22 Eylul 1938 CUMHURİYET TURK İNKILABINA BAKISLAR 42 iktısadî hareketler Motör müsaadesi Sanayiin hiırayesi, Cumhuriyet rejı minin daima en çok itina gösterdiği ve üzermde hassasiyetle durduğu bir mesele olmuştur. Sanayi için yapılmış olan ka nunlarımız ve kar?rnamelerimiz diğerlerı arasında mühim bir mevki tutar, devlet bütçesinden her seue mühim bir miktarın srtnayiin himayesi için fedasından çekinılmez; mıllî sanayiin yaşamak imkânı venlrnek için bir sürü gümrük kayıdları konulur ve bu suretle gümrük varidatından bir kısmının kesilmesınden çekinilmez. Sanayı için her yapılanın ıyı olmasında fevkalâde hassas davranılır. Yap:!an bir yanlışiığın süratle tamımi cihetine gıdi BALIKPAZARl TARİHE KARIŞIRKEN: KÖÇB Netice Arablara mezalim yapıldığı hakkındaki iddialar: şiddetl? reddederek diyor ki: «Hiçbir tahkik ve tetkike lüzum görmeden siyasete alet olan bu kimseler, İskenderun sancağmda Arabların her türlü işkence ve zulüm altında inledıklerini, hicrete icbar olunduklarını, islâm dinine hakaret ediidiğini, iddia ederek bu fecayii bir beyanr>ame ile protesto edi yorlar. Bütün islâm dünyasını iğfal için uydurulan bu valanlar şayanı nefrettir. Biz bizzat İskenderun, Anakya ve havalisine giderek yeni vaziyeti gözlerimizle gördük ve orarhki b rliğe, bilâtefrik adalete hayran olduk. Temenni ederiz ki, bu birlik, adalet ve ittifak bize örnek olsun.» İnsanlığın tarihi ne sadece fetihlerinin ğim gibi riyazî görüşten mahrum kaldığr ve milletlerarası münasebetlerinin askerî mız için bize müspet ilim metodu giremeve siyasî, ne de sadece istihsal münasebet" mişti; hendese kafasına muhtac kompozislerinin iktısadî tarihidir. Ferd ve cemıyet yon san'atları, trajedi, roman, polifomk halinde insan şuurunun bütün faaliyetle musiki bizde pek geç doğmaya başlad:; rini içine alan kültür ve bu kültürün bü hendesî perspektifleri idrak edemiyen, tün tezahürlerini bir manzume haline kcr mesafe şuurundan mahrum şark resmî, yan medeniyet tarihi içinde, karşıhklı te tek satıhlı primitif bir görüş içinde kaldı. sirleri yoklıyarak, hiçbir hususî ve müs Türk ilmi gibi Türk san'atmın da Rönetakil amilde, sadece siyasî veya sadece sansı idrak edemeyişi bundandı. Fakat iktısadî amilde ötekilerini tayin edici A.vrupanın riyaziye kafası ve garb kül(determinant) bir sebebiyet prensipi ara" türü, Rönesanstan sonra, dar bir kıt'a üsmadan, bütün tarihî donnelerden yapıla tünde sıkışan en büyük dünya kalabahğı lır. cak toplu istikrarlarla doğru neticelere v nın uğradığı büyük içtimaî tazyikten doğ" Devletin, mü'î sanayiin terakki ve inrılabilir. mustu. Bu tazyikı yapan şey nüfus kesa kişafı için gösterdiği bu alâka ve hassaTürk milletinin tarihi, ilk çağlarda Ba" feti ve bu kesafeti yapan şey de sitenin s'.yefe mukabil belediyelerimiz bilhassa bil, Mısır, Yunan ilâh... medeniyetlerini büyük şehir halinde tekâmülüydü. Bunun I?tanbul Belediyesi, sanayi işlerine karşı vücude getiren tesirleri de içmde bulduğu için ben Avrupalılaşmayı herşeyden evvel hiç de hassas değıldir. Bazı kanunların muz Hitit'lere, Sümerlere kadar uzanın riyazileşmek ve siteleşmek olarak anlıyor, belediyelerin eline bıraktığı sanayi işlerini ca, ilk medenî cersumesini preistorik de" gene bunun için Türk düşüncesinin riya çıkarmak güç, hem de pek güçtür. Sanayide kuüanıian kuvvei muharrike virlerden almış ve pek mes'ud irsiyet mer zileşmesini Türk cemiyetinin siteleşmesihaleleri halinde zamanımıza kadar devam ne sıkısıkıya bağlı görüyor, «Yunanista müsaadeleri belediye makine şubesinden ettirmiş muhteşem bir intikal manzarasile nm riyaziye kafasına ve Romanm site an ahnır. Bu alınma keyfiyeti hiç de kolay görünür: Orta Asyada Kafkas dağlarur anesine varis olan garb medeniyetinin hi" değildir. Sanayi işlerinde lüzumu olan dan Tanrı dağına kadar uzanan Gobi zasına fırlıyabilmek için, yalnız Türkiye sürate mukabil bu işte sürate hiç de ehemçölleri boyunca, o devrin insanları ağac değil, bütün şark, içi büyük rüyalar ve is miyet verılmez. Söylendiğine göre, bu koğuklarmda yaşarken, ilk maden ve ke" tidadlarla dolu uzun ve karanlık asırlar >üzden işi uzıyan birçok sanayi erbabı motörlerini kacak çalıstırmak mecburiyereste medeniyetini yaratan Türklerden danberi Atatürkü bekledi.» diyordum. tınde kalmaktad'rlar. Dürüst iş yapmağa beri, Hitit ve Sümer medeniyetlerini de Son birkaç asrın tereddi sebeblerini kr çalışan, kendine göre büyük bir sertnakurduktan başka, orta Asyada Türk lıcının ve dehasının ucile kazıyan Atatürk, yeyi işine yatıran bir vatandaş için bu ağır Hun imparatorluğunu, Volga Tuna ara vicdanında sakladığı ve saati çaldıkça bir zarurettir. sında İskit imparatorluğu Hun devletini, perde perde açtığı büyük mıllî sırrı haber Meselâ bu mevsimde elde edilen palaAvrupa Türk Hun imparatorluğu ve verirken, ilk anlarda bu tarihî kaderimizi mutlar kısmen yaştır. Değirmene bir saAvar imparatorluğunu, garbî Türkistanda nasıl sezdığini ve nasıl gizledığini mılletik:z gibi yapışır; her zaman değirmeni çeAk Hunlar devletini, orta Asyada Tuk" ne şöyle anlatmıştı: viren motörü hareketten alıkoyar. Bu yu ve Kutluk devletini, Karadeniz şima«Tezahür eden millî mücadele harici vaziyette daha büyük bir motörle değir linde muhtelif adlarla teşekkül eden Türk istilâya karşı vatanın kurtuluşunu yegâne meni harekete getirmek lâzımdır. Sanadevletlerini, Asya Türk İmparatorlu* hedef saydığı halde bu millî mücadelenin yici için bu motör değişmesi mümkün olan ğundan sonra orta Asyada muhtelif muvaffakiyete erdikçe safha safha bu süratle olmalıdır. Fakat ne mümkün? adlarla teşekkül eden devletleri. günkü devre kadar millî hakimiyet idare' Belediyemizden bu çok mühim işte Aral gölü civarında Saman oğul sinin bütün esaslarmı ve şekillerini tahakhassasiyet beklenir. ları devletini, Aral gölünden Hindis" kuk ettirmesi, tarihin tabiî, zarurî ve öniiF. G. tana kadar uzayan Gaznevî devletini, Sir ne geçilmez icablarındandı. Bu mukad' nehrı şarkında Karahanlılar ve Karahata der tarih yürüyüşünü ananevî itiyadlarilc devletini, Selçuk devletini, Harezmşahi" derhal ihtisas eden hanedan, millî müca[Başmahaleaen deıam] ler devletini, büyük Timur imparatorlu delenin amansız düşmanı oldu. Tarihin siyonu o zaman da bize 18 buçuk liraya ğunu, Hindıstanda Babür imparatorluğu bu mukadder seyrini ilk anda ben de pek ucuz görünmüştü. Bu site sayesinde nu, Asya, Avrupa, Afrikada Türk " müşahede ettim. Fakat nihayele kadar hesab ve kitabını bilen bir talebe bizim paOsmanlı imparatorluğunu ve nihayet şamil olan bu ihiisaslarımızı ilk anda kâramızla ayda 3035 liraya Pariste yük' Türkiye Cumhuriyetini kuran Türk mil milen izhar ve ifade etmedik. Müstakbcl sek tahsilini takib edebilir demekti, ki cidleti, bugün düşünce prensiplerini ve meto ihtimaller üzerine fazla beyanat, girişti" den ucuzdur. Refik Şevket İncenin yük" dunu benimsediği Avrupa kafasının te" ğimiz hakikî ve maddî mücadeleye haıja sek tahsil gencliği için bizde de yapılmaşekkülünde de büyük bir eraek sahibi ol lât mahiyeti verebilirdi. Haricî tehlikenin sını tavsiye ettiği yurd hayatı, işte bu Jha,muştu. Ortaçağda klâsik kültürün Avru yakm tesirleri karşısında müteessir olanlar yat olacak. Böyle bir yurd Selimiye kış~ pada tanınmasına ilkönce delâlet edenler arasmda, an anelerine, fikrî kabiliyetlcri lası gibi bir binadan ibaret olmaz, belki Türklerdi. Fakat islâm kültürü, sonradan ne ve ruhî haletlerine mugayir olan muh~ ayni sahada bir çok paviyonlardan teşekkendısini Ispanyadan da çekilmeğe mec" temel tahavvülâtian ürkeceklerin ilk an kül eder. Eğer yapmağa karar verirsek. bur eden bir uzaklaşışla içinden Avrupa da mukavemetlerini tahrik edebilirdi. yanhşlığa mahal bırakmamak için buna medeniyetinin fışkırdığı Akdeniz kay Muvaffakiyet için amelî ve ümid yolu yurddan başka bir ad koymak muvafık nağından gıtgide ayrılarak uzak şark te hcr safhayı vakit geçtikçe talbik etmekti. olacak. Isterseniz bizde de onun adına sirleri altına yatınca, onunla beraber Milletin inkişafı ve yükselmesi için selâ Site diyelim. Türk kültürü de ileri bir Avrupa kafasın" met yolu bu idi. Resmî Tıb Talebe Yurdu talebe başıdan çıktığı halde geri bir Asya kafasında «Bu son sözleri hulâsa etmek lâzım ge~ na neye mal oluyor bılmiyoruz. Fakat karar kılmıştı. Modern çağ içinde gerile lirse diyebilirim ki ben milletin vicda Halk Partisinin idare ettiği hususî talebe memizin anlaşılması, bu teryüzü dönüşün nında ve istikbalinde ihtisas etti yurdunda iaşe masrafının talebe başına izahına bağlı bulunuyordu. Hıristiyan ğim büyük tekâmül istidadım bir günde elli kuruşu bulmadığını vaktile lığın, merkezini Kudüs yerine Romada milli sır gibi vicdanımda taşıyarak öğrenmiştik. Bu türlü yardım tesisatında tesis etmiş olması, ona, müslümanlığın sırası geldikçe bütün içtimaî heye para kazanmak mevzuubahs değildir. zuhurundan altı asır evvel, bizi bugün timize tatbik ettirmek mecburiye Belki üstelik onlara azçok yardım bile Avrupadan bir o kadar asır geri bırakan tinde idim.y> katılır. Bir kere binalar, amortismanları zaman farkını kazandırmıştı; bu müddet hiç düşünülmeden yapılacaklardır. Böyle Artık bu sır, Atatürkün ve milletinin toplu hayatta yemek, çamaşır, idare gibi içinde hıristiyanlık, henüz Yunan düşünmüşterek vicdanı kadar büyük, muhtemasrafların ferde taksimi bize şaşılacak cesile temas edebilmek için islâm felsefeşem, ulvî sır, müstakil ve modern bir Türkadar ucuz rakamlar verir. Bu sayededir sinin doğmasmı beklemişse de, Greko kiye içinde, bütün sadeliği ve açıklığile ki ayda 15"20 liraya hakikaten bir taleLâtin kültürünün büyük merkezlerinde gözönündedir: Onu yaratanın peşinde ve benin ibate ve iaşesi mümkün olur. yerleşmek ve o kültürü temsile en müsaid açtığı sonsuz imkânların yolunda millî şartlara sahıb olmak ımkânlarım bulmuşYüksek tahsil gencliğini sinesinde babir aşk ve ihtirasa medenî bir hesab ve tu. Böylelikle hıristiyan Avrupa, kültürındıran bu türlü müesseselerin maddî ve şuur katarak yürümek, gitmek, alabildi" ründe Yunanistanm hendese kafasına ve manevî faydalan sayılmakla bitmiyecek ğine gitmek... medeniyetinde Romanm site ahlâkına ve kadar büyüktür. Bu sayede talebe yalnız PEYAMİ SAFA disiplinine varis olmak şansını elimizden derslerile meşgul olmağa zaman ve imkân kapmış oluyordu. Evvelce de işaret ettiSON bulmuş olur. Ötedenberi hem tahsillerini 'akib etmek, hem hayatlarını kazanmak mecburiyetinde olan genclere sık sık tesadüf edegeldik. İki karpuzun bir koltuğa (Baştarafi 1 inct sahitede) Devlet reisi Tayfur Sökmen, Amik sığmasmdaki zorluktan sarfınazar, daha Bir Arab gazetesi ulema cemiyeti gölünün Asi nehrine akan boğazın üs yetişmeden serbest hayatm binbir cilvesile beyannamesinin yalanlarını tündeki Mazlumpaşa dalyanında tetkik pençeleşmeğe giden bu genclerin hayatı meydana koydu ler yapmıştır. Bu dalyan yüzünden A bize daima hazin görünmüştür. Yurdla" Antakya 21 (a.a.) Anadolu ajan mikte hektarlarca araziyi su basmakta, nn tabiî surette ve geniş bir serbestlik sının hususî muhabiri bildiriyor: köylere ve mezruata zarar vermektedir. içinde tesis ettiği inzıbatm kıymeti ise çok Beyrutta çıksn «Ebabil» gazetesi, 17 Bu yüzden bu havali sıtmalıdır. Halkın büyüktür. Nihayet hayatm bir itiyad deeylul sayısında geçenlerde Şamda topJa sıhhati ve memleketin refahı için bendin mek olduğunu unutmamalıdır. Delikanlı nan ülema cemiyetinin neşrettiği beyanna yıkılması zarurî görülmüstür. Bend, çağının inzıbat ve intizamla çerçevelenmeyi ve bu beyannamede îskenderunda Mazlum Paşa veresesine aid olup Ma mesi kendi başına büyük bir nimettir. Imar işini geciktirmek Bir çeşme münasebetile istiyenlere bir ders T Köhne pazardan niçin geçılemfyor? Aylardanberi hukukî formaliteler arkasına gizlenerek meydanm açılmasına engel olanlar, şimdi molozlar arasmda mahsur kaldılar Yaza zan: SALÂHADDİN Bir türlü genişletilemiyen Eminönü meydanının, yakın günlere kadar vaziyeti şu idi: Emsalsiz Yenicamiin göğsü üzerinde bağdaş kuran bir Balıkpazarı vardı. Muhteşem abidemize nefes aldırtmıyan bu köhne pazar, faaliyete gecen imar kazmasınm ucuna, sert bir çalı gibi asılıp kalmıştı. Istanbulu, en az, bir Istanbullu ka dar seven muhterem Ali Çetinkaya, kaya kadar sert olan iradesini, yeniden işlet mek lüzumunu hissetti. Bugünlerde yolları Bahkpazarına uğrıyanlar, kaldırım taşlarının teşkil ettiği molozu atlamaktan vazgeçerek, tersyüzüne dönüyorlar. Aylardanberi, bir takım hukukî for malitelerin arkasına gizlenerek İstanbu lun geniş bir meydana kavusması işini geciktirmek istiyenlere, işte güzel bir ders!.. Adına Balıkpazarı denen bu geçid vermez sokağın içinde dün, şöyle bir dolasayım, dedım. Esnaf, sanki mahsur bir kalenin içindeydiler ve hepsi de arpacı kumrusu gibi düşünüyorlardı. Içlerinden biri: Gördünüz ya, dedi, Balıkpazarından kus uçmuyor, kervan geçmiyor... Güldüm: Kabahat sizde.. Daha ilk işarette, tası tarağı toplayıp çekilmelivdiniz!.. Ne yapalım, böyle oldu... Bunun böyle oluşunun rr1"''"'!''! sizsıniz. Ve ilâve ettim: Hani, dedim, muacciz bir mısafir varmış. Ev sahibi, bir gün eşyasını kapı önüne yığıverince, misafır kızmış: Yok amma, demiş, ben bundan koğulur gibi bir mana çıkarıyorum!. Si zin haliniz de, kusura bakmayın amma, buna bcnzedi... Bırakın, şu inadı.... înad ettiğimiz yok artık... Pazartesi günü, hep birlikte dükkânları kapayıp gidiyoruz!.. Bu dumanı üstünde haberi alınca, kendi kendime düşündüm: Demek Balıkpazarı da artık bir varmış, bir yokmuş oldu.. O Balıkpazarı ki, küplü meyhaneler devrinden kalma bütün hususiyetlerile asırlardanberi İs tanbulun en işlck yerinde; bir varlık gibi yasamaktaydı. PENCERESİNDEN ürk işi güzel eserlere aşk derecesinde sevgi besliytn bir dostum ?ar ki eskice bir evden minimini bir taşın düşmek üzere bulunduğunu görse yüreği hoplar ve o ev sahibini bulup ta" şı perçinletmedikçe içi rahat etmez. İşte bu zat, geçenlerde Usküdarın bilmem hangi kuytu köşesinde bulunup da müzeye kaldırılan çeşme hakkında gazetemizde çıkan yazıyı okuyor, güzel eserler içiu beslediği aşkm ibramına kapılıyor ve ba" na şu mektubu yolluyor: GÜNGÖR Istanbul halkının hemen yarısını, bağrının icinden geçıren bu ecışbücüş sokakta, gida olarak hatıra gelen hersey vardı. O, sade bir meyhaneler yatağı ve bir ölü balıklar me«heri olmaktan çok daha mü^im bir yerdi. Yiyecek maddelerinin en iyisile en kötüsü Balıknazarında koyun koyuna yatıp müsteri beklerdi. Fakat, hepsi de etiketlerinde «halis» keydını taşıdıklan için bu «en iyi» ile «en kötü» yü birbi rinden ayırabilmek, insanın ne gün öle ceğini bilmesi gibi, (kehanet) e muhtac islerdendi. Tağsiş san'atmın nice inceliğini keşfedenler, size zeytini sivah havyar, pamukyağını, ekstra Ayvalık, hasılı kargayı bülbül diye yuttururlardı. Fakat bu hi lekârlıklar, Balıkpazarınm bir fuar gibi, her sınıf insan tarafından, akın akın ziyaret edilmesine mâni değildi. Isinin başından dönenler, Balıkpaza rına uğrayınca kendilerini yepyeni bir âlem içinde bulurlardı. Hevenk hevenk asılan pastırmalar dan, üstüste yığılmış kaşkaval tekerleklerinden, teneke teneke yağlardan, fıçı fıçı balık turşularından etrafa yayılan karışık kokuyu, içlere sindire sindire dolaşmak ta, itiraf etmeli ki ayrı bir zevk vardı. Balıkpazarına uğramakla yalnız mi delerin değil, hatta midelerden ziyade, gözlerin ihtiyacı tatmin edilmiş olurdu. Balıkpazarı, bütün bu iştiha açıcı dekorlarile, tezgâh ve masabaşı sohbetlerile; tarihe karışıyor. Bundan sonra, Balıkpazarından ge cenler, o kangal kangal sucukları, o parıl parıl kâseler içinde, istif edilmiş türlü mezelikleri seyrederek gözlerine ziyafet çekemiyecekler... Evet.. Muhakkak ki eski İstanbulun bir köhne parçası daha kopup kayboluyor. Fakat buna mukabil yeni îstanbul, yepyeni bir meydan kazanıyor.. Ben, kendi payıma, Balıkpazarı için mersiye yazacaklardan değilim! Güzel ş^hrimizin içinde Balıkpazarı bir kör barsaktı. Gitgide rahatsızlık vermeğe başlamıştı. Açıkça söylemeli ki neşter, tam za manında indi! «Dünkü Cumhuriyette okudum. Üsküdarda bir evde eski Türk eserlerinden bir çeşme bulunmuş ve müzeye nakledilmiş. Çeşmenin gazeteye konulan resmini de tetkik ettim, heyecanlandım. Çünkü dört beş ay evvel Üsküdarda büyük cad" dede bir «yıkıcı» dükkânında diğer taşlar arasında buna benzer bir çeşme taşı görmüştüm. Dükkân sahibi o taş için kendisine yüz yirmi lira verdiklerini söylemişti. Benim gördüğüm çeşme, gazetenizde res" mi çıkan değilse orada da bir eşi var demektir. Yalnız dükkândaki taşın baştarafında biraz kırıklık görülüyordu. «Birkaç yıl önce Kırımda idim. Bah" çesarayda «Hansarayı» admı taşıyan ve eski hanlardan kalma büyük bir bina vardır, Türk mimarlığı bakımından tetkike değer bir eserdir. Bu saray bahçesinin solunda hanların tıpkı İstanbul mezarla" rında olduğu gibi mermerden yapılma mezarları bulunuyor. Ve hepsinin üzerin" de türkçe beyitler okunuyor. Bahçenin nihayetinde de Üsküdarda bulunduğu yazılan taşın bir eşi ile yapılmış bir çeşme mevcuddur ve bu çeşme kurumuş olmayıp hâlâ şarıl şarıl su vermektedir. Kırım Türkleri, nefis bir san'at eseri olan çeşmeye «Ağlama çeşmesi» diyorlar. Anti" ka meraklıları da çok kıymet veriyorlar. Üsküdarda bulunan çeşme, bunun ayni olduğuna göre kıymeti var demektir. Bir eşi Kırımda, bir eşi Üsküdar da bulunan bu çeşmeleri acaba hangi ustalar yapmıştır ve daha başka yerlerde benzerleri var mıdır? Buun incelenmeğe değer bir mevzu olduğunu sanr yorum. Bir de bu taş Kırımdan mı İstan" bula geldi, yoksa Kırımdaki Istanbuldan mi gotürüldü?.. Bilen var mıdır, dersiniz?» Dostumun ortaya koyduğu tarihî mese" leyi, ne yazık ki, inceliyebilecek mevkide değilim. Yalnız bir nokta üzerinde durul" mayı ben de gerekli gördüğüm için aldığım mektubu sütunuma geçirdim: Çeşmelerin kurumasma, yavaş yavaş harab ol" malarına bir çare bulunamasa bile onların millet ve devlet malı olmalarma göre yıkıcı dükkânlarında pervasızca satılmalarr na göz yummamak lâzım gelir. O halde T Jsküdardaki yıkıcı dükkânındaki satılık taşm nereden alındığı ve şımdı nerede bu" unduğu da incelenmek icab eder. Keyfiyeti Vilâyetin, Müzeler Umum müdürlüğünün dikkatine arzediyorum. Üniversiteliler yurdu M. TURHAN TAN H: Edirnede Bay İbrahim Hakkıya: Muallekati Seb'a ile onları yaratan yedi büyük Arab şairi hakkmda Hayat Ansiklopedisinin (Arab medeniyeti) faslmda sizi tatmin edecek kadar malumat vardır. Bu bahsin şu sütuna sığıştırılması müm kün olmadığmdan ismini verdiğim esere müracaat buyurmanızı rica ederim. M. T. T. SALÂHADDİN GÜNGÖR f Avrupa kadm atletizm birincilikleri J Kıymetli bir muallim tekaüd oldu Hayatmın kırk iki senesini mem leketin irfan yo lunlunda meş'ale tutmakla geçiren Emirgân ortamek teb riyaziye mual limi memleketimi zin tanınmış riyaziyecilerinden İb rahim Fehmi Beygo tahdidi sin kanununa tâbi tutu İbrahim Fehmi larak tekaüde sevkolunmuştur. İbrahim Fehmi Beygo 1311 senesinde Darülmuallimini Aiî fen şubesinden çıkarak sırasile Trabzon, Selânik, Üsküb idadileri muallim ve müdür muavinliklerinde, Trahzon lisesi ikinci müdürlüğün de, Gelibolu, Şam idadilerile Samsun, Bursa. Bolu liseleri müdürlüklerinde, Bolu Vilâyeti Maarif müdürlüŞünde, Eyüb ortamekteb müdürlüğünde ve son zamanlarda da Emirgân ortamekteb rivazive muallimliğinde çalısmak sure tıle fasılasız bir halde kırk iki sene maarife büvük hizmetlerde bulunmustur. Yetiştirdiği irfan ordusunun kesafe? tini düşünmek şüohesiz ki kendisine e: büyük şeref ve mükâfat olacaktır. 200 ınetro koşuda derece kazanan kadın atletlere madalyalan veriliyor Viyana (Hususî) Avrupa kadın atletizm birincilikleri müsabakaları Viyanada başladı. Yapılan ilk müsabakada 20 bin seyirci bulundu. 200 metrede Lehistanlı Valasiyeviç 23,8, diskte de Almanyalı Mayerrnayer 44,80, yüksek atlamada 1,70 metrode yeni bir dünya rökoru temin edildi. İik gün Almanlar 102, Lehliler 34, Holandalılar 18, İtalyanlar 15, İngilizler 15 puvan kazandı. Pariste Fransa Suriye müzakereleri akim kaldı Lüzumunda kimsenin ihtilâf etmiyece" liyeye bir mukavele ile bağlıdır. Maliye Vekâleti mukavelenin feshi için tetkikler ği bu siteyi kim kursun? Başbakan Celâl Bayar, hükumetini teşkil ettiği ilk günyapıyor. lerde bu çok faydalı işin hükumetçe gö" İlk defa Hatay bayrağı çeken rülmesini ehemmiyetle göze almıştı. Şimvapurumuz di Refik tnce bu şerefli işi Evkafa yükleİskenderun 21 (a.a.) A n a d o l u A tiyor. Evkaf bina olarak medreseleri ilk jansınm hususî muhabiri bildiriyor: tahsil hesabına hususî idareiere vermişti Devlet Denizyollanmn postasını ya sanıyoruz. Bunlann vakıflarının ne oldupan Samsun vapuru dün limana girerken ğunu ve ne getirdiğini ise pek iyi bilmiyoilk defa olarak direğine Hatay bayrağm1 ruz. Fakat herhalde Sarıhan saylavımn çekmiştir. teklifinde istifade olunacak taraflar v a r Bir katil iade edildi dır. Evkaf bu işin tamammı omuzlıyama" Antakya 21 (a.a.) Anadolu A sa bile herhalde onun husulüne müessir surette yardım edebilir ve bu yardım pek jansının hususî muhabiri bildiriyor: yerinde bir yardım olur. Iskenderunun Fartisli köyünden Ka Amik sahilinde bir dalyan Bahsin tekrar tazelenmesinden istifade rabet ismınde bir Ermeniyi öldüren Azkaldırılacak boğlu Ali Türkiye topraklarına iltica et ederek onu yeni şeklile sayın Başbakanın Antakya 21 (a.a.) Anadolu A misti. Katil, Hatay adliyesine teslim başarıcı himmetine arzedelim. jans'iın hi'susî muhabiri bildiriyor: edilmiştir. YUNUS NADl Akşam refikimiz 21 yaşında Akşam refikimiz dünkü sayısile 21 yaşına girmiştir. Yırmi senedenberi memlekete faydalı bir şeküde munta zaman neşir vazifesini yapmakta olan refikimizi tebrik eder, uzun ömürler dileriz. İ