CüMTfURÎYET Bu akşam Suadiye plâj gazinosunda Alemdar spor kulübü menfaatine kıymetli san'atkâr Bayan Muallâ ve arkadaşlan ile san'atkâr Leylâ ve arkadaşları tarafmdan iki büyük konser veriP Şahıslar: Mhir, Feride. Mahir Yok, hani umumiyetle de lecektir. [Behice Haımefendi ile Feridenin miyorum ama.. Şey, Feride Hanım siz Haleb Sanc?U fskeuderunda annesi Necmiy Hanım yandaki odaya musikiyi fazla severmişsiniz.. Behice HaJan R. Kürdi geçtikleri için \Aahirle. Feride salonda nımefendi öyle dedi.. Cumhurivet Gazetejinln yalnız kalırlcr. Feride [gülmek ihtiyacını zorla zapta tevzi vertdir Mahir [zorai bir neş'e ile] Ma çalışarak] Ya!.. Hopa Sulh Hukuk mahkemesinden: Mahir Şey.. Yani arkadaşlann demki hanımefndilerin bizden gizli koHopa liman çavuşu Mustafa Özkal ile dan birinin musikiyi seven kızından bahnuşacaklan vanış.. O halde biz de buSundura mahalleinden Cinaloğlu Akif, setti de.. O, herhalde siz olacaksınız! rada daha scrbstçe çene çalabiliriz. Nusrat, Osman, Nuri ve Fatma aralaFeride Belki!.. Feride [hafıçe tebessüm eder, kendirındaki taksim davasından dolayı ikaMahir Doğrusu Behice Hanım metgâhlan meçhul bulunan dava olusine firaî na/alar fırlatan Mahirin yüefendi sizi çok methetli. züne bakmaya .esaret edemez.] nanlardan Fatmadan gayrisinin vaki iFeride Mubalâğa etmiş.. Mahir Bı küçük salonu çok sevelânen tebliğata rağmen gelmediklerinMahir Kat'iyyen.. Çok zeki ve den u."7ulen itiraz ve gününde gelmeleri rim.. Burada Hlsenız ne sayısız çocukluk hatıralarım vardır. Behice Ha makul bir kızsınız.. Açık konuşalım.. için haklannda gıyab karan verilmiş ve nımefendi ailerâzin eski dostudur. An Siz benim buraya geleceğimi biliyordu duruşma günü de 4/10/939 za bırakılnemi çok sevedi.. Kız kardeşlerime de nuz.. Sizin teşrif edeceğiniz de bence mıs olmakla gününde mahkemeye gelmeleri için gıvab karan tebliğ makamıteveccühü vardr. Ben de kendisine kar meçhul değildı.. ra kaim tebliğ ve ilân olunur. (20336) Feride Olabilir.. şı son derece hrmetkâr davranırım. Feride Behice Hanımefendinin Mahir Dahası da var.. Bana müsEGE TÎYATROSU «• eksik olmasınar bana ve anneme de takbel bir zevceden bahsettikleri gibi siçok tevecciıhü 'ardır. Nureddin Gencdur ve arkadaşlan zin de muhtemei bir koca hakkında fik9 eylul cumartesi akşamı Mahir Maatteessüf kendisini sık rinizi almışlardır. Karagümrük ZAFER sinemasında eık ziyaret edeniyorum.. Hele son za Feride Yani siz ve ben.. MüstakA N A L A R I N GÜNAHI manlarda pek nesgulüm efendim.. Ya bel karı koc?, öyle mi? Piyes 3 perde kında mezuniyt ımtihanlarımı vermek Mahir Niçin clmasın? Yoksa hoJaklar varyetesi mecburiyetindeim de.. Bir kere kimya şunuza gitmedim mi? Mısır yıldızı Meliha Selâme konseri gerlik diplomanı alabilsem, ondan sonra Feride Estağfurullah!. kısmen ferahhjacagım.. Hoş o vakit de Mahir Sıkılmayın, efendim, açık RAŞ1D RIZA iş aramak mesılesi çıkacak ya.. Maa konuşmaya karar vermedik miydi? DeE. SADİ TEK mafih tanıd.gm çoktur. Herhalde ko mek ben size koca olacak bir tip değiTİYATROSU layca istikbalihi temin edeceğimden lim? Bu gece Tepebaşında eminim. [Budaaca gülerek] Malum ya, GAÎB ARANIYOR Feride Onu demek istemedim, efendim, istikbjli de düşünmek lâzım.. bilâkis siz çok sempatik bir delikanlısıVodvil 4 perde Feride Şiphesiz efendim.. nız.. Fakat benim kocam mevkiine ge Mahir [aracaki sükutu uzatmak iste çerseniz bcdbaht olmanızdan korkanm.. teyzem biribirimize her ikimizin hakkıntniyerek] Eabam da benim gibi fen Mahir Zannetmem, bunu benimle da tamamile aksi malumat vermiş.. adamıydı. Mılendisti. Ben bir tanecik evlenmemek için bir bahane olarak ilerı Mahir Tamamen.. erkek eviâdıyım. İki hemşirem olduğunu sürüyorsunuz!. Hoşunuza gitmiyen ta Feride Hakikati meydana vurmakevvelce arzetmiîtim. İkisi de evli.. Bü rafım neresi.. Rica ederim söyleyiniz.. taki ilk teşebbüsü yaptığınız için size teyüğünün üç çocuğu var.. Küçüğü henüz Gözüm, kaşırr, ağzım, burnum, boyum şekkür ederim.. doğurmadı.. Büyük Ankarada.. Küçü bosum.. Yoksa ruhum ve zihniyetim mi? Mahir Estağfurullah.. îlk anlarda ğün kocası sefaret kâtibi.. Ha.. Iyi aklıFeride Niçin kendinize iftira edi sizi yalanlar, dolanlarla aldatmak iste ma geldi. Feride Hanım, seyahati se yorsunuz?. diğim için çok müteessifim.. ver misiniz? Mahir Öyleyse.. Feride Ne yapalım, elimizde ol Feride Severim ama, efendim, Feride Behice Hanım teyzem, be mıyarak, mecburî böyle hareket ettik!. şimdiye kadar İstanbuldan dışarıya çık ni size melhettiği kadar sizin hakkınızda Mahir [birden Ferideye yaklaşa madım. da öyle mükemmel şeyler söylemişti ki.. rak] Mademki açık konuşmaya baçMahir Bendeniz Ankarayı bilirim, Mahir Demek, o lâkırdılardan ladık, mürailikten sıynldık, şimdi daha Isvıçreye kadar da merhum babamla bir sonra beni görünce sukutu hayale uğra iyi anlaşabileceğimizi tahmin etmiyor likte gitmiştim.. Seyahat, insanlara çok dınız. musunuz? Zannederim ki, aksi fikirde şey öğretiyor. Feride Bilâkis sizi tasvirlerinden değilsiniz.. Çünkü demindenberi dikkat Feride Doğru.. Fakat ben bu ma daha ileri buldum.. ettim, sureta menfi cevab verdiğiniz, falumatı seyaha* kitablarından alıyorum.. Mahir O halde sahte ve yapmacık kat içinizden tesdik ettiğiniz şeylere daMahir Ya, demek seyahat kitab tavırlar takındışıma kani oldunuzl İti ima üst dudağmızı ısırarak baş sallıyorları okumayı seviyorsunuz.. Başka neler raf edeyim ki biraz öyle hareket. ettim. sunuz! okursunuz, meselâ romanlan.. Feride Garib şey.. Hiç farkında İnsanın şahsıye.ljnden tecçrrüd edip baş'Feride Hayır.. Çok roman oku ka türlü görünmeğe çalışması meğer ne değılim.. mam. Mahir Siz değilsiniz ama, ben fargüç şeymiş! Mahir O halde, ciddî kitablardan Feride Ya.. Ben de çok sıkıntı kındayım.. Hem ilerideki görüşmeleri hoşianıyorsunu/, demek.. çektim.. Biribirimizle anlaşamıyacağımızı mizde iş bu kadarla kalmıyacak. HareFeride Evet.. pekâlâ biliyordum ama, Behice Ha ketlerinizde daha birçok incelikler keşfedeceğime kaniım.. Mahir Çok okuduğunuza göre faz nımefendi fazla ısrar etti.. la gezmeye vaktiniz olmuyor, zannede Feride Teveccühlerinizle beni a Mahir Ben dc bu mülâkata gelmirim.. yecektim ama, darılmasından korktum.. deta mahcub ediyorsunuz!. Feride Annemle arasıra çıkarız.. Mahir Mahcub olmayınız Feride Feride Mademki bu husustaki fiFakat monden değiliz. kirlerimizi açığa vurduk, sonuna kadar Hanım, bunlar aşkın bir nevi mucizeleriMahir Alâ.. Ben de sakin bir ha gidelim bari.. Ben, demin söylediğim gi dir.. yatı severim.. Şayed bir gün evlenecek bi daima ciddî kitablar okur, gezmekten Feride Rica ederim susunuz Ma olursam karımla birlikte mümkün merte tozmaktan hoşlanmaz, vakur, ağırbaşh hir Bey, Behice Hanımefendi ile annem be mondenlık gürültülerinden uzak ya bir insan değılim.. Behice Hanımefendi galiba salona geliyorlar.. Kapıdan içeri nin hakkımda verdiği malumatın tama girerlerken bizim aşktan bahsettiğimizi şamak isterim. Feride [alay eder gibi] Allah men aksine. Aşk ve macera romanlanna duyarlarsa.. bayılan, dans ve spor için can veren bir gön'ünüze göre bir zevce versin!. Mahir Daha iyi ya.. Memnun oMahir Kuzum Feride Hanım, si kızım.. lurlar.. Gayeleri yekdiğerimizden hoş zin de kardeşleriniz var mı? Mahir Ne diyorsunuz! Ben de öy lanmamızı temin etmek değil miydi? FeFeride Yalnız bir ağabeyim var.. le.. Hayatı hareket, gürültü ve eğlence ride Hanım, herhalde münasebetimiz Bursada mekleb miıdürü.. Allah bağış ile müsavi gören bir gencim.. Evlendim, bundan ibaret kalmıyacak, tekrar görülasın.. Üç çocuk babası.. diye köstebekler gibi yaşayacağıma kat şeceğiz, değil mi? Rica ederim, söz veriMahir Zevcesi iyi bir kadın mı, iyyen inanmayın!. niz, yoksa Behice Hanım teyzemle anmes'udlar mı bari? Feride Haniya, demin nelerden nemin yanında herşeyi açığa vururum.. Feride Çok mes'udlar.. Çünkü bahsediyordunuz. Ciddî kitablar.. MunFeride [iki hanımm içeri girdiğini göyengem malumath, fakat kendi halinde tazam bir aile hayatı.. rünce zorla ciddileşir] Muhterem bir insandır. Mahir Zarar yok, alay edin.. Ben beyefendi, ben bu hu?usta size kat'î birMahir Aman asrî olmasın da.. buna lâyıkım.. Çünkü yalan söyledim.. şey söyliyemem. Ancak Behice Hanım Çünkü bugdnün genc kızlan çok hercaî Fakat mazurdum.. Bunu hoşunuza git teyzemle görüşmenizi rica edebilirim. şeyler.. mek için yaptım.. Nakleden: Feride Içlerinde iyileri de var.. Feride O halde Behice Hanım Ahmed Hidayet herşeyi anlıyacağım, diye düşündü. Bana herşeyi söyliyecek.» Kız sık sık soluklar almaya başlamıştı. Yorulmuşa benziyordu. Biraz ötede yolun kenarında bir ağac vardı. Galib, olduğu yerde durarak: Oturalım biraz, dedi. Şu ağacın altı fena değil. Kız, itiraz etmedi. Ağacın yanına geçmek için yolun kenarmdaki geniş hendeği atlamak lâzım geliyordu. Genc adam, bir sıçrayışta, çevik bir hareketle karşıya atladı. Elini uzattı. Kızı da yanına aldı ve ellerini avuclarından bırakmıyarak hayretle iğilıp yüzüne baktı: 9 Eylul 1939 KUçühj Asrî görücülük Büyük konser Şarlo karısile barıştı Bir senedir kocasmdan ayrı yaşamakta olan Paulette Goddard evine döndü, meşhur komiğin idaresinde bir film çevirecek Holivud dan yazıhyor: Bundan bir sene kadar evvel cereyan eden ayrılık hâdisesi Şarlo'nun başına ilk defa gelen bir vak'a değildir. Meşhur komik şimdiye kadar altı defa evlenmiş ve eski beş karısı da üstada ayni işi yapmışlardır. On beş senedenberi cereyan eden ayrılık hâdiseleri muhtelif mehafil tarafmdan şu iki esasa atfedilmektedir. Şarlo, çok asabî ve geçimsiz bir insandır. Yıldız olma ve şöhret bulma hevesile kendisine gönül veıip evlenenler bir müddet sonra onunla beraber yaşamanın imkânsız olduğunu görerek «böyle servete de, muvaffakij ete de lânet olsun!» diyerek kaçıp gidiyorlar. Bu, birinci faraziyedir. îkincisi ise şudur: Şarlo'nun genc ve güzel kızlara hissî bir zâfı vard»r. Hoşuna giden on sekiz yirmi yaşında bir Havva kızı gördü mü dayanamıyor, hemen onunla aşkdaşlık yapmaya kalkıyor, hatta resmî bir rabıta ile bağlanmaya kadar gidiyor. Fakat tanınmış artistin bir de san'at tarafı vardır. O meçhul mahluku bizzat yuğurup yetiştirerek meşhur bir şahsiyet haline getirmekten zevk duyuyor. Binaen aleyh kalbinin her yeni hâkimesine yeni filimlerinin birinde başrolü vermekten geri kalmıyor. O genc kızlar ise bir anda böyle yoktan var oluvermelerinden dolayı müthiş bir gurur ve iftihar duyuyorlar: Meğerse bizde ne büyük cevher ve meziyet varmış da biz bilmiyormu şuz! Diye böbürleniyorlar. Üstada halk ettiği putlara tapmak çok güç geliyor. İşte ihtilâf buradan çıkıyor. Neticede kadınlar mahkemeye başvuruyorlar. Meşhur komikten fazla miktarda bir tazminat ve nafaka kopanyorlar. Fakat Şarlo'nun da bir sene iki sene yaşamış olduğu Havva kızından gönlü geçmiş bulu 0Bu aksamki program j Türklye Radyodllüzyon Postalan DALGA ÜZUNLUĞU 1639 m. 19,74 m31.70 m. RADVO 183 Kcs. 15195 Kcs. 9465 Kcs Paulette Goddard nuyor.. O parayı memnuniyetle veriyor, iki taraf yekdiğerinden memnuniyetle aynlıyorlar. Üstaddan en büyük tazminatı koparan bühassa üçüncü karısı Lıta Grey'dir. Lâkin onun bu müstesnahğına sebeb iki tane çocuğu olmasıdır. 400 bin dolar kendisi için, 400 bin dolar da çocuklar için almıştır ki bizim paramızla bir milyon îira demektir. İşte Paulette Goddard da «Asrî zamanlar» filmini yaptıktan sonra üstada ayni oyunu oynamak istemiş ve «Uçtu da gitti!» eserinde oynamak üzere filim âmili Samuel Goldvyn'in himayesine sığnmıştır. Heyhat, yapılan t«crübeler Paulette'in Şarlosuz büyük bir kıymeti olmadığını gosterince tavassutlar sayesinde iki taraf da biraz fedakârhk etmişler ve neticede barışmışlardır. Ailevî sahada tesis edilen bu sulh yeni bir san'atkârane teşebbüse de meydan vermiştir. Şarlo hem rejisörlüğünü yapacağı hem de baş rolünü oynıyacağı «Büyük diktatör!» filmindeki baş kadın rolünü Paulette Goddard'a tevdi etmiştir. Bu eser, malum olduğu üzere bugünün diktatörlerile şakalaşmak gayesile yapılacaktır. Bakalım, iyi birşey olacak mı? 13,30 program 13,35 Türk müziği: (Eski ve yeni şarkılar). Okuyan: Müzeyyen Senar Çalanlar: Fahire Fersan, Refik Fersan, Cevdet Çağla. 1 Hüzzam peşrevi. 2 Arif Bey: Hüzzam şarkı (Talat eyler mi diye meh suyi Kâtanede). 3 Mustafa Nafiz: Hüzzam şarkı ıGönlüm nice bir senden uzak günleri saysm). 4 Sadeddin Kaynak: Hüzzam şarkı (Leylaklarm ha yali). 5 Şükrü: Hüzzam şarkı (Ay öperken). 6 Şükrü: Hüzzam şarkı: (Adanın ye şil çamları) 14 memieket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri 14,10 müzik (müzikli gezinti) 14,30 müzik (dans müziği) 1515,30 müzik (şen oda müziği Ibrahim Özgür ve Ateşböcekleri) 18,30 program 18,35 müzik (küçük orkestra Şef: Necib Aşkm) 19,10 Türk müziği (îasıl heyeti) 20 memieket saat ayarı 20 temsil 20,40 ajans ve meteoroloji haberleri 21 Türk müziği (saz eserleri). Çalanlar: Fahire Fersan, Reşad Erer, Refik Fersan. 1 Refik Fersan: Şetaraban peşrevi. 2 Acemaşiran saz semaisi. 3 Tambur taksimi: Refilc Fersan. 4 Sultaniyegâh: Sirto 21,1521,40 muhtelif şarkılar: Okuyan: Mefharet Sağnak. 1 Ruşen Kam:' Hicazkâr şarkı (Bir nevcivandır, aşubu candrr). 2 Leylâ Hanım: Hicazkâr şarkı (Nerdesin nerde aceb). 3 Ali Beyin karcığar şarkı (Aldm dili naşadımı). 4 Kanunî Raif Bey: Eviç sarkı (Sebeb sevdayı aşkın ahuzare). 5 Sadullah Ağa: Şevkefza şarkı (Açııdı nevbahar bir goncai gül)< 6 Raif Bey: Acemaşiran saz semaisi 21,40 ionuşma. (dıs politika hâdiseleri) 21,55 neş'eli plâklar R. 22 haftalık posta kutusru (ecnebi dillerde) 22,30 müzik (operet seleksiyonları) 23 son ajans haberleri, ziraat, esham ve tahvilât, kambiyo nukud borsası (fiat) 23,20 müzik (cazband Pl) 23,5524 yarmki program. T. A, O. T. A P. 120 Kw. 20 Kw. 20 Kw. c ÖLÜM Acı haber Samsunun sevilmiş tüccarmdan t AHMED ZÎYA KILINÇÇI Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi bugün saat 11,45 te Beyoğlu Zükur hastanesinden kaldınlarak Beyazıd camiinde namazı kılmdıktan sonra Edirnekapı şehidliğindeki aile makberesine defnedilecektir. Mevlâ rahmet eyliye. ( NÎŞANLANMA Erich von Stroheim'in gerek Amerikada, gerekse Fransada çevirmiş olduğu filmlerde ekseriya Alman veya Avusturya zabiti üniformasile görünmek merakında olduğunu birçok sinema meraklılan pekâlâ bilirler. Fransada vücude getirmekte olduğu Maka namındaki eserde de gene böyle bir zabiti temsil ediyordu. Fakat tam film çekme makinesinin sahası dahiline gireceği sırada üzerindeki harmanisinin eksik olduğunu farketmiş ve aksesuvarcıdan bir harmani istemiştir. Aksesuvarcı birlikte harmani getirmediklerini söyleyince uzakta limanda dolaşmakta olan İngiliz zabitlerini göstererek onlardan birinin harmanisini istemiş ve zabit de buna muvafakat etmiştir. Lâkin, Stroheim'in oynadığı rolün ne olduğunu bilseydi, belki buna razı olmazdı. Çünkü artist Uzakşarkta bir silâh karakcısı şahsiyetini yaşatmakta idi. Girid Fatihi Gazi Hasanpaşa torunu eski valilerden Fuad Öney kızı Fahire Öneyle Ayıntab tüccanndan Kitabcı Saidoğlu Mehmed Güneriçin nişan merâsimleri Bayi Fu&dın Üsküdarda Nuhkuyusundaki evlerinde bir çok güzide zevatm huzurile icra edilmiş ve nikâh Fransada «Napolyon Samt Hemerasirr.leri de bu pazartesi günü Üslene adasında» ismile bir filim çevrile küdar evlenme dairesinde icra edilecekcektir. Fakat rejisör baş rolü Charles tir. Vanel'e mi yoksa Charles Boyer'ye mi BugUn vereceğinde tereddüd etmektedir. Çünkü Tatll zamanını hoş bunların her ikisi de bu meşhur generali geçlrmek İçin temsil etmekte mütehassıstırlar. Eserin ilk sahneleri Waterloo'da başlıyacak ve kumandanm ölümile bitecektir. "^ Isveçliler «Vi Tva îkimiz» isSinemasına minde güzel bir filim vücude getirmişlergldlnlz kahkaha kralı dir. Baş rollerini İsveçin meşhur artistleGEORGES MILTON rinden Sture Lagervvall ile Sigrie Hasso oynamışlardır. Mevzuu sakin ve mes'ud en son ve neş'eli fllml yasıyan iki aile yuvası bir ihtiras dalgası yüzünden yıkılmak tehlikesine maruz kalmışken akıllı bir kadınm aldığı tedbirlerle işlerin düzelmesini tasvir etmektedir. filminde sizi güldürecek ve neş'eye •Jf Hollandalılar «Küçük çapkın» ve boğacaktır. Bugün saat 1 ve «Uzun bacaklı baba» isminde iki çocuk 2.30 da tenzilâth matineler. filmi cevirmislerdir. SÜMER PRENS BUBUL • K LOREL HARDİ KODESTE T Ü R K Ç E Dayanılmaz derecede gUıilnc ve eğlenco " bUyUk """ İlâveten : Şanlı Ordumuzun TRAKYA Manevralan Hakikî sesü Türkçe sözlü 1000 metre M ^ ^ ^ ^ ^ ^ ^ M M Bugün saat i ve 2.30 da Halk matineleri m^m^^m^^^m aşağı sarkıttılar. Oturur oturmaz Galib, kısa, kesik kahkahalarla gölmeğe başladı. Kız dönüp ona baktı ve Galib, birdenbire ciddileşerek: Şurada oturuşumuz bende öyle bir hatırayı uyandırdı ki... dedi. Kız: • Nasıl bir hatıra? Diye sordu ve sorduğuna pişman olmuş gibi derhal sustu; başım çevirdi. Ga'ib, fırsattan istifade ederek, hemen anlatmaya başladı: Avrupada tahsilde iken bir kız tanımıştım. Esmer, ufak tefek birşeydi. Fakat öyle ateşin, hassas bir kadındı ki... Birbirimizden hoşlanmış olacağız. Sık sık buluşmaya, arkadaşlık etmeye başladık. İste onunla, böyle mehtablı bir gecede, şimdi sizin'e olduğu gibi yan yana oturmuştuk. Ne tuhaf tesadüf: Önümüzde böyle bir hendek vardı. Ayakîarımızı sarkıtmış sallanıyorduk. Kızın iskarpini hendeğe düşmüştü. Hendeğin dibi çamurlu idi. Bakm şimdi, hatırlayınca derhal heyecanlanıverdim. O kızı az kalsın seviyordum ben, hatta sevdim bile... mişti. Fakat dediği kadar kuvvetle ona bağlanmamıştı. Yalan söylüyordu. Kız, cevab vermiyor, önüne bakıyordu. Genc adam hararetle devam etti: Aşk bazan ne büyük ıstırablar doğuruyor. Hatta insana hayatmı zehir ediyor. Unutuncıya kadar ne güçlük çektim bilseniz... Kız, yavaşça îçini çekti: İyi, unutabilmişsiniz! dedi. Fakat ne türlü azab duyduğumu bilemezsiniz. Şimdi bile, gözlerimi kapasam, yammda bacaklanm sallıyarak bana sokulduğunu ve beyaz dişlerini göstererek güldüğünü göreceğimi zannediyorum. Durdu. Sonra, sesinin tabiî ahengini muhafazaya gayret ederek sordu: Siz, hiç sevmediniz mi? Derhal telâşla ilâve etti: Arkadaş gibi konuşuyoruz da ondan cesaret alarak böyle sualler soruyorum. Kız, başmı kaldınp ona baktı. Tekrar içini çekti ve güçlükle duyulan, gayet hafif bir sesle: Sevdim... dedi. Sonra birdenbire vücudü dikleştl ve Hayatmdan böyle bir kadın gelip geçyüzü gerildi. Yaptığı itirafa pişman olduğu muhakkaktı. Sertleşen bir sesle: Siz neden bana böyle sualler soruyorsunuz? dedi. Galib, gayet yumuşak ve sakin: Rica ederim, rica ederim,' diye yalvardı. Sizinle dost değil miyiz? Bakm demin ben size kendimden nekadar samimiyetle bahsettim... İnsan anlatamadan yapamıyor ki... Biz insanların zayıf tarafımızdır bu... Anlatmca, kalbimizden geçeni karşımızdakine söyleyince, açılıyor, hafifliyoruz Bir yük bırakmış gibi oluyoruz. Benden niye korkuyorsunuz hem? Size faydalı olmaktan başka bir arzum olmadığı meydanda değil mi? Bir an durakladı. Kızın sakinleştiğini ve kendini dinlediğini görünce biraz daha cesaretle, sesini alçaltarak devam etti: Bana herşeyi anlatabilirsiniz. Emin olun, sükut etmesini bilirim. Benimle derdleşmekten niçin çekiniyorsunuz ? Dostluğuma itimadınız yok mu? Size demin ne dedim; böyle şeyleri, emin, anlı» yan bir dostla konuşmak kadar insanı sü* kuna kavuşturan, teselli eden birşey yoktur. {Arkası var) £debî roman : 15 Köye geldiğinin altıncı günü idi. GaKb gene kızı gece bahçeye çıkmaya ikna etti. Yemekten sonra saat onda Naciye Hanım ve Gülis kalfa odalarına çekildiler. Onlar ikisi bahçeye indiler ve bu sefer tahta parmakhgı iterek dışarı çıktılar. Fakat ince patikaya sapmıyarak şosede yürümeğe başladılar. Yazan : Peride Celâl ğini, onu böyle yarı çılgın bir hale getiren hâdisenin ne olduğunu anlasa kâfi idi. Nur denizden nefret ediyordu. îşte Galibin aklınm almadığı garib nokta... Kızın yarı ömrü denizde geçmiş gibi birşeydi. Peki şimdi bu denizden nefret ne demek?. , Yanyana yürüyorlardı. Koyu lâciverd Kız bu gece fazla solgun ve heyecanlı görünüyordu. Siyah kapalı elbisesmın bir gece idi. Gayet güzel mehtab vardı. içinde matemli bir hali vardı. Gözleri aGalib, kızın en küçük bir hareketini teş gibi yanıyor, sık sık yumruklanm sı kaçırmıyordu. Gözlerini onun üzerine ka•. k asabî hareketler yapıyordu. dikmişti. Nurun yüzü, profilden, fazla Galib bir arahk ona gene bir kriz gel süzgün görünmekte idi. Kumral, kalınca mesinden korktu. İçinde garib bir his kaşlarını, biraz çatmıştı. Gözleri ileriye vardı. Bu gece fevkalâde şeyler olacağı doğru müteveccihti. Ne düşünüyordu? nı sanıyordu. Bu ihtimal onu da tabiî Kafasında sakladığı sır neydi? Evet, o sakin halinden çıkarmıştı. Asabî görünü kadar itina ile sakladığı, o kadar ıstırab yordu. Sonra kızm bu heyecanh anından çekmesine sebeb olan bu sır neydi? Eliniz ateş gibi yanıyor! dedi. O: Yoruldum, diye mınldandı. Şuraya otursak daha iyi değil mi? Yer çimen, taş da yok. Galib onun elini bıraktı. Yanaklarının şak ' '.nna doğru kızarmış olduğunu farketmişti. «Bu gece buhran içinde, diye düşündü, belki bu gece herşeyi söyletebileceğim.» Nurun işaret ettiği yere, hendeğin keistifade edip edemiyeciğini düşünüyorGenc adam birdenbire içinin ümidle du... Yalnız o gece neler cereyan etti dolduğunu hissetti. «Muhakkak bu gece narına oturdular. Bacaklarını hendekten