27 Mart 1939 CUMHURİYET Tarihten yapraklar Millî hâkimiyetin 2nci defa bozulan beraet kararı yeni bir ifadesi IBaşmakaleden devam), inkılâblan başardıktan sonra gene uyanık ve faal kalarak vazifelerini ifada devam etti ve ediyor. Millî canlılığın ve millî şuurun teşkilâtlı faaliyetinin şimdi Cumhuriyet Halk Partisi tarafından temsil edildiğini görüyoruz. Cumhur Reisimiz Millî Şef İsmet İnönü İstanbul Üniversitesinde Türk gencliğine, İstanbullulara ve bütün memlekete hitab eden samimî olduğu nispette tarihî nutkunda Cumhuriyet Halk Partisi ve Halkevleri teşkilâtlarının vatandaşlar arasındaki kabiliyetleri daha geniş mikyasta görmeğe ve göstermeğe imkân verecek surette genişletilerek daha faal kılınması yolunda çalışılacağını söyledi. Böylelikle seçim zamanlarında daha çok evvel yer yer bütün memlekette temayüz edecek bu kabiliyetler vaktinde tespit edilmiş olmak surtile gelecek Meclisleri kuracak ileriki intihablarda gerek memleket hesabma, gerek bu kabiliyetler lehine olarah daha muvaffakiyetli neticelere varılabilecektir. Türk milletinin bahtiyarlığı şuradadır ki yeni devrimizde büyük Türk milletinin en seçkin evlâdları onun idaresi başında bulunuyorlar: Dün Büyük Atatürktü, bugün Büyük îsmet İnönüdür. Her zaman böyle evlâdlar yetiştirmek meziyetini haiz bulunan bu büyük milletimiz, o büyük çocuklarının kılavuzluğile büyük işler başarmış ve bundan böyle de başarmağa namzed bulunuyor. Ortada yekdiğerini ikmal eden iki vaziyetimiz var: Başta Millî Şef ve onun etrafında bütün millet, ki bu millî şekildir. Büyük Millet Meclisi kökünün etrafında dalbudak teşkil eden umhur Reisi, hükumet ve millet, ki bu da devlet şeklimizdir. Bu iki şekli nazariye olarak ayrı ayn mütalea etmek kabil ve fakat amelî olarak biribirinden tefrik etmek imkânsızdır. Bir memleketi bizimki kadar kudretli bir içtimaî heyet haline koyabilen bu usul ve esasatı biz Türkler kendimiz yarattık. Işte bu iştedir ki biz, Büyük Atatürkün demiş olduğu gibi, yalnız bize benzeriz. Bu teşkilâtı kimseden taklid ederek değil, fakat kendi kendimize biz ibda eyledik. Beyoğlundaki inhidam Adliye, bu büyük facianın hakikî mes'ullerini arıyor tBastaraft 1 tnct sahtîede] Bu yedi yaralıdan başka ayakta tedavi görenler de vardır ki bunlardan üçünün yarası birkaç gün içerisinde iyileşecek derecededir. İtfaiyeden Kâmille Nuri de, enkaz a'rasında çalışırken yaralanmışlardır. Di ğer taraftan, birkaç kişinin berelenmiş olduğu da anlaşılmıştır, lâkin, bunların vaziyeti pek ehemmiyetsizdir. Hastanede yatanların vaziyeti de, hayatlarının kurtarılmasına müsaid görülmektedir. Bununla beraber, bu gibi vaziyetlerde herhangi bir ihtilât daima ihtimal haricinde oLmadığından, neticeye dair kat'î bir tahminde bulunulamıyor. rünüşü, yıkılacak tehlikeli duvar kalmadığı intıbaını uyandırıyordu. Dün pazar ve hava da açk olduğundan Beyoğluna gezmeğe çıkan ahali, oradan akın akm Yenişehire inerek, vak'a yerini seyre gitmıştir. Bu feci kazanın uyandırdığı heyecan ve alâka, dün o civarda s^ra sıra birikenlerin hallerinden de belliydi. Adliye doktoru Enverin verdiği ruhsat üzerine, cesedler dün gömülmüştür. Tahkikatı yapan Müddeiumumî muavini Rifat, dün de Taksim merkezinde tahkikatı idare etmiş, vak'aya uzaktan, yakmdan şahid olanların ifadelerini almıştır. Müddeiumumilik tahkikatının bugünlerde inkişaf edebileceği tahmin olunuyor. Bu tahkikatta tespiti icab eden başlıca mühim cihet, mes'uliyet bahsidir; kazanın vukuunda herhangi bir fen bilgisizliği veya tedbirde ihmal bahis mevzuu olup olmadığınm tespiti noktasmda bilhassa duruluyor. Yirmi küsur sene evvel yapıian binanın inşasında bir hata olup olmadığı, bina malzemesinin ne dereceye kadar elverişli olduğu bir taraftan tahkik edildikten başka, sonradan tamire muhtac bir vaziyet tahaddüs etmiş olması tetkik edılmektedır. Yirmi küsur sene evvel bınanm inşasına müteallik vesikalarm mümkün olduğu kadar elde edilerek vukuf ehli Fen heyetince gözden geçirilmesi, inşada hata olup olmadığını tayine yarayacaktır. Tamirde ihmal bahsine gelince, malî sahibi Galatada makarna fabrikası sahibi Rakanm bu hususta mes'ul olup olmadığı esaslı surette araştırılıyor. Komşuiardan Nikoli ile kiracılardan Yusuf, binanm hali şüphe uyandırdığı, duvarda çatlak görüldüğü kaydile vaki ikazlarına karşı, apartıman sahibinin herhangi bir tehlikeyi varid görmediği şeklinde cevab verdiğini söylemişlerdir. Apartıman sahibinin, binayı sağlam telâkki ettiği yolunda bir müdafaa ile, vak'adan kendisini mes'ul görmediği anlaşılmakta ise de, bu kanaati, Atlas apartımanını son zamanlarda mühendise muayene ettirerek mi bu kanaati benimsediği, yoksa bunun sadece kendi şahsî tahminine mi istinad ettiği henüz belli değildir. Eğer ikazları vaki olduğu ve buna rağmen mühendise muayene ettirmeğe lüzum görmediği neticesme varıhrsa, tedbirde ihmal vaziyetinin göızönünde tutulması lâzım gelecek»... tir. Ceza kanununun tedbirde ihmal göstererek ölüme sebeb olmak maddesine uyar bir vaziyet karşısında bulunulup bulunulmadığı neticesine, bugünlerde Müddeiumumilik tahkikatının inkişafile varılacaktır. Baki paşanın nüktesi Şah Abbas, parmağı ağzında Defterdarın nüktesine hayran kalarak, üç deve yükü keten, şeker ve zahire ihsan buyurdu! Yazan: KAD1RCAN KAFLl îranla kardeş kavgası devam ediyor du. Iki taraf arasında birçok çarpışmala: oluyor, fakat bir neticeye bağlanamıyor du. Çünkü bazan Osmanhların, bazan da îranhların kazandıkları zaferler kat' mahiyette değildi. bir hale koyuyordu. Çadırlarda oturanların bile üstünde iki üç parmak kadar toz birikmişti. Boğazlar yanıyor; burun delikleri yanıyor; dişler birbirine değdikçe gıcırdıyordu. Havanın kötü olması divanın kurulmasına engel olamazdı. Bunun için bütün ağalar, çavuşlar, paşalar ve beylerbeyler Sadrıâzamın çadırında toplanmışlardı.«Bu run Kasun» geniş adımlarla ve başını dim dik tutarak divan halkının ortasına doğru yürüdü. Şahın mektubunu verdikten başka, o eksik yazmış gibi, Serav zaferini göklere çıkarmağa başladı. O kadar mağrurdu ki Peçevinin tabiri veçhile «bıyıklarını balta kesmezdi.» Sadrıâzama ve paşalara karşı bağıra bağıra şöyle diyordu: « Bizim ile sulh edersiz, döner üzerimize asker gönderirsiz, şimiden sonra sizin hangi sözünüze itimad ederiz ve ne tarika salik olur gideriz. Padişahınızm vükelâsmın sözü böyle midir? Doğruluk ve hakka razı olmak bu mudur?...» Temyiz umumî heyetinin kararı bekleniyor «Orozdibak» müessesesine müracaatle, kendisine iki bin beşyüz lira verilmediği takdirde, Defterdarlığa müessese aley hinde ihbarda bulunacağını söylediği iddıa olunarak tehdid suretile para kopar mak istediği ileri sürülen muameleci Ömer Lutfi Kaleli, meşhud suç kanununa göre muhakeme edilmiş, mahkeme ekseriyetle beraet kararı vermiş, Temyiz dördüncü ceza dairesi, bu kararı «maznun davacıyı, vergi kaçakçılığı yaptığı ve çifte defter tuttuğundan dolayı merciine ihbar edeceğini söyliyerek ve yazdığı istidayı da göstererek tehdid etmek suretile gayrimeşru menfaat temin edildiği kabul edilmesine ve fiilin tekevvünü için mağdurun korkması da şart bulunmamasına göre hâdisede kanunun ceza tahdidi altında bulundurduğu bir fiilin mevcud olmadığından bahisle beraet kararı verilmesi yolsuz ve itirazlar bu yolla yerinde olduğundan, mezkur kararın tebliğname veçhile bozulmasına ve mahalline iadesine 23939 tarihinde ittifakla karar veril di.» şeklinde bozmuştu. İran harblerinde Kırım hanlarının oy nadıklan rol de çok mühimdi. Bazan Pa dişaha darılan bir hanzade Şaha iltica ediyor; darıldığı padişah Ölünce şahta izin alarak memleketine dönüyordu. Bu 4 sefer de yeni padişahın emrinde şaha kar§ı harbe başlıyordu. Bu hareketler bazan tuzaklarla dolu olduğu gibi çok zaman şövalyece bir karakter gösteriyordu. Meselâ, balıklara yem diye altm saçtığı için tahttan indirilen Sultan Mustafa zamanında, ondan evvelki padişah birinci Ahmede dargınlığından dolayı Şah Abbasa sığman Kırım hanzadesi Şahingiray birinci Ahmed ölünce memleketine dönmek istedi. Şah Abbas hanzadeyi büyük bir hürmetle yola çıkardı. O kadar ki onun üzengisini tuttu. Ve bu sırada sordu Burun Kasım sesini perde perde yük Hanzadem, eğer Osmanlılar seni serdar ederlerse Acemlerle harbeder mi selterek, arasıra bir iki saniye bile dinlenmeden, durmadan söylüyordu. On dakika, sin? yirmi dakika, yanm saat geçiyor, susmuŞahingiray hiç tereddüd etmeden ccvab yordu. Bu hal bir saat, iki saat sürdü. Overdi: rada bulunan vezirler ve beyler bir türlü Şüphesîz..» ona cevab vermek için fırsat bulamıyor Bana kılınç çeker mîsîn? lardı. Koca divanda bütün ağızlar kilit Şüphesiz..» lenmişti. Yalnız çadır direklerinin gıcırtıBu kadar merd bîr hava içinde devam ları, çadır bezlerinin çıkardığı sesler, fırtıeden harb 1618 senesi yazında, henüz tahnanın korkunc uğultusu duyuluyor; bunta çıkmış olan Genc Osmanın saltanatı sılar bile Burun Kasımın göklere erişen rasmda son derece hızlanmıştı. burnunun biraz yumuşamasını temin edeKırım Hanı Canbekgiray bîr hamle miyordu. yapmak istiyordu. Çünkü bu iş ancak sıkı Neden sonra Burun Kasım biraz nefes ve yıldınm gibi bir saldırışla sona erebiliralmak için durdu. Bu hal ancak birkaç sadi. Bu maksadla bir divan toplanmasını niye sürecekti. Divan halkını o kadar sıtemin etti. Divanda fikrini açıkça söyledi. kan nutka nihayet vermek için sözü başka Bu fikir ilk bakışta cazibdi, fakat askerarafa çekmek lâzımdı. Vezir Dilâver Palik usullerine, harb fennine uygun değildi. şa bu zarureti herkesten çok ve iyi hiısetMuvaffakiyet ihtimali olmakla beraber bir miş olmalı ki fırsab kaçırmadı. Burun az uzaktı ve talihin de yardımına bağlı buKasıma mevzula hiçbir münasebeti olmılunuyordu. Vaziyeti gayet iyi kavrayan yan birşey sordu: tecrübeli kumandanlar bu cihetleri gözö A Kasım Bey, bu diyarm rüzgârı nüne attılar. Lâkin kumanda heyetinin hep böyle şedid midir? Bu memleketin genc kısmı cür'eti hoş buluyorlar; zafer hırsını yenemiyorlardı. Bunun üzerine Kı ne acab kavi rüzgân olurmuş! Burun Kasım şüphesiz buna hemen cerım Hanı, hepsi de atlı olan ordusunu yürüyüş nizamma koydu. Timar ve zeamet ab verecekti. Belki de: sahibi Türk süvarileri onlara katıldılar. Beli, bu diyarm rüzgân da KarçVan, Rumeli, Haleb, Sivas ve Erzurum ay hanm askerleri gibi sert ve yamandır. beylerbeyleri de Kırım Hanının etrafını Dahi bütün askerimiz de bu rüzgâr gibialdılar. dir. Bize nice karşı durursuz!. .M Diyecekri. Ordu Vandan hareket etti. Her zaman Fatmanın arilattıkları Kazada ölen şoför Nacinin, Beyoğlu hastanesinde yatan karısı Fatma, dün biraz kendisine gelmiş ve vak'ayı şöyle anlatmıştır: Kocam, o sırada apartımana ye mek yemeğe gelmişti. Sofra başında karşı karşıya otururken, bir aralık bir açtırd oldu. Kocam «Bana bak, ben bu apartımandan korkuyorum. Ötedenberi çık mak istediğimiz halde bu işi bir türlü yapamadık. Başımıza bir kaza gelmeden buradan başka bir yere kapağı atalım. Ben yarından tezi yok, ev arıyacağım» dedi. Der demez de dehşetli bir gürültü ıçerisinde sarsıldık, ben üzerime tavan yıkılıyor gibi bir hisle beraber gözlerimin karardığmı hatırlıyorum. Başka birşey bilmiyorum. istanbul asliye dördüncü ceza mah kemesi, bu nakza uymamış, beraet karatında gene ekseriyetle ısrar etmişti. Dava, şimdi ikinci defa olmak üzere Temyize intikal etmiş bulunuyor. Müddeiumumilik, bu muhakemede ceza istemişti. Beraet kararı verilince, resen bu kararı temyiz eden müddeiumumilik, şimdi eski kararda ısrar edilmesi üzerine, tekrar temyiz ettiğinden, bu sefer mesele, Bir müddet sonra kendimi bir baskı alTemyiz umumî heyetinin tetkikine gön mda, canım acır halde bularak, enkaz derilecektir. Eğer umumî heyet de kara ıltında kıvrandım, inledim, haykırdım. rı bczarsa, mahkemenin bu nakza uyma Şimdi beş saat orada kaldığımı söylüyorsı lâzımgelecektir. ar da bunu aklım almıyor. Sersemlemiş haldeyim.» Kurtarılanlardan Fatmanın kocası şoför Naci sonradan ölmüş olarak çıkarıldığı gibi Fikriyenin annesi Makbule de, sonradan ölü olarak bulunmuştur. Pariste bir çete Keyif verici zehir satıcıları yakalandı Futbol topunu alırken... ancak sekiz günde gidilen yolu iki buçuk günde alarak Tebriz civarına, Serav sahrasına ulaştı. Fakat İranlılarm Tebriz valisi Karçgay Han da boş durmuyordu. Osmanh ordusunun hareketini, tuttuğu yolu öğrenmişti. Bir tuzak kurdu ve kanlı bir harb açtı. Kırım Hanı ancak yeniçerilerin ceKoca kavuklu, ağır başlı, heybetli ve ükseltecek tedbirler peşinde dahilî basareri sayesinde kurtuldu. Üç beylerbeyi, zirlerden, kapı dibindeki silik uşaklara bmdan da en yüksek ehemmiyet derecebirçok kumandanlar ve asker harb mey armcaya kadar bütün divan halkı kah ini haizdir, ve beyannamesinde bilhassa danında can verdi. îran hududundaki Os kahayı salıverdi. Koca çadırın içinde bir üzerinde tevakkuf etmesinden de anlaşdmanlı ordusu hemen hemen yan kudretini kaç saniye değil, birkaç dakika yalnız bu mış olduğu veçhile bu nokta Millî Şefikybetti. akrak uğultu duyuldu. Ağalar ve uşaklar mizin en büyük itina ve ihtimamlarını çekDefterdar Baki Paşa bu hücumun a ezirlerin önünde gülmeyi terbiyelerine mekte olan bir noktadır. leyhinde bulunmuştu. Şimdi de hezimet uygun görmediklerinden birer tarafa smşŞimdiye kadar gelip geçen beş Büyük ten dolayı askerin manevî kudretinin kı ılar. Millet Meclisinden her biri memlekete rılmaması için ileri yürümeyi muvafık buBurun Kasım afalladı. Kızardı, sarar üyük hizmetler görmüştür. Altıncısının luyordu. Sadrıâzam Halil Paşa bu fikri dı, tekrar kızardı. Birşeyler söylemek is da seleflerini bu yolda muvaffakiyetle beğendi. Şah Abbas o sırada Erdebilde :edi; fakat fırsat bulamadı. Zaten. ağzı akib edeceğinde şüphe yoktur. dedelerinin mezarlarını ziyaret ediyordu. nı açmış olsa bile, onu dinleyen yoktu. M'llet, devîetimizin iyi ve büyük işler Dosdoğru oraya yürümeğe karar verildi. Şah Abbas da bu nükteyi öğrendiği ;örmesini emniyetle bekliyebilir.. Şah Abbas ise Karçgay Hanın zaferini zaman fevkalâde beğendi; kahkahalarla YUNUS NADÎ öğrendiği zaman geniş bir nefes almıştı. ;üldü. Sadrıâzama bir mektub yazdı. Bunda aBurun Kasımı her gördükçe: Denizbank, Bursalıların şağı yukan şöyle deniliyordu: Neo, bugün burnunun yeli hiç dileğini kabul etti «Siz, yağma hırsına kapılarak hücum 'ok!... Bursa (Hususî) Mudanyaya işliyen ve akınlar yaptınız. Bu yüzden mağlub Burnunun yeli bugün de sert görü rapurlann İstanbulda şehrin merkezine oldunuz. Bununla beraber sulh yapmak nüyor! uzak bulunan Tophane rıhtımma ya her ikimiz için de hayırlı olacaktır.» Diyerek eğlenirmiş. naşm'ası yüzünden halkm şikâyette buBu mektubu getiren îran elçisinin adı Şah Abbas zaten Baki Paşanın pek lunduğunu ve bu vapurların köprü ya«Kasım» dı. Epeyce hürmetli bir burnu nüktedan olduğunu biliyordu. Kendisi de nına yanaşmaları temenni edildiğini vardı. Bunun için tanıdıklar arasında «Bu nükte söylerdi. Defterdarın son nüktesi o bildirmiştim. Denizbank bu dileği yerinrun Kasım» diye anılıyordu. Hakikaten ;adar hoşuna gitmişti ki ona üç katar de de bulmuş ve bu imkânı elde etmek için maddî burnu kadar manevî burnu da bü • yüklü keten, şeker, zahire, reçel gibi he tetkiklere başladığını bildirmiştir. Mue yüktü. Şah Abbasm mektubundaki ifti diyeler gönderdi. danya Bursa hattmda otobüs işletenler har cümlelerine birkaç yüz mislini daha iZavallı burun Kasım o kadar mahcub Belediyede bir toplantı yapmışlardır. lâve etmekte ustalık göstermek için tem ılmuştu ki devam edegelen istihzaların Bu toplantıda, önümüzdeki mevsimde rinler yapıyordu. Halbuki zaten bu işe o önünü almak için adını değiştirdi. Bir se bu hatta işliyecek otobüslerle kaptı kaçlan kabiliyeti yüksekti. ne sonra îstanbula geldiği zaman Şahın tılann idare şekli üzerinde konuşulmuş Cumhur Reisi Millî Şefimizle millet arasında tam bir tetabuk vardır ,ve bu tetabukun hayret verici neticelerinden bir anesini de dün nihayet bulan Büyük Millet Meclisi seçimlerinin tacilinde görebiliriz. Malum olduğu üzere geçen Meclisin müddeti önümüzdeki haziranda nihayet bulacakken Büyük Millet Mecliince verilen bir karar neticesi olarak yeni Meclisin intihabları tacil edilmiş oldu. Bunun sebebi dünya ahvalinin yarın bize neler getireceği bilinmiyen karışıklığı idi. Millî Şefin millete namzedleri takdim eden beyannamesinde gördük ki arada eçen bir buçuk aylık zaman zarfında dünya ahvali daha ziyade karışmıştır. Dün bitirilen seçim işlerinden sonra şimdi Türk milleti intihab gibi ne olsa çetin bir Fakat ötedenberi nüktelerile tanınmış meşgaleden azade olarak şimdi artık büDİan Baki Paşa dayanamadı. Burun Ka :ün dikkatini ahvalin inkişafmı takibe hasımın cevab vermesine vakit bırakmadan edebilir. Maksad buydu. Ondaki isabet meydandadır. davrandı; Dilâver Paşaya bakarak: Yok, Sultanım, bu şimdi Kasım Kaldı ki Türkiye Büyük Millet MecBeyin burnunun yelidir. isinin göreceği vazifeler yalnız haricî baDedi. kımdan değil, milletin refah seviyesinı Yeryüzünün muhtelif memleketlerinde eyif verici zehir tahribatının önünü al mak üzere uğraşıldığı halde, bu ışin büsbütün önünü almak bir türlü mümkün olınuyor. Pariste şimdiye kadar faaliyeti izli kalan bir çete meydana çıkarılnn§tır. Keyif verici zehir satmakla para kaza nan bu çete efradı, bir bodrumda top anmış, faaliyet programlarının bir safhamı müzakere ederler ve reislerinden yeni direktif alırlarken yakalanmışlardır. Çete mensubları, en büyükleri on sekiz yaşmda olan genclerdir. Bunlar, bilhassa kız ve erkek mekteblileri kendilerine müşteri olmak üzere seçmişler, bu talebelere eroin propagandası yapmışlar, onları bu keyif verici zehire alıştırmak üzere uğraşmişlardır. Pek çoğunu da alıştırmağa ^uvaffak olmuşlar, satış ve kazanc arttıkça faaliyet sahalarmı genişletmişler, vaziyet mekteb idarelerinin dikkatini uyandırmış ve mektebde başlıyan tahkikatla polis tahkikatı birleştirilerek, çete kuran genclerin izleri üzerinde yürünmüştür. Çeteci gencler, talebelere eroin dağıttıkîarını itiraf etmekle beraber, bu zehirleyici maddeyi, zararsız başka bazı maddelerle kanştırmak suretile gizli satışa çıkardıklarını söylemışler, «Eroin, böyle karışık bir halde kullanıhrsa, kullananlara yalnız keyif verir, zarar getirmez.» müdafaasile kendilerini mazur göstermek isterr.işlerdir. 6iğer taraftan eroin kullanan yaşça küçük mektebli kız ve erkeklerin bu iptilâdan bilhassa müteessir oldukları, adamakıllı rahatsızlandıkları öğrenilmiştir. Hat ta ekmekçi çırağı olan on beş yaşındaki bir gencin de bu yüzden öldüğü anlaşıl miştır. Cesedi bulunanlardan Todorinin inhidam sırasında, bodurum katındaki futbol opunu almak üzere aşağıya indiği öğrenilmiştir. Todori on iki yaşındadır. Cesedi bulunanjardan llhan da iki yaşıncja dır. Atlaş apartımanı yıkılırken, içeride ve biaanın pek yakuunda bulunanların on doz kişi olduğo tespit edilmiştir; bu arada apartımana mısafır olarak gelenler de dahildir. Buna mukabil apartıman kiacılarından misafirliğe gitmiş olup da bu resile ile kazaya uğramaktan masun kaanlarla beraber, bütün apartıman sakinerinin yirmi dokuz kişi olduğu hesablanmıştır. 500 lira bulundu Enkaz arasında dün yapılan araştırmada, bir çanta içerisinde beş yüz küsur lira ele geçmiştir. Kroso isminde bir kadın, bu paranın kendisine aid olduğunu yana akıla ileri sürmekledir. Sahibi kendisi lduğunu usulü dairesinde ispat edince, çanta kendisine verilecektir. Başkaca da enkaz arasında bulunan mallann ziyaa uğramaması gözetilmektedir. Malların ahibi olduklarını ıddia edenler; enkaz etafından aynlmak istemiyorlar. Diğer taaftan polisler de nöbet beklemektedirler. Keşif yapılıncaya kadar vaziyet olduğu gibi muhafaza edilecektir. Keşfin bugün, olmazsa yarın yapılması muhteme'dir. İtfaiye, arama isini dün öğleden sonra bitirmiş, çekilmiştir. Lüzum görülürse, keşiften evvel veya sonra itfaiye tekrar çağırılacaktır. Lâkin, dün vak'a yerinin gö Litvanya silâhlanıyor Varşova 26 (a.a.) Express Po ranny gazetesinin bildirdiğine göre Al manyamn Kaunas elçisi Litvanyanın geniş mikyasta silâhlanmasını protesto et miş ve Alman efkârı umumiyesinin bu hareketi Almanyaya karşı bir tehdid mahiyetinde telâkki ettiğini bildirmiştir. Litvanyanın fazla miktarda silâhlanması Alman .Litvanya ademi tecavüz iiilâfına muğayir addedilmektedir. Litvanya Almanyanın protestosunu kabul etmemiş ve millî müdafaa için yapılan bu masrafların «Litvanyanın hürri yetinin muhafazası» na tahsis edildiğini bildirmiştir: Leh parlamentosu tatil edildi Varşova 26 (a.a.) Parlamento bu gün otuz günlük bir devre için tatil edilmiştir. ı SanFransisko Hongong hava seferleri j İzmit hapisanesinden kaçan bir hırsız Bursada yakalandı Bursa (Hususî) İzmıt hapisane sinde sirkatten 3 seneye mahkum Ada pazarlı Murad admda bir sabıkalı ha pisanenin duvarını delerek kaçmaya muvaffak olmuş ve bugün şehrimizde yakalanmıştır. Murad, bugün Tuzpazarında kilid ve anahtar satm almaya çalışırken sivil polisler kendisinden şüphe etmişler ve hüvıyetini tahkik etmişler dir. Murad, hüviyetinin tahikkinden kekelemeye başlaymca şüpheler büsbütün artmış ve kendisini yakalamak istiyen polisin önünden kaçmaya teşebbüs et Bu seferleri yapacak olan Clipper tayyaresi mişse de dar aralıklarda arkasından poNevyork 26 (a.a.) «Panama hava resi vardır. Ayni tipte iki tayyare daha lis memurları tabanca ile ateş ederek yolları» idaresi San Fransisko ile Hong inşa edilmektedir. Mevcud dört tayyare Burun Kasım, Türk ordugâhına geldi mektubunda onun adı «Yadigârı Ali Sul ve yeni nakil vasıtalarmın hangi tipte şeriri nihayet Demirtaş istasyonunda Kong arasında muntazam yolcu nakli den ikisi Atlantik aşırı servisler için şark yapılacağı müzakere edilmiş, maamafih yakalamışlardır. ği sırada müthiş bir rüzgâr esiyordu. Sert :anı Hülefa» diye yazılmıştı. yatına 29 martta başlıyacğım bildirmek sahilinde diğer ikisi de Amerikanın Uzak Dikkat edilirse Burun Kasımın yeni is henüz bir netice alınamamıştır. olduğu kadar soğuk da olan rüzgâr çok tedir. Taşan nehir geçmeden fırtına halini aldı. Her taraftan minde de onun manevî burnunun büyük41 ton ağırlığında olan bu deniz tay Yeni bir tngiliz kruvazörü Dawsouereek 26 (a.a.) «îngiliz toz bulutları kaldırıyordu. Ortalıkta göz üğü pek bariz olarak göze çarpar. TeGlasgow, 26 (a.a.) Phode kruva Kolumbiyası» Murry nehrinin sulan bir yaresi 70 yolcu taşıyabilecektir. gözü görmüyordu. Birçok çadırları sökü 'ekkeli «can çıkar huy çıkmaz» demiş«Panama hava yolları» idaresinin ha zörü denize indirilmiştir. Kruvazörün is denbire taşarak Eastpine kasabasını istiyor, yıkıyor, parçalıyordu. Yüzlere o ka er... lihazırda bu model dört deniz tayyalâ etmiştir. Sekiz kişi bogulmuştur. Kadircan KAFLl mi Kontes Elgin koyulmuştur. dar toz birikiyordu ki insanlan tanınmaz şark servisleri için garb sahilinde bulun maktadır. Uzakşark servisleri birkaç aydanberi muntazaman işlemektedir. Atlantik aşırı servisler için bir müddet sonra dört yayyare tahsis edilecektir.