26 Mayıs 1938 CUMHUBtYET Hâdiseser arasında FÎKİR VE SAN'AT: SON H A B E An'ane ve müstehase azı an'aneler var&r ld ihtiyarlar ve ölür; bazılan da her zaman taze ve canlı kalır. An'aneciler ve an'ane düşmanlan, bunların ikisini birbirine karıştırmakta ittifak ederler: An'aneci, müstehase olmuş veya canlı kalmış bütün an'aneleri muhafaza etmek ister; anane düşmanı da, müstehase olmuş veya canlı kalmış bütün an'aneleri reddeder. Kendilerine göre bir hayatı olan an'aneler ne birini, ne de ötekini dinler; ölenleri ölür, kalanları kalır. Ne an'anecinin, can çekişen bir an'aneye içirmek istediği abıhayatın Terkos uyundan, ne de an'ane düşmanımn, yaşamağa namzed an'aneye saplamak istediği bıçağın, tiyatrolarda kullanılan boyalı tahta hançerden farkı vardır. Hem de sofu an'aneciler gibi kızıl an'ane düşmanlan da, bize hararetli müdafij veya muarızı olduklan şu «an'ane» nin ne olduğunu iyice söyliyemezler. İlk tarifte, her fikir meselesinin başında gelen bir tabir ve tefsir, bir kelime buhranı ve anarşisi ortaya çıkar. Hele bir «an'ane nedir?» diye sormıyagörelim! Gazetelerin başmakale koymalan bir an'anedir; yolda tanıdıklanmıza selâm vermek de bir an'anedir; fes giymek de bir an'anedir, pantalon giymek de bir an'anedir; parmakla veya çatalla yemek yemek de birer an'anedir; kamış kalemle veya sağ elle yazı yazmak da birer an'anedir. An'aneci fes giymekte, parmakla yemek yemekte, kamış kalemle yazı yazmakta ısrar mı edecektir? An'ane düşmanı, gazetelerin başmakale koymasını, tanıdıklara selâm verilmesini, pantalon giymeyi, çatalla yemek yemeği, sağ elle yazı yazmayı irtica mı sayacaktır? Görülüyor ki düpedüz «ben ananeciyim» veya «ben an'ane düşmanıyım» demenin abes taraflan vardır. Sofu an'aneci, an'aneye yüzde yüz sadık kalmağa kalkarsa ki buna imkân yoktur Hazreti Âdem gibi yaşamağa mecburdur; sofu an'ane düşmanı da bütün an'aneleri yüzde yüz devirmeğe kalkarsa ki buna da imkân yoktur insan olmaktan çıkar. Çünkü bizi Hazreti Âdeme bağlıyan ve ondan ayıran an'aneler ve müstehaseler vardır. Ne bu an'aneleri yıkabiliriz, ne de bu müstehaseleri muhafaza edebiliriz. Işte an'aneci gibi anane düşmanı da bu ikisi arasmdaki farkı an!amr,Utan âciz birer dar kafahdan başka birşey değildir. Avusturya eyaletinin yeni idarî taksimatı Avusturya badema yedi mıntakaya ayrılıyor. M. S. înkuart Hitler'in emrile Dahiliye Nazırı oldu Berlin 25 Eski Avusturya, yedi nazi mıntakasına tekabül eden yedi idarî mıntakaya ayrılacaktır. Eski Avusturya Viyana, Tirol, Salzburg, Karintiya, Vorarberg, Stiriya, Aşağı Avusturya ve Burgenland isimlerinde dokuz eyalete aynlmış bulunuyordu. Yeni teşkil edilen yedi mmtaka şunlardır: Viyana, Tirol, Salzburg, Yukarı Tuna, Aşağı Tuna, Karintiya, Stiriya. Führer hcr mıntakaya bir nazi mmtaka şefi tayin etmiştir. Vorarberg müstesna olmak üzere diğer bütün vilâyetlerde valilikler kaldınlmıştır. Nazırların adedi 7 den 3 e indirilmiştir. I Wagner ve ideolojisi Yazan: NAD1R NADİ elinde birbirine resıtatiflerle eklenmiş bir şan konseri olmaktan çıkıyor. Şiir ve musikiyi ayni gaye uğrunda birleftiren bir Bütün oluyor. Bu bütünün mümeyyiz vasfma Leitmotif diyoruz. Leitmotif, bir esere hâkim olan esas fikrin musiki cümlesi halinde ifadesidir; zaman zaman tekerrür ederken ayni zamanda eserin vahdetini kaybetmesine de mâni olur. «Wagner'in esen, güzel sanatların bir sentezidir» diyebiliriz. Bu eserin en kuvvetli tarafı milliyetçi, hatta ırkçı olmasıdır. Üstad «millî olmadan beynelmilel olmak kabil değildir» der. Meistersinger von Nürenberg'in sonunda şu mısralar vardır: Zerging'in Dunst Das heil'ge deutsche Reich Uns bliebe gleich Die heil'ge deutsche Kunst! (1) Irkcılık Wagner'in bütün esenne hâkım olan kuvvetli bir unsurdur. Gencliğinde yazdığı Rienzi ve Fliegender Hollander'den maada bütün operalannda şahsiyetleri eski Cermen allahlan, eski Cermen kahramanları teşkil eder. Bu büyük eseri yaratan muharrik kuvvetleri sanatkârın şahsında buluyoruz. Wagner genc ya?ındanberi şairdi, musikişinastı, muharrir ve politikacı idi. 1830 hareketlerine dehşetli bir alâka duymuş ve siyasî bir Uvertür (Eine Politische Ouvertüre) yazmağa kalkrmştır. Hatıratmda şu cümleyi okuyoruz: «Hayata karşı ihtirası olan adamlar politikasız yaşıyamazlar!» Hayata son derece bağlı olan Wagner uzun seneler politika yapmış, bu yüzden çekmediği sefalet kalmamıştır. 1848 ihtilâlinde Kral aleyhine harekete geçmiş.hatta büyük bir toplantıda heyecanını yenemiyerek ayağa kalkmış, rejime atıp tutan bir nutuk söyliyerek hakkında takibat yapılmasına sebeb olmuş ve neticede Almanyadan kaçmağa mecbur kalmıştır. İstikbalin Sanatı «Kunstvverk der Zukunft» isimli kitabmda şöyle der: «İnsaniyetin inkişafı iki büyük cereyana tâbi olarak yürüyor. Birisi ırkî millî (geschlechtlich nationale) diğeri gayrimillî beynelmilel (unnational universelle). Zamanımızın fikir hareketlerine bakılırsa ikinci cereyan revacda gibi görünüyor ( 2 ) . Fakat insanlık şimdiye kadar elde ettiği bütün güzel şeyleri birinci cereyanın dinamik kudretine borcludur.» Wagner'in yazılarında bugünkü mil liyet ideolojilerini sezen satırlar var mı bilmiyorum. Fakat üstadın bugünü özlediği ve istediği çok açık olarak görünüyor. Hitler'in onu taparcasına sevmesinde ve nasyonal sosyalist Almanyanm her fırsatta onu takdis ve tebcil etmesindeki hikmet buradadır. İzahı oldukça güç olan nokta şu: Yalnız Cermenliğe hitab etmek istiyen Wagner nasıl oluyor da bütün dünya tarafından anlaşıhyor ve her yerde bilhassa Fransada çılgmca seviliyor? Acaba onun dediği gibi bütün kalbile millî olmadan beynelmilel olmak mümkün değil mi? İHEM NALINA M1H1NA Şuşnig, holâ Viyanada Berlin 25 Resmî bir membadan bildirildiğine göre Şuşnig hâlâ Viyanada bulunmaktadır. Mumaileyh hakkında henüz hiçbir karar verilmemiştir. Suş nig'in Leipzig'e nakledildiği hakkındaki haberler tekzib edilmektedir. Fransaya iltica etmek istiyenler Meç (Fransa) 25 Mahallî hükumet memurları, kamyonlarla Siyerk yakınmda hududa gelmiş olan ve ekserisi eski Viyanalı tacirlerden ibaret bulunan elli kadar mülteciyi geri çevirmişlerdir. Mülteciler Lüksenburg hududunda da Seys înkuart Dahiliye Nazırı böyle bir te$ebbüste bulunmuş olduklarını Viyana 25 Avusturya hükumeti nin reisi ve Almanyanm Avusturya va söylemislerdir. Bir kiliseye aid emlâk lisi Seys înkuart, Hitler'in bir kararnamesile Dahiliye Nazırlığma tayin edil Viyana 25 Stiriya'da SenLammiştir. Maarif ve Mezhebler Nezareti de breth kilisesinin menkul ve gayrimenkul Dahiliye Nezaretine bağlıdır. bütün emlâki musadere edilmiştir. (a.a.) munrııımııılimillllllllinilimiflllllllllllllllllllılllllllllinillimınıııı Ânkarada kurulan radyo merkezi Istasyonun temmuz nihayetinde faaliyete geçeceği anlaşıhyor Haricî ticaretimiz Ihracat, geçen ay 9,408,000 liraya baliğ olmuştur Ankara 25 îstatistik Umum müdürlüğü 1938 senesi nisan ayı haricî ticaret istatistiklerini tamamlamışhr. Alınan neticelere göre, 1938 nisan aymdaki ithalât kıymeti 14 milyon 565 bin ve ihracat miktarları 1937 nisan ayına nazaran ithalâtta 6 milyon 201 bin lira ve ihracat da 1 milyon 552 bin lira artış göster mektedir. Bugünlerde doğumunun yüz yirmi beşinci senesi tes'id edilen Richard Wag ner'in hayatı, hiçbir sanatkârda tesadüf etmediğimiz fikir çarpışmaları içinde geçmiştir. Sanat âleminde kopardığı ihtilâl, öm rünün sonlarma doğru kat'î ve muhteşem bir zaferle neticelendikten sonra bürün dünya Wagner'i hep bu zaferin ışıkları içinde seyretmeğe alıştı. O, modern operanm bir Allahı olmuştu. Fakat nasıl ve niçin? Wagner'in hayatını, yalnız muvaffakiyetlerin aydmlattığı cepheden değil, gölgede kalan tarafından da tetkik edecek olursak bu yorulmak bilmez, mücadeleci adamm eserini daha iyi anlanz. En büyük kusurumuz sentetik kabiliyetimizin analitik kabiliyetimize nazaran çok zayıf olmasındadır. İnsan yaratıcı olmaktan ziyade bulucudur. Bir sanatkârın bir âlimden daha fazla beğenilmesinin sebebini yaratanlara karşı duyduğumuz tabiî hayranlıkta aramalıyız. Homer'in şöhreti bir Öklid'i, bir Talez'i gölgede bırakır. Beethoven'i tanıyanlann sayısı Lavoisier'yi tanıyanları kat kat geçer. Analiz (tahlil) kabiliyetimiz de kusurludur. Herhangi bir muammanın karşısmda onu terkib eden bütün düğümleri çözecek kadar sabırlı ve dikkatli olamıyoruz. Bir noktayı yakaladık mı hakikati bul duk diyoruz. İlim, sanat ve siyaset münakaşalannın en mühim sebeblerinden birini, hâdiseleri tahlil ederken herkesin birer düğüme sarılarak bütün hâdiseyi ucundan tuttukları ipe bağlı görmelerinde bulmak yanlış değildir. Wagner'in asırlara sığmıyacak kadar zengin ve komprime hayatımn ana hatlannı birkaç satırla çizmeğe çalışırken yapmam çok muhtemel olan yanlışlan ma zur göstermek için çok beşerî ve umumî lan bu kusurumuzu hatırlatmak isterim. Bugün opera mefhumuna yeni bir istikamet ve bambaşka bir mana veren inkıâbı Wagner hangi muharrik kuvvetlerin tesirile vücude getirdi. Bunu araştıraca ğız. Evvelâ kısaca opera sanatının on sekizinci asır sonlarında ve ondokuzuncu asır başlarındaki inkişaf safhasına bir göz atalım. Wagner'den evvel opera. bir takım şarkıların birbirine eklenmesile meydana getirilmiş bir tiyatro piyesi olmaktan kurtulamamıştı. Piyese hâkim olan unsur, sahnede söylenen ariolar, duetler ve terzetler idi. Bu muhtelif parçaları birbirne bağlamak, ayni zamanda oynanan mevzuu inkişaf ettirmek için kâh melodram (orkestra ikinci plânda olarak çalarken artistlerin serbestçe konuşması), kâh re sitatif (artistin cümleleri bestelenmiş ola rak orkestra refakatile okuması) usulü kullanılırdı. Fransanın Türk topraklarında gözü vardır iz, Türkler, Fransız dostluğuna inanırız. (Daha doğrusu inanır^ dık) ve hep bu dostluğa inanarak Fransanın Hatay Türklerinin istiklâini tanımasını bekleyip durduk. Hatay| daki son hâdiseler, Fransanın Türkiyeye] karşı verdiği sözü tutmadığını, Fransanıı Türkiyeye dost olmadığını gösterdi. Artık Fransaya inanmıyoruz. Fransanu dostluğuna inanmıyoruz ve Fransız dostuğuna hiç kıymet vermiyoruz. ÇünküJ Hataydaki hâdiseleri, Fransada çıkanf bazı eserler büsbütün vahimleştiriyor. Fransanın kardeş Suriyeye neden musalat olduğunu, Hataylıların istiklâlini ta^ mmamakta neden inad ettiğini bu neşr yat bize gösteriyor. Fransada, Türkiy* aleyhinde, Türkiyenin mülkî tamamiyet aleyhrde kocaman kitablar neşrediliyor.j Lâik Fransanın mutaassıb cizvit ruhu ki| bu devletin müstemleke politikasına v« daresine tamamile hâkimdir Türk topî raklarına göz dikmiştir. İşte size, böyle bir« kitabın son satırlarını takdim ediyorum.5 Okuyunuz, göreceksiniz ki Fransamni «Kilikya» da yani Adana ve havalisini de gözü vardır: «Mütecazı bir avukatın rehberlik eüiğLi sckiz bin Ermeni, Hacin dağının iepesinj de can oermişti. Vakta ki bütün fedakâr~^ lıklar yapıhp bitti, semeresi alınabileceki hale geldi; vakta ki Kilikı/a, «mükemmeli bir sükun ve huzur nümunesi» teşkil zde.\ li bir sene oldu, Fransız âsayişi orada{ hüküm sürmeğe basladı; vakta ki kırlar] canlandı, ticarel inkişaf etti, iki defa ıslah i edilen mekteblerde miniminiler fransız; hecelemeğe basladdar. İşte o zaman\ «.Büuak ana Fransa» bir nazınn elile,) Fransız dostu Türklere, deveci Arablara, hiristiıjanlara ve müslümanlara, köijlerîl eski ijurdlarmın köylerine benziyen Rumeli muhacirlerine, tahtacı ve odunculara, uörük cobanlara, Cerkeslere, misuonerlere, mekteb muaUimlerine, Urfa ölülerine, Mersin, Hacin ve Pozantı ölülerine, Isârım ve Fransanın elrafına toplanan bülün^ insanlara ihanet etii. Kilikua Ermenis'.am, bir gün gelecek,[ Fransanın elile dirilecektir. Anatol Frans «Ermenistan ölüıjor, fakat tekrar doğa . caktır» diijordu. O zaman, Fransız bayrağı, orada tekrar dalgalanacaklur. Zira, s,anlı asırların yarattığı rabıtalar vardır fa'| kclıı kolau mahvolmaz. Ve Kilikqa, maalesef pek az kalan ailelerini, Nil deltar% sından daha zengin olan toprağında, pes\] koposlannm etrafına iophuacaktır. Alay.ı lanmız, gene onun istirahatini temin için ^ muhafızlık edecek. Fransa, ona sapan^ cerecektir. Artık onun imanını hiç kims bulandırmıyacaktır ve o, mıhrablannr da, Fransız mazlumu rahib Filip ile art'ı tazimle anacakhr. Fakat ne zaman?Ne zaman?» v Denebilir ki bu kitabı herhangi mutaassıb ve emperyalist bir Fransız yazmıştır. Evet, öyle, Türk düşmanı, mutaassıb' bir cizvat yazmıştır. Fakat «Müstemlekecilik İlimleri Akademisi» azasından vej Fransız Generallerinden Bremond da bir Ş mukaddeme yazarak kitabın muhteviya; tına candan iştirak etmiştir. Bu 400 büyük sahifelik kocaman kitab, Fransızların 1919 dan 1922 ye kadar Kilikyada bizimle yaptıkları müca; deleleri anlatmaktadır ve bütün davası şudur: «Kilikyayi Türklere geri vermekle hata ettik. Bu zengin memleketi tekrar ele geçirmeliyiz. Orada Fransız idaresi altında bir Ermenistan kurmalıyız.» Dahası var. Bu kitab, 19191922 tarihlerinde de basılmış değildir. 1938 senesi 14 ikincikânununda basılmış ve gene 1938 yılında Fransa Dahiliye Nezaretine takdim edilmiştir. Bu takdim, eserde ehemmiyetle kaydedildiğine göre, Fransa Dahiliye Nezareti de Türkiye topraklarına göz diken bu kitabı, resmen tasvib etmis demektir. İşte Fransa, Türkiyeye ve Türklere böyle dosttur. Bu müthiş Türk düşmanı kitabın basıldığı ve Dahilive Nezaretinin tasvib ve takdirine arzedildiği bir memleket, Türkiyenin dostu değil; en büyük düşmanıdır. Bunu bilelim. Ankara 25 (Telefonla) Ankara büyük radyo istasyonunun temmuz nihayetine doğru, bütün teşkilâtile faaliyete geçebileceği umulmaktadır. Bazı teknik sebeblerden dolayı, bu kabil olamazsa, en fazla ağustos ayı içinde, kısa ve uzun dalga üzerinden neşriyata başlanacak tır. Ankara radyosu faaliyete geçer geç mez, İstanbul radyosunun neşriyatını tabi edeceği hakkında, bir gazetenin vermiş olduğu haber, doğru değildir. İstanbul radyosunun tatil edilmek şöyle dur sun, bilâkis ıslahı düşünülmektedir. Ankara radyosu, dünya radyo istas yonları içinde, sesi en kuvvetli gelen merkezlerden biri olacaktır. Bunu temin için, hiçbir fedakârlıktan çekinilmemiştir. Ankara radyo istasyonu, 24 saat zar fmda, pek az fasıla ile mütemadi neşri Ankara 25 (Telefonla) Meclis yat yapacaktır. Bunun için şimdiden gebugün Fikret Sılayın riyasetinde topla niş bir program hazırlanmıştır. Ankara radyomuzda, türkçeden maada, Avrupa narak ruznamede bulunan muhtelif maddillerile de haberler ve konferanslar ve deleri müzakere ve kabul etmiştir. Celsenin açılmasını müteakıb millî sarilecektir. raylar müştemilâtında ve Yalova köşkle Yüksek Sıhhat Şurasi rinde bulunan eşya hakkındaki Meclis Ankara 25 (Telefonla) Yüksek Sıhhat Şurasi cuma günü burada toplana Hesablan Tetkik encümeni mazbatasile caktır. Şurada doktorlar, ezcacılar, e Barut ve Mevaddı Infilâkiye, Fişek İn beler hakkında verilecek idarî kararlar hisar idaresinin 1934 yılı hesabı kat'is hakkındaki Divanı Muhasebat encümen görüşülecektir. mazbatası okunmuştur. Fevkalâde tahsisat kabul olundu Bütçe müzakerelerine bugün devam edilecek PEYAM1 SAFA Süvarilerin merasimle karşılanmasım istiyoruz Nis ve Romadaki atlı mâni müsaba kalarında parlak muvaffakiyetler ve bilhassa Mussolini altm kupasını kazanmak suretile büyük bir zafer elde etmiş olan süvari ekipimiz, 10 gündenberi Varşovada bulunmaktadır. Süvarilerimizin Varşovada iştirak edecekleri müsabakalar bu cumartesi günü başlıyacaktır. Ekipimizin Londradaki müsabakalara iştirakinden vazgeçilmiştir. Londraya gidip gelmek için sarfedilecek para ile yeni hayvanlar almması kararlaştırılmıştır. Binicilerimiz, Varşovadaki yanşlar bittikten sonra, trenle doğruca lstanbula döneceklerdir. Bu itibarla nihayet, 2 hafta sonra, kahraman süvarilerimizi aramızda göre ceğiz; demektir. Cumhuriyet; güzide ekipimize, 1935 te olduğu gibi, şükran hatırası olarak, bir kupa vermeği kararlaştırmıştır. Ayni zamanda, süvarilerimize, büyük istikbal merasimi yapılmasını da teklif ediyoruz. Karilerimiz hatırlarlar ki 1935 ve 1936 senelerinde de, Cumhuriyetin teşebbüs ve teklifi üzerine süvarilerimize büyük istikbal merasimi yapılmıştı. Geçen sene ise ekipi getiren Fransız vapuru, miadından geç kalarak geceyansı gelmiş olduğu için maalesef merasim yapılamamıştı. Ekip, Varşovadan, ağlebiihtimal, trenle geleceği için, muzaffer süvarilerimizi bu sene, Sirkeci istasyonunda, kazandık lan zafere lâyık bir törenle karşılıyabili Divanı Muhasebat teşkilâtına, Devle Demiryolları bir kısım inşaat işlerinin Ankara 25 (Telefonla) Mecli sureti idaresine, ispençiyarî ve tıbbî müs' Adliye encümeni, avukatlık ve noterîik tahzarlar kanununun bir maddesinin de kanun lâyihaları üzerindeki tetkik ve mü ğiştirilmesine aid kanun Iâyihalarile tayzakerelerini bitirdi. yare resmi hakkındaki kanuna ek kanun Iâyihasının ikinci müzakereleri yapılmı \ Orman koruma teşkilâtı ve kabul edilmiştir. Avukatlık ve norterlik kanun lâyihaları Weber, Meyerbeer, Halevy, gibi bestekârlar eserlerinde bu şekli tekâmül ettirmişler, fakat sanatın umumî kaidelerine yeni bir cereyan verememişlerdi. Operaya gitmek şan konserine gitmek gibi birşeydi. Wagner operayı bu iptidailikten kurtardı, ona bir vahdet verdi. Musiki, şiir, vak'a ve dekor arasında sıkı bir ahenk NADIR NADJ kurarak bunların hepsinden bir bütün varattı. Wagner'e nazaran opera ne mu(1) Mukaddes Alman Imparatorluğu tarümar olsa da sikidir, ne şiirdir, ne vak'adır, ne mevzuMukaddes Alman san"atı bize kâfidir! dur, ne de dekordur. O, yalnız ve ancak (2) Bu kitab yazıldığı zaman Karl bunların hepsidir. Opera, Wagner'in Marx'm Manifest'i çoktan tab olunmuştu. mensublarının faaliyeti Ankara 25 (Telefonla) Piyade smıfından sayılan orman koruma teşek külleri için bir kıyafet kararı kabul edildi. Eratm yakalanndaki nefti çuhanm ortasında açık filizi renkte bir mayin, şapka kokartlarında koyu nefti çuha iizerine de açık filizi renkte yuvarlak bir çuha bulunacaktır. Aynca kokartlar üze rinde san madenî bir meşe dalı da ola caktır. Muvazene vergisi kanununda baz değişiklikler yapılması hakkındaki ka nunun müzakeresi esnasında Berç T ü r ker tarafından ileri sürülmüş olan mütale alara karşıhk veren Bütçe encümeni mazbata muharriri Raif Karadeniz, tenzilin yalnız küçük maaşlardan başlamamış ve bütün maaş eshabının herbirinden b tahfifin yapılmış olduğunu kaydeylemiş tir. Muvazene vergisin Meksikada anarşi de son değişiklik devam ediyor Maaş bordrolarındaki tadilâta hazırlık Ankara 25 (Telefonla) Meclis heyeti umumiyesinde birinci müzakeresi bugün yapılmış olan muvazene vergisindeki değişikliklere dair kanun lâyihası bugünlerde Meclisten çıkarak Resmî Gazete ile neşrolunacak ve hazirandan itibaren mer'iyete konacaktır. Devlet daireleri ve peşin maaş veren diğer müesseseler bordrolarında şimdiden bu tadile göre hazırlık yapılmaktadır. Bir trene bomba koydular, 13 kîsi öldü Meksiko 25 (Hususî) Meksikada meçhul eşhas tarafından şimendifer hat tına konulan bir bombanın infilâkı neti cesinde tren yoldan çıkmış, 13 kişi ölmüştür. Bundan sonra, Millî Müdafaa Vekâ letinde Z a t işleri son tetkik mercii encü meni teşkili, meccanî leylî talebenin mec Bursa 25 (Telefonla) İngiliz sefiri burî hizmetlerine aid kanunlar tasvib edil Sir Persi Loren bugün Yalova yolile miştir. şehrimize geldi. Sefir cenablan, ValimiMeclisin bugünkü toplantısında kabu zi makamında zivaret ettikten sonra Aettiği kanunlar arasında 57,918,000 li tatürkün Bursa Belediyesine hibe etti ği köşkte öğle yemeğini Valimizle be ralık fevkalâde tahsisat verilmesine aic raber yedi. Öğleden sonra Karacabey kanun lâyihası da bulunmaktaydı. harasına hareket etti. Refakatinde yarış B. M. Meclisi yarın saat 14 te toplave ıslah encümeni reisi Atıfla Hara mü narak 1938 bütçesinin müzakeresine de rız. Türkün adını bütün dünya spor, binidürü Mümtaz bulunmaktadır. vam edecektir. cilik ve orduları içinde, bir defa daha Kral Aleksandrın heykeli Demir muhafızlar teşkilâtı meşhur eden kıymetli subaylarımızı karşılamak için, İstanbul Komutanlığı, Vilâaçıldı reisinin muhakemesi yet, Belediye, Part', Türk Spor KuruBelgrad 25 Slovanya'da ŞavnizaBükreş 25 (Hususî) Demir muhada yedi bin kişiyi mütecaviz bir kalabalık fızlar teşkilâtı reisi M. Kadreanu'nun mu, Halkevleri ve matbuat namına birer kütlesinin önünde Kral Sövalye'nin hey muhakemesine bugün de devam edil murahhastan mürekkeb bir heyet teşki edilmesini, bu heyetin şimdiden merasim keli merasimle açılmıstır. miştir. Bugünkü celsede şahid sıfatile dinlenen köylü fırkası lideri M. Manin, programmı hazırlamasını teklif ediyoruz. Kalbsiz ana Bize beynelmilel müsabakalarda birinîzmir 25 (Hususî) Torbalıdan Ab Demir muhafızlarla ne gibi şerait altıncilik şerefini kazandıran ve sporda da dullah kızı dul Dudu, karnında ur a da anlaştıklarmı izah ederek, bu anlaşmeliyatı yaptırmak bahanesüe hasta manın teşriki mesai mahiyetinde olma muzaffer olmak zevkini tattıran yiğit süneye yarmıştı. Kadın bugün halâda giz dığmı ve fırkasımn Demir muhafızlar varilerimizi nekadar parlak merasimle üce doğurduğu çocuğunu, göbeğini ko la alâkası bulunmadığmı söylemiştir. karşılasak yeridir. Esasen bu, onlan sine^armak suretile öldürmüş ve tevkif o Muhakemeye yarm da devam ediîe sinde yetiştiren İstanbul şehri için bir cektir. lunmuştur. vazifedir. Ingiliz sefiri Karacabeye gitti Generalin taraftarları hükumete teslim oluyorlar SenAntonio 25 Meksikadaki Ce dillo isyanı parasızlık ve gönüllü tedarik edilmemesi yüzünden akim kalmıştır. Dolaşan bir rivayete göre, Amerikaya kacmakta olan Cedillo yakalanmak üzeredir. Kendisinin baslıca yardımcıları sergüzestin nihayete errfek üzere oldu ğunu hissederek birer birer Kardenas hü kumetine teslim oluyorlar. Çünkü Ce dillo kendisine Amerikada tayyareler temin edecek olan Lared ile diğer arkadaşlarınm tevkifi üzerine son muvaffak ol mak ümidlerini de kaybetmistir. Meksiko 25 Millî Müdafaa Nezareti, 1200 den fazla Cedillist'in hükumet kuvvetlerine teslim olduklarını bildirmektedir. (a.a.) Tahfif ve tek vergi lâyihaları Vergileri bir program tahtında esaslı şekilde indirmeği istihdaf eden hükümlerin tatbikına da gelecek seneden itibaren başlanacağı umuluyor. Hizmet erbabının ücretleri üzerine mevzu üç vergiyi (kazanc, buhran, mu vazene) kazanc namı altında birleştiren lâyiha henüz encümenlerdedir. Bu lâyi hanın esaslarına göre; 1939 senesinde 200 liraya kadar maaşlarda yüzde yirmi, 1940 ta yüzde 18, 1941 de yüzde 16 Uçok geliyor vergi kesilecek, 1942 den itibaren de İzmir 25 (Telefonla) İstantmlda yüzde 14 nisbetinde vergi alınmağa baş maç yapacak olan Üçok takımı, bugün hareket etti. lanacak tır. Dahiliyede yeni bir müdürlük Ankara 25 (Telefonla) Dahiliye Vekâletinden vilâyetler idaresi Umum müdürlüğüne bağlı bir levazım müdürlüğü teşkil edilmektedir. Buna dair lâyiha Meclise gelmiştir. Bütçe müzakereleri Ankara 25 (Telefonla) Meclis, yarın 14 te toplanarak bütçe müzakere sine devam edecektir. Müzakerelere Maarif bütçesile başlanacaktır. Nafıa, İktısad ve Ziraat Vekâletleri bütçelerinin de yarmki toplantıda çıkması muhtemeldir.