CUMHUBİYET 7 Haziran 1938 jTaksimdeki saatin altmda Fransada müstakil resim Sekiz buçuğa üç var.. Daha vakit gelmedi. Benim gibi bu hususta tecrübe sahibi bir adama telâşa düşmek yakışır mı hiç?.. Bütün kızların, kadınların randevuya geç gelmeleri âdet değil midir? Bu, sade içtimaî bir âdet olanık mı yerleşmiş acaba, yoksa tabiatin ezelî bir kanunu mu? Erkekler daima işlerini sağlama bağlamak isterler. Zamanmdan evvel muayyen yerde bulunurlar. Öyle ya, ne olur ne olmaz, kadm kısmı bu.. Akhna eser erkence düşüverir, beni göremez, bir aşağı, bir yukan dolaştıktan sonra gider.. Hem böyle ilk buluşmalarda erkeğin benim gibi hareket etmesi şarttır. Bakahm, tramvayın biri gözüktü.. Allah vere de bundan çıkıverse.. Ben de uzun boylu helecan çekmesem.. Amma da aceleciykn.. Hiç sözleşilmiş olan za mandan iki dakika evvel gelir mi? Hem de birinci randevuya!.. Öf.. Hava da oldukça sıcak.. Şapkamı şb'yle elimde tutsam daha iyi.. Çünkü bana şapka pek yakışmaz.. Hem de böyle başı açık sporcu bir genc tipi almış olu rum.. Ceketimin düğmesini de çözmem lâzım.. Babıali efendisi gibi, Şehzadebaşı beyi gibi gözükmemeli.. Oh.. Saat, tam elifi elifine sekiz buçuğun üzerinde.. Bak, Rum kilisesinin çanlan da çalıyor.. Bir sigara yaksam biraz helecanım geçecek.. Fakat onu böyle karSilamak hürmetsizlik olmaz mı? Haydı nezaketi bir tarafa bırakayım, ya ağzımın kokusunu ne yapmah? Vazgeç sıgaradan filân.. Neredeyse şimdi görünür.. Gelmemesi imkânı yok.. Çünkü geçen hafta, tamştığımız düğün gecesi bana karşı ne kadar sevimli ve nazik davran mıştL Tevekkeli, zaman olur ki hayali cihan değer, dememişler.. O akşam gözümün önüne geldikçe yeniden gaşyolu yorum.. Ne güzel eğlenmiştik doğrusu.. Sonra böyle şirin bir kızcagizı tanımama vesile olması dolayısile o düğünü bir kat daha takdis ediyorum.. Ömürlerinin sonuna kadar mes'ud olsun o çjftler.. Amma, ayni zamanda biz de mes'ud olalım!. Ne de zarif giyinmişti kızcağız o akşam.. Ya aynlırken kendisini kucaklamama müsaade etmesi, beni sevincimden adeta çıldırtmıştı. Ay, vallahi, tahayyülile bıle fena oluyorum.. Al bir tramvay daha.. Amma da ka labahk.. Tabiî.. Çünkü kondüktörlerin, vatmanlann «posta» dedıkleri yeşil cin sinden.. lkinci mevki. Herhalde buna biranez.. Ben de sanki ne taraftan geleceğinî biliyormuşum gibi, h<?p aşağıdan doğru süzülüp çıkan arabaları kontrol edıyonım.. Maamafih, bunda hakhyım.. Zi ra, İstanbulda oturuyor.. İstanbulda oturuyor amma, Şişliye, Nişantaşına teyze sini, amcasım zıyarete gitmez mi?.. Muhakkak gider, böyle bir buluşmanm akSamı eve bu çeşid haklı bir mazeret söyliyebilmek için!.. Öyle ise karşıya da dıkkat edeyim. O.. O... Sekiz buçuğu dört geçiyor... îster misin, gelmiş olsun da ben farkına varmıyayım... îşte buna jananm doğru su.. Hayır.. Hayır.. Kör değilim ya, her tarafı fellek fellek gözden geçiriyorum.. Maamafih bu kalabalıkta kendime o kadar itimad göstermenin manası yok.. Dur bakayım, tipini bir daha hatırhyayım.. Kara kaşlı, kara gözlü.. Buğday tenli.. Siyah saçlı.. Narin endamlı.. Şu kadmlann davetlerde, düğünlerde, balolarda dekolte elbiseler ve açık başla kendılerini teşhir etmeleri, sonra da sokakta kokorozlu bir şapkanm, ecişbücüş bir tayyörün altına gizlenmeleri insanı o kadar şaşırtıyor ki.. Bazan gayet geniş bir tebessümle baş eğen bir bayanj alık alık selâmlayıp geçiyor, neden sonra kendimi topluyor, o mültefit Havva kızmı nerede tanıdığımı ancak bir kaç yüz metre uzaklaşınca hatırlıyabiliyorum.. Sakın bu da onlara dönmesin? Ne münasebet.. Onu lâalettayin bir kadınla kıyas etmenin imkânı mı var.. Kaç kere dans ettik. Kaç kere bü'feye gittik. Çehresınin en küçük hatları bile zihnime âdeta nakşoldu. Haydi, diyelim ki farzımuhal ben onu farkedemedım. O beni tanımaz mı? Herhalde.. Yüzüm, çok sık tesadüf olunan bayağı er kek suratlanndan değil.. Zaten öyle olmasaydı, kız, o kadar erkeğin içinden beni mi seçerdi? Fakat, yavrum, sen adamakıllı geciktin.. Dokuza yirmi var.. On dakikalık bir teahhur senin gibi ciddî bir kıza yakışır mı?.. Maamafih, erıinde, sonunda gel de, ben bir bu kadaı daha beklemeğe razıyım.. Yalnız gelmezsen, işte o zaman iş fena.. Ne yaparım? Adam düşündüğüm şeye bak.. Cevada uğranm.. Ya, onu alırım, şöyle bir dolaşınz, yahud da karşılıklı bir kaç parti tavla atarız.. Çoktanberi oynamadrcn da, mübarek âdeta gözümde tütüyor.. A.. A.. Şu karşıki genc kıza bak.. O da, benim gibi bir çeyrektir burada. Fazla kızıl.. Dolgunca bir şey amma, hiç de fena değil.. Yalnız zavallı üstbaş fıkarası.. Amma, ne yapsm? Temiz pâk bir elbise. Biçimi ve dikişi biraz kötü. Fakat safiyet ve sadeliği, zevksizliğini ve yok suzluğunu örtüyor.. Oraya kadar gitsem.. «Küçük hanım.. Görüyorum ki, desem, siz de benim gibi inkisarı hayale uğradınız. Beklediğiniz geimedi. Siz de, ben de ayni mevkideyiz.. Gelin beraber gezip eğlenelim de şu vefasızlardan bir intıkam alalım!» Hiç öyle şey olur mu? Kızcağız ya akrabasından birini bekliyor da beni tersleyiverirse.. O.. ho!.. Dokuza çeyrek var.. Rezalet!. Bir çeyrek geç kalınır mı?.. Artık nezaket filân düşünmem doğrusu.. Bir sigara yakarım.. Yukarıdan ve aşağıdan birer tramvay daha bekler, giderim.. Canı isterse gelsin.. Sanki İstanbulda başka kız yoktu.. Bu ne istiğna küçük hanım.. Sen onu pekâlâ bilirsin.. Çok naz âşık usandırır.. Fakat kız, ya bir tarıdığa rastgelip de onu savmak için biraz konuşmak, çene çalmak mecburiyetinde kaldıysa.. Haydi, bir tramvay daha bekliyeyim.. Belki de geze geze geliyordur... Cumartesi günleri Beyoğlunun kalabalığını yarıp geçmek değme erkeklere nasib olmuyor, kaldı ki böyle çıtkırıldım kızlara!.. Eh canım, bu kadarı da fazla.. Şımdı beni fena fena söyleteceksin.. Mademki gelmiyecektin, söz vermenin manası var mı? Beni böyle azaba sokmaktan zevk mi ahyorsun! Amma, ya bir mazereti çıkttysa.. Genc kızdır bu, aTnresi, babâist;büyük annesi, büyük babası.. Dayısı, amcası.. Ne bileyim, hepsinin birden Allah müstahakını versin, birinrîen birisi akhna esip de böyle zamansız sokağa gidişinden süphelendi, «Haydi, otur oturduğun yerde!» dedise.. Dokuza beş var.. Anlaşıldı bu işten hayır yok.. Tam zamanıdır, bari bir sinemaya gireyim.. Şimdi hem ucuzlattılar.. Hem de iki filim birden gösteriyorlar. Amma, hiç şüphesiz bir tanesini kaçır dık, kâfir kızm yüzünden.. Ne yapalım, ötekini görürüz barü. Hah.. Bir tramvay daha.. Artık bundan da çıkmazsa vallah billah durmayıp gideceğim.. A.. Ben şakmı bu kadar severim.. Yahud.. Dur, bir sigara daha yakayım da o bitinciye kadar bekliyeyim.. Nasıl olsa sinemada sigara içemiyece gimÖf.. Ayaklarıma da kara su indi.. Daha fazla sinirlenmenin lüzumu yok.. Haydi biraz yürüyeyim de.. Bari bacaklarımm uyuşukluğu geçsin.. Tam dokuz!.. Haspanm yüzünden filmin başını da kaçırmıyayım.. İlk tanışışta kendisini kucaklamaklığıma müsaade eden kızdan ne beklenirdi. Zaten kabahal bcnde, böylelerinin sözüno inanıp da boş yere meydanm ortasında yarım saat dikiîdiğim için... Nah kafa!. Çeviren: Ahmed Hidayet Memleketimizde san'ata dair tenkidî ve tahlilî eser pek azdır; hele resim hakkmda elimizde hiç kitab yok g:bi dir. Bunun için, Güzel San'atlar Akademisi direktörü Burhan Toprağın «Güzel San'atlar Akademisi neşriyatmdan» olarak. Ahmed Muhib ve Cahid Sıdkı gibi iki genc ve kıymetli şaire tercüme ettırdiği «Fransada Müstakil Resim> adh kitab. bu yolda atılan ilk muvaffakiyetli adım olması hasebile, bizi sevm dırdi. Değil yalnız resmin, güzel san'atlerin her şubesinin şu son yarım asır zarfmda ne akla gelmez istihaleler geçirdiğini, ne şaşırtıcı garabetlere düştüğünü, san'atla alâkası olmıyanlar bile kulaktan kapma duymuş olacaklardır. Bu sisli kargaşalık içerisinde hakikî san'at kıymeti olan eserleri ve cins sanatkârlan bulup çıkarmak, itiraf edilsin ki, oldukça güc bir meseledir. tste bu kitabın müellifleri Adolphe Basler ve Charles Kunstler ikisi de bugünkü Fransanm en tanınmış iki resim mü nekkididir bu ayıklama ve seçme a meliyesini yapmışlar ve güzeli çirkin den. sahihi sahteden, ebediyi geçiciden ayırmağa muvaffak olmuşlardır. Bu itibarla, «Fransada Müstakil Resim» bize modern san'atin resmin yarım asrı geçen tarihini vermekte ve onun hakikî çehresini aydınlatmaktadır. Resimde Empresvonizma, Sembolizma, Natüra lizma. Sürrealizma. Kübizma mektebleri nedir, resme yeni olarak ne getirmişlerdir, bu mekteblerin hakikî üstadları kimlerdir? Bütün bu suallerin cevabını bu kitabda bulacaksımz. Henüz birinci cildi intişar eden bu kitab hakkmda mütercimleri «ön sözde> diyorlar ki: «Müellifler bu eserlerinde, Fransada ki bugün resmin vatanı sayılıyoradedleri on binleri geçen ressamlar içinden pirincin taşmı ayıklar gibi ancak yüz. yüz elli kadar en değerli san'atkârı seçip, onlarm hakikî missionlarmı sanat kıymeti tarafgirliğinden başka tarafgirli^e düşmeden belirtmişlerdir. De nebilir ki «Fransada Müstakil Resim» modern san'atin talihini çizmekte ve en dogru manzarasını vermeğe çalışmak tadır. Ufak çapta olmasma rağmen etraflıdır. Bütün san'at cereyanlannı içine aldığı gibi ayrıca talimî mahiveti de haizdir. Bu nokta modern san'ati tetkik edeceklere faydalı olacaktır. Eserde san'at, tarihî ve sosyal seyrile, san'atkâr da, mizacmdan tekniğine, dünya görüsünden en kücük endiselerine kadar bütün zaviyelerile tetkik ve tahlil edil mistir.» Mütercimler. kitabı, aslına sadık kalrnagâ çaluşarafc, My5k bir titizli'k ve HKr na ile tercümeye muvaffak olmuşlardır. Güzel San'atler Akademisi direktö rünü bövle favdalı bir tesebbüse. giriştiği ve Ahmed Muhible Cahid Sıdkıyı da bize güzel bir tercüme sunduklan için tebrik ederken ikinci cildin de bir an evvel intisannı diler, papvekuşe üzerine basılmıs olan ve son derece güzel klişeleri ihtiva eden bu nefis kitabı bütün resim amatörlerine, resim hocalanna, sana'tseverlere ve bütün mü nevverlere hararet ve ehemmiyetle tavsive ederiz. RADVO Norveçln millı kahramanı genc yıldız Sonja Henie Güzel artist Oslo'nun en büyük meydanında namına dikilen heykeli göğsünde Saint Olaf nişanı sallanaraktan seyretmiştir Holivud'dan yazılıyor: Doğrusu ona tabiatin bir harikası dense lâyıktır. Dört yasında dansa, yedi yaşında patinaja başlamış, yirmi yaşmda yıldız olmuştur. Hiç şüphesiz onu sinema artistliğine sürükliyen kuvvet, patinajdaki şöhreti, buz üzerinde kayma hususunda sıra ile kazandığı şampiyonluklan.. Fakat ne dersiniz, küçükken patinaj Sonja'ya son derece canını sıkan bir mesguliyet gibi geliyormuş. Belki en güç fi gürlerde bile istidadı dolayısile gayet kolay muvaffak oluyojdu da ondan!.. Dokuz yasında Norveçte kendi yaşındakiler arasında ilk şampiyonluk madal yasını kazanan kız, on bir yasında büyük küçük bütün rakiblerini gölgede bırak mıs ve on dört yaşmda ise dünya şampiyonu ilân edilmistir. 1932 ve 1936 Olimpiyadlarında cihan şampiyonluğunu muhafaza etmiş olan Sonja'nın bugün spor âlemindeki kadar sinema âleminde de geniş ve sonsuz bir şohreti vardır. Babası Oslo'da bir kömür ticaretha nesi sahibi idi. Annesi ise çok titiz ve sert bir kadındı. Kızını gayet sıkı bir terbiye altmda büyüttü. Maamafih artist annesinin o sertliğinden bugün fevkalâde memnuniyet beyan etmektedir. Çünkü, o kadar tazyika maruz kalmasaydım, diyor, ihtimal derslerimi ihmal ederdim. Evet, Sonja spora olduğu kadar derslerine de ehemmiyet vermiştir. O sayededir ki almancayı çok güzel, fransızcayı şöyle böyle, ingilizceyi de Alman şivesile pekâlâ konusmakta idi. Fakat Ho livud'daki son iki senelik ikameti ingilizcesine tamamen tatlı bir Amerikah şivesi bağışlamıştır. Sonja Amerikan filim şirketile beş senelik bir konturat akdetmiştir. Bu mukavele mucibince senede yalnız iki filim çevirecek, bizim paramızla topyekun 1 milyon 200 bin lira para alacaktır. Yani se/ıede (240) bin lira.. Maamafih, Sonja bu mukavelesi de olmasaydı, başka bir iş de bulama saydı, gene zengin sayılırdı. Zira, Oslodaki evindeki binlerce altın, gümüş ku palar ve diğer kıvmettar madalyalar, eşyalar vardır. Bunların bir kısmı, dünyanın muhtelif memleketlerinde yaptığı müsabakalarda kazandığı muvaffakiyetler neticesi kendisine mükâfat olarak verilmistir. Bir kısmı da perestiskârlarmın ona göndermis oldukları hediyelerdir. Amerikah reklâm şefleri onu kaç defa sevistirdiler ve nişanlattılar. Bu mes'udlar bazan Tyrone Pover, Cesar Romero akşamki programj ANKARA: 12,30 karışık plâk neşriyatı 12,50 plâk: Türk mıısikisı ve halk şarkıları 13,15 dahilî ve harıci haberler 18.30 plâkla dans musi'kisi 19,15 Turk musikısı ve halk şarkıları (Hıkmet Rıza ve arkacaşları) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 Turk musıkLsi ve halk şarkıları (Leman ve arkadaşlan) 21 konferans: Dr. Nusret Karasu 21,15 sttidyo salon orkestrası 22 ajans haberleri 22,15 yarınki program ve Istiklâl marşı. ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Turk musikLsi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18.30 plâkla dans musikisi 19,55 borsa haberlerl 20 Vedia Rıaa ve arkadasları tarafından Türk musikLsi ve halk şarkıları 20,45 hava raporu 20,48 Omer Rıza tarafından arabca söylev 21 Tahsin Karakuş ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve hali şaıküarı, saat ayarı 21,45 orkestra 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22,50 son haberler ve ertesl gunün programı 23 son. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar 20^5 Budapeşte: Cosi fan tutte (Mo • zart'mj. 21,30 Londra; İlâhların grupu (Vag * ner'in) lklncl perde. 21^S Paris (P. T. T.): Değirmene hü« cum (Bruneau'nun). 22,05 Königsberg: Opera binasındakl temsılm nakli. 22,05 Mılâno: Cezayırde İtalyanlar (Ros siru'nln). Sonja Henie gibi partönerleri oldu. Bazan da hiç ta nımadığı zengin şahsiyetlerle birlikte ismi geçri. Fakat Sonja'nın kendi itirafma bakılırsa onun gönlünde henüz hiçbir delikanlı hayali yerleşmemiştir. §u anda, Greta Garbo Isveç için ne ise, Sonja Henie de Norveç için o şekilde telâkki edilmektedir. Oslo'nun en büyük bir meydanında onun namına koskocaman bir heykel dikilmiştir. Ayni za manda memleketinin vatandaşlık listesinde en başta yazılıdır. Norveçin beşinci meshur kadını ve tarihî siması addolun maktadır. Gerek buz üzerinde, gerekse beyaz perdede her muvaffakiyeti müteakıb Norveç Kralından kendisine çiçek gel mektedir. Diğer taraftan vatana büyük hizmetler etmiş olanlara mahsus Saint Olaf nisanınm en büyük rütbesini haiz bulunmaktadır. Norveçte bu nişana sahib ye^âne kadın Sonja Henie'dir. Hele Holivud'dan ilk defa memleketine mezunen geldiği gün Norveçte millî bir bayram telâkki edilmistir. İngilteredeki Plymoth tayyare karargâhmdan kendisini alan bir deniz uçağı genc yıldızı Oslo limanına kondurduğu dakikada bütün şehir halkı rıhtımda kendisini çiçekler ve konfetilerle bekliyorlardı. Henüz yirmi beş yaşına yeni basmış olan genc kıza karşı gösterilen bu takdir ve tebcil şüphesiz ki yerindedir. Sonja bütün bu nümayişlerden nekadar mağrur ve müftehir olsa hakkıdır. Çünkü bu coşkun tezahürata liyakat kesbetmek şimdiye kadar kaç faniye nasib olmuştur. Büyük konserler Oda musikileri 20,15 Kolonya: Lortzlng Veber'm leri. 21,05 Breslav: Halk musikisi. 21,05 Brüksel: Beethoven'ln eserleri. 21,15 Doyçlandzender: Alman halk şaıs kıları. 21,35 Strassburg: Mozart'ın operalarından parçalar. 22,05 Berlin: Mozart'ın eserleri. 22,05 Stuttgart: Haydn ve Şopen'in eserleri. 22,05 Saarbrüoken: Orieg'ln eserleri. 1,05 Frankfurt: Solistlerln konserı. 20,35 Munih: Muhjelif parçalar. 21,35 Belgrad: Muhtelif parçalar. 22,45 Brltlsh Natlonal: Mozart'ın sere • nadları. 23,20 Paris (Radio): Schumann vg Brahms'ın eserleri. 23,35 Doyçlandzender: Beethoven'ln e • serleri. 21,35 Londra: Laurik Melchior, AdolJ Vogel, Frieda Leider «Ilâhların grupu» operasında. Şarkı konserleri VtLÂYETTE Bayrağa saygrı için... Dahiliye Vekâleti, vılâyçtlere gön derdiği bir tamimde, bayrağımıza gösterilecek hürmet hakkmda evvelce gönderilmiş olan tebliği hatırlatmış, bazı yerlerde bayrağın tabutların üzerine sarıldığmı mevzuubahs ederek millî sembolün tabut bezi olarak kullanılmasma kat'iyen müsaade edilmemesini istemiştir. r Ecnebi mütehassıs celbi işi Mütehassıs getirtecek Belediyelerimizin evvelâ Dahiliye Vekâletine müracaat etmeleri lüzumu alâkadarlara bildirilmiştir. Vilâyet ve kasabalarda hazırlanacak odalar Dahiliye Vekâleti, her şehir ve kasabada konforlu otellerle han odalannda konforu haiz en az iki odanın ihzarı lüzumunu valıliklere bildirmiştir. Vekâlet, bilhassa sahil şehirîerile demiryolları güzergâhlarındaki kasabalarda buna ehemmiyet verilmesini istemek tedir. Konya Ereğlisinde sevindirilen yavrular HALKEVLF.R?*'nE Konferans Üsküdar Halkevinden: 8/6'938 çarşamba günü saat 21 de Haydarpaşa Numune hastanesi doktorlarından Mufide Kâzıın Küley tarafmdan (Verem ve korunma çareleri) başlığı altında halkımızı yakmdan alâkadar eden önemll bir konferans verilecektir. Salon herkese açıktır. Mes'ud bir evlenme Sofya Elçiliği Matbuat ataşesi Nus ret Ekincinin kızı Güngör Ekincinin topçu teğmen Razi Bilge ile nikâhları dün Fatih Belediyesi Nikâh memurluğunda icra edilmi^tir. Yeni evlilere saKonya Ereğîisi (Hususî) Yeni idare heyetinin değerli faaliyetile adetler dileriz. Çocuk Esırgeme Kurumu bu sene merkez okullannda bulunan 66 fakir t a Kongreye davet lebeyi tepeden tırnağa kadar givdirdi. Gelecek sene için daha fazla yardam Şehremini ffimaye Birli&i başkanlığm yapılması için şimdiden tedbirler alınmaktadır. Okullar Kırşehir felâket dan: zedelerine vardım olmak üzere elli liradan fazla para toplamış ve Kızılay i Himaye Birliğimizin kongresi 8/6/1938 vasıtasile felâketzedelere göndermiştir. Gönderdiğim resim sevindirilen yav çarşamba günü saat 17 de yapılacaktır. ruları göstermektedjr. I Uyelerimizin hazır bulunmaları. Bu gece şehrımızin muhtelif semtlerıni dekı nobetçı eczaneler şunlardır: Istanbul cıheti: Eminonunde (Minasyan), Alemdarda (Ali Rıza), Kumkapıda (Haydar), Küçukpa ı zarda (Necatı Ahmed), Şehzadebaşında (Asaf), Fenerde (Vitali), Karagümrükte (Arif), Şehremminde (Nâzım), Aksarayda, (Z. Nuri), Samatyada (Teofilos), Bakırköyde (Merkez), Eyubde (Arıf Beşer) eczans< leri. , Beyoğlu ciheti: Pangaltıda (Nargileciyan), Taksim İs « tiklâl caddesinde (Ldmonciyan), Lstiklâl caddesinde (Dellasuda), Karaköyde (Hü * seym Husnu), Kasımpaşada (Müeyyed), Haskoyde (Nesim Aseo), Beşıktasta (Vi « din), Ortaköy, Arnavudkoy, Bebek ecza « neleri. Kadıköy Moda caddesinde (Nejad), Al tıyolda (Namık), Uskudarda (Imrahor)', Buyukadada (Şinası Rıza), Heybelıde (Halk), Beykoz, Paşabahçe, A. Hisar eczaı •^ Fransız artisti Jean Gabin'in de Jt Gary Cooper üç yeni filim bird:n neleri. diğer bırçok arkadaşları gıbı Holıvud'a çevirmeğe hazırlanmaktadır. Bunlardan gitmek üzere olduğuna dair bazı rivayet birincisi «Granstark» tır ki Merle Obe Tenezzüh leı çıkmıştı. Bu şayianın ash olup olma ron'la birlikte oynıyacaktır. Ikincisi «Kov Muallimleore Yardım cemiyeti, önü> dığı hakkmda hakikî malumat almak isti boy ve kibar kadın», üçüncüsü de «At müzdeki pazar günü için bir tenezzüü yen gazeteciler bizzat artiste müracaat lantik üzerinde uçuş» tur. tertib etmiştir. O gün Şirketi Hayriyeetmişler, o da şu cevabı vermiştir: •^ «Yedi cüce ile nur topu» nun bü nin 71 numaralı vapuru Köprüden, 74 Böyle bir seyahat henüz mevzuu yük bir rağbet kazandığını gören Valt numarahsı da Kadıköjünden tenezzü * bahs değildir. Çünkü halihazırdaki dü Di^ney Skandinav ediblerinden Ander he iştirak edecekleri alıp Adalar önünşüncelerim sırf fazla para kazanmak ga sen'in en güzel çocuk hikâyelerinden bi den geçecek, Çınarcığa uğrayıp iki sa» yesine müteveccih değildir. Vakıâ Ame rini ayni şekilde beyaz perdeye intikal at kaldıktan sonra Yalovaya gideoektir* Avdette mehtabdan istifade edilmek irikalılar bana çok müsaid tekliflerde bu ettirecektir. çin Boğaza gidılecek ve dönüşte tenezlunuyorlarsa ben hem burada alıştığım ~İC Alexandre Dumas'ın meşhur «Uç zühçüler Köprüye ve Kadıköyüne bıramuhiti terketmekten, hem de Fransız si silâhşor» bilmem kaçıncı defa olarak filkılacaktır. nemacıhğını büsbütün yetim bırakmaktan me çekilecektir. Fakat bu sefer eser bizim Vapurlarda mükemmel caz vardır, korkuyorum. Fakat bununla sıze kat'iy merhum Kel Hasanm gülünclü dramları gidişte ve gelişte hoşça vakit geçiril yen Holivud'a gitmiyeceğım, demek iste şeklinde beyaz perdeye aksettirilecektiı. mesini temin edecek şekilde eğlence miyorum. Belki gıderim, lâkın zamanı Çünkü silâhşorları komik Ritz biraderler programı hazırlanmıştır. İrfan ordumuvar.. Buradan hareket etmeden evvel çe temsil edeceklerdir. zttn fedakâr unsurlan olan muallimlevireceğim filmin senaryosu, sahne vazıı •Jt Fransız facia artisti Jean Gabin re acı günlerinde yardım etmek makve partönerim olacak arkadaşlarım taay «Cehennem treni» isminde yeni bir fi sadile tesis olunan hayırlı bir cemiyetin bu teşebbüsünden azamî surette kayün ederse ona diyeceğim yok. Aksi tak lim cevirecektir. zanc elde etmesi için çocuk velileri tadirde karanlığa kursun sıkamam, meçhuJc Sinema payitahtmda yeni bir jönrafından tenezzühe vasi mikyasta rağle adım atamam, Amerikalılar beni ma prömiye parlamağa başlamıştır. Adı bet gösterileceğini ümid etmek isteriz. zur görsünler. Richard Greene'dir ve aslen Ingilizair. Biletler tstanbulda Cağaloğlu orta okul •jt Amerikada t^koçya tarihinin bazı Bu artist ilk defa kendini Loretta Young direktörü Tahir Atamanm, ilk tedrisat kısımlannı tasvir eden bir filim vücude ge la çevirdiği «Dört erkek ve bir dua» fil Başenspektörü Şevki ve Kadıköy sekitirilecektir. Başrolleri Gary Cooper ile minde göstermiştir. zinci mekteb başöğretmeni ve cemiyet Merle Oberon oynıyacaklardır. Jc Deanna Durbin dördüncü filmini Asbaskanı Zahide Tan nezdindedir. jç Ingiliz edibi Charles Dickens'ın çevirmeğe hazırlanmaktadır. Bu korde Şehzadebaşı «Christmas Carol» ismindeki eseri filme lâyı Danielle Darieux'nun «Paris gelinTURÂN TİYATROSU alınacaktır. Bu kordelâda başrolü Lionel ciği» kordelâsını idare etmiş olan sahne Halk san'atkârı Naşid Barrymore oynıyacaktır. vâzıı Henrv Koster idare edecektir. ve arkadaşlan Yeni varyete Gazetemizin 5 ve 6 haziran tarihli nüshalarının numaraları dördüncli sahifelerinde neşredilen (SONRADAN GÖRME) komedi 3 perde Dans, solo, düet, varyete Localar 100, her yer 20, paradi 10 NÖBETÇİ ECZANELER Bir iki satırla NATTA' yaz seyahati ilânı hakkında lüzumlu bir tashih: OE ^ v İ İ I t f Vapurlar birinci, oteller birin 4 A A I |D^k ^*^ \?Wİ^ iki nc i satırındaki » ^ V bll%#% ci) trenıer (trenler ikinci) kelimeleri sehvı tertib olarak (trenler birinci) şeklinde dizilmiş ise de hakikatte TRENLER İKİNCİ olacağı tavzih ve tashihi ^^^•^••^•••^••llliM keyfiyet olunur. a M ^ ^ a B B ^ H M ^ ^ ^ ^ M 10 hazirandan itibaren yaz temsılleri başhyor. HALK OPERETi