8 Birinciteşrin 1938 CUMHURÎYET BEYRUT MEKTUBLARI: Cemil Mardam'ın içinde kaldığı müşkül vaziyet Paristen ve Şamdan gelerek Lübnana ve Suriyeye yayılan haberlere göre Başvekil bir daha memleketine dönmiyecekmiş Beyrut, 2 ilkteşrin Büyük günler, korkulu günler geçir dik. Avrupadaki buhran burada derin akisler yaptı. Çekoslovakya ile Almanya arasındaki alacak ve verecek davasil hiçbir alâkası bulunmıyan bu sakin Akdeniz şehrinde, bir Avrupa harbinin bütün endişeleri, bütün korkulu ihtimalleri herkesin gözünde günden güne ve saatten saate büyüyerek vehimleri harekete getirdi ve insanları telâşa, endişeye sev ketti. Cihan Harbinde açlık çok çek miş olan memleketlerden biri de Beyrut ve alelumum Lübnandır. Bizzat zahire yetiştiremiyen, ihtiyacını trenle yahud da deniz yollarından getirmek mecburiyetinde bulunan bu memleket Akdenizde patlıyacak ve Fransayı içine alacak bir harb ihtimali karşısmda tiril tiril titredi. Fransa hükurn/ti tarafmdan Lübnan ve Suriyede harb ihtimallerine delâlet eden tedbirler alındıkça herkesin yüreği hopladı. Un, şeker, nohud, pirinç gibi birinci derecede mühim yiyecek maddelerine hücum edildi. Bir iki gün içinde yüzde otuz derecesinde artan fiatlara rağmen varlığı yerinde olanlar mütemadiyen mubayaalar yaptılar. Düne kadar bu vaziyet devam etti. Dündenberi herkese fe rah geldi ve bu yiyecek maddelerine karşı yapılan spekülâsyon durdu. Münih anlaşmasj imdada yetişmemiş olsaydı Beyrut ve Lübnanda yiyecek maddeleri dükkânlardan kalkıp evlerde toplanmış olacak ve bunun neticesinde stok yapmağa kâfi paraları bulunmıyan fıkara kütlesi ki burada p«k çoktur aç kalacaktı. Almanya ile Çekoslovakya arasındaki bir davada Lübnanm ne alâkası var? Meğerse varmış. Lübnanlılar bunu bu defa çok iyi anladılar. *** Son zamanlarda Avrupa ahvalinin vahim bir cereyan almış bulunması burada bütün gözlerin o tarafa dönmesini mucib olmuştu. Bunun neticesinde dahilî işlere karşı alâka, daha doğrusu dahilî dedikodu bir dereceye kadar azaldı. Bununla bejaber yiyecek maddelerine muhtac olduğu kadar, yaşamak için, dedikoduya da muhtac olan bu memleket, son za manlarda bir taraftan yiyeceğe saldırırken diğer taraftan dedikodulardan da mahrum kalmadı. En başta gelen dedikodu, Suriye Başvekilinin Paristeki vaziyeti etrafında cereyan edenidir. Malum ya, Suriye ile Fransa arasmda akdedilmiş olan ittifak muahedesinin Fransa parlamentosu tarafmdan tasdikı etrafında son müzakereleri yapacaktı. Evvelâ Cenevrede bazı temaslar yaptıktan sonra Parise giden Cemil Bev, çok talihsiz bir Başvekil olacak ki iki senelik Başvekâletinin yegâne mevzuu ve hedefi olan muahedenin ilk kelimesi üzerinde bile bir müzakere yapmağa imkân bulamadı. Pariste geçirdiği ilk günler esna sında şundan bundan bahsettikten sonra Fransa Hariciye Nazırile Lonuşucakken Avrupa ahvalinin birdenbire fenalasması üzerine Fransa Hariciye Nazırile bir kerecik olsun temasa imkân bulamadı. Vaziyet bu merkezdeyken birdenbire Paristen bazı haberler geldi ve buna Şamdan gelen bazı dedikodular da inzimam etti. Paristen gelen haberlere göre Surive Basvekili, oturduğu oteli bırakıp hususî bir konak kiralamış ve ailesile birlikte oraya yerleşmhti. Samdan gelen ve burada büyüyüp giden dedikoduya göre de Cemil Bey, Fransa ile yapacağı ve henüz yapmağa bir türlü muvaffak olamadığı müzakereler hakkmda, iyi bir netice bakımından, büyük bir ümidsizliğe d'"=müs olduSu icin artık bir daha Suriyeve avdet edemiyeceğini anlamış ve şimdıden Pariste yerleşmeğe karar vermiş! Buradaki malumat, Şamdan gelen ve ekseriyetle muhaüfler tarafmdan çıkarı lan haberleri esas itibarile teyid ediyordu. Yani Cemil Beyin oteli bırakarak hususî bir eve yerleşmiş olduğu muhakkaktı. Fakat, bunun sebebi hakkmda söylerüen sevler dogru muydu, değil mivdi? Bu cihet belli değildi. Cemil Bey, Surivenin istiklâli meselesinde Suriye halkına k=ırşı hakikaten pek mühim taahhüdlere rrmi'ti. Şimdiye kadar bu maksadla üç cMa Parise gitmiş, üçünde de elleri boş olarak dönmüstü. Dördüncü defa olarak bu sefer giderken de bu işi mutlaka bir neticeye bağlamadan dönmiyeceği hak k'nda alenî taahhüdlerde bulundu. Gi c*°li bir avı geçti.Şi halde şimdiye kadar Htta ciddî bir müzakereye bile girişmeris olması, vaziyetin pek de hoşa gider u r mahiyette bulunmadığını eösteriyor 'u. İşte, yukarıda bahsettiğim dedik Istanbul kadastrosu sür'atle ilerliyor Istanbul, Adalar ve Kadıköyünde birçok yerler ikmal edildi Istanbul Kadastrosunun ikisi merkezde, diğer Kadıköyünde olmak üzere üç müdiriyet tarafmdan tedvir edilmekte ve bu müdiriyetler de Iüi.umu kadar cnıntakalara ayrılmaktadır. Beyoğlu ciheti de ayn ve müstakil bir saha teşkil etmektedir. Birkaç senedenberi sessiz sadasız, fakat ciddî bir tarzda devam eden çalışmalar umumun memnuniyetıni celbedecek şekilde ilerlemektedir. Köprüden Gazi bulvarma kadar uzanan Eminönü kazasındaki bütün mahallelerin kadastrosu birinci müdiriyet tarafmdan yapılmış ve tekmil işlerin fennî ve hukukî kısımları sureti umumiyede tamamen ikmal edilmıştir. Ancak bu saha dahilinde bulunup hususî vaziyetleri itibarile tahkikma lüzum görülen tek tük bazı gayrimenkuller kalrr.ışsa da bunlarm da intacını temin için iktıza eden tedbirler alınmıştır. Fatih kazasile ilerisini deruhde etmiş olan üçüncü müdiriyet merkez nahiyesinde bulunan Gurebahüseyinağa, ve Babahasanilmi mahallelerinin kadastrosunu ikmal ve hatta buna dair kütükleri Tapu sicil muhafızlığırja devretmiştir. Gene kadastrosu ikmal edilen Muradpaşa ve Sofular mahallelerine dair kütükler de devredilmek üzeredir. Halen Samatya nahiyesinin îğnebey mahallesinde hummalı bir tarzda uğraşıl makta ve daha evvel başlanılıp da kadastroları muhtelif ve müteaddid sebeblerden henüz ikmal edilemiyen Hüsambey ve civar sair mahalleler de noksan kalan işlerin inticına gayret edilmektedir. Hay dar ve Küçükmustafapaşa mahallelerinin kadastrolarına başlanılmıştır. Halen tahdid ameliyesile iştigal olunmaktadır. Fener nahiyesine gelince, Haraccımehmed ve Kasabdemirhan mahallelerinin kadastroları birinci müdiriyet tarafmdan ikmal edilmiştir. Çaph senedlerin alâka darlara tevziine başlanılma.k üzeredir. Kadıköy Kadastro müdiriyeti bu sa hada fazla kıymet ve ehemmiyeti olan Caferağa ve Osmanağa mahallelerinin başlanılmış olan kadastrolarmın intacı için hummalı bir tarzda çalışmaktadır. Beyoğlu kadastrosu Kulekapı civarından başlanılarak Taksim meydanma doğru ilerlemektediı ve Taksim meydanı civarındaki yerlerin kadastrosu üzerinde çalışmalar büyük bir intizam ile devam eylemektedir. Büyükadanm kadastrosu ilkönce ya pılmıştı. Daha sonra Heybeli ve Burgaz adalarımnki de ikmal edildiğinden bura larda sened tevzıatına başlanmıştır. Yakmda bunun arkası alınarak sicilleri Tapu muhafızlığına devredilecektir. Kınalıadada devam eden mesai de bitince Adalar kazasının kadastrosu tamatnlanmış olacaktır. Yakında kadastvolarma henüz başlanmamış diğer sahalara mühendislerimiz vaz'ıyed edecekleri için bu mmtakalar'n kadastroları ilân edilmesi akabinde halkın bu işlere aiâka göstermesi kendi menfaati muktezasındandır. Bu suretle hem tasarruf erbabımızm hukukları kolayhkla ve esaslı bir tarzda temin edilmis olacak hem de kadastro i=!erinin te?riine halkım:zın faydalı yard.mı dokunacaktır. Halkm ihtiyar edeceği külfet bir beyanname tanzim ve ibraz e'mekten ibarettir. Hıçbir masraf veya refrni istilzam etmiyen bu muamelenin kolaylaştırılması maksadilî. meccanen verilmekle olan beyannameleT dercediulecek malumat ve kavid suretlen hak';'"da esha'o; rr;e?alihe icab eden izahat memurlar tarafmdan nazıkâre bir tarzda verilmekıe olduğunu kavd ve işar?t etmek iktıza eder. Gösterilmekte olan kolayl'Vlar cidden şayanı takdirdir. Çinde suikasd cemiyetleri KOŞE «Semalar Kralı » Hung sayısız cinayetten sonra zehirle öidürüldü Sayısız vahşet eseri gösteren bu cemiyet 1911 de tekrar faaliyete başladı Bokser'lerin isyanı ise bir manzume ile bastırıldı PENCERESİNDEN Ebedî sulh Suriye Basvekili Cemil Bey Mardam du, bu vaziyetten doğmuştur. Son günlerde dedikodu o kadar büyüdÜ ki nihayet Şamda Cemil Beyin vekili olan Sadullah Bey Cabiri bu bahse karışmağa mecbur oldu. Gazetecilere beyanatta bulunurken bu meseleyi zikrederek bazı izahat verdi. Ancak Sadullah Bey Cabiri de bu hususta herkesten çok birşey bilmiyor. Cemil Beyin hususî bir konak tutup oraya yerleşmiş olmasını yalnız «ailesinin beraberinde olması» hâdısesile izah ediyor. Otelde misafir olarak otur mak, herhalde büyük bir hususî konak tutmaktan daha pahalı değildir. Bunun için meseleyi tasarruf arzusile izah etmeğe imkân yoktur. Şu halde izah olarak geriye bir «lüks hevesi» le «kat'î surette Parise yerleşmek» projesi kalıyor. îster lüks hevesi olsun, isterse Parise kat'î surette yerleşmek arzusu olsun, neticede bu vakıa, muhaliflerin Cemil Beye ve onun hükumetine karşı şiddetli hücumlar ya pabilmelerine imkân hasıl olmuş demektir. «Fakir Suriyelilerin paralarile Pariste saltanat sürüypr!» diye şimdiye kadar yaptığı Paris seyahatlerinin Suriye halkına maliyetini hesab eden muhalifler bu defa ellerine çok kuvvetli bir tutamak geçirdiler. Dedikodu, çürümez bir sakız gibi ağızlarda çiğnenip duruyor. Hele «fakir Suriye halkının paralarile Pariste saltanat sürme ihtimali bir tarafa bırakılıp oraya yerleşme iktimali agza alındığı zaman artık dillerin nekadar uzayabileceğini hesab etmek kolaydır! on siyasî hâdiselerin parlamento sıralarına gazete sütunlanna vac digâr bıraktığı hatıralar ara mda bir de «ebedî sulh» şekerlemesi var. Hitler Çemberlayn tezgâhında kaynatılıp kortarılan bu şekerleme, İngiltere ile Almanyanın bundan sonra daımî bir sulh içinde yaşamağa karar vermelerinin remzidır ve şimdı bütün dünyanın azğmda tath tatlı çiğnenip durmaktadır. Fakat bu şekerleme, meşhur bir tarikat müessisinin tehlikeli işlere saldırtmak istediği müridlerine yutturduğu tatlı macuna benziyor. Onlar, o müridler, mürşid elinden sunulan hapı yutar yutmaz garib bir illusiona tutulurlar, çıplak bir odada otururken güllükler içinde ve bülbüller arasmda dolaştıklarını sanariar ve ölmeden cennete kavuştuklarını kuruntulıyarak kulaklarına fısıldanan her emri tereddüdsüz yerine getirmek düşüncesizliğine kapılır lardı. Edebî sulh şekerlemesi de muhayyiîelerde aşağı yukarı böyle bir tesir yapıyor, harb ifririnin ikide bir kapılarını açmak istediği felâket cehennemini Avrupalılara unutturarak onun yerine şen ve ruşen bir cennetin sonsuz zevkini, hududsuz neş'esini tattırıyor. Şekerleme gerçekten nefistir ve muhayyilede canlandırdığı cennet hayatı da pek tatlıdır. Ne yazık ki ebedî sulh sözüne kapılıp kuruntuladığımız cennet, beşer tari hinde belki bin kere yapılmak istenip de tek bir taşı bile konulamıyan bir hayal mamuresidir ve harb cehennemi ise, gene beşer tarihinde temelinden yıkılması yüzlerce defa düşünülmüşken tek bir taşı yerinden sökülemiyen korkunc bir hakikat beldesidir. Evet. Ebedî sulh şekerleme veya tekerlemesi bugün değil, dün, evvelki gün, ve bütün asırlar imtidadınca ağza alınmıştır. Lâkin onu dile alanların duyduğu tad henüz taze taze dururken harbler patlak vermiş ve ebedî sulh sözü, top gürültüleri arasmda yanıp kül olmuştur. Bunun, bu acı hakikatin işte birkaç misali: 1 1812 de Osmanlılarla Ruslar arasmda musalâha yapılırken kaleme alınan muahedenin birinci maddesi şöyle yazıl mıştı: «İki devlet arasında bugüne kadar sürüp giden geçimsizlik ve düşmanlık işbu ahidname ile kaldırılmış ve Şehinşahı aliosman ile bilcümle Rusların imparatoru ve padişahı aralarında ve tahtlarının bundan sonraki varisleri ve devletleri meyanelerinde (ebedî surette sulh ve dostluk) kurulmustur.» Bir Çin minyatörüne göre Çin, esrarlı işlerde, dünyanm bütün diğer memleketlerini hayli geride bırakmış bir diyardır. Gizli cemiyetler, bilhassa suikasdleri iş edinmiş gizli teşekküller, esrarlı faaliyetlere meftun Çinlilerin adeta bir sporu mahiyetindedir. Hung cemiyeti, bu gizli teşekküllerin en başmda gelir. Hung cemiyetinin hangi tarihte kurulduğu belli değildir. Bazı âlimler, onun beşinci asırda tesis edildiğini söylerler. Teşekkülü tarihinde ismi Beyaz Lutus olan bu teşekkül, Ondokuzuncu asır başmda idaresini HungPinÇuen isminde genc bir talebe ele aldığı tarihten sonra cihanşümul bir şöhret kazanmış ve adını değiştirmiştir. Hung'un maksadı, o sırada saltanat süren Mançu imparatorları hanedanını devirip yerine Ming hanedanını getirmekti. Fakat, cemiyetin Çinde kurulmuş olması, gizli faaliyetini esrar perdesi arkasmda gizlemeği, işe büyü, sihir gibi bir takım karmakarışık merasim ilâvesini icab ettirmiş ve Hung cemiyetini, gizli cemiyet lerin tatbik ettikleri esrar dolu usul ve merasim bakımından en mükemmel bir nü mune haline getirmiştir. Meselâ, bir Hung mabedinin methalini bulmak gayet müşkül bir mesele idi. Çünkü bu mabedlerin kapısı daima ormanlann en sık yerlerine gizlenmiş bulunurdu. Cemiyete yeni intisab eden bir kimse bu kapmın önüne gelecek olursa, orada yalınkılıc üç muhafızla karşılaşır ve ileriye bir adım atamazdı. Bu muhafızların kordonundan geçtikten sonra, müptediye remzî bir seyahat yaptırılırdı. Bu seyahatin merhalelerine, kırmızı çiçekler çadırı, üç mukaddes nehir suyu, kurbanlık beyaz horoz, gümüş iğae yarası gibi şairane isimler verilmişti. Seyaha tin sonunda «umumî sulh pazarı» na ge linir, orada, muhterem bir ihtiyarın elin den, ÇİMİe uzun ömür sembolü olan bir şeftali almırdı. Fakat, bütün bunlara rağmen, Hung, asıl hedefini unutmuyordu. Birkaç sene içinde, cemiyetin mensubları kalabalık bir ordu haline gelmişler ve mukaddes cihad ilân etmişlerdir. Artık, zaferler birbirini takib ediyor du. Ming'lerin mukaddes şehri olan Nankn, iki hafta süren bir muhasaradan sonra zaptedılmişti. Fakat, mistiklikte fazla ileri gitmeğe başlıyan Hung, kadınlarını da yanına alarak çö'le çekilmiş, orada dört sene itikâf halinde yaşamış, ahlâkî ve içtimaî fikir lerini tatbik mevkiine koymanın çarelerini araştırmıştı. O, bu işle meşgulken, 1858 senesinde İngilizler ve Fransız kantonile Pekini zaptediyorlar, Mançuri kıt'aları Nankini muhasaraya teşebbüs ediyorlardı. Harekete geçmek lâzımdı. Beş ay süren bir muhasaradan sonra, mayısın 3 üncü günü, sarayın en yüksek kulesinde muazzam bir bayrak göründü. Kendisine semalar kralı adını vermiş olan Hung nihayet, millete yüzünü göstermeğe karar vermişti. Secdeye kapanan halkın karşısında bir ilâhi okumağa başladı. Onun bu şekilde ortaya çıkışı şehir halkına cesaret vermiş, şehri muhasara eden ordu püskürtülmüştü. Muhasırlardan bittabi kanlı bir intikam alındı. Ele geçenler, a yaklarından bağlanıp, ateşte kızartılmak suretile öidürüldü. Bu cezanın adı «Lutus üstüne oturtulma» idi. suikasd ti. Katliâmlarm, deri yüzme, kazıklama usulile idamların haddi hesabı yoktu. Generallerin başları kesiliyor, ipek örtülere bağlanıp top gibi havalara atıhyordu. Fakat, 1864 senesinde Nankin, hü kümdar taraftan kıtaatın yeni bir muhasarası altına girdi. Hung, müttefiklerile irtıbatmı kaybettiğinden fazla dayanamadı. Kıtlık da başlamıştı. Bu vaziyet karşı sında, Hung, sarayında muhteşem bir ziyafet tertib ve bütün kadınlarını davet etti. Şenlik esnasında, onun bir işareti üzerine bahçeye saldıran askerler, bütün gözdelere diz çöktürerek hepsini kemendlerle boğdular. Cesedlerini kıymetli halılara sararak büyük merasim salonuna götürdüler. Tam bu sırada, «Semalar Hükümdarı» ile maiyetinde kalan son sadık adamları, kendilerini zehirlemekle meşguldüler. Sadullah Bey Cabirinin gazetecilere yaptıgı beyanata göre Cemil Bey Paristeki müzakerelerin uzun süreceğine kail olmuş bulunmak lâzım geliyor. Bu müzakereleri iyi bir neticeye bağlamadıkça Suriyeye dönmiyeceğini söylemiş oldu ğuna göre Cemil Bey ailesile birlikte otelde oturmamayı tercih etmiş olsa ge rektir. Ancak, bu müzakereler nekadar sürecek? Belki de senelerce sürecek? Bu takdirde dönen dedikodu bir hakikatin başka türlü bir ifadesi olmak icab edecek değil mi? *** Son hafta içinde Suriye ve Lübnan Arabları bir «Filistin günü» yaptılar. Günlerce yapılan propagandalardan sonra gerek Suriyede, gerek Lübnanda bu Filistin mücahedesi lehinde büyük nümayişler tertib edildi ve iane toplandı. İlk defa olarak Gerek Suriyede, gerek Lübnanda Arablarm kesenin ağzını açtıkları görüldü ve herkes gücü yettigi kadar değilse b'le gönlünden koptuğu kadar para verdi. Merkezi Şamda bulunan «Filistin Müdafaa komitesi» emrine teslim edilen Halkın gösterereği rağbet nisbetinde ianelerin bir günde elli bin lirayı bulmuş : olduğu sövleniyor. B r f">ftan da para kadastro işlerimız ilerliyeceği cihetle mmtaka memurları tarafmdan vaki olacak ıtoplanmaktadır. lân veya davetlerc rağbet gösterilmesi şaC. T. yanı temennidir. Bu hususta hayırlı hizmetleri görülen ŞEHlR ÎSLERÎ kada«tro mmtaka müdürleri Faik, Emin ve Vehbi ile sair değerli arkadaşlarımn Kahve de gıda maddeleri metodlu ve devamlı çalışmalarını takdir arasına alındı etmemek elden gelmez. Alâkadar makamlar tarafmdan veriPamuk yağını zeytinyagı len son bir karar üzerine kahve de zarurî gıda maddeleri arasmda addolundiye satan adam muştur. Bundan dolayı kahveyi karış Kumkapıda bakkallık yapan Leon atıranlar hakkmda sıkı takibat yapılması dında biri, pamuk yağını halis zeytinve sık sık nümuneler alınarak tahlıl et yagı diye satmak suçundan dün ikinci tirilmesi hususunda Belediye zabıta me sulh cezada bir ay hapse mahkum ol muştur. murlarma emir verilmiştir. Hung'un ölümü, cemiyeti bir nevi uyu şukluğa sevketmekle beraber, ortadan kaldırmadı. Aradan bir çok seneler geç tikten sonra adını değiştirdi ve 1911 de Çinin ilk Cumhurreisi olan Sun Yat Gene bu muahedenin on altıncı maddeSen reisliği altında tekrar faaliyete başla sinde «sulhun müebbed» olduğu mukaydı. yed iken on altı sene sonra ayni devletler Bokser'ler, Hung cemiyetinin tama boğaz boğaza gelmjşler, dereler gibi kan men aksine, faaliyetini ve mevcudiyetini dökmüşler ve birbirlerinin memleketlerini gizlemiyen bir teşekküldü. Çünkü kud ateşe vermişlerdi. Lâkin iki taraf kana karetine emin olduktan başka, saltanat sü nıksayıp da sulha lüzum gördükleri vakit ren hanedanın himayesine de mazhardı. kaleme alınan muahedenamenin (1829) Bizzat imparatoriçe, cemiyete karşı bes birinci maddesini gene şu şekilde yazmaktan geri kalmamışlardı: «İki devlet aralediği temayülü gizlemiyordu. sındaki husumet ve münazaa bundan böyBokser'ler, kendilerinde sarsılmaz bir le denizde ve karada terk olunuD Sevketkuvvet görüyorlardı. Ayinlerinde, bıçak lu Padişahı aliosman Hazretlerile Rusya la vuruşuyorlar, biribirlerini mızrakla guya yaralıyorlar, fakat yaralannm göze görünmemesini bir kuvvei kutsiyeye atfediyorlardı. İçlerinden biri kazara hakikaten yaralanacak olursa, o adamın vücudünde, ruhun tamamen yerleşmemiş olduğunu söyleyip işin içinden sıyrılıyor lardı. împaratoru ve padişahı cenabları ve bü tün halefleri beyinlerinde (ebedî sulh) 'e ittihad cereyan edecektir!» Bu ebedî sulh de ancak 29 sene aksak aksak devam edebildi, 1853 te Osmanlılar ve Ruslar gene harbe tutuştu. Fakat (1856) da İngiltere, Fransa Sardünya, Avusturya ve Prusya hükumetlerinin de iştirakile Pariste imzalanan sulh muahedesinin birinci maddesini «ebedî sulh» tekerlemesile süslemeği unutmamışlardı. Malum olduğu üzere bu ebedî sulh, 1877 yılına ve bir sene sonra kararlaştırılan yeni ebedî sulh da İ914 yılına kadar devam etmişti. Çok temenni ederiz ki Avrupanın en büyük iki devleti arasmda düşünülen ebedî sulh da bunlara ve tarihi baştan başa dolduran çesid çeşid muhayyel ebedî sulhlara benzemesin. Bunlarm reislerinden biri, imparatorun amcası oğlu olan Prens Tuan'dı. Son derece zalim, öfkeci, kan içici, dev cüsseli, harikulâde bir adamdı. Güreşte, ok at mada emsali bulunmazdı. «Sema Kap lanları» lâkabile anılan on bin süvarisi nin başına geçtiği zaman, düşmana şark; söyliyerek hücum ederdi. Bokser'lerin isyam pek çok kan döküldükten sonra bastırıldı. Bu isyan hareketini tenkile memur olan Şantung valisi, bu büyük işi başarmak için, hükumet kuv vetlerini kullanarak silâha müracaat et mektense, daha yumuşak bir şekilde davranmağı tercih etmiş ve tam Çin telâkkisine uygun bir tedbir almıştı. Bu tedbir, Bokser'ler aleyhinde tertib ettiği bir intikam manzumesini bütün memlekette duvarlara asıp halka okutmaktan ibaretti. Vali bununla iktifa etmiş, fakat isyanı da bastırmiştı. M. TURHAN TAN HOLANTSE BANK UNi N. V. Mezkur bankanın umumî heyeti bu ayın 19 uncu günü Amsterdamda top lanacağı haber alınmıştır. Geçen sene, bankanm şubeleri bu J lunduğu birçok memleketlerde bilhas| sa Felemenk ve Garbî Hindistanla Arjantin ve Venezüellada paranın kıy 1 meti tenezzül etmekte devam etmesine rağmen evvelki seneye nazaran pek az bir farkla kâr etmek imkânmı vernvstir. Bu memnuniyetbahş netice ise, müna sebatın fazla inkişaf etmiş olmasına medyundur. Bilânço yekunu 5.000.000 florinle geçen sene bilânçosunu geçmiş ve 78 milyon florin kâr temin etmiştir. Bu ink : şaf nazarı itibara alınarak bankanm umum direktörlüğü, geçen seneki T 6 dan ibaret olan temettü hisses.nin ay. nen tevzi edilmesini teklıf edecektir. Pazarlıksız satış kontrolları Pencereden düşen çocuklar Beşiktaşta Dürdane sokağmda oturan Elektrik müdürlüğü gece bekçisi Mehmedin bir buçuk yaşındaki oğlu Ertuğrulla 3 yaşındaki Erdoğan, dün sabah saat 6.30 da evin penceresinden bakar larken muvazenelerini kaybederejî yere düşmüşler ve vücudlerinin muhtelif yerlerinden yaralanmışlardır. Yaralılar, imdadı sıhhî otomobilile Şişli Çocuk hastanesine kaldırılmışlardır. Pazarhksız satış kanununun tatbikatı etrafmdaki kontrollar gün geçtikçe daha sıkı bir hale girmektedir. Dün de ekserisi Beyoğlu kazasmda olmak üzere Kadıköy, Sarıyer ve Eminönü kazala nnda kanuna aykırı hareketleri görülen birçok esnaf hakkmda ceza zabıtları tutulmuş, Belediye Daimî Encümenine o gönderilmiştir. Süt kazanına düşerek haşlandı Üsküdarda Pazarbaşı mahallesinde Toprak sokağmda oturan Çiftçi Süley manm iki buçuk yaşındaki oğlu Fikri, evde kaynıyan süt kazanına düşmüş. vücudünün muhtelif yerlerinden haş lanmıştır. Yaralı çocuk, hastaneye kalBunu, fasılasız altı sene harb takib et dırılmıştır.