4 Haziran 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

4 Haziran 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURÎYET 4 Haziran 1938 Son seyahat Henüz dolmamış bir kompartiman bulup, pencere kenarındaki yere, sahib olmanın verdiği saygısız zevkle, çantamı ve pardösümü bıraktıktan sonra trenden indim ve hareket «aatini bekliyerek, va gonlann boyunca aşağı yukarı dolaşma ğa başladım. Ne zaman yolculuğa çıksam, yüreği me, mani olamadığım bir üziintü, deva sını bulamadığım bir sızı dolar. Tanıdı ğım, bildiğim ve sevdiğim bir yere gider ken bile, orada başımı dinliyeceğime, ya hud eğleneceğime, hatta özlediğim birinii göreceğime emin olduğum halde, içimde bir eza duyarım. Bana, b'lümü, yola gitmek kadar kuvvetle hatırlatan hiçbir şey yoktur. Tabut gibi, ağızları açık bavul lar, eşyamı yerleştirmeğe yardım edenlerin gözlerinde okuduğum telâş, saatin çalanna ârız olan muammalı hal, bırakıp ayrıldığım eşyanın büründüğü harikulâde azamet, beni benliğimden çıkaran bütün bu gidiş hazırlıkları, üzerimde kuvvetli bir tesir yapar ve hislerim, her şeyde bir şeamet manası anyacak kadar mariz olur. Böyle zamanlarda, o kötü temayülü avutmak için, şimendifer istasyonlannı tek koğuşlu bir tımarhaneye benzeten o hay ve huy ile meşgul olmağa çalışırım; nereye başvuracağını, ne tarafa saldıracağı nı bilemiyen, o nefes nefese insanların telâşlı koşuşmalarının gülünçlüğünü seyrederim; münhezim bir ordunun emın bir sığınak bulmuş efradı gibi, bilet kişelerine, vagonlara saldırışlannı, oralara doluşlarını, üstüste yığılışlarmı ibretle te maşa ederim. Bu manzaranın içinde öyle sahneler olur ki, ben onlann esasında gizli duran elim ve luzin manalan görme mek için, gülünç taraflarını arar ve bulurum. O gün de, gene öyle, vagonlarm ya nında dolaşarak gam öldürmeğe çalışı yordum. Bir aralık, üçüncü mcvki vagonlardan birinin b'nünde bekliyen üç kişi nazarı dikkatimi celbetti. Bunlardan biri. tepcden tırnaga siyahlar giymiş, yüzü balmumu gibi sapsan, ihtiyar bir kadındı. 7aman zaman, ökfürüğün. bir paçavra gibi silkelediği kamburu çıkmış sırtma, eski, soluk bir atkı örtmüştü. Yanında, yabancı kılıklı bir erkek ve, gözlerinde, hesab defterlerinin beya* akisleri sezilen hasin yüzlü, orta yaşlı, turu bir kadın vardjîhtiyar, bir aralık, yanmdakilere baktı ve iniltili bir sesle: Ah, cocuklar, dedi. hiç iyi deği lim... Gitgide fenalaşıyorum... Erkek, teselli verdi: Yok canım! Ne münasebet! Size öyle geliyor... Hiçbir şeymir yok, maşallah düzeldiniz... Orta yaşlı kadm ilâve ctti: Tabiî düzeldin ya! Amma, şikâyet etmeden duramazsın İhtiyar kadın içini çekti, zayıf viicudü gene şiddetli bir b'ksürükle sarsıldı: Daha gitmemeliydim... dedi... Yolda bir şey olacağım diye korkuyo rum... Korkma, hiçbir şey olmazsm. Hafif bir nezle geçiriyorsun .. Bu kadar da olur mu ya! Yok.. Yok.. Daha gitmemeliydim. Amma, sizi rahatsız ediyordum... Size yük oluyordum... Amma yaptın... Erkek lâkırdıya karıştı: Tebdilihavaya ihtiyacınız vardı... Temiz havanın hali başkadır... Yoksa burada kalabilirdiniz... Bir çorba olsun içcbilseydim ba Tİ... Öyle halsizliğim var ki..* Orta yaşlı kadın, surat astı: Kabahat sende, dedi, bir türlü hazırlanamadın... Treni kaçıracaktın... îhtiyar kadın içini çekti Gözlerinin etrafını kırmızı bir halka gibi kuşatan göz kapaklarından bir damla yaş yuvarlandı. Ah! Cocuklar, başım dönüyor, dedi. Kafatnın ıçinHe tuhaf bir şey var... Erkek, gülerek cevab verdi: Octawe Mirbeau Duman çıkarmıyan aletin tecrübesi Başvekilin emrile konulan bu alet ivi netice verdi RADYO Paulette Goddard ne olacak? Şikago'lu bir tacirin esbak karısı, revülerın bacak atan eski bir kızı, Şarlo nun «Asrî zamanlar» daki sabık partöneri ve ağlebi ihtimal karısı Paulette Goddard, «Birlesik artistler» sinema kumpanyasının başlıca hissedarlanndan filim amili David Selznick'le bir konturat akdetti. Bu, tabiatile Şarlo'nun iki senedenberi hazırlamakta olduğu filminde oynamıyacağını acık bir surette gös termektedir. Belki de kadıncağızın haklı olarak içi sıkılmıstır. Çünkü meşhur ko mik ağzımı açayım, sesimi çıkarayım mı, yani müstakbel kordelâmı sesli mi, sessiz mi vücude getireyim, diye hâlâ dü şünmektedir. David Selznick onu «Uçtu da gitti!» filmi için angaje etmişti. Fakat ne garib bir tali eseridir ki bu kordelâ da aylar danberi çevrilemiyor, Paulette Goddard da hâlâ bekleyip duruyor. «Uçtu da gitti!» nin çevrilememesine sebeb nedir? Bu, Amerikada çok tutulmuş bir piyestir. Eğer onu hakkile temsil edemiyecek artistlerle beyaz perdeye aksettirilmek istenirse edilen masrafa yazık olacaktır. Binaenaleyh filim amili Pau • lette Goddard'ı mukaveleye raptetmış olmakla beraber bu artist «Uçtu da gitti!» için ideal bir tip midir, hâlâ bunda tereddüd etmektedir. Zira şimdiye kadar bu hususta belki binlerce tecrübe ameliyesine girişilmiş ve hemen hepsinde muvaffakiyetsizliğe uğ ranılmıştır. Amerikada «Uçtu da gitti!» romanını okuyan binlerce kız, dışlerınden tırnaklarından biriktirdikleri paraları sarfederek Holivud'a gelmişler ve bu eserdeki baş kadın rolünü temsıl etmek için sonsuz bir mücadeleye atılmışlardır. Hatta bunlardan birisi 1048 sahifelik kitabı bastan asağı ezberledığini söylemiş \e yapılan ımtıhanda cidden muvaffak ol muştur. Diğer bir gene kız da binbir müşkülâtla filmi idare icin seçilmiş olan re l'isör George Cuicor'un yanına çıkmak fırsatını bulmuş ve sahne vâzıına ilk söylediği söz şu olmustur: ' Mis Mitchell'in yazdığı hikâye bizzat benim basımdan geçmıştır. O halde bunu benden başka kim daha iyi oy nıvabilir? Rejisör, böyle cesur ve şantajcı meçhulelerle uğraşadursun, diğer taraftan filim amili meşhur yıldızların bu rolü oynayıp oynıyamıyacaklarını tetkike başlamış, Miriam Hopkins, Margaret Sulla van, Bette Davis'le birçok tecrübeler yapmıs, fakat bunların «Uçtu da gitti!» vaiide... Kafanda vesvese var, başka bir şey değil. Ah, yola çıkmadan bir çorba olsun icebilseydim... Yolda, kendi kendicığime ölürsem diye korkuyo rum! Haydi, haydi, sacmalama anne... Haydi bin... Güle güle git... Allaha ısmarladık kızım... Damad, kayınvalidesinı trene bindir di ve kcmpartimanın bi.' köşesine, bir çıkın gibi yerlestirdi. Kompartimanın kapısı kapandıktan sonra, ihtiyann, iki elini yüzüne götüriip ağlamağa başladı ğını gördüm. Tren, hareket etırek üzereydi. Ben de kendi kompartimanjna girdim, yerime kabil olduğu kadar rahatça yerleştim. Bu sahne beni rpüteessir etmiş, yolculuğun her zamanki hüzünlerini bir başka eza ile artırmıştı. Bu manzarayı daha fazla düşünmek istemedim ve kendimi unutmak için çantamdan bir kitab çıkarıp okumağa başladım. Fakat okuyamıyordum. Kitabm satırlarile gözlerimın arasına, mütemadiyen ihtiyar kadının bitkin çehresi ve ötekinin hissiz, donuk bakış'ı yüzü giriyordu. Tren hareket etmeden dönüp giderlerken gördüğüm katil biçimli sırtlan da hep gözümün önündeydi. Trenimizin on beş dakikalık bir tevakkuf geçirmek üzere uğradığı yarıyoldaki bir istasyonda aşağı inerek ihtiyar kadının vagonu önüne gittim. Tam o esnada, kadıncağıza bir fenalık gelmişti. Yolcular etrafına birikmislerdi İçlerinden biri, istasyon büfesinden alelâcele tedarik edilen bir ufak kâse çorbayı ona içirmekle meşguldii. İhtiyar biraz kendine geldi: Vesvese var, akşamki program j Geçen sene, Ankarada açılan kömür sergisinde bir Alman firması, kömür yakan fabrika ve gemi ocaklarının bacala rından duman çıkmasma mâni olan bir alet teşhir etmişti. O zaman, İktısad Vekili olan Basvekil Celâl Bayar, bu aletle yakından alâkadar olmuş, halkı rahatsız eden kömür dumanlarından bununla kurtulmak imkânı olup olmadığını anlamak için, bir nümune getirilerek tecrübe edilmesini emretmişti. Kömür sergisinin ziyaretçileri arasında Şirketi Hayriye Umumî Müdürile Fen müdürü de bulunuyordu. Celâl Bayar, duman imha aletinin, ılkönce Sirketi Hayriye tarafından tecrübe edilmesini ve iyi netice verirse diğer va purlara da konulmasını muvafık görmüştür. Şirketi Hayriye bunun üzerine bu aletten bir tane getirtmiş ve şirketin bü yük vapurlarından 68 numaraya koydurmustur. îlk tecrübe, dün şirketin Hasköydeki fabrikası önünde bağlı olan 68 numarada vapılmış ve çok iyi netice ver mistir. 68 numara, bugün Halicden çı kacak ve öğleyin, Köprüde, Sirket erkânile Denizbankın fen heyetleri huzurunda bir tecrübe daha yapılacaktır. Şirketi Hayriyeye 1500 liraya mal olan bu alet, bacanın içerisine konulan türbinli ve vantilâtörlü bir makinedir. Ocaklardan dışarı çıkan dumanları ki kömürün yanamıyan kısmıdır duman makinesi tekrar ocaklara iade ederek orada yanmasını temin etmektedır. Bu suretle bacadan pek hafif ve beyazımtırak Teşekkür ederim... Allah razı ol bir duman çıkmaktadır. Şirketi Hayriye Fen müdürünün ifadesine nazaran, bu sun... Biraz düzeldim, iyiceyim, dedi. alet, valnız dumanları imha etmekle kalHakikaten, bana da yanakları pem mamakta, dikkatli bir makinistin elinde beleşmiş, bakışlarındaki durgunluk ve kömür sarfiyatından da yüzde 10 bir kâr donukluk azalmış gibi geldi. temin etmektedir. Kompartimana avdet ettim. Kadın, Buçünkü tecrübeden sonra, bu alet bir ne de olsa, benim tabmin ettiğim kadar müddet 68 numarada kullanılacak, fayfena vaziyette deği'di. Hafif bir baygınhk geçirmişti, o kadar. Simdi neredeyse dası olduğu ve mahzuru bulunmadığı tauykuya dalar, istirahat eder, kendine ge mamile tahakkuk ettiği takdirde, Şirketi lirdi. Zaten kaynanalar biraz müşkülpe Hayrivenin ve Akayın bütün vapurlarına konulacaktır. O zaman akşam üzerleri, «end olurlar! Gece olmuştu. İhtiyar kadmı unut Köprünün üstü dumandan boğulmaktan muştum. Kompartimanın minderine boy kurtulacaktır. lıj boyumca uzandıın, kendimi bütün süratile giden trenin tatlı sarsıntısına bıraktım. İneceğim istasvona gelmiştik. Önüm sıra. çantamı götüren hamalın peşinden yürürken, uyku sersemliğile, etrafımda cereyan eden şeyleri göremiyordum. Birdenbire, hamal, bir kalabahğın yanında durdu. Kalabalıgm içinde, bağıran, çırpınan insanlar görüyordum. Ne oluyor? Ne var? Bir doktor! Çabuk bir doktor bulun! Hamala sordum: Bir kaza mı olmuş? Hayır. Trende bir kadın ölmüş... İhtiyar bir kadın! Kompartimana yaklaştım. Kapının önü, ölümü görmek hevesile biriken otuz kişi ile dolmuştu. O esnada, iki adamm, kalabalığı yarıp kompartimandan çıktıklarını, biri koltuklarınm altından, öteki bacaklarından tuttukları ihtiyar kadını, oradan çıkardıklarını gördüm. Eski, soluk şal ve balmumu gibi sapsan çehre, geçti, gitti. Yanımda duran iki yolcudan biri ö tekine soruyordu: Füc'emi gelmiş? Yoksa cinayet mi? Cinayet! dedim... Tam manasile bir cinayet... İçyüzünü biliyorum... Ve, dişlerim, vücudümü kaphyan bir ürperti ile birbirine çarparak, bu sahne nin seyircilerini son derece hayrete düşüren bir sesle ilâve ettim: Korkma, hiçbir şey olmazsın... Hafif bir nezle geçiriyorsun. Bu kadar da olur mu ya! Çeviıen: Eski zevcelerinin uğradığı felâketler Şarlo'nun uğursuzluğu yüzünden ise bu artistin akıbetinden de korkmalıdır Kaçak ipekli kumaşlar nerede yapılıyormuş? Bursa (Hususî) Cenub hududlarımızda yakalanan kaçak ipeklilerin nerede imal edilmiş kumaşlar olduğunu tayin i çin buradaki asliye ceza mahkemesinde bir talimat celsesi yapılmıştır. Bu kumaşlar evvelâ Gazi Anteb giimrüğünde muayene edilmiş, Surive malı olduğu neticesine vanlmış. Fakat sonradan Malatyadaki muayenede bunlann Bursa mamulâtı olduğu iddia edılmistir. Bu ihtilâf üzerine kumaşlar Bursa Tıcaret Odasına gönderilerek bir ehli vukuf tarafından nerede yapıldıkları tesbit ettinlmiştir. Ticaret Odamızın ehli vukufu da bu kumaşların îstanbulda yapılan kumaslardan olduğunu bildirmiştir. Bundan sonra iş asliye ceza mahkemesine intikal etmiş, ve mahkemenin seçtiği ehli vukuf talimat celsesinde dinlenmiştir. İpekiş fabrikası imalât şefile Türk Japon fabrikası desinatöründen mürekkeb bu ehli vukuf, kumaşları mahkemede tetkık etmişler, neticede bunlann sureti kat'iyede Bursa mamulâtı olmadığını, fakat kat'î olarak Suriye mamulâtı da diyemiyeceklerıni; zira: İstanbuldaki fabrikalann da bunları yapabildiklerini anlatmışla'dır. c ANKARA: 13,30 karışık plâk neşriyatı 13.50 plâk: Türk musiklsi ve halk şarkıları 14,15 dahilî ve haricî haberler 18,30 çocuklara Karagöz (Kuçük Ali) 19,15 Türk musiklsi ve halk şarkıları (Servet Adnan ve arkadaşları) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 Türk musikisi ve halk şarkıları (Hikmet Rıza ve arkada^ları) 21 Ankara ilkbahar at yarışlarmın dordüncü haftasında koşuya iştirak edecek atlar ve kazanma ihtimalleri hakkında konuşma: Abdurrahman Atçı tarafından 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajans haberleri 22,15 yarınki program ve Lstiklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadis 13,05 plâkla Türk musiklsi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 plâkla dans musikisi 18,45 Kızüay haftası: Konferans: Doktor Şükrü Hâzım. (Savaşta Kızılay) 19 plâkla dans musikisi 19,15 konferans: Ürüversite namına doçent Nusret (Kozmik şualar) 19,55 borsa haberleri 20 Necmeddin Rıza ve ar kadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları 20,45 hava raponı 20,48 Omer Rıza tarafından arabca söylev 21 Belma ve arkadasları tarafından Türk musikisi Paulette Goddard ve halk şarkıları, saat ayarı 21,45 orkestra 22,15 ajans haberleri 22,30 plâkla nin kahramanmı hakkile yaşatabilmek sololar, opera ve operet parçaları 22,50 ten cok uzak olduklannı görmüştür. son haberler ve ertesi günün programı Peki ya Paulette Goddard ne ola 23 son. cak? Şarlo'nun idaresi altında büyük bir Yabancı merkezlerden istidad gösteren bu gene kadın diğer bir müntehab parçalar sahne vâzıınm hakimiyetine girdiği vakit Operalar ayni muvaffakiyete mazhar olacak mı? 21,20 Paris <P. T. T.): Opera binasındaSade Paulette Goddard değil, Şarloki temsilin nakli. nun bütün partönerleri başka bir stüdyo22,05 Milâno: Lucrezia, Maria Ugezica (Respihgi'nin). ya intikal ettikleri anda beş para etmez bir hale gelmislerdir. Acaba Paulette Büyük konserler bunlar arasında bir istisna teşkil edecek 21,35 Strassburg: Senfonik konaer. mı? Oda musikileri Diğer taraftan «Uçtu da gitti!» nin 21,35 Doyçlandzender: Sonate D = dur erkek mümessilini intihab etmek de kadın (Nardinı'nın). mümessili hakkında karar vermekten güç bir hale gelmiştir. En muvafıkı Clark Operetler 21,05 Frankfurt: Kuş taciri (Zeiler'in). Gable.. O olmadığı takdirde Gary Cooper, yahud da Ronald Colman.. Askerî bandotar 20,15 Frankfurt: Nefesli sazlar konserL İşler böyle karışık bir vaziyette bekli21,05 Berlin: Askeri havalar. ye dursun, «Birlesik artistler» kumpan yasının Clark Gable'i âriyeten almak üzere müracaat ettiği M. G. M. şirketi filmin imali hakkını satın almağa kalknuşBu gece şehrımizin muhtelif semtlerindetır. ki nobetçi eczaneler şunlardır: istanbul cıheti: Bir senelik bir didinmeden sonra DaEmmonunde (Huseyin Husnü), Alemdarvid Sleznick şu iki çift arasında müteredda lAbdulkadır), Kumkapıda (Asador), did kalmıstır. Gary Cooper Paulette Kuçukpazarda ıBensasonJ, ŞehzadebaşınGoddard, Norma Schearer Clark da (Universite), Fenerde (Vitali), Kara gümrukte t,Kemal), Şehremimnde (HamGable. di), Aksarayda ıŞerefj, Samatyada (Teo Bakalım, son olarak hangi çift seçile filos), Bakırköyde (Merkez), Eyübde (Hıkcek? Bu neticeye göre Paulette'in vazi met Atlamaz) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: veti muallâkta kalıyor demektir. Gene Şişli Halâskârgazi caddesinde (Nargile kadın çok nazarı dikkati calib bir güzelciyan), Firuzağada fErtuğrul), İstiklâl cadIiğe ve derin bir sana't kudretine sahib desinde (Dellasuda\ Asmalımesçidde (Kinolduğu halde tali ve tesadüfün yardım et yoli), Galata Karaköyde (Hüseyin Hüsnü), memesi yüzünden bu rolü deruhde et Kasımpaşada (Vasıf), Halıcıoğlunda (Barbud), Beşıktasta (Vidın), Ortakoy; Arnamekten mahrum mu kalacak? vudkoy, Bebek eczaneleri. Eğer Şarlo'da bir uğursuzluk mevcud Kadıköy Söğüdlüçeşmede (Osman Hu ve meşhur komiğin diğer zevcelerinin uğ lusiı, Usküdarda (Omer Kenan), Büyükaradığı akıbet Paulette'e de mukadderse, dada (Halkı, Heybelide (Tanas), Beykoz; Paşabahçe; A. Hisar eczaneleri. buna hic süphe vok!.. NÖBETÇİ ECZANELER Bir iki satırla ^f Senelerdenberi bizde de oynanan Henry Bataille'm meşhur piyesi «Divane gene kız» sinemaya alınacaktır. Baş kadın rolünü henüz kimin oynıyacağı belli olmamakla beraber baş erkek rolünü Victor Francen'in temsil etmesi kararlaşmıştır. Alenen teşekkür •İt G. V. Pabst «Şanghay'da bir facia» ismindeki fılminin son sahnelerini de cevirip bitirmiştir. Mezkur kordelâda başrolü oynıyan Christiane Mardayne kendisinin şerefine verilen ziyafette bü tün dostlanna veda etmiştir.. Çünkü hemen ertesi gün Viyanaya gidecek ve birinciteşrinden evvel dönmiyecektir. Gene artist kendisile görüşen gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur: HAMD1 VAROĞLU f Siverekte spor faaliyeti artıyor ı « Bir müddet İstirya'da istirahat edeceğim. Çok yoruldum. Dinlenmeğe o kadar ihtiyacım var ki.. İstirya yeşil mer'aları, inekleri ve çiftliklerile insan Edirnede yeni sene arpa sıhhatini düzeltecek bir yerdir. Yazın omahsulü rada kanımı ve ciğerlerimi temizleyip Edirne (Hususî) Yeni sene arpa sonbaharda tekrar çalışmağa başlıyacamahsulü idrak edilmiş ve bugün Edirne ğım. îlk faaliyetim henüz ismini bilme Zahire Borsasına getirtilerek kilosu 4 diğim bir komedi vücude getirmek ola buçuk kuruştan 300 kilo satılmıştır. caktır. Bu ilk mahsulü borsaya getiren Kara•JT Fransızlar mekteb hayatına ve çokasım köyünden Ali Bağcıdır. Borsa idacuk terbiyesine dair çok güzel filimler resi bu çalışkan çiftçiye mükâfat olmak üzere bir ziraat âleti hediye etmeyi karar vücude getirmişler ve bunlardan bir seriyi geçenlerde Maarif Nazırı Jean laştırmıştır. Zay'in de hazır bulunduğu bir heyele göstermişlerdir. •Jr Varner Baxter'le Marjorie Veaver Türk kültürüne senelerce hizmet et«Ona bir milyon vermek istiyorum!» ismiş ve şimdiye kadar yüzlerce talebe mindeki filimlerini cevirip bitirmislerdir. yetiştirmiş olan değerli maarifçileri mizden sabık Yalova Maarif memuru, İstanbul 54 üncü ilk okul öğretmenle rinden Ziya Erten, dün gece saat 20 de kalb durması neticesi hayata gözlerini kapamıştır. I 10 gün lüks vapurla Akdenizde Cenazesi bugün saat 11 de Fatihte İzmir, Pire, Korfu, Saranta, Valona, Draç, Kotor, Karadeniz caddesindeki evinden kal Dalmaçya, Dübrovnik, İspilit, Venedik, Trieste dırılacak. Edirnekapıdaki Şehidliğe defnedilecektir. II 22 gün tren ve otokarla Avrupada Kederdide ailesinin acılanna iştirak Münih, Kolonya, Berlin, Prag, Vıyana, Peşte, Bükreş eder, ta7İvelerimizi bildiririz. (Ren nehrinde bir günlük vapur gezintisi) Acıklı ölüm N A T T A ' n m YAZ SEYAHATi 16 Temmuzdan 20 Ağustosa kadar Uzun müddettenberi mustarib oldu ğum prostat hastalığının ameliyat ve tedavisini ifa ile hastalıktan eser bırakmıyan Şişli Çocuk hastanesi ürolog doçenti Dr. Lutfi Orhan Somere derin minnet ve şükranlarımı ve aynca hemşire ve hastabakıcılara dahi alenen te şekkürümü sunmağı bir vicdan borcu addederim. •T Basrollerini Michel Simon, Mar ^ Bedros Muzoğlu guerite Moreno ve Gabrielle Dorziat'nin deruhde ettikleri «Göğsün ateşi» ismin Teşekkür deki filim bu hafta içinde Pariste çevrilMuazzez ve sevgili refikam, hemşi meğe başlanmıştır. Bu eser meşhur Fran remiz. annemiz, Fatma Hurremin ufulü sız muharriri Andre Birabeau'nun bir pi ebedisile uğradığımız sonsuz acılara işyesinden iktibas edilmiştir. Fakat Mar tirak için bizzat gelmek ve telgraf gönguerite'in temsil ettiği Amerikalı tipi pi dermek lutufkârlığmda bulunan zevatı yeste yoktur. O, sırf filim için ilâve olun kirama ayrı ayrı teşekkürlerimizi ifaya âlâm ve ıstırabımız mâni olduğun mustur. dan bu vazifenin icrasma muhterem ga•jc Chester Morris «Yeraltmdaki ka zetenizin tavassutunu rica ederiz. nun» ismindeki bu eser «Cinayet!» na Hasan Tahsin Ayni, Mahmud Nedim mındaki bir piyesten iktibas edilmiştir. Sinaplı, hemşiresi, çocuklan, damadı «Cinayet» in sahnedeki temsilinde baş rolleri Kay Francis, Silvia Sidney, Douglass Montgomery, Jack la Ruc İçtimaiyat Kay Johnson oynamışlardı. İstanbul lA" Amerikanın meşhur facia artisti ve Dr. Kessler, Üniversitesi profesörlerinden Universitedeki derslerini bir meşhur orkestra şefi Harmon O Nel kitab halinde neşretmiştir. Cemiyet ve son'un karısı Bette Davis, Pamela Base hürriyet, Tarih felsefesi, Ferd ye cemiyet, om isminde on üç yaşında bir kızı evlâd Halk ve devlet, Irk nazariyesi, İçtimai sı nıflar, Içtimaî teşkilâtlar, içtimai müna edinmistir. sebetler, Nufus gibi muhim sosyoloji bahislerini ıhtiva eden bu eser, memleketimizdeki içtimaiyat eserlerine ilâve sayılabilır. Felsefe ve içtımaiyatla alâkadar karilere, Universite ve yüksek tahsü gencliğine tavsiye ederiz. Yeni Eserier Gecelerin Ahengi Kultür âlemimize bir «Türk Edebiyatı Tarıhi» hediye eden şair ve muallim arka( dasımız Orhan Rıza Aktunç'un «Gecelerin Ahengi» adlı şiir mecmuası da intişar et mıştır. Çok hassas bir kalbin terennümlerini I taşıyan bu değerli eserde hece ile yazılmış j yirmi beş şıir vardır. Ayrıca Aruzla hazır, lanmış olan on şıir, mecmuayı bir kat daha kıymetlendirmektedır. Satış yeri Cumhu I riyet kütübhanesıdir. Okuyucularımıza tavsiye ederiz. Siverek (Hususî) Geçenlerde şehrimiz hakikî bir spor bayramı yaşadı. O gün evvelâ atletizm müsabakaları yapıldı VP birinci, ikinci gelenlere kaymakam Salâhaddin bizzat heJiyelerini verdi. Bunjan sonra alayla Siverek spor kulübü biir.ci futbol takımları bir maç yaptılar. Bi rınci devre 1 1 beraberlikle bitti. İkinci devrede takımlar penaltıdan karşılıklı birer gol daha yaptılar ve maçı 2 2 beraberlikle bitirdiler. Yukarıki resim, güzel bir maç yapan iki takım oyuncularını bir arada göstermektedir. Acıklı bir ölüm Tanınmış inşaat müteahhidlerinden Kadri Paşa zade mimar Bay Ahmed Bürhaneddin Tamcı dün vefat etmiştir. Cenazesi bugün Şişli Etfal hastane sinden saat 11 de kaldırılarak asrî mezarlığa defnedilecektir. III 3 gün Karadeniz plâjlarında Köstence, Varna, Burgaz 35 GÜN hmirden gelecekler limanlarından vapura binebiıirler. Müracaat: NATTA Acentalığı Galatasaray, Tel. 44914 290 lira Ülkü Her ay muntazaman neşredilmekte olan Halkevleri dergisi Ulkunün 64 uncu sayısı, Profesör Afetin iki kıymetli yazısı ve diğer 1 birçok makalelerle intişar etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: