CUMHURIYET c davamız: 7 j Bulgar Başvekili dünbir Italyan gazetesine mühim Anlaşma dün Bükreşte imzalandı beyanatta bulundu Alman Rumen ticaret muahedesi Köseivanof: «Bulgaristanın vaziyeti, bir bekleme vaziyetidir, bugünkü hattı hareketimiz millî programımızdan vazgeçtiğimiz manasını tazammun etmez» diyor Bükreş, 4 (a.a.) Havas: Alman Rumen ticaret müzakereleri, dört hafta müzakereden sonra dün neticelenmiştir. Alman murahhas heyeti, bugün tayyare ile Bükreşten hareket edecektir. Yeni anlaşmaya göre, markın ley'e nazaran şimdiye kadar beher mark başma 41 ley nispetinde olan fiatı bundan sonra 64 ley olacaktır. Terim rezaleti Yazan: PEYAMt SAFA |HEM T NALINA MIHINA Başvekilin nutku I Bükres, 14 (a.a.) Reuter: Rumanya ile Almanya arasındaki müzakerat bir Roma 14 (a.a.) Stefani ajansı bildiriyor: çok müşküllere uğramıştır. Başhca müşGiornale d'ttalia gazetesi, Sofya muhabirine, Bulgar Başvekili kül mesele, Almanyaya Rumanya petrolü ihracatını kuvvetlendirmek olmuştur. AlKöseivanof tarafından yapılan bevanatı nesretmektedir. manlar Rumanya hükumetinden külliyetBu beyanatta Bulgar Başvekili demiştir ki: li miktarda petrol istemiş ve her gün, 300 « İtalyanın gayrimuharibliğini teyid etmis olması bütün Bulsrar sahnnclı vagon dolusu petrol sevkinde milletince memnuniyetle karşılanm ıstır. Bu, Bulgaristam bueüne ka ısrar etmiştir. Hali hazırdaki anlasma mudar takib ettisji bitaraflık volunda devama teşvik etmektedir. Çün cibince, Almanya, ithal ettiği Rumanya petrolünün yüzde 25 ini mübadele tarikü, haricî hiçbir kuvvetin Btılçarislanı su veva bu ceoheve iltihaka kile yani kleringle verecek, yüzde 75 ini sevketmiyeceSinin en kuvvetli garinti«idir. Maamafih Bulgarista altın para olarak ödeyecektir. Almanya nın vazîveti bir bekleme vaziyetidir. Bulçaristan mi'teyakkiz bulu kâfi derecede altma malik olmadığından. bunun yerine sanayi eşyası vermeği teklif nuyor. Bugünkü hattı hareketi. kendi mUlî progranrndan vaz^ectîSi etmiştir. ni tazammun etmez ve memleketin hayatî menfaatlerinin müdafaaBundan başka, Almanya, şimdiki muahede ile tespit edilen petrol miktarını sına dokunamaz. Buleraristanın emelleri, ihtilâfın rlışmda da kalsa tamamile ta arttırmak arzusunda olup bu da Rumanyanın, Almanyadan yapacağı ithalâtı çoh»kkuk ftttîrileHilir ve Bıılgaristan komsu mem'eketîn müskülâtın ğaltması manasını tazammun eder. f'an istifade e 4 ebilir. Bulo'aristan meselelerinin bir h*rb «ahnesinFakat Almanyanın Rumanyaya teklif £~n 7Urn^e sulh masası etrafmda J*h* ivi halli mümk"P<4ür. Husu ettiği mallar Rumanyanın işine gelmemektedir. Zira bunlan kullanacak yeri yoksîle Irî ttalva PİM büyük bî'' devlet hchalde sıı'h anında bu sphada tur. k»t'î bir söz söyleyecekt'r. Bu sözü yalnız kendi menfaatleri icîn dePetrol müzakerelerinin eğlenceli bir tarafı vardır. Alman heyeti reisi Reinğil, ona muhare^eye prirmerr»«»k azminrle muz*heret eden ve d»îma hardt Büyük Harbde Rumanyayı işgal esemcatisine mazhar olmuş olan memleketler hakkında da söyleye den Almanların bir Ingiliz şirketinin malı cektir.» olan petrol yüklü 4000 vagonu zaptettikmınMn,wmıımiinnMltlll!ll!!ll!in[lfflll«H|lllllll!lllllllNlllıııtiHM,..,m, lerini hatırlatmıştır. Alman kıt'alan Rumanyadan aynlırken bu va°;onlan götürmemişlerdi. Reinhardt şimdi ayni vagonlan Rumanyadan istemiştir. Argetoianu hükumeti Almanlara 1000 vagon petrol teslim ederek işin içinden çıkmak niyetinde idi. Halbuki Tatareskonun Tİyasetindeki veni kabine hiç bu *ikirde değildir ve Rumanyanın bu vagonlardan bir tanesini, bir kaç tanesini veva tamammı iade etmesi lâzım gelirse Almanyaya deeil. lnciltereve iade edeceğiBükreş, 14 (a.a.) Içinde bir infilâk Stokholm 14 (a.a.) Y e n i Isveç Baş ni Reinhardt'a bildirmiştir. vukua gelmiş olan sellüloz fabrikasının vekili Hanson radyo ile verdiği bir nutukRumanya, Yugoslavyaya benzin takallüs etmiş olan enkazı içinden şim ta, bir kovalisyon kabinesi teşkilinin, hali diye kadar seksen amelenin nâşı çıkanl hazır zaruretlerine tekabül ettiğini söy vermiyor mıştır. Iki teknik direktörün ailesi efradı lemiştir. Belgrad, 14 (a.a.) Havas: Rumanda bu infilâk neticesinde telef olmuşlarBundan sonra, Başvekil, eski Hariciye ya muhtelif sebeblerden dolavı artık Yudır. Bu sabah saat yedide mıntaka has Nazırı Sander'in mesaisini şükranla ya goslavyaya eskisi gibi petrol ve benzin tanesine iki yüzden fazla yarah ve zehirli detmiş ve onun kabineden ayrılmasmın, veremediğinden, Yugoslav petrol kumgaz boğmuş kimse nakledilmiştir. diğer kabine erkânile aralarında mevcud panyalan mühim siparişlerde bulunmsk bazı noktai nazar farklarından ileri geldi üzere Teksas'a ve Londraya mümessilSuikasdlere karşı tedbir ğini anlatmıştır. ler göndermeğe karar vermişlerdir. FilhaBükreş, 14 (a.a.) Rador ajansı bilHanson, Sander'in istifasında, haricî kika Yugoslavja müşkül vaziyette bulun«diriyor: Askerî bir emirname, yangına, sabotaja ve diğer her hangi hareketlere bir âmilin tesiri olmadığını ilâve ettikten maktadır ve cumartesi ve pazar günleri mâni olacak tedbirleri ittihaz etmiyerek sonra, Isveçin, bitaraflığını muhafaza ve otomobil seyrüseferini tatil ettikten sonmayi, sulb veya gazlı ihrak maddelerinin d)ğ«r şimal memleketlerile olan elbirliği ra şimdi de akşam saat 20 den sabah tamamen veya kısmen imhasma sebeb o siyasetine devam hususundaki azmini te saat 6 ya kadar hususî otomobillerin ve Ian şirket, depo veya nakliyat kumpan barüz ettirmiş ve sözüne şöyle devam et aralannda demiryolu olan mevkiler arasında da bütün otomobil münakalârının yaları idarecileri hakkında bir aydan iki miştir: « Finlandiyaya, her türlü tezahürat tatili için bir kararname hazırlamaktadır. seneye kadar hapis cezası tespit etmektetan daha faydalı malî bir vardımda bu dir. lunmak istiyoruz. Rus Japon müzakereleri mecbur oluşumuz, Bazı tedbirler almaya kendi vaziyetimizi tabaşlıyor vin hususunda, kendimizin en fazla salâTokyo 14 (a.a.) Reuter ajansı bil hiyettar olmamızdandır.» diriyor: Finlandiyadaki akisler Hariciye Nezaretinin bir mümessili. Cenevre 14 (a.a.) 13 ler komiteHelsinki 14 (a.a.) İsveç hükumetiJaponya ile Sovyetler Birliği arasınd* bir sinin raporu ve kararı asamble tarafın nin beyanatı, burada derin bir hayal su. ticaret muahedesi akdi için 10 kânunusakutile karşılanmiştır. Burada ehemmi dan, dokuz murahhasın istinkâfile itti nide Moskova'da müzakerelere başlanayetle işaret edildiğine göre, Isveç hüku fakla kabul edilmiştir. cağını söylemiştir. Hususî komitenin raporu ile karar su metinin almış olduğu vaziyetle FinlandiJaponya heyetine Japonyanın yenî vaya hararetle muzaheret etmekte olan retinin asamble tarafından kabul edil Stokholm elçisi olup Haricive Nezareti ti îsveç efkârı umumiyesi arasında dikkate mesi sırasında müessisleri bulunan 40 caret işleri bürosu şefliğinde bulunan Şi şavan bir tezad vardır. devletten sekizi müstenkif kalmışlardır ki şu^lardır: kao Matsusima riyaset edecektir. Helsinki'de vaktin uzunboylu teem İsveç, Norveç, Danimarka, Estonya, miile müsaid olmadığı ve I?veçin uzun Elektrik tesislerinde Lefonva, Litvanya. Çin ve İsvicredir. müddet seyirci vaziyptinde kalamıvaca^ı 1 J Almanyanın talebleri «mi terimlerinden birkaç garibe daha: «Dolaykutupsal (cumpolaire mukaBüyük Millet Meclisinde maarif bütçesi müzakere edilirken Bitlis meb'usu «bili) «Gözleme (maruf tatlı değil, «obserSüreyya Örge Evren şunları söyledi: «Arkadaşlar, benim bir çocugum A «vation» mukabili) dana ilkmektebinde okudu. Meselâ hen«Havaküre (atmosphere mukabili) deseyi alalım. Hattı hat diye bildi ve o«Halis türkçe olmak üzre Kozmogoni, nun envaını «hattı münkesir», «hattı «kartografik, observatuar... v. *., v. s... münhani» ve «hattı müstakim» diye öğ«Bu binbir hezeyanla Türk hocası, rendi. Orta tahsile Ankarada başladı. Türk çocuğu ve Türk mektebi paniğe uğBaşladığı zaman hatta «çizgi» dediler. rahlmıştır ki bu hususu da size tafsil edeBu belki çok iyidir, bu niçin böyle olmuş cek değilim.» tur demiyorum, vukuatı anlatıyorum. Başka bir çocuk babası diyor ki Fakat çizginin envaını ijaret ederken Geçen gün bir mektubunu neşrettiğim «düz çizgi», «iğri çizgi», «kırık çizgi» dedik. Hat yerine ikame edilen çizgiyi öğ Dr. Hayri özban bana şu satırları da yarenmek ne muallim için, ne de talebe için zıyor: güç birşey değildir, denecek. Fakat bun«Yeni basılan mekteb kitablarındaki lar her derste mütemadiyen ve mütema ıstılahlar da ayrı bir mesele: Çocuk orta diyen talebeye gösterilmezse o zaman ve lise tahsilini bitirince üniversiteye gemesele zorlaşır. Bu, mühim bir derdimiz çiyor. Fakat ıstılahlar ayni değil. Meselâ dir. Memleket içinde dil inkılâbı feyizle, tıb kısmında lâtincedir, orta ve lise ıstışerefle yürürken mektebi, hocayı ve tale lahlan bambaşkadır. «Havanın kesafeti» beyi bu feyizli dil inkılâbından bigâne bı yerine «havanın yaygunluğu» diye öğrakmak tecviz edilir mi? Bu, ayrı fikir renmiştir. Çocuk lise kitabında bu tabiri dir. Fakat hem bunu, hem de onu yürüt ezberler, fakat üniversitede obun, ileride mek için bir çare bulmak imkânı oiup ol okuyacağı kitablarda olsun bu kelimeye madığını bu işte mütehassıs arkadaşlarım bir daha tesadüf etmiyecek ve yerinde daha iyi bilirler. Şüphe etmiyorum ki, büsbütün başka bir tabir görecektir. DiKültür Bakanlığımızca, çok ehemmiyetli ğer bir misal: Lisede okunan jeoloji kitaolan ve hocalardan, büyüklerimizden işit bında «basmç» tabirini görürsünüz. Fatiğimiz bu 1 üzerinde durulmaktadır. Fa kat üniversitenin muhtelif fakültelerinde 5 kat nasü durulduğunu, nasıl tedbirler a ve kitablannda bu, kâh «tazyik», kâh hndığını ve dil işlerinde istikrarın ne va «pression» dur. kit hasıl olacağını, ne gibi gayelere ve «Ben de memleketimin bir ferdi ve âli esaslara istinad ettiğini, bu kürsüde, res mekteb mezunu, fransızca ve almanca mî ve mes'ul bir lisandan işitmek hepimi okur yazar, mütehassıs bir hekimim. zin büyük itminanma sebeb olacakhr.» Galatasarayda bir oğlum ve Heybeli orBitlis meb'usumuzun bahsettiği «çizgi» misali, yeni terimler arasında en güzelidir. Istılah anarşisine nihayet verilmesini istiyen muhterem meb'us, herhalde, bundan daha yerinde misaller aramağa lüzum görmemiş olacak; çünkü her babanın, her muallimin, her talebenin yüzlercesini bildiği bu misalleri teker teker saymağa belki vakit bulamazdı. Fakat biz, ıstılah davasını bir rezalet haline sokan bu misallerden birkaçııu buraya sığdıracağız. 12 ikinciteşrin 939 tarihli mektubunda, imzasının üstündeki tabirle «çocuğunun yetişmesi endişesi içinde çırpınan» bir çocuk babası, şu satırları yazıyor: «Hayatta bir emelim kalmadı. Yalnız bir çocuğum var. Onun yetişmesi için didinip duruyorum. Lisenin yüksek sınıflannda okuyor. Ben mütekaid bir mühendisim. Çocuğuma şimdiye kadar bilhassa riyaziyede yardım ettim. Bu itibarla maarife aid münakaşalart da takib etmekteyim. Çocuğum anlabyor: Liselerde ve ortamekteblerde artık riyaziye pardon matematik dersleri de büyük bir neşe içinde, kahkahalar arasında geçip gidiyormuş. «Bir sahne: «öğretmen 5 x, 6y deki sayıların «adı nedir? «Talebe (Emsal) dir efendim! «Diğer bir talebe Hayır, (kaf çı«tan) efendim! «Bir grup (En lâübali hareketlerle «bağırarak) Katsayı!.. «Sanki dersin ilerlememesi, guya ne«şeli geçmesi için talebe sözbirliği yap«mış. Çocuğum ilâve ediyor: « Baba! Mekteblerde en çekindiği«miz hocalar, riyaziye hocalanydı. Onlar «da sakab ele verdiler. Kekâ!.. «Çocuğumun bu sözleri üstüne şaşır«dım, kaldım. Bakınız, bazı ıstılahlar ne «tekâmül safhalan geçirmiş: «1. Veteri kaime, 2. Kaim veter, 3. «Dikeyin çap, 4. Hipotenos. «1. Yesarî mustakimler, 2. Sapık doğ«rular, 3. Aykırı doğrular. «1. İki meçhullü muadele heyeti, 2. «Neğbileyli dengiley sistemi, 3. İki bilin«miyenli dengilem sistemi. «1. Zaviyei münferice, 2. Aput açı, 3. «Genij açı. «1. Mütemmim iki zaviye, 2. Bütey iki «açı, 3. Bütunler iki açı. 1. Temamî iki zaviye, 2. Tümey iki «açı, 3. Tümler iki açı. «Bu, çocuğumun delâletile yazdığım birkaç ıstılah. İçlerinde neler var, neler... Buna hoca ne yapsın, talebe ne yapsın! Ben, bir talebe babası sıfatile hükmümü veriyorum: Ayıbdır, günahtır, memlekete yazık oluyor, çünkü maksaddan, bilgîden uzaklaşıyoruz!» Bir meb'us diyor ki asarruf ve yerli mallar haftası, Başvekilimiz Doktor Refik Saydama, iktısadî hayatımızın güzel bir bilânçosunu yapmak imkânını verdi. Nutkun tetkik ettiği muhtelif bahislerin her biri, ayn ayrı büyük, mühim, canlı ve millî bir mevzudur. Başvekil, iktısadî işlerimizin dünkü, bugünkü ve yarınki faaliyetlerini birer birer gözden ge çirmiş ve millete arzetmiştir. Bu itibarla nutuk «bilânço ve program» mahiyetindedir. Gerçi Türkiye, Avrupa harbine müdahale etmemiştir amma, harb, bizim iktısadiyatımıza, binaenaleyh millî hayatımıza müdahale etmiştir. Zaten, bugünkü harb.s muharibler arasında da, daha ziyade iktısadî sahada, iktısadî silâhlarla cereyan eden bir iktısad harbi mahiyetini almıştır. İki taraf, şimdilik en büyük zafer ümidini, toptan, tüfekten ve tanktan, tayyareden ziyade, iktısadî harbe bağlamıştır. Bu harbi kazanan taraf, harbin yüzde ellisini kazanmış addedilebilir. Askerî harbin, cepheleri, muhariblerin hududlarından fazla uzağa gidemediği halde, iktısadî harbin cepheleri, dünyanın her tarafıdır. Bütün şiddetile devam eden ve hiç durmadan senelerce sürecek olan iktısadî meydan muharebesinin sahası, bütün dünyadır. Rumanya gibi bazı bitaraf memleketler, bu meydan muharebesinin mihrakını teşkil etmektedir. Burada taarruzlar, mukabil taarruzlar görüyoruz. Böyle cihanşümul bir mücadelenin Türkiyeye gelmemesine imkân var mıdır? Biz de iktısadî harbin içindeyiz ve gücümüz yettiği kadar savaşıyoruz. Bu harbin, bizim için de iki cephesi vardır: Dahilî ve haricî. Muhterem Doktor Refik Saydam, sulhperver Türkiyenin sulhperver Başvekili sıfatile nutkunda, iktısadî harbin iç ve dış cephelerinden sulhperver bir dille bahsetti. Dahilî cephede, istihsalâtın artınlmasını istedi; şevk ve heyecanla çalışmak lüzumunu ileri sürdü. Hakkı var: İktısadî harbin orduları ve kahramanları, çiftçilerle işçilerdir. Muzaffer olmak için onların canla başla çalışmaları lâzımdır. Çok çalışan çok kazanacaktır ki bu, cemiyet bakımjndan olduğu gibi ferd bakımından da istifadelidir. Ziraat, sanayi, maden istihsalâtımızı artırmaktan kâr vardır, zarar yoktur. Atalarımızın «fazla mal göz çıkarmaz» sözü boş değildir. Başvekilimiz, istihsalâtımızın satılması için, her tedbirin alınacağını da vadettiğine göre, istihsal zaferini kazanmak, Türk köylüsüne ve amelesine kahyor. Geçenlerde, bu sütunda, Karabük dernir ve çelik fabrikalarının tam verimle çahştırılmalarını istemiştim. Filhakika demir ihtiyacımızın artmasına mukabil, hem askerî, hem iktısadî harbin zoıluklan dolayısile demir ithalâtımız azalmıştır: Bu noksanı, ancak Karabük fabrikaları karşılıyabilir. Teşekküre şayandır ki muhterem Başvekil, İktısad Vekilile birlikte, Karabüke, oradan da kömür havzasına giderek Türkiyenin bu iki mühim ihtiyacını temin için, neler yapılmak lâzım geldiğini bizzat yerlerinde tetkik etti. Nutkunda «Cumhuriyetin heybetli bir eseri olarak» tavsif ettiği «bu fabrikaların, mühim aksamından olan boru fabrikasile haddehane ve çelikhane kısmının da biran evvel işlemeğe açılması için elden gelen gayretin sarfolunduğunu» söyledi. Kömür ve demir, bugünkü medeniyetin anasile babasıdır. Medenî bir millet, sulhta da, harbde de kömürsüz ve demirsiz ilerliyemez, kendini müdafaa edemez, hatta yaşıyamaz. Bu itibarla Başvekilin Karabük fabrikaları istihsalâtının artırılacağını söylemesi nutkunun mühim vaidlerinden, en güzel müjdelerinden biridir. Başvekil, demir, kömür, bakır, krom, manganez gibi 'mekşuf madenlerimizin daha büyük bir inkişafla işletileceğini söyledikten sonra yeni demir ve boksit madenleri bulunduğunu da tepşir etti. Yeraltı servetlerimiz, bize iktısadî harbin dış cephesinde zaferler kazandıracak unsurlardır. Almanyanın bizden krom almak için nasıl yalvardığını bilenlere, madenlerimizin istihsalkıi artırmanın büyük kıymet ve ehemmiyetini izaha lüzum yoktur. Tasarruf ve yerli mallar haftası münasebetile iktısadî harbin muhtelif unsurlarını aydınlattıgı, bu tarihî günlerde şevk ve heyecanımızı artırdığı için muhterem Başvekilimize teşekkür ederiz. Bükreşte feci bir infilâk oldu İsveç kabinesinin beyannamesi tamekteMnde bir kızım obnak itibarile lâkayd kalamadığun bu maarif anarşisine bir nihayet verilmesini istiyorum. Hangi medenî milletin usulü ve ıstılahları alınacaksa alınsın, taraftanm; fakat uydurma ıstılahlarla yazılmtş kitablar, fransız *btemi lise, Amerikan sistemi ilkmekteb, bilmem ne sistemi ortamekteb usulleri kaldırılarak yerine bir metod ve bir *istem ikamesile, çocuklanmızın zihin anarşisinden ve yorgunluğundan kurtarılmalan taraftanyım.» Bir çocuk babası diyor ki Bir fabrikada 80 kişi Yeni hükumetin sözleri öldü, 200 kişi yaralandı Finleri inkî«ara uğrattı Sebebler Terim rezaletinin sebebleri şunlardır: 1. Türk maarifi bir sistemden mahrum olduğu için ıstılah meselesini de hangi prensiplere göre halledeceğini şaşırmıştır. Eğer terimler öz türkçe olacaksa bütün o «organik> lere, «gozmogoni» lere lüzum ne? Yunanca ve lâtince olacaksa o «yaşalabetim», «Tüney iki açı», «dolaykutupsal» maskaralıklan ne? 2. Uydurulan ıstılahların çoğunda kökler bile halk dilinden almmış olmadığı için, «neğbileyli dengiley sistemi» gibi kelimeler ve terkibler, deli saçması intıbaı veriyor ve kepazelik derecesinde gülünc oluyor. 3. Ayni kökten gelen iki yabancı ıstılahın türkçeleri arasında ayni prensipe 8adık kahnmamış: Observation, gözleme di ye tercüme edilmiş; rasadhane mar.asına gelen observatoire'a, bu prensipe göre, «gözleme yeri» demek lâzımken bu kelime observatuar olarak bırakılmışl 4. Ana dilile mekteb, hayat dilile mekteb, kültür dilile mekteb arasında hiçbir alâka aranmamış: Ana dilinde «gözleme» bir tatlının adıdır; hayat ve kültür dilinde observation, rasad, tarassud, müşahede ve tetkik manasına gelir. Hiçbir ana, hiçbir baba, hiçbir kardeş, hiçbir amca. hiçbir gazete, hiçbir mecmua. hiç bir kitab, hiçbir konferansçı, hiçbir resmî tebliğ, hiçbir hükumet tezkeresi, hiçbir rapor, rasad veya müşahede yerine «gözleme» kelimesini kullanmıyor. Ana, halk, hayat, kültür, devlet dilinde kullanılmı yan binlerce ıstılah, çocuğun kafasına nasıl girer, girerse nasıl yerleşir, yerleşirse mektebinden çıkan çocuk muhitinin dilinden ne anlar, anlamazsa bu işe yaramıyan uydurma ıstılahların yerine ne konur, birşey konamazsa çocukta kültürden ne eser kalır? 5. Yalnız hayatla mekteb değil, mekteble mekteb arasında da ıstılah vahdeti yok: Çocuk lisede uydurma terimler öğreniyor, üniversiteye gidince, karşısına ya lâtince ıstılahlar çıkıyor (Tıb fakültesi), yahüd da arabca, acemce, lâtince, yunanca, fransızca, almanca, türkçe kanşık bir ıstılah apukuryası çıkıyor (edebiyat ve felsefe). Milletler Cemiyeti asamblesi, komitenin kararını kabul etti i çalışacaklar Ankara 14 (Telefonla) Elektrik tesisat işlerinde serbest ve müstakil olarak çalışmak istiyenlere Nafıa Vekâletince ehliyetnameler verilecektir. Buna dair ta limatname ile dahilî tesisat talimatnamesi ve dahilî tesisat fennî şartnamesi mer'iye. te konuldu. Talimatname ile yüksek elektrik mü hendisi veya elektrik mühendisi unvanını taşıyanlar birinci sınıf addolunmaktadır. Bunlara ayrıca ehliyetname verilmiye cektir. L beyan edilmektedir. Isvec, oek yakında Balkan Antanti marahhaslarının kat'î bir hattı hareket intîhabı mecburi içtimaı ye*:"de k=>lacaktır. Cenevre 14 (a.a.) Anadolu ajanFinlandiya gaze'eleri, Sandler'in istisının hususî muhabiri bildiriyor: fa*ma teessüf etmekte ve müstafi İsveç Türkiye delegesi Necmeddin Sadak, kabinesinin şimdiki kabinenin çekingen tngiliz heyetinin reisi Butler ve Paul Bonr haHı harpletile rr>ukaye«e etmekt«"'' 'er. cour'la uzun mülâkatlarda bulunmuştur. Mütehassısîar seferbsr edildi Balkan Antantı delegeleri dün akşam, Stokholm 14 (a.a.1 İsveç bahnye asamblede Finlandiya meselesi hakkında kumandanı, gazlere karşı müdafaa için ittihaz edilecek hattı hareketi tespit etmek mütehassıs fenci kimya mühendislerini üzere noktai nazar teatisi için Türkiye heyeti nezdinde toplanmışlardır. seferber etmiştir. Çare Çare: Sistem. Ve bunu kuracak, salâhiyetli, mütehassıs, devamlı her mektebin, her maarif müessesesinin murahhaslarından mürekkeb, vekilin kaprislerinden ve politika tesirlerinden azade, seçim yolile iş başına gelmiş, devresi bitmedikçe azlolunmıyan adamları yanyana getirmiş, büyük bir maarif meclisi. Greko Lâtin kültür çaresine dahil milletler arasında müşterek ıstılah sistemini almak. Emin olunuz ki yarım saatlik bir iş. Yıllardanberi mekteblerde ciddî bir tedrisin bütün ümidlerini kesen bu terim rezaletinin önüne geçmek, bir tek prensipi kabul için verilecek bir tek karara bağlı. Fakat, hâlâ ne bu prensipren, ne de bu karardan eser varl Stokholm 14 (a.a.) Bir İsveç gemisi mürettebatı tarafından, denizde yüzdüğü görülüp gemiye alınmasına çalı tTicaret Vekili Alman sefaret şılan meçhul bir cisim patlamış ve dört neferin ölümile 13 neferin yaralanmasına müsteşarını kabul etti Ankara 14 (Telefonla) Ticaret sebebiyet vermiştir. Vekili Nazmi Topçoğlu bugün Alman Sıhhat Vekili Elâzığda sefaret müsteşarı Krol'u kabul etti. Ti Elâzığ 14 (a.a.) Sıhhat ve lçtimaî caret Vekili, Amerika sefareLi ticaret ataşesini de kabul etti ve bir müddet görüştü. Muavenet Vekili Hulusi Alataş dün buraya gelmiş ve Umumî Müfettişliği, VilâyeDikilide yeni zelzeleler ti, Tüm komutanhğını ve Belediyeyi zi Izmir 14 (a.a.) Dikilide zelzeleler yaretten sonra sıhhat ve iskân işlerini tetdevam etmektedir. Evvelki gün de saat kik ve teftişe başlamıştır. Doktor Hulusi 1.10 ve 2,15 ve 2.20 de birer zelzele ol Alataş bugün de hastaneleri ve sıhhî müduğu gibi sabah saat 6,20 de de bir zel essesatı teftiş ettikten sonra Malatyaya ze'e daha duyulmuştur. hareket eyliyecektir. Dün de 12.15 te altı saniye devam eTütün satışları den şiddetlice bir zelzele daha kaydedilHvştir. Dikilide Kızılaym yaptırdığı pa lzmir 14 (a.a.) Gazetelere naza viyonların inşaatı on güne kadar bitecek ran dün akşama kadar yapılan tütün sa•ir. tışları on üç milyon kiloyu bulmuştur. Ankara 14 (Telefonla) Türk Hava kurumu umumî merkez heyeti bugün toplanmıştır. Toplantıda idare heyeti raporu okunmuş ve tasvib edilmiştir. Bu rapora göre cemiyetin son altı aylık varidatı 1,541,566 liradır. Raporda, cemiyetin yaptığı işler mufassal bir surette izah edilmektedir. Türk Hava kurumu umumî Üç Alman gemisi haczedildi Başvekil, Rektörü kabul etti Amsterdam 14 (a.a.) Sabang liAnkara 1 4 (Telefonla) Şehrimizde merkez içtimaı manında bulunmakta olan Almanyanın bulunan Üniversite Rektörü Cemil, bugün 6300 tonluk Werdufels, 8000 tonluk Başvekil tarafından kabul olundu. Landelfes ve 5000 tonluk \Vesgenwald Rus Alman anlaşmaları vapurlan bir ecnebi petrol kumpanyasının talebi üzerine haczedilmiştir. teati edildi Bir muallim diyor ki 13 birinciteşrin 1939 tarihli mektubunda, imzasının üstündeki tabirle «lise öğretmenlerinden olmakla bedbaht» bir muallim bana şu satırları yazıyor: «Yeni terimlerin birdenbire ortaya çıkması karşısında hocalar da, muallimler de apışıp kaldılar. Bu, ayrı mesele. Fakat eski hayratı da yıkan bu münasebetsiziikler, bari tasavvur edilmiyecek derecede saçma ve uydurma olmasaydı zaran katmerli olmazdı. Bir kelimenin mutlaka türkçesini bulmak gayretile yapılri<ğı anlaşılan bu manasızhklar arasında, bir de bakıyorsunuz ki, bu zihniyetin tamamile aksi olarak meselâ «axone» mukabili gene «akson», «agglutinin» mukabili gene «aglutinin» ipka edilmiş. tşte size ilk ve orta öğretim bioloji terimlerinden birkaç garibe: «Yaşalabetim (Biogeographie mukabili) «Cenek (Mandibule mukabili) «Diyafram kası (Muscle phrenique mukabili) «Inorganik (inorganique demek) «Lop (lobe bozması) «Lenf sistemi (systeme lymphatique) «Hulâsa: Bir taraftan perhizler, bir ta«raftan lâhana turşulan... «Alın size ilk ve orta öğretim astrono Denize nasıl düştü? Evvelki akşam 26 yaşlarında Çorumlu Fazıl ve arkadaşı makinist Rıfkı beraberlerinde bulunan 16 yaşında Melâhat ve I 8 yaşındab Agavni ile eğlenmek maksadile Beyoğlunda içip sarhoş olduktan sonra şoför Halidin otomobiline binerek Tarabyaya gidip gezmişlerdir. Dönüşte para yüzünden aralarında kavga çıkmış, Rıfkı yolda otomobilden inip kaçmıştır. Otomobildekiler, nhtımın kenarında Rıfkının şapkasını bulmuşlar ve o noktada denize düştüğünü görmüşlerdir. Her ne kadar Rıfkının sarhoşlukla denize düş müş olması ihtimali varsa da işin içinde bir kasid olmasından şüphe eden zabıta tahkikata devam etmektedir. 4 ki§i öldü, 13 kişi yaralandı Berlin 14 (a.a.) Fon Ribbentrop ve Sovyet elçisi, Moskovada 28 eylulde imzalanan Alman Rus hudud ve dostluk muahedesile 4 tesrinievvel tarihli munzam protokolun tasdikına aid vesaiki öğleyin Hariciye Nezaretinde teati etmişlerdir. Fransada istişarî millî komite Paris 14 (a.a.) Reisicumhurun bir kararnamesi, on iki ilâ yirmi dört azadan mürekkeb istişarî bir millî komite ihdas etmektedir. Bu komite, Angers'deki Po lonya hükumetile mesai biıiiğinde bulunacaktır. PEYAMt SAFA Nahiye müdürlerine verilen harcirah Bulgaristanın Ankara elçisi / değişti Sofya 14 (a.a.) Stefani Ajansın dan: Resmî bir tebliğ, Moskovodakı Bulgar sefiri Antonov'un Stokholm sefirliğine, Stokholm sefiri Petrov Tochomokov'un Bükreş sefirliğine, Bükreş sefiri Kirov un Ankara sefirliğine ve elçilerden Christov'un Moskova elçiliğine nakil ve tayin edilmiş olduklarını bildirmektedir. İsviçrede askerî hazırhklar Berne 14 (a.a.) Federasyon asksrlik dairesi, federal konseye bir kanua projesi tevdi etmiştir. Bu proje, 1 6 ya şından 20 yaşına kadar olan butün delikanlıların askerî terbiye görmesi mecburiyetine dairdir. Eğer bu proje kabul edilecek olursa, Isviçre askerî teşki'ât ni zamnamesinin tadili lâzım greie Ankara 14 (Telefonla) Nahiye müdürlerine her ay harcirah mukabili olarak maktuan verilen onar liranın hiçbir vergiye tâbi tutulmıyacağı alâkadarlara ı bildirilmiştir.