CUBîHUKIYET 13 Temmnz 1939 Bursa vilâyetinde geniş bir kalkmma faaliyeti i Refik Kuraltan, Vilâyet dahilinde yaptığı bir tetkik seyahatinden memnuniyetle avdet etti Bursa (Hususî muhabirimizden) alimiz Refik Karaltanla birlikte vilâ tin garb mıntakasını teşkil eden M. Keılpaşa, Karacabey kazalarile Harada ptığımız üç günlük seyahat şahsan bin için olduğu kadar memleketi tanıma tanıtma bakımlarından pek istifadcli lu. Muhtelif cephelerden yaptığımız ıdler, aldığımız malumat; bu havalide rlak, mes'ud ve refahla dolu bir istik lin hazırlanmış ve hatta başlamış olduiu gösterdi. Cumhuriyetin yapıcı ve ratıcı kudretile, asırlardanberi ihmal emiş bu sahanm pek yakında dünyanın mamur bir ziraat merkezi halini alacaı tebarüz ettirdi. Cumhuriyetin yaptık.ndan başka yapacağı muazzam işlerı memlekete duyurmaya imkân ve fırsat en Bursa Valisine meslek borcumuzu ranla ödemek lâzımdır. Bursanın şarkından başlıyan ve garbda ırıyas ovasma kadar devam eden feyiz bereket dolu topraklar, yerden sadece bir çeşid mahsul değil başlıbaşına bir 'at fışkırtan dünyanın en mümbit ve zengin topraklarıdır. Valimizin tavsi : göre, bu topraklar, Çukurova, Adave Urfa topraklanndan hiç geri de ür. 62 türlü mahsul veren bu mümbit ada yaşıyanlar çok mes'ud insanlar. ter ki bilgi ile çahşmak zevkini taşısmıski bir medeniyeti sinesinde sakladı ı şüphe olmıyan Abolyond gölü havBursaya mükemmel denebilecek düzbir şose ile bağlıdır. Bu yolda sık sık anan yolcu otobüsleri ve yük kamyonBursayı garbî Anadolu merkezlerine lıyan bu ana şosenin iktısadî sahada mühim bir role sahib bulunduğunu t ediyor. Vilâyetin 860 kilometreye ğ olan bütün şoseleri içinde bu yolun bir kıymeti olduğu aşikâr.. Gemlikova yolunu üç beş gün içinde baştanı tamir ettiren, Uludağ ile diğer bütün Ierde hararetli bir tamir faaliyeti açtıyeni Valimiz, üstünden gectiğimiz bu m ayni zamanda İzmir Bursa turis/olu olduğunu söylemektedir. lüzergâhta yaşıyanların hayatına yeni inki«af ve refah saçacak olan yolun de bir demiryolile de takviyesi baş'a n mahallî bir dilektir. Bu mmtaka ünde yetişen mahsullerin nakli cepheen bir demiryolunun inşası, hissolun a başlanan bir ihtiyacdır. İktısadî badan biraz hareketsiz ve sapa vaziyette iış olan bu mümbit ve verimli mıntan iş hacmini genişletmek ikânlarını ık bir şimendifer hattı temin edebile ir. Abolyond havzasını dahilî ve haistihlâk pazarlarına sür'atle yaklaştı k olan böyle bir hat bu sahaya müs a bir hayatiyet verecektir. 1. Kemalpaşa kasabası gümrah bir ligin ötesine berisine saçılmıs evlerden skkeb şirin bir merkezdir. Topraklaan bugünkü basit şartlar altında bile de iki defa mahsul alman M. Kemalyı, Simavdan gelen çay sulayor. Faileride yapacağı ise nazaran, bu ale bir çay değil, adeta Nil nehridir. üne kadar mecrasına mücavir sahaa yasıyanlara hayat vermesi lâzım ge)U ilâhî su, maalesef Osmanlı devrinin kıymeti başıboş bir istikamete bırakan ıur ihmalkârlığı yüzünden halka sıtölüm ve zarar saçmaktan başka bir 'aramamıştır. Işte asırlarca ele avuca ıyan bu şımarık ve yaramaz nehre ıhuriyet hükumeti bundan sonra hadbildirecek, herseyi olduğu gibi onu da tabiî yatağma irca ederek müspet vazifesine sevkedecektir. Bunun için Cumhuriyetin kudretli eli, zaman zaman M. Kemalpaşa topraklarına yayılan bu çaya da uzanmış ve onu mazbut bir mecra içine alarak halka refah ve sıhhat saçmak maksadile milyonlar sarfetmeye başlamıştır. Valimiz Refik Karaltan, M. Kemalpaşahlar tarafından hararetle karşılandıktan sonra bütün köy muhtarları ve halk mümessillerile Halkevinde bir hasbıhal yapıyor. Bu hasbıhalden anhyoruz ki, M. Kemalpaşalılar sebze ve meyvacılıkta Bursaya rakib sayılabilecek derecede bir istihsal kudretine malik insanlar, ye tiştirdiklerini kamyonlarla Balıkesre, Susığırlığa ve Bandırmaya sevkediyorlar. Ehemmiyetle kayda değer bulduğum iki noktayı anlatayım. Biri: M. Kemalpaşada dilenci olmadığı gibi cok muhtac kimsenin de bulunmamasıdır. İkincisine gelince: 67 bin nüfuslu bir kazada bir buçuk seredenberi yalnız bir tek katil vak'ası oluşudur. Hapisanesinde bile esaslı mahkum olarak ancak 40 kişi bulunmaktadır ki, adlî cepheden îsviçreyi andıran, içtimaî bakımdan da bir nümune teşkiî eden bu hal bütün kasaba ve şehirlerimiz için te menniye şayandır. Bir kısmı dağda, bir kısmı da ovada olmak üzere 113 köyü bulunan M. Kemalpaşanm köycülük cephesinden bir tek dileği çıktı. Bu dilek: Topraksız köylünün ziraatle kendilerini idareleri imkânı olmadığından kazanm bir milyon dönüm tutan ormanları içinde devrilerek çürümeye mahkum bulunan ağacların şehre nakıl ve satışma ruhsat verilmesi idi. Bu ruhsatın verılmesi yolundaki müracaate bilhassa diğer zengin köylülerin tavassut etmiş bulunmalan nazan dikkati celbediyordu. Ancak buradaki köylülerin ziraatten ve biraz da koyunculuktan başka bir iş yapmadıklarını öğrenen Valimiz kendilerine dedi ki: « Yanıbaşınızda hara gibi güzel bir örnek var. At ve sığır cinslerini ıslah edi yorsunuz. Fakat diğer işlerin içine henüz girmemişsiniz. Verdiğlniz malumattan anlıyorum ki, ova köylüleri daha az çalışıyorlar. Dağdakiler iklimin ağır şartlarına ve arazinin darlığma rağmen mü cadele kabiliyetlerinf kullanarak gelirle rini artırmak yolunda daha çok didiniyorlar. Muhtarlar! Köylüyü bugünkünden en az bir misli fazla çalışmaya teşvik ederek daha mes'ud olmalarını temin ediniz. Bu ovalarda yaşıyan bahtiyar insanlar heı halde çok çahşmahdırlar. Bu feyiz ve bereket içinde çahşmamak bahtsızlık olar. Haramn yaptığı fennî işler bütün civar köylüleri alâkalandırmalı. Hükumetin burada, halka nümune olmak üzere yaptığı bu işlerden azamî şekilde faydalanmalı dır.» Bilâhare Valimiz, topraksız köylü olup olmadığını sordu. Bazı köylerde bulunduğu anlaşıldığından kaymakamlığa bunlar hakkında ayrı ayn etüdler yaparak netı ceyi bildirmesini emretti. M. Kemalpaşada muharrem Hasbinin 80 bin liraya yaptırdığı un fabrikasm; 8500 liraya satın alan halk burasmı ortanekteb yapıyor. Maarif Vekâieti de buraya ortamekteb muallim kadrosunu vereceğini bildirmiş. Orta tahsil için susamış olan halk, şimdi sevinc içinde... M. Kemalpaşa belediyesi bir elektrik fabrikas: yaptırarak şehri elektrik gibi medenî ni metlerin başında gelenine kavuşturmuştur. Fakat kilovatını 20 kuruştan hesab eden belediye şimdiye kadar 350 abone kay Acı bir yıldönümü Yenî cemiyetler kanunu yarın Et ve ekmek meselesi Dün şehrimize gelen Dahiliye Vekili, mer'iyete giriyor yeni direktifler verdi [Baştarafı 1 inci sahifede] Merhum mühendis Salâhaddin Alan, ilk yaptığı tayyaresinde Memlekette ilk tayyareyi yapan mühendis Salâhaddin Alanı geçen sene temmuzun on üçüncü günü kaybetmiştik. Şehadetile neticelenen elim kazanın hatırası zihinlerde derin bir iz bırakmış olacaktır: Beşiktaşta Nuri Demirağ ile birlikte kurduğu tayyare fabrikasında on tane mekteb tayyaresi yapmış olan mühendis Salâhaddin Alan, eserlerinden birini Eskişehre götürürken Inönündeki tayyare şehidleri ihtifaline iştirak için oraya inmek istemiş, ve tam sahaya konacağı sırada bir sadmeye uğrayarak hatıralarını taziz etmek istediği şehidler zümresine karışmıştı. Salâhaddinin adı Türk tayyarecilik tarihinde mühim bir merhaledir. Memlekette bizim vasıtamızla meydana getirdiği ilk Türk kartalile Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde uçmuştu. Salâh, bu ilk tayyareyi bir kağnı resmile markalamış ve büyük Türk inkılâbınm bu sahada güzel bir remzini vermişti. Tahsilini Almanya ve Fransada gören, mümtaz ahlâkı ve yüksek şahsiyetile bütün meslektaşlarınm sevgi ve saygısmı kazanan Salâhaddin, otuz dört yaşında hayatmı ideal uğrunda vermişti. O aziz şehidin hatırasını öîü münün yıldönümünde yâdederken enistesi Istanbul meb'usu îbrahim Alâ^ddin tarafından onun için yazılmış olan mersiyeyi de naklediyoruz: Salâha Heykellere örnek olsa derdim Eşsizdi başm, yiizün ve cismin. Ömrün de zekâna benzeseydi Heykelleşecekti bir gün ismin. Cıktm göke yapiısın kanadla Mutlah seni sevdilcr semadan. Yıldızlara der içim ki sorsam Bir ses verecek mi maveradan. Mahvolmada sevgiler, emeller. Boşluklan gb'rmedim ki dohun. Bir başka nasibi yoksa ruhun Allaha derim: Yazıklar ohuıı! detmiş. Bunu öğrenen Valimiz, Belediye reisine; derhal bu miktarın 12,5 kuruşa indirilmesini, bu takdirde mevcud 350 abonenin pek kısa bir zamanda 3500 e çıkmak suretile belediye varidatının hatta artacağını ve bu ucuzluğun heınen ilân edilmesini bildirmiştir. Devletin bir prensip olarak her tarafta hayatı ucuzlatmaya doğru giden müspet ve verimli mesa.sı, bazılannın zan ve vehmettikleri gibi he sabsız bir hareket ve hamle değildir. Bilâkis bu; iktısad kanunlarımn en tabiî bir icabıdır. Pahalı malm alıcısı daima az olduğundan kazanc da o nispette az, ucuz malm alıcısı ise her zaman çok olduğundan bu fazla rağbetin temin edeceği kâr herhalde öncekinden çok yüksektir. Şimdi 15 kilometre mesafeden içme suyunu getirmeye çalışan belediye, 120 bin liraya baliğ olan bu hayatî işe mahalî bütçe takatinin kâfi gelmediğini söyliyerek buna devlet yardımını dilemekte IBaştarafı 1 inci sahifede] kil edilecek mi? Müdürü Sadreddin Aka, İstanbul Jan Bu mevzu üzerinde tetkikatımızı darma kumandanı Ziya Timurla görüş ilerletiyoruz. Tetkikatımızın sonunda ya> tükten sonra Belediye reis muavini Rifat pılacak işleri bir kanunla Büyük Millet ve îktısad Müdürü Saffeti kabul ederek Meclisine arzedeceğiz; henüz kat'î mahiBelediye işleri ve bilhassa Istanbulun ek yet almış değildir. mek ve et meseleleri hakkında izahat al Nahiye müdürü, kaymakam ve samış, kendilerine bazı direktifler verrniş ire gibi küçük memurların bazı işlerde tir. Dahiliye Vekili dün vilâyette gazete salâhiyetlerini artırmak mevzuubahis micileri kabul etmiş, kendilerinden Basın dir? birliği kongresi hakkmdaki intıbalarını sor Salâhiyetleri artırmaktan ziyade muş ve dileklerile alâkadar olmuştur. mevcud salâhiyetleri isabetle kullanmakFaik öztrak muharririmizin sorduğu su taki mümareselerini artırmak istiyoruz. allere aşağıdaki cevabları vermiştir: Istimlâk kanununun bazı maddeîe« Hususî işlerim için gelmiştim. Bu ri imar plânlan dolayısile mal sahibinin akşam dönüyorum. Burada bulunmak vaziyetini müşkülâta sevketmiyor mu? tan istifade ederek Belediye R«is Mua Hiçbir vatandaşm ileride istimlâk İstanbulun et ve ekmek meseleleri hakedilecek diye hakkı tasarrufu ihlâl edilevini ve İktısad Müdürünü kabul ederek mez. Kendisine tebligat yapıldığı andan kında kendilerinden izahat aldım. Kenitibaren bir kısım tasarruf hakları takyid dilerine tetkiklerimi izah ederek bazı çaedilebilir. Meselâ yeniden inşaat veya lışma yollan tavsiye ettim. esaslı tadilât yapmamak gibi. Fakat bu Ekmek işini hal için Belediye fab da azamî bir seneyi tecavüz edemez. Bu rika tesisi tasavvurundadır? müddetin hitamında Belediye parayı ve Belediye bu mevzu üzerinde çalışırir, malı istimlâk eder ve yahud inşaata yor. Biz kendilerine şunu yapın, bunu yamüsaade eder. pm demedik. Kendileri, çalışmaları ne Bu şekil imar plânlarmm tatbikını ticesinde en faydalısını yapacaklardır. güçleştirmez mi? Ancak vekâletin belediyeden istediği şey, Âmme menfaatinden istifade hakbuğday fiatile ekmek fiatı arasısdaki meş kı müsavatan verilmiştir. Imar işini ya ru haddin üstüne çıkmıyarak halka evsafı pacak belediye gene şehrin bir vatandaşı lâzımeyi haiz ekmeği yedirmesidir. Et işinde de Belediye, lâzım gelen tetkikler olan mal sahibinin parasım vermek surede bulunmaktadır. Icab edeni yapacak tile plânını tatbik eder. Büyük Miüet tır. Yalnız biz mezbahadan itibaren sa Meclisinin son toplantısında bu hususu tılan etin mes'uliyetini İstanbul • Beledi etraflı surette izah etmiştim. Bu seneki bütçeye kohuîan tahsîyesinin üzerinde görüyoruz ve şehirde sa[Başmakaleden devam] tılan etin gerek sıhhî şartları, gerek iktı satla yeni bir sayım mı yapılacak, yoksa ler, onu, yeni vaziyete uygun bir şekilde sadî şartlan haiz olmasmı ve haklı ten kütükleri değiştirecek olan bir nüfus tahtarif etmenin artık farzolduğunu anladı kidlerden masun kalacak halde bulunma ririnin mi yapılması mevzuubahstir? lar: Her beş senede bir yapılmakta osmı istiyoruz. lan sayım, Istatistik Umum Müdürlü Hayat sahası müslemleke demek Halbuki et işinin daha ziyade mezğünce bu sene de tekrar edilecektir. Biz değildir, dediler. Bu tabirden tek laraflı baha harici bir iş olduğu iddia ediliyor. de bazı yerlerde tecrübe mahiyetinde tahmenfaat manası çıkarmak haialı olur. Bi O, ayn istir? Bu mevzu da ayrıca zim maksadımız şu: Tabiî ve coğrafî şart tetkik ediliyor. Et nakliyatını da bir ka rir yapacağız. Belediyelere yeni varidat temini lar bir takım milletleri zarurî olarak bir nunla Belediyeye verdirdik. Bununla beişi ilerilemiş midir?. birlerile iktısadî münasebetlerde bnlunma lediye bu işin daha sıkı bir surette kontro Bütün vilâyetlere yeni varidat kayya sevkediyor. Balkanlarla bizim vaziyeti lünü elde etmiş olacaktır. nakları bulmak arzusile tetkikat yapıyo miz de böyledir. Biz ham maddeye muh Havayici zaruriye pahahlığile meşruz. Bittabi bu vergi resimleri kanunî hutacız, onlar sanayi tnamulâtına. Biz sana gul olunuyor mu? dud ve çerçevesi dahilinde olacaktır. Hayi mamulâtımızı salmaya mecburuz, onlar Ticaret Vekili arkadaşım, bu huham maddelerini. Bu suretle birhbimizi ta susta Büyük Millet Meclisindeki sorgula zırlanacak kanunu kış devresinde Büyük Millet Meclisine arfzedeceğimizi umuyomamlıyarak yaşamamız lâzımdır, zaruri ra icab eden cevabları vermiştir. ruz. Esasen Partide müteşekkil bir komisdir. Yani Balkanlar bizim için hayat sa Hatay Valiliğine ve diğer mülkihası ise, biz de onlar için mükemmel bir ye memurlukları makanjlanna tayinler yon da bu mevzu üzerinde çalışıyor. Bundan sonra Vekil esas itibauîe Dahayat sahasıyız. ne zaman yapılacak? 23 temmuzdan itibaren mülkiye hiliye Vekâletinin Büyük Millet MeclisiBu izah güzeldir, mahiranedir; fakat ne arzettiği kanunlardan ekserisinin çık ne çare ki biz Balkanlıları tatmin etmek memurlarımız Hatayda işe başlayacaktığını yeni ihtiyaclara göre hazulanacak ten uzakhr. Alman dostlanmıza deriz ki: lardır. Diğer bazı valiliklere de dolayısikanunların da Meclise arzedileceğini söy1 Mademki hayat sahasmdan kas le yeni tayinler yapılacaktır. İdarî teşkılâtta değişiklikler yapıl lemiştir. diniz bu kadar masumane idi, ne diye Dahiliye Vekili dün akşamki ekspresîe Rumanyayı tazyik ederek bu komşu ve ması ihtimali var mıdır? Yeniden valii müttefik devlete ağır şartlarla yüklü bir umumilikler ve müfettlsi umumilikler teş Ankaraya avdet etmiştir. üzere yenî cemiyetler kurmuşlardır. Bu meyanda, patrikhane ve hahahanelere merbut olup ruhanî ve dinî işlerle uğra fan ve yarından itibaren tarihe karışacak olan ruhanî ve cismanî meclislerin yerine kanunun kontroluna tâbi cemiyetler ku rulacaktır. Ancak her cemiyetin muay yen bir gayesi olacağma göre, şimdiye kadar olduğu gibi bir tek teşkilâtm muhtelif mevzularla uğraşmasına kanunî imkân kalmamıştır. Öğrendiğimize göre, Musevî vatan daşlarımız Beni Berit cemiyeti yerine bir nevi «fıkaralara yardım cemiyeti» kur muşlar ve nizamnameyi Vilâyete tevdi etmişlerdir. Ermeni vatandaşlarımız ise tarihe karışan cismanî ve ruhanî meclislerinin yerine bir tek cemıyet kurmayı tercih etmişlerdir. Rum vatandaşlarımıza gelince, yeni vakıflar kanununa göre hareket ederek, cemaate aid müesseselerin idaresi için yeni cemiyet kurmak ihtiyacını his setmemişlerdir. Bu şerait altında yarından itibaren cismanî ve ruhanî meclisleri faaliyetlerine nihayet vermek mecburiyetinde kalacaklardır. Kilise mütevelli heyetlerine ge lince, bunlar da mevcud teşkilâtlarını muhafaza edemiyecek vaziyette bulunmak tadırlar. Keyfî faaliyetlere ve suiistimallere nihayet vermesi itibarile yeni cemi yetler kanunu her tarafta büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Kitab ve hayat iktısadî mukavele imzalattınız? 2 Hayat sahası mütekabiüyet esasına dayanacaksa Italyayı Arnavudluğa saldırtarak neden bizi şinirlendirdiniz? Bu devletin bizim aramızda ne işi olabilir? 3 Eğer hayat sahasının manası bu kadar basit idi ise, sizi peşinizden takib eden îtalyanlar bunu niçin derhal kavrıyamadılar da başka türlü tefrise yeltendiler? İşte üç küçük sual ki, ikna edici cevabları bulunduğu takdirde Balkanların rahata kavuşmaması için ortada hiçbir sebeb kalmazdı. Fakat suallerin cevabı yoktur. Totalıterler programlı, muntazam bir siyasete malik olmadıklanndan istilâ emellerini meharetle gizliyemiyorlar. Ne diyelim, bu da mazlum milletlerin iyi talihine bir delil sayılsm. Filistine 5 senede 75 bin Yahudi yerleştirilecek Abdülfettah Paşanın Atina temasları dir. MUSA ATAŞ di. NADtR NAD1 Küçük Lui gayriihtiyarî direksiyon üzerine eğildi. O vaziyette, başmı ağır ağır arabanın içine doğru çevirdi, bakt:. Jülo'nun rengi kireç kesilmişti. Koca Jejen'le Göldöniaf, sadece hafif bir endişe içindeydiler. Soğukkanhlığım bulup vaziyeti ilk kavrayan koca Jejen oldu. Dursak iyi olur, dedi. Bu sözünde haklı idi. Düdük emrini dinlemeyip yola devam etmekten hiçbir şey kazanmıyacakları gibi, durup dururken başlarına iş açmaları da mümkündü. Kf/AMCT 'YA7.AN = MAURİCt DEKOBRA ÇEVIRENHAMDl VAROuLU 47 lunduklarını gösteriyordu. Raks, bir felâketle biteceğine hiç şüphe etmediği bu macerayi tehlikesiz bir şekle sokmak için zihninde çareler ararken, bütün ümidlerini yeni arkadaşlannın cesaretine, tecrübesine ve dirayetine bağlayan ötekiler, banka kasasından sırtlayıp götürecekleri paralann hayaline dalmışlar, hiç konuşmuyorlardı. Göldöniaf, maksud mahalle yaklaştıklarını görünce talimatını tekrar etti: E, Jülo, dedi. Yaklaşıyoruz. Dediklerim aklında değil rr^>? Evet, akhmda. Tam saat dokuzu on geçe bankaya gireceksin. İyi ama ben bankanın nerede ol Üçare hey'etşinas, Göldöniaf'la Koejen'in arasmda yamyassı sıkışıp kalı. Hiç kımıldamadan ve ağız açmamahiyetini ve şeklini düşünmek bile aediği bir akıbete doğru, muti ve kad sürüklenip gidiyordu. leyhanede oturdukları kadar, bir bine getirip sıvışmak ümidini ne de ol;sleyen Raks, otomobile girdikten son ırtık büsbütün yeise kapılmış, tamir ıl etmez vaziyete, bütün dehşetile boeğmek mecburiyetinde kalmıştı. )tomobili küçük Lui kullanıyordu. cerelerin önünden vızır vızır geçen, engi alçak binaların yeknesak silsilesi, a alacalı renklerle süslü dükkânlar, ı gelmez, bir banliyö caddesinde bu duğunu bilmiyorum. Ben sana göstereceğim. İvri'ye girerken, tam P'aris sokağının köşesinde. Peki, sonra? Girdikten sonra, kartvizitini verip direktörle görüşmek istediğini söyliyeceksin. Fakat Maliye Müfettişi olduğunu unutma. Şöyle gösterişli davran. Hay hay! Merak etme. Onu yaparız evvel Allah! Direktörün yanma çıkınca teftişe geldiğini söyliyeceksin. Defterleri isteyeceksin. Defterler gelince, veznedarı çağırtacaksın. Veznedar gelince ne diyeceğim? Bir şey demene lüzum yok. Zaten sen onu çağırınca, biz de bankaya dalacağız, tam dokuzu yirmi geçe oradayız. Yani benden on dakika sonra. Evet, on dakika sonra. Sen on dakika içinde işini bitirir, fertiği çekersin. Anlaşıldı. Onlar böyle konuşurlarken, otomobil de bir dörtyol ağzına gelmişti. Küçük Lui, ne olur ne olmaz diyerek sür'ati azaltti. Çok geçmeden tekrar hızlanmağa hazırlanıyordu ki keskin bir düdük sesi işitil Küçük Lui frene bastı. Araba durdu. Eli düdüklü bir polis memuru otomobile yaklaştı. Şoför, başmı pencereden uzatarak nazik bir tavırla sordu: Çok hızh mı gidiyorduk polis efendi? Hayır, hızlı gitmiyorsunuz ama, fenerleriniz yanık duruyor. Küçük Lui, seri bir el hareketile bir Tehlikeyi atlatınca hepsi derin bir nedüğmeyi çevirerek fenerleri söndürdü. Ö fes aldılar. Az sonra da, otomobil, banteki elile polis memuruna bir selâm ver ka şubesinin elli metre berisinde durdu. di: Göldöniaf, saatine bir göz attı. Raks'a Çok teşekkür ederiz polis efendi. dönerek: Memur, sopasıçı kaldırarak teşekküre lArkan var) [Baştarafı 1 inci sahifede] [Baştarafı 1 inci sahifede] lâde komiserine bu hususta icab eden e kürlerini bildirmiştir* Başvekil Metaksas, mir verilmiştir. Orta Avrupa Musevile sözlerine şöyle devam etmiştir: ri tercih edilecektir. « Birbirlerini ayırmaktan ziyade Filistinde yeni hâdiseler birleştiren Akdenize sahil memleketleri Kudüs, 12 (a.a.) Bir îngiliz po miz arasından çok eskıdenberi kültürel ve lis memuru tedhişçi bir Arabı tevkif et ekonomik münasebetlerde bulunmuş ve mek üzere Yafanın evlerinden birine gi bu münasebetler asırdan asıra daitnî surerken üzerine ateş edilerek yaralanmış rette devam eylemiştir. Bugün de müştetır. Kendisi de yaralı olan tedhişçi, kaç rek arzumuz, bu münasebetleri daima damağa muvaffak olmuştur. Diğer cihetten ha fazla inkişaf ettiğini görmektir. Ati Karmel dağı civarında Arab köyiüleri naya yaptığınız bu ziyaretin geniş bir bir Arab çete reisini yakalıyarak polise mikyasta bu inkişafa yardım edecegine teslim etmişlerdir. kat'î surette kani bulunuyorum. Belçikanın yeni Çin sefiri Bizi birbirimize bağlıyan ikinci bir bağ daha vardır. Manevî olan bu bağ da sulh Brüksel 12 (a.a.) Eski nazırlar dan Pierre Forthomme, Belçikanın Ja idealine derin bağlılığımızdır. Filhakika, bugün bu derece endişeler uyandıran vaponya elçiliğine tayin edilmiştir. him meselelerin, dünyayı bütün milletlemukabele etti. rin nefretle ve istikrahla yaptıklan bir fe: Bir şey değil, dedi. Aküm 'lâtör lâkete götürmeden halledilemiyeceğini lerinizi boşuboşuna yakıyorsunuz da, ha bir dakika için bile kabulünden imtina ber vereyim dedim. Haydi Allah selâ eyliyoruz. Işte bu hisîedir ki, bütün gayretlerimizi sulhun hizmetine koymakta met versin. Polis memurunun, haklarında göster devama azimkâr bulunuyoruz. Zira derin diği bu himayekârlığa, arabadakilerin surette şuna inanıyoruz ki, anlaşma, muhadenet ve sulhperver işbirliği arzusu nidördü birden teşekkür ettiler. Küçük Lui otomobile tekrar yol ver hayetinde kin ve harb zihniyetini yene cektir.» di. Oradan uzaklaştılar. Metaksas'a cevab veren Abdülfettah Polisin, sırf bir iyilik olsun diye yaptıYahya Paşa, Yunanistanda gördüğü çok ğı bu müdahale, dördüne de hayli korku nazik hüsnü kabulden dolayı teşekkür etgeçirtmişti. En ufak zarar, polis memumiş, Mısırdaki Elen cemaatlerden büyük runun, meselâ para cezası almağa kalkışsitayişle bahseylemiş ve demiştir ki: mak gibi bir hareketi yüzünden bankanın « Memleketimiz arasındaki asırtenha saatini kaçınp o gün yapacakları işi l'k dostluk, sırf sulh emeli ile kurulmuş başka bir güne bırakmak mecburiyetinde Akdeniz siyasetinin esaslanndan biri olkalmalan olabilirdi. Bu takdirde de asıl duğu için bu dostluğa bilhasa bütün kalkabak, şimdiden tayini müşkül bir müd bizimle merbutuz. Bizlerin, bütün Akdedet daha bu adamlann elinden yakasını nizlilerin mukaddes vazifemiz, sulhun idakurtaramamak suretile, Raks'ın başına rresine çalışmaktır. Zira, ancak sulh herpatlardı. kese emniyet ve saadet vefebilir.» Yahya Paşa, sözlerini bitirirken, Yu • nanistanın Mısır Kraliyet hanedanımn banisi adına Kavalada dıktiği abideden dolayı teşekkür etmiş ve Kral Farukun resmen teşekkür etmek üzere bir gün Atinayı ziyaret eyliyeceğini de bildirmiştir.