12 Temmuz 1938 CUMHURİYET Hâdiseier arasında Orman işleri hakkında mühim bir toplantı Kereste fabrikaları mümessillerinin de iştirakile Ziraat Vekilinin riyasetinde yapılan içtimada mühim kararlar verildi Ankara 11 (Telefonla) Orman idaresile yaptıkları mukavelelere müsteniden memleketimizde orman işletmekte olan 40 fabrika mümessili bugün saat 17 de Ziraat Vekâletinde bir toplanti yaptılar. Orman işlerile alâkalı bazı meb'uslarımız da toptan ve perakende kereste ticaretini temsil eden bir kısım tacirler de içtimada hazır bulundular. Toplantınm gayesi, kereste ve diğer orman hasılatı imalâtını bugünün şerait ve imkânlan içinde plânlaştırmak, millî piyasa ihtiyaclarını fabrikalara vazife ver mek suretile muntazaman temin etmek, bir taraftan da fiatlan mümkün olan asgarî hadlere indirmektir. Toplantıyı Ziraat Vekili Faik Kurdoğlu açtı. Hazır bulunanlara Vekâleiin davetini kabul ederek gelmiş bulunduklarından dolayı teşekkür etti ve bu içtimaın maksadmı izah eden beyanatta bulundu ve imalâtçıları mühim millî bir mevzuda vazife almış arkadaşlar sıfatlle Ziraat Vekili adına selâmladı ve ken dilerinden ciddî, dikkatli ve şuurlu bir teşriki mesai istedi. Faik Kurdoğlunun bu toplantının nıahiyetini izah eden beyanatına nazaran, Ziraat Vekâleti bu kabil mühim mevzularda alâkadarlarla temaslarda buluna cak ve daima karşılıkh müzakerc ve münakaşaya müstenid vazife ve taahhüdler alınacaktır. Fabrika sahibleri namına Eskişehir meb'usu Emin Sazak ve Bilecik meb'usu Ibrahim Çolak söz aldılar. Bu teşebbü sün isabet ve ehemmiyetinden bahisle fabrikacılara vaziyeti karşılıklı müzakere ve beraberce icabları düşünmek ve kendi vaziyet ve temennilerini de bilvesile tesri etmek imkânı verilmiş olmasından dolayı teşekkürde bulundular. Bundan sonra, ruznameye konmu? olan meselelerin müzakeresi için üç komite teşkil edilmesi takarrür( etti. Reislifce Ziraat Vekili, ikinci reisliğe Emin Sazak ve İbrahim Çolağın ve umumî kâtibliğe Kunduz şirketi müdürü Tahsinin seçil mesi kararlastınldı ve bir birlik teşkilı, mevzuat ve temenniler ve millî piyasa ihtiyaclan ve fiat meselelerile uğraşmak üzere teşkiline lüzum görülen bütçe en cümenine sırasile İbrahim Çolak, eski valilerden Karadeniz şirketi müdürü îbrahim, Kunduz şirketi müdürü Tahsinin başkanlık etmesi takarrür etti. Umumî toplantıya nihayet verildi. Her üç encümen de umumî toplantı dan sonra kendilerine tahsis edilmiş oian salonlarda çalışmağa başladılar ve geç vakte kadar müzakerata devam ettiler. Yarın toplantıya iştirak edenler şere fine Ziraat Vekili tarafından Gazi Or man çiftliği bira parkında bir öğle ziyafeti verilecektir. Ziyafetten sonra çiftlikte umumî bir toplantı yapılacak ve encümenlerin kararları bu içtimada okunacak ve kararlar alındıktan sonra, toplantı ni hayet bulacaktır. Bu toplantı dolayısile Ziraat Vekâletinin hem fiatlan düşürmek, hem de aşığıdaki yekunları bulan bir istihsal ve piyasaya sevk taahhüdünü kontrollu ola rak fabrikalara aldırmak istediği anlaşıhyor. Bugünkü müzakere safhasma nazaran, bu miktarlar şunlardır: Yapı ktrestesi 500,000, maden direği 150,000, travers 60,000, telgraf ve telefon direği 5000, ambalâj 100,000, kâğıd hamuru ve kibrit çöpü 100,000, mobile sanayii için 12,000 metre mikâbı. Bundan başka, Vekâlet orman imalâtı neticesinde ormanlarda kalan ve yukarıda zikredilen maddelere de elverişli olmıyan kısımlann tazyik edilmiş mahrukat haline getirilmesi ve reçine, trebantin istihsali gibi yollarla kıymetlendirilmesi istenmektedir. Operanın son günlerinde miyiz? arb memleketlerinde sesl filim, tiyatroyu değil, daha ziyade opera ve operet nev inden temsilleri rağbetten düşürme ğe başlamış. Bazı münekkidler bu buhranı tabiî buluyorlar: Sinema bugünün seyircilerinde, musikili ti yatronun hiç tatmin edemediği bir ta kım yeni iştahlar ve ihtiyaclar uyan dırıyor; filim rejisörleri biliyorlar ki bugünün adamı, eğlencelerine pek az bir zaman ayırabiliyor. O münekkid lere göre «süratin kürek mahkumUı olan »Yirminci asrın çocukları, aradıkları şiiri, hulyayı, neşeyi ve heyecanı fasılasız bir iki saatin içine sıkış mış görmeğe muhtacdıriar. Musikili tiyatro bu ihtiyacı anlamıyor ve hâlâ ağır, uzun sahneler, mu havereler içinde halkın sabrını yağma ediyor; hâlâ seyircilerin tahammülünü aşan üç veya dört uzun perdenin an'anevî formülüne sadıktır. Hem de bugünkü sahne musikisi, bugünkü cemiyetin kıvrak, dinamik, tezcanl ruhunu doyuramıyor: Hâlâ o sürekli aşk düoları, koro terennümleri, o uzun, derin çığlıklar... Bu hükümler veren münekkidler, operanın istikbalini çok tehlikede gördüklerini de saklarruyorlar. Biz hâlâ tek bir opera yapamadık. Nekadar geç kaldığımızı hepimiz biliyoruz. Fakat, acaba, ilk Türk operasının temsili, yeryüzünde musikili sahneden eser kalmadığı bir güne mi lesadüf edecek? O zaman da, Türk operasını garb memleketlerindeki akıbetinden kurtarmak için memlekette sesli filmi yasak etmeğe mecbur olacağız. Biraz acele edelim. Biz kendimizi toplayıncıya kadar Wagner'in veya Mozart'ın da Itrî veya Tellâlzade kadar geride kalmasından korkulur. PEYAMt SAFA YALOVA MEKTUBU Hastalara hürmet edelim İHEM Yazan: tSMAİL MÜSTAK MAYAKON NALINA MIH1NA Bir şamatacı kafile (Otel Thermal) panayır yerine çevirdi Medenî memleketlerde kaplıca otelleri, bılhassa Otel Thermal gıbi sırf banyo için acılmış oteller, hususî bir nizama tâbidir. Bu nizamm esası ve hedefi «hastaları rahatsız etmemek» tir. Bu nizam bazan otel idareleri tarafından kurulur; fakat çok defa da bizzat müşterilerin içtimaî terbıyesinden ve insanlık ahlâkından doğar. Fılhakıka düşünmek lâzımdır ki bu gibi oteller bir takım zengin insanların üç beş gün zevk ve safa sürmeleri için açılmış eğlence yerleri değil, bilâkis hasta ve alil kimselerin şifa bulmaları için kurulmuş sıhhat müesseseleridir. Burada herşeyden evvel hastanın hukuku ve huzuru gözönünde tutulur. Bu otellerin ac:lış ve kapanış mevsimleri, eğlence ve istirahat tarzları, hulâsa bütün programı hastaların haline ve hastalıkların mahiyetine göre tanzim edilir. Sakat bir bünye, yorgun bir kafa, gergin bir sinir taşıyan hastaları sapasağlam insanların gürültülü cümbüşleri arasında bunaltmağa ve bu hastaların dinlenmek ihtiyacile omuzlarına düşen başları ucunda panayır patırtısı yapmağa kimsenin hakkı yoktur. Buna riayet etmiyecek kadar muaşeret çizgısinı aşanlara hadlerini bildırmek içtimaî nizam icabıdır. Bu mülâhazalar dolayısiledir ki Avrupanm hakıkî kaplıca otelleri çok sıkı kayıdlara tâbi tutulmaktadır. Bu otellerde bilhassa gece hayatı ve eğlence tarzı sönük ve siliktir. Bu otellerde akşamlan salonun ışıkları daha erken söndürülür; burada konuşmalar daha hafif, kahkahalar daha kısık, hatta dillerin sesi daha boğuktur. Bu otellerde kapılar daha gürültüsüz kapanır, adımlar daha telâşsız atılır, emirler daha heyecansız verilir. Yürürken patırdı olmasın dıye yol halılan kalındır, açılıp kapanırken ses vermesin diye oda kapıları kapitonedir. Hulâsa bu otellerde muhitin sükununu ve hastanın huzurunu bozacak fırtınalı hâdiselerin hiçbirine müsaade ve müsamaha edılmez. Yalova otellerinde de böyle olmak cab eder. Yemyeşıl ormanlar içinde hakikaten zümrüd bir yuvaya benziyen Yaovada büyük bir himmetle yapılan ve ciddî bir idarenin ihtimamı altında tutuan Otel Thermal bir çok hastalıkların şifa bulması için lâzım gelen bütün şartları haiz bulunmaktadır. Yalnız hasta vücuder değil, yorgun kafalar ve bozulmuş sinirler için de bundan yumuşak, bundan şefkatli kucak olamaz. Bazı pazar günleri bir bozguncu akını gibi kaplıcayı istilâ eden günlük misafirler haric olmak üzere ne insan, ne tabiat, ne havada öten kuşar, ne yerde akan sular, hulâsa hiçbir unsur bu muhitin sükun ve ahengini bozmaz. Çimenler insan ayağının taarruzundan, çiçekler kadın parmağının tecavüzünden, kelebekler çocuk haşarılığmın tasallutundan masundur. Ağaclar nazan yormıyacak kadar tath yeşil,# topraklar ayağı incitmiyecek kadar nemli yumuşaktır. Ne yaz böceklerinin fasılasız ötüşü, ne dumanlı suların devamlı akışı, ne geceleri ormanda dolaşan rüzgâr, ne gündüzün havada dalgalanan buhar tabiatin derin musikisi içinde yanlış bir nota yapmaz. Bütün unsurlarm kendilerine mahus seslerle iştirak ettiği umumî konser, gitgide, hasta gönüller için bir ihtiyac olur; öyle ki gözleriniz bir ağac kümesinin altına sığınmış, öbek öbek ortancaların çeşidlerine bakarken kulaklarınız rüzgânn yapraklarda çıkardığı hışırtıyı arar; adımlarınız iki sıra elektrik lâmbalarının titrek ziyalarla aydınlattığı asfalt yolda medenî bir zevkle dolaşırken ruhunuz ormanm esrarlı karanlığma tath bir hazla dalar... Hulâsa falsosuz, eksiksiz, zengin bir tabiat: Çiçeklerin rengi, sularm ahengi, dallar arasında öten kuşlar, gökyüzünde dolaşan bulutlar, bir çocuk sesi, bir kadın kahkahası, yeisle gelenler, neşe ile dönenler, nihayet hepsinin üstünde hiç bir lutfunu esirgemiyen cömerd bir güneş... Sanki bamaşka bir hayat akışile yaşıyan büsbütün başka bir âlem... Şimdı siz bu âlemin, bu sükun ve şifa diyarının ortasına bir şamata kafilesi atınız. Yanlışlıkla açık bir pencereden gıren serin bir rüzgâr zarif bir salonun r.azik ve kıymetli eşyası arasında nasıl bir anafor yaparsa geçen gün Yalovaya gelen sekız on kişilık bir kafile de Otel Thermal'in muhitini öyle karıştırdı. Bunu vapabilmek için birkaç kadeh içki kâfi gelmişti. Tabiat sanki baskına uğramış gibi şaşakaldı. Otelin hasta misafirleri biıden durakladılar. Gece herkesin uyku zamanı geldiği halde o panayır hovardalan susmak bilmiyorlardı. Hep bir ağızdan bağırıp çağırıyorlar, haykırıp gülüyorlardı. Kadınlar keskin seslerile şarkı söylüyor, erkekler sarhoş bir ahenkle buna tempo tutuyordu. Otelin mızıkası da programını şaşırmıştı: Afrikanın vahşi nağmeleri salonun duvarlarını aşarak karşıki ormanda ilk uykusuna dalan gecenin ruhunu tırmalıyordu. Bir aralık yukarı katların pencerelerinden bazılan açıldı, uykusu şamarlanan birkaç hasta meyhane dönüşünü andıran bu gürültüye homurdanarak baktı, odalarına çıkmağa hazırlanan bazı kadınlar bu patırdı arasında nasıl uyuyabileceklerini soruşturan endişeli nazarlarla etraftan yardım ister gibi durdular. Eski âdetlere doğru I inyor Mussolini, geçen kış, AImanyayı ziyaret ettiği zaman, resmigeçidlerde Alman ordusunun sert ve keskin merasim adımını çok beğenmış olacak ki, dönüşte, evvelâ Italyan faşist kıt'alarına, sonra Berzaliyeri denilen ve resmigeçidlerde ya bisikletle yahud da koşar adımla geçen alaylaı müstesna bütün İtalyan ordusuna bu adımı kabul ettirmişti. Yalmz Sinyor Mussolini, alaycı Fransızların, kazların yürüyüşüne benzeterek «kaz adımı» dedikleri bu yürüyüşün, Alman adımı olduğunu kabul etmedi; buna millî bir renk vermek için «Passo Romano» yani Romen adımı adını taktı. Sinyor Mussolini, faşist teşkilâtı şeflerine ve İtalyan ordusu generallerine, bu yürüyüşü bizzat kendisi öğretmişti. Fakat İtalyan gazetelerindeki resimiere göre, «Roma adımı» tamamile Alman adımına benzemiyor; daha doğrusu İtalyanlar, henüz Almanlar gibi mükemmel yürüyemiyorlar. İngiliz Kralı hasta Majeste Jorja kat'î istirahat tavsiye edildi Tayyare fle devri Maarif Vekilinin Şarkta tetkikleri âlem seyahati Amerikan tayyaresi doğ Saffet Arıkan Vandan Ercişe hareket etti ru Fransaya hareket etti Van 11 Refakatinde Umumî Müfettiş Abidin Özmen ve diğer mütehassıs zevat olduğu halde beş gündenberi Van gölü sahilinde bulunan Tatvanda, Ah latta, Adilcevaz, Van kasaba ve şehir lerinde tahkikatta bulunan Maarif Ve kili Saffet Arıkan tetkikatım ikmal ederek bu akşam ayni zevatla Erciş'e hareİngiliz Kralının son resimlerinden: ket etmistir. Erciş'teki tetkikattan sonra Majeste Jorj, bir merasimden sonra Tayyareciden alınan haber Karaköse yolile Karsa hareket edecek annesile vedalaşıyor Nevyork 11 Hughes, tayyaresinin tir. (a.a.) tahmininden fazla benzin sarfettiğini radLondra 11 Röyter ajansı bildiriyo ile bildirmiştir. Bunun için Le Bouryor: get'den evvel belki İrlandada karaya inKralın geceyi iyi geçirdiği, fakat yamege mecbur olacaktır. taktan çıkmadığı zansedilmektedir. îstanbul 11 (A.A.) Türk Dil Hughes biraz sonra şu haberi gönderHastalığın mahiyeti Kurumu Genel Sekreteriiğinden: miştir: Londra 11 Hafta sonu tatilini «Sıcaklar dolayısile benzini idare ile Ulu Önderimizin yüksek lutuf ve ira, Vindsor'da geçirmiş olan Kralın, bağırkullanmak imkânını bulamadım. Parise delerile Türk Dil Kurumu merkez büro saklanndan hafifçe muztarib olduğu dün kadar gidebileceğimizi ümid ediyorum. su yaz çalışmalan için îstanbuk nakle akşam bildirilmekte idi. Neşredilen sıhhat Bununla beraber, Atlas Okyanusunun ö dilmiştir. 13 temmuz 1938 den itibaren bülteninde bu rahatsızlık dolayısile Krabür tarafına geçmeden karaya ineceğimi Dolmabahçe sarayında işe başlanacak lın iki gün istirahjte ihtiyacı olduğu kayzi zannetmiyorum.» dedilmektedir. tır. Hughes'e hediye edilen tayyare Londra 1 l Kral yatakta yatmakRadyo ücretleri FloydBennett 11 Lockhead tay tadır ve biraz harareti vardır. Fievr, cuAnkara 11 (Telefonla) Haziran martesiyi pazara bağlıyan gece içinde yaresinin hareketinden biraz evvel bey nelmilel Nevyork sergisinin müdürü Gro gayesinde, yani senelik ücretler tahak başlamıştır. Dün hükumdar, doktorları verVahlen, tayyareci Hovard Hughes'e kuk ettikten sonra, mühürlenen radyolar tarafından muayene edilıniştir. Zanne«beynelmilel sulh davasma ve terakkive» dan o seneye aid ücretlerin tahsil oluna dildığine göre, Krala ıkı gün istirahat veithaf ettiği bir tayyareyi resmen hediye cağı alâkadarlara bildirildi. rilmesi, Fransayı zi>aret edeceği zaman etmistir. tamamile iyileşmiş bir haîde bulunması iJaponya, sulh tavassutu Vahlen bu münasebetle demiştir ki: çin ihtiyaten alınmış bir tedbir mahiyetinistemiyor « Seyahatiniz dünyanın iki büyük dedir. Sıhhati mükemme! olan Kral, tahdemokrat milleti olan Fransa ile Amerika Tokyo 11 Çin Japon ihtilâfında ta çıktığındanberi ilk defa olarak rahat arasında daima mevcud olan hüsnüniyet bir ecnebi tavassutuna yer olup olmadığı sızlanmıstır. (a.a.) ve anlavış hislerini dünyaya hatırlata hakkındaki bir suale Hariciye Nezareti caktır. Bu seyahat beynelmilel iş birliği namına söz söylemeğe salâhiyettar bir imkânmın canlı bir timsalidir. zat, bir sene evvel de hükumetçe beyan Hava yolile devriâlem seyahatinin ilk edildiği veçhile Japonyanın kim olursa Londra 1 1 (Hususî) Avam Ka merhalesi olan Parise müteveccihen ha olsun üçüncü bir devletin müdahalesini marası bu ayın 29 unda yaz tatiline baş reket eden tayyare «Lockhead 14» is Iıyacağından, Başvekil M. Çemberiayn mini taşımaktadır. Bu tayyareye «Nev kabul etmiyeceği cevabını vermiştir. FlovdBennet 11 Tayyareci Hughes, saat 23,20 de (Green Wich saati) Parise müteveccihen uçmuştur. Nevyork 11 Saat 5,36 da (Green Wich) Hughes'in tayyaresi Nevyork tan 1740 kilometre uzakta SenJande Ternöv'ün şimalinde bulunır^ıktaydı. Tayyare 2270 metre yüksekliğinde, saatte 310 kilometre sür'atle uçmaktaydı. Dil Kurumu Istanbulda mesaiye başlıyor Sinyor Mussolini, Alman adımını Italyanlara kabul ettirmek için bu yürüyüşü methetmiş, ancak enerjik adamların böyle yürüyebileceklerini, tembellerin ve tenperverlerin beceremiyeceklerini söylemişti. îtalyan askerleri ve faşistleri, şimdi, tembel ve tenperver olmadıklannı göstermek için, kalçadan fırlattıkları sert adımarla yürüyüp dururken, Sinyor Mussolij ni, yüz kadar yüksek rütbeli faşist erkâ nına ki aralannda iki de nazır vardt atletik hareketler yaptırmağa başlamışt Hem de bunlar, alelâde atletizm müsat kalarında gördüğümüz sürat, mukaveme ve mania koşuları, yüksek, uzun ve sırık| a atlama, disk, cirid ve gülle atma, baj rak yanşları gibi şeyler değil, hem daha :ehlikeli, hem daha varyete numarası şekindedirler. Meselâ, nazırlar ve parti erkânı, alevli dairenin içinden geçmişler, keskin süngülerden mürekkeb korkunc bir manianın üstünden atlamışlardır. Fransız azetelerine nazaran, o gün bembeyaz elbiseler giyinmiş olan Sinyor Mussolininin keskin ve sert nazarlan altında cere an eden bu güdümlü jimnastik (gymnas:ique dirigee) hareketlerini yapanlardan Artık müdahale zamanı gelmişti. Esa üçü âteşin daireden geçerken topuklanru sen otelin idare şefi de faaliyete geçmişti. akmışlar, yahud keskin süngüleri atlarBiraz »onra şamata kafiksi otelin tarasa ken bacaklarım yaralamışlardır. sını terketti. Fakat çok geçmeden arkadaSinyor Mussolini, aralannda, saçı sa kh tepeden ayni s«>ler, ayni nâralar, ayni kalı ağarmış, nefis makarnalarla göbek şarkı ve kahkahalar işitilmeğe başladı. enmiş veya romatizmalı insanlar da bu< Kafile, karargâhını otel tarasasından dağ unduğu şüphesiz olan bu yaşını başını albaşına nakletmişti. Buna katlanmaktan mış faşist ricaline, o hareketleri yaptırır* başka çare yoktu. Bir saat kadar böylece ien, bunlann eski Roma âdet ve an'ane bağırdıktan sonra nihayet asfalt yola in erine uygun olduğunu, her îtalyanın rulı diler. Şimdi tam otelin önünde haykırışı r'e dimağ itibarile olduğu gibi bedenen de] yorlar, gülüyorlar, şarkı söylüyorlardı. evkalâde yüksek bir kıratta olması lâzım] Bir müddet sonra bu fasıl da bitti. Artık geldiğini söylemiş. odalarına çekildiler. Sustular diyeceksıAcaba yeni Romada, bütün eski R o | niz öyîe mi; ne mümkün.. Bu sefer de o ma âdetlerinin birer birer ihya edildiğini i dadan odaya, balkondan balkona konuş örecek miyiz, dersiniz. Meselâ, arena '] ma başladı. Geceyarısını iki saat geçmişti. arda glâdiyatör'ün boğuşması ve harfc» • Ben, odamda, bir türlü yakalıyamadığım arabalarının hücum dörtnalile yanşarakuykumun peşinde koşuyorum. Akşamın junları idare eden cengâverlerin birbirle j dokuzundan sabahın ikisine kadar beş sa ini çiğnemesi gibi... O vakit, İtalya, yalnız eskisi gibi hem at süren bu panayır gürültüsüne ses çıkarcafaları, hem kolları kuvvetli muharib madan katlanmak için Otel Thermal misafirlerinin nekadar terbiyeli insanlar ol devlet adamları kazanmakla kalmaz; ayj ması lâzım geldiğine siz hükmedebilirsi ni zamanda turizm bakımından da çok is j ifade eder. Çünkü herkes eski Roma niz... yunlanm seyretmek için yeni Romayai O gece kaç hastanın uykusuzluk azabı kofar. çektiğini, ertesi sabah kaç banyo saatinin kaçırıldığını pek bilemiyorum. Yalnız şunu anladım ki Yalova otellerinde bu gibi taşkınlıklara bir fren konulmazsa, bu otelYunan Adliye Nazırı lerde herşeyden evvel hastaların hukuk ve istifa etti huzuruna riayet etmek mecburiyeti olduAtina 11 Adliye Nazırı Lokotetisi ğu sıkı bir nizamla misafirlere söylenmez ıhhî sebeblerden dolayı istifa etmiş ve se Yalova şifa kabiliyetinden değilse bile, yerine Tambakopulos tayin olunmuştur. herhalde halkın rağbetinden düşer. Yeni Adliye Nazın pazar günü Korfuyâj hmail MUştak MAYAKON Avam Kamarası dağılıyor york dünya panayırının tayyaresi» un Münih'te san'at kongresi vanı verilmistir. 1100 er beygirlik iki move merasim törle mücehhezdir. Mürettebatı Hughes, Münih 11 Aîman san'at kongresi Harry Connor ve mülâzim Thomas Thurlov isimlerinde iki pilot, telsizci münaseberile tertib edilen törenler, dün Stoddort ve makinist Lund olmak üzere bütün gün devam etmistir. Öğleden evvel Hitler, Alman san'atları sergisini açmışbeş ki«iden ibarettir. (a a.) tır. Mükemmel bir şekilde donatılmış olan sehri, birçok ziyaretçiler gezmekte Izmir 11 (Hususî) Hamidiye dir. Öğleden sonra «iki bin senelik Almekteb gemisi bugün limanımıza gelmiş man kültürü» ismi verilen büyük bir a >i lay, Hitler'in önünden geçmiştir. mezkur tarihte haricî siyaset hakkında mühim bir nutuk irad edecektir. İngiltere Amerikaya «uçan kaleler» ısmarladı Hamidiye İzmirde Londra 11 Deyli Ekspres gazetesi «Kraliyet hava kuvvetleri» idaresmin Amerikaya bir «uçan kaleler» filosu ıs marladığmı bildirmektedir. Bu d^niz tayyareleri beş tonluk faydalı yükle saatte 360 kilometre sür'atle merhalesiz 5600 kilometrelik bir mesafeyi katede bilmektedir. Ankara 11 (A.A.) İktısad Vekâletinden: Ecnebî memleketlerden ithal edilecek ipekli kumaş tezgâhlarından iki mekiğe kadar olanların teşviki sanayi kanunu muafiyetlerinden ist'fade ettirilmemeleri ve fantezi kumaş imaîi için jakarlarile Meksika'da idamı istenen birlikte mubayaa eâilmek şartile, ikiden suikasdcılar ziyade mekikli tezgâhlarm ise 5/7/938 Meksika 1 1 San Lui dePotasi tarihinden itibaren 6 ay zarfında yukadevleti dıvanıharbinde hükumet komise rıda mevzuubahis muafiyetlerden istifai. Cedillo taraftarlarından Callegas, de ettirilmeleri muvafık görülmüştür. Alvarez ve Larraga'nın ıdamım istemışMülteciler kongresinde tir. Bunlar Verde şehrinı yağma etmek Evian 11 Mülteciler meselesüe ve Tampico Sanlıris şimendifer hattına karşı yapılan suika'de iştirak etaıekle meşgul olan hükumetler arası Evian ko maznundur. Askerî mahkemenin umumî mitesi, umumî müzakerelerini bitirmek üsomiseri bu taleb hakkında kararını ve zere saat 11 de heyeti umumiye halinde recektir. toplanmıştır. Komite mümessillerinin baAlmanyada bir tren kazası zılan tarafından verilen izahatı dinlen Berlin 11 Meklenburg'da Rhe miştir. Muhtelif memleketlerin muhaceret ınsberg ve Koepernitz istasyonları ara ında iki tren çarpışmıştır. Altısı ağır ol kanunlarını tetkik eden tâli teknik kava nin komitesi öğleden sonra toplanacakür. mak üzere birkaç kişi yaralanmıştır. r Ankara 1 I Erzincanın dört kö ünde vukua gelen su baskınında zaraıa uğrıyan yurddaşlarımızın âcil ihtiyacla rına sarfedilmek üzere Kızılay merkezi umumisinden Erzincan merkezine telgraf havalesi olarak şimdilik bin lira gönderümiştir. Kızılayın Erzincan felâ Sanayi muafiyetine dair ketzeclelerine yardımı bir karar giderek Başvekil Metaksas da hazır ol duğu halde Kralın önünde yeminde bu unacaktır. Numan Menemencioğlu Münih'te Münih 1 1 Türkiye Hariciye Ve kâleti gcnel sekreteri Numan Menemenj cioğlu bugün Berlinden buraya gelmiş : :ir. Türkiyenin Berlin büyük elçisi ken disine refakat etmektedir. Menemencioğ] u ordu müzesi önünde ölüler abidesine bir çelenk koymuş ve öğleyin Türkiye] Başkonsolosu tarafından şerefine veriles zı'vaMte hazır bulunmustur. Merhum Hayriyenin Mevlidi Denizbank Umum Müdürü Yusuf Ziya Öniş'in validesi, esbak reji müdürlerinden ve esbak Konya meb'usu Şakirin zevcesi merhume Hayriyenin ruhuna ithafen 16 Temmuz 1938 Cumartesi günü öğle namazını müteakıb saat 15 te Üsküdarda Aziz Mahmud Hüdal camiinde Mevlidi nebevl okunacağını merhumeyi tanıyan ve sevenlere bildıririz. Aİİ6Sİ