6 Nisan 1938 CUMHURİYET tktısadî Jıareketlcr Sağlık durumunda verem sanatoryomunun yeri Yazan: Dr. İHSAN R1FAT Verem bulaşıcı bir hastalık olduğun 1 dan halkm sağlık durumu ile yakından' alâkalıdır. Bu sebebden birçok sıhhî müesseseler, dıspanser, sanatoryom ve Prevantoryomlarla bu hastahğa karşı mücadele bayrağı açılmıştır. Bu mücadele hatta daha genış ve vâsi mikyasta tutularak birçok memleketlerde mahsus teşkilât halınde mevcuddur. «Veremin tedavisi ve profilâksisi elele vermiştir, her ikisi birbinni tamamlar, birı dığerinden ayırd edılemez» düşüncesi esas tutulacak olursa her bir veremli tedaviden evvel mu'ıitinde yaşıyanların sıh hati için düşünülecck ve üzerinde duru lacak bir meseledir. Demek ki cemiyet içerisinde böyle bula«ıcı bir hastahğın üzerine müessir kuvvetli bir âmıl lâzınıdır. Bu da hem hastanm tecridi, hem de sıhhî terbivesile olur. Veremlinin tecrid yeri prevantoryom, bilhassa sanatoryomlardır. Hastaları sar.atoryoma göndermekle bunlann has:a lıklan hakkında bilgilerini ve hayatlarının sevk ve idaresinde bilhassa lâzım yaşama tarzlannı öğretmekle beraber ruhî olarak insan görgüsü ile sıhhî terbiye temin edilmiş olur. Böyle görerek ve yahud göstererek bilfiil öğretilen sıhhî yaşayış tarzı pek kısa bir zamanda temin edilir ki her hangi başka bir sekilde bunu temin etmek imkânı yoktur. Çünkü sanatoryomda her bir hastaya girdığinden itibaren sanator yom tedavisinin hakikî bir tüberküloz tecavisi programı olduğu gösterilmektedir. Sanitariom veya sanatorıom ismi, vercmlilere bakılmak üzere yapılmış mıiesseseleri ifade eder. Detvieiler ve Brehmer ilk evvelâ daha verem mikrobunun keşfinden evvel müessese tedavisi ve bakımını tatbik etmişler dir. Bunlar istirahat ve bol gıda ile muntazam bir program dahilinde bilhassa veremli hastalarda iyi neticeler aldıklarmı göstermislerdir. Bundan sonra tedricî olarak tatbik sahası genişlemiş ve bugün her memleket kendi ıhtiyacı ve bütçesinin müsaadesi nisbetinde böyle müesseseler kurmuştur ve kurmaktadır. *## * HalknTsihhî terfeîyesi sağlık işîne mensub olanlara yani çahşanlara yükletilmiş oldukça giiç bir vazifedir. Bunlar halka veremle mücadele için lâzım olan sıhhî terbiyeyi muntazam bir program dahihnde izah ve maksadlarını tatbikle mükel leftirler. Bermutad bu işe zaman, zaman hastalık üzerinde yeni bir cepheden hücum ederek veya yeni bir teknik ile ayrı bir hız ve şiddet verilerek çahşılmaktadır. Veremin siraveti daha doğrusu hakikî sirayeti doğumdan sonra olur. Bu sira yet ve cocuğun intana, maruz kalması veremli aile muhitınde olur ki ehemmiyeti fevkalâdedir. Verem için olduğu gibi her hususta halk:n sıhhî terbiyesine, mekteb çocuaunun sağlık durumundan baslanır. 1890 senesinde ilk defa olarak Ame rikada düşünülen bu fikre ancak 1908 de kat'î ve umumî olarak bütün Avrupada ehemmiyet verildi. Verem meselesin den sonra da yavaş, yavaş görmiyen, Işitmiyen sağlam çocuklar, doğum sağlığı ve son seneler zarfında da bulaşıcı hastalıklar ve şümullü olarak bilhassa kanser, frengi ve sıtma ile mücadele seklinde uğraşılmaktadır. S:hhî terbıyeden maksad halkın sıhhatile alâkadar hususatı müessir surette telkin ederek bunlan harekete getirmektir. Terbiyenin bütün objektif esası yalnız bilgi sahıbi olmak değil, ayni zamanda müessir olabilmektir, yani halkın onu tasvib ve tatbik etmesi lâzımdır. Hükumete aid ve gayriresmî sağlık ajanlan ve teşkilâtı muayyen olmıyan bir plân dahilinde, daha doğtusu her memlekette ayrı, ayrı programlar dahilinde çaIışmalanndan dolay* alınan neticeler yekdiğerlerine daima tevafuk etmez. Fakat bazı esas prensipler bütün cemiyetlerde ve mücadele teşkilâtlarında sabittir. Bunlarla her bir şahısta ve her yerde tüber külozdan korunma programlarından istifade edilebilir ve kabili tatbiktir. Sağlık ajanlarının halk ile her bir teması tamamile sıhhî bir terbiyeden ibaret clup heyeti mecmuasile şehrin sağlık durumunu ve mesaisini gösterir. Sanayiimizin geçirdiği imtihan devresi Dr. îhsan Rifat JLUL İki mühim toplantı IBaşmakaleden devam] 'tün kalbimizle mesailerinde muvaffakiyet temenni ederiz. 3JC *t* T* Çekoslovakya nasıl müdafaa edilecek? [Bastarafı 1 inci sahtfedei Framız gazetelerinin neşriyatı Milletlerin birbirlerini tanımaları ve sevmeleri yolunda matbuatın birinci de" recede mühim bir rol oynadığını kim inkâr edebilir? Çok iftihara lâyık bir vakıadır ki Balkan Antantının lüzum ve kıymetini ilk anlıyanlar ve ilk anlatmağa çalışanlar arasmda Balkanlı gazetecileri gördük. Yorulmak bilmiyen bir gayretle sene" lerce çalışan bu arkadaşları, yarından itibaren bir hafta müddetle aramızda göreceğimiz icin sonsuz bir sevinc duyuyoruz. Meslektaşlarımız burada, bahar çiçek" lerinin gelinlik bir kıza benzettiği güzel Istanbulda esasen bildikleri memleketimizi daha iyi tanımak, ayni zamanda birbirlerile anlaşmak için fırsat ve imkân bulacaklardır. Marmaranm mavi suları dostluğun ve sevginin kıymetine dair tatlı düsüncelere dalmak için ne bulunmaz bir dekordur. Bu bahar mevsiminde, Istanbul gibi dünyanm incisi bir şehirde ve en samimî bir hava içinde toplanan Balkanhlann, aralarındaki dostluğu kuvvetlendirmege çalışmaktan başka birşey yapmıyacaklarına emınız. NAD1R NADI Londra Gazeteciler Kralı Amerika milyoneri Hörst'ün oğlu dünyanm en güzel kadını addedilen karısile beraber bal aymı geçirmek üzere în giltereye gitmiştir. Paris 5 Gazeteler. Avrupada gö zükmeğe başlıyan kalkınma alâmetlerine büyük bir dikkat atfetmektedir. <Pöti Parizien> bu sabah Hariciye Nezaretinde, Hariciye Nazırile Fran sanm muhtelif hükumet merkezlerindeki siyasî mümessilleri arasında başlıyacak olan müzakereleri mevzuu bahsederek diyor ki: «Avusturyanın Almanyaya ilhakın daki şiddet hareketi bidayette korku ile karışık derin bir havret uyandırmıştı. Fakat kısa bir müddet sonra, Hitlerin yutma dalgası tehlikesine maruz bulunan bütün memleketlerde bir müdafaa hareketi ve bir aksülâmel uyandırdı. Çekoslovakva derhal gözlerini açtı. Romanya ve Macaristanda da bir ko runma hareketi başgöstermiştir. Macar Naibi Horty, istiklâlin teyidi mahiyetinde bir nutuk söylemiştir. Romanya Kralı Karol, sarahaten Berlinden mülhem olan demir muhafızlara karşı mücadele etmek üzere bütün ik tidarı elinde topladı. Roma Berlin mihverinin iki çengeli şimdi hududlarma takılmış bulunan Yugoslavyada da müdafaa mekanizması harekete gelmekte gecikmiyecektir. Diğer taraftan Isviçre ve Vatikan da düşünmeğe başlamıştır ve bizzat Musolininin de Çemberlayn ile anlaşmak hususunda eösterdiği istical bir tesadüf eseri değildir. Tehlike ve zaruretler. Milletler Ce miyetinin bütün gavretlerine rağmen. tahakkuk ettiremediği birliği yaratabilir. Bir teşekkülün kurulması pekâlâ mümkündür. Fakat böyle bir teşekkül di. ancak îngiltere ve Fransa gibi iki te Konserve imalâthaneleri hakkındaki mele istinad ettiği takdirdedir ki, mümaddelerin okunmasına geçildi. Bu kaessir olabilir.> (a.a.) bil yerlerin kâgir olması ve konserve kutuiarınm üzerinde imal tarihlerini göste Macaristan ve Yahudi ren etiketler bulunması kararlaştırıldı. Cumeselesi ma günü toplanılmak üzere celse ka Budapeşte 5 Maliye Nazırı dok pandı. tor Mikes söylediği bir nutukta, Yahudilerin Macar ekonomisindeki tesirlerin Mes'ud bir evlenme millî menfaatlere taban tabana zıd olduMerhum Maarif Vekili doktor Reşid ğunu ve bu vaziyetin süratle değistiril " Galibin kızı, Roma büyük elçisi Hüse mesi lâzım geldiğini kaydeylemistir. yin Ragıb Baydurun yeğeni Leylâ Bajfdurla Harb Akademisi son sınıf talebeMilletin gürbüz ve kuvvetli olma sinden topçu teğmeni Ahmed Ferid sını görmek için çocukların sıhhat ve Gökçek'in nikâhları pazartesi günü BeGülhane tatbikat mektebi 1937 1938 vedek okurları dün Maksim salohayatile uğraşan Ç. E. Kurumuna aza şiktaş Evlenme memurluğunda iki ta nunda bir ayrılık çayı vermişlerdir. Bu toplantıda mektebin bütün muallimolunuz. rafm akraba ve dostları arasında akde leri hazır bulunmuştur. Toplantı geç vakte kadar samimî bir hava içinde dilmiştir. Saadetler dileriz. J geçmiştir, Yukarıki resim, toplantıda bulunanlardan bir kısmmı göstermektedir, Bu itimad devresi, 1937 yılı 15 tem" muzunda baslamıştı, bu ayın 14 üncü gunü akşamı tamam olacaktır. Peşinen söyliyelim ki, bu dokuz aylık devrede, muhtelif fakir sermayeli ve hertürlü yoksul luk içinde çırpınan sanayiımiz sarsılmaYazan: SALÂHADD1N GÜNGÖR dan muvaffak olmuş bulunuyor. 4 Geçen seneki Yerli Mallar sergisin deydi. Otuz senedenberi Türk sanayicilerinin kendi varlıklarile kurup daimî bir tekâmüle doğru yürüttükleri bu serginin kapısındaki kordelâyı kesen " o zamanki İktısad Vekili Basvekil Celâl Bayar sanayicilerle konusmalar yaparken bil hassa bu dokuz aylık devre işinden bahsetmişti. Meselenin kısaca hulâsası şudur: AJ" manya ile evvelce yapılan ticaret anlaşmasile bu memleketten memleketimize ithal edilecek bazı maddeler için tenzilâtlı RÜmrük tarıfesi tatbikı kabul olunmuştu. Bundan sonra ayni şartlar içinde bizimle ticaret anlaşması yapmış bulunan mem leketler de ayni haklardan istifade etme" ğe basladılar. Bu dokuz aylık bir devre için böyle olacaktı ve nitekim geçen temYeraltı camiinin içinden bir görünüş muzun on beşindenberi böylece devam Yeraltı camiini gezmek istiyoruz. etti. Bize, birer terlik verir misiniz?. Celâl Bayar, konuşmaları esnasında Imam mı, müezzin mi olduğunu kes bundan endişe gösteren bir kısım sanayi tiremediğimiz bir zat, nalınlannı takırdacilere şöyle demişti: tarak yanımıza geldi: « Bu, sanayiimiz için bir imtihan o Burada terlik bulundurmuyoruz! lacaktır. Erbabı sanayiin her ihtimali Arkadaşım, atıldı: gözönünde bulundurması ve buna göre Seyyahlar geldiği zaman ne yabeynelmilel rekabete karşı hazırlanmış parsınız?.. olması lâzımdır. Fakat bu endişe mevzuu Hiç! bahis değildir. Ne de olsa ithalâtçı mev Nasıl hiç?.. sime ve modaya tâbi bir takım malları Seyyahlar buraya gelmezler ki... memlekete getirip dolduramaz. Böyle Ya?!.. Neden gelmiyorlar? meçhul ve uzun vadeli bir işe girecek Adamcağız, bu sualimizi cevabsız bısermayedar da tasavvur etmiyorum.» raktı. Fakat yer yer çatlamış duvarlara Bu devrenin son günlerinin yaklaşması bakarak, ben kendiliğimden hükmümü dolayısile tenzilâtlı gümrük tarifesinden verdım: Neden gelmedikleri besbelli.. Biistifade ederek yünlü kumaşlar, deri ve kösele mamulâtı, işlenmis deriler ve şişe nanın başlarına yıkılmasından korkuyor ler nev'inden ibaret olan bu eşvanın mem lar!.. lekete ithali çoğalmaktadır. Ithalâtçılar Kapıdan içeri girerken, benim He içiacaba nekadar büyük stoklar vücude ge me korku düşmedı değıl. Fakat, camıın tirecekler? Burası şimdilik meçhul... köşe bucağını dolaştıktan sonra, sırtında, Yalnız sanayiimiz, atlattığı şu imtihan koca bir binayı taşıyan bu asırlık tono Yeraltı camiinin haricden görünüşü devresinden sonra, gösterilen ve gösterile zun, daha asırlarca kılı bile kıpırdamıya alarak yapılan ilk müslüman mabedi bucek olan himaye ve itimada lâyık bulun cağını aklım keser gibi oldu. rada bulunuyordu. Kadim tarihle bu kaduğunu bir defa daha ispat etmistir. FCüçük taşlıkta ayakkabılarımızı çıka darcık bir münasebeti bile, Yeraltı ca rıp, esrarlı ve loş dehlizlere daldık. Mum miini bugünkü harablığından kurtarmak F.G. ıfğı kadar faydalı olamıyan zayıf am için kâfi bir sebeb teşkil eder. Kaldi'kvı pullerin rehberliğile ilerlemeğe çahşıyo bu mabedin istinad ettiği temel duvarlaruz. Camiin içine baştanbaşa hasır kap rından bir kısmı üzerinde tarihî Galata lamışlar. Fakat bu hasırlar, rütubetten ku'esi vardı. Vaktile Halici, boydan bobozularak, adeta kav haline gelmiş. Do ya, kapıyan meşhur zincir de buradan kunur dokunmaz dağılıyor. Duvarlardan başlardı. s;zan damla damla sular, tahtaları, yer Camiin iç kısmmda, üzerine tahta peryer öyle çürütmüs kı, yürürken, ıkide bir de çekilmiş bir yer gösterdiler. Bu tahtasendeliyor, derin bir boşluğa düşer gibi perdenin arkasmda, ilk îstanbulun muhaoluyoruz. Bir aralık sorduk: sarasında şehid düşmüş olmalanna ihtimal verilen Emevilerden Süfyan bin Uyeyne Bu binanm altı boş mudur?.. Namazını bitirenlerden biri cevab ile Amribnilâs ve Veheb bin Hüşeyrenin Şehir meclisi, dün ikinci reis vekili Tevmezarları var. \erdi: fiğin riyasetinde toplandı. Muhtelif beYeraltı camii, 310 daki büyük zelze Hayır!.. Tahtalan parçalanmış da lediye resimlerinden borçlu olup zamanmondan!.. Biz, bazan sevabımıza, tahta lede bazı hasara uğradığından birçok akda borclarını vermiyen bir kısım mükel getirip, boşluklara mıhlarız. Fakat arası samı yeniden ahşab olarak yapılmıştır. lefler hakkında tahsili emval kanununun çok geçmez, gene kopar. Turistik bakımdan, camiin bilhassa büyük tatbikı hakkındaki teklif, karanin encü Sonra, elile tavandan dökülen sıvaları kıymeti vardır. Devrinin başlıca hususi menine verildi. yetlerini taşıyan bu bina; bir zindan ol göstererek ilâve etti: Istanbul şehrinin imarına tahsis edilen Cuma günü, cemaat, namaz kılar rr.aktan kurtarılmalıdır. paranm bütçeye sureti kaydine dair bu ken, şurada sıva, olduğu gıbı kopup düşİmamın anlattığma bakılırsa, cemaati lunan teklif bütçe encümenine gönderil tü. Hele şükür ki altmda kimse yoktu. en kesif camilerden biri de, Yeraltı ca di. Yoksa, birkaç kişinin yaralanması işten miıdır! Cumhuriyet bayramının on beşinci yıl değildi! Siz de duyuyorsunuz elbette: Camide görüştüklerime sordum: dönümü münasebetile yapılacak tezahü Küf kokusundan içerde durulmuyor. Ne Evkaf idaresi, bu harablığa ne dirat için beş bin liralık munzam bir tahsi olur, bir hayır sahıbi çıksa da, Evkaftan yor? sat verilmesi hakkındaki teklif de bütçe şu camıın tamiri ıçın delâlette bulunsa!.. Omuzlannı sılkhler: Ne diyecek!.. Hiç?.. encümenine havale olundu. Karanlık kemerler arasında dolasırken, Keşif filân yaptır mıyor mu? Belediye zabıtası talimatnamesinin tarıh bakımmdan büyük kıymeti olan bir Cevab verdıler: müzakeresine geçilerek balıkçı .dükkân mabedin, bu derece sahibsiz kalabilme Arada bir memurlar gelir. Camiin larile balıklar hakkındaki maddeler o sine şaşmamak elimden gelmiyor. Çünkü, herkes gibi, ben de biliyorum ötesini berisini dolaşır giderler! kundu. Dükkânlar cephelerinin üç metre Evkaf idaresi, Yeraltı camii gibi, ihki: Yeraltı camii, sadece Birinci Mah olması hakkındaki kayid üzerinde münarrîale uğramış tarihî abidelerimizle, daha kaşalar yapıldı. Bu hususta izahat veren mud emrile (1752) kurulmuş gelişi güyakından meşgul olmalıdır. Bu alâkasız sıhhiye müdür muavini bunda zaruret ol zel bir yapı değildir. Bu genış tonozla camiini, ıın üzerinde vaktile bir Emevi camii yük lık devam ederse Yeraltı duğunu söyledi. Bir kısım aza iki metre sclmekte idi. birkaç sene sonra, yerinde bulamıyacağıolmasmın daha muvafık bulunduğunu ilelstanbulun Arablar tarafından muha mızdan korkarım! ri sürdü. sarası sıralarında, Imparatordan müsaade SALÂHADDIN GÜNGÖR Neticede bu maddenin tekrar encü nıene iadesi kararlastı. Müşteriler tara fından satın alınan balıkların açıkta taşınmaması hakkındaki madde kabul edil Galatadaki Yeraltı camii Palto hırsızları acınacak bir halde! K Bakımsızlıktan, rütubetten günden güne harab olan bu tarihî eser yer yer yıkılmaktadır SAN'AT A B İ D E L E R İ M İ Z İ N HALi KÖŞE PENCERESİNDEN ış geçti amına palto hırsızlığma nihayet gelmedi. Uğruluk denilen uğursuz san'atın bu şubesinde ihtısas sahibi olan esnaf için galiba mevsim meselesinin ehemmiyeti yok. Yahud havaların ısınması palto sahiblerini kayıdsızlaştırıyor, ihmale sevkediyor ve esnaf da bundan istifade ederek faaliyeti artırıyor. Sebebi ne olursa olsun lstanbulda ve komşu şehırlerde, kasabalarda palto hırsızlığı hele §u günlerde pek çok görülüyor. Atalarımız bir musibet bin nasihatten yeydir derler. Halbuki palto hırsızlığı seklinde tecelli eden musibetlerin hikâyesi sırasında gazeteler zımnî suretle olsunnasihat de veriyorlar, palto sahiblerinin dikkatlerini celbe çalışıyorlar. Öyleyken gaflete düşüp paltosunu çaldıranlar gene eksik olmuyor. Acaba gazetelerin yazılan mı okunmuyor, ibret mi ahnmıyor?.. Ben, üstüste üç palto hırsızlığı haberi okuduktan sonra işte bu noktaya iliştim. Lâkin müspet bir neticeye varamadım, sadece meşhur nekrelerden birinin zarif bir fıkrasmı hatırlıyarak düşünceden sıynldım. Fıkra şudur: Tanıdıklannı, sözlerile, nüktelerile güldürdüğü, fakat kendini gülünc etmemeği bilen zeki adamlardan birini ziyafw te çağırırlar. Adamcağız giyinip kuşanır, yabanhk pabuclarını da ayağına geçirir, ziyafetin verileceği yere gider. Bir de ne görsün?.. Girenin, çıkanın haddi yok, hesabı yok. Nizam ve intizam denilen şeyden ise ortada zerre gorülmüyor. Kapıda ne bekçi var, ne gözcü. Misafirleria ayakkabılan karmakarışık. Her çıkan, önüne tesadüf eden pabucu giyip uzaklaşıyor. Şen adam bu durumda hızlı bir c şünce geçirir, pek sevdiği pabuclarının kaybolmamasmı temin için bir çare arar, sağına soluna bakınarak kirosenin göremiyeceğine kanaat getirdikten sonra pabuccuklarım çıkarıp koynuna sokar, tıpış tıpış merdiveni tırmanır, yemek salonuna girer. Kendisi pek sevilmiş bir şahsiyet olduğu için alâka ile karşılanır, sofra başına oturtulur ve lokmalar atıştırılırken ev sahıbi tarafından sorulur: Efendi birader, koynunuzda ne var? Zeki herif döşünmeden cevab verir: Ya!.. Adı ne bu kitabın!.. Görünüşe göre büyücek bir eser olacak! Adı Kitabül'ihtiyattır. Neden bahsediyor? Esyanın korunması usullerinden! Böyle bir eserin yazılıp basıldığmi hiç de duymamıştık. Sahaflarda bulunur, değil mi? Pabucuna düşkün adam gülümser ve şu karşılığı sunar: Hayır efendim. Sahaflarda bulunmaz, kavaflarda bulunur!.. Palto da terzilerde bulunur amma palto sahiblerinin kafalannda bu Kitabül'ihtiyattan birer tane bulunsa fena olmaz sanıyorum. Şehir Meclisindeki müzakereler Dükkân cephelerine aid madde münakaşa olundu M. TURHAN TAN Maraşta yapılacak köprüler Maraş (Hususî) İki yüz yirmi bin liraya yakın bir para ile inşasma karar verilen Eloğlu istasyonu Maraş arasın1 da, Aksu nehri üzerindeki bir köprü ile Maraş Göksün yolu üzerindeki üç betonarme köprünün fennî hazırlıklannı vapmak üzere şehrimize mühendisler gelmiştir. Asırlardanberi şehrin ihtiyacım karşılıyan Pmarbaşı suyu künklerle isale edilmekte idi. Gayrisıhhî olan bu şeklin yerine Belediyemiz fennî tesisat vapmağa karar vermiş ve teşebbüsata girismiştir. Yakında inşaata başlana caktır. Sıvasta meyvacılık kursu Sıvas (Hususî) Mmtakamız mey vacılığının inkisafını temin maksadile Ziraat müdürlüğü tarafından 20 gün devam etmek üzere ziraat fidanlığmda bir kurs acılacaktır. Bu kursa kaza ve nahivelerden birçok heveslilerin iştirak edeceği umuluyor. Gülhane tatbikat mektebi talebesinin çayı Kıymetli bir askerin clümü Ahiren İktısad Vekâleti Seferberlik müdürlüğüne tayin kılmmış bulunan eski otuz birinci fırka kumandanı mütekaid erkânıharb miralayı Hasan Vasfi Orbay evvelki gece saat on ikide Sişli Abideihürriyet caddesinde 251/1 nu maralı hanesinde irtihal etmistir. Ce nazesi bugün saat on birde kaldırılacak ve namazı Feriköv camiinde kılındıktan sonra Feriköv kabristanma defnolnna caktır. Damadı avukat Feridun Fikriveve o&lu Gureba hastanesi or»eratörlerinden doktor Suada ve tekmil efradı ailesinp ta7İvet ederiz. 23 nisan Çocuk haftasının başlangıcıdır. ^ J