12 Şubat 1939 CUMHURtYET Reisi Cumhura pulsuz Yugoslav Başvekili Svetkoviç'in dış siyaseti mektub gönderen çocuk Stoyadinoviç'in eserine Mekteb kitablarınm pahalıbğından şikayet eden küçük Âgâhın dilekleri tetkik edilmektedir Büyiik Millî Şefimiz İsmet înönü, ıkincikânun ayı içinde bir mektub aldı. Bu mektubun zarfı üzerinde; «mürselünileyh» i tarafından ödenmek kaydını ihtıva eden bir «Taks» işareti vardı. Mektubu gönderen on yaşlarında bir çocuktu: Beykoz kırkıncı ilkmekteb beşincı sınıftan (594) Agâh Ismail... Bir kunduracı çocuğu olan küçük Agâh, Büyük Reisicumhura aşağıyukan §u satırlan yazıyordu: «Kitabcılar, bize pahalı kitab sahyorlar. Cumhuriyet gazetesi kadar kâğıd ve yazısı olan bir kitabı otuz kuruşa, bir gazete kadar bo§ kâğıdı beş kuruşa alamı yoruz. Kitablar böyle pahalı olursa, babam beni ortamektebe gönderemiyecek. Fakir çocuklar için çıkanlacak kitablar razıyız gazete kâğıdmdan olsun ama, onları beş kuruştan alalım. Ellerinizden öperim.» Bu mektub, postaya verildikten. birkaç gün sonra Beykoz kırkıncı ilkmektebine, sureti mahsusada gönderilen bir müfettiş beşinci smıfta okuyan Agâh îsmaili arayıp buluyor, ve ona, en tatlı sesile şu sualleri soruyordu: Reisicumhura kitabların pahahhğı için mektub yazan sen mısin? Evet... Bu mektubu hangi düşünce ile yazdın?.. Tasarruf haftası münasebetile hoca herkesten bir yazı istiyordu. Ne yazayım? diye düşünürken, daha ilkmektebde kitab parası bulmakta güçlük çeken ba bam aklıma geldi. Beykoz deri fabrikasmda kazandığı yüz on kuruş gündelikle bana nasıl kitab parası bulacaktı?.. İşte bunu düşünerek tasarruf haftası yazısında kitabların pahalılığından şikâvet ettim. Akşam evde yazıyı babama okuyordum. Ver onu bana da gazetelerin birine götüreyım... dedi. Fakat ben aklıma koymuştum. İsmet İnönü, hepimizin babası sayılırdı. Ona yazarım daha iyi, dedim. Ö7ene bezene birkaç söz yazıp postaneye götürdüm. Fakat cebimde, altmış para dan fazla para yoktu. Haftabaşı değildi ki annemden birkaç kuruş istiyeyim. Derken, birdenbire: Buldum!. dedim. Ödemişte iken babamın çalıştığı hanın odabaşısı, bazı mektubların üzerine «T» işareti koyar, posta parası vermeden öteyeberiye gönderirdi. Ben de onun gibi yaptım. Zarfın üzerine kocaman bir majüskül «T» kondurarak postaya attım. Demek kitablan pahalı buluyor sun! Evet... Hangileri pahalı? Hepsi... Eksik kitabın var mı? Yalnız «Ailebilgisi» ni alamadım. Otekiler tamam... Baban nerede çalışır, nekadar gündelik alır?.. Beykoz deri ve kundura fabrikasında.. Yüz on kuruş gündelik alır. Müfettiş buna benzer daha bazı şeyîer soruyor, küçük Agâh da sorulanlann hepsine. çatır çatır cevablar veriyor. Reisicumhura, kendi cesaretinden başka bir vasıta aramadan derdini anlatmağa muvaffak olan bu becerikli çocuğu, arayıp buldum. Agâh zeki ve anlayışlı bir çocuga benziyordu: E... dedim, anlat bakalım... Lme ^ mektub yazmak nered<"i aklım Fransa ve tütün Fransız Rejisi için en kârlı aylar, birincikânun ve temmuzdur devamdan ibarettir Dragişa Svetkoviç hükumeti, Yugoslav dahilî siyasetinin inkişafında çok şayanı dikkat bir merhale teşkil etmektedir. Yeni Başvekilin, hükumetinin başlıca hedefi Hırvat meselesinin halli olduğu yolundaki beyanatı, bütün memlekeri, başIıbaşına, mahsus bir sükunete getırmeğe kâfi gelmiştir. 50,000 lirayı 29714 kazandı 15 bin lira 14748 numaralı bilete isabet etti, sonları 14 ve 48 olan biletler 20 şer lira amorti alacak Tayyare piyangosunun bu aya mah sus olan keşidesı dün Beyoğlunda Asrî sinemada çek lmeğe başlamıştır. Bu keşıdenin en büyük ikramiyesi olan elli bin lira 29714 numaraya çıkmıştır. On beş bin lirahk ikramiye de 14748 numaraya isabet etmişt r. Buna nazaran sonları 14 ve 48 olan biletler yirmişer lira, onda bir hesabile ikişer lira amorti alacaklardır. Keşideye bugün de devam olunacaktır. Dün ikramiye kazanan numaralar sıra tert'bile asağıdadır: Küçük Agâh Frer.sada bir sene içerisinde nekadar tüt'in harcandığına dair bir istatfstîk hu zır'anmıştır. 1938 istatistiğine göre, bir senede ağızhk v. s. fiatları arttığından, Hirün sarfiyatı cüz'î miktarda azalmısür. En çok sigara içenler, Parisliîerdir; bir Parisli senede vasatî bin tane sigara îç cktedir. En az sigara içilen saha, HofLııvar departımanıdır; orada bir kişiye Doktor Stoyadinoviç kabinesi nazırla «enede 117 sigara düşmektedir. rından beşinm, Hırvat meselesı etrafında Sen departımanmda tercihan kalıp noktai nazar ihtilâfı mevcud olduğunu sigara yerine, tütünü bizzat sigara kâğısöyliyerek 3 kânunusanide istifa ettıklen dına sanp içmek hoşa gitmektedir. malumdur. Fransada sigara sarfiyatı birinci plânGerçi, Hırvat meselesinin kat'î surette halli, daha birçok çahşmalara vabeste ol da yer tutmakta, sigaradan sonra sıra piduğu şüphesizdir. Ancak, yeni Yugoslav poya gcimektedir. Sigara içenlerın çoğu, Başvekilinin bu hedefe varmak için en Fransanın şimal kısm ahalisidir. Fransa iyi yolu bulduğu ve herhalde, M. Ma tütün rejisi için en kâr getirir aylar, yıl çek'in, kendisine muzaheret edeceği mu bası hediyesine hazırlık âdet olan kânunuevvel ayile taril ayı olan temmuzdur. Dihakkaktır. ğer taraftan kibrit sarfiyatının azaldığı da Svetkoviç hükumeti çok mühim işler teessürle kaydolunmaktadır. 1937 de karşısmda bulunuyor. Bu işleri, intihabat, kibritten 170,125,000 frank kazanılciığ. içtimalar ve matbuat kanunları olarak huhalde, 1938 de kazanılan paranın yekuru lâsa edebiliriz. Bundan maada, yeni ka128,835,000 franktır. Tiryakiler, kibrit bine, Hırvat meselesinin halli için zarurî çaiacak yerde, iktısada riayetle çakmak olan ihzarî şartlan ve müsaid havayı hakullanmaktadırlar. zırlamak vaziyetindedir. Svetkoviç kabinesi, 11 kânunuevvel 1938 intihabatında seçilen meclis ekseri yetine mensub nazırlardan müteşekkildir. Kabine azası meyanmda bulunan Hariciye Nazırile ordu ve bahriye nazırı, kendi mesleklerinde ihtısas sahibidirler. Görü nüşe nazaran, meclise dahil bulunan Maçek listesi meb'uslarından muzaheret göreceklerdir. Esasen, parlamentoda, mü him bir muhalif müfrezenin teşekkül edeceğini gösterir bir emare yoktur. Bütün bunlar, yeni kabinenin, millî itimadı kazanmış bir kabine telâkki edilmesine kâfidir. 30 4 173 769 1331 1405 1796 2023 2088 39Q6 3910 4018 469,3 5777 6931 7577 8120 8512 9077 9879 10967 11699 12339 13710 14646 15218 15863 16617 17485 17815 18324 19888 20870 21255 21986 22653 23332 24359 24912 25238 26235 26702 27879 28638 29793 30179 31085 32139 33611 34423 35057 35892 36581 38023 38640 38942 39719 lira 989 14?9 2181 3315 4024 5019 5917 6495 7213 7767 8243 8706 9330 10145 11403 12036 12554 14314 14868 15631 16176 16798 17665 17919 18486 20364 21067 21862 22280 22995 23904 24711 25177 25857 26604 27207 28341 29186 29887 30705 31729 33280 33998 34856 35616 36447 36855 38421 38827 39410 1216 1490 2274 3317 4366 5373 6088 6737 7477 7778 8330 8785 9418 10316 11539 12194 13311 14421 14935 15704 16399 17143 17674 17994 18599 20578 21203 21914 22316 23210 23917 24809 25190 26022 26608 27769 28344 29631 29932 30912 31991 33303 34124 34902 35707 36498 37249 38442 38904 39442 1295 1518 2633 3820 4523 5410 6091 6892 7547 8105 8437 8940 9720 10331 11514 12237 13428 14565 14949 15726 16507 17391 17691 18067 18807 20752 21241 21971 22606 23252 24264 24897 25210 26183 26630 27822 28634 29740 29946 30993 32047 33507 34419 34994 35767 36533 37422 38535 38926 39481 50 bin 29714 lira lira 15 bin 14748 12 bin lira 22136 3 bin lira 11412 geldi?. lımdad:r?. Demesin mi?. ımadır?. Demesin mı?. Fakat, ben de, cevabının altında kal mak istemedim; onu şaşırtabilmek ümi dile: İsmet Inönünü sevdiğini görüyorum dedim, fakat neden dolayı sevdiğini bana anlatır mısın?.. Neden dolayı mı?.. İsmet înönü olduğundan dolayı... Yani, Reisicumhur da ondan.. değil mi? Yok.. Reisicumhurluk başka, ismet înönü olmak, o da başka.. Yeni Yugoslav Başvekili, uzun za Sence îsmet înönü mü büyük, Rei mandanberi Yugoslavya siyasî hayatında sicumhurluk mu?.. ilk plânda bulunmaktadır. Müsalemet Bir saniye bile düşünmedi: perverliği, Yugoslavya işlerindeki realist O Reisicumhur olmadan da gene telâkkıleri ve Hırvat meselesinin kat'î îsmet înönü idi! «İnönü» nde düşmanı tesurette halli hususundaki mesaisile daima pelemiş, Lozanda sulhu imazlamış, yur kendini göstermiştir. dun her tarafını demir ağlarla örmüştü. Gayriihtiyari ağzim<tan çıktı: • Svetkoviç, Doktor Stoyadinoviç kabi Aferin çocuğum.. Şimdi lnöndn nesınde Sıhhiye ve İçtimaî Muavenet Nazın sıfatiie elde ettiği muvaffakiyet den beklediğin nedir> Bizim mekteb kitablan meselesı... lerden başka, Yugoslavya radikal birliği Ya mekteb kitablarını ucuzlatsın.. Yahud parlamento kulübünün de riyasetini ifa etda... miştir. Bilhassa 11 kânunuevvel seçiminin E?.. Yahud da... meclise Svetkoviç taraftarlarından pek Yahud da babamm gündeliğini ar büyük bir zümreyi getirmiş olması, onun, tırsınlar.. Hırvat meselesinin tasfiyesi bahsinde en Kansız dudaklannda, istikbaline aıd salâhiyettar şahıs olduğunu, şüphe götürmüphem endişelerin çizdıği mevsimsiz mez bir hakikat olarak ortaya koymaktaburuşuklarla ilâve etti: dır. Yoksa bu gidişle mektebimi yanda Bu vaziyet karşısmda, Svetkoviç hü bırakmaktan korkuyorum.. kumetinin, Yugoslavya dahilî siyaseti baOna teselli değil, tıpkı bir müjde "verir kımmdan, en mühim meselenin halli için gibi: en salim yolu bulduğunu söylıyebiliriz. Merak etme Agâh, dedim, İsmet Haricî siyasete gelince, yeni kabine, înönü, milyonlarca çocuk sahibi bir baba şimdiye kadar takib edilen hattı hareketoldu. Emin ol ki şu dakikada hepinizle ayrı ayn meşguldür! Sen ucuz kitab isti ten ayrılmıyacaktır. Bu siyasetin esası, yorsun. O ise, sizin gibi fakir çocuHara Yugoslavyanın, bütün komşularile ve büparasız kitab dağıtmağı düşünüyor! yük devletlerle, dürüst ve dostane münaKüçük Agâh, ümid dolu gözlerin: göz sebetlerini idame etmesidir. Kabinede, lerime dikerek baktı... Baktı. Hariciye Nazırı olarak Markoviç'in mevîşi başmdan aşan bir Devlet Rei'i, bir cudiyeti, buna kâfi bir delildir. Yugos ilkmekteb çocuğunun pulsuz ve belki de lavya haricî siyasetinin her noktasında debiraz usuîsüz gönderilmiş mektubu üze rin bılgısıle temayüz etmiş olan bu yüksek rinde bu kadar ehemmiyetle nasıl dura Yugoslav diplomatı, yeni kabinenin haribiliyor? Bu sualin cevabını, îsmet înönünun cî siyasetindeki mahıyet ve direktifler irfan hayatımızda açacağı nurlu izi şimdi hakkında yapılabilecek olan her türlü den keşfetmiş olan'ar, kolayhkla vorirle yanlış tefsırleri önlemek hususunda hıç Salâhaddin GÜNGÖR süphesiz en salâhiyettar şahsiyetti. mıyacağını söylüyordu. Şerif sordu: Peki... sen aktör olsaydın ve dilencı rolüne çıkman lâzım gelseydı gene bu 90 lirahk bej kostümle, bu ipek gömlekle ve bu itinalı boyunbağı düğümile mı sahnede görünecektin ? Şimdi de sen bir role çıkıyorsun, demektir. Aksiliğe bak ki sarhoş da olmadım. B'lâkis kafamm cevvaliyeti arttı. Zaran yok, tuzsuz deli Bekir gibi kapıyı tekmeliyecek değilsin ya! Hatta iç'i^ ~ i bile söylemiyeceksin ve yalnız o> na ağzının kokusunu duyuracaksın. O senin, hiç âdetin olmadığı halde, sabah karanlığında rakı içmenden meyus bir aşk safhasında bulunduğun netic°c'Tii çıkaracak. Bir ölüm hâdisesinin muhakemesi Bursa (Hususî) Karacabeyin Karakoca köyünden Hasan Alkış admda biri karısı Mümineyı öldürmekten suçlu olarak Ağırcezada muhakeme edilmek tedir. Geçen celsede, bu kadımn evinde ölü olarak bulunduğunu iddia eden Hasan Alkış, Tıbbı Adlî müessesesinin, Müminenin boğazmda görülen tırnak yaralanna bakılarak onu mutlaka başkasmın öldürmüş olduğuna hükmedilemiyeceği hakkındaki mütaleasına karşı bir d.yeceği olmadığını bildirmişti. Son celsede kadmı ilk defa muayene eden Karacabey hükumet doktoru Mustafa Çubuklu şahid olarak dinleraniştir. Doktor Mustafa Çubuklu, reis Osman Sabrinin suallerine karşı şu cevabı ver miştir: Müminenin muayenesinde boğa zmda görülen tırnak yaraları üzerne bu kadınm başkası tarafmdan boğulduğuna dair bir zan hasıl etmiştim. Fakat bunlar behemehal kadının başkası ta rafmdan öldürldüğüne dair kat'î bir kanaat verecek deliller değildir. İlk ver diğim raporda izlere dayanaırak böyle bir ıhtimalın varid olduğunu kaydet miştim. Fakat halen buna dair kat'î bir kanaat sahibi değilim. Müteakıben evrakın mütalea için MüddeiuTnumıliğe tevdiine karar veri lerek muhakeme talik olunmuştur. Hasan Alkış, karısını öldürmediğini, o gün aralarında küçük bir münakaşa cereyan ettiğini, kendisi dışarı çıktığı zaman onu iki yaşmdaki çocuğile evde yalnız bıraktığını, eve dönünce karısını ölü olarak bulduğunu söylemekte de vam etmektedir . 1000 6137 lira 9691 500 200 1486 10469 16197 25775 38909 6589 13378 19557 31820 lira lira 5593 9552 15447 16355 17253 17560 18037 18487 19764 19770 22306 23765 26068 26878 28930 33236 33639 7014 7060 8504 8507 13394 14537 14873 15541 19645 20604 22006 22405 32874 34107 38081 38405 100 lira 1230 6166 11379 15192 21864 29050 35048 38392 2785 2822 8700 10432 12233 12559 17335 18612 22721 24800 29064 29379 35316 35849 38877 3°<U3 3115 10647 13046 18650 25420 29694 36208 4611 10682 13999 19914 25580 30171 368*0 5706 11126 14504 21442 27171 34820 37319 50 lira 38 948 1695 2795 3674 4882 6*83 7080 8636 8893 9943 11937 13122 14024 14645 15301 164*8 17154 18122 18892 20715 22804 24288 25634 26546 29218 29741 30469 31837 34332 35861 37407 38051 297 1403 1762 2827 3893 5131 6583 75^6 8639 8922 10066 12059 13574 14114 147P8 15395 16475 17245 18136 19155 21157 22824 24371 25668 26894 509 1561 1961 3023 4105 5510 6749 7586 8R94 9399 104?2 12281 13775 14317 150*8 15585 16524 17315 18371 Fransaya satılan Amerikan tayyareleri Vasington 11 (a.a.) Hariciye Ne zareti İng ltereye 1939 ikincikânunu zarfmda 4.471,471 dolar kıymetinde askerî tayyareler satılması için ruhsatnameler vermiş olduğunu bildirmektedir. Ikincikânun esnasmda İngiltereye yapılan tayyare ve sair harb malzemesi sevkiyatı yekunu, 1,443,200 dolara baliğ olmuştur. Fransaya satış yapılması için veril miş olan ruhsatiyeler yekunu, 569,366 dolara ve Fransaya yapılan sevkıyat yekunu da 1,289,746 dolara baliğ olmuş tur.' madığımıza teessüf edebiliriz. Bir roman vak'ası yaşadığımıza şüphe yok, değil mi? Bilmiyorsun, nekadar garib bir heyecan içindeyim. Şerif ellerini uzattı ve gülerek: İskeleye çıkmca ben seni anyacaŞım, dedi. Niçin? Üstünde silâh olmasmdan korkuyorum. Zavallı Halim de, geçen hafta bu^ün, yalıya böyle sarhoş gitmişti. Belki onun da intihara niyetı yoktu. Sonra, biraz daha ciddî, sordu: İçinde Selmaya karşı hiç bir hasret yok mu ? On beş gündenberi ben de kendi kendime hep bunu soruyorum. Içimde birkaç büyük duygu var: Arzu var, şüphesiz; korku var, merak var; Halim faciasmdan sonra da bu duygulara büyük bir kin katıldı. Her halde, en galib duygum: Merak. Selmayı ne halde göreceğimi, onun bana Halim faciasını nasıl izah edeceğini, benden ne istiyeceğini merak ediyorum. Sonra korkuyorum. Hem beni reddetmesi, hem de eski hararetile kabul etmesi ihtimalinden korkuyorum. Bunları sana geçen akşam da söyledim. 686 1572 2006 3383 4459 5793 6850 7833 8698 9700 10776 12357 13832 14402 15139 15716 16664 17465 18399 780 1576 23M 3518 4506 5854 6906 8138 8705 9756 11162 12951 13898 14521 15196 16233 16741 17701 184S9 802 1683 2732 3611 4664 6177 6907 8357 8830 9927 11588 12974 13958 14576 15261 16288 16762 17812 185P0 701 7"98 8142 8540 9211 9911 11019 11968 12459 13768 14720 15510 15925 16633 17501 17873 18449 19952 20962 21293 22064 22674 23389 24525 24929 25555 26278 26751 28146 28813 29811 30429 31501 32755 33705 34553 35086 36094 36645 38047 38708 39089 39916 7718 8153 8548 9297 10128 11337 12011 12513 13861 14808 15513 1598? 16749 17519 17913 18482 19987 21022 21477 22076 22849 23820 24642 25171 25741 26452 26794 28203 28865 29821 30552 31594 33147 33937 34568 35210 36226 36677 38282 38780 39401 milyon teberrü) 29278 20851 30604 32100 34509 36003 137483 38691 21358 22988 24420 25868 275^6 28376 29441 29910 30836 32328 34874 36061 37591 39089 21492 23412 24435 26173 277*7 28*85 29517 29985 31241 32353 34913 36112 376^4 39?R7 21595 23631 24500 2R446 27831 28599 29610 30277 31353 33839 35002 36986 37649 23880 24818 27907 29688 304P5 31619 34048 35169 38013 Almanya Muhtaçlara kış yardımı yapılmak üzere toplanan ianede, «Bubi» is.imli atile şehir şehir dolaşan Friydel Şuman isimli kadın yarım mil,fon mark teberru temin etmiştir. Bunu bir milyona çıkarabileceği sanılıyor. mektır. Fakat, Salim duymasın. Zaten o bize de biraz küstü. Cenaze günü görmedin mi? Yanımızda yürümek istemiyor ve yalnız kalmayı tercih ediyordu. Uç dört gün içinde bütün Çubuklu halkını Selma aleyhine kıskırttı. O kadın bizim semtte bir aydan fazla oturamaz. Annem de her gün ona beddua ediyor. Galeyan fazla. Salim de bir daha «o canavar karmın yüzünü görmiyeceğine yemin etti. Muavini itham ediyor. Evvelki gün vaourda münakaşa etmişler. Muavin ne diyor? «Kalıbımı basarım ki intihardır» diyor. Çok garib şey! Bizim eve her sabah su taşımağa gelen bir adam var ya... Hani, yalıdaki aşçıle kahvede akşamları buluşan adam... Ben sana bahsetmıştim ondan. Bahsetmedin. Ha... Zavallı Halime anlatmıştım... İşte... Aşçi ona demiş ki: «Bir gün ben de tatlı canıma kıyarsam sebebi hanımdır. Ona kim sevdalanmaz?» Aşçi da hanımm bazı hallerinden şüphe ediyor amma cinayete ihtimal vermiyormuş. CArkast var) İ L r~ SELMA ve GOLGESi Tefrika • 0+ Yazan : Server Bedi 8 Iki arkadaş, bir hafta, verdikleri karara sadık kaldılar. Nevzad gene yalının semtine uğramadı ve bu bir hafta içinde zavallı Halimin gömülmesi, annesinin ve Istanbula koşup gelen karısının teselli edilmesi gibi, hazin olduğu kadar da çe'tin vazifelerini yaptı. Şerif de onu teselli ediyor ve elim anlarında yanından ayrılu. Verdikleri ve sonradan da gününü tayin ettikleri karara göre, facianm üstünden bir hafla geçince, Nevzad, uzun bir derunî mücadelede mağlub olmuş gibi, adeta kara sevda nöbetleri içinde yalıya p' ' ek ve Se'ma ile eski münasebetini tazeliyecekti. Sonra Şerifi ona tanıtacak ve iki arkadaş, hiç sezdirmeden, kadını sıkı ve dikkatli bir müşahede altına alacaMirdı. Nevzad, yalıya gideceği günün sabahı, Galata birahanelerinden birinde Şerifle buluştu. Verdikleri karara göre Nev7dd'n yalıya sarhoş görünebilecek bir halde gitmesi lâzımdı. Fakat iradesini ve nefsi üstündeki kontrolunu kaybedecek kadar ıçmemesi de şarttı. Garson önlerine d'k;ldıği zaman Nevzad <nildü ve Şerifin yüzüne bakarak sordu: Ne içeyim, bilmem ki... Bir damla alkole ta^aTimjlüm yok, şimdi... Biraz sonra gelmesini emrederek garsonu savdı. Şerif de gülüyordu: Tabiî... dedi, rakı içeceksin! Midem bulanır, fena olurum. Gayret et. Meyus âşıkların klâsik Nevzad saate baktı: içkisi rakıdır. Kokusu da serttir. Sarhoş Pekalâ, dedi, haydi! luk intıbaı vermek için fazla içmene lüDükkândan çıktılar. Çubukluya kadar zum kalmaz. b^raber gideceklerdi. Yalıdan ayrıldıkNevzad rakı getirtti ve bir saat içinde üç kad?h içti. O gün, Selmaya ümidsiz tan sonra, vaziyeri haber vermek için, ve perisan görünmek için tıraş da olma N v z a d Şerifi evinde bulacaktı. mıştı. Fakat gene temiz bir ipekli gömGene ayni vapurda ve ayni köşede o1 leğin üstüne boyunbağını muntazam bağ<ar. lamıştı. Şerif buna itiraz etti. Fakat NevM:vzad dedi ki: zad ölse bu temizlik itiyad ndın ayr.la S:n de, ben de bir romancı ol Biliyorum. Ben şu anı öğrenmek istiyorum. Vuzıih yok. Hep birbirine karışıyor, galiba... Benim hesabıma bir endişen var mı? Ne gibi? Selmayı tekrar eski şiddetile sevmem ihtimalinden korkuyor musun? Şerif düşündü: Hayır, dedi. Fakat bunu kuvvetli söylememişti. Sonra hakikî düşüncesini biraz itiraf etti: Senden eminim, dedi, fakat ben Selmayı tanımıyorum. Gittıkçe tabiati aşan kuvvetlere inanacağım geliyor. Yahud bu kadmın vücudünden insana aşkı ve ölümü bir anda arzu ettiren gizli şualar mı çıkıyor? Velhasıl senin de, benim de kontrolumuzdan kaçacak bazı harikulâde tesirlerden endışem var. Bu kadın benim ilmî kanaatlerimi değiştırecekti, az daha... Fakat hayır... Göreceksin... Bu muammayı aydınlatacağız. Belki de bugün. O kadar acele etme. Fakat yakında, mutlaka... Senin ilk zamanlarda yapacağın şey ona tam teslimiyet göster