31 Mayıs 1940 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

31 Mayıs 1940 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Londraya giden matbuat heyetiniz Tarihi tefrika: 2 O Yazan: Z1YA ŞAKÎR Dün Yunanistan yolile şehrimize avdet etti Bundan bir müddet evvel Londraya gitmiş olan matbuat heyetimiz dün sabahki konvansiyonelle Yunanistandan şehrimize gelmiştir. Heyet, istasjonda Vali muavini Hüdai Karataban, Vilâ yet erkânı ve gazeteciler tarafından karşılanmıştır. Gazeteciler dönüşte tayyare ıle Londradan Sen Najer'e, oradan gene tayyare ile Marsilyaya, Marsilyadan Tu nustaki Bizerte yolile Maltaya ve Maltadan Narvin ve Atinaya gelmişlerdir. Heyet reisi Hüseyin Cahid Yalçın gazetecilere, seyahatin çok güzel geç tiğini, Almanların Holanda ve Belçikaya taarruza başladıklan zaman heyetin Pariste olduğunu ve kısa bir te vakkufu müteakıb Londraya gittikle rini, Londrada çok güzel karşılandık larını söylemiş, İngiltere ve Fransada kendilerine karşı gösterilen büyuk hüsnükabulü tebarüz ettirdikten son ra: • Galebe müttefiklerindir. Bu kanaatimiz kuvvet bulmuş olarak dönüyoruz.» demiştir. Meb'us ve muharrir Ahmed Şükrü Esmer de, İngiliz ve Fransız mi'letlerinin gayet sakin ve metin olduklarını söyledikten sonra müttefiklerin kat'î zaferli neticeden emin olduklarını ilâve etmiştir. Baltimor baskınından sonra Türk korsanları Atlas Okyanusunu aştılar Şimalî Amerika sahillerine vardılar Şükrü Bey, İstanbula avdet ettikten sonra, bu tetkiklerinin neticesini bir kaç makale olarak neşretti. Bu neşriyat arasında, İngiltere hükumeti evrak mahzeni müdürü tarafından tasdik edilmiş olan iki vesika da var. Bu vesikalarm bahsimize taalluk eden satırlarını, aşağıya aynen dercediyoruz: Evrakı resmiye Cild : 352 İrlanda Numara : 101 [Bu mektub, Kin Zeyl ve civarının muhafazasına memur olan harb gemisi nin süvarisi, kaptan Hovk tarafından, 19 temmuz 1631 tarihile İngiltere hükumeti Bahriye meclisine yazılmıştır: [İki Türk gemisi, Lendiz End'de iki Fransız gemisi batırdı. Ve bir İngiliz barko (1) sunu da zaptederek batırdı. Bütün adamları alakoydu. 19 haziranda, geceleyin Baltimor limanında demirledi. Ve buradan 108 esir aldı, götürdü. [Bu esnalarda, bizim denize açılmakhğımız için erzakımız olmadığı gibi, on bir aylık maaşımız da işlemiş bulunuyordu. Tayfanın, elbiseye fevkalâde ihbyacı vardı. Bu hususta müteaddid mektublar yazdımsa da, hiçbirine cevab alamadım ] İkinci vesika, 23 ağustos 1631 tarihlidir. Ve bu da, İngiltere Krah tarafından, İrlanda hâkim ve müsavirlerine yazılmış olan bir emimame mahiyetindedir. Kral, bu emirnamede, mutad olan hitablardan sonra, şöylece devam etmiştir: [Temmuzun dokuzu tarihile, bizim müsavir lordlarımıza yazdığınız mektublardan, memleketimize icra edilen tecaviizü ve geçen ayın yirmisinde Baltimor'da, bir avuc Türk korsanı tarafından bir çok tebaamızın esir alındığını anladık. [Mektublarmızda, pek güzel söylediğiniz veçhile bu iş, evvelce emsali gönilmiyen bir iştir. Fakat, bu işi men hususunda gösterilen dikkatsizlik ve kayıdsızlık da, öyledir... Bu mesele hakkında. evvelce komisyonu mahsusumuz tarafından yazılan mektublarda dermeyan edıldiği veçhile, bu hususta kabahatin kime teveccüh ettiğini bildirmenize intizar ediyoruz ] Emirnamenin alt tarafı, tahkikat meselelerine aiddir. Mevzuumuzu alâkadar etmediği için nakle lüzum görmüyoruz. *** Türk korsanları, Baltimor baskınından sonra, hayrete şayan bir cür'etle Aılas Okyanusunu aşülar, şimalî Amerika sahillerine vardılar. Yeni maceralara atıldılar. O tarihte Amerikanın en zengin limanlarından biri olan Niv Favun Lend limanmı bastılar. Türk korsanlarmın bu büyük maceran da bu mevzuumuzdan haric kaldığı için, bunların naklinden de sarfı nazar edeceğiz. Ancak, bu korsanların Atlas denizinde ve bilhassa ingiltere sahillerınde faaliyette bulunduklan esnada, kahramanlıkları derecesinde merdlik ve nezaket göstermiş olduklarına dair Londrada basılmış olan bir kitabdaki mütalcalan da ihmalle geçemiyeceğiz. Mehazımız, bu kitabm müellifinin isBıini söylemiyor. Ancak 1663 te tabediltnşi olan bu eserin, [Türk İmparatorluğunun ve hükumetinin, zamanımıza kadar yürütülmüş muhtasar bir tarih içinde yeni bir mütaleası ve, şimdiki Grand Senyör, (2) 4 üncü Sultan Mehmedin zamanı saltanatı] diye uzun bir ismi olduğunu ve içinde de 4 üncü Mehmedin bir resmi bulunduğunu bildiriyor. Bu kitabın rivayetine nazaran, Türk korsanları Amerika sahillerinde zaptettikleri bir gemide, Virünyaya seyahat eden gayet güzel bir ingiliz kızı ele geçirmişler.. Son derecede izzet ve ikramla istanbula göndererek, zevceleri meyanına ithal etmesi için padişaha takdim etmişler. Tabüdir ki, bu rivayetin ne dereceye kadar doğru olduğunu kestirmek mümkün değildir. Ancak bariz bir hakikat varsa o da, Türk korsanları hakkında beyan edilen mütalea ve fikirdir. Kitabın muharriri, Türk korsanlarını adeta methü sena ediyor.. Türk gemieilerinin nazik. medenî, aynı zamanda zeki, âmirlerine karşı son derecede muti, merd, temiz ahlâklı ve dindar olduklarını söylüyor. İşittiğimize göre Türk korsanları İngilterede, o günden bu güne kadar intikal eden bir hayli hatıralar bırakmışlar, ve İngilizlerin efsanevî korsan masallarma ve hikâyelerine kanşmışlardır. Bugün bile, yaz mevsiminde Londra şehrinden ve hatta İngilterenin uzak beldelerinden bir çok kimseler, Scilly adalarına kadar giderler, orada Türk korsanlarmın yapmış oldukları kalelerin harabelerini gezerler, o efpanevî maceraların sahnelerini görmekle telezzüz ederlermiş. İngilterenin cenub sahillerindeki köylerde, Türk korsanlarının menkıbelerine ve orada yerleşip kalan Türkîerin merdlik ve fa7iletlerine dair bir hayli tarkılar yamldığı ve bu şarkılann da daha hâlâ İngiliz köylülerinin dillerinde dr'astığı rivpyet olunuyor. Gene bu rivayetlere nazaran, orada yerîesen Türkler, az zaman zarfında ev, bark ve çoluk çocuk sahibi olmuşlar, artık anavatanlarma dönmiyerek orada k'^i'erine veni bir yurd kurmuşlar. • u gün bile. İnsilterenin cenub sa^ 1 h>' prinde bunlardan bir hayli aileler varmıs. Hatta bunlar an'anevî âba ve ecdadlannı unutmıyarak. kendilerinin Türk neslinp mensub olduklarını biliyorlarmış,. Bunlarm ne dereceye kadar doğru olduğunu bilmiyorum. Fa k^t V.ıı rne«;ele etrafmda esaslı bir tet(1) Brik sisteminde gemi. (2) Yani, (Padişah). kike girişmenin, çok faydalı olacağını zannediyorum. Fiatların kontrolu ve mahkemelerden sür'atle karar alınması için yeni bir kararname hazırlanıyor İhtikârla daha geniş mikyasta yapılacak mücadele için yeni kararnamenin ve fiat kontrolünün tatbikatı üzerinde göriişmek üzere Vali muavini Haluk Nihad Pepeyinin riyaseti altında dün bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda mıntaka Iktısad Müdürü Haluk Belson, Belediye lktısad Müdürü Saffet Sezen, Ticaret Odası umumî kâtibi Cevad Düzenli, Müddeiumumilik başmuavini, Emniyet müdür muavini, Beyoğlu ve Eminönü kaymakamları ve Ticaret Vekâletinin bir mümessili hazır bulunmuştur. Toplantıda, bütün devlet kuvvetlerinin kullanılarak ihtikârla ne şekilde mücadele edileceği, fiat kontrolünün günü gününe nasıl yapılacağı, zabıtanın takibatı ve mahkemelerde ihtikâr davalarınm süratle karara raptı işi üzerinde görüşülmüştür. Pazartesi «ünü tekrar bir toplantı yapılacak ve bu toplantıda Ankaradan şehrimize gelecek olan Iç Ticaret Umura Müdürü Cahid de bulunacaktır. Bazı maddelerde fiat yiiksebnesî Bazı maddelerde yeniden fiat yükselmesi olduğu görülmektedir. Ezcümle zücaciye eşyasile deri ve kösele fiatlarındaki yükseklik nazarı dikkati celbeden bir şekil aldığından ehemmiyetle tetkikat yapılmaktadır. Mercimek, pirinc ve pirincunu, patates, kaşarpeyniri gibi mevadda da pek fazla ihtikâr olduğu, meselâ toptan 34 kuruşa satılan pirincin bazı yerlerde 44 kuruşa satıldığı görülmüştür. ihtikârla mücadele CUMHURİYET 31 Mayıs 1940 Siyasî icmal Italya ve harb imdilik harbin askeri cihetinden zijade siyasî tarafı bütün dünyanın Hikkatini celbediyor. Şimâlde tecrid edilmiş olan müttcfikler ordusu Belçika kuvvetlerinin teslim olması üzerine bir taraftan mukavemete devam ederek cenub cephesinde Fransızların hazırlanmalaruıa vakit kazandırmağa çabşıjor. Bir taraftan da Donkerk'e çekiliyor. Bitaraf müşahidlere gore İngiliz ve Fransız ordusunu çeınber içine alan kırk Alman fırkası bu ordunun deniz yolile memleketi terketmesine mâni olmağa çalışmaktadır. Bu netice tahakkuk etse bile kırk Alman fırkasınm cenub cephesinin takvijesine giderek burada hazırlık yapmaları hayU zamana muhtacdır. Şimdiye kadar yapılan tahminlere gore İtalya harbe girmek için Ahnanjaııın cenub cephesinden Paris ve Majino hatb üzerine sarkmasım beklemekte idi. Takat son günlerde İtalyanm harbcuyane tavu ve hareketi çok ilerlemistir. Iıalyada nümayişler çoğaldı. «ingiliz conanması ölmuş» şeklinde etrafı siyah cerçeveli yaftalar asılmakta ve Tunusa doru tevcih edilmiş tabanca göstcren resimler teşhir edilmektedir. Amerikahların müşahede ve tahminlerine çore İtalyanm harbe girmesi ihtimali çok kuvvet bulmuştur. Her an buna intizar olunuyor. İngilterenin iktısadi harb hakkında teklif etmiş olduğu anlaşmanın teknik esas ve teferruatı üzerinde iki taraf mutabık kalmışlardı. Bu netice bidayette İngilterede Akdenizde sulh ve sükunun devam edeceği hususunda hayli ümid uyandırmıştı. Fakat Roma: anlaşma tcklifinin siyasî cihetine yani İtalyanm siyasetini tavazzuh etmesi teklifine yanaşmamıştır. Binaenalpyh anlaşmanın teknik neticesi de şimdi Londrada faydasız sayılmaktadır. Fransız matbuatma göre Mussolini İtalyanm harbe girmesi hakkında bu haftanın sonunda bir karar verecektir. İtalyadaki Fransız tebaasına memleketin haricine çıkmaktan birdenbire menedilmiş olmaları iyi bir alâmet sayılmamaktadır. Şimdi harbin askeri cihetten ıryade siyasi istikameti ehemmiyet bulmu? oluyor. Padişahın ve saray"kadınlarının mecnunane arzuları yüzünden çıkan bir hâdise 1640 senesinde, İngiltere sefiri (Sör, Yeterviş) memleketine avdet etti. O ' nun yerine (Sör Şakvil) geldi. Bu zatın İstanbula vürudünden biraz sonra da, 4 üncü Murad vefat ederek yerine (Sultan İbrahim) geçti. Her saltanat değişmesinde mutad olan merasim yapıldı. Sör Şakvil de diğer sefirlerle beraber yeni padişahr.ı huzuruna kabul olunarak, kapitülâs yonların kabul ve tasdik edildiğine dair teminat aldı. Sultan İbrahim saltanat makamma gelir gelmez Osmanlı sarayında geçmis senelerin şuursuzca israflarırı hiçe indirecek derecede yepyeni ve çıl gınca bir sefahet başlamıştı. Saraym loş odalarını, esrarengiz koridorlarını dolduran yüzlerce kadın, Ispanyanm kıymettar dantellerine, Fransanın ince ve zarif ipekli elbiseliklerine, Vene dikten gelen elmas işlemeli tokalara. İngiltere tezgâhlarında dokunmuş olan parlak çuhalara bir türlü doyamıyor lardı. Padişahm pnber ve samur merakı da arttıkça artmış, artık mecnunane bir iptilâ halini almıştı. Şehvetini tahrik edecek zevk ve sefahetlerden başka bir şey düşünmiyen Sultan İbrahim, bir taraftan Siberyanın en kıymettar samurlanndan elbiseler yaptırıp odalar döşetirken, diğer taraftan da anber koklamadan ve kullanmadan duramıyor.. İbzal ettiği şehvetirıin mariz vücudünde husule getirdiği rahneleri, kaynar kahvelere koydurup içmek ve yahud tatlı macunlara karıştırıp yemek sureüle telâfiye çalışıyordu. [Arkası var] Titân satışlan Inhisarlar umum müdürü Ankaraya davet edildi Kısa Haberler Takas davası İki milyon liralık davayı Temyiz mahkemesi nakzetti ŞEH1R 1ŞLER1 Nakliye vergilerine zam Yarından itibaren nakliye vergi'erine zam yapılması hakkındaki kanunun tatbikına başlanacaktır. Buna göre otobüs ve emsali vesaiti naküyenin birinci mevkii için nakliye vergüenne yüzde beş, ikinci mevki için yüzde bir nispetinde zam yapılması icab etmektedr. Tramvay biletlerinde yalnız uzun mesafeli birinci mevki bilet ücretlerine 10 para zam yapılacaktır. TARİHTEN YAPRAKLAR Ingiltereye asker itıracı Almanların Ingiltereye paraşütle asker gonderecekleri söyleniyor; mılliyeti ve millî birliği tam olan bir memlekete karşı yapılan boyle bir hareket ancak fantezi mahiyetinde kalır. Lâkin tarihte, dünyanın en büyuk imparatorluğunun kalbine ordular ihracı için teşebbusler eksik değildir. Normanlar bunu yaptılar ve oraya hükmettiler; daha evvel Romalılar da muvaffak oldular; Giyom Doranj unutulmamalı; Napolyon'un en büyük hırsı aynı şeydi; ikinci Filip'in ilırac macerası en meşhurudur. ikinci Filip saltatanatının ilk zamanlarmda Mari Tüdoria evlenince îspanya ve İngiltere arasında kendi kendine ittifak yapılmış oldu. Mari olünce yerine protestan Elizabet geçti; Filip nasıl kendisini katoliklerin hükümdarı sayıyorsa Elizabet de protestanların hükümdarı sayıldı. Bu iki mezhebin çarpıştığı kanlı ve mutaassıb bir devirde onları himaye edenlerin de çarpışmaları kadar tabü bir şey bulunamaz. Filip 1568 denberi Elizabet tarafından esir edilmiş olan katolik Mari Stuart'ı İngiltere tahtına oturtmak istiyordu. 1587 de Mari idam edilince harb için kâfi bir sebebdi; katolikler ' İskoçya Kraliçesini «din kurbanı» telâkki ediyorlardı. Zaten İngilizler İspanyaya karşı isyan eden Holandahlara yardım ediyorlardı. bundan başka İngiliz ve İspanyol milletleri arasında müstemlekeler yüzünden sayısız korsan harbleri çoktan tutuşmuştu; eski gemi sahiblerinden Drake ispanyol ticaret filolarına saldırıyor; Amerikadaki İspanyol ticaret evlerini, limanlarını yağma ediyordu. Bu adam 1577 de beş gemile Macellan boğâzını geçmiş; Büyük Okyanus kıyılarına, Şili ve Peru'ya, o zamanın en zengin altm ve Napolyonun en büyük hırsı bu idi, îspanya kralı ikinci Filip bu ihtırasla muazzam bir hezimete sürüklendi Fransız rejisine Inhisarlar ve Tütün Limited tarafından yapılan 35 milyon liralık tütün satışı dolayısile yükselen protestolar üzerine mesele Ticaret ve İnhisar Vekâletleri tarafmdan ehemmiyetle tetkik olunmaktadır. Inhisarlar unıum müdürü Adnan Hâlet Taşpınar, Inhisarlar Vekâleti tarafından tekrar Ankaraya çağırılmıştır. Tütün tacirlerile Türk Tütün Limited şirketi müdürü arasında da bir temas yapılmış ve bu mevzu üzerinde görüşülmüştür. Şimdi meselenin memleket tüÜsküdar meydanının tanzimi tüncülüğü menfaatine en uygun şekilde Üsküdar meydanının tanzimi işine halli beklenmektedir. devam edilmektedir. Meydanm etra fındaki dükkânların kısmı azamı yı ADLÎYEDE kılmıştır. Şirketihayriye iskelesinin arka tarafında gene iskeleye bağh dükkânların da yıkılması iktıza etmekte Bir taklid davası neticelendi Alman Johann Faber kalem fabrikası dir. Bunıın için Belediye Şirketihayritarafından Nurkalem fabrikası aleyhine yeye müracaat etmistir. açılan taklid ve iltibas davası ikinci ceza mahkemesinde hükme bağlanmıştır. Evvelce yazdığımız veçhile Johann Faber, taklid ve iltibas iddiasile Nurkalem fabrikasının bazı kalemleri için musadere karan almış ve ceza mahkemesinde de dava açmıştı. Uzun bir muhakemeden sonra son celsede Nurkalem vekili avukat Naci Yüce müdafaasını yapmış, kalemler arasmdaki bariz farkları göstermiş ve taklid ve iltibasın mevcud olmadığını iddia etmistir. Mahkeme, Johann Faberin iddialarını redle Nurkalemin beraetine karar ver miştir. Mahkeme, iki kalem' arasındaki farkın kaîem Kullanacak olanlar tara fından tarif edilecek kadar bariz olduğunu sabit görmüştür. Nurkalem, ka lemlerin haksız musaderesinden mütebin asker hazırladı; Lizbon tersanele vellid duçar olduğu zararlarm tazmini rinde devrin en büyük ve muhteşem ge için on bin liralık zarar, ziyan davası nulerinden yüz otuz tanesini yaptırdı; açmıstır. Bu dava ikinci ticaret mahkebunlara 2600 top kondu; 16.000 gemici ve mesinde görülmektedir. 29,000 asker bindirildi; cYenilmez donanma» adı verilerek temmuz 1588 de yola çıkarıldı. Havalar fena gidiyordu; İngiliz donanmasına Drake kumanda ediyordu; daha seri ve hafif olan gemilerini altı gıin hiç durmadan (30 temmuz 5 ağustos) hücum ettirdi. İngilizler, ateş kayıkları, torpiller o devre mahsus kullanıyorlar; tutuşturulmuş gemileri ağır İspanyol kalyonlarınm üstlerine yahud aralarına sürüyorlardı. İspanyollar Kalais önündeki demir yerlerini bırakarak açıldıîar; büyük çatırdılarla yanan arkadaşlarmı, denizde çırpınan binlerle askeri yüzüstü bıraktılar. Yeniden fırtınaya turuldular; Holandaya giderek orada bekliyen orduyu almak şöyle dursun kendi canlarının kaygusuna düştüler. Yüz otuz harb gemisinden ancak elli tanesi, bir tek harb yapmadan, harab bir halde, ingilterenin şimalinden dolaşarak Zeybekler oyun oynuyorlar İspanyaya döndü. İzmir (Hususî) Bu sene Bergamada Bergama kermes bayramı, Bir tek ispanyol askeri İngiliz adala çok alâkalı ve zengin geçmiştir. Üç güne teksiî edilen program, tamamen ıma çıkamamış; fakat yirmi bin tanesi ve muvaffakiyetli tatbik edilmiştir. Şehirde, meydanlarda, Halkevinde, boş yere mahvolmustu. Kczak yaylasında ayrı ayn eğlenceler yapılmıştır. Bu hareketlere zey ( Bergama kermesi çok parlak oldu * Yeni sene için devairin yeni kadroları alâkadarlara tebliğ edilmemiş tir. Yeni kadrolar tebliğ edilmez ve Memleketten harice az mal gönder yahud maaşın eski kadroya tevfikan dikleri halde miktarını fazla göstermek tediyesi emri bu gün Defterdarlığa tebliğ edilmezse maaş tediyesine ya ve gene ihrac ettikleri kerestelere hakiki kıymetinden fazla kıymet takdir rın başlanamıyacaktır. ettirerek buna mukabil takas yolile * Belediye bütçesi hükumet tara haricden memlekete fazla mal ithal fından tadilâtsız olarak kabul edilmiş hakkı almak suretlerile takas yolsuztir. Kadrolar arasında Fatih, Eminonü luğu yaptıkları ve dikkatsizlik, ihmal ve Beyoğlu Belediye reisliklerine birer suretile bu yolsuzluğa sebeb oldukları muavin ilâvesi de vardır. iddia edilenler, İstanbul üçüncü asliye * Memlekette motörlü vesaitin çös ceza mahkemesinde beraet stmislcr, terdiği ehemmiyet dolayısile şoförler fakat bu karar, Temyizce nakzedilmişİstanbulda motörlü vesaitin idaresini ti. Üçüncü cezada. bu takas davasında öğretmek üzere bir mekteb açılması yeniden celse açıldı. Takas heyetile için Vilâyete müracaat etmişlerdir. tüccar ve Gümrük memurlan tam 50 * Sabıkah yankesicilerden Siirdli maznundan 28 kişi ile vekilleri ve daCaferle sabıkah hırsızlardan Mehme vacı Hazine vekilleri mahkemeye geldin Kasımpasada esrar sattıkları ha mişti. Temyiz Dördüncü Ceza dciresiber alınmış. her ikisi de suç üstünde nin nakz kararı okundu. Davacı ve killeri nakza ittiba, maznun vekilleri yakalanmıştır. * Hükumetin Amerikadan saun al beraette ısrar istediler. Mahkeme, bu dığı ziraat alât ve edevatının ikinri hususta sonradan bir karar verilmek kısmı iki vapurla şehrimize gelmiştir. üzere, maznunlardan taşraya gittikleri Bu malzeme traktör, bicer, derer, har anlaşılanlara oralarda tebligat yapılması, man makineleri ve sairedir. Yakında adreslerinde bulunamıyanların polisce Ingiltereye de bir kısım malzeme «i aranması, öldükleri haber verilen ikisinin de resmen ölüm kayıdlan getirpariş edilecektir. tilmesi kararile, celsenin devamun, 17 temmuz saat 14 e bıraktı. Zengin dilenci Başlangıe tarihi üç seneyi bulan bu Hasköyde dilendiği iddiasile polisçe davada, Hazine, devletin bu yüzden yakalanan Hayim adlı biri, Müddeiu2,163.035 lira zarar gördüğünü iddia ve mumiliğe getirilmiştir. Hayimin üze rinde 227 lira bulunmuştur. Hayim. ça bu zararm iki misli olarak tazminini hşabilecek halde olup olmadığı anla taleb etmektedir. Bozma kararında, şılmak üzere muayeneye gönderilmiş başlıca «hâdisede her suçluya isnaj olunan suçun mahiyeti neden ibaret tir. bulunduğu ve delilleri'nin ne olduğu ayrı ayrı gösterihnek ve Çocuklara esrar sattırıyorlar ne gibi sebebler dolayısile bu delillerin hükme mesEsrar satmaktan mahkum arab Hüned ittihaz edilmediği gene ayrıca izah seynin karısı Münirenin Tophanede 16 edilmek suretile hükmün esbabı mu yaşlarında Tahsin adlı bir çocuğa es cibeye dayanması lâzım geleceği nokrar sattırdığı haber alınmış ve Tahsin. tasından zühul olunması» ile «ehlivudün suç üstünde yakalanmış ve çocuk Münirenin esrarlarını boğaz tokluğuna kuf tarafından verilen raponın, ihtı saslan dahilinde bulunmıyan hususat sattığını söylemişlir. hakkında mütalea dermeyan edıtemi yeceği yazılı olduğunun ve bunlardan Raifin mahkemedeki beyanatı da nazara alınarak bu sebeble bu raporun ihticaca salih bulunup bulunmadığı hususunun düşünülmemesi ve keyfi yette zarar olmadığı kabul edildiği halde hakkı şahsiden dolayı Hazinenin hukuk mahkemesine müracaatte muhtariyetine karar verilmesi yekdiğerine mübayin olduğunun teemmül edilmemesi. noktalarına dokunulmaktadır. TOGAY 1KT1SAD Ankaraya gönderilen heyet Çay ve Kahve Ithalât Birliği reısı İsmail Hakkının riyaseti altında bir heyet Ankaraya gitmişlir. Heyet Ankarada bundan bir ay evvel piyasaya çıkarılmış olan çayların munzam istihlâk vergisine tâbi olmaması lâzım geldiği hakkında çay ithalâtçılarımn noktai nazan etrafmda temaslar yapa caktır. Alâkadar makamın talebi üzerine çay ithalât tacirlerinin bir kısmı istihlâk vergisini vermeğe muvafakat eden birer taahhüdname imzalamışlardır. Fakat bir kısmı bundan kat'iyetle is tinkâf etmistir. Muharrem Fevzi Ihracat artıyof r Beynelmilel ticaretteki müşkülâta rağmen ihracatımız iyi bir şekilde devam etmektedir. Dün de yalnız Istanbuldan 134,000 liralık ihracat yapıl mıştır. Bu meyanda Fransaya da 80 bin liralık kendir satışı yapılmıştır. ı Temizlik amelesine okuyup yazma öğretilecek Belediye Temizhk müdürlüğü temizlik amelesi için Süleymaniye medre sesinde açacağı yurdun hazırlıklarınl ikmal etmek üzeredir. Buraya su getirilmiştir. Elektrık tesisatı yapılmaktadır. Belediye müessesatındaki fazla karjolalar da buraya nakledilmekte dir. Yurda bir radyo makinesi de konulacak, gece muayyen saa*lerde a » mplpvp okuma. vazma öğre*ı'ec"ktir Kâzım Diriğin teftişleri Edirne (Hususî) Trakya Umumî Müfettişi General Kâzım Dirik, Pehlivan köyüne giderek köyün yenilik eserlerini teftiş etmistir. Bu teftişte, Tekirdağ ve Kırklareli valilerile müşavirler, Edirne ve Tekirdağ maarif, lise, kız ve erkek muallim. san'atlar ve enstitü müdürlerile son sınıf talebelerinden birer grup ve sporcular hazır bulunmuştur. Pehlivan köy, İdeal köy tipinin en güzel örneklerinden biridir. Ve burada görülen yenilik eserleri herkeste hayranhk hisleri yaratmıştır. CUMHURıYET Abone jeraiîi { ™ SeneUk Altı aylık Üç aylık Bir aylık NUshası 5 kuruştur. y e 1400 Kr. 750 > 400 150 > Haric için 2700 Kr. 1450 » 800 > Yoktur. KAD1RCAN KAFLl bekler, avcılar, kalkancılar da iştirak etmistir. KUçUk hikâye Gazetemize gönderilen evrak re yaniar neşredilsin, edilmesin iade edilmez ve zıyamdan mes'uliyet kabul oluntnaz. deliyerek durduğunu gördü. Yüzü kıpkırmızı olmuştu. Gözlerinde hüzün ve melâl tek ifade halinde birleşmişlerdi. Nedim Şevket koşar gibi ilerledi. Himayekâr bir hakimıyetle Celilenin koluna girerek onu da kendisile beraber sürükledi: Benim, dedi, diplomatik pasaportum var.. Hanım da zevcemdir!. Polisler pasaportun yalnız baştara fını üstünkörü süzdüler ve selâm ve rerek uzaklaşülar. İkisi de, memurlar, öteki vagona geçinceye kadar kankocalara mahsus sıkıfıkılığı muhafaza etmek mecburiyetinde kaldılar. Biraz sonra Nedim Şevket kompartimanına girmeğe hazırlandı: İstediğiniz oldu değil mi hanım efendi, dedi, artık bana ihtiyacınız kalmadı zannederim. Celile, içinden gelen mukavemet edil mez bir arzu ile eski kocasımn elini yakalayıp dudaklarına götürdü: Teşekkür ederim, diye mırıldandı, senin çok iyi kalbli bir adam ol duğunu ötedenberi bilirim.. Bu son iyiliğini bilhassa unutamıyacağım. Uzun süren bir sükuttan sonra birbirlerinden ayrıldılar. Frtesi gün saat sekizde tren Sirked istasyonuna girdiği vakit yanyana vagondan çıktılar. Büyük kapının mer divenlerini inerken el sıkışmalannı görenler birbirlerinden acılar ve ıstırablar içinde ayrılan sevgililer olduklarına hükmetmişler, hamallar bir an ikisi nin de bavullannı ayni taksiye yük • letmek arzusuna düşmüşlerdi. Faka< baska başka otomobillere atladılar ve hayatın kendilerine yeni yeni sürpri*ler hazırladığından emin ve müctfrıt ayn ayrı îstikamptte birV>irlorin'r.r Dikkat mücevher memleketlerine saldırmıştı; Kallo önünde üç kalyon zaptetti; 580 lıbre altm on altı milyonluk gümüş para ele geçirdi; 1580 de Plimot'a geldiği zaman Kraliçe Elizabet onun gemisini ziyaretten çekinmedi; ona her yardımı yaptı; getirilen harikulâde mücevherlerle krallık tacını süsledi. Çok şükür bir ay evvel herşey halFilip intikam almak için bütün serve lolup bitmiş, Nedim de biraz başım tıni ve kuvvetini kullanmağa karar ver dinlemek için Parise kadar uzanmıştı. di; Holandada kızkardeşinin oğlu Alek Muharebenin birdenbire bu kadar sidsandr Farnez kumandasında seçme otuz detleneceğini bi; de aklına getirme Nedim Şevket, son kalkan semplon ekspresile memlekete dönüyordu. Katar çok tenha idi. Hele mavi vagon larda kendisi gibi yüksek mevki sa hibi bir kaç kişiden maada kimsecikler yoktu. Elini çenesine dayamış, ağzında sigara, batan güneşi hazin na zarlarla süzüyordu. Büyük tiyatroların döner sahneleri gibi kendi mihveri etrafında çevrile çevrile kaybolan tar lalarda artık teferruat pek iyi seçil miyordu. Gecenin siyah etekleri dağ ların kenarlarından yuvarlana yuvarlana bu geniş arazinin üzerine de iniyor, her tarafı kaphyordu. Nedim Şevket yeis verici bir hulyaya dalmıştı. Avrupa milletlerinin bir birlerinin kanlarma susamışçasına yekdiğerlerine saldırmaları onu bir takım felsefî düşüncelere sevketmişti. Hele mütecaviz tarafa çok kızıyordu. Rahat ve sükun içerisinde beseriyetin saadeti uğrunda çalışmak dururken nıilyonlarca insanı karşılıklı boğazlatmak. yüzbinlerce aile yuvasmı yıkınak, ci hanın en medenî köselerini birer harabeye çevirmek ne için ve kimin içindi? Heyhat, toplu mücadelelerin yanında şahsî anlaşamazlıklar da böyle bir takım sebebi meçhul ihtiras'.ann mahsulü değil miydi? İşte kendi hayab!. İki sene evvel karısı Celile yoktan bir kavga çıkararak aile yuvasmı terkedip kaçmıştı. O zamandanberi çektiği üzüntünün, ısbrabın hesabı yoktu. Muhakemeler, davalar, avukatların oyunları, şahidler tedariki, yüzleştirmeler, nafaka hesabları.. Daha neler de neler!. Pasaport vizesi dum. Fakat şimdi, zabıta benden şüphelenecek.. Uzun uzun Emniyet müdiriyetinde, karakollarda sürüneceğim Ya.. Çok fena» Fakat bu işte benim için yapılacak ne var Anlayamadun.. Hıtimal anlamak istemediniz.. Hiç şüphesiz sizin diplomatik pasaportu nuz vardu. Beni memurlara kannız mışım gibi göstermeniz kâfi.. Bir sözünüz, sayısız müşküllerden ve sıkınülardan kurtuhnamı temin edebilir.. Nedim Şevket başım salladı. Yüzünü buruşturdu: Teessüf ederim, dedi, istediğinizi yapmama imkân göremiyorum» Celile mahzım ve meyus mırıldandı. Halbuki ben, dünyanın şu karışık halinin ferdler arasındaki kinleri kökünden kazıdığına kanidim. Sonra içini çekerek ilâve etti: Çare yok.. O halde başıma geleni çekmek mecburiyetindeyim.. Yemek bitmiş, Türk polis memurlan trene binmişlerdi. Metrdotel herkesin kompartimanına dönmesi lâzım geldiğini masalara ayn ayn ihtar ediyor du. Celile de ilk yerinden fırlayanlar arasındaydı. Başı önünde, vagonuna doğru, sallanarak yürüyordu. Nedim Şevket oturduğu yerden onu süzerken: İyi yapmadım, diye düşündü, hissiyata kapılarak yalnız bir kadma muhtac olduğu yardımda bulunmamak erkeklik şanına pek yakışmasa gerek.. Kalktı. O da koridora doğru yürü dü. Kompartimanlara girip çıkan memurlan görünce Celilenin birden sen. mişti. Yoksa Adada veya Boğazda sakin bir köşede oturmayı. muhakkak ki bu eziyetli maceraya tercih ederdi Uzun seneler beraber yaşadığı, bir an samimiyetinden, sevgisinden şüphelenmediği Celile onu, kimin ne'si olduğu meçhul çapkın bir delikanh için hırakıp gitmişti. Şerefine, izzetinefsine. haysiyetine bu iş, çok ağır gelmişti. Memleketten böyle uzaklaşması bir bakıma, çok iyi bir netice vermişti. Hiç olmazsa onunla karşılasmak teh likesinden kurtulmuştu. Bir iki saate kadar Bulgaristan hududu geçilecekti. Onun için vaktile ytmeğini yiyip pa'aport ve pümrük musmelelerine hazulanmas lâzımdı Yavaş yavaş yerinden kalktı. Vagonrcslorana doğru yürümcğe baş':ıdı. Vak>â henüz metrdotel koridorlarca dolaşmaya başlamamıştı an .a, bi^ kaç dakika içinde bu davet turnesine çıkacağı muhakkaktı. Vagonrestoran tahmin ettiği gibi bomboştu. Pencere yanındaki iki kişilik küçük masalardan birini secti, oturdu. Menude neler var, diye karta bakması epeyce uzun sürmüştü galiba.. Başuıı kaldırdığı zaman üç masanın daha işgal edilmiş olduğnnu gördü. Yanmdaki masaya bakuıca beklemediği bir manzara ile karşılaşanlara mahsus hayret ve hareketsizliğe düştü. Evvelâ bir yanlışhğuı kurbanı olduğunu zannetti. Gözlerini âlip tekrar tetkik etti. Evet o idi. Eski karısınm ta kendisi! O sırada Celile de başını çeBirden: Şen, ha, dedi, affedersınu.. Yani siz.. Evet ben.. Vakıâ Avrupaya gittiğinizi işit miştim ama, bu kadar çabuk döneceğinizi zannetmiyordum. Ne ise hakkımda o kadar olsun malumat almışsmız.. Halbuki ben böyle bir seyahate çıköğuıızdan bile haberdar değildim. Bükreşe kadar gittim, oradan Belgrada geçtim.. Nedim Şevket dilinin ucuna kadar gelen «demek, o çapkın seni ahnadı. Ne yapacağmı şaşırdın. Böyle serseri dolaşıyorsun!» cümlesini zorla geri çevirdi. Biraz düşündükten sonra: Ha, dedi, onun için daha evvel size tesadüf etmedim.. Mütlıiş başım ağnyordu. Yirmi dört saat kompartimandan çıkmadım.. Ancak bu gün biraz ferahladım. İkisi de sustular. Çorba ve tavuk yendikten sonra Celile söze yeniden başlayıp başlamamak hususunda kısa bir tereddüd devresi geçirdi ve ansızın her akıbeti göze almışlara mahsus bir tavır takmarak: Ne iyi bir tesadüf, dedi, size burada rasgelmekliğim.. Bana mı? Evet size.. Küçük bir ricada bulunacağım.. Bükreşten aynhrken memlekete dönmek için lâzım olan Türk vizesi almayı unutmuşum.. Belgradda da bu işi yapmaya valdt müsaid değildi. Normal bir zamanda olsaydı, zarar yok.. Bir ka; misli ceza verir kurtulur uzaklaştuar. *IURt REF1K

Bu sayıdan diğer sayfalar: