26 Mayıs 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

26 Mayıs 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 26 Mayıs 1938 SEL I Hareket saadeti Yazan : Fikret Âdil Onu ilk defa köprü üstünde gördüm. Miskin kışın, belirsiz bahann kasvetlerini, nezlcleri unutturan güneşli bir günün sabahı idi. Sarı keten bir elbise giymiş, başında bir hasır şapka vardı. Şapkasına, tam burnunun hizasından bir kurşun ka lem sokmuştu. Sol elinde Saadabad renklerini taşıyan bir demet çiçek, sağ elinde, dirseğini kaldırarak, zarif bir hareketle ve çok yüksek taşıdığı bir şemsiye, ayakla nnın ucuna basarak, gözleri kurşun kaleminin burnunu aşan yontulmuş ucunun işaret ettiği, her adımmda yer değiştiren noktaya dikili, ve dudaklarında bir tebessüm, yalmz hazzın, saadetin, güneşin doğuramıyacağı bir tebessümle, jimnastik adım koşulardan sonra vücudün tabiî a hengine dönmesi için yürünülen bir şekilde, kimbilir hangi gelinlerle evli bir giiveyi gibi yürüyordu. Onünde bir soğancı beygiri vardı. Onun izine ve adımlanna takılmış, kendisile alay eden bir sürü çocuğa, yan yan bakan yolculara başını çevirmeden, onlarm mevcudiyetlerinin bile farkına varmadan, Eminönüne kadar geldi. Orada, beygir, Yenicamiin köşesinden asfaltsız tarafa sapınca, birdenbire, kervanını kaybetmiş bir çöl yolcusu gibi şaşırdı, kurşun kaleminin işaret ettiği noktaya mıhlandı, kaldı. Bir müddet öyle durdu. Sonra, başını kaldırdı. Karşısmda Yenicamiin haşmetli kütlesini, merdivenleri gördü, bir an, hafif bir bulutla örtüliir gibi olan tebessümü tckrar eski güneşini, saadetini aldı ve merdivenlerden çıktı. Cümle kapısının öniinde durdu, tiyatroculara mahsus bir hareketle başını kaldırdı, ve bir şemsiyeli Kayser edasile, fanilere müyesser olmıyan âlemlere açılı gözlerini, bu sathî dünyanın önüne arzettiği manzara parçasına dikti. Orada acaba neler gördü? Bilinmez. Herhalde alâkadar etmedi ki biraz evvel kapatmış ve dayanmış olduğu şemsiyesini tekrar açtı, çiçeklerini, itina ile perdahlanmış, temiz ve biraz kanlı yüzüne bir okşayış halinde sürdü, merdivenlerden inmeğe başladı. Fakat üçüncü basamağa gelince, tabiî inişini değiştirdi, yeni bir ahenk bulmuştu. Basamakları, bir ayagile hafif bir sıçrayışla atlıyor, öteki ayağını indirerek bitiştiriyor, duru yor, gene ayni ayağile bir sıçrayış yapı yor ve her hareketinin sonunu, görünmi yen bir dev davula vurulan tokmak sesile tempolıyarak, merdiven tek heceli mısralardan yapılmış bir şiir imiş gibi, iniyordu. Nihayet, her güzel şey gibi, merdiven de yendi, ve adam, demin so ğancı beygirinin gittiği tarafa «motörsüz vesaite mahsus» yola saptı, gitti. îkinci defa, onu Beyoğlunda, İstiklâl caddesinde gördüm. Gene güneşli bir sabahtı. Bu sefer üzerinde beyaz ketenden bir elbise vardı. Şemsiyesi yoktu. Fakat elinde gene bir demet çiçek. Bundan başka, ceketinin cebinden, kırmızı beyaz, uzun bir şeride asılı bir madalya sarkıyor, Galatasaray lisesinin kapısmda mekteb saatine intizaren toplanmış çocukların müstehzi bakışları önünden, beyaz, aîtı lâstik iskarpinlerile, Tibet yürüyücülerine mahsus muttarid, uçar gibi adımlarla, şapkasına saplı kurşun kaleminin gösterdiği noktalara ayaklarının ucile basarak yürüyordu. Ve dudaklarnda ayni tatlı, ruhanî, bakmadığı, görmediği, mevcudiyetlerinden haberdar olmadığı halka acıyan tebessüm. Birisinin, onun için, gene: Deli! Dediğini duydum. Ayni günün akşamı, onu, üçüncü defa tekrar îstiklâl caddesinde gördüm. Bu sefer kostümünü değiştirmişti. Yalmz kos tümünü de değil. Sağ elinde bekâr odalarını süsliyen, bir ayna vardı. Bunu, büyük felâketlerde, papazların afeti karşılamak için başlarımn üzerinde tuttukları aziz tasvirleri gibi ve sanki halka «bakınız, görebilirseniz, kendinizi görünüz» diye yükseğe kaldırmış, sol elinde, ıstırablar içinde kıvranırken sihirle odun haline konulmuş bir yılanı andıran bir baston, fakfon bir çekecek ve iki san fulya; karanlık çoktan basmış olmasına rağmen gözlerinde koyu bir güneş gözlüğü, mahud kurşun kalemi şapkasına sokulu, gene ayaklarının ucuna basarak ve her sekişinde maddesi hafif geliyor da, yere, ancak, havada tayf gibi süzülen vücudüne hareket için hız vermek maksadile temas ediyonnuş gibi, mütebessim, yaşamaktan ve yürümekten memnun yürüyor.. Ve bu adama deli diyorlar, deli diyoruz. Erzincanda kuduz vak'aları çoğaldı İki kuduz köpek on altı çocuğu birden ısırdı Erzincan (Hususî) Belediyenin haftada birkaç defa başıboş köpekleri itlâf hususunda giriştiği mücadeleye rağ men kuduz vak'alarına maalesef sık sık tesadüf edilmektedir. Bu defa şehrin muhtelif yerlerinde türeyen iki kuduz köpeğin on altı çocuğu ısırdıkları tesbit edilmiş ve bunlar tedavi altına alınmak üzere Erzurum hastanesine sevkedilmiş lerdir. Bundan evvel de, bir kuduz köpek altı çocuğu birden ısırmış, çocuklar Erzincan memleket hastanesine kaldırılmışlardı. Orada serumların bayatladığı mütaleası yürütülerek ısınlanların Erzuruma nakil leri muvafık görülmüstü. Bu hâdisenin üzerinden aylar geçtiği halde henüz taze serum tedarik edilmemesi yeni vukuatta da hastaların Erzuruma kadar sevklerini icab ettirmektedir. Sevkedilen on altı çocuğun velileri de beraber Erzuruma gittiklerinden bunlarm aileleri darmadağı nık bir hale gelmiştir. Bunların içinde fakir ve kimsesiz anneler diğer çocuklarını bir dam altında komşularına emanet ederek sefil ve perişan bir halde Erzurumu boylamıslardır. Bu gibi hallerin önüne geçmek için bir taraftan belediye bütün köpekleri imha etmeli, diğer taraftan da Erzincan memleket hastanesine biran evvel taze serum gönderilmelidir. Danielle Darieux Amerikadan döndii Fransız artisti Paris'te bir müddet dinlenecek ve «Katia» filmiyle Vicki Baum'un bir eserinden iktibas edilen bir kordelâ çevirecek Paristen bildiriliyor: Holivud'da bulunan Fransız artisti Danielle Darieux tatil müddetini geçir mek üzere yarın buraya vâsıl olacaktır. Paris Soir gazetesinin artisti, bindiği Normandie vapurunda karşılamak üzere gönderdiği muhabirin yazdığı mektubu size aynen nakledjyorum: Danielle Darieux bugün Normadie'nin kaptanı kumandan Thoreux'nün masasında öğle yemeğini yedikten sonra bir çocuk gibi neşeli idi. Vapurun en baş tarafına gidip orada bir müddet denizi temaşa etmek istedi. Kaptan kendisine: Mademki korkmıyacağınızdan e min bulunuyorsunuz, ben de bu takdirde arzunuzun yerine getirilmesine müsaade ederim! Dedi. Danielle küçük pencereden vapurun su kesiminin baş tarafının ikiye ayırdığı köpüklü denizin uzun uzun seyrine daldı. Holivud bir çok Avrupalı yıldızlan tanınmıyacak hale getirdiği halde Danielle'i kat'iyyen değiştirmemiş. O yüz, saç, kıhk ve kıyafet itibarile Paristen nasıl gittiyse, gene. öyle! Gene kadınla kocası Henri Decoin Holivud'da sekiz ay çalıştıktan ve sinema merkezinin bir çok sırlarına nüfuz ettikten sonra biraz dinlenmek üzere memleketlerine dönüyorlar. Kaliforniya stüdyolannm teşkilât ve intizamma tabiri âmiyanesile her ikisinin ağızlannm suyu akmış. Buna rağmen memleketlerinden ayrı yaşadıklan zaman onlara çok uzun gelmiş, sarışın artist: Birçok günler sabahleyin saat beşte kalkıyor, akşam sekize kadar çalışıyordum. Eğlenmek için değil ya, uyumak için bile vakit bulamıyorum! diyor. Danielle ile kocası Henri Decoin'in stikbali hakkmda muhtelif projeleri var. Gene artist Pariste rejisör Maurice Le Tourneur'ün idaresi altında Katia fılmini çevirecek. Bu kordelâ, malum olduğu üzere Prensev Bilbesco'nun meşhur bir eserinden iktibas edilmiştir. Bu çalışma bittikten sonra Royan'daki evine çekilerek SrM EM A : RADVO akşamki program ) ANKARA: 12,30 karışık plâk neşriyatı 12,50 plâk: Türk musikisi ve halk şarkıları 13,15 dahilî ve haricî haberler 18,30 plâkla dans musikisi 19,15 Turk musikisi ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arkadaşları) 20 saat ayarı ve arabca neşriyat 20,15 radyofonik temsil (Gencler grugu tarafmdan) 21 konferans: Ordu saylavı Selim Sırrı Tarcan 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajans haberleri 22,15 yarmki program ve İstiklâl marşı. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadls 13,05 plâkla Turk musikLsi 13,30 muhtelif plâk neşriyatı 14 son 18,30 Dlâkla dans musikisi 19,15 spor musahabeleri: Eşref Şefik 19,55 borsa haberleri 20 Sadi Hoşses ve arkadaşları tarafmdan Turk musikisi ve halk şarkıları 20,45 hava raporu 20,48 Ömer Rıza tarafmdan arabca soylev 21 Radife Neydık ve arkadaşları tarafmdan Türk musikisi ve halk çarkıları, saat ayarı 21,45 orkestra 22,15 ajans haberleri 22:30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 22,50 son haberler ve ertesi gunün programı 23 son. Yabancı merkezlerden müntehab parçalar Operalar Büyük konserler Danielle Darieux 22,05 Brüksel: Saray (Adam) m. 22,05 Roma: Musa (Rossini) nin. Hırsızlık vak'alart Biz ki bir lokma ekmek peşinde koşarken, adam çekiştirmek üzere misafirliğe giderken, idam hükümleri tebliğ etmek, rakibimizden evvel davranmak için acele acele yüriirken, hareket saadetinin sırnnı unutmuş kimseleriz. Biz ki kötürüm olmadan tabiatin bu paha biçilmez lutfunun kıymetinin cahiliyiz. Biz, kiJjayvanlar bile. anla.djğı halde yaşamanm, garazsız ve ivazsız yaşamamn zevkiar bir takun vehimlerte, gayritabiiiiklere dumura uğratmış ve «insanı hayvandan tefrik eden zekâsıdır» zehabile korkunc, dehşetini ancak hayatla ölümü Onun bu hareketlerini seyretmek için ayırd eden ve nedamete yer bırakmıyan benimle beraber toplanmış olan halk ara anda kavrıyabildiğimiz bir dalâlete düş Gene neslin en güzel hikâyemüş zavallılarız. •^T Müteveffa John Gilbert'in eski kasmdan biri, istihfafla: leri Antolojisi rısı Virginia Bruce filim direktörlerinden Bu adama deli diyoruz. Deli. Kanaat Kitabevi tarafmdan neşredi J. Valter Ruben'le evlenmiştir. FİKRET ADİL Dedi. Kalabalık dagıldı. len Yaşar Nabinin bu eseri yeni nesil ^ Vaktile çocuk rollerini oynıyan hikâyecileri hakkında toplu bir fikir Mitzi Green bir müddettenberi sinema vermektedir. Neşir sahasmda bilhassa küçük hikâ dan çekilmiş, Brodway sahnelerinde hüyecilik san'atmda muvaffak olmuş gene ner göstermekte idi. §imdi 17 yaşına imzalarm tercümei hallerini ve hikâye erişmiş bir gene kız olan Mitzi tekrar lerinden birer ikişer örnek ihtiva eden Holivud'a gelmiştir. Ginger Rogers'le bu Antoloji ilk edebî yazılarmı Cum Fred Astaire'in yeni çevirecekleri filimde huriyetten sonra neşretmiş gene mu mühim rol oynıyacakhr. Son zamanlarda şehirde yaman bir hırsız türemiştir. Bundan yirmi gün kadar evvel Gazipaşa caddesinde Ahmed Kolatın mağazasındaki kasa kınlmış, yazı hane çekmecelerindeki 300 lira kadar para aşınlmıştı. Zabıta bununla meşgul ken birkaç gece sonra ayni semtte başka bir mağaza da soyulmak istenilmiş, fakat hırsız, kendini görenlerin bağınp çağır maları üzerine kaçmıştır. Son defa da Oğuzlunun mağazasına giren hırsız çok cüz'î bir para bulabilerek bunlan alıp götürmüştür. Bu üç hırsızlığın faili olmak üzere sabıkalı Refik isminde biri yakalanmıştır. Muamelâtın sadeleştirilmesi için şehrin otuz altıdan dokuz mahalleye indirilmesi ve geceleri ancak 15 bekçi ile bir polis devriyesinin vazife görmesi asayişin teminine şu sırada kifayet edecek gibi değildir. Çünkü demiryolu inşaatı asünasebetile şehre mühim miktarda amele akını vardır ve nüfus adeta mahsus bir derecede artmış bulunmaktadır. 3 hafta istirahat edecek. Bunu Vicki Baum'un bir romanından iktibas edilerek senaryosu Pierre Volf tarafmdan yazıl Oda musikileri mış olan bir filim takib edecek. Sonra da 20,10 Beromunster; Haydn (Trio O dur). Holivud'da dönecekler. 20,15 Vıyana: Büyük üstadların küçük Danielle Darieux'ün Holivud hakkıneserlerl. da verdiği haberler arasında Fransız sah Operetler ne vazılarından «Balo hatırası» filminin 20,35 Munih: Alm tepelerindeki saadet rejisörü Julien Duvivier'in uzun mücade(Kusche) nin. 21,35 Strassburg: Kalb ve el (Lecoctı) un lelerden sonra Amerikan sinema âmillerini tam kendi zevkine göre bir filim çe Askeri bandolar 20,15 Layıpzıg: Muhtelif havalaı virmeğe ikna etmiş olmasıdır. Bu kordeŞarkt konserleri lânm mevzuu Avusturyalı bestekâr Jo hann Strauss'un hayatıdır. Eser için 20,15 Hamburg: Helge Rosvenge ve Ju< lıus Passak (gramofon). 2 milyon dolardan fazla para sarfedile20,30 Berlin: Benjamlno Gigli (gramo cektir. fon). Güzel artist kendisinin Holivud'da çevirmiş olduğu «Paris gelinciği» ismindeki filmi hakkında fazla tafsilât vermek ten çekinmiş ve bunun diğer eserlerinden daha iyi olup olmadığına dair fikir beyan etmeği dünya sinema seyirci ve meraklılarınm reyine terkeylemiştir. Danielle, geceyarısına doğru gayet mükellef lâme elbisesile kalabalık ara sından alkışlar arasında geçerek ertesi gün Parise çıkacağı için bütün vapur yolculanna veda ettikten sonra kamarasına git miştir. 21,05 Kolonya: Pfitzner'in eserlerL 21,35 Stuttgart: Orkestra konseri. 1,05 Frankfurt: Strauss ve Çaykovsklnin eserlerl. NOBETÇİ ECZANELER Yeni Eserler ) r Bir iki satırla •jr Henry Vilcoxon, Fox kumpanyasile iki filim için yeni bir kunturat akdetmiştir. «Hello Holivud!» isminde bir filim çevirecek ve bu kordelâda küçük Jeane Vithers, partöneri olacaktır. Bundan sonra «Esrarlı Mösyö Motot» kor delâsmda A\Tupalı hırsızların kralı rolünü oynıyacaktır. Bu filmi vaktile Peter Lorre de oynamıştı. •JC «Ateşböceği» filminin kahramanı Cariton, Allan Jones yakmda «Serenad» isminde bir filim çevirecektir. •^T Bu hâdise Holivud'un en $ık ve kibar gece eğlence mahallerinden birinde, Torocadero'da cereyan etmiştir. Birçok artistler, rejisörler, filim amilleri oradaydılar. Erkekler frak ve smokin giymişler, kadınlar müthiş şatafath tuvaletlere bü rünmüşlerdi. Herkes gülüyor, eğleniyor, dans ediyor, yemek yiyordu. Esmer ve güzel yıldız Dorothy Lamour birdenbire masasından kalkıp yürümek istedi, fakat anide durdu. Birbirini takib etmek üzere bütün masalarda kahkahalar koptu. Ne var, ne oluyordu? Dorothy Lamour kendisine gülündüğünü anlamıştı. Fakat sebebi nedir, bilmiyordu. Onun için kızmağa, hiddetlenmeğe başlamıştı. Şöyle bir de gözlerini aşağıya indirip ayaklarına bakmca saten iskarpinlerini giymeği unutmuş olduğunu gördü. Tekrar dönüp ayakkablarını almak istedi. Lâkin muzibin biri iskarpinleri alıp kaçmışh. Bir müddet dans edenlerin arasında onu kovaladı, fakat yakahyamıyacağmı anla ymca yerine oturmak mecburiyetinde kaldı. Giderken hayır sahiblerinden biri onu kucağında arabasına kadar götürdü. Yıldız bir daha fazla içmemeğe ve unutkanlık etmemeğe karar verdi. Çünkü bu gülünc macera, ona bir ibret dersi teşkil etti. •Jt Sinema meraklıları için epeyce mühim bir haber.. Eski bir yıldız rejisör muavinliği edecek.. îtalyan artisti îsa Miranda'nm meşhur Fransız piyesi «Zaza» dan iktibas edilmiş olan filmi temsil edecegini evvelce yazmıştık. Bu kordelânın rejisini «La dame aux Camelias» nın rejisörü George Cucor idare edecek, muavinliğini de Rudolf Valantino'nun partönerlerinden Alla Nazimova yapacak tır. Aslen Rus olan Nazimova Rusyada 1901 de bu piyesi oynamıştır. Binaena leyh bu husustaki tecrübesinden istifade edilecektir. Bu gece sehrimlzln muhtelif semtlerln» deki nobetçi eczaneler şunlardur: Istanbul ciheti: Emmonünde 'Beşir Kemal), Alemdarda (Sırrı Rasim\ Kumkapıda (Haydar), Kü . çükpazarda (Hüseyln Hulusi), Şehzadeba^ şında (Asaf), Fenerde (Vitali), Karagüm ^ rukte (Arıf), Şehremininde (Hamdi), Aksarayda (Z. Nuri), Samatyada (Teofllos), Bakırkoyde (Merkez), Eyubde (Hikmet Atlamaz) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Kurtuluşta fNecdet), Takslm İstiklâl caddesinde fTaksim), İstiklâl caddesinde (Kanzuk), Yenişehirde (Baronakyan), Bostanbasında (Itimad), Galata Mahmudiye caddesinde (İsmeti, Kasımpaşada (Vasıf), Halıcıoğlunda (Barbud), Beşiktaşta (VI din), Ortakoy, Arnavudköy, Bebek eczaneleri. Kadıköy Moda caddesinde (Nejad), Al tıyolda CNamıki, Üsküdarda (İmrahor), Buyükadada (Şinasi Rıza), Heybellde fHalk), Beykoz, Pasabahçe, A. Hisar eczaneleri. Berlinde bulunan bir talebemiz vefat etti harrirleri bize tanıtmaktadır. Fiatı 60 kuruştur. Yeni neslin umumî kültürünü kuv vetlendirmek üzere Kanaat Kütübha nesi tarafmdan neşrine başlanan An kara kütübhanesinin üçüncü cildi intişar etmiştir. Bu meşhur İngiliz muharriri. H. G. Wells'in arkadaşımız Hamdi Varoğlu tarafmdan dilimize çevrilen doktor Moro'nun Adası adlı güzel ve meraklı romanıdır. Fiatı 50 kuruştur. Tavsive ederiz. Doktor Moro'nun Adasî + Jules Verne'in «Deniz altında yirmi bin mil» namındaki eserinin renkli olarak filme çekileceğini evvelce yazmış tık. Bu kordelâda baş rolü küçük artist Freddie Bartholmes oynıyacaktır. jç îtalyan artisti îsa Miranda, Holi vudl'daki ilk filmi «Zaza» yı çevirip bitirmiştir. Meşhur şair Gabriele D'Annunzio ölmeden evvel îsa Miranda'ya hita ben bir şiir yazmış ve onu Eleonare Duseden sonra dünyanın en meşhur ve en güzel kadını olarak tavsif etmiştir. + Amerikalılar Richard Vagner'in meşhur operası «Parsifal» i sinemaya iktibas etmeğe karar vermişler ve bu hu susta bestekâr Leopold Stokovski'nin fikrini de istimzac etmişlerdir. Stokovski, halihazırda Greta Garbo ile fazla m«şgul olmasma rağmen bu suale cevab verecek vakit bulmuş, böyle bir iktibası deruhde edeceğini bildirmiştir. Valter Vagner bir beyanname neşrederek bu filmin diktatörlük idarelerine karşı değil, sırf harbe karşı yapılmış ol duğunu ilân etmiştir. Fakat ttalyan, Alman ve îspanyol mehafili silâhlanma a leyhinde bir propaganda teşkil etmesi ihtimalinden korktukları için halka göste rilmeden evvel kendilerinin gözden ge çirmelerini lüzumlu bulmaktadırlar. •jc Beyaz perdenin tanınmış güzel sesi artisti Bing Crosby Holivud'un şimal cihetinde bulunan Saint Charles kilisesine 1600 dolar kıymetinde bir org hediye etmiştir. Bu orgun resmiküşadında bizzat hazır bulunacak ve teganni edecektir. Bing Crosby vaktile kilise koro heyetlerinden birinde çalışıp oradan yetiştiği için böyle bir hibede bulunmuştur. •jc Ramona filminin kahramanı Don Amech de Fox kumpanyasile yedi senelik bir kunturat akdetmiştir. Bu sene biri «Ellis îsland» olmak üzere iki filim çevirecektir. ] Amsterdamda toplanan milletler arası kadm hastalıkları kongresinde Üni versitemizi temsil etmek üzere Holandaya gitmiş olan profesör doktor Tevfik Remzi Kazancıgil, Paristeki milletler arası kanser cemiyetinin merkezî he yetinin toplantısma da îstanbul Kanser Enstitüsü namma iştirak etmiş ve dün sabahki ekapresle şehrimize dönmüş tür. Profesör Tevfik Remzi Mem'eketimizde yeni bir şan yıldızı Ankarada, en büyük simalar ve muhterem şahsiyetler huzurunda pek mu vaffakiyetli konserler vermiş olan ve Ankara radyosunda okuduğu parçalarla pek ziyade alkışlanan güzel ve tatlı sesli Bayan Melek Tokgözün en nefis ve güzide şarkalarını Columbia plâklarında okumak üzere İstanbula geldiği haber alınmıştır. Bursa saylavı ve eski Maarif Vekili Esad Sağayın kayıbı dolayısile uğradığımız büyük kedere telgraf çekerek ve cenaze merasimine iştirak ederek alâka gösteren saym Vali Üstündağa, İstanbul Komutanı Halis Bıyıktaya, Emniyet direktörü Salih Kılıca .kültür ailesine ve diğer sayın zevata ayrı ayrı teşekküre teessürümüz mâni olduğun dan derin şükranlarımızm iblâğmı gazetenizden rica ederiz. Zevcesi ve oğullan Topçu kaymakamlığmdan mütekaid Macid Dinçel vefat etmiştir. Bugün cenazesi Bostancıda Vükelâ caddesi orta sokak 24 No. lı evinden saat on birde kaldırılarak namazı Bontancı camiinde kılmdıktan sonra Sahrayicedid kabris tanına defnedilecektir. Dost ve ahbablannın malumu bulunmak üzere ilân olunur. Merhum Tayyar Atal için Berlinde yapılan cenaze merasiminden bir intıba Berlinde mühendislik tahsil eden tayyareci zabitlerimizden Tayyar Atal bu ayın 14 ünde vefat etmiştir. Bu gene ve kıymctli zabitimizin cenazesi Berlindeki Türk talebelerinin tertib ettikleri büyük ihtifalle kaldırılmış, cenaze merasiminde Berlin büyük elçimiz Hamdi de bulun muştur. Almanyada kendisini çok sevdiren çalışkan gene, amansız bir hastalık yüzünden ameliyat olmuş ve operasyondan birkac gün sonra vefat etmiştir. Merhumun beş yaşmda Yüksel Atal isminde bir kızı vardır. Orduya ve kederdide ailesine taziyetlerimizi bildiririz. SON AYLARIN EN BÜYÜK ALÂKA UYANDIRAN ESERÎ Teşekkür ÜÇ ADAM Atatürk Mussolini Ruzvelt Tayyar Atalm cenazesi dün şehrimize Mudanyada alâka uyandıran getirilmiştir. bir dava Olümü, ordumuz için çok acı bir kayıb Bursa (Hususî) Mudanyada alâka olan Tayyar Atal. merasimle kaldınla uyandıran bir dava görülmeğe başlanrak makberi mahsusuna defnedilecektir. mıştır. Mudanya Belediye reisi Galib Cenaze dün geldi Muharriri asrın üç büyük adamını çok yakından tanımış olan Amerikanın eski Ankara sefiri G. Sherrill'dir. HER KİTABCIDA ARAYINIZ ÖLÜM Merhumun kısa hal tercümeti Tayyar Atal 928 de Bahriye mektebini ikmal ederek donanmaya iltihak etmiştir. Bir müddet sonra hava sınıfına geçen ve Tayyare mektebine giren gene, orada bomba tavyareciliğini tahsil etmiş, büyük Türkiye turunu ikmal ederek son manevralarda muvaffakiyet gösterdikten sonra avcı kursuna girmiştir. Beş ayda avcı tayyarecisi olan Atal, tayyare mü hendisliçi için açılan Avrupa imtihanını Ja kazanmış ve Berline gönderilmiştir. Atılganla tüccar Ali Toker arasmda cereyan eden bu muhakemede Galib A tılgan, kendisinin vaktile Yunanhlarla teşriki mesai ettiği ve bu suretle amali milliye aleyhinde bulunduğu hakkmda yüksek makamata Ali Toker tarafmdan ihbaratta bulunulduğunu iddia etmek te ve bunun için bir iftira davası açmış bulunmaktadır. Mukabil taraf ise bu iddiayı reddetmekte, böyle bir şey vaki olmadığını ileri sürmektedir. Her iki taraf Bursa barosundan birer avukat tutmuşlardır. Kızıltoprak ile Feneryolu arasında tramvay caddesi üzerinde 147 numaralı yeni kârgir ev satılıktır. 12 odası. 2 banyosu, bir buçuk dönüm bahçesi vardır. Bir katı ayrı kiraya verilebilir. Pazar ve çarşamba günleri içindekilere müracaat olunur. Satılık Kârgir Ev VANDA Lutfi tlyas kardeşier Camhuriyet Mektebliler Pazan Türk Hava Kurumu Piyango biletleri ve Cumhuriyet gazetesi satış yeri

Bu sayıdan diğer sayfalar: