CUMHURIYET 24 Ağustos 1939 KUçUk hikâye Ilk makale Bunlan.. Hele, bu imzayı taşıyacak başmakaleleri her zaman gazetenizde okumak ümidile tazimkâr hislerimin tenez zülen kabulünü dılenm.» «En sadık okuyucularınızdan biri» Rasgele bir imza atsa, bir adres koysa olurdu.. amma.. İdaredekılere fazla kanaat getırmek için maruf bir imza olsa daha münasıb düşerdi. Mektebde iken yazılannı zararsız bulan hocasını hatırladı. Şbyle bir adres koydu: «Taşkasabda Hacıfışfış mahalksinde Kârvangöçmez sokağmda No. 69: Macid Ozan» *** Haşmet Çetin, kapıcıdan yirmi beş kuruş ödünç aldı. Gene onun oğlu on dört yaşlarında Hayriyi çağırdı: Bana bak Hayri, göreyim seni, dedi, bu mektubu al. Şu on beş kuruşu da al. Buradan tramvaya atla. Doğru Taşkasaba git. Hani.. Aksaraydan sonraki istasyonlardan biri.. Bildin mi? lstersen kondüktöre söyle. O, seni ındırir. Mektubu Taşkasab posta şubcsine at. Gene tramvaya bin, gel buraya. *** Hayri, tramvay durak yerinde epeyce bekledi. O tarafa işliyen Topkapı tramvayı bir türlü gelmiyordu. Çocuk, tramvay beklerken gözü mektubun adresine ilişti: «Kumkumai Havadis» gazetesi yazı işleri müdürlüğüne Ankara caddesi Şehir Vay canına!.. Bizim Haşmet Ağabey galiba dalgaya tutulmuş, dedi. Bu gazete idaresi şuracıkta bir yer. E.. Ne diye beni Taşkasablara gönderiyor sanki?.. Daha tramvay gelmemişti. Hayri, oradaki şekercınm camekânına yaklaştı. Renk renk yaldızlı kâğıdlara sarılı çikolâtaları gördii, ağzı sulandı. Etiketinde, (tanesı üç kuruş) yazılıydı. Dükkâna gırdı. Elindeki parayj verdi. Beş çıkolâta aldı. Birini ağzına attı ve yaya olarak gazete idaresinin yolunu tuttu. Kapıdan girince tesadüf ettiği hademeye mektubu uzatarak: «Yazı işleri müdürüne verilecek» dedi. Tamam o sırada mektubun mür selileyhi de yanlarından geçiyormuş. Kendısinden bahsedildiğini işitince durdu: Ne olmuş? dedi, kimden o mek tub? Hayri cevab verdi: Haşmet Ağabeyimden.. Müdür, zarfı yırttı. Mektubu açtı. îmzaya bakınca taaccüb etti. Çocuğun söylediği isimle mektubdaki imza birbirini tutmuyordu. Haşmet Çetin; ne zamandanberi (Macid Ozan) adını almışn? Hayriye döndü: Çocuğum! İşte bir yanlışlık olmasın? Mektubu Bay Haşmet gönderdi diyorsun amma imza başka.. Hayri, ağzına bir çikolâta daha attıktan sonra: Vallahi.. efendi amca, dedi, işte bir aynasızlık olduğunu ben de çaktım. Haşmet Ağabey bana bu zarfı verdi. Biraz da mangiz uçlandı. Git bunu Taşkasab posta şubesine bırak dedi. Ben baktım ki burası Taşkasabdan daha yakın. Kendim götüreyim, bari daha çabuk olsun, dedim. Şipşak buraya koştum. Yollarda fılân vakit geçirmedim. Peki, peki biraz bekle de cevabını ,1 aı.. • * * * Serbest slitun Haşmet Çetin, dıplomasını alır al maz hemen hayata ahlmak mecburiyetile karşılaştı. Çünkü ne cebinde parası, ne de İzmitteki fakir anasından başka, güvenecek kimsesi vardı. Kadının, dişinden tırnağmdan artırıp gönderdiği az bir para ile Çemberlıtaş taraflannda ucuz bir odada ancak barmabiliyordu. Bu para onu geçindiremediği gibi kendi de anasına, artık, yük olmak istemiyordu. Eli biraz kalem tutardı. Temelii bir iş buluncıya kadar yazısile geçinmek niyetinde idi. Birkaç gazeteye basvurdu. Tanınmamış bir adamdı. Kulak asmadılar bile. Son bir ümidi kalmıştı. Çekine çekine oraya da uğradı: Yeni açı'an (Kumkumai Havadis) gazetesine... İyi tesadüf! Onlar da bir muharrir arıyor larmış. Fakat Haşmet Çetin hakkmda, Babilin 14 üncü hükümdan kadar bile malumatları olmadığından, bir şartla kabul ettiler: Yazılan rağbet görür de gazetenin sürümüne yardımı dokınursa her makalesine on lira vereceklerdi. Yoksa bir şey alamıyacaktı. Haşmet Çetin; sevinmek mi, ycrin mek mi lâzım geleceğini iyice kestiremediği bu vaidle merdivenlerden sarhoş gibi sallana sallana indi. Sokakta; uyku da yüriiyenlerinkine benzer bir yürüyüşle nereye gideceğini bilmeden, nereye bastığını görmeden yürüdü. Kalduım larda, dalgınhkla, sağ yerine solu takib ettiği için şuna buna çarptı. Azar işitti. Şaka değil!.. On lira bu.. Ayda en aşağı on makale yazsa, on kere on yüz edpr!.. Bununla gül gibi geçinir giderdi. Ya beğenmezlerse?.. O da vardı. Faka* bu ihtimalin aklma gelmesi bile onu terletiyor. ye'sinden ağlamalı ediyordu. Biraz dolaştıktan sonra odasına geldi Hcmen işe başlayıp ilk yazısını o gün yetiştirmek istiyordu. Lâkin daha ağzına lokma koymamıştı. Mide boş olunca zihin açık ohırdu amma, böylesi de çekilir çile değildi. Ay sonları hep böyle o'.urdu. Ceblerini kanştırdı. Caketile pantalonu nun sekiz cebinde ancak iki tane beş kuruş bulabıldi. Yazıya başlamazdan ev vel birile karnını doyurdu. Öteki beş kuTUŞU da yarın alacağı gazete için sakladı. *** Haşmet Çetin uyanır uyanmaz so kağa fırladı. Çok erkendi daha... Duk kânlar açılmamıştı. Bir saat şurada burada dolaştı. Türbenin önünü geçerken kulağma Cağaloğlu tarafından ince, keskin bir ses ilişti. Az sonra karşısına çıkan bu ilk müvezzie cebinde sakladığı son çeyreği toka etti. Hemen oracığa çömeldi. Gazeteyi kaldırımın üzerine serdi. Sahifelerini, kalbi çarparak, elleri titri yerek, ümidsizlikle çevirdi çevirdi... çevirdi... Nah.. işte.. Yazısını son sahifeye koymuşlardı. Sevincle gazeteyi top ladı. Odasına koştu. Elbisesile, sırtüstu, yatağma uzandı. Ve tamam yedi buçuktan on bire kadar makalesini tekrar tekrar okudu. Ezberlemişti artık.. Hani, rahmetli Zaro Ağa kadar ömrü olsa da ölümünden beş dakika evvel, bunları tekrar oku, deseler.. Hiç düşünmeden, zorluk çekmeden, bir kelimesi, bir harfi noksan veya fazla olmamak şartile, ezber okuyabilirdi. Yazısını o kadar beğenmişti. Nihayet gazeteyi kapadı, komodiain üzerine bıraktı: Cidden nefis olmus, dedi. Bu yazının her satırı bir dizi inciydi. Okuyanlar parmak ısıraeak.. (Haşmet Çetin) mi?.. Kim, bu muktedir adam?. diye birbirinden soracaklardı. Böyle bir yazının karşısına çıkacak münakkidin alnını karışlardı. Yazı işleri müdürü, eğer göğsü imanlı bir adamsa, hemen bir teşekkür mektubile, acele, ikinci makalesini istiyecekti. Fakat biraz sonra zihni, karanlık bir düşüncenin kâbusu altında bunaldı. Olur ya.. Beîki beğenmeyiverirlerdi. Bir de, okuyucuların, bu yazıya rağbetleri ne ile anlaşılacaktı?., Kafasında vehleten parlıyan yeni bir ilhamın verdiği enerji ile kalemi, kâğıdı eline aldı. Değişik bir yazı ile şu mek tubu yazmaya başladı: «Aşk olsun size! Yüz kere, hatta bin kere aşk olusun! Neşri tarihindenberi her sabah alıp seve seve okuduğum gazetenızın münderi caü arasında bugünkü nüshanm son sahifesindeki (Haşmet Cetin) imzalı makale kadar hosuma gideni olmam'stır. Bu, yazı des;il, bir mücevher.. En kısa tabirle, nadide bir saheserdir.» Kalemi tekrar hokkava batırdı. Dalgm dalgm, basmı kasıdıktan sonra şu cümleleri de ilâve etti: «Böyle yazıları neşre muvaffak olduğunuzdan dolavı sizi tebrik ederim. Bun Asrî fırın işi Istanbulda giinde (300) bin ve senede (110) milyon kilo yani yuvarlar hesab on milyon lirahk ekmek yenir. Bu ekmeği pışıren (190) küsux fınn vardır. Bunların hepsinde hamur yuğurma makineleri mevcud sa da mezkur fınnlann bugüngü tesisatı tamamile sıhhî olmadığı gibi ekmekler de iptidaî bir şekilde pişirilmekte ve imalât dağınık olduğundan ekmeğin maiiyeti yükselmektedir. İşte ekmeğin biraz daha ucuz ve dah sıhhî olabılmesi için evvelemırde ekmek imalmi asrileştırmek icab ettiğinden bu mesele yıllardanberi üzerinde durulan bir mevzu halindedir. Daha ucuz ekmek elde etmek bakımmdan ekmekcilıği a3rîleştirmek zarureti karşısmdayız.. îstanbul dağmık bir şehir olduğu için asrî fınnlar kurmak ve kenar mahalle lerle fabrikalar ve uzak kalacak yerlerde satış şubeleri açtırmak muvafıktır. Esasen Beledıyenin ilk teşebbüsü de asrî fınnlar tesısme girişmesidir. Bu vaziyete nazaran İstanbulun ekmek ihtiyacım karşılamak içm bir buçuk milyon lira sarfetmek icab edecektir. Bize kalırsa bunun en kestirme yolu sıkı bir kontrDla tâbi tutmak şartile bu işi fınncılara yaptırmaktır. Her ne kadar asrî fınnlan doğrudan doğruya Belediye kurabilirse de bunları bugün bilfiil iş başında bulunan ve iş bilen fırıncılara kurdurmak ıdare ve tasarruf bakımmdan daha kolay ve daha kârlı olacaktır.. Gerçi rekabet yüzünden sermayece zayıflayan fınncılar, bu ış için lâzım olan parayı derhal bulamazlarsa da muntazam bir plânla çalıştıklan takdirde bu paranın tamamı hemen lâzım olmıyacağı gibi kurulacak fabrikalar karşılık gösterilerek temin olunacak kredi ve Belediyenin yardımile sermaye meselesini de hallederler. Tasavvur ve teklıf ettiğimiz plân tatbik edılürken birinici yılında bir, iki tane asrî fınn tesis ederek ilk hamlede i§i epeyce tecrübeden geçirmek ve müte bakı fabrikaları müteakıb yıllarda int'zamla plân dahilınde tesis etmek, bu işte muvaffakiyeti kolaylaştıracak âmillerdir. Son söz olarak şunu söyliyeceğiz: Eğer bu iş fınncılara yaptırılmazsa bu takdride. Beledıyenin asrî fınnlan kendisinin kurması, fakat zaruret görmedikçe bizzat işletmiyerek bunları kira ile fınncılara işletmesi mümk"ıv"^"'r y Bu akşamki program ) ^ Türklye Radyodııüzyon Postalan DALGA fJZUNLÜ«5U 1639 m. 183 Kcs. 120 Kw. T. A. Q. 19,74 m. 15195 Kcs. 20 Kw. T. A. P. 31.70 m9465 Kcs 20 Kw. 12,30 Program, 12.35 Türk müziği. (Okuyan: Muzaffer İıkar. Çalanlar: Cevdet Çağla, Refik Fersan, Cevdet Kozan). 1 Muhayyer peşrevi, 2 Rahmi Bey Muhayyer şarkı (Serapa hünü an^ın), 3 Fdik Bey Muhayyer şarkı (Sen servinazıır ruhsarı alı), 4 Tamburi Dürrü Muhayyer şarkı (Kır düştü bugün saçlarıma), 5 Halk türküsü (Çesme senin ne safalı hasıı var), 6 Halk türküsü (Şu dağlan delmeli), 13,00 Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 13,15 14,00 Müzik (Karışık program Pl.), 19,00 Program, 19.0S Muzik (Bir konserto Pl.), 19,30 Türk müzıği: Incesaz faslı (Safıye Tokyayın iştirakile), 20,15 Konuşma, 20,30 Memleket saai ayarı, ajans ve meteoroloji heberlerl, 20,5( Türk muziği (OKuyanlar Melek Tokgöz Mahmud Karmdaş, Çalanlar: Cevdet Çağla, Refik Fersan, Cevdet Kozan). 1 Şetaraban peşrevl, 2 Dede Şetaraban şarkı (Gözümden günlümden hayall gitmez), 3 Faize Şetaraban şarkı (Badei vuslat içiLsin kâsei fağfurdan), 4 Kemençe takslmi, 5 Şetaraban şarkı (Gecemia kapkara), 8 Şetaraban saz semaisl, 7 Huseyni maya (Yakında gel yakında), 8 Hüseyni şarkı (Hatlcem saçlarını), 9 Halk türküsü (Kevengin yolu bu mudur?), 10 Halk türküsü (Dağlar dağımdır benim), 21,30 Konuşma, 21,45 Neşeli plâklaı R. 21,50 Müzlk (Operetler PL), 22,00 Müzik (Küçük Orkestra Şef; Necib Askın), 23,00 Bon ajans haberleri, zlraat, esham ve tahvilât, kambiyo nukut borsası (Fiat), 23 20 Muzik (Tangolar Pl.), 23,55 24,00 Yarmki program. İlk sırada soldan ıtıbaren: Mac West, Marlene Ditrıch, Bıng Grosby İkinci sırada: Greta Garbo ve Loretta Young Arkada: Zasu Pıths ve Joan Grawford .... fakat bunlar meşhur artistlerin sadece benzerleridir ki hemen her fılımde, asıl artlstten daha zivade gördüğünüz halde, isimlerini bilmezsiniz. BSr iki satırla •Jç Amerikada yakında bestekâr Chopin'in hayatına dair bir filim çevrilecektir. Beyaz perdede dâhi musikışinas, aktör Tyron Power tarafından canlandırılacaktır. •Jf «Asılamıyan Adam» filminin baş rolünü oynıyacak olan Boris Karloff haksız surette idama mahkum olan ve keşifleri sayesinde beraet eden bir âlim tipi yaratacaktır. ^ Nelson Eddy «Âşıklar» Tili yeni bir filimde Jeannette Macdonald'm yanında başrolü oynıyacaktır . *fç Pariste «Afrika Toprağı» isimli bir filmin çevTİlmesine başlanmıştır. Bas roller için Lisette Lansin'in ve Piene Brasseur'ün isimleri vardır. ^ Ben Hür filmi ile şöhreti dünyaya yayılmış olan Ramon Novaro, ParisCharbott Daudert, Ufa'mn «Zeki te «Saadet Komedisi» isimli bir filim çeirmek icin angaje edilmiştir. Bu filmin kaynana» filminde esaslı rollerden birini oynuyor. rejisörü Marcel L'Herbier'dir. •^ Fransızlar «Manş altından geçen tünel» isimli yeni bir filim hanrlamaktadır. Bu filim kısmen Fransada ve kumen îngilterede cevrilecek ve filmin artistleri hem fransızca, hem ingilizce konuşacakardır. Operalar ve operetler 21,00 21,35 21,05 22,05 Büyük konserler Hilversum: Flgarcnun Izdivacı. Zaarbrukken: Çar ve dülger. Ştrasburg: Lohengrln. Roma: La Ciyokonda. 16,20 Droltvich: 4 bestekâr. 21,05 Kopenhag Kalundborg: Sibelius v« başka bestekârlar. 21,05 Londra Reglonal: Rlhşard Ştrava ve başka bestekârlar, 21,20 Bohemya: Zudet Almanları lilârmonlsi. 21,20 Doyçlandzender: Karl Elmendorf, or kestrayı idare ediyorI Oda muBİkileri 19,05 Varşova: Betoven kuvarteti, 24,05 Prag: Çek musikısl. Solistlerın konserleri 16,30 Hamburg: Tenor H. Ahgelis; plyanoda H. Doring'in refakatıle. 17,05 Münih: Şopen, Brams, ştreser. 19,25 Layptslg: 9 dan iazla bestekârın eserlerl; bu arada Edvard Grıyg. 19,25 Brun: Piyanoda A Skalicha. 19,30 Königsberg: Guzal sesler. Rahmi Bayo Tuhaf bir artist Seyahat esnasında ille güneş banvosu yapmak istivor Yelken şampiyonası îstanbul su sporlan ajanlığmdan: 1 İstanbul yelken şampiyonluğu müsabakalan 25, 26, 27 ağustos tarihlerinde Moda koyunda yapılacaktır. 2 Müsabakalar 25, 26 cuma ve cumartesi günleri saat 14 de 27 pazar günü saat 11 de başlayacaktır. 3 Beden Terbiyesi hüvviyet cüzdanını hâmil olmayan hiç bir sporcu müsabakalara almmıyacaktır. 4 Yanşı ikmal eden her tekneye bir puvan verilecektir. Ayrıca geçtiği tek ne adedi kadar da puvan alacaktır. 3 gün devam edecek yanşlarda elde edilecek puvanlann mecmuu o teknenin kazandığı sayıyı gösterir. 5 Yanşlar beynelmilel yarış nizamnamesine göre yapılacaktır. 6 Yelken rotası geçen senenin aynidir. 7 Hakemler: Ahmed Fetgeri Aşeni, Abdurrahman Benlıoğlu, Riza Süeri, Harun Ülman, Behzad Baydar, mühendis Hüsameddin, Sırn Baydar, Ziya kaptan, Nuri Bosut ve Bekir Macurdur. r NtŞANLANMA ) «Kumkumai Havadis» antetli zarfı Hayrinin elinde gören Haşmet Çetinin yüreği hopladı. Mektub beklediği yoktu. Acaba çarçabuk bir makale daha mı istiyorlardı. Fakat, mektubu Hayri ile nasıl gönderiyorlar?.. Bunu sorup anlıyacak vakit değildi şimdi.. Kalbi çarparak, mektubu zarfından çıkardı. Okumaya başladı: «Macid Ozanm, makalenize karşı gb'sterdiği alâka ve hayranlığı ifade eden mektubunuzu aldık. Fakat bu mütaleanın: vasıtanızla ve dolambaçh yo^ardan gelmesi bizi tereddüde düsürdü. Bir kere de telefonla kendısinden sorduk. Hayret etti.» «Muammanın halli için münasib bir zamanınızda idarehaneye gelmenizi rica ederiz.» imza /V. Tapman Mımar Asım Kömürcüoğlu kerimesi Bayan (Sermıha Kömürcüoğlu) ile, Ada nah tüccar Bedri gülekoğlu, gene doktorlanmızdan (B. Adil Gülek) in nişanlanma törenleri. dünkü çarşamba günü Amerika, tiyatro ve sinema sahasında bir reklâm rökoru kırmakla meşguldür. Çamlıcadaki köşklerinde yapılmıştır. Gene nisanlılara saadetler dileriz. Mis Vera Zorina isminde, simdiye kadar tamamen meçhul bir operet aktriRAŞID RIZA si, bir devri âlem seyahatine çıkmıştır. Tiyatrokiı Maksadı, bu seyahat esnasında ismini Bu akşam Tepebaşı bahçesinde dünvaya isittirip şöhrete ulaşmakhr. saat 20,30 da Mis Zorina, seyahat masrafına tekaBEŞDE GELEN tekabül eden parayı bulmuş, fakat bir Vodvıl 3 perde Yazan: KemalRagıb başka müşkül nokta ile karşılasmıştır. Bu Oda aranıyor da, seyahatinin devamı müddetince, her Bix kan koca, Beyoğlu Şişli tarafmgün güneş banvosu yapmak mecburiyetida iyi bir aile nezdinde konforlu bir oda dir. Rivayete göre, bu aktrisin sahnedeki istiyorlar Gazetemizde M. İ. rümuzuna muvaffakiyeti, her gün yaptığı güneş mektubla müracaat. banyosunun müddetile mütenasib ola rak devam ediyormuş. Vera Zorina'nm seyahatini idare eden ajan, ilk merhale olan Şikagoda bir otele telgrafla müracaat ederek müşterisi na mına bir oda, bir de dokuz metre murabbaı taraça sahası kiralamışhr. Taraça daki bu saha, aktrisin günes banyosuna tahsis edilecek ve mütecessislerin, artisti seyretmelerine mâni olmak üzeıe etrafına tahta perde çevrilecektir. Şikagodan sonraki merhale olan Nevyorkta ayni tedbire başvurulacak, sonra aktris Fransızlann Normandi vapuruna binerek seyahatine devam edecektir. Normandi vapurunun güvertesinde de kendisine bir banyo veri aynlmıstır. Aktris Vera Zorina, gazetecilerle yaptığı bir mülâkatta, dünyada en sini rine dokunan şeyin, tayyarecilerin damlar üzerinde uçarak kendi kiraladığı taraçayı göz hapsine almaları olduğunu söylemiştir^ ^ Catherine Baver isimli bu gene Macar kızı hemen hemen tıpkı maruf artist Deanna Durbin'e benzemektedir. Kendisi yakında Holıvuda gıdecek ve orada bir filimde Deanna Durbin'in kızkardeşi rolünü oynuvacaktır. 1 Almanya Zigfrid hattını sür'atle tamir ediyor ı Atletleri davet Îstanbul atletizm ajanlığından: Millî takım elemanı ve Türkiye birinciliklerine bölgemizden girecek olan bütün atletler pazartesi, çarşamba ve cuma günleri saat 17,30 dan itıbaren Taksim tadmdan salı ve perşembe günleri ayni saatte Fenerbahçe stadmdan ve antrenörlerden istifade edebileceklerdir. CELÂLEDDİN EZİNE Bir misafir geldi * Piye$ 3 perde Turbede belediye karşısında 19 numaralı Sinanağa dairelerinde Her türlü Konfor, ıki bahçeli ve geniş nezaretli. KIRALIK Tramvayda kadına taarruz etmiş Fatih lâstık fabrikasında çalışan Raif, sarhoş bir halde Fatih Harbiye tramvayında giderken bir kadına musallat olmuş. kadm da polise müracaat etmiştir. Raif. polisin karakola daveti üzerme şi azıtarak memurun üzerine saldırmıştır. Güçlükle karakola götürülen Raif tevkif edilerek birinci sulh ceza mahkemesine verilmiştir. Değerli muharrir geçen mevsim Şehir TiyatrosanJa büyük muvaffakiyet kazanan eserini kitab halinde neşretmiştir, clan Fransız istihkâm hattı, nehre daha uzak olduğu için su baskınına maruz değildır. Sol sahilden bakanlann istihkâmlardaki inşaatı görmemeleri için, Siegfried hattı etrafına geniş tahta perdeler gerilmiştir. Resmimizde, Siegfried hattı boyunca, Alman Lüksemburg hududuna gerilen bu tahta perdeler görülüyor. Bu kışım daki inşaatın çok ehemmiyetli olduğu, ayni hudud üzerinde yapılmakta clan diğer inşaatın gizlenmesine lüzum görül memesinden anlaşılıyor. Göztepe 5 inci İlkokul Yoksul Çocukları Himaye Heyetinden: Ağustosur 26 ncı cumartesi günü akşamı Fenerb&hçe BELVÜ kazinosunda sabaha Kadar devam etmek üzere hazırladığı zengin programla MUALLÂ ve kpmanî SADİ ve arkadaşları, varyete, caz vesaire KIR BALOSUNA varhklarile onur vermelerini diler KONYADA Yeni Kütübhane sahibi M. Naci Cumhuriyet Gazetesinin ve bütün mekteb kitabları, kırtasiye, gazete ve mecmuaların tevzi yeridir. Almanlar, bir yandan ihtiyat efradı silâh altına toplamağa devam ederken, bir yandan da Siegfried hattının inşaalı na germi veriyorlar. Bu istihkâmlann aşağı Rende, inşaah en çok ilerilemiş olanları, mayısın $</& günlerdeki su taş malan neticesinde su altında kalmıştı. Istilâya maruz kısımlar tamir edilirken, bir yandan da yeni inşaata devam olu nuyor. Geçen sene zarfında ve son ay larda alelâcele yapılan kısımlar, yağmur mevsiminde mütemadiyen taşan nehirden dolayı, yeni mânialarla teçhiz edilmektedir. Buna mukabil, daha yüksekte Fiatı 25 kurustur Anî vefatıle hepimizi dılhun eden, (Egriboz) lu İbrahım paşa hafidi Salâhaddin Akkeskinin cenazesine gelen akraba, dost ve tanıdıklanmıza ailemizin ebedî minnet ve şükranlarmı sunar. merhuma cenabı haktan mağfiret dileriz. Zevcesi: Nedime Akkeskin, kızı: Nimet Evrenos, damadı Sedad Evrenos C ÖLÜM