CUMHURİYET 19 Nisan 1938 Duymadıklarımız ve bilmediklerimiz Prof. Pittar'ın beyanatı J Dün yapıîan maçta Ankaragücü ve G. Birliğinden müteşekkil muhtelit takım, Viyanalıları 2 0 yendi Först Viyana Ankarada rnaglub oldu İngiltere batıyor mu? îskoçyah meşhur bir âlim, profesör Mak Kintoş, İngilizlere dehşet salan bir haber veriyor. Pro fesöre .inanmak lâ zım gelirse, Britan ya adaları, yavaş yavaş çökmekte imiş ve bir gün gelecek, koskoca İngiltere, denizın dibine dalacak, yok oıacakmış. Değerli âlim: «Küçük Asya olmasaydı, Avrupa şimdiki medeniyet devrine giremezdi» diyor Büyük Şefimiz hakkındaki ihtisaslar [Bastarafı 1 tnct sahtfedel nız birçok dostlara veda etmek zarureti değildir, belki bızim için Avrupada ye gâne olan ve nasıl tarif edeceğimi bile mediğim bu muhitten aynlıp uzaklaşmak zaruretidir: Bu muhit güzellik muhiti, asalet ve ayni zamanda saadet muhitidır, herkes tarafından riayet olunan intizam, ve disiplin, hararetli bir genclığin şevk ve heyecanı, maddî terakkiden pek yüksek olan «ve birkaç sene içinde hayranhklar uyandıracak surette tahakkuk ettinlmiş bulunan», fikrî terakkiye doğru müşterek cehd: İl me hürmet, bilmek ve an!amak için hissedilen ihtiraslı ihtiyac. Sonra herkeste müşterek olan, her an teneffı'is edilen ve bütün bir milletin gözlerinde okunan büyük a?k. Toprağa karşı olan aşk ile karışmış olan bu büyük aşk, Şefe doğru, memle keti kurtarmış olan. onu kiyasetle, basiretle, hayırhahlıkla idareye devam eden ve bir sulh istikbali hazırhyan kahramana doğru yükselmektedir. Endişeden kurtulmuş ve se\Tnekte ve : hürmet etmekte olduğu b r Şef kendisine rehberlık yapmakta olan bahtiyar Türk milleti . Türkiyede kendimi bir ecnebi addetmiyorum. Güzideler olduğu gibi köylü ler de, lise direktörleri ve profesörleri olduğu gibi gene kızlar ve talebeler de benim dostlanmdırlar. îstanbul, senden ayrıldığımdan dolayî ağlıyorum, Anadolu, seni yakmda görebilecek miyim?» (a.a.) \nkarada evvelki gün yapılan futbol maçtndan ve seyircilerden iki intıba Ankara 18 (Telefonla) Pazar günü iyi teşkil edilmiyen Ankara muhtelitine 50 galib gelen Först Viyana, bugün Ankaragücü Genclerbirliği muhtelitine 2 0 mağlub oldu. Ankaragücü sahasını dolduran on binlerce seyircinin önünde Viyanalılar, eski takrmlarile, Ankara muhteliti de şu takımla çıktı: Rahim ve Nuri (Gencler), Abdül, Semih, Nusret, Ali Rıza (An Eskrim, bu asil spor şubesini yakmkaragücü), Hasan, Selim, Mustafa dan tanıyanlar, onun çok zevkli cazi (Genclerbirliği). besine kapılarak bütün zorluklarma Oyuna hakem Asımın hakemliğinde rağmen devamlı ve sebatkâr bir çalışbaşlandı. Ankaragücü Genclerbirliği ta madan çekinmezler. Bilhassa acemilik devrinde, her spor kımı, Semihin güzeî vuruşile inkişaf etti. Oyunun ilk şütü Fahrinin ayağile avuta şubesinden daha üstün bir fedakârlık gitti. Muhtelit, muvaffakiyetli hücumla emreden eskrim; çevikliğin, süratli ve rile Först Viyanayı sıkıştmyordu. Oyu isabetli kararm, vücud hakimiyetinin nun ortasında Alinin yerine geçen Musta birer sembolüdür. Eskrimciler ekseri fanın pasını demarke vaziyette bulunan yetle çok mütevazı ve kelimenin tam Hasan, gole tahvil etti. Sahada fevkalâ manasıle birer centilmendirler. Uzun seneler çalışırlar, birçok maddî ve made bir heyecan görüldü. nevî külfetlere severek katlanırlar ve Birinci devre sonlarına doğru muhte senelerin verdiği yüksek tecrübelerle litin hücumları golsüz kaldı. Ikıncı dev kazandıkları muvaffakiyetleri de gene rede, Avusturyalılar, birinci devre mağ ekseriyetle müstesna bir tevazula kar lubiyetinin acısını çıkarmak için ustalıklı şılıyarak sporun ve sporculuğun hakihücumlar yaptılar. Fakat Ankaralıların kî hüviyetini meydana koymak isterteyakkuzu sayesinde bu hücumlar tama ler. men önlendi. Avusturyalılar hakemin her Beyoğlu Halkevi salonunda, hafta karanna itiraz suretıle vaziyeti kurtarmıya nın iki gününde, çarşamba, cumartesi çalıştılar. Hakem, bu mütemadi itirazlar akşamları toplanan ve çalışan eskrimci karşısında Viyanalılann solaçığını oyun gencleri yakından görenler ve tanıyandan çıkarmıya mecbur kaldı. lar; günlük çalışmalarmda bile şuurlu Oyun, Avusturyahlann mütemadi fa bir disiplinle gönülleri saran kardeşlik, vüllerile geçti. Bek hattında güzel işliyen merdlik hislerini kolaylıkla sezerler. Şimav Ankaranın birçok hücumlarını ön Bu mütevazı köşede herkes yekdiğeriledi. Oyunun ortalarına doğru Hasanın ne bildiğini öğretmek zevkini duyar. Muallimlerinin önünde, bütün ener verdiği bir pası kaleye sokmak üzere bu jilerini esirgemeden sarfederek kan ter lunan Aliyi Viyanalılardan birisi tutun ca hakem penaltı cezası verdi. Ali,, güzel içinde çalışan bu genclerin devamlı ve bir vuruşla muhtelite ikinci golü kazan metodik mesaisi de Halkevinin Spor dırdı ve oyun muhtelitin galibiyetıle 2 0 komitesine medyundur. Çünkü onların değerli yardımlan bu spor şubesine senihayetlendi. verek bağlanan meraklı genclerin bir Fransada kupa maçı araya toplanmasma ve eski, tecrübeli Bu mevsimin kupa finalistlerinden arkadaşlarmdan istifade ederek çalış biri olmak için Olempik Marsey'le malarına güzel bir örnek teşkil etmekHavr takımları bundan evvel berabere tedir. kaldıklarından ikinci defa olarak karAjanlığın tertib ettiği bölgenin es şılaşmışlardır. Olempik Marsey, birinci krim birincilik müsabakaları da gene kümede üçüncü, Havr ise ikinci kümede birinci vaziyetindedirler. Olempik Beyoğlu Halkevi salonunda bu pazar Marsey ikinci devrenin sonlarına doğ günü saat 17 de başlıyacaktır. Bölgemizde bulunan her eskrim a ru solaçığı Kohut vasıtasile yaptığı golmatörüne açık olan bu müsabakalara le maçtan 10 galib çıkarak finale kaleskrimi ve eskrimcileri seven herkes mıştır. Final maçı 8 mayısta Olempik Mar davetlidir. Erkekler arasmda epe, flöre ve kılıc, sey'le Mets takımları arasında oynanabavanlar arasmda da flöre müsabaka caktır. Eskrim birincilik müsabakaları Pazar günü Beyoğlu Halkevinde başlıyor Iarı yapılacak ve her üç silâhın ayrı ayrı birincileri taayyün edecektir. Ay rıca gene her silâhın birden dörde ka dar derece alanları o silâhın takamlarını teşkil edeceklerdir. Mayıs ayı içinde Ankarada, İstanbulAnkara eskrimcileri arasmda müsaba kalar yapılacağı Federasyon başkanlığı tarafından emredilmektedir. Bu kıymetli, temiz sporun yurdun her köşesinde, daha geniş ölçüde ya yımını görmeği ve daha değerli çalışma fırsatlarına kavuşmağı candan temenni eder ve bütün eskrimci arka daşlara büyük muvaffakiyetler, başa rılar dileriz. istanbul eskrim ajanı H. Güreli T. S. K. İstanbul Bölgesi Atletizm Ajanlığmdan: 1 Taksimdeki tamirat dolayısile idmanlar bir hafta müddetle Fner stadında yapılacaktır. 2 Bozuk hava yüzünden tehir edilen dekatlon müsabakası yann ve ö bürgün saat 15,30 da Fener stadmda yapılacaktır. Kayıd sahada kapanır. Deniz lisesi atletleri galib Deniz lisesi atletlerile Bursa Askerî lisesi atletleri arasmda yapılan atle tizm müsabakalarmda 84 puvanla De niz lisesi galib gelmiştir. Yunan ve Mısır millî takımları davet edildi tzmirde münteşir Anadolu refikimizin verdiği malumata nazaran, Futbol Federasyonu, haricî futbol temaslarma büyük ehemmiyet atfetmektedir. Yu nan millî takımı, haziranda Ankaraya davet edilmiştir. Bu teklif kabul edil diği takdirde Yunan millî takımı An kara, İstanbul ve İzmir muhtelit takımlarile karşılaşacaktır. Ayrıca Mısır millî takımı da Ağustos aymda Türkiyede üç müsabaka yap mak üzere davet edilmiştir. Mısırlılar. uzun zamandanberi Türkiye takımla rile müsabakalar yapmak arzusunu göstermekteydıler. Mısır millî takımı müsabakalarınm, fuarm açık bulunduğu zamana tesadüf ettirileceği haber alınmısiır. Profesör, büyük bir ilmî mecmuadaki makalesinde ileri sürdüğü bu iddiaya, Britanya adalannm, elli asrı mütecaviz bir zamandanberi dibe doğru kaydığı keyfiyetini de ilâve ediyor. Daha fenası, son zamanlarda, bu çökme keyfiyeti süratini artırmış. İngiliz adaları, 60 senede, sahillerinden 30 santimetre eksile eksile ufalıyormuş. Bütün bu malumattan sonra profesör Mak Kintoş, gelecek dört asır içinde, İngiltere sahillerinin, mühim surette değişmiş olacağını söylüyor. Bence, ilk nazarda gerçekten tüyler ürerten bu kehanetın sonu, başı kadar korkunc değil. Öyle ya! Profesör, İngilterenin, suya bırakılmış bir demir parçası gibi, günün birinde «lüp» diye dibe dalacağını söy lemiyor. Tarife göre, Britanya adaları, kıyılarından eriye eriye ufalıp yok olmağa mahkummuş. Eh, merak edecek birşey yok. Kıyılar eridikçe, yalı boyunda oturanlar içerilere çekilir. Içerisi dolarsa? diyeceksiniz. Üniversitemiz için Bu sual benim de aklıma gelmedi deİstanbulda Üniversite Rektörü, hak ğil. Bereket bizim ressam arkadaşa. Ka kımızda çok büyük bir alâka ve teveccüh lemi eline aldı; Allah razı olsun, bir çır göstermeğe şitab etti, bundan dolayı pıda müşkülümü hallediverdi. kendisine karşı derin bir minnet ve şükran hissetmekteyiz. Üniversite arkadaş Al Bravn son bir galibiyetle larımm ve kendilerine tekrar kavuşmak la büyük bir haz duymuş olduğum eski ringe veda etti talebelerimin de bu minnet ve şükran hisGeçen aylarda İspanyol boksörü sini kabul etmelerini dılerim. Sanşıli'yi yenmek suretile tekrar sık Vermek şerefile mübahi olduğum konletinin dünya şampiyonluğunu kaza feranslann, bir müddet sonra Anadolu nan Panama'h zenci Al Bravn son deiçlerine yayılacak olan talebeyi bulun fa Pariste Angelman'la döğüşmüştür. dukları yerlerde kablettarihe aid araştırMaç sekiz ravund sürmüş ve bu aralık Al Bravn çeneyi bulan kontra bir malan teksif etmeğe tahrik ve teşvik esağ yumrukla hasmım ringe sermiştir. deceğini ümid ederim. Onlar bunu yap Angelman dizüstü vaziyette hakemin makla pek canlı, pek faal ve her an Reiona kadar saymasmı beklemiş ve aya sicumhurun alâka ve dıkkatine mazhar ğa kalkmıştır. Fakat hakem kendisini olan Türk Tarih Cemiyetinin kendisi için korunamıyacak kadar âciz bir vaziyet çizmiş olduğu gayenin elde edilmesine te görünce maçı durdurmuş ve zenciyi kuvvetle yardım etmiş olacaklardır. galib ilân etmiştir. Angelman bunun Devlet Reisinin bu dikkat ve ihtimamı, üzerine kendisine dokunulmadığı hal de tekrar ringe yuvarlanmış ve bayıl henüz Türk milletinin çok eski mazisini örtmekte olan örtüleri yırtacaktır. mıştır. Çankayada memleketin Şefi olan, mümtaz devlet Adamı Alatürk tarafm dn kabul edilmek gibi büyük bir saadete nail olduk. Kendisinin memleketine ta alluk eden bütün ilmî işlere karşı göstermekte olduğu ıhtiraslı alâkaya bir kere daha şahid olduk. Büyük Şef, gündelik ağır kaygularla son derece meşgul olmakla beraber, Türk milıetinin en eski menşeleri hakkında bızimle görüşmek lutfunda bulundu. Bu içtimada Bayan Afet, Bay Şükrü Kaya, Bay Süreyya ve Bay İsfendiyaroğlu hazır bulunuyorlardı. Pek kısa olan ikametimiz esnasında Bayan Afet, hakkımızda zarafetle memzuc bir alâka ve dikkat gösterdi. Beraberce Hitit devrine aid bir arke oloji mıntakasını ve bazı kasabalan ziyaret ettik. Gene beraberce Etimes'ud kasabası civarmda Çubuksu lâhkiyatında kablettarihe aid çakmaktaşları bulduk. Bir müddet sonra birkaç gün Adıya manda ikamet ettik ve orada yapmış ol duğumuz kablettarihe aid arkeolojik a raştırmalarımız muvaffakiyetle neticelendi. Toplamış olduğumuz çakmaktaşları nın uzun sürecek olan tetkikini yaptıktan sonra bu müşahedelerimizin neticelerini neşredeceğiz. Bu müşahedelerin Türki yenin en ilk zamanlannı biraz olsun tenvir etmekten hâli kalmıyacağını ümid e diyoruz. Romanyadaki tevkifat . IBaştarafı 1 incl sahlfedei Eski Başvekıllerden profesör Nikola" Yorga, divanıharb reisine gönderdiği bir mektubla efkârı umumiyenin heyecanda bulunduğunu bildirerek, mevkuflann şiddetle cezalandırılmasını istemiştir. Mareşal Averesko, profesöre, mektu * bundan dolayı teşekkür etmiştir. Polis, bugün de Demir muhafız teşkilâtı mensublannın evlerinde araştırmalar yapmış ve birçok bomba ve silâh bulmuştur. Evlerinde sılâh bulunanlar tevkif e * dilerek, divanıharbe verilmişlerdir. Romanyada örfî idare ilân edildiğina dair ya*bancı memleketlerde çıkan ha berler, salâhiyettar mehafilde resmen tetzib "ed'itrhektedir. Dahiliye Nazırı, gazetecilere beyanat* ta bulunarak, suikasdcilerin kâmilen tev « kif edildiğini, Romanyanm her tarafında tam asayiş hüküm sürmekte olduğunu ve emniyeti ihlâl etmek istiyenlerin adalete tevdi edildiklerini söylemiştir. Futbolda îskilip Çorumu yendi İskilip (Hususî) Çorum muhteliti burada İskilipsporla, şiddetli bir yağ mura rağmen beş bine yakın bir seyirci kütlesi önünde, bir maç yaptı, neticede Çorum 2 1 mağlub oldu. Fakat, o ilk akşam, kocam sözlerinde ve hareketlerinde bdkalım samimî miydi? Ondan sonraki müşterek hayatımızda da lamimiyet göstermiş miydi? Bu nokta aklıma gelince, sinirlerim gene dikenleşiycr. Artık, burada daha fazla durmak istemiyorum; gideceğim. Mantomu, şapkamı, eldivenlerimi alıyorum. Birşey unutup unutmadığıma emin olmak için bir kere daha bakmıyorum. Hayır... Unutmamışım. Herşeyim tamam. Bavulumu yakalıyorum, merdivenden aşağı, azimli adımlarla iniyorum. Koca evin içinde çıt yok. Hizmetkârlar yemekte olsalar gerek. Kalın halının üstünde, ayaklarım pıtırtı bile çılcarmıyor. Kapıdan çıktığımı kimse duymıyacak. Fakat, bu şekilde gitmek, bir mücrim gibi kaçmak olıaıyacak mı? Bir mücrim... Bir hırsız gibi! Durdum. Bavulum ehmde, kararsız, düşünüyorum. Mücrim gibi! diyorum. Gözlerim, Yusuf Haddadın oda kapısına takılıyor. Şu dakikada, onun orada bulunduğunu biliyorum. Gizli gidersem, cesaretsizliğime hükmedecek... diye düşünüyorum, fakat, bir veda sahnesine ne lüzum var? Hem, Küçük Asya olmasaydı... Bu maç Al Bravn'ın son müsabaka Son konferansımda A\rupa'nın küçük sıydı. Kendisi ringden çekilecek ve Parisin meşhur eğlence yerlerinden Med Asyaya neler medyun olduğunu göster meğe çalıştım. Eğer küçük Asya olma rano'da caz şefliği yapacaktır. Basketbolda îtalya Fransayı saydı Avrupa kıt'ası, eski medenıyeti olan yontma taş devrinden şimdiki medeniye yendi tinin esası olan neolitik medeniyete nasıl Pariste İtalya ile Fransa millî basket geçebilirdi? Buna akıl erdirilemez. bol takımları çok heyecanlı bir maç Biz, küçük Asyaya, hububatı, ehlî yapmışlardır. Pale de Spor kapalı sa hayvanlan ve Avrupanın büyük bir kıs lonunda binlerce seyirci önünde oyna mını işgal eden insan ırkına medyunuz ve nan maç bittiği vakit iki taraf 34 der bu işte Anadolu büyük bir rol oynamış sayı ile berabere vaziyetindeydiler. Beş tır. Şu halde biz, buraya geldiğimiz za dakika daha temdid edilen müsabaka eski bir vatanı aramağa gelmiş olan neticesinde İtalyanlar 40 38 galib gel man ziyaretçıler vaziyetinde bulunuyorduk. mişlerdir. Şimdi bütün ikametimiz esnasında bi zim hakkımızda hergün nazikâne ihtimamlarını bezletmış olan Isfendıyaroğluna 30 nisana kadar devam edecek olan teşekkür etmeme müsaade edilmesini rica Çocuk Haftası içinde mektub, kart ederim.» Dahiliye Nezaretinin tebliği Şefkat pulları ve telgraflarınıza kurumunun şefkat rmız. Siz de fakir, bu suretle yardım Çocuk Esirgeme pullarmı yapıştıyoksul yavrulara ediniz. Bükreş 18 Dahiliye Nezareti tarafından neşredilen bir teblıgde cumartes! gününü pazara bağhyan gece ve pazar günü eski «her şey vatan için» isimli fırkanın bütün şeflerinin evinde polis tarafından yapılan araştırmalar neticesinde tüfekler, bombalar, hatta mitralyözler bulunduğu zikredilmektedir. Bu silâhları evlerinde bulunduranlar askerî mahkemeye sevkedılmek üzere tevkif edilmişlerdir. «Her şey vatan için» eski demir muhafızların resmî unvanıdır. Tebli^de tevkif edilenlerin miktarı zikredilmemekte, bütün maznunların pro • fesyonel tahrikçi olduklan ve bu teşekküle mensub aza ekseriyetinin bu harekete yabancı kaldıkları ilâve edilmektedir. Madam Pittar'ın beyanatı Araştırmalar büyük bir sükunet için Mm. Pittar da §u beyanatta bulun de yapılmıstır. Bükreşte tevkif edilenler muştur: eyalette bir manastıra sevkedilmişlerdir. « Türkiyeden ayrılmak, her zaman Kadreanu Predeal sayfiyesinde muhafaiçin bir kederdir, fakat bunun sebebi yal za altına almmıştır. (a.a.) zorladım: Gidiyorum, diyebildim. Yusuf Haddad, gözlerini asabî asabî kırpıştırdı ve keskin, korkunc bakışları tekrar bir burgu gibi gözlerimin içine daldı. Tekrar ettim: Gidiyorum! Fakat, onun ölü rengi bağlıyan çehresinde gördüğüm tarife sığmaz dehşet ifa* desi, beni olduğum yerde durdurdu; ikimizin de ayni saniyede zihnimize saplanan korkunc manzarayı itmek ister gibi, elim ileri doğru uzandı. Gidiyorum, fakat biraz sonra döneceğim, dedim. Kelimeler, kısık dudaklarımm arasmdan, âdeta ezilerek çıkıyordu. Lâkin, Yusuf Haddad, söylediğimi anladı ve yüzünün sarıhğı azalır gibi oldu. Çehresinin katılaşan hatlarmda bir canlılık belirdi. Daha kat'î bir tavırla tekrar ettim: Akşama döneceğim. Bunu söyledikten sonra, damarlanmdaki kanın daha serbest bir akışla dolaşmağa başladığmı hissetmiştim. Onun ölmesine mâni olmustum, fakat hayata yeniden doğan bendim. lArkast var) Aşk ve macera romanı : CAIM Nakleden: Hamdi Varoğlu Fakat, ya dediğini yaparsa? İki om Jbeyazlığı ortasında, arkarna giydiğim sizumun arasında, sırtımda buz gibi soğuk yah rob, kara bir leke gibi duruyor. Sırbirşey dolaşıyor. tımda mavi yünden, mütevazı bir robla, Deli miyim, neyim bilmem ki? Hiç bu muhteşem salona ilk girdiğim günü böyle şey olur mu) Böyle manasız ölüm hahrlıyorum. tehdidi yerine getirilir mı? İlk gün ve o ilk akşam... Aklımı başıma toplayıp işime devam Kalbim bir kere daha çarpıyor. Zihetmeğe çahşıyorum. Ne yapıyordum?... nim, Yusuf Haddada aid bir hatıraya Ha! Yatağımın başucundakı, annemın takılınca yüreğimde duyduğum bu çar portresini alacaktım. pıntı neden? Evet amma, onu da, onu bile burada İlk akşam!.. Acaba o akşam onun ilbırakmağa mecburum. Meşhur bir artıs tifatlarma mukabele etseydim, bugün, getin imzasını taşıyan bu miyatürün, paraca ne bu sefil yalnızhk içinde, buradan çebüyük bir kıymeti var. kilip gitmeğe mi hazırlanacaktım? Ve Boğazımı yırtan bir hıçkınk arasmda: şimdi kocamla benim aramda yükselme Seni de ona b'rakıyorum anne! di ğe hazırlanan korkunc gecenin, o tak ye inledim. Gitt'ğim yerde, ruhun beni dirde, güzel bir gece olmak ihtimali yok korurken, burada da onu sıyanet etsin... muydu? Güzel, sevimli bir gece... İkimizin de istiyerek, özliyerek, severek yaşıSeni de ona bırakıyorum. Son defa olarak, bu sevgili yüze bir yabileceğimiz bir gece... kere daha bakıyorum. Salonun yaldızlı Mukabele etseydim..» ne diye gururumu kırıp onun odasına uğrıyacağım? Gitmek meşru hakkım değil mi? Bundan dolayı beni kim ayıblıyabilir? Fakat, elim, kapmm tokmağma uzanıyor ve kapı açıLyor. Yusuf Haddad, orada, masasının başında, yazı yazmakla meşgul... Başmı kaldırıp bana baktı; gözlerimiz karşılaştı ve ruhlanmız, amansız bir ça tışma içinde, birbirini didiklercesine bakıştık. O, hiçbir söz söylemedi, hiçbir hareket yapmadı; fakat anladığını hissettim. Korkulan saat gelip çatmıştı. Yüzünün sarardığını gördüm. Gözleri büyür gibi oldu; çehresinin kırışan hatlarmda ıstırabla karışık bir haşyet manası sezdim. Buna rağmen bütün sü kunetini muhafaza ediyordu; yalnız, sararan çehresi, gitgide moıarıyor gibi oluyordu. İdam karannı, kendi isteğimle, bile bile imzaladığım bir ölüm mahkumu karşısında bulunduğumu sandım. Ve kaskatı, taş kesilmiş gibi katı bir hale gelen vü cudümü hiç kıpırdatmadan, karşımdaki bu adamı, katil gözlerile süzüyordum. Zira, bu facialı an içinde çok kuvvetli bir tahminle anlıyor ve inanıyordum ki, Yu suf Haddadm tehdidi kuru lâftan ibaret değildi ve ben, şu yaslandığım kapıdan çıkar çıkmaz, o, bana tarif ettiği hareketi yapmakta tereddüd etmiyecekti. Gözlerim, bir cellâd gözü gibi, deh şetle doldu. Bu adamın kurbanı olduğumu zannneden ben, soğukkanlılıkla onun ölümünü hazırlıyordum. Buradan ayrıl makla onu ben öldürmüş olacaktım. Bu hareketim, elime bir hançer ahp onu öl dürmekten farksızdı. O dakikada, gözümün önünden geçen manzaranm dehşetini o kadar aşikâr olarak gördüm ki, gözlerimi kapamağa mecbur oldum. Dudaklarımdan bir inilti çıktı. Buna bir başka eninin cevab verdiğini işitir gibi oldum. İşitilmemesi için örtül meğe yeltenilen bir hıçkırığa benziyordu. Korkudan büyüyen gözlerimi, tekrar Yusuf Haddada çevirdiğim zaman, o artık, bana bakmıyordu. Başmı, asabî parmaklı beyaz eline dayamış, dalgın bir tavırla yere bakıyordu. Bana bakmadığını görünce serbest bir nefes aldım. Aramızdaki bu ezici sükunetin doldurduğu dakikalar nekadar sürdü bilemjyorum. Ben, bir ebediyet yaşadığım zehabındaydım. Nihayet, doğruldum. Artık bu hale bir nihayet vermek lâzımdı. Kendimi