Uzun hilcâye Üç izcinin maceraları [Geçen defa çı kan kısımların hulâsaları: Ahmed Macid, James Ferson ve Mark Pearu izci kongresinde ahbab oluııorlar. Ahmed Macid Istanbulda kimscsiz kalıuor, «Yakut» ismindeki k'umetlar kuşilc birUkle Amenkaııa gitmek için vapura biniyor. Bir kaza neticesi uolda arkadaşı James Ferson a rastgelitjor. Birlikte Mark Peary'iji ziyaret için Ingillereye dönüııorlar. Yolda iki haydud Ned ve Fred «Yakut» u çalııiorlar. Mark Peary'nin kızkardesı Helen hayvanat ensli tüsünde çahsmakia dtr. Kııjmettar kusu, ihtiuar âi'ım ktyafetli biri saimak icin orava gctiritjor. Ahmed Macidin fazla müteessir olmaması için Helen, Ferson ve Pearu hırsıza bir /uzak kuruuorlar.] Bu vaziyete göre önümüzde iki günlük bir zamanımız var... Ne gibi tertibat alacağız? Her şeyden evvel bundan kat'iyyen ASmed Macide bahsetmemekliğimiz lâzımdır. Çünkü eger tahminlerimiz yanlış çıkar da bu kuşun ona aid olmadığı ta hakkuk ederse büyük bir inkisarı hayale u^ramış olur. Janıes Ferson'la birlikte biz ikümüz bu işi halletmeğe çalışalım. Çünkü James, Swift vapurunda iken kuşu görmüştür. Muhakkak onu tanıyacaktır. Helen bu fıkri beğendi. James Fersonu da çağmp şöyle bir şekil kararlaştırdılar. «PoÜse müracat edip eğer ihtiyar âlim, hrkikaten hırsızla ortaksa onun tevkifini tr!:b etmek... Çünkü «Yakut» u Ahmed Macidden sonra en iyi tanıyabilecek olan James'dır. Bu suretle ihtiyar âlim vasıtasile hakikî hırsızm ele geçmesi kolay bir surette temın edilecek!» Ertesi gün Helen ile babası ve annesi Ahmed Macidi oyalamak için alıp gezmeğe götürdüler. Ferson ile Peary de hırsızı yakalamak için icab eden tedbirleri ıttihaz ettiler. James Ferson enstitü müdürüne: Allah vere de, diyordu, herif kuş•kulanmasa da tam zamanında gelse... Müdiir gülerek cevab veriyordu: Gelmemesi imkânı yok... Çünkü adam gayet kârlı bir iş yaptığını pekâlâ biliyor. Bütün memurlara kendisine daha kaoıdan içeri girer girmez fevkalâde nezaket ve iltifat göstermelerini söyledım. Ayni zamanda Rizledığımiz ıkı polıs hafıyesının mevcudiyetını bellı edecek bir hareket yapmamalarını da sıkı sıkı tenbih ettim. O zaman James Fersin sordu: Pekalâ, bu işte benim rolüm ne olacak? Gayet basit... Benim yazı odamın yanındaki küçük odada beklıyeceksiniz... Bir fırsatını buîup ben sizi çağıracağım. Geldiğiniz zaman kuşu da adamı da yakndan görebileceksiniz... Eğer kuşun hakikaten arkadasınızın calınan «Yakut» IMIMMIIIIIMMIIIIIIMinillllllllllllllPinillllllllllllllllllMIIIMlUIII Boş iskemleler.. Oyuncular iki grupa ayrılırlar. Birinci grup kendi sayıları kadar iskemle alıp sıra ile otururlar. Oturan oyuncu lardan her birinin öniine ayrıca bir de boş iskemle konur. Diğer grup karşı tarafta ve yedi sekiz metre kadar uzakta sıra ile dizılirler. Oturan grup, karşı gruptan gelecek ılk oyuncunun boş iskemlelerden hangisine oturması lâzım geldiğini gizlice aralarmda kararlaştı rırlar. Oyuncu gelir, oturan grupun yüzlerindeki ve gözlerindeki ifadelerden hangı sandalyaya oturması icab ettiğini anlamıya çalışır ve kararlaştırılan is kemle olduğunu zannettiğine oturur. Eğer tahmıninde yanılmayıp da doğru keşfetmişse oturan grup onu alkışlar ve karşıki gruptan sıra ile oyuncular gelip aynı şekilde iskemleleri işgal etmekte devam ederler. MEMLE^ETLCRN ÇOCUKLAR.. FAYDALI BTLGÎLER Kahveden barut yapılabilir mi? Umumî Harbden sonra dünya yüzünde bin türlü buhrandan maada bir de fazla istihsal buhranı meydana geldL Buğday çok, kahve çok, şeker çok.. Alan yok.. Bir iki sene evvel Kanadada buğdayları lokomotif ocaklarmda yaktık lannı, Brezilyada kahveleri denize döktuklerini hatırlarsınız.. Brezilyada hâlâ kahve, ıhtiyacdan fazla yetiştirilmekte berdevam.. Brezilyalı bir alim, doktor Oliveira Fairas kahveden başka türlü ı olduğuna kanaat getirirseniz, derhal orada bunu söylemekten çekinmeyiniz, işin alt tarafını da bana bırakınız! Ertesi gün ihtiyar âlimi yakalamak için kurulmuş olan tuzağm hiçbir eksiği, ge diği kalmamıştı. Mark Peary ve Helen gene Ahmed Macidi gezmeğe götürmüşlerdi. James Ferson da kararlaştırıldığı gibi enstitünün direktörünün odasının yanındaki odaya yerleşmiş, polis hafiyeleri de kendilerine gösterilen gizli yerlerde mevki almışlardı. Tam saatinde Ned elindeki küçük bir kafesin içindeki kuşla enstitünün kapısmda görünmüştü. Takma saçları, bıyığı ve sakalı ile, ihtiyarlan taklid eden yürüyüşile rolünü iyi oynıyan bir aktöre pek benziyordu. Bahçeyi geçerken epeyce bir halecan hissetti amma, içeride memur ve hademelerin kendisine gayet nazik davrandıklarını görünce büyük bir emniyet ve sükun içinde yürümeğe başladı ve kemali serbestî ile direktörün odasına girdi. Müdür: Profesör, dedi, sizi sabırsızlıkla bekliyordum. Idare meclisi azalarile görüştüm. Kuşu almak niyetimiz var. Lâkin istediğiniz fiat çok yüksek... Ned, işlerin yolunda gitmekte olduğunu görerek: Bay direktör, diye cevab verdi, sizin güzel hatırınızı kırmak istemem amma, bundan aşağı vermekliğim ihtimali yoktur... Müdür birdenbire ciddileşti: Yalnız mühim bir nokta var, dedi, son günîerde tıpkı buna benzer bir kuşun çalınmış olduğunu, bize haber verdiler. Sakın o kuş bu olmasın!... Ned'in anide soluğu kesildi. Nefesi tıkanmış gibiydi. Gözlerinde hasıl olan endişe alâmetlerinin belli olmasından çekiniyordu. Mümkün mertebe soğukkanlılığını muhafazaya çalışarak metinleştirmeğe çalıştığı bir sesle ve gülerek cevab verdi: Olabilir, direktör cenablan, buna benzer bir kuş çalınabilir, fakat onun bu olması ihtimali yoktur. Çünkü ben size geçen gün birçok vesikalarla bu kuşun Amerikada satın alınmış olduğunu isbat etmiştim. Ned bir taraftan bu sözleri söylerken diğer taraftan da çantasını açtı, elini titretmemeğe çalışarak oradan birkaç kâğıd çıkarttı. Müdür kâğıdlara ehemmiyet vermedigini gösteren bir tavırla: Telâş etmeyin, dedi, bu mühim noktavı derhal kolaylıkla tesbit edebileceğiz!.. Zili çaldı, içeriye giren hademeye James Ferson'u ça|'rmasını söyledi James yan kapıyı açarak peîdi. Ned, Swift vapurunda birlikte sevahat ettikleri genc izciyi görür görmez tanıdı ve birdenbire şaşımnaktan kendini alamadı. Fakat kendisinin kıyafeti tamamile değişmiş olduğu cihetle onun kim olduğunu fark edemiyeceğine kanidi. Binaenaleyh gene soğuk kanlılısını muhafazaya çalışarak: Beni bu kuşu çalmakla itham eden sıV miiniz? Dive sordu. James Ferson vapurda qöH<''"ü genc ve şık Ned'in bu şekilde îskemleyi keşfedemeyip de yanılan lar kalkıncıya kadar oturan grup ıslık çalar ve yahut «sss!» sadası çıkarır ve o oyuncu tekrar karşı grupun tarafma gidip en arkada yer alır. Dünyanm en küçük akademi azası olan Panela wrinch İngilterenin Bu suretle herkes yerli yerine yerleş meşhur kadm âlimlerinden Dorothy Wrinch'in kızıdır. Fiziğin molekül bahtikten sonra parti biter ve gruplar yer smde annesinin yapmakta olduğu tetkikata çok faydalı şekildp yardım etlerini değiştirirler. Birkaç parti oynan tiği için «Gembriç İlim Akademisi > azalığma seçilmiştir. dıktan sonra yekun itibarile kimler en az aldandılarsa sıra ile birinci, ikinci, üçiincü olurlar. istifade etmek tarzını düşünmüş ve bu düşüncesinden muvaffakiyetli bir netice elde etmiştir. Söylendiğine göre, doktor kahveden barut kadar kuvvetle patlama ve ateş alma istidadını haiz bir Dünyanın en çok sigara içen madde çıkarmaya muvaffak oluyormuş. adamı öldü Bu işte insaniyet gene yandı demektir. Kahırede eski sigara fabrikatorlarmSanki şimdiye kadar icad olunan bin bir dan Nestor Papanastasyu isminde bir çeşid mahvedici vasıtalar ve silâhlar Yunanlı ölmüştür. Bu adam dünya ükâfi gelmedi de, bir de başımıza kahve zerinde en çok sigara içenlerden biri musallat oldu. Çok içtiğimiz zaman sisayılıyordu. Günde yüz, yüz elli sigara nirlerimizi bozan, uykularımızı kaçıran bile onu tatmin etmeğe kâfi gelmi kahvenin netameli bir şey olduğu zaten yordu. ötedenberi belli idi ya!. Papanastasyu'nun vasiyetnamesi a |merakh Bilmeceyi çözenler Denizin en tuzlu yeri Biliyorsunuz ki suları en zıyade tuzîu olan denizler hattı üstüvaya yakın noktalarda bulunanlardır. Bunun sebebi, o havalide suyun buhar haline gelme ameliyesinin daha kolaylıkla ve süratle cereyan etmesidir. Denizlerde coğrafi çıldığı zaman, ebedî istırahatgâhma tevdı olunurken tabutunun yanına binerlik beş paket sigara konmasma aid bir madde görülmüş ve tabıatile bu arzusu yerme getirilmiştır. Vak'a, Kahirede cereyan ettiğine göre, hayret etmemelı. Çünkü malum ya, eski Mısırhlar da ölülerini yemeklerle yemişlerle birlikte gömerlerdi. Fıkralar Tekme!.. Cevdet, Fıkrı, Huseyın, bıraz safça ve asabice olan Necmi ile daima alay ederlerdi. Bir gün Necmi bunlardan birine öyle müthiş bir tekme indırdi ki çocuk iki gün kendini toparlayamadan hasta yattı. Bir hafta sonra Cevdet, Fikri, Hüseyin gıdıp Necminin kapısmı çaldılar. Saf ve asabî delikanlı bu tacizcilere yeni bir darbe indirmeğe ha zırlanır gibi bir vaziyet alırken üçü birden: Aman ağabey, dedıler, seni kız dırmıya değil, bizim futbol kulübüne aza yazılmanı ricaya geldik. Bilmeceyi doğru çözenlerden bize fotoğraf gönderenlerin resimlerini bas mıya devam ediyoruz. Fakat burada resmi çıkmak mutlaka hediye kazanmış olmaklığa delâlet etmez. Mükâfat kazananların ismi her aym ilk haftasmda neşrolunan büyük listeye yazılır. Soldan sağa sıra ile: 1 Tarsus Hatıb Enis vasıtasile Esad. 2 îstanbul Gelenbevi orta okul 51 Ali Rıza. 3 Büyükada Güzeller sokak 2 numarada Fahri. 4 Uşak arabacı Sabahaddin vasıtasile Sami. 5 İzmit komiser Karakaya oğlu baim. 6 İnegöl mühendis Recai kızı Mübeccel. 7 Kadıköy onuncu ilk okul 57 Se vim Üstünel. 8 Erzıncan Sakarya okul 171 Vehbi Acar. 9 Sultanahmed San'at okulu 745 Yaşar. 10 Kayseri Sümer Bank Bez fabrikasında 12913 Kâmran Duru. 11 Fatıh 56 ncı ilk okul Muzaffer Tan. 12 Beşiktaş Akaretler 91 Türkân. 13 Çerkesköy eczanesi Mehmed Peker. 14 Bursa Selçukhatun mahallesi 12 numarada Muhlis. 15 İstanbul Erkek lisesi Necdet Değerli. 16 Giresun piyade alayı 5 inci bö lük Bahri Kaçak kızı Bedia Kaçak. 17 Trakya Saray kazası Cemal kızı Neriman Özgen. 18 Sandıklı Cuma mahallesinde îbrahim Ulusov. ve ilmî tetkikatta bulunmak üzere bir seyahate çıkmış olan bir Amerikan heyeti dünyanın muhtelif Okyanuslarında yaptığı tecrübelere aid raporunu Birleşik devletlerin Maarif Nezaretine tevdi etmiştir. Bu rapora göre, dünya üzerinde suyu en ziyade tuzlu olan deniz, büyük Okyanustur ve bilhassa onun Meksika körfezinde Yukatan açıklanndakl kısmıdır. Biz, şimdiye kadar adına ek seriya «Tuz denizi> de denilen «Kızıl deniz» i bütün dünya denizlerinden tuzlu, hatta bir salamora fıçısı gibi biliyorduk. c Eylul Bulmacası Çocuk portreleri llllll En kârlı iş.. Talebeden biri öğretmene: Efendim en kârlı is nedir? Diye bir sual sordu. Öğretmen birçok meslek ve san'atları saydı, döktü. Kü çük Atıf ayağa kalktı: Bay öğretmen, dedi. benim fikrimce en kârlı iş bir <îş Kumbarası» al maktır. Insan hem para biriktirir, hern faiz alır, hem de senede dört defa ikramive kazanmak ihtimali vardır. Öğretmen yüzünde Atıfın sözlerini tasdık eder bir ifade ve tebessümle: Sahi. dedi. bak ben onu unuttum.. kıyfet değiştirip geleceğini tahmin ede mediSi için onu büsbütün başka bir adam. hakikî bir âlim zannetti: Affedersiniz, dedi, benim sizi itham aklımdan.bile geçmez. Yalnız, ne var ki ralınan km budur!.. Belki başkası çaldı da size .iattı... Sonu gelecek hafia Yukarıki resimde bir kurd leyleğin ağzındaki kemiği kapmak üzeredir. O kurd nerededir, bulunuz ve resmini kesip kalemle işaret ederek bize gön deriniz. Bu b'lrneceyi doğru halledelnerden birinciye beş lira, ikinciye iki lira, üçüncüye bir lira takdim olunacak, ayrica yüz kişiye muhteltf hediyeler verllecektir. Cevablann eylulün sonuncu gününe kadar «Cumhurıyet Çocuk Sa« hifesi» adresine gönderilmesi lâzımdır. ^eç kalanlar hedive alamazlar. Eskişehirde Ayhan Kaptanoğlu Yazısız hikâye