnızdı. Şise înhisarmda niden iktisab etmişti. Lâkin mide ve dnktiloluk ederek hayatım kazanıyordudaklardaki ateşi ne yapalım? du. O da Yalovaya küçük bir grupla Arasıra, yanından, önünden ve ar eczmeğe gelmiştl. Arkadaşları kıra çıkbasmdan garsonlar geclyordu. Gür se tıkları zaman bu masaya yerleşip bir sinin bütün kuvvetile haykırmas'na rrrça dinlenmek istemişti. rağmen yalnız ellerile «bekleyin!» işaSaatler ne de çabuk geçmişti. Güneş reti yaparak başka masalara koşu sığdaki yeşilliklerin arkasından batyorlardl. maya hazırlanıyordu. Aşağıdan kadınlı GaUba üçüncü seslenişinde idi. Mide erkekli bir kalabalık Fikriyeye: Gidiyoruz! Eminönü Halkevinde amatörlere mahsus bir fotoğraf sergisi açılmıştır. 170 e sini ve bacaklarmı düşürmekten ayn' masada kendisile beraber oturmakta Diye el salladılar. O kalkarken Sü yakm eser teşhir edilmekte olan sergi birçok ziyaretçiler tarafından gezilmek oMuğunu unuttuğu genc kızdan tara leyman Ratibin omuzuna da bir el dotedir, Resmimiz sergiden bir köşeyi göstermektedir. Ia baktı. Tuhaf sey, nasıl da dilıfeat et kundu. Bankanın Ifontrol sefi her za Kısa Haberler Manisa (Hususî) Vilâyet Parti kongresinin mesaisini bitirerek dağıldığını bildirdim. Gönderdiğim resim, kongreye iştirak eden murahhasları hep bir arada göstermektedir. Arkadaşlan: Çıktı! Dediler ve bu kelimeye başka tafsilât eklemeğe lüzum görmediler. Aaman Yarabbi! Zavallı kıza ne olmuştu. Ah.. Kabahat kendisinde idi. O ister yazsın, ister yazmasın, bu kadar zamandır, biçareyi soruşturup aramak lâzun değil miydi? Her halde ölmemiş ve evlenmemişti. Boyle bir şey olsa mutlak kalem odasmdakiler söylerlerdi. Yoksa, evet yoksa.. Sefahet ve ahlâksızlık ejderhası onuda mı yemiş yutmuştu. Eğer böyle ise tek suçlu Ratibdi. Kızcağızı bu doymak bılmiyen ycdi başlının korkunç ağzı önüne atan onda ı başkası değildi. Bir taksiye bindi: Tarlabasına! Dedi. Fikriyenin Tarlabaşında müşterek binbir hatıra ile dolu odasına gidiyordu. Ya orada da bulamazsa. Merdivenleri nefes nefese çıktı. Derinden bir çocuk sesi geliyordu. Mutlaka Fikriye çıkmış, buraya yeni kiracılar taşınmıştı. Kapıyı korkarak vurdu. Kanadm aralığından mazlum ve masum bir kadın başı uzandı: Fikriye!. İki kol bir anda sımsıkı boynuna dolanmıştı. Yüzünü bol göz yaşlan ıslatıyordu. Ratib de hıçkırarak: Fikriye, Fikriye, diyordu. Bunu bana niçin yaptın?. Mektublanmı hep cevabsız bıraktm! İzini kaybetmeğe çahstın! Kadın onu elinden tutup köşedeki beşiğin başına götürdü: Bak, dedi, bu yatan senin oğlundur. Hem annelik, hem dısanda çalışmaya imkân yoktu. Şişe İnhisanndan çıktım. Ancak evde meşgul olarak maklnemia bana temin ettiği az bir para ile evlâdımı yetiştirmeğe gayret ediyordum. Sana sık sık «hastayım!. diye yazmamm sebebini anîadm mı şimdi? Fakat açık söyliyemezdim. Yavrumuzu ileri sürerek senin beni ara manı temin eylemek kadınlık guru rumu. izzetı nefsimi çiğnemek olacaktı. E*er kendiliğinden gelmese''din, ben mechul bir ask kıybanı ve kahramanı olarak sefilâne yaşpmayı ve hatta ölmeyi tercih edecektim. Mechul kurban manki müstehzi tavrile Ratıbi baştan aşağıya süzüyor: Otobüs hareket ediyor, diyordu, yoksa niyetin burada kalmak mı? Bu yabancının yanmda Ratib, Fık riyeye fazla bir şey söyliyemedi. Yalnız derin bir muhabbet ve samimıyetle elini sıkara' veda etti. Bereket versin. ıtıtiyatlı davranarak öbur pazar oğleden sonra saat ikide Kadıköy ıskele sinde buluşmak için söz almıştL Kararlaştırdıkları üzere iki genc pazara buluştular. Birlikte geçirilen pazjrlar bütün ya7 yekdiğerini takib etti. Sonbaharda pazarlara, cumartesilerin öğleden sonraiarı da ilâve olundu ve kışın telâkiler her günün akşam üstlerine bindirilerek daha ziyade sıklaştırıldı. Ne yazık ki, henüz tadına, zevkine yeni varmaya başladıklan aşk iksirini kadehte yarım bırakmaya mecbur oldular. Süleyman Ratibin memuriyeti Ankaraya tahvil olunmuştu. Fikriyeye de orada bir iş bulmak için çok çalıştılar. Heyhat.. Bu, hemen mümkün olmadı. İlk zamanlar İstanbul Ankara^yohmu her gün karşılıklı kateden mekti'blar biraz seyrekleşti. Süleyman Rat;b, sevgilisinin bazan hiç cevab ver memesini, bazan bastan savma bir iki satır yazmasını baska birile kendini avuttuğuna hükmediyor, hele «biraz rphatsızdım. Onun için mektubum teahhur etti. tarzında sık sık tekerrür eden beylik cümleye büsbütün sinirleniyordu. Pekâlâ o da Fikriyeyi unutmağa çalışacaktı. Her gece bar bar dolasıyor, aklını alkolde ezip uyuştur maya, ihtirasını hafif mesreb kadın Iann buselerinde ve deraguşlarında föndürmeğe uğraşıyordu. Hayır kabil değil!» Nihayet bir cuma ğünti bankadan salıya kartar izin nlarak trene atladı İstanbula koştu. İlk defa. soluğu tabıaMle «Sire İ ıhisarı> nda aldı. Fikriye orada yoktu. İki kişi zehirlenerek öldii Vilâyet jandarma kumandanlığı, biı aile efradından iki kişinin hayatına mal olan ve ikisinin de ağır surette hasta lanmasını intac eden bir zehirlenme hâdisesinin tahkikatile meşguldür. Hâdise şöyle cereyan etmiştir: Mirza Çelebi mahallesinde 31 numaralı evde oturan Kâmil, torunu Lutfi, gelinleri Rakibe ve Şefika, genel evle» sokağı köşesinde cevizli ve susamlı helva satan Süleyman isminde birinden helva almışlar ve yemişlerdir. Çok geçmeden aile efradında anî rahatsızlanmalar belirmiş, fakat bunların zehirlenme alâmetleri olduğunu hiç biri farkedememiştir. Helva yenildikten bir gün sonra Kâm;.i ve Lutfi ölmüşler, Şefika ve Rakiba ağır surette hastalanmışlardır. Hâdise o gece jandarmaya aksetmiş, bılâhare müddeiumumilik keyfiyetten haberdar olunmuştur. Cesedlerde otopsi yapılmış, helvacı Süleymanın helvalan, tahlil ecUlnıek üzere, İstanbul Tıbbı Adlisin» gönderihniştir. Tahkikatla müddeiumumî muavinle rinden Şeref Gökmen meşgul olmaktadır. Helvacı Süleyman nezaret altma aünmıstır. Emînönü Halkevinde resim sergisi t Hadiye İCLAL

Bu sayıdan diğer sayfalar: