23 İkincikânun 1939 CUMHUEtYET Amerikanın yeni deniz Tayfur Sökmen, memleketin iktısadî vaziyetile üsleri yapması muhtelif alâkadar oldu, alâkadarlarla temaslar yaptı şekillerde tefsir ediliyor îskenderım 22 (a.a.) Devlet Reisi Sökmen, refakatinde Maliye Vekili Cemal Baki ve bir kısım meb'uslar olduğu halde şehrimize gelerek gümriiklerde tetkiklerde bulunmuştur. Şehre girer girmez doğruca Gümrük îdaresine giden Devlet Reisi, burada Beşvekil Abdürrahman Melek ve Gümrük Umum Müdürü îhsanla gümrük memurlan tarafından karşılanmıştır. Sökmen, gümTÜk teşkil âtını ve depolannı gezmiş, bu arada Gümrük Umum Müdüründen bazı izalhat almıştır. Ithalât, ihracat ve bu işlerde transit muamelesi yapan tüccarlar Devlet Reisi tarafından gümrükte kabul edilmişlerdir. Bu münasebetle Hataydaki yeni gümîük vaziyetinin tevüd ettiği neticeler üzerinde konuşmalar yapılmıştır. Iskenderun tacirleri, Haleb piyasasımn îskenderun yo'lile yapmakta olduğu transit muamelelerini kesriğinden, buna mukabil tedbirler alınması lüzumundan bahsetmişlerdir. Bilhassa Hatay otomobil ve kamyonlarımn Suriye topraklarma girmesme mü«aade edîlmemesi ve ayni muamclenin Hatav hükumetince de tatbikı dolayısile vesaiti nakliye işlerinin tanzimi meselesi üzerinde durulmuş, Başvekil bu işi matluba muvafık bir şekilde halledeceğini, meselenin iki hükumet arasında müzakere edilmekte olduğunu söyleyet olduğu ihracat tacirlerinin işlerinin inkişaf etmekte bulımduğu ayrıca kaydedrlmiştir. Bu yıl zeyrinyağı mahsulünün on senedenfoeri görülmemiş bir bollukta olması ve Hatay zeytinyağlarmın Avrupaya «evVpdilme«i de bahis mevzuu olmuştur. Devlet Reisi öğleye kadar burada tetkikatma devam etmiş, sonra refakatierindeki zevatla birükte Albav Sükrü Kanatlmın davetine icabet ederek Orduevi; v ne ^ifm «tir. err.»V»» Antakya Rapkonsolosu FetVıi n P n l i T^kenderun Konsolor •u Abroed, I ^n Konsolosu Nimetullah = Fei'ha hazır buiunmuşlardır. Orduevinden sonra Halkevine gidilmi«. Devlet Reisi burada Îskenderun Halkevi B^kanı meb'us Hamdi Selcuk tarafmdan kaTsılanmırtır. Bir müddet Halkevinde tevakkuf eden Sökmen, Halkevi çalışmaları haVkında Hamdi Self'kfan izahat almış. orada hazır bulunan Halkpvi mensublannm ve halkın d'leklerini dinlemiptir. Halkevi İ7cfleri Isiiklâl marsım sövlemîslerdir. Bundan sonra Halkevinin kurmakta old"5u müzp salonu gezılmiş, burada da bılhassa lskenderun kolundan Hatav toprağma ilk giren iki zabitimizin e'l'biseleri, ilk sçiren Mehmedcisin postalı ve ilk avak basan W>r atm nalları şözc carpmıstır. Bundan sonTa. Devlet ReUi Antakya ya, oradan da Harbiyedelci ikametgâhımi«tir. Bu seneki mracatm şayanı memnum na dönmü.stür. Berlin 22 (a.a.) Japonyamn diplomatik ve sevkulceyş vaziyetini tetkik eden «Frankfurter Zeitung» Amerika hükumetinin son zamanlarda ittihaz etmiş olduğu kararların Japonyamn feci va ziyetini pek iyi göstermekte olduğu mütaleasmı serdetmektedir. Büyük Okyanus adalarımn tahkimi kararı, Japon yanın askerî bir çember altına almmak teblikesine maruz bulunduğunu göstermektedir. Bu karar, Amerika, İngiltere ve Fransanın Tokyoda tehdidkâr notalar göndermekte oldukları ve Amerikalılarla İngilizler tarafından Çine ikrazlarda bulunduğu bir sırada verilmiştir. «Berliner Boersen Zeitung>, Ameri kanın vücude getirmek tasavvurunda bulunduğu yeni üssü babrileri gösteren bir harita neşretmiştir. Bu üssü bahriler, bilhassa Hind Okyanusunda vücude getirilecektir. Ruzvelt'in projesi, Amerikanın ce nubu şarkî istikametinde taarruzda bulunmak fikrinde olduğunu gösteriyor. Japonyaya karsı tevcih edilmiş olan ve her gün şiddeti artan tehdid, Tokyoda heyecan tevlid etmektedir. Ameri kalılar, Vaşingtonun Japonya istikametinde muazzam bir ezici merdaneyi harekete getirmek tasavvurunda olduğunu inkâr edemezler. Amerika, otoriter devletlere, komintern aleyhindeki mi saka dahil memleketlere taarruz hususunda dahilî vukuat yüzünden zayıf düşmüş olan Sovyet Rusyanın yerine kaim olmuştur. Hatay devlet reisinin yaptığı tetkikler Japonyaya karşı savrulan tehdid Cünadotu, Para: 9 n Hayal saridir. Akşamüstü kendi kendime şehre dönerken ben de nazariyeler yapmağa başladım: Arkadaş memleketi bana ucsuz bucaksız bir sahne gibi tasvir etti. Bu sahnede bebbaht ve karanlık bir ortaçağ dekoru üzerine ilk perdeyi kapadık. U zaktan imrendiğimiz ileri memleketlerinkine benziyen medenî bir dekor üzerine ikinci perdemizi açmak üzereyız. On beş yıllık ardsız arasız bir çalışma ancak bu dekorun esaslı bir çerçevesini kurmağa kâfi gelebilmiştir. Hüzün ve nevrasteni yatağı izbeler, viraneler ara sında belirmeğe balşamış tektük modern binalarla medenî bir şehir çehresi almağa uğraşan kasabalar; demiryolan; kamyon yollan; köprüler! yeni mekteb, hastane, fidanlık, hara gibi bazı faydah müesseseler.. Fakat arkadaşın tasvir ettiği tam verimli iş hayatınm başlaması için bu kâfi değildir; daha pek çok çalışmalara ihtiyac vardır. Sahnemiz boşluklar, eksiklerle dolu dur. Şu dağdan akan darmadağın suları bir araya toplar ve şu boş ovanm ortasmdan muntazam bir kol halinde geçirirsek ova acaba yeşerir, tarlalar, bahçeler ve köylerle donanır mı? Belki evet, belki hayır... Şu bildiğimiz tepelerden bambaşka bir rengi olan ve bazı meslek adamlarınca içinde zengin bir maden bulunması muhtemel görülen tepeler kazıhrsa acaba hakikaten maden bulunabilir mi? Belki evet belki hayır... Şu derenin üzerine bir köprü kurarsak acaba karşı yamacdaki tektük evler çoğalarak bir köy halini alır mı? Gene belki evet belki hayır... Fakat neticeler hayır da olsa biz bunların hepsini yapmağa mecburuz. Topraklarımızın üstünde ve altında ne ihtimallerin uyuduğunu biliyor muyuz? Kendi yurdumuzda henüz on beş yıl evvel keşfedilmiş bir ıssız adada gibiyiz. Şimdiye kadar müspet olarak pek az şey öğrenebilmişizdir. Filân vilâyette büyük ümidler içinde işlemeğe başladığını gördüğümüz bir maden, bir başkasında birkaç heveskârın çılgınca uğraşmaları ne ticesinde iklime alıştırılmış bir sıcak memleket meyvası bu ihtimaller dünyasından nümunelerdir. Biz bu ucsuz bucaksız sahneyi hatta yakın bir istifade beklemeden, içinde hangi şekilde bir hayatın meydan alacağını düşunmeden baştanbaşa taramağa, işlemeğe ve medenî müesseselerle donatmağa mecburuz. Bir yerde hayatın başlaması için orada evvelâ hayatın barınmasına ve normal şartlar içinde inkişafına müsaid iklimin yaratılması lâzımdır. Açık havada ve çıplak toprakta ye tişmesi mümkün olmıyan bir meyvayı bir serin sun'î hararet ve ışıkları, kimyevi gübreleri içinde yetiştirmekte maddî im kânsızhk yoktur belki. Fakat bunu yapmak, emeğile yaşamak ihtiyacında bir iş adamının normal faaliyeti değil bir zengin veya heveskârın fantezisi olur. Maalesef temiz niyetlerle dolu bir çok insanların iş adı altında başladıkları ve mu ' kadder bir iflâsla neticelendirdikleri bir çok teşebbüsler hakikatte bu fanteziden pek farklı olmıyan iktısadî maceralardır. Arkadaşın normal iş muhiti adı altında stediği şey memleketin baştanbaşa yol, su, şimendıfer, liman ve saire gibi maddi vasıtalarla donanmasıdır. T a ki herkes her şte asgarî emek, azamî kârla muvaffak olsun, nüfus ve refah artsın; milletimiz gelecek tarihteki mukadder rolünü, başka milletlerinkinden geri olmıyan şartlar çinde başarmağa muktedir olsun. Asırlarca geri bırakılmış bir memleketin bu kadar geniş ve esaslı bir imar işini devlet yalnızbaşına omuzlarına yüklenebilir mi? Hayır... Onun bugünkü muay yen mevzulu işleri başından aşkındır. Hatta iyi düşünürsek, görünüşte havaya rüzgâr tohumu serpmeğe benziyen bu işi onun biraz da muayyen vazifeleri dışında görmemız lâzim gelir. Devlet bugün için hayatın ihtimalleıine değil ancak onun filen başlamış olduğu yerlere yardım elini uzatabilir. O bir çivisine kadar hesablamak mecburiyetinde bulunduğu köprüsünü nehrin leride insan ve araba geçmesi muhtemel olan yerlerine değil ancak iki tarafında kalabalıkların bekleştiği yerine kurmak ktidarındadır. Bir batak mıntakasında yapacağı zehirli sinek mücadelesinin masrafmı o sineklerin bugün öldürmekte olduğu insan miktarına göre hesab etmek zaruretindedir. Bunun açık bîr mîsafinî devlet hesabma tahsil yapmakta olan çocuklarda görebiiriz. Münevyer insan krtlığından şikâyet edilen bir devirdeyiz. Gece mekteblerinde meccanî çocuk okutmak muhtac olduğumuz cevheri bulmak için bir kazı ya hud tecrübe yapmak demektir. Bu tecrübeyi her yıl on yedi milyon nüfusun nihayet üç dört yüz çocuğunda yapabiliyo ruz. Çünkü diğer hayatî ihtiyaclardan artan paramız ancak buna müsaiddir. Sonra imar işlerine ayrılan devlet parasında bir nevi sermaye karakteri bulunduğunu düşünmek lâzımdır. Ferd veya şirket gibi devlet de parasını ancak muayyen mevzuu olan ve muayyen bir zamanda bir fayda temin etmesi muhtemel olan emin bir işe bağlıyabilir. Onun kuruduktan sonra ne işte kullanılacağı kararlaşmamış bir bataklığa, senede kaç gemi yanaşacağını eweld«n bilinmiyen bir limana sarfedilecek parası olamaz. Beşer, onar yıllık imar programlarında bile bu yakın yahud uzak bir menfaat gayesi görmek mümkündür. Şu halde ne ferd gücile, ne devlet gücile yakın zamanda başarılması mümkün olmıyan bu faydalı işler için arkadaşın iş mükellefiyeti nazariyesinden başka çıkar yol bulamryacak mıyız? * * * Bazan hudud dışındaki ufuklara bakıp evhama kapılır gibi oldukça silâhlı Mehmedciğin hayali bizi nasıl teskin ederse hudud içine aid bu sualler karşısında da kazmalı Mehmedciğin hayali gene öyle imdada yetişti. Biraz evvel arkadaşa veremediğim cevab şimdi dudaklarımı yakıyordu: Bir iş mükellefiyeti düşünmek ni çin? Bir mükellef ordusunun zarurî masrafı bizde hür bir işçi ordusunun ücretinden çok mu farklı olacaktır?Güzel kuvvetini harbde olduğu gibi julhta da bir zevk gibi harcamasını bilen bir milletimiz var. Görmediğim pek az köşe bucağı kalan memleketin her tarafında, kömür, bakır ve saire madenlerimizde, şoselerde, durmadan şark hududlarımıza doğru uzıyan demiryollarında onları çalışırken gördüm. Hiçbir memlekette onlar kadar aza kanaat eden ve azla mes'ud olan işçi yoktur. Sonra en sefil bir para bunların avcuna düştüğü zaman bir tılsıma tahavvül ediyop; iştira kuvveti kat kat artıyor. Nihayet hiçbir zerresi lüzumsuz istihlâklere gitmiyerek gene içimizde, kendi elimizde kalıyor. Elverir ki iş programımız gittikçe zenginleşerek devam etsin. Aradığımız gaib hazinesi milletimizin mayasında, kendi içimizdedir. İHEM NALINA MIH1NA Yaptıkları ayaklarına dolaşanlar on günlerde, ortaya bir Satie binası meselesi çıktı. Mülga Elektrik şirketinin bir veledi olan Satie şirketi, Salıpazarındaki binasım Nafıa Vekâletinin istimlâk etmek üzere olduğunu görünce 147 bin lira fazlasile 250 bin liraya hemen Denizbanka satmış ve önceki istimlâk işini Denizbanktan gizlemiş. Şimdi Nafıa Vekâleti, istimlâk bedelinin kanunen gayrisafi iradın 10 misli üzerinden hesab edilmesi ve bu takdirde binaya 100 küsur bin lira verilmesi lâzım geldiğini iddia ediyor; yarıda kalan istimlâk işini tamamlamak istiyor. 1933 senesinde Satie binasımn inşası bittiği vakit Beyoğlu bina tahrir komisyonu, bu binaya 107 bin lira kıymet takdir etmiş, vergi de bu kıymet üzerinden kesilmiştir. Fakat şirket, komisyonun kararına itiraz etmiş, binanın 70 bin liradan fazla kıymeti olmadığını vesaikle ispata çahşmıştır. Satie'nin itirazı, vergi istinaf komisyonunda tetkik edilerek binaya yeniden kıymet takdir edilmiştir. Bu komisyon binanın kar bedelinin 10,680 lira olduğunu ve hakikî kıymetinin de 106 bin lira olması icab ettiğini kararlaştırmıştır. Satie, bu kıymete itiraz etmediğinden binanın kıymeti, o zaman, hem tapu kütüğüne, hem de vergi defterine 106 bin lira olarak kaydedilmiş, bu kıymet kat'iyet kesbetmiştir. Şimdi, bu vaziyette, kanunlarımızın 250 bin lira üzerinden yapılan satışın bozulmasına ve binanın 106 bin liraya is timlâkine müsaid olduğu söylenmektedir. Nafıa ve îktısad Vekâletlerinin Satie'nin Denizbanktan aldığı 147 bin lira fazla parayı, şirkete kaptırmıyacaklarma şüphe yoktur. Istiklâl madalyası Şarka doğru alacak alaylar genişleme siyaseti Wiedman'm yeni vazifesi Amerika, Avrupanm Bu tarihî alayların numa Amerikalılar, Hitler'in vaziyetini iyi görmüyor ralarını neşrediyoruz yaverini istemiyorlar Vaşington 22 (a.a.) Almanyadan alınan haberler siyasî Amerikan mahfil lerini Avrupada vaziyetin bir buhrana doğru sürüklendîğini düşünmeğe sevket mektedir. Fakat yeni Alman tazyikmın icra edildiği noktalar üzerinde kanaatler muhteliftir. Birçok kimseler Alman zi mamdarlannın şimdiki halde «şarka doğru genişleme» siyasetini bir tarafa bıraktıkları ve müşahede edilen yeni tezahürlerin doğrudan doğruya garb demokrasi lerine müteveccih olduğu kanaatindedir ler. Burada söylendiğine göre Franko'nun zaferi asrı hazır tarihinde ilk defa olarak iki totaliter devletin Atlantik denizinde yerleşmesini mümkün kılacaktır. Bu ka naat bir çok yüksek memurlar tarafından izhar edilmektedir. Bu ise îngilterenin silâhlanma programının vüs'at ve tatbikmı izah etmeğe kâfidir. Amerikanın haricî siyasetini idare e denler, efkân umumiyenin vaziyeti her gün daha iyi anladığından emindirler. Sulh taraftarı olan muhaliflerin Ruz velt'in taleb ettiği silâh tahsisatının kabul edilmesine mâni olacak kadar kuvvetli oldukları görünmektedir. Ankara 22 (Telefonla) 15 mayıs 1335 tarihinden 9 eylul 1338 tarihine kadar millî orduda vazife alan alay sancaklarma birer Istiklâl Madalyası verilmesine dair olan kanun bugünlerde Meclisten çıkacaktır. Bu kanun muci bince sancakları İstiklâl madalyasile tebcil edilecek olan şanh alaylanmızın sınıflarını ve numaralarmı bildiriyo rum: Vaşington 22 (a.a.) Wiedemann'ın San Fransisko'ya geleceği hakkında Berlinden verilen haberler, Amerikari mahfillerinde fena karşılanmaktadır. Bu mahfiller, harb esnasında birkaç kere gizli vazifeler ifasma memur edilmiş olan bu eski Bavyera zabiti ile Hitler arasmdaki samimiyetin Amerikada sempati uyandıracak mahiyette olmadığını beyan etmektedirler. Wiedemann'm bir müddet sonra Dieckhorf'un yerine getirileceğine dair dolaşan şayialar bilhassa gayrimüsaid bir şekilde tefsir edilmektedir. Ayni mahfiller. geçende Nevyorkta cereyan eden casus nazilerin muhake mesi esnasında Wiedemann isminin telâffuz edildiğini hatırlatmakta ve Wiedemann'ın «şüpheli çehresi> ile Vaşingtonda çok sempati kazanmış. meslekten yetişme bir diplomat olan Dieckhof'un şahsiyeti arasında bir mukayese yap maktadırlar. Topçu alaylan Sarıkamış ağır topçu alayı ve 15, 23, 57, 11, 12, 14, 6, 3, 4, 7. 8, 16, 17, 1, 41, 61, 20 ve 2 numaralı alaylar. Siivari alaylan 2, 4, 13, 20, 27, 28. 29, 3, 5, 34, 54, 10, 11, 14, 21. 24. 33, 37, 38, 9. 36, 15. 16. 12, 17, 18, 6, 53, 19, 55, 1, 23 numaralı alaylar. Piyade alaylan Iğdır hudud, Kızılçakmak hudud, Caksu, Burçka, Van alaylan 38, 45, 56, 31, 68. 69, 27. 39. 176, 46. 9, 10, 13, 70, 126. 127. 34. 35, 36, 25. 26. 30. 59 .50, 51, 52, 7. 8, 11, 40, 42, 58. 2, 23, 41, 131, 135, 189. 43. 44, 64, 47, 62, 63, 3, 4, 5, 12. 16, 19, 159, 174, 190. 15, 24, 17. 28. 29, 18, 60, 53, 54, 55, 67, 73, 33, 65, 66, 71, 1, 6, 14, 36 numaralı piyade alaylan. İstiklâl madalyalan bu tarihî alaylaSilâhlanma işi nmızın şerefli sancaklanna merasimle Vaşington 22 (a.a.) Amerikanın talik edilecektir. silâhlanması işini tensike tevessül eden Ruzvelt, Riyaseticumhur sarayında Harbiye Nazın Woodring, Harbiye müsteşan Jhonson, Hava kuvvetleri kumandanı General Arnold, ordu erkânıharbiye reisi General Craig ve erkânıharbiye ikinci reisi General Marschal ile silâhlanma plânmın teferruatı ve kongrenin encümenleLondra 22 (a.a.) Başvekil Çemberrinde yapılacak olan tahkikat hakkında layn pazartesi akşamı (bu akşam) radyoda bir nutuk söyliyerek gönüllü millî bir konferans akdetmiştir. hizmeti için kayıd muamelesini aça Riyaseticumhur memurlan, bu konfecaktır. ransı diğer bir takım konferansların takib Liste, salı günü neşredilecektir. Zanedeceğini beyan etmektedirler. nedildiğine göre. kayıd muamelesi e Önümüzdeki konferanslarda bahrî saslı 3 milyon vazifeyi ihtiva etmektedir. program mevzuu bahsolacaktır. Harb halinde bu vazifeye tayin edilmiş olacaklar oldukları yerlerde sefcrber Amerikanın Paris sefiri edileceklerdir. Amerika ile Avrupa arasında hava seferleri Vaşington 22 (a.a.) Siyasî Amerikan mahfilleri 6 ay müddetle Atlantik aşırı bir hava servisi ihdasına müsaade ettiğinden dolayı Fransa hükumetine karşı memnuniyetlerini beyan etmek tedirler. Bu suretle bir veya birkaç Amerikan kumpanyası Fransaya doğru yolcu, posta ve eşya nakliyat servisleri ihdas edebileceklerdir. Hariciye Nezareti müte kabiliyet esasına müstenid bir itilâf akdi için müzakereye girişmeğe hazır bulunduğuna dair Fransa hükumetine teminat vermiştir. İyi haber alan mahfillerde söylendi ğine göre. bazı Amerikan kumpanyalan ilkbaharda hava servislerinin işletilmesini derpiş eylemektedir. Bu kumpan yalar tarafından tanzim edilecek olan servisler haftada, gidip gelme olmak üzere 4 seferi tecavüz etmiyecektir. 1939 yılı müstemleke yılı olacakmış Rib^entron, Varşova da neler konuşacak ? Benkn söylemek istediğim, bu halin sık sık görüldüğüdür. Bakınız, Satie az vergi vermek için binasımn kıymeti 70 bin lira olduğunu ispata çalışmış, fakat ilk konulan kıymetten yalnız 1000 lira indirtmeğe muvaffak olmuştur. Eminönünde yapılan istimlâklerde de, binalara gayrisafi iradlannın on misli üzerinden fiat konulunca birçok itirazlar ileri sürülmüştü*. Sonra, itirazlar tetkik edilince görüldü ki bu binalara, bina tahrjr komisyonları tarafından kıymet konulduğu zaman, emlâk sahiblerinin çoğu, bizim binamız bu kadar etmez, diye itiraz etmişler, konulan kıymetleri az çok indirtmeğe muvaffak olmuşlardır. Böylece istimlâk bedelleri, kendilerinin, itiraz üzerine itiraz yaparak vaktile indirttikleri kıymetler üzerinden ödenmişu'r. Bu, mal sahiblerinin az vergi vermek için yaptıkları ve muvaffakıyetle başardıkları gayretlerin neticesidir. Satie'nin de yaptığı ayaResad Nuri GÜNTEKÎN ğına dolaşmış oluyor. Az vergi vermek maksadile, binaya 70 bin lira kıymet koy[* Bundan evvelki yazılar 29, 31 birincldurtmak için yaptığı itirazlar, o zaman kânun ve 7, 10, 13. 16, 18, 22 ikincikânun muvaffakiyetle neticelenmemiş ise de, bitarihii sayılarımızda çıkmıştır. nanın hakiki ve kat'î kıymetinin 106 bin lira olduğu, şimdi değil, dört sene evvel tahakkuk etmiştir. Binayı gizlice 250 bin liraya satabilmesi, kısa bir müddet için muvaffak olmuşsa da, nihayet iş meydana çıkmıştır. Binanın hakikî kıymetinden fazla olarak aldığı 147 bin lirayı geri vermek mecburiyetinde kalacaktır. Buna «kendi düşen ağlamaz» derler. îstanbulun imarı için yapılacak istimlâklerde, birçok böyle hâdiselerle karşılaşacağız. Artık bundan sonra, fazla kıymet, fazla vergi itirazları yerine binama az kıymet koydunuz, az vergi alıyorsunuz, gibi, hiç görülmemiş ve hiç işitilmemiş yeni çesid itirazlarla karşılaşırsak şaşmıvalım. Bu netice, istimlâklerin fazileti tertibkârisi addolunabilir. Millî hizmet İnffilterede üc milyon gönüllü kaydedilivor Milletler Cemiyetinde Cenevre 22 (a.a.) Milletler Cemi yeti konseyinin hususî celsesinde daimî merkezî afyon komitesi azalığma mer kez Bankası sabık umum müdürü Sa lâhaddin Çam intihab edilmiştir. Bu azalığm mandası beş senedir. Konsey, gene gelecek hususî celsele rinde Milletler Cemiyetinin münakale ve transit komisyonu azalığına hüku metimiz tarafından namzedliği konulan Nafıa Vekâleti nakliyat şubesi reis vekili Ali Rıza Akatm intihabı işini tet kik ve intaç edecektir. Bu komisyon azalarının mandaları üç yıldır. Mersin Belediye reîsliği Nevyork 22 (a.a.) Amerikanın PaAnkara 22 (Telefonla) Mersin Beris sefiri, William Bullit. Parise gitmek üzere «İle de France» vapuruna binmiş ediye reisliğine Mithatm intihabı tastir. Mumaileyh, Havas ajansı muhabiri dik edildi. ne. vazifesi başma dönmekte olmasm Çek Macar ihtilâfı dan pek ziyade istifadeli olan Amerika halledildi seyahatinden memnun olduğunu söylePrag 22 (a.a.) Resmî bir tebliğ. Mamiş, fakat bu babda fazla izahat ver car Çek hudud hâdisesinin Budapeş memiştir. Polonya Estonya ticaret tedeki Macar elçisine göre, Csaky ile yapmış olduğu görüşme neticesinde dositilâfı ;ane bir zihniyet içinde halledilmiştir. Varşova 22 (a.a.) Dün, Tallin'de bir Macar hükumeti. Viyana hakem ka Polonya Estonya ticaret itilâfı parafe rarımn tatbikı işinin önümüzdeki hafta edilmiştir. içinde toplanacak olan muhtelit bir koBu itilâf mucibince Polonva demir ve misyona havale edilmesi suretinde Çeksanayi muamelâtı ihracatını artıra er tarafından yapılmış olan teklifleri caktır. kabul etmiştir. Fransaya dönüyor Mecli» encümenlerinde Ankara 22 (Telefonla) Meclis Maliye Encümeni yarın umumî heyet içtimamdan sonra toplanacaktır. Yarın arzuhal ve memurin kanunu muvakkat encümenleri de toplanacaktır, Varşova 22 (a.a.) Havas ajansının muhabiri bildiriyor: Beck, hali hazırda siatikten muztaribdir. Maamafih mu maileyhin yakında iyileşerek 25 son kânunda Von Ribbentrop'un ziyaretini kabul edeceği ümid edilmektedir. Resmî mahfiller, Von Ribbentrop. ihya edilen Polonyanın merkezini ziyaret edecek olan ilk Alman Hariciye Nazın olduğunu kaydetmektedirler. Nazıra 20 kadar Alman memuru ve diplomatı refakat edecektir. Ayni mahfillerde söylendiğine göre, Alman nazırımn ziyareti Polonya Almanya ademi tecavüz beyannamesinin yıldönümüne tesadüf edecek ve bu paktın kıymetile Polonyanın haricî siya setinde gösterdiği isabet teeyyüd ede cektir. Bu ziyaret kendisini bazan şiddetle tenkid etmiş olan muhalefete karşı Beck tarafından kazanılmış bir muvaffaki yet addedilmektedir. İyi haber alan Leh ve Alman mahfillerinde söylendiğine göre. Von Ribbentrop'un ziyareti geniş mikyasta bir noktai nazar teatisine vesile teşkil etmiyecektir. Çünkü, Berchtesgaden'de yapı lan son Beck Hitler mülâkatından sonra yeni bir hâdise çıkmamıştır. Bununla beraber Polonya matbuatı arazi tadilâtı projesine dair ecnebi matbuatı tarafından verilen haberlerin bir hayalden ibaret olduğunu bildirmekte ve Von Ribbentrop tarafından yapıla cak ziyaretin şarkî Avrupa hududları nm istikrarım teyid edeceğini ilâve eylemektedir. Diğer cihetten iyi haber alan Polonva mahfillerinde söylendiğine göre, 1939 senesi, bir müstemleke talebleri senesi olacaktır, . Suriye partileri arasında anlaşma [Baştaraft 1 ind sahifedei Bu münasebetle, Başvekil Mardam Bey, tahrirî beyanatta bulunarak Fran sa Suriye işbırliğine sadakatini tebarüz ettirmiş ve ezcümle demiştir ki: « Parlamentonun daima tam mü zaheretini kazanmış olan politikam, Su riyenin istiklâlini Fransanın dostluğile realize etmektir. Suriye halkmın dirayet ve olgunluğunu göstereceğinden ve yeni Fransız yüksek komiseri Puaux'ya iti mad edeceğinden eminim.» Lübnanda kabine buhranı halledildi Beyrut 22 (a.a.) Kabine buhranı halledilmiş ve eski Başvekil Aptullah Yafi yeni kabineyi teşkil etmiştir. Lüb nanın iki mühim partisi olan Meşrutiyet partisile Cumhuriyetçi birliği partisi ara sında işbirliği ortadan kalktığı için bu seferki kabineye yalnız ekseriyeti teşkil e den Cumhuriyetçi birliği partisi azası gj> miş bulunmaktadır.