f lkfrıcîkârtun 194T CUMHURIYET f Siyasî icmal Insanlığın mukadderatı namına ümid veren bir yılbaşı akvimin değismesine rağnıe bazı yeni yılları eski yılların temadisi saymak icab eder Çünkü bu gibi yılların taşıdığı yenilik sıfatı. tarih dediğimiz rakamı kabartmaktan başka bir mana ifade etmez. Fakat b u gün karşıladığımız \ıl böyle değil. Onun yeni bir istikbal ifade eden manası, onun ümid ve tesell veren bir müjdesi var. Yeni yü, geçen yıldan bir harbe varis oldu ve b u harb devam ediyor. Fakat geçen yılın başında harbin varacağı netice değil, harbin kazauacağı şiddet ve yayılacağı saha hakkında harbe iştiraJs edenlerin dahi bir fikri yoktu, Bugünkü vaziyet bambaskadır ve harbin mukadderatım tayin edecek amillerin hemen hepsi de tavazzuh etmistir. Bıın ları tetkik ederek harbin istikhaline dair az oçk isabetli bir hüküm de vermek mümkündür. Her şeyden evvel göze goriınen ha kikat, 1941 yılımn da harb yılı olara ğıdır. Belki de harb bu jıl içinde gecen yıl arzettiği şiddetten daha fazlasını gös terecek, iki muharib taraf da bu şiddet sayesinde bir netice almayı ıımacaktır Şu var ki mihver tarafının siddeti mezbuhane bir teşebbüs. korkulaıı neticenin kâbusu karsısında je'sin verdiği kuvvetle vuku bulan bir hareket ına hiyetinde olduğu halde demokravi ta rafuıın hareketi emnijet ve itimada da yanan, alınacak neticeden emin olarak yürüyen, ve muhakkak bir zaîera doğ ru adım adım ilerleyen bir hareket ola caktır. Geçen senenin müphemiyetine muka bil yeni yılın b u vuzuhile karsılasmaktayız. Bunu da yeni yılın ilk hususi yeti saymak icab eder. Geçen yıl mihverin, dcmokrasij": or tadan silip süpiıreceğini hissettiren buh ranlara şalıid olmuhtu; bu jıl i;e, dc mokrasi cephesî, Okjanus utestndeki en buyük demokrasinin kuvveü'e jeniden Aıkara 31 (Telefonla) Orman nicanlanmakta ve bu eşsiz kuvvetin va rattığı silâhlarla tecavüz kuvveticrine zanFamesine ek bir nizamname hazırhadlerini bildirecek taarruıi kudreti ka lant. Euna gore nakliye veya muruzanmaktadır. Bunun neticesi olarak bıı riyl tcz!:eresine bağh her türlü orman yıl içinde Okyanusun otesinden kalkıp ma|nrı her sene haziranında yoklanaür. Yoklama yapılacağı orman gelen ebabil kuslarının tecavuz kuvvetdai^leri tarafmdan mahallî vasıtalarla lerine hamle ettiğini goreceğiz. Amcrikanın bu hattı hareketi demok lân olunacaktır. Orman mukavele ve rasinin üstünlüğünü teyid edecek ve izia kâîıdı sahibleri ile orman mallabunun neticesi olarak demokrnsi yeni, rınl tıcaret kasdile toplayanlar, toptan büyuk ve âlemşümul bir zaier kazana ey( perakende satanlar ilân: müteakıblbır hafta içinde ellerinde bulunan caktır. 1941 yıh belki bu zafere şalıid olur, tomruk, kereste. mahrukat ve bütün belki de olmaz. Belki zafsre şalıid ol diğff ornıan mahsullerinin cins, aded. mak şerefi 1912 senesine kalır. Fakat tuhılan yolun bu yol, varılacak neticenin bu netice olduğu üzerimle lereddüd caiz değildir. Acaba umulmıyan bir takım anî hâdiselerin vukuu muhtemel değil mi? Acaba demokrasinin düşmanları bir halk hareketile, bir halk kalkınmasile karşıLrdra 31 (a a.) 23 kânunucvvil b'ten hafta içinde ci:ışman laşamazlar mı, ve bu da haıbin kısal 1 rallfetı neticesinde vukua gelen deraz masına sebeb olmaz mı? :caet vapuru zayıatı hakkmda BahFelâkete sürüklendiğini, ve bir uçıııje Nezareti tarafından neştedılen ruma juvarlanmak üzere yürüdüsünü aftılık ttbl)ğe gore: anlayan her milletin birdenbire uyan32H9 tonılâtoluk ceman 15 İngıliz ması ve ihtilâl çıkarması daima bek'e apuu ııir. Milletler bu gibi hâdkeien ıııaserî lOCUtonilâtoluk ceman 3 bitaraf va\icdanlarile sezer sezmez hiç bir kuv :ur. vet onları durduramaz. Yaai 43J00 tonilâtoluk ceman 18 vaAcaba 1941 buna benzer uyanıklıklara r aatırmıştır. Bu müddet içmde sahid olur ve bu sayede harbin omrü ııutUfıklenn vapur zayıatı olmamıştır. kı°alır mı? Alaanlar aynı hafta içinde 38110 toılâtduk vapur batırdıklarını bıidir Belki evet, belki hayır! Fakat muhakkak olan bir nokta, me lîışlerdır. Balrıye Nezaretl namına beyanatla rf»nijet mukadderatının daha ümid verlci bir istikamet tutmus oldugudur. Ve 'Uİurtnağa mezun şahsiyet bu gun de:ştu kı: tu ümid verici istikametin sonu, sclâ< Zayiatın azalmasmdan memnun nıtttir. Imaltla beraber duşman tarafından ömer Rıza DOGRUL ıcaret vapurlarımıza karşı yapıl?;ı pıuhUlıf tehdidlerin sarih ve muntanm bir şekılde önune geçıldiği neticemi çkann3mahdır. Maamafıh son lki afta içinde batan vapurların adcdi in atalması donanma tarafından ittiaz edılen mukabil tedbirlerin esaslı ır siffette bu «acık yaraya» tesır etAnkara 31 (a a ) C H. P. Genel ığini göstermektedır.> fcaşkanlığı Vekâletmden teblığ edıl n.:ştir: Boş olan Afyon meb'usIuŞunî umumi murakabs heyetı azasından Sıyasal Stokhola 31 (a.a.) D. N. B. Bir Eılgıler okuiı: iktısad profesorü Sevket >ç gund«nberi İsveçin buyük bir k;sRaşıd Hatıbcglu, Antalya mebusluğuna Sümer Bank sabık umum »nuauru randa ve bilhassa şimal mıntakıs:nc'a Nurulları Esad Sumer, Bolu mebiulu »ıddetü br soğnk hüküm sürmektedır. ğuna Malıye Vekâleti Nakıd IşWı u bveçın er, softuk noktası olan Hede'le. mum mudurü Celâl Said Sıren, Çankırı un atsan termometre, sıfınn altında reb'usluğuna Samsun Valısı Auıi Do 3 deR?ce:e duşmuştür. Önıimü7dcici ğan Dıyarbakır meb'sluğuna Cerrahpa tunler za'fmâa. soğutun daha zıyade hastanesi emraa aklıye ve asabıye ^ddetleneıeğı tahmin olunnıaktadır. Fa mütehassısı Dr. Ahmed Şukrü Emed Term«netre Sveg'de sıfırdan aşağı 40. ve Kars meb'usluğuna da Son Telgref Gloettfde ise 41 dereceye inmistir. Bn gazetesi sahifai Etem Izzet Benıce ge kasabalar Haerdje vadısinde kn'ndir rel başkanlık divamnca Parti nacızed: İT BTI, ali kış soğuçu 1913/1914 seneS"deki so^ukları hatırlatmaktadır. Pilcl*rak seçilmişlerdir. kakıka o nş termometre sıfırdan aşaçı Sayın ikınc; muntehiblere büdirir ve S0 ye kacar aüsmüştür. İsveçte şımdiı'ân ederım. Je kadar jörülen en müthiş so&uk WılC. H. P Genel Başkan Vekilı kelmına rev';iinde görülmüstür.B'ira4a tenrıonetıe sıfırdan aşağı 63 kayBaşvekıl detmişBr. Dr. Refik Sayd.im /se/er/7râs/nd Dıırak yerleri ramvaylar çabuk yiirüsün diy« İstanbul hatları üzerinde otuı durak lâğvediliyormuş. Gerçek, ilk duşunüste arabaian hızlılastırmak için ilk hatıra gelen çare budur. Hatta rramvaylara daha fazla sür'at vermek için butun duraklan kaldırmak da kabildir! Boylece hem yolcu, hem hancı dinlenmis olur. Allah rahmet eyleye söylemiş mi, söjlememiş mi pek belli değildir ama ona isnad ederler eski Maarif Nazırlarından Hasim Paşa bir gün: Şu mektebler olmasa ben Maarif gül gibi idare ederdim... Diye derd yanmış. Anlaşılan şu du« rak yerleri olmasa tramvaylar kuş gibi gidecekler. Lâtife bertaraf. Hakikaten tramvaylan hızlılandırmak isteyorlarsa buna yejtâne mâni durak yerleri değildir. Buna sebeb daha zijade müşteri iaış ve bini» şinde kaybedilen zamandır. Çünkü tranıvayların kapıları bir mahser halini al« makta ve girisi çıkışı düğümleuiL'ktedır. Bununla beraber mutlaka durak yerleri azaltılacaksa lâğvedilecek duraklan seçerken çok dikkatli olmak lâzımdır. Karieleründen birisi beni bu husuhta şoyle ikaz ediyor. Ben de tramvaylan ikaz edeyim: «Gazetelerde okudum: Bir durak Fa« tihte, bır Beyazıdda, bir de Sultanahmedde olacakmış. Arada oturanlar na yapacak? Yağmurda, çamurda hastabr, ihtıyarlar ve aliller ne olacak? Şehzadebaşında oturanlar demek Beyazıda kadar yüruyecek! Çocuklu kadmlar, sıhhl mazereti olan kimseler o kadar yolu bılhassa bu mevsimlerde nasıl yüruyecek» ler?» Doğrusu ben bu durak kaldırma bahsini incelemis değilim ama okuyucumun itirazlarını da varid buluyorum. Eğet tramvaylara sür'at vermek için kaldırılacak duraklar halkı böyle zorluklara koşacaksa bize o sür'at lânm değil! Yerimize biraz daha ağır gidelim, zararı yok! Tek, vatandaş mustarib olmasın! Zaten tramvay hızlı gidecek de ne olacak sanki? Çinlilerin hikâyesuti bilirsiniz: Bilmem kaç sene evvel bir sermayedar grup Çinde birinci defa olarak demiryolu j a p ınak istemiş ve memleketin erkânına bu fikirlerini sdylemişler. Çinli büyükler sormuşlar: BD demiryolu dediginiz şey ne işe yarar? On günde gidilen yere sizi iki giinde goturur. Mandarenler toplanmıslar, görüşmüş» ler ve düşünmüşler, tekliü reddetmişler. Müteşebbislerden birisi sormuş: Ne mahzur gördünuzse izale ede« lim. Reddetmenizin sebebi nedir? Çinlilcr cevab vermişler: ', On günde gidilecek yere iki RÜnde gidersek geri kalan sekiz gunu ne yapacağız? Biz de öyle değil mijiz? Yarun taat» e gidilen yere >irmi dakikada varırsak kalan on dakikayı ne yapacağız? Zamanımız pek mi kıymetli sanki? Vaktile Kadıköy hattına işleycn 4 numaralı bir vapur vardı ki; Kopruden Kadıkoyune 40 ilâ 60 dakika arasında varırdı. Bu vapura binenler vakit geçirmek için yanlarına iskambil kâğıdı, roman veya sohbet için bir kaç arkadaş tedarikıni ihmal etmez, hatta yiyecek şeyler alıp karın bile doyururiardı. Vapurun ahesteliğinden şikâyet cdenlcre: İdare aldığı parayı hak etmeye çahşıyor! Tarzında cevab verilirdi. Lâkin o vapur hiç bir zaman tramvaylanmızın bugünkü iskarça halini almamıştı. Bana kalsa ben tramvajlan biraz daha ağırlaştırır, boylece acele işi olaııların arabaya binmesinin önüne geçerek onlan biraz daha serbsetlestiririm. Umıtmamalıyız ki; hayat ta hızlı gitmek daima müfid değildir. Şairin: TÎ2 rejtar olanın pdyine dâmen dolaşır Dediği gibi ayağına dolaşmasa bile insanın tulü cmcline mâni ieşkıl eder. Kaplumbağa iki yüz sene yaşarmış! Bir İtalyan muharririne gore bu uzıın omürluluğu senede bir defa aşk japtığl içinmiş. Ben bu fikirde değüim. Zaro ağanuı son zamana kadar cvli olduğunu unutmadık. Merhum doliü döslü bir adam olduğu halde yaşı yüz altımşı geçmisti. Kaplumbağanın tulü ömrune sebeb ağır yürümesidir. *** Bu gün cümleye malum 1941 yılının ilk gunudür. Her ilk gibi hunda da uğur ve saadet dilemek usuldentür. 1940 başında da aynı temenniyi yapmjstık. Umalım ki; levhi mahfuzdaki mukadderimiz bu yıl için de tekrarladığtnuz nıülk ve milletbnize sulh ve saadet tcmennüerimize uyeun bulunmuş ola! Ve bütun bu lâfların hulâsası şudur efendim: Bir yas daha ihtiyarladık. Tabiî hatunlarımız değil, erkeklerimiz! T T Orman nizamnamesi \feni hazırlanan lâyihaya göre her türlü orman malları her sene haziranda yoklamaya tabi tutulacak GÜNÜN MEVZULARI Beşeriyet korkunc bir yıl geçirdi! Fakat 1941 senesine girerken hâdiselerin istikameti oldukça değişmiştir. Bu yıl belki bize iyi neticeler getirebilir YAZAN: ^ Norveç faciasınm butün dunyada yap tığı tesırin henuz kendLiı hissettirdiği sıralarda Nazizmin istilâ ve tugyanı yem bır istikamet tuttıı ve Holanda ile Belçika hâdiseleri vuku buldu. Almanya, Majino hattına doğrudan doğruya taarruz ederek Fransa ile harbetmektense Holanda ve Belçikayı çiğneyerek Fransayı en zayıf tarafından vurmayı kararlaştırmıştı. Bu iki memleket de bitaraflıklarını ilân etmişler, bitaraf kalmağa azmetmişler, bitarfiıklarını korumak için de asKerî tedbırler almışlardı. Fakat Fransayı en zayıf tarafından vurabılmek için bu iki nıemlekctın, bıtarafhk hukukuna rıayet etmedıklerini, yahud müttef:klsre karşı hayırhâh bir bitarafhk takib ettik'erinı soylemek kadar kolay bır şey yoktur. Nazistler de bdyle yaptılar ve geçen mayıs ayında, yani Norveç dersınin henuz insanları yeniden yenıye uyandırmağa başladığı sırada Holanda ile Belçikaya taarruz ettiler. Mayin harbi ticaret filosunun za^iatı gittikçe azalıyor Geçen yıl hakikaten korkunc bir yıldı! Hur milletler esaret boyunduruğuna girdı. Buyuk bir mıllet, ezici darbeiere daysnamıyarak teslim oldu. Asırların ebad ve vezinlerini bulundukları yer emek mahsulü olan mamureler, gokleri, tezkere tarih ve numaralannı bir yuzunden yağan alev tufan'.anle erıdı. beyanname ile orman daıresine bıldir Butun beşeriyat, müthiş bir yangının meğe mecburdurlar. Tayin edilen yok yayılma ve genişleme tehiikeleri karlama günü mevcud mallar beyanname şısında endişe, ıstırab ve gerginlık içinde gösterüen vesikalarla karşılaştırıla de yaşadı. Tecavuz dalgaıarı kabardıkcaktır. Vesikalarına her suretle uygun ça kabardı ve bu tuğyan en mühlik çıkan malların nakliye ve müruriye mahiyete bürunerek butün medeni>eti tezkereleri değiştırılecek, mevcudu bu vıkmak iktıdarım haiz bir malüyet aldı. lunmıyan mallara aid tezkereler iptal Aydınlanmış bir insanhğın, tabıat kuvolunacaktır. vetlerinden nicesinin dizginlerini ele aYoklama muamelesi orman ve orman lan ve dev adımlarile yeni bir istikkoruma teşküâtı tarafından muştereken bal yaratmak istidadını gosteren olgun yapılacaktır. bir medenıyetin en koyu vahşeti temsil eden bir vaziyet alması, hatta geçen Buyuk Harbe rahmet okutan barbarlık hsmlesile ileri atılması, butün terakki ve tenevvurün tuyler urperten faciasıydı. Holanda ve Belçikaya tecavuz Milîet Neclisinin kış tatili Martın üçüne kadar tatil yapılması, fakat fa8:lalarla mesaiye devam edilmesi muhtemel Ankara 31 (Telefonla) Meclisın kış tafü hususunda önumuzdclci cuma veya pazartesı gunku toplantısında karar almması muhtemeld'r. Bu gün sovlendigıne göre, martıiı 3 une kadar tatil kararı verilmesi ıhtımali olduğu gıbi, ahvalin icabları dolayısile yaz mevsiminde olduçu gıbi fasılalarla mesaiye devam edılmesi de muhtemeldır. General Antonesko «Vaziyetimizi takviye ettim, şeref ve istikbalimizden fedakârlık yapmadım» diyor Bükreş 31 (a a ) Havas: Yeni sene münasebetile General Antonerco, Rumen milletine bir beyanname neşıttmiştir. Başvekil, scn ayların hâdiselerîni hatırlattıktan sonra, Rumanyaya yaptıklan yardımdan dola>n mihver dev lotlerıne teşekkur etmekte ve şoyle derrıektedir: « Memleketin vaziyetini takviye ettim ve dünyanın üç buyük imparatorlugunun mozaheretini temin eylsdim. Devleti, ş^eref ve çalışma esaslan üzerine bına ettik. Ne şerefimlzden, ne de milletin iptikbalinden fedakârJijtta bulunduk.» Antonesco, Rumenleri kral etrafmda birlığe davet ederek sozlerini bıtırrriştir. Parti 6 meb'usluğa namzed gösterdi Çok şükür ki 1939 dan 1940 a miras kalan bu facia, tecavuz sıyaseünin galebesini değil, bilâkis mağ'.âb olmağa mahkum olduğunu müjdelever.. şnrtlar içinde 1940 tan 1941 yılına ıntikal ediyor. Geçen yılın başında harb faciasınm iktisab edeceği siddetın hududu dahi anlaşılmamıştı. Çunku haıb, ır.ustahkem hatlar önunde uyuklamakta idi. Onun gerçi bu uykudan uyanacağı şüphesızdi, fakat nasıl uyanacağını kestirmek mumkun değildı. Her taraf hazırlamyor, ve hazırlık musabakasında kahir bir tefevvuk temıni için uğraşıyordu. Harb ilâhının gızlı, aşikâr butun kuvvetleri faaliyette idı. Fakat bilhassa gizli kuvvetleri, insanlık namına tanılan her fazileti kemiren kurtları sinsi ve meş'um bir taarruza geçmişti. Mılletleri ıçinden yıkmayı istihdaf eden bir harb vuku buluvordu, fakat bu harbin şiddet ve dehşetıni hissedenler, yahud bu harbüı hayat ve hakikat alanlarına nasıl aksedeceğıni anlayanlar pek azdılar. Fakat tecavuz kuvvetleri, harb ilâhının mustahkem hatlar aıkasınia uyuklar gibi goründüğü iirada zehirli gazlenn en zehirlisinden daha öldürücü ve boğucu olan gizli haıbi yapmakta idi ve çok geçmeden bu gizli harbin tesirleri gorüldü. Geçen yılın ilk aylarında bu muharebenin butün şiddetüe devam ettiği sonra anlasılmış, ve bu gizli harb ancak nisan ayınds ilk kurbanlannı vermisti Bu ilk kurbanlar No.\eç ve Danimsrka idi, bılhassa Nor Ömer Rıza Doğrul | Fakat Norveçin istilâsı bir facia idi. Munevver ve ileri bir mület olan, hayatını sulh faaliyetlerine veren guzıde Norveç milleti aylardanberi bır suikasd şebekesinin faalıyetine sahne idi. Bu suikasd şebekesi «Beşinci kol» dediğimiz, hain kuvvetti. Almanya, Norveçi haricden yardım görmesıne ımkâtı kalmadan içinden fethe karar verdiği için bu beşinci kol vasıtasile biıtün memleket müdafaasmı içinden zehırlemiş ve Norveçe musallat olmağa karar verdiği gün bu memleketi ele geçirmişti. . • • • Gizli harbin hanr/ Holandaya karşı yapılan harekâtta yalnız beşinci kol değil, piraşutçu efrad da kendilerini gosterdıler. Mühim askerî mevkilere inerek buralarmı zapteden paraşutçüler istilâ kuvve'lerınin kolajca ilerlemesine yardım ediyor, herkesi korkutuyor ve bozgunculuk ruhunun yaydmasına hizmet edıyordu. Beşinci kolla paraşütçulerin elele vermeleri sayesinde Holanda ile Belçika kolayhkla zaptedildi, daha muhimmi büyuk bir muhaceret akınınm Fransayı istilâ eylemesıne sebebiyet verildi. Ve bu muhaceret akını da istilâ kuvvetlerinın yardımcısı oldu. Beşinci kola yeni bir kuvvst kazandıran bu vazıyetin hazırladığı hava içinde Fransaya da saldıran Alman kuvvetlerinin kazandıkları muvaffakiyetler vaziyeti busbütün fenalaştırmış, muhaceret akını Fransanın içinde de başladığı için milyonlarca insan yollara dokülmuş, tam bu sırada Belçika Kralının ihaneti ve Almanlara teslim olması da tecavüzün dev adımlarile en büyuk zafere doğru ilerlediğmi hıssettırmıştı. l n g i l t e r e ile ' tahkem hatlara ve iktısadî ablukamn tesırine guvenerek harbi kazanmayı kurdukları için bu yepyeni hâdiseler karsısında şaşırmışlar ve yıldırımla vurulmuşa benzemişlerdı. Almanların Fransa içinde ilerleyerek şimali Belçika ile Fransayı asıl Fransadan ayıran bir askeri hareketi başarmaları ve Belçika Kralının bu sırada teslim olması üzerine İngıüz kuvvetleri Dünkerk yolile çekilmekten başka bir çare bulamamış, Fransa da, Alman istılâsını karşılamak üzeıe tekbaşına kalmıştı. Görünüşe göre tecavüz kuvvetleri Fransayı haklayacak, daha sonra bir hamlede İngiltereyi altust edecek ve fDevamı 5 inci sahıfede) Yüzü sapsarı idi: Birinden hayır yok, ölmiiş, dedi, kafası patlamış. Zavallı, o e n c bır adam. Donup kaldım. Obürleri de yanımıza gelmışlerdi. Şoför adeta ağlayor: Şimdi ben ne vapacağım, ne yapacağım? diyordu. Diğer adam: Hay Allah binemez olavdım şunun mel'un otomobiline, diye söyleniyor, sonra soföre dönerek: Be adam nicin dikkat etmezsin? diye onu uzun bir nutukla haşlamaya baslayordu. Yaşar yavaşça: Bız burada fazla kalmıyalım, dedi. siz muteessir oldunuz, yuzünüz bir tuhaf. Öbür adam ne oldu? diye sordum. Baygın, dedi, ama tehlikeli değil, omzu belki kırılmıştır. Onun soğukkanhlığı bana da cesaret vermisti: Bari onu alıp gidelim, dsdim. Yaşar: Gidelim, diye cevab verdi, siz içeri girin, ben yaralıyı yanınıza koyarım. Doğru Yenikoye çekerız. İstanbula donmeye kalkarsak uzun sürer. Karakola uğrar, hem haber verir, hem de yaralıyı teslim ederiz. O zamana k&dar da ayıhr sanıyorum. D6ŞII1CI KOI ladığı bu facianın Müthiş soğuklar! Gızlı harbin ilk kurbanları ^ ^ ^ veçti. Geçen senenin nisan ayında idi. Alman tecavüzünün bırdenbire bu iki memlekete musallat olduğu gorüldu. Danimarka teslim olmaktari ba=ka çare gormediği için, aşağı yukarı tam bir sükünet içinde boyun eğdi ve Alman isgaline mukavemet etmedi. » bir kimse de farkında değildi. O kadar ki müteveffa Mister Çemberlayn, Hitieıin Norveçe musallat olması üzerine onun en buyük hatayı yaptığım söylemişti. Çiinkü Mister Çemberlayn, Norveçin içinden fethedilmiş olduğunun farkında değldı. Ve Norveçin beşinci kol tarafından istilâ edilmiş olduğunu bilmiyordu. Bılmiş olsaydı, ne bu sozü söyler, ne de Norveçe yardım için koşmağa lüzum görerek hiç bir netice vermıyecek bir ıhrac hareketine teşebbüs eder dı. Norveçe yapılacak yardımm, Yunanistana yapılan yardım gıbi müessir olabılmesi için Norveçin içinden fethedılmemiş, Norveç milletimn Yunan milleti gibi kendini beşinci kol faaliyetinden korumuş olması icab ederdi. Bu yuzden Norveçe karşı yapılan yardımlar boşa gitti. Fakat bu tecavüz yüzünden de beşeriyet büyuk bir ders aldı, bütün milletler «Beşinci kol» adlı musibetten kurrulmak için isabetli tedbirler ittihaz etti, ve manevi zehirli gazlerdon kendilerini kurtarmak içiıı çahştılar. Fransa tacıası B. FEÎ.EK i Huseyin bir mektubunda: «Mademkı hayatmdan korkuyorsun, sebebler.ni bılmedığin bir tehlıke içmdesin oyleyse, ihtiyatı hiç bir zaman elden bırakmamalısın, diyordu. Fakaı bu seni. herkesten kaçan, vahşi bir kız vazıyetine duşürmemelidir. Bazı insanlara ihtiyatla yaklaşmasını öğren, onları &nlamaya çalış. O zaman korkuya mahai kalmaz. Çunkü insan daıma meçhul ve müphemden korkar.» Otomobil sarsıldı. Dalgınlığımdan kurtularak etrafıma bakındım. Şışhve cıkmışız... Eğilip Yaşarın omzuna dokundum: Şuralarda bir posta kutusu varsa orrinde dur da mektub vereceŞim.» Yasar, kuçük bir kahevci dukkâmnın önunde ' otomobili durdurdu. Huseynin ır"Mubunu postaya attım Huseyinle mektublaşmak çünden püne hoşuma gidiyor. Hüsevin şimdi bara, o gözlüklerinin altındaki rr.avı, so,uk gozlü, ağır, uyuşuk aUmdan çok L ^ 3 b3?ka görünüyor. Oy^e ince zekâyVar ki... Az konusan adamdı, halbuki ne kadar uzun ve guzel yazma«ını biliyor! Böyle beni anlayan, rahatç\ konuşabildiğim bir üosta malık oidufım için memnunum. Yalnız şu d a h a var $ . fcu s ' y a h k a p İ 1 d e f t e r e çok acılabiliyor, daha olduğura gıbi görunüyo&ım. Asfaka çıkmca Yaşara: Biraz daha hızlı sursen! dedim. Btyefendi olsa sinırlenırdi. diye Cevab verdi ve aynı sur'ati muhafaza ttti. Sesind çıkarmadım ve koşeme bürtldura • Beyefendi olsa sinirlenirdi..» Babajı, guzel, müşfik yiızı'e kafamfe dırıldi. Kendi kendime utandım. Onu da taaıyamamıştım. Ona da yaklaşmasını kilmem^tım. Zavallı adam, kim bilir, bu cirayete kurban gıttıği gune kadar »asıl stırab çekmiş, ne buyulj korku, endışeet içinde çırpınıp durmuştu. Bütün tuaları anlayamamış, ona bir teselli, bir destek olamamışUm. Yalnız beni ımhafaza ettiği, ihHmam gosterdiği idn sımarmıs ve şikâvet ctmiştim. Hayat tarzımız biraz olsun beni şüpheye Juşurmeli, biraz olsun o sıkı takayyüdüıün, o sık sık seyahatlerin sebebıni aamalı değil miydım? Halbuki İu cinajet oluncaya kadar bütün bunları ne ladar tabiî karşılamıştım! Çünkü çocıkluğumdanberi o havata alışmışt]7r). Seyahatleri babamm kaprisi dive telâkh edivor, ihtivatlı hareketlerini ise, beni çok sevmesine hamlediyordum. CUMHURIYET » İN EDEBÎ ROMANI: 18 Ninemin benden çok fazla şeyler bildiği muhakkak. Fakat soylemiyecek; buna da eminim. Babama verdiği yemini bozmıyacak. Şimdi onun hayatı da bana ayrı bir muamma gibi gorumıyor. Kocasını bırakıp çocuğile birhkte, evinden, memleketinden göç eden bir kadın!.. Bu göç, yıllarca sürmuş; bir daha doğduğu yere adım atmamış. Fakat bir gün bile memleket hasretinden bahsettiğini, hayatmdan şikâyet ettiğini haürlamıyorum. Halbuki orada muhakkak ki akrabalan, yakmları vardı. Sonra dedemi sevdiğ'ne de enr>indim. Ondan da yıllarca ayrı kalmış, ölüm haberini İstanbulda almı?h. Hâlâ ne zaman dedemden bahjetse gbzleri sulanıyordu. Peki, kocasını nedtn terketti? Sonra dedem gibi bir adamın Yazan: Peride Celâl varisini, biricik oğlunu İstanbula öyle küçuk yaşmda yollamasının da bir sebebı olması lâzım değil mı? Yaşarın sesile kendime gcldim: Galiba bir kaza olmuş küçük hanım, dedi. Istinyeye yaklaşıyoruz. Eğilip ileriye baktım. Yolun dönemecinds iki otomobil duruyor. Yandan birbirine vurrauş olacaklar. Otomobillcrın başında uç dort adam telâşla dolaşıvorlar. Bızi uzaktan görünce işaret ettiler. Yaşara durmasını sovledım. Beraber otomohılden atladık. Bırez yaklaşınca vaziyetin fecaaünı daha iyi anladım. Otomobil lerin çamurlukları birbirine girmış. Soldakı yana doğru iyice meyulenmış. Bize durmamız için isaret edenlerden biri ak saçlı, şişmanca, yaslı bir adamdı. Diğeri şoför kıyafetli bir şeydi. Yaşlının yüzü bembeyaz olmuştu: Kaza beş dakika evvel oldu, dedi, yardımcı bulamıyoruz. İyi ki siz yetıştiniz. İki yaralı var, birisi ağır... Şofor ellerini uğuşturuyor, kekele, yordu. Büyük bir korku ve îelâş içinde olduğu belliydi. Yaşar: Nerede yaralılar? diye sordu. Şofor diğerine vaslanmış olan otomobili isaret etti. Ben Yaşara: Yaralıları hemen alıp gidelim, dedim. Üç adam telâsla otomobile doğru koştular. Biraz sonra, Yaşar yanıma geldi. Dediği gibi yaptık. Üç adanın, otomobillerden birinin içinden bir erkeği çıkardıklarmı gordüm. Yanıma getjrıp, otomobile yerleştirdiler. Yüzünü görul görmez bir hayret çığlığı koparmaktau kendimi alamadım. Yaşar: Tamdınız mı? dedi. Başımla «Evet» işareti yapüm. Bu adam mimar Rıza idi. O kemikli, sert yüz balmumu gibi sararmış, geniş gnzkapakları pözlerini örtüyor. Duyduğum havret beni hareketsiz bırakmıstı Fakat pek çabuk kendimi toDladım. Yarahvı vanıma yerleştirmekle me^gul olan Yaşara: İstersen ben yanma »e'eyim, onu içeri iyıce uzatalım, dedim. Yaşar: Olmaz kücük hanım, dedi, o zaman sarsıntıdan. dü^ebiHr. Siz yamnda kalın, daha iyi; başını tutarsınız. Zaten kaç dakıkalık yol... Mimarm başını dizlerime oldım. Yaşar ona kabil olduğu kadar rahat bir şekil vermeğe çalıstı. Ben köşe\e bıızuldüm. Ya=;ar verine atladı. Kazava sebeb olan ntomobilın yolcusu da or.' yanına bindi. Derhal hareket et' (Devam edeo