CUMHTJRİYET 6 Birîncitesrîn 1938 Hukuk talebesinin muvaffakiyet derecesi Dekan Ali Fuadın pazetemize beyanatı Imtihan veremîyen talebeyi üç kısma ayırmak lâzımdır, bunlardan en çok düşiinülmesi icab edenler çahşmak imkânından mahrum olanlardır \Ba$taraii 1 ind inhtiedet Bulgaristanda yeni idare rejimi Hükumet, meslekî teşekküilere istinad edecek Sofya (Hususî) BulgaristandaVi eski siyasî partilerın lâğvedildiği Tr.alundur. Köse İvanof hükumetini Kral Boris f tayin etmiş ve bu hükumetin neşret :ği yeni bir intihab kanunu mucibince, r.aiı zedliklerini şahsen ve kendi nüfuz'arına güvenerek ilân eden ve kazanan meb'jslardan müteşekkil 160 kişilik bir mi'!et meclısi toplanmıştır. Köse İvanof bükumeti, bu meclisin ekseriyetinden itimad reyi almışhr ve meleketi bu suretle idare etmektedir. Fakat aynca hiçbir m>lU tesekküle istinad edemiyen hükumet, devlet idare reiiminin istinad edebileceği me^lekî teşekküller meydana getirilmesi iç'n \eni bir kanun proiesi hazırladı, Ticaret Nazın Nıkiforof bu projeyi, açıldıktan «onra Sobranvava verecektir. Kanun proiesine göre, Bulgaristanda işçi, çiftçi, ^iccar, esnaf ve sanayinlerin birer birliği o'acaktır. Bu bes mılli tesekkül devletin idıresinde âmil olacak ve partisiz rejım bu birliklere dayanacaktır. Şimal turnesi Norveç millî takımı birinciliği kazandı Stokholm İsveç, Norveç, Da nimarka ve Finlandiya arasında, şimal memleketleri kupası için yapılan turno vada kupayı Norveç millî takımı kazan mıştır. Puan itibarile vaziyet şundan ibaret tir: Noneç9, Danimarka 7, İsveç 6, Finlandiya 2 puvan almıştır. Son karşılaşma pazar günü Isveçle burada yapılmış ve Norveç millî takımı 32 galib gelmiştir. Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma, nevralji, kırıklık ve bütün ağrılannızı derhal keser. • I • • icabında gîinde 3 kaşe alınabilir. m |^| mal görmemek için Hukuk fakültesini bir nevi meslek mektebi telâkki etınek lâzım gelir. Bizde Üniversite hayatı ve teşkilâtı şibi, Üniversite mefhumu da yenidir. Biz bu mefhunıda kemiyetten çok keyfiyet aramağa henüz tamamile alışamadık. Fakültelerin verımine sınıf geçen yahud mezun olan talebe sayısını ölçü almak tehlikelidir. Böyle bir ölçü orta tahsil müesseselerinde tatbik olunabilir. Fakat ayni ölçüyü fakültelerde de tatbik etmek fakülte ve Üniversite mefhumunu ve gayesini unutmak demek olur. Eğer fakültelerin verimine mezun ettikleri talebe sayısmı ölçü almak âdet olsaydı; Fransanın ve İsviçrenin bazı Hukuk, Edebiyat ve Fen fakülteleri senede verdikleri mezun sayısı hemen hiç mesabesinde olduğu için, çoktan kapatılırdı. Şüphesiz vaziyet bizde ayni değildir. Metnleket genclerinin yüksek tahsile olan hevesi, hususile yeni Türkiyemizin Üni versite mahsulüne olan ihtiyacı bu^an birçok memleketlerle kıyas kabul etmiyecek bir hadde çıkmıştır. Binaenaleyh biz, yalnız keyfiyet değil, ayni zamanda mümkün olabildiği kadar kemiyet de gözetmeğe, dönen talebenin halini ve vazeyetini incelemeğe ve muvaffak olamıyanlar sayısının niçin en az haddine inmediğinin sebeblerini ehemmiyetle aramağa mecburuz. Üniversite telâkkimiz ne olursa olsun, bu rrüessese nihayet Türk camiası içinde ve Türk camiası içindir. Camianın halde ve gelecekteki menfaatlerine en uygun bir şeki'de islemesi lâzım gelir. Nicin bir kıs'm memleket gencleri fakülte hayatında muvaffak olamıyor? Çalışmıyorlar mı? Çahsmağa vakit ve imkân bulamıyorlar mı? Yoksa fakülte tedrisat'nı tak'b edebilmek için lâzımgelen kültürel yeti'kinlikten mahrum mudurlar? Bence bu suallerin cevabları gene sual lerde rründemicdir: Muvaffak olamıyan talebenin bir kısmı açık konuşalım çalışırıyor, bir kısmı kültürel olgunluktan maaîesef mahrum; bir kısmı da çalışmağa ve hazırlanmağa vakit ve imkân bulamıyor. tşte muvaffak olamıyan talebenin aynld'sh üç zümre. Birinci zümre lâyıkile çahsmıyanlar dan, ekmeden bicmeğe kalk:sanlardan mürekkebdir. Tahsil senesi içinde devamı ve dersleri asarak, icr.tihanlar ağzı sağdan soldan eîde eüiği notları şöyle bir gözden geçirerek imtihana giren talebe muvaffak clamıyor ve olamaz. Busrünün fakülte tahsili ciddî bir devam, takib ve sây istiyor. Çalışamıyanlar zümresi muvaffak olamıyanlar arasında kalabahkça ise de, memleket namma sevinelim ki, umum fakülte gencleri arasında çok büyük bir yekun tutmamakta ve imtihanların ciddiliği sayesinde sayıları seneden seneye azalmaktadır. Bu zümre için yapılacak hiçbir şey yoktur. Gelelim ikinci zümreye: Bunlar fakülte tarısilinin icab ettiği olgunluk ve yetiskinlikten mahrum olanlardır. îtiraf etmek lâzımdır ki, bir kısım talebemiz bugünkü fakülte tedrisatını takib edebilecek anlayışta ve yetişkinlikte değildir. Bazı talebemizin yazılı imtihanlarda yazdığı ce vabların iptidailiği, irtibatsızlığı ,hatta manasızlığı karşısında insan hayret değil, acı duyuyor. Bundan hemen orta tahsil sistemimizin noksanına hükmetmemelidir. Ticaret ve Sanayi Odasının ilk Türk memuru olan ve tam 35 senedenbeıi Ticaret Odasmda çalışan Oda tetkikat şubesi raportörü Şekib, vefat etmiştir. İktısadî mehafilde ölümü büyük te essür •uysndıran bu emektar memur. iktısadî işlerdeki yüksek ihtisasma rağmen daima mütevazı şekilde çalışmıştır Şekibin cenazesi, dün Bebekteki evinden kaldınlarak Rumelihisarındaki mezarlığa defnedilmiştir. Cenaze merasiminde Ticaret Odası reisleri, urr.umî kâtib ve yüzlerce tüccar bulunmuş, Oda İlk bir grup, hayatmı bizzat kazanave birçok müesseseler çelenkler gönderrak tahsilini ikmal etmek mecburiyetinde miştir. olanlardan ibarettir. Bunlar gerek kendilerini ve gerek maişetini temin etme vaziArabanın önüne düştü, yetinde bulunduklan; ailelerini geçindiryaralandı mek için dairelerde, yazıhane ve ticaretKadıköyünde Ahmedraşid sokağında hanelerde çalışmağa mecbur olmuşlardır. 27 numaralı evde oturan 12 yaşmda CeEkserisi çok devamlı olmamak üzere öğnab oğlu Özbek, Kurbağalı caddesinde leye kadar bir kısım derslere gelir, öğleGazhane hattmda işliyen bir tramvay den sonra da ekmek parası arkasında ko arabasına asılmış, biraz sonra atlamak şar. Ve gece evine, odasına döndüğü za istemiştir. Bu sırada Özbek, karşıdan man bitab bir halde yatağına düşer. Ken gelen Şükrünün idaresindeki çift beydisini derse ve tahsile vermeğe maddeten girli arabanın önüne düştüğünden ba imkân bulamıyan bu zavallı talebe ders şmdan yaralanmıştır. öğrenmemiştir ki muvaffak olsun? FakülHALKEVLERINDE telerin bu yolda fakülte dışında hayatını kazanan talebe için ayn bir imtihan k* tası da yoktur ve olamaz. Kıstasımız her Beyoğlu Halkevinde yapılacak merasim kes için birdir: Bilgi ve anlayış. Filhakika, bu nevi talebeden muvaffakiyet kazaBeyoğlu Halkevinden: İstanbulun kurtuluşunun yıldönümü münanlar yok değilse de, maalesef birçoğunasebetüe 6/10/938 perşembe günti saat. 18 nun muvaffak olamadıklan görülmekte de Evimlzin Tepebaşındaki merkez binadir. Bu da tabiidir. Bemin de işaret et smda tören yapılacaktır. 1 SÖ3rlev: Ev başkanı Ekrem Tur ta tiğim gibi, bugünkü Üniversite tahsili talebenin kendisini tamamile derse ve tah rafmdan. 2 Konser: Ev orkestrası tarafmdan. sile vermesini zarurî kılacak gidiştedir. 3 Ev üyelerinin ve arzu eden vatar. Derslere lâyık olduğu veçhile devam ede daşların teşriflerini rica ederiz. miyen ve dersler üstünde düşünmeğe ve tetebbua vakit bulamıyan talebe için bu luk ve yatıh müesseselere giremedikleri günkü tahsil sisteminde muvaffakiyetsiz için gelmişlerdir. Bunlar cidden acma lik mukadderdir. Bunlardan muvaffak o cak bir haldedir. lanlan mutadm üstünde bir kabiliyet saÇalışmağa imkân bulamıyan zütnrenin hibi olanlardır. Şuna dıkkati çekmek isteikinci grupunu da ekserisi taşralı olmak rim ki, burada hayatî bir zaruret karşı üzere, han, pansıyon köşelerinde, bekâr sında bulunmadıklan halde, sırf fazla kâr odalannda yaşıyan talebe teşkil eder. göz çıkarmaz deyip de dairelerde iş alan Bunların hali daha acıklıdır. Konfordan lardan bahsetmiyorum. Bu sonuncular ve huzurdan mahrum olan bu talebenin bence çalışmağa vakit ve imkân buîamı çalışmasına ve hazırlanmasına hal ve vayanlar zümresine değil, çahsmıyanlar ziyetleri imkân bırakmaz. zümresine girer. Burada, bütün hüsnüniNetice olarak şuraya geliyorum ki, muyetle çahşmak ve öğrenmek istediği ve vaffak olamıyan talebe arasında üstünde bunun için de icab eden kabiliyeti haiz durulması lâzım gelen zümre şu son iki olduğu halde buna iktısadî durumu imgruptan mürekkeb olan zümredir. Bunun kân vermiyen talebeden bahsediyorum. da bence bir çaresi vardır: Bir talebe siBu zümre bir hayli kalabalıktır ve eksetesi kurmak ve bu sayede bir Üniversite risi hukuk ve iktısad gibi fakültelere yurdmuhih, havası ve konforu yaratmaktır.» talandıktan sonra, bütün işe Haşmet bakıyor. Ustelik tahsili, terbiyesi de iyi... Ondan iyısıni mı bulacaklar?.. Nermin, o aralık gene dışan çıktı. Adımlarını aça aça, salonun ortasından öyle bir geçişi var ki... Var mı bana yan bakan, der gibi... Ben de gens Şükrü Paşamn yan'.na gittim. Oyuna bakıyoruz. Talih yeniden Adnana yardım ediyor. Üstüste hep o kazanıyordu. Sonra nasıl oldu, bilmem, acemilıkten mi her nedense pek fena bir oyun oynadı. Önünde ne var, ne yok, hepsini kaybetti. Bir iki el sonra da, oyun büsbütün bitti. Hesab görmeğe başladı lar. Hacı Hüsameddin, daha oynamak istiyor. Adnan, çok kaybetmiş; mutlaka ona sıkılmış olacak amma, belli etmemek için: Başıtn ağnyor, dedi, beni affediniz!.. Sadeddin Necmi, enikonu sinirlenmiş, önüne gelene çatıyor, Bir aralık Adnana dedi ki: «Tapi» varken «blöf» yapılır mı?.. Onu düşündüm de kaçtım. Yoksa ben kazanacaktım. Elimde üç yedi vardı. Sizin yüzünüzden son elde en büyük «pob> u kaybettim!.. Adnan gülümsüyor; aptallığından mı, Çünkü muvaffak olanlar da ayni sistemin mahsulüdürler. Geçen haziran devresi imtihanlarını müteakıb fakültemiz tarafın dan çıkarılan «Hukuk birincileri» broşüründe yazılarını okuduğunuz gencler de ayni sistemin yetiştirdiği kıymetlerdir. Filozof «Descartes» a inanarak, «aklıselim denilen cevherin insanlarda müşterek ve müsavi olduğunu kabul etsek bile; istidad ve kabiliyet derecesinin çok farkh oîduğunu tesîim etmek mecburiyetinde yiz. Her genc liseden müsavi bir istidad ve kabiliyetle çıkmıyor. Tahsil sistemleri bir makine gıbi seri halinde istidad ve kabiliyet imal etmiyor, edemez. Sistemler istklad ve kabiliyetleri nihayet kanalize eder; bunların inkişafına yol açar. İki üç sene ayni dersi okuduktan sonra beşinci ve altıncı defa imtihana giren bir talebe bu dersin henüz mevzuunu bile öğrene memiş bulunursa; buna sadece istidad ve kabiliyet noksanı denir. Muvaffak olamıyanlann üçüncü züm resini, çalışmağa ve hazırlanmağa vakit ve imkân bulamıyanlar teşkil eder. îşte acınmağa ve vaziyetleri ehemmiyetle düşünülmeğe lâyık olan da bu zümredir. îtiraf edelim ki muvaffak olamıyan talebetnizin bir kısmı çalışmağa hakikaten vakit ve imkân bulamıyor. Bunlar da haddizatında birbirinden ayn iki grup teşkil etmektedir. Türkkuşu Genel Dîrektörlüğünden: Türkkuşu teşkilâtında motörlü ve motörsüz tayyareler üzerinde Sğretmen olarak çalışmak maksadile yetiştirüecek 15 gence ihtiyac vardır. Aranan belli başlı şartlar şunlardır: 1 Türk c soyundan » olmak 2 İyi hâl ve şöhret sahibi bulunmak 3 Sağhk durumu tayyareci olmağa elverişli olmak 4 Boyu 1.58 den aşağı olmamal* 5 En az lisenin onuncu sınıfını bitirmiş olmak 6 En az 18. en çok 22 yaşmda olmak 7 İki vesika fotoğrafı ibraz etmek Öğretmen namzedi olmak üzere alınacak genclerden Türkkuşu teşkllâtmda uçuculuk öğrenmiş bulunan plânörcülük B veya C brövelerile işe başladaklan tarihten, hiç uçmamış bulunanlara da plânörcülük B brövesi aldıkları tarihten itibaren nizamname mucibince yatmak, yemek ve giyim masraflan Türkkuşuna aid olmak üzere ayda lise 10 tahsilini gönnüşlere 25. liseyi bitirmiş olanlara 30 lira ücret verilecektir. Gelecek seneler içinde uçuculuk kudretlerinin artış derecelerine göre göreceklri zamlar hususî bir talimatla tsbit edilmiş bulunmaktadır. Türkkuşuna bu suretle seçileceklerin öğretmen muavini oluncaya kadar, normal olarak beş sene evlenmemeyi ve hususî bir taahhüdnameyi imza ederek Türkkuşunun vereceği vazifeleri on sene müddetle görmeği kabul ve teahhüd etmesi şarttır. Bu hususlar hakkında fazla tafsilât almak istiyenler Türkkuşu Talim Terbiye Bürosu Direktörlüğüne doğrudan doğruya şubeden veya y.azı ile müracaat edebilirler. Kavıd muamelesine Cumhuriyet BayTamına kadar devam olunacağından müracaatlerin bu tarihe kadar yapılması şarttır. ( 6134 )' İzmitte lik maçları İzmit (Hususî) Lig maçları devam etmektedir. Bu hafta Akyeşilspor ile Gölcük takımı kars.laştı. Akyeşil Gölcük takımına 31 mağlub oldu. İdman yurdu da Gencay takımını 13 mağlub etti. Adaspor ile Kâğıdspor arasındaki maçta Kâğıdspor hükmen s;alib sayıldı. Kocaeli mıntakasında oyunlan iyi idare edecek bir hakem olmadığı için sporcular ekseriya haksızlığa uğramaktadır. Ticaret Odası emektar bir memurunu kaybetti Bursada at yarışları Bursa (Hususî) Sonbahar at yanşarmın sonuncusu Atıcılarda çok ka labalık bir seyirci kütlesi önünde yapıldı. İlk tay koşusunda Bursalı Necmeddinin (Güzel) i birinci, Bursalı Hüseyin Işlakın (Demiri) ikinci, Karacabeyli Hüseyin Yılmazın (Uçar) ı üçüncü geldi. İkinci handikap koşusunda birinciliği Sinob valisi Fehmi Vuralın (Alderviş) i, ikinciliği Demirtaşlı Ahmed Bozun (Ben liboz) u, üçüncülüğü de Eskişehirli Raşid Çetinin (Gümüşü) aldı. Üçüncü koşuda binbaşı Tahir Kralın (Hilâli) birinciliği, Bursalı Ata Tuncun (Akın) ı ikinciliği, Tekirdağlı Naci Altacın (Akm) ı üçüncülüğü kazandı. Son koşuyu Karacabeyli Fahri Atlı nm (Andrabodini) birincilikle, Ankaralı Fahri Akçalann (Ceylânı) ikincilikle, M. Kemalpaşah Mehmed Çelebinin (01gası) üçüncülükle bitirdi. ilk ye orta mekteblere Kültür Bakanlığınca kabul edilen isimli eseri yeni bir şekilde fevkalâde nefis olurak sühulet kitabevi tarafmdan neşrolundu, 54 kuruştur. SOLFEJ Daimî Encümeninden: Kabataş Lisesi Muallimi Sadi Arsevenin Kars Bursada bir f utbol maçî Bursa (Hususî) Bu hafta İstanbuldan şehrimize gelen Istanbul Ipekiş spor takunile Bursa îpekiş spor birinci takımı arasında Merinos fabrikası sahasında bir futbol maçı yapılmıştır. îlk devrede Bursalılar güzel ve canlı oynamışlar, hasım kalesine bir sayı yapmışlardır. Fakat ikinci devrede İstanbullular hakimi yeti ele alarak daha canlı bir oyunla üç sayı yapmışlardır. Bu suretle maçı Istanbul İpekiş spor takımı bire karşı üç sayı ile kazanmıştır. 1 Borluk suyu şehir tesisatı kapalı zarf usulile, 15 gün müddetle eksiltmiye konulmuştur. 2 Iha,lesi 17/10/938 pazartesi günü saat 14 te Kars Hükumet Konağı içinde Daimî Encümen odasında icra olunacaktır. 3 Keşif, eksiltme şartnamesi sureti Komisyonda ve Nafıa Direktörlüğünde görülebilir. 4 Keşif bedeli 22936 lira 31 kuruştur. 5 Muvakkat teminatı 1761 liradır. 6 Taliblerin teklif mektublarını mühür mumile iyice kapatmış ola.rak saat 14 e kadar Daimî Encümen Komisyon Riyasetine vermiş olmaları. Postada vuku bulacak gecikmeler kabul .edilmez. ( 7186 )' BAYANLARA TAVSiYE: kullanınız. îki T. H. K. Seferber olan futbol takımı! Çekoslovak buhranının Avrupada kısmî seferberliklerin ilân edilmesine sebeb olduğu günlerde Fransız futbol âleminde çok garib bir hâdiseye tesadüf edil miştir. Geçen sene Fransa kupası finalisti Metz takımınm dokuz oyuncusu bırden, vaki askerî davete icabet etmiş, ortada yalnız Holandalı Baküs ile Çek Teleçea kalmıştır. Çağırılan esnana dahil bulu nan kulübün reisi oyuncuların son maaşlannı verdikten sonra Metz takımı Fransız profesyonel birinci likindedir takımın inhilâl ettiğini bildirmiştir. Kontrol Mimarı veya Mühendisi Aranıyor Başkanlığından: Kırklarelinde bir maç Kırklareli (Hususî) Bu hafta Edirneye giden Halkspor kulübü bi rinci takımile Edirne muhtelit takımı arasında yapılan maç Halksporun 2 1 galibiyetile neticelenmiştir. Maç çok sert ve münakaşalı devam etmiş, üç hakem desismiştir. ı yoksa karşılık vermemek için kendim güç tutuyor da ondan mı?.. Pantalonunun cebinden bir tomar para çıkardı. Borcunu ödedi. Tam dışarıya çıkarken, dişlerinin arasmdan: Başım ağrımasa bile, böyle oyun oynanmaz ki... Diye söylendi. İyi ki gitti; belki de bir tatsızlık çıkacaktı. Adnan gidince, Sadeddin Necmi Cevadm yüzüne baktı. Bu sefer de ona çattı: Nereden buldunuz, bunu?.. dedi. Ya pek acemi, yahud da çok kurnaz bir oyuncu... Hacı Hüsan:eddinin keyfi yerinde: Pekâlâ bir oyuncu işte, diyordu. Kaybetti. Borcunu da ödedi. Bize de böylesi lâzım!.. Kim olursa olsun!.. Sadeddin Necmi, gözlerini Cevaddan ayırmıyor: Kendisi kaybetti amma, onun yüzünden başkaları da kazandı ya... Sonra, böyle oyuncular ilk gün kaybederler, ertesi günü onun birkaç katını birden kazanırlar. Cevad Sami, dudağını büktü: Bana kalırsa bu adam, bir daha gelip de bizimîe oyun oynamaz. Kaybettiğine mi yansm, yoksa kendi bildiği gibi T. H. K. için Ankara veya înönünde çalıştırılmak üzere bir sene müddetle iki kontrol mühendisi veya kontrol mimarı aranmaktadır. Talib olanlar, tercümei hallerile diploma ve bonservislerinin kopyelerini ve ücret tekliflerini 10/10/938 tarihine kadar Türk Hava Kurumu başkanlığma göndermelidirler. ( 7106 ) Istanbul Üniversitesi A. E. P. Komisyonundan: Fen fakültesine 17/10/938 pazartesi günü saat 15 te kapalı zarfla ecza almacaktır. Muhammen bedeli (5490.65) liradır. îsteklilerin teminat tutarı olan (411,80) liralık makbuzla tekliflerini ihale saatinden bir saat evvel Rektörlüğe vermeleri liste hergün Rektörlükte görülür. ( 7067 ) oyun oynıyamadı, önüne gelen karıştı, ona mı yansm?.. Bunların arasında mutlaka bir tatsızlık var. Sadeddin Necmi, Cevad Saminin el altından Adnanla ortak olduğunu mu söylemek istiyor, nedir?.. Ağzmın içinde birşeyler geveliyor... Bizim Enderun efendisi de bunu anladı, biraz da canı sıkıldı amma pek belli etmedi. Öfkesini önündeki likörden aldı. Kadeh o zamana kadar dolu duruyordu. Bir dikişte hepsini içti. Sonra Şükrü Paşaya döndü. Sanki, hem Sadeddine cevab vermeğe tenezzül etmiyor, hem de onu büsbütün karşılıksız bırakmamak istemiyormuş gibi, Paşa ile konuşmağa başladı: Bendeniz, bütün oyunlan ayn ayn birer tahlil mevzuu diye oynarım. Hele pokerin kendine göre bir felsefesi vardır; her oyuncunun da başlıbaşına bir psikolojisi olduğu gibi... Oyun oynarken, en çok karşımdaki oyuncunun geçirdiği haletiruhiyeyi gözetlerim. îşte misali... Adnan Bey, sinirliydi; burası muhakkak... Ama, neden?.. Onu bilmem... Belki oynadığı oyuna, başkalan karıştıkça, ona kızıyordu... Her nedense, bu yüzden bütün kazancını bir iki elde geri verdi. Sadeddin Necmi, Cevad Saminin yüzüne dik dik bakıyordu. En sonunda dişlerinin arasmdan: Ukalâhk!.. Diye söylendi. Hacı baba, kavga çıkacagını anlamış, onu bastırmak için, yeni baştan oyun oynamak istiyor: A canım, demin kaybettiklerinizî, belki bu sefer çıkarırsınız!.. Diye Sadeddin Necmiyi yaüştırtnağa çalışıyordu. O : Kiminle oynıyacağız zaten?.. Diye dudağını büktü. Paşaya rica ederiz; bize dördüncü olur. Öteki, nedense oynamak istemiyor: Bu gece bırakalım da başka ak * şam... Dedi; Adnamn arkasından kendisi de çıkh, gitti. Hacı efendinin keyfi büsbütün kaçtı. Vapura bindiğimizdenberi elinden iskambil kâğıdlan hiç düşmedi; gene de bir türlü kanamıyor: Ne yapsak, kimi bulsak?.. Diye sağa sola bakınıyor: Haydi, diyordu, Paşa bizi kırmaz, oynar, diyelim. Gene bir dördüncü lâzım... Bir aralık karısına yalvardı. O da oy namıyor: (Arkast wır) Tefrika No.6 t •B B Nakleden: \ m KEMAL RAGIB Bedriye Satvet, gene eski yerinde oturuyor. Onu büsbütün yalnız bırakmamak için ben de yanına gittim. Lâf olsun, diye Feriha Fıtnatı sordum: Nıye buraya gelmedi?.. Dedim. Güldü: Gelip de ne yapacak?.. Görmediniz mi, aym ya on dördü, ya on beşi... Ne güzel!.. Güvertede biraz dolaşıp hava almasm mı?.. Inadıma kurcaladım: Yalnız mı?.. Hayır, Haşmet de beraber... Bedriyenin, şöyle dudaklarını büke büke gülüşüne, arada bir gözlerini kırpışına bakıhrsa Feriha ile Haşmetin seviştikler>"i o da biliyor Sonra, büsbütün açığa vurdu: Genclik! . dedi; hakları değil miX. Demek ki ben, ilk görüşte yanıltnamış;m!.. Anladığ'm gibi çıktı. Hoş, Hacı Hüsameddin de bunu biliyormuş amma, herkesin önünde gülüp şakalaşmalarını pek iyi görmüyormuş; ne de olsa eski terbiye... Onun ic:n kızcağız, dayısından biraz çekiniyor. Yoksa söz kesümiş. M'sıra gider gitmez nişanlanacaklarmış. Ferihanm babası da zenşinmiş. Kızmı, Hacı Hüsameddinin kâtibine verir mi, vermez mi, burası biraz karanlık gibi görünüyor amma Bedriye Satvete sorarsanız: Haşmet, diyor, şöyle böyle bir kâtib sayılmaz ki... Kocamın muavini demek... Hele son zamanlarda, bizimki has