19 Aralık 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

19 Aralık 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

19 Birmcikânim 1940 CUMHURİYET /se/er/?rasmd Fransada buhran Hariciye Nazırı M. Laval'in kabineden atılması ve nezaret altına aünması üzerine Vışi'ye gelen ve Mareşal Petain'le uzun bir mülâkat yapan Alman sefiri Abets'in. Laval'in scrbest bırakılmasını lemin ederek onu Parise alıp götürmesi, işgal altında bulunmıyan Fransanın tam bir buhranla karşılaşmış olduğunu gösteriyor. Alınan haberlere göre Alman sefiri, mareşalı tehdid etmiş ve Laval tahliye olunmadığı takdirde Almanyanın biitün Fransayı işgal altına alacağmı anlatmış, bunun üzerine Mareşal Petain Laval'i teslim ctmiştir. Bu rivayetlerin aslı olsun olmasın, muhakkak olan nokat, Almanların memleketi hesabına değil, fakat kendi hesablanna çalışan Laval'i kurtannağa ehemmiyet verdikleri ve onu korumak için kendi işgalleri altında bulunan topraklara götürdukleridir. Belki de bu lıâdistyi takib edecek hâdise, Vişi'de bir darbei hükumet yaparak LavaVi iktidar mevkiine getirmek ve bu saycde Fransayı Abnanyanın istediği yola sülüklemektir. M. Laval'in bütün iktidar mevkiini ele geçirerek Almanya ile Fıansa isbirliğini azamî derecede ileri götürmek, yani Fransanın Alman harbine iştirakini temin için uğraştığı ötedenberi söylenmekte ve onun azline takaddüm eden günlerde Mareşal Petain'i is başından atmak için bir suikasd ha»rladığı iddia edilmekte idi. Bu hâdiseler Fransanın hâd bir buhran geçirmekte olduğunu ve mühim bir karar arifesinde bulunduğunu gösteriyor. Fransa ya büsbütün Almanyamn kumandası altına girerek Almanyamn her dediğini yapacak; üslerini, silâlılannı, fabrikalaruıı, ve bütün kaynaklannı Alrhanyanın emrine verecek, yahud bütün bunları tahrib ederek Fransız İmparatorluğunda yeniden mukavemete girişecek ve ana Fransayı muvakkaten feda etmek mukabilinde yakın bir istikbalde bütün Fransayı kurtarmak imkânını elde edecektir. Fransanın karşılaştığı büyük mesele budur. Laval ayanndaki adamlar Fransanın mukadderatuiı ele aldıklan takdirde ana Fransa bütün Alman taleblerine bo>un eğecek demektir. Fransız İmparatorluğu, ana Fransanın göstereceği bu teslimiyeti, acaba nasıl karşılar? Ana Fransaya iltihak ile mi? Yoksa ana Fransayı da kurtarmayı istihdaf eden mukaddes bir isyanla mı? Önümiizdeki günlerde tavazzııh edecek en mühim nokta budur. Anlaşılan Almanya, İtalyanm mihver hesabına ancak bir yük teşkil edeceğini anladıktan, sonra Fransayı denemeğe ve onu sürüklcmeğe karar vermiştir. Bu kararın vereceği neticeler günün en meraklı meselesidir. Tasarruf haftası dün nihayete erdi Ankara 18 (a a.) On birinci Tasarruf ve Yerli Malı haftasına bugün Hukuk fakültesinde yapılan bir törenle nihayet verilmiştir. Bu törende Ulusal Ekonomi ve Arttırma Kurumu reisi Bahkesir meb'usu General Kâzım Özalp, Fakülte dekanı ve profesorler hazır bulunmakta idiler. Bu münasebetle birçok nutuklar söylendiği gibi Parti Umumî İdare Heyeti azasından Trabzon meb'usu Sırn Day da radyoda bir hitabe irad etmiştir. Vatan hainleri • tllMIIHIIIItl Ahali mübadelesi Londrada bir ingiliz 110 bin Rumen ve 60 kadını casusluk bin Bulgar tebaası cürmile idama kendi memleketlerine mahkum oldu nakledildiler Londra 18 (a.a.) 42 yaşında olan Dorothy Pamela o'Grady bugün Win chester mahkemesinde hıyaneti vatanıye cürmünden idama mahkum edilmiştır. Muhakeme hafi celsede ve jüri huzu runda cereyan etmiştir. Müttehim, hıyaneti vataniye hakkındaki kanun hukümleri mucibince mahkum edilmişür. Bayan o'Grady'nin Wight adasmda, duşmanm askerî harekâtını teshıl edecek bir plân hazırladığı ve gene bu nıaksadla Ingılız kuvvetierinin harekâtını guçleştirecek tertibat aldığı ve askerî bir telefon hattını kestiği tahakkuk etmiştir Maznun, bundan başka devlet esrarını ifş? edenler hakkındaki kanun hükümleıi bakımından da mücrim addedilmiştir. O,Grady, aynca, meçhul şahıslarla birlikte suikasd hazırlamak cürmile itham edilmişse de bu noktadan beraet etmjştir. Bükreş 18 (a.a.) Stefani: Rumanya ile Bulgaristan arasında ahali mübadclesine aid muameleler, 14 ilkkânunda gece yarısı nihayet bulmuştur. Gazeteler, Bulgar hükumetinin talebi üzerine yalnız 60,000 Bulgarın Bulgaristana alındığını ve henüz Dobrucada bulunan diğer Bulgarlar hakkında da Sofya ile Bükreş arasında halen müzakereler cereyan ettiğini bildirmektedirler. 110,000 Rumen, Rumanyaya alınmış tır. Ankara 18 (Telefonla) Musulda bir konsolosluk ihdas edıldığini bildirmiştım. Merkezden Asaf Güvenir bu konsolo?luğa, Refet Altmtaş Musul muavın konsolosiuğuna tayin edildiler. Münhal Şam konsolosluğuna merkezden Sefık özdoğancı, Viyana başkonsolosluğu kançilârlığına Galib Eldem tayin olundular. Viyana muavin konsolosu Abdurrahman Bulay merkeze nakedıMi. Musul konsolosluğu Hususî firmalar AI« manyadan makine getirtemiyecekler Ankara 18 (a.a.) Ticaret Vekâletinden teblığ edilmiştir: 25'7/940 tarihli Türkiye ile Almanya arasında ticari mübadelelere mutedair hususî anlaşnıanın 3 numaralı lâhika sındaki plâfonun birinci grupuna dahıl bulunan mıhanık ve elektroteknık kısmı devlet daire ve müesseseleri ihtiyacma tahsis edilmiştir. Bu kısımdan mal getirmek için hususî fırmalar tarafından vaki talebler infaz edilemiyeceği cihetle mezkur taleblerin bu suretle cevablandırılmış telâkki edileceği bildırilir. Ankara 18 (Telefonla) Gümrük ve tnhisarlar Vekâleti muhtelif nizamnamelerle ihracı murakabe altına alınan fındık, yumurta, palamut. kuru Ü7Üm. tiftik ve yapağı hakkında yapılaeak muamelelere dair eümrüklere yeniden dirpktifl?r vermiştir. ihracatçılara 20 gün möddetle verilen kontrol vesikalariie muhtelif oartiler halinde ihracat vanıTmasına meydan verilmemesi ve müdtieti biten bövle vesikaların muht°vivatı esyanm hiç bir sııretle ihrae edılmerpp«i bildirilmist'> thracatrılara verilen kontrol vesikaları S'atlerîn tekrar Garb çölünde: Italyanların garb çölündeki asıl kuvvctlerinden elde kalanlan mutemadiyen uzaklaştırmağa ehemmiyet verdikleri aıılaşılıyor. İngiliz kaynaklarına göre bu kuvvetler tâ Derneye kadar götürülmektedir. Derne ise hududdan takriben 300 kilometre mesafededir. Bunılaıı da Italyanların Tobruk üssünü de bırakarak geriledikleri tavazzuh ediyor. O halde Bardia ile Tobrukun da yakında İngilizlere geçmesi beklenir. Ingilizlerin garb çölündeki zaferlerini bu kadar ileri götürmeleri İtalyanın Trablusgarbdaki vaziyetini son derece ınüşkülleştirecek ve İtalyanın Afrikadaki nıevcudiyetini tehlikeye koyacaktır. Nitekim İngiltere Avam Kamarasında sorulan bir suale karşı Hariciye Nazur Müsteşarı Mister Butler tarafından verilen cevab Habeşistan dahilinde İtalyaya karşı başlayan isyanlann inkişaf etrnekte olduğunu ve İngilterenin memleketlerini kurtarmak istiyen Habeşlilere hiçbir yardımdan geri kalmadığını ve geri kahnıyacağını bildirmiştir. Habeş isyanı: Demek ki garb çölünde kazanılan zafer Afrikacja bir kurtuluş hareketinin de baslangıcı olmak istidadındadır. Bu istidadın günden güne kuvvetleneceği görülecektir. Çünkü kuvvetlenmesine mâni olacak bir şey kalmamıştır. Çok kısa bir zaman önce Mareşal Graziuni'nin Mısıra karşı taarruzunu ileri süıdüğü sırada Habeşistandan Sudana taarruz edecek bir ordunun da Graziani ordusile birleşmek üzere hareket edecegi söylendiği nazan dikkate alınırsa bu kısa zaman içinde hasıl olan tahavvülün Kimdeıı şupheleniyorsunuz? dedi. Hiç kimseden şuphelenmediğimı, bu dıışmanları tanımadığımı söyleyınce dudaklarındaki tebessüm derinleşti. Beni teseili etmeğe kalktı. Babamın katilinin pek yakın vakitte meydana çıkarıhp edalete teslim edileceğine emin o.mamı soyledı. Şunu derhal anladım k} bu adam ve diğer alâkadarlar bu katil hâdısesinin sırf bir hırsızlık maksadile yapıld.gma kanidirler, tahkikat da o şekiide ilerlemektedir. Bu cinayetin bir hırsızlık için değil, fakat daha mühim sebebler tahünds babamın duşmanları tarafından ışlenmiş olduğunu ısrarla, tekrar ettim. Müddeiumumî masasının başuıdan kaiktı, geldi. omzumu okşadı « Fazla heyecana kapılmışsmız küçük hanım, dedi. Fakat hakkınız da var. Büyıik kederiniz içinde ne yapacağmızı, neye ihtimal vereceğinizi şaşırmış bir haldesiniz. Sizden sükunetinizi muhafaza ve bize itimad etmenizi rica edeceğim. Vak'a alelâde bir cinayettir. Sırkat maksadile ika edilmiştir. Yakmda suçluları meydana çıkaracağız. Pederinizin zenginliğini burada bilmiyen yoktu. Bir iki mel'un haydud bundan istifadeyi kurmuş olacaklar. Babanızın odasma pencereden girildiği anlaşıldı. TJemir rw'vskhklar daha evvel yerinden sö Ankara 18 (Telefonla) Saatlerin hir saat peri almması için karar verildi§i hfVkmda şehrimizde malumat yokur. Bilâkis bu u<=ulün bilhassa tas?rrtıf nokta^ından M netireler verd'ği Ankara 18 (a a ) Büyük Millet müşahede olunmuştur. E'a^en bir müdMeclısi bu gun Refet Camtezın başkan det sonra eıinlerin uzavacaeı mevsime lığında toplanmıştır. de girilPcpŞiııdpn verilmis olan kara Celsentn' sçılmeijnı takiben, ruzna rın muhafaza edilmesi ihtimali kuv menin ılk maddesini teşkil eden askerî tayinat ve yem kanununa ve kanunıın birinei maddesinin tefsirine aid maz bata müzakere edilmiş ve müzakere mevzuunu teşkil eden mesele üzerinde Ankara 18 (TpMonla) C H P Divam Muhasebat reisinin ditılenme27 ilkVînun Ankara vü sine karar verilmiştir. de Halkevinde toplanaGiimrük mııhafaza memurları teski euma günü 11 lât ve memurin kanun lâyihası ile Na cktır. fıa Vekâletine bağlı Derince travers fabrikasınm Devlet Demiryolları Işletme idaresine devrine aid kanun lâvihası, ikinci müzakereleri yapılarak kabul olunmuştur. Londra 18 (a a ) Maliye Nazırı Bundan sonra iandarma erat kanu hava harbleri dolavısile halkm u6ra nunun bazı maddelerinin değiştirilmesi dı6ı bütün zarfları ta7min etmpk iizîve yeniden bazı hükümler ilâvesine, as re hükÛT.pt bir kanun hazırladığını kerî izin kanununun birinci maddesine bil(';''Tnistir. bir fıkra ilâve<=ine aid kanun lâyihalarıYugoslavya ve Italyada nın birinci müzakerelerini yapmış, bina ve arazi vergisi hükümlerine tevfisoğuklar kan vergiden itfisna edilmiş olan hükmî şahıslara aid mukataalı gayrimen Belgrad 18 (a.a.) Yugoslavyada sokullerin kıymetlendirilmesi hakkındaki ğuklar dün gece daha ziyade artmıştır. kanun lâyihasmın da ilk iki maddesini Belgradda derece sıfırın altında 19 a müzakere ve tasvib evlemiş ve diğer düşmüştür. Soğuklardan teller koptumaddelerinin Evkaf Umum müdürü ğu için telefon muhaberatı bir çok yerBün huzurile müzakeresine karar veril lerde inkitaa uğramıştır. Trenlerde de miştir. nr kaç saathk teahhurlar olmustur. Milâno 18 (a a.) Şımali Italyada, Büyük Millet Meclisi. bu günkü ruznamesinde mevcud bulunan Türkive bilhassa Alp vadilerinde hararet dereAlmanva arasında ticarî mübadeielee cesinin çok düştüğü kaydedilmiştir. Sesia vadisinde hararet sıfır altında mutedair husu'î anlasmaya bağl' dereceye düşmüştür. Yaşlı iki kişi öl«B.l» listesirde Hm tashihi yanılmasına. Türkive Fransa tiraret konten müştür. İan ve tedive anl?'malarile merbutlan Bulgarların Almanyaya sathükümlerinin temoMdine ve i*vece sirjariş edilmiş müteharrik levazımın tıkları 45 bin ton tütün Türkiveve ithsileri mürtrletinin temdiSofya 18 (a.a.) D. N. B.: Naar rtine aid olan kanun lâvihalarınm da alâkartar Vekillerin huzurlarile mÜ7a ar meclisi, 3, 4 milyar leva kıymetinkerp'ini ten^ib eyipmis ve cuma eünii le 45 bin ton tütünün Almanyaya tesimi hakkında yapılan anlaşmayı tasdik tonianmak üzere ictimaa son vermMir etmiştir. Ticaret nazırı Sagorofun yapğı beyanata göre bu anlaşma, Bulgabüyüklüğü göze çarpar. Bugün Sudanistana büyük bir ferahlık verecektir. dan bir ordunun Mısıra girmesi değil. ünkü geçen üç rekolteden kalma 70 belki Sudandan Habeşistana süzülen ıin tonluk bir tütün stoku depolarda Habeslilerin memleketlerini kıırtarmak lulunmaktadır. için kazanacaklan muvaffakiyetler bekNazırlar meclisi tarafından verilen leniyor. liğer bir kararla altın ihtiyatımn yaAradald fark hakikaten büyüktür. ısı ithal edilecek mühim iptidaî mad. lelerin tediyesine tahsis edilecektir. ömer Rıza DOĞRUL B. Millet Meclisinde dünkü müzakereler Gandiyî, kâh, yarıçıplak, kavruk vücudıle, çıkrığmm başmda yün eğırirken, kâh arkasında beyaz ihram, çıplak ayaklarında sandallarile, kendisi gibi beyazlar gıymış bir cemaat ortasında murakabeye varmış bir Hind fakiri gibi goruruz. Kendisini, bu iki sahne harıcmde tasavvur etmediğimiz için midır ki o, bize herkesten başka yaradılışta, fevkalâdeler ve garibeler arasında gorünüyor? Hayır. Gandi, yalnız kıyateti, hali, tavrı itıbarile değil, yaradüışı, yaşayışı, kafasının işleyişi bakımından da başkalik tımsalidir. Hayaünı, derine gitmeğe lüzum kalmadan, sathî bir tetkikten geçirince, Hindli milliyetperveri, evvelâ şu vasfile goruruz: Herkesın yapamadığıru yapan adam. zaman, o nahif vücudünden hiç umulmıyacak bir inad ve metanetle, kendıni gunlerce açlığa mahkum edişi, hapise girerken, Londradaki devlet erkânile istişareye gider gibi sukunetini ve ruşlardan sonra, mütekabil bir anlaştebessümünü zerre kadar bozmayışı ma husulüne muhakkak nazarile bakı. değme kendine güvenenin harcı değıl lıyordu. dır. Gandinin İngiltereye geldiğî gün, Fol*** kestone'da, büyuk bir kalabalık birikGandi, 1869 da dunyaya geldi. On üç miş, Hindistanm bu ele avuca sığmaz, yaşında dunya evıne gıroı. tvlenmesı, yaşamak için mücadeleye muhtac akendi arzusu hılâfına oıduğu ıçın değil, teşpare mümessilini bekliyordu. Karşı. o yaşa gelen erkek çocukıarın evıenme larma, çıka çıka, bir Hind fakiri çıktı. lerı Hıncustanda âdet hukmune gırdiğınden dolayı, haddızatuıdaki bu acayıb Gandi, bardaklardan boşanırcasına yaiıgi, Gandı'nın kendi garabetleri arasında an yağmunın altında, arkasında besayamayız. Hındistanda, tahsil çağı, ay yaz ihramı, yalınayak, başı kabak, çamurlara bata çıka, kemali azametle ni zamanda evlilik çağıdır. lerliyordu. Halkm ve karşıcı gelen res. Gandiyi Gandi yapan, yani ona ateşli, mî zevatın hayran bakışları karşısmkeskın, gözü yılmaz bir mılliyetperverda, çıkınını koltuğuna kıstırıp, kendilık hırsı aşılamakla beraber, garabetleri sini Londraya götürecek olan trene silsılesine de ilk hareketi kaydeden şu bindi. hâdise olmustur: Yuvarlak masa etrafında toplanan İnGandi, Ingılterede hukuk tahsilini yapgiliz nazıları arasında, Gandi, gene be tıktan sonra gidip yerleştığı Natalda bir yaz ihramile oturup müzakerata iştirak yazıhane açmış, avukatlığa başlamıstı etti. Mikrofon karşısmda, gene ayni kı1896 senesı, karısını ve dort çocuğunu yafetle konuştu. yanına alıp, tatil zamarunı Hındistanda Gandi, Fransadan geçerken. bu defa geçirdıkten sonra Natal'e donen Gandi, «muhacereti tahdid> komitesının teşvı da, haj'ret etmek sırası Fransa halkına kile, vapurun karantineye tâbı tutulma geldi. Trenin üçüncü mevki kompartisı üzeruje, karaya çıkamamış, tam yirnu manında, gözünde gözlükleri, sırtında üç gün gemide kalmıştı. Nihayet, huku beyaz ihramile Mahatma Gandiyi gomet, karantıne tedbirinin haksız oldu ren Fransızlar, bu klâsik manzarayı al. ğunu gorerek, yolcuların karaya çık kışlamaktan geri kalmadılar. Gandinin maiyetinde bir kâtibesi varmaiarına müsaade etti. Fakat ahali, rıhtıma doldu, haykırışmağa, Hindistandan dı. İngilizdi. Adı Mis Slade idi. Fakat nıemlekete veba geürdığıne hiç şuphe bu İngiliz kadını, Gandiye o kadar hayolrmyan Hindlilerden bir tekini bile karaya çıkarmıyacağuu söyliyerek tehdide başladı. NAHATNA GANOI Yazan: Bektaşinin hesabı Dostum! Şu son hâdiselere ne dersin? Hangi hâdiselere? İtalyan ordıısunun Arnavudluk ve IJbyadaki mağlubiyetlerine? Vallahi birader! Mağlubiyctin hoş tarah yoktur. Dostlar başından ırak. Simdi İtalyanlar bir taraftan askerî cepbeye imdad göndermek, diğer taraflan da efkârı umumiyeyi teselli etmek gıbi iki güç işle meşguldürler. Ne diyelim? Rahat adama baünca sonu pek hayırll çıkmaz. H. Varoğlu Pasif korunma Ankar*» Vilâvft Parti Işte o zaman, Gandi, başındaki mölon şapkayı çıkarıp yeruıe bir sarık sarmış, güverteye çıkmış, Hindli olduğunu, rıhtımda bekliyen mutehevvir kalabalığa ıyıce gosterdıkten sonra, yanına yolculırdan birkaç kişiyl de alarak, sakin ve vakur, rıhtıma inmişti..O gun taş, tükrük, yumruk yağmuru altuıda, sanğı bir tarafta, kendi bir taraita yerlere düşe kalka evine nasıl varabildiğine, ve ölümden nasıl kurtulduğuna, kendisi bile hâiâ hayrettedir. Gandi, Natal'de tutunamadı. İngiliz üniversitelerinden parlak diplomalarla çıktıktan sonra, oraya gelip yerleşen bu Hindli avukatın, en namdar hukukçuları geride bırakacak kadar parlak bir şöhrete doğru yükseldiğini gören rakibier, ona, hayatı, orada zindan ettiler. Ve GpTidi, döndü, Hindistana geldi. Kafasında bir tek düşünce vardı. İngilizleri Hindistandan çıkarmak. İngiliz avukatı idi. Hind milliyetperveri oldu. Hindistana geldikten bir sene sonra kafasınon içi gibi vücudünün dısı da değişmiş, teni kararmış, kıyaieti ağarmıştı. Arkasında, artık siyah setre pantalon değil, beyaz ihram vardı. O gun bugün, böyle yarıçıplak gezer. Etrafına topladığı müridlerine ilk ve son nasihati şudur: .İngiliz kanunlarına karşı geleceğiz. Fakat öyle yumuşak da\Tanacağız, öyle halim selim, gevşek bir mukavemet göstereceğiz ki, İngilizler, bu kadar meskenetten usanacaklar, bizi bırakıp gidecelkerdir.» *** Gandinin, prensib olarak kabul ettiği yumuşak mücfedeleye nasıl başlayıp nasıl devam ettiği, bu mücadelelerin, Hin distanda nasıl kanlı maceralar doğurduğu mevzuumuzun haricinde kalıyor. Gandıye asıl şahsiyetini veren bu mücadeleleri olmakla beraber, onları bir tarafa bırakmak zaruretindeyiz. Hind milliyetperverlerini, bu yazımız için çizdiğimiz çerçeveye alıp, 1931 senesinde ilk defa Londraya gittiği zamanki kıyafetile görelim. Onu, Londra hükumeti, yuvarlak ma. sa konferansına davet etmişti. ingiliz Hind münasebatında, yeni bir devir açılıyor, iki taraf arasında, kanlı vu Hükumet, tatbikata dair yeni bir kanun hazırlıyor Ankara 18 (Telefonla) Teşkilâtı esasiye encumeni bugün umumî heyet ten sonra toplanarak Manisa meb'usu Refik İncenin takririni müzakere etmiştir. Refik İnce bu takririle hava taarruzlarına karşı pasif korunma nizamnamesinin 22 ve 98 inci maddelerine bazı hükümler ekleyen nizamnamenin kanuna mugayir olduğu mütaleasınday. dı. Başvekâlet Müsteşarı Vehbi Demirelle takririn sahibi Refik İnce de encumende bulunmuşlardır. Öğrendiğimze göre hükumet bu mevzuda bir kanun lâyihası hazırlamak ka. rarındadır. Bu lâyiha ile, nizamname ile derpiş edilmiş olan mukellefiyetlerin icabında tatbikı için hükumete salâhıyet verilecektir. Bu kanunun projesi Dahiliye Vekâletince hazırlanacaktır. j randı ki, adını değiştirip Mirabai diye bir Hindli ismi almış, Pencab köylü. lerinin giydıği kaba dokumayı, elbise diye sırtına geçirmiş, saçlarrnı kazıtıp başına beyaz bir başörtü bağlamıştı. Şarlo ile Gandi arasında, şöyle bir mektublaşma olduğu rivayet edilir: Şarlo Gandi'ye yazmış: «Ben, alelâde bir komedi artistiyim, fakat dramlarla çok alâkadarım. Siz, bu devrin en büyük dramısınız. Siz Tıir ruhsunuz. Sizinle görüşmek benim için bir zevk olacak Evet ama kardeşim, insanın bir tir.. türlü aklı ermiyor. Dediğin gibi rahat Mahatma, şu cevabı vermiş: *Siz, ço rahat otururken, hatta Fransızlar taracukları güldürüyorsunuz. Ahret için, en fından bir takım tavizat teklifleıi vaki mükemmel pasaport budur. Ben, o ka olurken, turup da memleketi akıbeti dar yükseğe ulaşabileceğimi zanr.etmi meçhul bir harbe atmaktaki gaye neyorum. çünkü Veliyullah değilim. Ta dir, bir türlü anlaşılamıyor? nışalım. Siz beni görmeyi ne kadar me Anlaşılamıyan sade o mu? Ya Yurak ediyorsanız, ben de bir komedi ar nanistana geceyarısı verilmis olan ültitistile tanışmayı o kadar isteyorum.> matom? Italyanların ifadelerine göre Gandi'nin, fakir yaşamağa nezri var Arnavudlukta taarruzî bir harb yapdır. Bir gün bir Hindlinin gündelik va maya hazır değillermiş. O halde idaın sat kazancını hesablamış. Kendi nefsi cezası tebliğ eder gibi gece saat üçta ne, bundan on para fazla masraf etmez. ültinıatom vermenin hikmeri neydi? LâAra sıra, ona, hediye olarak, yiyecek kin her seyin bir izah şekli olduğu gibî Öteberi getirirler. Misafirini gücendir bunun da vardır. Dinle beni! memek için reddetmez. Fakat, bu he Aman şunu anlat! divenin tutarını sorar. öğrenir ve onu. Efendim! Alman ordulan Fransa ertesi günkü masrafından düşer. Bazan ıbu hesablar neticesinde işin pek mukavemetini krnp da Parise doçru yürürken. İtalya «Aman geç kalmadan lİOTiıp budaklandığı olur, ve Gandi ben de gireyinı. Fransızlar mağlub olungunlerce aç oturur. ca sulh olur. Hisseme düşecek pay bü1922 de hapse atıldığı zaman. höcre yükçe olsun» diye harbe girdi. Girdi sinin rutubeti yüzünden, sağ e'.ine asa ama is umduğu gibi çıkmadı. bî bir titreme ârız olmustu. O zaman, E bunn anlamak yok mu? vazılarını, sol elile yazmağa uğraştı. O Vallahi insnnın gözünü gaflet bü« tarihtenberi, Gandi, sağ elile de sol elilp de mükemmel yazı yazar. En büvük rüyünce ilerisini görmk kolay olmudüsmanı makinedir. Makine devrinde yor. Geçroiş zaman; şimdi o de\Tİn riaşamak mecburiyetinde kalması, onun calini tenkid için söylemiyorum ama cin büyük bir felâket olmustur. Ma geçen harbe bizim girişimiz de İtalyakir.cnin, insan sıhhatini viyen bir ifrit nın bu seferld girişine pek benzer. Bie insan enerüsini öldüren bir afet ol rim de hükumet erkânmdan üç dörf kisi «Aman Paris düşecek. Biz çanimot dueuna kanidir. taksimine yetişemiyeceğiz» endiwsile Mahatma Gandi, yan çıplak vücudü, Marn muharebesi sıralarında ve Alman alın ayakları, arkasına giyeceği ihraordusunun Fransayı istilâ etemkte olmın yününü, tekerleğinde kendi elcedufu günlerde Türkiyeyi harbe sokizile eğirdiği çıkrığı ve bilhassa, yüz muşlardı. Sonu ne olduğunu söylemeye de doksan aç midesile, Yirminci asrm hacet yok! epâne evliya namzedidir. Hayatı, madBu münasebetle sana bir Bektaşi fık» dî ve manevî feragatten, mahrumivet; rası anlatayım: en. çileden ve mücadeleden ibarpt diye Bir yelken gemisi seyahat ederken ıel'.eyen Hind milliyetperveri, bu acıarın, sun'î surette yaratılmalarına lü. fırruıaya turulmuş ve batmak tchlikesî zum kalmıyacak kadar hayatta mevcud bas göstermiş. Herkes duaya başlamış. ılduğunu tasdik etmiyecek derecede a Yolcular arasında bir Bektasi dervis direğin dibine orurmus, demlenirmiş. Yol» svib bir adamdır. culardan biri dayanamamış: Bire adam! Şimdi bu zıkkımm sırası mı? Baksana gemi batıvor. Allaha dua edecek yerde giinaha giriyorsun! Erenler hakhsın! Lâkin ben bir defa onun isine kanştım. altı ay anamı ağlattı. Tövbe ettim. Bir daha karışmam. Amerikan yardımı Ruzvelt, İngiltereye ödünç mühimmat verileceğini bildirdi Kava harblerinder» bü*'"n z v tazmin Fındık fiatlarına dair yeni tebliğ Ankara 18 (a.a.) Ticaret Vekâletinden tebliğ olunmuştur: Koordinasyon heyetinin 62 ve 63 sa yılı kararlarına gore tespit edilerek 16 Birincikânun tarihinde Anadolu Ajansı yasıtasile ilân ve Türkiye fındık ihracatçıları birliği ve şubelerine tebliğ olunan yeni fındık asgarî ihracat fiatları 17 Birincikânundan itibaren mer'L yete girmiş bulunmaktadır. Bu fiatlardan önce mer'i eski fiatlarla ihracat yapmak üzere bağlanmış bulunan ihracatçılardan isteyenler, satış akitlerini usülü dairesinde birlik şubeleri nezdinde tevsik etm^c şartOe, sa. tışlarmı tamamlayabileceklerdir. Akidlerin tevsiki için müracaat müddeti bu ayın 21 inci cumartesi günü saat 12 ye kadardır. Bundan sonra ibraz edilecek vesaik kabul olunmıyacaktır. Akidlerin tespiti muamelesinden dolayı alâkadarlarm itirazı olduğu takdirde, hakem Ticaret Vekâletidir. Keyfiyet fındık ihracatçıları birliğine bildirilmiş ve şubelerine de tebliğ et:irilmiştir. Vaşington 18 (a.a.) Reisicumhur Roosevelt, harb malzemesinin eğreti o. larak İngiltereye verilmesi plânının anahtarlarını gazetecilere anlatmıştır. İngiltereye yardım temin etmekle beraber Amerikanm da müdafaasını kuv. vetlendirecek olan bu plân yeni par. lementoya 3 Kânunusanide tevdi olunacaktır. Amerika, İngilterenin ileride yapacağı siparişleri kabul edeck ve malzemenin imali bittiği zaman da bunları ingiltereye eğreti verecektir. Harbden sonra İngiltere bu malzemeyi, iyi bir halde ise iade edecek, aksi takdirde yerine yenisini verecektir. Roosevelt demiştir ki: « Şunu ehemmiyetle kaydederim ki, meselenin halli Amerikayı müdafaa vasıtası ola. rak İngiltereye yardımda bulunmak zarureti esasına dayanacaktır.» General O'rayn Amerikalı 500 tayyarecinin harbe iştirakini tavsiye etmiştir. General Hugh Orun İnailiz hava kuvvetlerine dahıl bulunan «Kartal fi. losu» ile beraber Kanada ve İngiliz cüzütamlarmında bugün 5000 Amerikalı vazife almış bulunmaktadır. Piyade kıtalarında hizmet eden bunlardan bir kısmı İngiliz zabitlerinin kumandasmda bir Amerikan taburunun teşekküi et» mesini beklemektedirler. Ve fırrınadan sonra mı, fırtına sıra6inda mı orası lâzım değil anlatmış: Ben bir gün hamamda yıkanırken şu mahud pis hamamböceklerini görerek: «Yarabbi! Bunlar da ne ise yarar ki: oturup da yaratırsm?. divecek oldum. Aradan birkaç gün geçtikten sonra dizlerime bir ağn geldi. Allı ay yapmadıtrun ilâc kalmadı. Niha^«^t birinin tavsivesi üzerine hamamböceklerini döffüp kovdum da a&rıdan kurtuldum. O gün bugündür bir daha işine karısmıyorum. Denıis. Iste kuzum bu fıkra hesa'ısız harbe kanşanların vaziyetini hulâsa eder. Libya ve Arnavudluk hâdiselerinden sonra bak bir daha harbe atılırlar mı? B. FELEK Hususî otomobili seyrüsefere çıkarmışlar Zahire ithalât ve ihracat tacirlerin^ den Emin Vafi ve şoförü Tevfik Ayla karar hilâfına hususî otomobilini sevrü sefere çıkarmak cürmünden dolayı mahkemeye verilmişlerdir. Mahkeme, şoför hakkında 50 lira para cezası vermiş, En.in Vafi beraet etmiştir. Rumanyada tevkif edilen komünistler Bükreş 18 (a.a.) Stefani: Resmî bir teblığde bildirildığine gore, dün akdedılen nazırlar meclisi içtimaında Dahiliye Nazırı geçende yapılan komünist tevkifatı hakkında izahat vermiştir. Mevkufların büyük bir kısmı mahke meye sevkedilecektir. Tevkif edilen 141 komünistten 120 si Yahudı. 16 sı Rumen ve 5 i de muhtelif mılletlere mensubdur. dınız. Bu yüzden lüzumsuz evhamlara düşünüyorsunuz. Bana itimad ediniz ki bu her zaman tesadüf edilen para hırsiîe yapılmış bir cinayetten başka bir şey değildır ve korkulacak hiç bir şey yoktur. Sonra meçhul düşmanlardan bahsedip duruyorsunuz. Halbuki biz daha evvel tahkikat yaptırdık. Babanızın hiç bir düşmanı olmadığı, daima muhitinde sevilip sayılan bir insan olduğu anlaşıldı, evinize dönunüz ve müsterih olunuz. Katiller pek yakında meydana çıkacak, cezalarını göreceklerdir. Katiller, diyorsunuz, demek gece babamın odasına girip onu öldürenlet bükaç kişi idi! İki kişi olduklarını kuvvetle tahmin ediyoruz. Biri belki içeri girmemış, dışarıda gözcü kalmıştı. Sonra babanızın «beni öldürdüler» demesi de onun bir kişıden bahsetmediğini gösteriyor. Artık müddeiumumî ile fazla bir şey konuşmadık. Kendi kendime bu adamın kendini beğenmiş ukalânın biri olduğunu düşündüm. Beni çocuk buluyor, şüphelerime ehemmiyet vermiyordu. Odasını terkedeceğim sırada arkamdan gelerek omzumu okşayıp bir takım nasihatler vermeyi de unutm?dı. Muhit değiştirmemi, kafamdan böyle yersiz, korkunc düşünceleri sıkaımarjaı, buuuo Silivri felâketzedelerinin teşekkürü Maruz kaldığımız feci felâket esnasmda bize karşı gösterilen yüksek insanî alâka ve yardım, tarihçe müsellem olan Turklüğün âlicenablığına parlak: bir sahife daha ilâve etmiştir. Bu âli ve kıymetli himayeden dolayı en derin minnettarlık ve şükranlarımızın arzma ictisar eyleriz. Silivri kazazedeleri ramma Kaneti külmüştü. Yalnız hırsızlar herhalde işlerini, babanızı uyandumadan yapacaklaruıı sanıyorlardı. Halbuki Kemal Beyi uyaruk buldular. Merhum pederiniz cesur ve kuvvetli bir adamdi. Onlara epey mukavemet ettiğini sanıyoruz. Sonunda alçak herifler maksadlarında muvaffak olmak için onu öldürmekten başka çare bulamamış olacaklar ve ortalıkta ne buldularsa alıp kaçmışlar. Müddeiumumî sustuğu zaman bu sefer ben acı acı gülümsedim: « Fakat çaldıkları bir kaç parça şeyin ehemmiyetsizliğine dikkat ediyor musunuz? Yalnız gece dolabının üzerinde duran babamın saatini, kehribar tespihini, bir de' gümüş şamdanları almışlar. Kasayı da zorlamışlar, hatta açmak için uğraşmışlar. Bunu unutuyorsunuz? Kasayı zorlamakla vakit geçireceklerine acaba babamın parmağındaki pırlanta yüzüğü almaları daha akıllıca bir tıareket olmaz mıydı? Müddeiumumî canını sıktığımı anlatan bir yüz buruşmasile cevab verdi: Zaten işledikleri cinayet onları şaşırtmıştı. Siz de babanızın iniltisini duyar duymaz uyandınız. Onun odasma bitişik olan odanızdan «babacığım, babacı « CUMHURİYET » İN EDEBÎ ROMANI: 5 ğım. diye, haykırarak dışarı fırladınız. Sesinizi duyan evdeki diğer insanlar da uyandılar. Gürültüler, koşuşmalar oldu. Hırsızlar da ele geçeceklerini hi?seder etmez orada fazla kalıp yakalanmaktan korkarak pencereden atlayıp kaçtılar ve birçok şeyleri beraber götürmoyi ihmal ettiler. Zaten siz içeri girdiğiniz zaman babanızı ölmek üzere buldunuz. Oda boştu ve pencere açıktı. Demek babamın hırsızlık maksadile pencereden odasma giren iki haydud tarafından ,onlara mukavemet ettiği için öldürüldüğüne eminsiniz? Evet efendim, siz de heyecanınızı. kederinizi biraz yatıştırıp kendinize hâkim olduğunuz gün ayni şekilde düşüneceksiniz. Yazan: Peride Celâl Peki beyefendi, babamın ölürken bana söylediği sözlere ne dersiniz? «Beni vurdular, kendini konı kızım> diyerek neye ve kime karsı uyanık bulun maya davet ediyordu? «Beni vurdular» demekle hakikati söylüyordu. «Kendini koru kızım» demesi de adamların belki hâlâ orada bulunduklarını ve size de bir fenalık yapmalan ihtimali olduğunu düşünmesinden ileri gelmiştir herhalde. Peki senelerce beni bir tehlikeden muhafaza eder gibi koruması, peşimde dolaşması, o sık sık seyahatler, bütün bunların manası?^ Size gösterdiği ihtimam ve alâkanın bir tek sebebi vardır. O da size duyduğu derin şefkat ve sevgidir. Seyahatlere gelince her insanuı bir şeye merakı olduğunu unutmamalısınız. Babamın bir düşmanı olabileceğini ve bu düşmanın onu senelerce taciz ettikten sonra gelip öldürdüğünü ve babamua ölürken beni de bu düşmana karşı ihtiyata davet ettiğini ısrarla reddediyorsunuz öyle mi? Müddeiumumî gene gülümsedi Elimizde bunu ispat edecek en küçük bir delil yok. Herşey bir sirkat ve cinayet karşısında bulunduğumuiu gösteriyor. Size gelince gencsiniz, yalnızsınız. Babanızın ölümü âsabınızı bozdu. Haklı olarak tesir ve dehset iç.inde kal için de akrabam, tanıdıklarım varsa bir müddet onlarla yaşayıp oyalanmamı tavsiye ediyordu. O gün ilk defa yalnız sokağa çıkmıştım. Aıüiyenın merdivenlerıni inersen sır tımdaıı bir ürperti gelip geçtı. Babamı içim yanarak aradım ve ilk defa şüpheli gözlerle etrafımdaki kalabalığa, gidip gelenlere baktım. Bütün yüzler bana ^or kunc göründu. Fakat sonra birdenbire yüzüm ateş kesildi, utandım. Ben ki korkaklığı alçaklıkla ayni sevıyede goren bir ailenin kızı idim. Kafam, düşüncelerim başka, duyuşlarım değişik olmak a beraber ne de olsa gene dedemden o korkusuz, pervasız adamdan oende bir şey kalınış olması lâzımdı. Damarlarımda onun ateşli kanı dolaşıyoıdu Duy duğum korkuyu, endişeyi kendime yakıştırâmadım. Başımı kaldırdım, vucudüm dimdik, sert adımlarla merdivenıerı inmeğe başladım. Otomobil kapıdaydı. Bizim Yusuf şoförün yanından atlayarak kapıyı açtı. Yusuf ve babası senelerdenberi yanımızda çalışan insanlardır. Onları babam memleketten getirtmiş. Yusufun babası Aluned Ağa beni kızı gibi sever, elmds büyüdüm. Yusufa gelince otuz yaşlarında dağ gibi güçlü kuvvetli bir erkek. (Devam edecek)

Bu sayıdan diğer sayfalar: