24 İkincikâmm 1939 CUMHURtTET Çukurovayı sulayacak Karısından başka model kazazede bir Çetenin Vahudi reisi kanallar açılıyor kullanmıyan san'atkâr Mozes garib bir tesadüfle Londradagözü dürmadan kızın sol Ressam Fra Filippo karısına hürmetsizlik olur diye başka kadın portreleri çizmemiş Yazan: ZEYNEL AKKOÇ Prato şehrinin katedralmuı yeni freskerini yapması için davet olunan san'atkâr Beato Angeliko işlerinin fazla olmasına binaen menfi cevab vermişti. Bu haber Prato şehirlilerini hiç müteessir etmiyor. Çünkü Floransa oraya pek yakındır ve o zaman yani onbeşinci asırda bütün sanatkârlar Floransayı kendilerine merkez ittihaz etmişlerdir. Bunun üzerine Prato şehrmden Floransaya giden bir heyet çok şöhret kazanan Fra Filippo ile mutabık kalıyor. Filippo'nun o zaman paraya çok ihtiyacı vardı. Çünkü iki kardeşinden başka dört yetim kızınm evlenmesi için cihaz tedarik etmek mecburiyetinde idi. Kendisi içb paranın o kadar ehemmiyeti yoktu. Çünkü o çok mütevazı bir rahibdi. Esasen Fra kelimesi kardeş, rahib manasına gelen Fratello'dan müştaktır.Fra Filippo ruhanî smıfa mensub olduğu halde gencliğinde çok maceralar geçirmiştir. Daha çok gencken Ancona şehrinin kıyılarında kayıkla gezinirken Süleyman Reisin adamlan tarafmdan esir almarak Cezayire götürülmüştür. Orada Hasanın, Barbaros Hayreddinin portrelerini yapmış ve çok takdir edilerek bir kadir gecesi diğer esirlerle birlikte azad edilmiş, daha sonra Italyaya dönmüştür. * * * Fra Filippo genc yaşlannda manastıra girmiş ve yirmi yaşında kimseden müsaade almadan rahib elbisesini çıkarmıştır. O zamanlarda bile san'atta büyük kabiliyet ve fevkalâdelik göstermesi bu kabahatinin ve çapkmlıklarınm ruhaniler tarafmdan affedilmesine sebeb oldu. Floransa hükümdan Kozino de Medici'nin sarayında dekorasyon işlerile meşgul olurken hükümdar onun kadmlarla münasebetini kesmek için odasına hapsetmişti. Üç gün orada kapalı kalan §en san'atkâr, nihayet çarşaflan birbirine ekliyerek saraym penceresinden kimseye görünmeden kaçmıştır. **• Elli yaşmda iken ona Santa Margerita kadm manastırmın başpapaz rütbesi verilmiştir. O zaman manastırın otöyi bit mek üzeredir. Manastırın baş rahibesi Filippo'nun oraya tayin edilmesinden istifade etmek istiyerek kendisinden otöy için bir Meryem tablosu yapmasmı rica ediyor. San'atkâr bunu kabul ediyor ve maketler hazırlıyor. Nihayet maketler den birisi kabul ediliyor, Filippo bu makete göre eserinı yapabilmek için başrahibeden bir model istiyor. Bunun üzerine manastırın genc ve güzel kadınları kendisine takdim ediliyor. San'atkâr güzel kadınlardan birisini seçiyor. Nisan aymın güzel güneşli bir gümidür. Filippo eserini ikmal için büyük bir faaliyete girişmiştir. Öğle yemeğinden çalışmak için döndüğü sırada tablonun başmda bir sürü rahibenin onu seyrettiğini görüyor. Eserini büyük bir takdir ve hayretle seyreden rahibelerin vaziyeti hoşuna gidiyor ve bir kenardan onlan seyretmeğe dalıyor. Bu sırada, o zamana kadar güzelliğe doyamıyan gözleri bir denbire parhyor. Ve oracıkta sanki donmu§ gibi hareketsiz kalıyor. Bütün adaleleri hareketini kaybediyor. Sanki kalbi duruyor. Nefesi kesiliyor ve bütün enerjisi gözlerinde toplanıyor. Karşısmda güzellik ilâhesini doya doya seyretmek San'ata dair Lehistanda tutulan 607 İngiliz lirası getiren gözyaşı korkunc bir çete yaşarıyor ADANA MEKTUBLARl: sandık içinde yakalandı Lehistanda ve bilhassa bu memleketin merkez şehri olan Varşova'da, uzun zamandanberi bir çete ortalığı kasıp ka vurmakta, alınan bütün tedbirlere rağ men geceleri ticarethaneler soyulmak taydı. Acayib olan cihet de, soyulan ticarethanelerin kapılaruıın içeriden açıl dığı anlaşıldığı halde, açan veya açanlar bir türlü tespit edilemiyordu. §imdi bir rasgelişle bu çetenin reisinin Mozes Rubin lihşt adh bir Yahudi olduğu meydana çıkmış, önce o, sonra da bütün çete efradı yakalanmıştır. Bu suretle de bilhassa ticarethane sahibleri geniş bir nefes almışlardır. Ufaktefek şeyleri, malın bir kısmını kâfi görmiyerek, soydukları mağazaları tamtakır halde bırakan bir çeteden kurtulmuşlardır. Yahudi çete reisinin ele geçmesi, hiç beklenilmedik ve hayli komik bir şekilde olmuş, yeni bir soygun hazrrhyan ve bu maksadla bir sandık içerisine giren Mozes Rubinlihşt, bu sandlkta ele geçmiştir. Çete reisine sandık nasıl kapan oluyor? Kendisi, büyük bir ticarethanenin antreposundaki malı aşırmağı tasarlamış, plânı çizmiş, adamlanna gece hangi saatte nasıl harekete geçecekleri hususunda talimat vererek, mutadı üzere kendisi antrepo kapısını içeriden açmak işini üzerine almışnr. Bu maksadla içerisine min der, yiyecek içecek seyler, türlü alet ler konulmuş sandığa yerleşen çete reisi, adatnlan tarafmdan kamyonetle antrepoya götürülecek; sandık üzerine o adres yazılı.. Antrepo bekçileri, bir mal geldi zannile sandığı içeriye aldıktan sonra, ötesi kolay; reis, gece sandıgı kıracak ve kapryı içeriden açıp hırsızlık, plâna göre olup bitecek. iştiyakile kuvvetleniyor. Ve bütün ruhanilerin bile gözlerini kendisinde birleştiren, gül tenli, siyah gözlü ve hayalinde yaşattığından da daha güzel bir kadın görüyor. Zavalh san'atkâr olduğu yerde perişan bir vaziyette hemen gönlünün uçuverdiğini ve karşısındaki güzellik için eriyiverdiğini hissederek hemen oradan uzaklaşıyor ve başrahibeyi buluyor. Eserin mükemmel olması için yeni rahibenin modelliğini istiyor. Başrahibe evvelâ bu tekliften kuşkulamyor. Fakat san'atkârın bin dereden su getirmesi onu ikna ediyor. Ancak, bir meslekdaş rekabeti yü Ve güzeî Lukrezia Butti ona takdim edi zünden yolda plân bozuluyor. Vontroba liyor. adlı bir hırsız da, anî bastmla sokak orPozlar başlıyor. Çapkın san'atkâr bu tasmda koli gasbetmekte mütehassıst:r. ilâhî güzellik karşısmda coşuyor. Fakat Bu adam, Varşova'nın kalabalık bir içinde kabaran duygularını sevdiği kadı caddesinde kamyonete atlıyor, seçtiği na açamamaktan mustaribdir. Çünkü mo koliyi kaptığı gibi gerisingeri atlıyacağı del zamanlannda diğer bir rahibe çapkm sırada, arabamn durmasım ve ortalığın kanşmasını istiyor. Bu maksadla da içesan'atkârın başmda bekçilik etmektedir. risinde rakib bir hırsız bulunduğunu bilBir gün öğle SOBU her nasıls* bekçi ra meden, koca sandığa tekmeyi indiriyor. hibe görünmüyor. Bunun üzerine koca Sandık, paldırküldür yere yuvarlanıyor, ressam ince bir şair gibi sevgilisinin karşı kamyonet duruyor, şpför yandan başını smda dil dökmeğe başlıyor. O söyledikçe uzatmış arkasma bakarken, ahali sandıgüzel Lukrezia'nın utancdan yanaklann ğın başına üşüşüyor, Vontroba'nın kaçda husule gelen pembelik güzelliğini bir masına en müsaid fırsat! kat daha artırıyor. Lukrezia bu coşan Lâkin, civarda bulunan iki polis, osevgi karşısmda evvelâ ne yapacağım şa nun bu fırsattan istifade etmesine imkân şırıyor. Fakat sonunda o da içinde bir bıraktnıyor. Diğer taraftan sersemliyen, sızının kalbini tırmaladığını hissediyor. neye uğradığmı bilemiyen Yahudi çete Ilk günlerde ressama takdim edildiği za reisi Mozes Rubinlihşt de, parçalanmış man duyduğu garib hislerin mahiyetini sandıktan ahalinin kahkahalan arasmda anlıyor ve her poza gelişte içinde duydu çıkanlıyor. Bir koluna bir polis, diğerine ğu sevincin manasını idrak ediyor. başka bir polis girerek, sandıktan daha *** muhkem bir kapana, tevkifhaneye misafir İki sevgili eser bittikten sonra manas edilmek üzere yürütülüyor. Bu arada vütırdan kaçmağa karar veriyorlar. Bir ma cudündeki sıynklara, berelere pansıman tedavisinin tatbikı da ihmal edilmiyor. yıs günü tablo tamamlanıyor. Gece ma nastırda yapılan ayin sırasındaki meşguliyetten istifade ederek koca san'atkâr Habeşistana takviye kuvveti kolundaki sevgilisile beraber karanlıklargönderildi da kaybolup gidiyor. Bu firar bütün ruHarrar 23 (a.a.) «Siyah gömlekhanileri kızdırdığı için Romadan afaroz liler» den mürekkeb ikinci bir tabur, gebekleniyor. Fakat Papa İkinci Puis onla cende buraya gelmiştir. n rahib olurken yaptıklan yeminden muaf tutuyor ve evlenmelerine müsaade edi ilhamla vücude getiriyor.. yor. Prato şehrinin zengin freskleri arasmda Filippo'nun yaptığı Salome'nin iki Fra Filippo, Lukrezia ile evlendikten sonra san'at hayatmda yeni bir dönüm tablosu aradan beş yüz sene geçtiği halde husule geliyor. Ve karısından başka hiç bütün incelik ve tazeliğini muhafaza etbir model kullanmıyor. Hayatmın en gü mektedir. ZEYNEL AKKOÇ zel eserlerini coşan aşkmın ona verdiği Halim gözlerini önüne eğerek: Hakkm var, dedi. Affetmiyorum, edemîyorum. Onun bu hareketini aklım almıyor. Çok alçakça birşey veyahud da, hiç değilse, çok karanhk bir hareket. En fena şeyleri düşündürebiliyor. Beni arasa da bir daha onu görmemeğe azmettım. Aradı da. Halimm bundan haberi yoktu. Gözlerini Nevzada doğru kaldınp indarerek sordu: Aradı mı? Evet. Bir mektub yazdı. Halim «ne vakit?» diyecekti, cesaret edemedi. Sesinin hakikati ortaya lcoymasmdan çekiniyordu. Fakat düşündü: «Selma bu mefctui>u ne vakit yazrmş olabilir. Son iki günde hemen her an beraberdik.» Nevzad Halimm sormasma biTakmadan anlatryordu: Mektubu dün aldım. Evvelki gün yazmış. Buhranlarmdan bahsediyor. Hep o terane: Bensiz yaşıyamazmış. Üslubu samimî değil. Inanmadım. Hatta, ne garib, bu mektub bana başka birinin kolları arası>nda yazılmış gibi geldi. O kadar yalan kokuyordu. Halimm Ikaşları çatıldı. îşte bîr türlü «Gözyaşları çok defa mucize tesiri gösterir, hele güzel gözlerden boşaniTsa... Çok defa son tabiye olan gözyaşlan karşısmda ancak pek az erkek mukavemeti elden bırakmaz. T a m zamanında akıtılan gözyaşları hemen her nvüşjkiilü halleder, en katı erkek kalbini bile yumuşatır. Şimdiye kadar kim bilir kaç tane i'kbahar şapkası bu oyunla temm olunmuş, kim bilir kaç defa kocantn ev bütçesine katsacağı para bu suretle artınlmış ve kim bilir kaç türlü aile ihtilâfı, kocaya karşı bu manevra ile müsaid neticeye varmıs.tıır. Lâkin bir kadının gözyaşlarının bir defada 607 înıgiliz lirası getirdiği, şimdiki halde aşağı yukan biricjk bir hâdisedir heT halde!» Bu başlangıcla, Londrada bakılan bir kaza davasında bir omnibüs sahibinin, boyuna ağlıyan kazazede Anni Heys'e ödemesine karar verilen 607 îngiliz lirasmdan bahsediliyor. Bununla beraber, kadnun gıpta edilebilecek bir halde olmadığı, gözunü büsbütün kaybetmeden boyuna gözyaşı dökmekten knrtulup kurtulamıyacağı hususunda hekimlerce birşey denilemediği ilâve olunuyor. Anni Heys, bir sabah kızmm otomobilile fabrîkaya giderken bir omnîbüs çajpryor, otomobil parçalanıyor, tufcuşuyor. Kadmm lcemikleri inciniyor, aym zamamîa sol jjözu de anaaya uğruyor. Hasrtaneye k»ldınlryor. Kemîklerindeki incmme gideriliyor, ancak sol gözü boyuna yaşanyor, kendiliğinden gözyaşı damlalan kadmın yanağmdan yuvarlanıyor. Doktorlar gözdeki bir damarm devamlı ârîzaya uğradığmı, jtöryaşlarınin durdurulamiyacağuH söylüyorlar. Kadın, şoförün. tedbirsrzlrk, dikkatsizlikle kazaya sebeb olmalrtan muhakemesinde davaci yerinde ^'""rkpn de, böyle ş^>rr şıpır ağlıyor. 607 İngiliz lirasj çok mu) Kadıncağızm haline aamamak ne müm'kîin! Seyhan ve Berdan ırmaklarından alınacak sularla on binlerce hektarlık sahayı sulamak mümkün olacak Yapılacak muhtelif kanallarla Çukurovayı sulayacak olan Seyhan nehri her sene taştığı vakit Adanada birçok hasarat yapmaktadrr Adana (Hususî) Seyhan ve Ber dan ırmaklanndan alınacak sularla, ovamızm on binlerce hektarlık sahasının sulanması maksadile başlıyan kanal açma faaliyeti bütün hızüe devam et mektedir. Seyhanm sağ tarafında garbe doğru uzayan büyük kanal, Yeşilobayı geçip Zeytinli istasyonunun karşısma kadar gelmiştir. Bu kanal üzerinde muhtelif noktalardan çenuba doğru şube kanallannın açılmasına da başlanmıştır. Tarsustan akan Berdan ırmağmın garbin den Mersin istikametine açılan kanal ise Hacıtalib mevkiinden daha ilerilere kadar uzamıştır. Berdanın şarkında evvelce açılmış olan kanaldan istifade edilerek bu kısımda da şarka doğru kanal kazma faaliyeti devam etmektedir. Son günlerde Seyhanm solundan ve şehrimizdeki kışla önünden başlayıp şarka ve cenuba înnebli mevkiine ka dar takriben 16 kilometre uzunluğun daki ana kanalın inşaatına da başlanmış ve bu sahada yapılması zaruri istimlâklerin büyük bir kısmmın muamelesi bitirilmiştir. dıklan halde, hiçbir zaman böyle içten" alâkaya mazhar olamıyan bu Türk çocukları, kendilerine millî benlrklerini tanıtmak için ayaklarına kadar gelen bu münevver kaf ileyi her yer<te coşkun sevinç tezahürile karşılamışlar ve en candan alâka ile onlan dinlemişlerdir. Adana hars komitesinin bu faaliyetini cidden takdire değer bir hareketj>larak karşılamak lâzımdır. Kadastro faaliyeti Şehrimizde birkaç yıldanberi yapıl makta olan kadastro işleri epeyce ilerilemiş ve şehrin mühim bir Tnsmı ka dastro görmüştür. Alâkadar mülk sa hibleri, kadastro idaresince çok muntazam bir hale konulan harita, plân ve vesikalannı peyderpey almaktadırlar. Parazitlerle mücadele Radyosu olanlar, şehrimizde gayri muayyen saatlerde, fasılah bir surette radyolarında gürültü kopmasından şi kâyetçi idiler. Belediyemiz, bunun se bebini anlamak için elektrik fen mü hendisini bu işe memur etmiş ve uzun tetkik ve tecrübelerden sonra bu gürültünün doktor ve di§ tabiblerinin kullandıklan diyatermi cihazmm işlemesin den ileri geldiği anlaşılmıştır. Buna binaen Belediyemiz, parazit doğuran ve tesiri iki kilometre sahaya kadar varan bu makinelere birer filtre takılması için cihaz sahîblerine tebligat yapmağa karar vermiştir. Tüccarlar arasmda bir blok yok! Cenub rıududumuzdan kaçak olarak sokulmak istenilen bir parti ipekli kuraaşm şehrimizde gümrük satış ambarmda ihalesi yapılacağı sırada görülen lüzum üzerine feshedildiğini ve sonra da müteaddid defalar müzayedeye çıkanlan bu partinin alıcılarm bir blok yapması yüzünden lâyık fiat bulmama smdan üıale edilmediğini, eşyanın başka şehre gönderilerek orada satümasına karar verildiğini gümrük İjaşmüdürlüğünden aldığırruz malumata istinaden yazmıştık. Dün bu hususta Sultanhamamında tüccar Hayri Ekmekçiden bir mektub aldık. Mektubda ezcümle deniliyor ki: «Mevzuubahs ipekliler ilk defa iki sene evvel satışa çıkanlmış ve 1600 liraya bana ihalesi yapılmışh. Fakat her nedense İstanbul Gümrükleri Başmüdürlüğünün emrile bu ihale feshedildi. Bilâhare birkaç defa satışa çıkanldı ise de ancak 700 lira bir kıymet buldu. Bu vaziyet karşısında mal ihale edilemedi. Çünkü Hazine zarara giriyordu. Şimdi de bu zarara sebeb olan makam, tüccarlar arasmda blok mevcud olduğunu söylüyor ki bence bu imkânsızdır.> Halkevhtin tertib ettiği fdydalı seyahatler Halkevi hars komitesi, geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da her on beş günde bir, muayyen program dahilinde irşad gezileri yapmağa karar vermiş ve bu yüın ilk gezisini yapmıştır. Şehrimiz deki kız ve erkek liseleri talebe ve muallimlerile, Erkek öğretmen okulu ve Cirid oyunlan yeniden rağbet ilk okul muallimleri, hars komitesi azabaluyor ları ve münevver birçok kadın ve erkek yurddaşlann iştirak ettiği bu gezi dört Çukurovanın en eski tarihlerdenberi koldan yapılmıştır. ehemmiyet verdiği cirid oyunu, bazı seAkkapı, Seyhan, Cumhuriyet ve Mir beblerle son zamanlarda ağır aksak dezaçelebi mahallelerinde Eti Türkleri vam ettirilebiliyordu. Halkevimizin kardeşlerimizin dil ve millî duygu sevi spor komitesi, bu millî oyunumuza ye yelerini yükseltmek, onların millî kül niden hız vermek ve muhitimizde ona türlerini artırmak gibi temiz emellerle karşı eski alâkayı uyandırmak maksayapılan bu geziler şimdiye kadar ba dile tanınmış ciridcileri ve cirid ama kımsız bırakılan ve bu sebeble de ken törlerini bir teşkilât altına almıştır. Her di aralarında bir ziimre hususiyeti mu pazar günü Demir köprü civarmdaki sahafaza etmelerine meydan verilen bu hada oynanan cirid oyunu, eskiden ol» öz kardeşlerimiz üzerinde millî birlik duğu gibi, şimdi de birçok spor merakbakımından cidden çok faydalı ve ve lısı vatandaşları etrafına toplamağa ve alâka uyandırmağa başlamıştır. rimli olmaktadır. Gezi kafilelerine iştirak etmiş bulu nan Maarif müdürü Ekrem ve Ziraat müdürü Nuri, hemen kâmilen bahçi vanlıkla ve ziraatle uğraşan bu kardeşlerimizin mekteblerini, bahçe ve tarla lannı ayn ayn gözden geçirmişler ve onlan tenvir edici malumat vermişler dir. Etili kardeşler, bu kafileleri büyük kütleler halinde karşılamışlar, her birlikte bayrak töreni yapılmış, öğretmenlerimiz tarafmdan dil ve milliyet üzerine açık ifadeli konferanslar verilmiş tir. Asırlardanberi bu topraklarda yaşa 1 DENtZ İŞLERİ lstinyede yeni havuz Aldığırruz malumata nazaran Denfc! Bank büyük gemileri havuzlayabileceH cesamette büyük bir havuz inşasına ka* rar vermiştir. Bu havuz, lstinyede tesia olunacaktır. Dünün dinî bayramlan bugünun millî meselelerine yardım için en uygun fırsattır. Kurbanlarımra Hava Kurumuna verelim. tam alka değil miydi? Halim Selmaya hücum ediyor, Nevzad kadna müdafa^ ediyordu. Halim kaçlanm kaldırdı ve başm ar« kaya doğru salladı: Hayır! dedi, fazla bu, NevzacL Bırinci parti iyi: Selmayı unutmağa çaltşmak, iyi. Fakat intikam plânı fena. Niçb? Çünkü Selmayı unuhnana mâol oîur. Hayır. Selmayı unuttuktan sonra bu plânı tatbik edeceğim Fakat dostum, în<aTwn rdbu y a n tahtaa degildir ki uelÜDdekileri sildiktea sonra yerine yenilerini yazmak mümkün olsaa. Bana nmmkün gibi görünüyor. Ve... mümköo de. Hayır! Sence bundan sonra !MT Selma meselesi ya vardır, ya yoktur. Varsa onu Kâlâ seviyorsun, demektirYoksa hiç yoktnr. Birinden ötekioe geçilemez. Nevzad birşey söylemedi Halim sordu: Değil nü? İArkom var} Mülteciler komitesi Pariste toplandı Paris 23 (a.a.) Beynelmilel mülteciler daimî komitesi, saat 1 1,30 da Hariciye Nezaretinde Lord Winterton*un riyasetinde toplanarak Ruble'nin Alman makamatile yapmış olduğu görüşmeler hakkındaki izahatmı dinlemistir. SELMA ve GOLGESİ Tefrika Bu masum ve temiz anne ve dost arasmda kendini okadar iğrenç buldu ki intihar etmeği düşündü. Ya Feriha?.. Ya Ufuk?.. Hepsini ve herşeyi nasıl unutabilmişti? Yemekte ağzını bıçak açmadı. Bu halile anr.esine değilse de Nevzada şüphe verebilirdi. Konuşmağa çalışb, fakat maansız şeyler söyledi. Iştaiısız yemek yedi. Kahvesini içtikten sonra Nevzad şirkete gitmek için aynlmıştı. Akşam iistü Halimle buluşmak üzere sozleştiler. Halim de annesinm smhatme dair endişe verici izahatmı dinledikten sonra d^'enmek için yatak odastna çekildi. Kapıyı kapadı ve kilidledi. Aynanın karşısma geçtı ve kendi kendisine: Sen bir alçaksm! dedi. Bunu siikunetle söylemişti. Kendi içinden hiçbir isyan doğmadı. Ilâhî bir şerikicürmü vardı: Selma. Ve hemen cebinden onun verdiği bir fotograhnı çıkararak yatağa uzandı. * Yazan : Server Bedi Akşam üstü Nevzadla buluştular. Ayni lokantada, ayni masanın başında idiler. Doğrudan doğruya Selma bahsini açan Nevzad oldu: Nefsimle en büyük mücadeleyi yapıyorum, dedi, ilkönce fazla sarsıldım, o akşamki halimi gördün, daha fena olacağımı sanıyordum, olmadım. Mukavemetim arttı. Bir daha onu görmiyeceğim. Halim sevincinden titredi. Nevzad Selmayı unutabilirse dostlukları en büyük tehlikeyi atlatmış olacaktı. Halim neş'esini saklamağa çalışarak: T a m a m ! dedi, senden bunu beklerddm. Fakat, o lcadar kolay olmuyor bu. Bazı geceler hiç uyuyamıyorum. Rüyalarnn onunla dolu. Zümim uyanıkiken de, uykuda da onunla meşgul. Sana doğruyu söylemeğe karar verdim: Onun seni benden habersiz davet etmesini içim bir türlü affetmiyar. Ne yapmak istiyorsun? anlamadığı şey: Selma bu mektubu mçin yazrnıştı? Bu yalaoı tdfcrarlatnaga ŞimdiKk onu unutmak. niçin lüzıum görüyordu? Niçm böyle bir Sonra? mektubdan Halime niç bahsetmemişti? Ona tekrar döneceğim. Fakat, Şimdi Nevzad gibi Halim için de bu anîryorsun degil mi? Mağlüb olmuş gökadmm yüzünü bir daha görmemeğe ka ründüğüm halde, büâkis Laptaze kuvvetrar vermek lâzrm çeliyordu. lerle. Nevzad tekrarladı: Halim, sinirlenmiş g3>i: Anlamryonım, dedL Yalan! Selma hiç kimseyi seve O şimdi benim bir mücadele gemez. Onun bütün însanlara sönmez bir kini var. Bunu çoktan anlamısnm ben. çirdiğimi biliyor. Kendisini unutmağa Fakat aldanmağa da devam ediyoTdum. çalısbgımı anlıyor. Zaten bunun için, Eğer sen bana hakikati söylemeseydin is mektubla, kendisim bana habrlatmağa uğraşıyor. Günün birinde mağlub olacayan edemezdim. Sana minnettanm. Halim sevindi ve şaşb; fakat yalnız ğımı umuyor. Bütün ümidi bunda, Pek güzel. Ben de ona mağlut) obnuş gS» hayretini göstererek: Bana mı? dedi, fakat... ben... se '•ideceğim. Sonra? nin esiki dostun... Onun bana yapfağınm daha fenaCümleyi krviTamadı. inı vapacağmı. Nevzad devam ediyordu. Halim sinirlendi. Saflki Nevzad» bu Falcat yapbgım ona kâr bırakrmyacağım. Benim icin arük bü<i)ü*'in baş niyetrade yalnız Selmaya değil, kendisika bir Selma meselesi vardır. Eskisine ne karşı da bir kasd vardı. Hem arbk Nevzadın Selmayı tamamile uoutmaahiç benzemez. Sesinde Halimî errdişeye düşüren bir nı beklerken onun böyle bir kin polkikası kin şişkinliği vardı. Yüzünde keskin teh gütmesi alâkasunn e ü şiddetüe devam did çizgileri peyda oldu. Gözleri bula rttiğini fcösteriyordu. Halim Sermayı müdafaa ihtTyacmi duydu. Bir zamanlaı mkti. Halimle Nevzad aTasında roller bunun Halîm soıdu: