CUMHURÎYET 12 Haziran 1938 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Büyük Tayyare piyangosu 32255 numaralı bilet 45 bin lira kazandı Dünkü çekilişte muhtelif ikramiye kazanan numaraları muntazam liste halinde neşrediyoruz Tayyare Piyangosunun 25 inci tertib ikinci keşidesine dün Beyoğlunda Asrî sinemada başlanmıştır. Bir kısım nu maralar da bugün çekilecektir. Dünkü keşidede ikramiye kazanan numaralar sıra tertibile aşağıdadır: Bugün yapılacak maçlar Güneş, Beşiktaşla şilt maçı için karşılaşıyor Okmeydanında da ok atışları yapılacak, Taksimde Şişli Galataspor takımları oynıyacak Şild maçlarının kar dö final müsabakası bugün Şeref stadyomunda yapılacaktır. Millî küme şampiyonu Güneşle ikincisi Beşiktaşı karşılaştıracak olan bu maç aşağı yukan finalde oynıyacak takımı meydana çıkaracaktır. Filhakika bugünkü maçm galibi, önümiizdeki hafta, dömi final olarak, Beykoza karşı oynıyacağına göre fevkalâde bir mânile karşılaşmıya cak demektir. Hakem Adnan Akının idare edeceği bu maça takımlar mutad kadrolarından birer oyuncu noksanla çıkacaklardır. Güneşte sol müdafi Reşadın yerine Hakkı, Beşiktaşta da, Galatasarayın turnesine iştirak eden Şerefin yerine başka bir futbolcü ikame edilecektir. Güneş, geçen hafta Galatasaraya karşı idmansız olduğunu gösteren bir oyun çıkarmıştı. Bu kulübün idarecileri şild maçlarına da millî küme kadar ehemmiyet vermişlerse, takıma hafta içinde yaptırdıklan idmanlarra vaziyeti bir dereceye kadar ıslah edebilmişlerdir. Beşiktaş, son müsabakalardaki oyunlanna bakılırsa, azçok sürantrene olmuş bir vaziyettedir. Takımda yalnız Hakkı, Hüsnü ve Faruk mutad randımanlarile oynıyabilmektedirler. .Şerefin takımda yer almaması hücum hattınm gol çıkarma kabiliyetini hayli azaltmıştır. îki takımm kısaca hulâsa ettiğimiz vaziyetlerine bakılacak ve ona göre hüküm vermek lâzım gelecek olursa Güneşin kazanma şanslannı daha kuvvetli bulanlardanız. Bugün bu maçtan evvel, Beşiktaş B takımile Kasımpaşa A takımı arasında da hususî bir müsabaka yapılacaktır. hücum hattına gol attırmazsa Brezilyanm tasfiyeye uğraması imkân dahılindedir. Bugün merhum Seref için ihtifal yapılacak Bıyık kanunu Şişli Galataspor maçı Federe olmıyan kulübîer arasındaki kupanın final maçı, bu sabah saat dokuzda, Taksim stadyomunda, S'Şİi ile Galataspor takımları arasında oynanaçaktır. Geçen hafta Peranın mağlubiyeti, ortada biri Ermeni diğeri de Rum iki teşekkül bırakmıştır. Bu yüzden bugün Peralılar, Arnavudköylüler, Kurtuluşlular Galataspor taraftarı kesilecekler, buna mukabil Eseyanlılar da Şişlililere katılarak Ermeni takımının kazanması için teşcilerde bulunacaklardır. Fırsatçı bir muhacim hattına malik olan 5'Şİi. canlı bir oyun tutturabilirse şampiyonluk gibi kupayı da kazanabilir kanaatindeyiz. Türk sporu nun en liyakatli idarecilerin den ve kültür hayatımızm kıymetli uzuvla rından Beşiktaş spor kulübünün umumî • kâtibi merhum Şerefin ölümünün be şinci yıldönü mü münasebetile bugıin sa at üç buçukta mezan başında bir ihtifal yapılacaktır. Bu ihtifali, herhangi bir teşekkül değil, merhum Şerefi seven arkadaşları tertib etmişlerdir. Türkiye Mısır atletizm maçı Türk Atletizm federasyonu dost ve kardeş Mısırlılarla yaptığı bir anlaşma neticesinde önümüzdeki ayın 3 ve 4 üncü günlerinde bir Mısır Türkiye atletizm maçı tertib etmiştir. Haziranın 30 uncu günü şehrimize gelecek olan Mısır atletlerine karşı bu ayın on dokuzunda hem hazırlık hem de seçme mahiyetinde olmak üzere Türk atletleri arasında müsabakalar yapılacak, bunlara Ankara, Kastamonu ve Kocaeli atletleri de iştirak edeceklerdir. Merhum Şeref, bundan tam beş sene evvel henüz genc yaşmda iken hayata gözlerini kapamış, müptelâlannı affetmiyen menhus bir hastalığa, kansere kurban gitmişti. Bürün hayatını, çok sevdiği spora adeta vakfetmiş olan Şeref, tutulduğu hastalığm ilk ârâzını Ankarada mühim bir maç idare ederken hissetmiş, maçm yarısmda hastalandığı halde vazifesini terketmemiş, müsabaka bittiktpn sonra derhal îstanbula hare ket ederek Cerrahpaşa hastanesine gitmiştir. Burada yapılan ilk muayene, merhumun en korkunc bir hastalığa tutulduğunu göstermiş ve bir müddet burada tedavi edildikten sonra kendisi Viyanaya gönderilmiştir. Merhum Şeref, Viyananm en maruf hastanesinde üç ay kadar röntgen tedavisine tâbi tutulmuş, fakat hastalık çok ilerilediği için kat'î bir netice ahnamamıştır. Şeref, Viyanadan bitkin bir halde memleketine dönmüş, tekrar Cerrahpaşa hastanesine yatırılmıştır. Merhum, hayatının son günlerini bu hastanede geçirmiş ve geldiği günden itibaren yavaş yavaş ölüme doğru gitmiştir. Şeref, bu hastalığa tutulduğu vakit seksen, seksen beş kiloluk pürneş'e bir gencken, hayala gözlerini yumduğu vakit 37 kiloluk bir iskelet haline gelmişti. Merhum, Türk sporuna büyük hizmetlerde bulunmuştur. Teskilâtın muhtelif şubelerinde ve makamlarında vazifeler almış, Beşiktaş kulübünü, Türkiyenin en yüksek kulüblerinden biri seviyesine çıkarmış ve şahsî gayretile kulübüne, bugün ismini taşıyan bir stad temin etmiştir. Dürüstlüğü, güzel huylüluğu ve nezaketile herkesin hürmet ve muhabbetini kazanmıştı. Kendisini seven arkadaşlarının böyle bir ihtifal tertib etmeleri merhuma karşı gösteri!en bu hÜTnetin bir delilidir. Orta Avrupa memleket'erinden biri, ne düşündise düşünmüş, Cihan Harbinden evvel mevcudken, daha pek çok şeyler gibi, o büyük partırdı arasına kanşıp yok olan bir kanunu yeniden mer'iyet mevkiine koymağa karar vermiş. Ta 1890 dan kalma olan bu kanun, «sakal ve bıyık kanunu» dur. O tarihte gümrük memurlarının bıyık bırakmaları şart, sakal koyuvermeleri caiz, fakat bıyıklarını kesmeleri, hele tıraş etmeleri şiddetli cezayı müstelzem imiş. İşte, yirmi senedir unutulup giden bu kanun, şimdi, hazinei evrakın tozlu ve kuytu bir köşesinden çekilip çıkartılmış, cezaî kısımları biraz daha şiddetlendirilerek gümrük memurlarına sunulmuş. Yaşlı memurlar bu yeni emirden pek müteessir olmamışlar amma, gencler fena halde şaşalamış. Hakları var. Çoktanberi tarihe karışan bıyığı, vazife icabı olarak taşımağa mecbur kalmak, müzedeki tarihî kaftanlardan birini sırtına geçirmekten pek farklı değil. Sakal, bıyık kanununu hortlatanlann, bu kararı verirken ne düşündükleri asıl merak edilecek noktadır. Yalnız gümrük memurlarını alâkadar ettiğine göre, son zamanlarda orta Avrupa hududlarmda birikir gibi görünen kara bulutlara söz dinletmek için bulunmuş bir tedbir mi acaza? 30 lira 20 558 1222 2207 3302 3998 5113 5860 6755 7184 8094 9092 10482 11648 12543 12857 13385 14331 15599 16498 17173 17745 18064 19319 19816 20764 22107 23280 24719 25504 26057 26550 26989 27377 27971 28752 29397 30141 30709 31611 32277 33179 34007 34777 35207 36091 36802 37919 39003 39817 21 606 1458 2342 3336 4059 5305 5865 6912 7517 8156 9178 10620 11688 12617 12924 13421 14819 15841 16670 17231 17845 18426 19471 19895 21040 22227 23291 24854 25531 26075 26564 27134 27578 28303 28873 29402 30268 30711 31728 32506 33342 34228 34793 35680 36319 37043 37956 39058 46 646 1520 2448 3364 4127 5549 6037 7059 7808 8239 9317 10877 11866 12657 12983 13449 14903 15850 16728 17298 17869 18800 19504 19907 21114 22243 24321 25036 25792 26135 27618 27153 27608 28479 28931 29478 30412 31147 31911 32628 33364 34345 35081 35891 36345 37345 38223 39157 181 884 1610 3024 3480 4194 5691 6076 7090 7940 8512 10050 11363 11911 12681 13033 13593 15149 15915 16776 17320 17994 18895 19560 19982 21672 22311 24380 25151 25848 26147 26668 27222 27617 28600 29201 29643 30561 31238 31980 32655 33484 34360 35116 35952 36488 37414 38455 39161 375 906 1935 3036 3494 4308 5790 6154 7158 8060 8641 itt>20 11583 12154 12744 13042 13932 15198 16189 16944 17529 17998 19153 19720 20027 21851 22692 24455 25152 25950 26309 26684 27239 27771 28674 29319 29679 30670 31351 32070 32934 33701 34506 35173 36018 36585 37757 38623 39415 425 971 2105 3257 3986 4831 5853 6533 7169 8087 8923 10422 11608 12517 12841 13231 14005 15323 16235 17086 17579 18038 19283 19747 20333 21960 22813 24471 25345 26011 26517 26784 27370 27890 28744 29350 30124 30691 31432 32236 32961 33738 34686 35189 36028 36789 37766 38660 39712 45 bin lira 32255 12 bin lira 21249 10 bin lira 31926 3 bin lira 7734 Bin lira 35424 37671 5G0 lira 310 5249 5444 5697 10219 10947 15616 21522 25575 25883 28582 200 lira 524 4487 10556 15039 26948 37492 1452 4294 9621 15156 21670 25192 31500 37128 820 1018 2753 4670 4894 5596 11202 1184612874 16832 17470 22126 29292 29989 32829 3492 6269 13749 22969 34093 4320 6731 14815 24235 34510 tspanyadan Bizansa Beynelmilel harb sahası olan lspanya topraklarındaki hen gâmeye, Bizans im paratorluğu da dahil olmuş. Gerçi, adı kitablarda kalan bu u • zak tarihin lspanya daki gönüllü mümes sili, yalnız orada de ğil yer yüzünde bile bir tek. Fakat ne de olsa, facia ortasında bir varyete çeşnisi veriyor. Son zamanlarda, mevcudiyetini ve Bizans tahtmın yegâne varisi sıfatını taşıdığını, bir beyanname ile Yunanlılara da hatırlatmağı unutmıyan Ojen Laskaris Kommen, avukattır. Başındaki Ispanyol beresinin üstünde Bizans tacının hayalini taşıyan bu zatın unvanları bir liste kadar uzun: «Truvalı Ene'nin, Romalı Silvya, Julya ve Flavya'nın varisi ve hafidi, Makedonya Kralı üçüncü büyük îskender hanedanına, on iki Roma imparatoruna, on beş azize, Konstantiniye imparatorlarına, ezcümle Kantakuzen ve Paleolog, altı İran şahına, dokuz Rus çarına, on Alman imparatoruna, on beş Fransız ve Gol krahna, altı Merovenjiyene, Şaıîmanye, Karolenfjiyen'lere, Kape'lardan dört, Valua'lardan beş krala, Helen Roma Bizans imparatorluğile dünyanm diğer imparatorluklarından birçoklarına, kayzer lere, imparatorlara, krallara, hükümdarlara, prensıere, kumandanlara,pİ3koposlara, patriklere, baş papaslara, papaslara ve diğer ricale mensub, imparatorluklar birinci büyük Dukası, makamatı mukaddesenin müdafii... Okspor kurumunun ilk atış talimleri îstanbul 11 Okspor kurumundan bildirilmiştir: Ulusal sporlanmızın atası ve millî bünyemize en uygun sporumuz olan okçuluğumuzu yurdumuzda uyandırmak ve yaymak için kurulan kurumumuz, ilk atış çalışmalanna 12/6/938 pazar günü baqIıyacaktır. AüşJaı Istanbulun en eski bir stadı ve tarihsel bir varlığı olan Okmeydanmda yapılacaktır. 100 lira 1499 1650 5463 6932 10903 11460 15388 16207 22027 22388 25849 27311 32006 33699 38432 39385 1796 6960 11476 16232 23961 28967 33712 1980 7371 13432 16996 24202 29724 34907 2631 7578 13442 20285 24951 31388 35642 Dünya kupası maçlari Bugün Fransada Dünya Kupası maçlarının kar dö final maçlari yapılacaktır. Pariste Kolomb stadında Fransa ile İtalya karşılaşmaktadır. İtalyanın bundan evvel Norveçlileri temdidde ve zorlukla 1 2 yenmeleri, Fransızları bir hayli ümide düşürmüştür. Fakat son olimpiyadlarda Norveç takımını görenler, bu teşekkülün hiç de yabana atılacak bir halde olmadığmı ittifakla söylemektedirler. Bu itibarla bugünkü maçtan İtalyanların galib çıkma ları kuvvetle muhtemeldir. Küba ile Isveç takımları Antip'te çarpişacaklardır. Romanyalılara galib gelebilmek için bir hafta içinde çok sıkı ikl maç yapmak mecburiyetinde kalan Kübalıların, Norveç ayarında bir takım olan Isveçlilere mağlubiyeti mukadderdir. Isviçre ile Macaristan takımları Lil şehrinde karşılaşacaklardır. lsviçreliler de Almanları tasfiyeye uğratabilmek için bir hafta içinde iki karşılaşma yaparak yorgun düşmüş vaziyettedirler. Orta Avrupa millî takımları arasında yapılan sık temaslarda alınan neticelere bakılacak olursa Macarlann bermutad İsviçrelileri yenmelerini tabiî olarak karşılamalıyız. Kar dö final maçlarının en çetin ve en alâka verici karşılaşması Bordo şehrinde Brezilya ile Çekoslovakya millî takımları arasında cereyan edecek olanıdır. Kur'a ilkağızda bu iki güzide takımı karşılaştırıp birini tasfiyeye mahkum etmek suretile yazık etmiştir. Bu maçın neticesi Cek müdafaasının Brezilya hücum hattile mücadelesine bağlıdır. Çek müdafaası rakib 50 lira 66 1407 3054 3810 4765 5487 6894 9207 10168 10967 11585 13174 13682 14572 15299 16146 17215 18059 19815 20486 22000 23775 25006 27475 28298 29300 30552 31885 32975 34504 35748 36834 37798 38520 39590 39997 513 1649 3176 4144 4844 5677 7092 9274 10365 11045 12081 13194 13872 14625 15675 16206 17403 18313 19925 21278 22332 23994 25095 27760 28310 29444 30757 31984 33295 34672 35972 37014 37840 38628 39700 663 1867 3420 4275 4938 5721 7206 9422 10468 11125 12085 13219 14143 14628 15715 16409 17533 18717 20133 21324 22540 24193 25534 27865 28896 29476 31317 31990 33809 35104 35992 37441 37847 38671 39793 860 2454 3428 4481 5009 5952 7618 9576 10503 11200 12429 13403 14253 14764 15732 16520 17583 18874 20264 21618 22834 24363 25717 28105 29086 29485 31553 32056 33942 35362 36339 37494 38085 38770 39838 985 2615 3435 4516 5162 5980 8061 9877 10706 11436 12818 13584 14356 14933 15740 16849 17624 19677 20342 21818 23071 24627 26000 28225 29174 29601 31803 32149 34211 35682 36344 37538 38088 38879 39845 1100 2706 3738 4591 5206 6299 8300 9900 10930 11549 13097 13646 14540 15012 15933 17047 17920 19696 20415 21901 23420 24882 26503 28270 29296 30067 31867 32886 34316 35716 36427 37646 38235 39460 39918 Ayancık sinema ve eczaneye kavuştu Ayancık (Hususî) Her hususta halkın ihtiyaclarını önlemeğe çalışan Halkevi iki senedenberi bir sinema maki nesi almak için uğraşmış, 1850 liraya bir makine tedarikine muvaffak ol muştur. Büyük fedakârlıklar yaparak bir eczane açmağa karar veren Belediye, bina ve ecza levazımmı tedarik etmiş, eczacı olarak da Bayan Melâhat tayin edilmiştir. Almanya Yugoslavya ticareti Belgrad 11 Avala ajansı, Yugoslavva ile Almanya arasında akdedilen 4 haziran tarihli ticaret muahedesi hak kında yarı resmî bir tebliğ neşretmek tedir. Bu tebliğde iki memleketin hemhudud olması ticaret mübadeleleri üzerinde müsaid bir tesir göstereceği ve bir yandan Yugoslavya ziraat mahsulleri • « nin müsaid fiatlarla Almanyaya satü masmda ve Alman sanayi mamulâtımn. da Yugoslavya tarafmdan satm almmasmda her iki tarafm menfaatleri bulunduğu tasrih edilmektedir. Hırsız otel hademesi Dün, Mehmed Tekin adında birisi, hademe olarak çalıştığı bir otelin sahibi Feridin dördüncü kattaki tuvalet odasmda bıraktığı 30 lira kıymetindeki Çeşmede yakalanan Yunanlı yüzüğü çalmıştır. Mehmed Tekinin übalıkçılar zeri aranmış, yüzük pantalonunun ce binden çıkmıştır. Suçlu. Cumhuriyet İzmir (Hususî) Çeşmenin Kavak Müddeiumumiliğine verilmiştir. limanı civarında kara sularımız içinde kaçak balık avlıyan Sakızlı 11 Yunanlı, Devrilen sandal idarelerindeki altı sandalla beraber, Niğdeli Ali oğlu Osmanın idaresin gümrük muhazafa memurları tarafm deki muşamba yüklü sandal, dün Yağdan yakalanmış ve mahkemeye veril kapanmdan Fenerbahçeye gitmekte iBitmedi, daha var. Fakat yazacak yer ken Haydarpaşa açıklarmda devrilmiş mişlerdir. Bu sandallarda mühim miktarda balık da bulunmuştur. kalmadı. tir. Osman kurtarümıştır. Bu, öyle süslü, kibar insanlardan değil de onun için... Mekteb arkadaşımz mı?.. Hayır, daha ziyade ağabeyimin arkadaşlarından birisi... Biraz şair, biraz filozof... Öyle bir şey işte... Giyinişinden de belli... Yalnız gijinişi değil, konuşması, oturup kalkması da sizi sıkar diye kork tum. Biraz lâübali, biraz patavatsız bir adam... Böylelerinin lâübaliliğinde de kendine göre bir güzellik olur. Hep bir arada güler, eğlenirdik, fena mı?.. Bilmem... Belki sıkılırsınız, san dım!.. Perihan bütün bunlardan büsbütün kuşkulanıyordu: Bu adamda bir iş var amma nedir hâlâ anhyamadım... Elbet, günün birinde o da ortaya çıkar... Bir gün de açıktan çığa taş attı: Şu kalabalığın arasında kimbilir kimler vardır, diyordu. Uzaktan bakınca hepsi birbirine benzer; hepsi nazik, hepsi de terbiyeli görünür. Fakat iç yüzlerini araştırırsanız, nekadar acıhklar çıkar. Hele kimisinin öyle gizli yüz karaları vardır ki ilkönce, uzaktan uzağa bakarken, namuslu, kendi halinde bir adam sanırsmız. Giresunda güzel bir mekteb yapıhyor Giresun 11 Karadeniz kıyılarınm bir örnek okulu olmak üzere yapılacak olan 10 dersaneli ilk okul binasmm temel atma töreni bütün mekteblilerin binlerce halkın ve mülkî, askerî erkânın ve memurinin önünde çok parlak bir surette yapıldı. Şehir bandosunun çaldığı İstiklâl marşından sonra Vali çok heyecanlı bir hitabede bulundu ve gü zel eserin temeline ilk harcı koydu. hud da efendileri günde binlerle lira çarparken onlar da nasılsa üç buçuk lirayı zimmetlerine geçirmişler, onun yüzünden de yıllarca hapisane köşelerinde çürü müşlerdir. Bugün o büyük efendiler, göbeklerini sallıya sallıya dolaşırlar, yahud da otomobillerinin tekerleğinden fışkıran çamurlarla sağı solu lekelerlerken, beri yanda öteki talihsizler, kalabalığın arasına çıkmağa utanırlar... İşte size kimisi namuslu geçinen, kimisi de namussuz diye tanılan yüzler... Hem bana sorarsanız yakalanan suçlular: Zavalhlardır, yüz • » lerine gözlerine bulaştıran beceriksizler < » dir!.. Ötekiler, bütün o, yakalanmıya i cak kadar ustalıkla günah işliyenler, kılıfını önceden hazırlıyanlar, çalıp çırphklarını kitaba uyduranlar, onlar çok defa daha korkuncdur. Bence yakalanmıyan lar, yakayı ele verenlerden daha suçlu dur: Hem yapıyorlar, hem de yapmıyor gibi görünerek herkesi aldatıyorlar... Üstelik o, üç buçuk lirayı zimmetine geçiren zavallıyı yakalatan, çürütenler de çok defa gene onlardır!.. Perihanın gözleri korkudan açılmıştı; hele bunları duyduktan sonra karşısındaki adama birşeyler sormak istiyor da bir türlü dili varmıyor gibiydi. [Arkast varl Tefrika: No. 37 Doktor Fuad Akif size bakıyordu. Ya, öyle mi?.. Tanıyor musunuz?.. Şöyle böyle... Pek şöyle böyle olmıyacak. Siz de ona baksaydınız konuşacaktı. Hatta bir aralık seslenecek gibi oldu. Belki başkasma bakıyordu da size öyle gelmıştır. Perihan, bütün bunları hemen hiç gözden kaçırmıyordu. Feridun, nedense onun yanında iken hiç kimseyle konuşmak istemiyordu. Gene bir gün akşamüstü, iskele ba şındaki pastacıda oturuyorlardı. Kalabalığın arasında orta yaşlı bir adam onu görür görmez iki elini birden kaldırdı. Daha .uzaktan: Vay iki göziim, üstadım!.. Nere erdesin yahu!.. Nakleden: Kemal Ragıb Diye bağırmağa başladı. Bu sesi duyar duymaz, Feridunun kaşları birdenbire çatıldı. Sonra kendini topladı. Yerinden fırladı. O adamın kendilerine kadar gelmesine meydan vermedi, yarı yoldan karşıladı. Ayak üstünde konuşmağa başladı. Arkası karısma dönüktü. Onu bu adamla tanıştırmak istemiyor gibiydi. Büsbütün de elinden kurtulamıyacağını an ladı. Geriye döndü. Perihana dedi ki: Bana biraz müsaade eder misiniz?. Şunu savayım, şimdi geliyorum. On, on beş dakika sonra yerine dön düğü zaman, genc kadın: Kimdi bu, diye sordu. Bana neye tanıtmadınız?.. Sizi sıkmamak için... Sizin tanıdıklarınız beni neden sıksm?.. Siz benimkilerden sıkılırsınız amma..i Hatta hep bir arada, uzun uzun düşer kalkarsınız. Sonra günün birinde bir de duyarsınız ki o zamana kadar hiç kimseye ekini belli etmiyen bir hırsızmış... Bir dolandıncı, belki de bir katil!. Ağır ağır, sanki lâf olsun, diye bun ları söylerken arada bir, göz ucile kocasına bakıyordu. Feridun birdenbire şaşalamış gibi göründü: Bu da nereden geldi akhnıza?.. Ne diye bunları bana söylüyorsunuz?.. Ne bileyim, düşünürken birdenbire geldi işte... Her gün öyle adamlar görüyoruz ki durup dururken kaşları çatıhyor, gözleri uzaklara dalıyor... Sanki içlerindeki üzüntüyü, korkuyu artık susturamaz oluyorlar, için için kendilerini yiyorlar... Sonra birdenbire onlara bir şey söyliyecek olsanız, silkinirler, korkarlar, her kesten kaçarlar, kalabahktan çekinirler... Böyle adamlar çok... Onlara bakıyorum da oradan aklıma geldi!.. Feridun gülmeğe başladı. Perihanm attığı taş anlaşılmıyacak gibi değildi. Fakat onu biraz daha meraklandırmak, halecana düşürmek istedi: Ona bakarsamz, dedi, hiç kimse yoktur ki gece gündüz yüreği rahat ol sun; şimdiye kadar hiçbir günah işlememiş bulunsun!.. Namusluluk, namussuz luk, bunlar hep izafî, hep muhite göre, cemiyetlere göre, hatta zamana göre değişen şeyler... Sonra, dahası var: Bugün bir adamın suçu ortaya çıkar, namussuz olduğu anlaşılır... Fakat o zamana ka dar, herkes onu namuslu tanımıştır. $u halde bugün de lekesiz diye tanıdığımız adamların içinde öyleleri olabilir ki yıllardanberi aramızda, sevgi içinde, saygı içinde yaşamışlardır; sonra günün birinde onların da içyüzü ortaya çıkar: Bir de bakarız ki filân hırsızmış, öteki rüşvet alıyormuş, bir başkası ne zamandanberi karısının başka adamlarla gizli giz.ll düşüp kalktığını biliyormuş, hatta bir gün şoförünün koynunda kendi elile yakala mış da göz yumuyormuş, hâlâ o kadmla karı koca gibi yaşıyormuş... Daha ne bileyim, buna benzer bin türlü rezalet, yıllarca gizli gizli olup biter de neden sonra duyulur... Duyuluncıya kadar biz bütün bu adamlan, o hırsızı da, karısının gü nahma göz yuman adamı da, şoförünün koynuna giren kadını da hep namuslu diye tanımışız, yan yana yaşamışız, sırası gelince elini sıkmışız... işte size, öyle şerefli geçinen insanlar ki için için köpüklenen, yosunlanan bir çirkef içinde yaşamışlardır!.. Sonra, gene öyle zavallılar vardır ki ya bir iftiraya uğramışlardır, ya