26 Mart 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

26 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 26 Mart 1938 [ Ş e h i r ve Memleket Haberieri Tarihi roman: 44 Siyasî icmal İngiiterenin poîitikası ngiltere Başvekili, derin alâka ile beklenen nutkunu irad ederek Avrupanın ve dünyanın büyük meselelerie karşı bu cihan devletinin tavır ve haeketini tesbit etmiştir. Çemberlayn, İniliz İmparatorlugunun herşeyden ziyade hemmiyet verdiği nokta sulhun muhafaası olduğunu bir daha tebarüz ettirmiş. Bununla beraber, İngiiterenin lüzu mu halinde döğüşmekten çekinmiyeceğii kaydetmiş ve hangi ahvalde harbede:eğini izah etmiştir. İngiliz împaratorluğu; Fransa, Belçi a, Portekiz, Mısır ve Irakın emniyet ve muhafazası jçin harbi gözüne aldırabile;ektir. Gene İngiliz İmparatorluğunun opraklarını ve rouvasala yollarını müdaaa için de harbedecektir. Lâkin böyle jir harbe ancak en son çare olarak müracaat edecektir. Ftansa ile Belçikada ve diğer mem eketlerde halihazırın devamı ya nefsi ngilterenin yahud İmparatorluğun ya oprakları yahud yollarının emniyet ve elâmeti için elzem bulunduğundan Ingiiz împaratorluğu ancak kendisinin mevudiyeti için harbedecek, demektir, ! Yazan: M. TURHAN TAN Kumarhaneler Zabıta, bunlara karşı şiddetli ve çok sıkı bir mücadeîe açtı Emniyet müdürlüğü tarafmdan şehrin sa. Işi için alınan tedbirkr, çok kısa bir zamanda netice vermeğe başlamış ve gehırsızlığı, kapı kırarak ev soymak, fankesicilik hâdiseleri hiç görülmemege laşlanuşür. Hırsızhk, yankesicilik ortadan kalkına İkinci şube müdürlüğü kumarla mücadeleye başlamış ve bir ay zarfında Beyoğlunda müteaddid mühim kumar laneler basılarak kumarbazlar yakalan mıştır. Son olarak Beyoğlunda Muhiddin adında birine aid apartımanla gene Bepoğlunda Yıldız isimli apartıman da geceleyin basılmış ve buralarda rulet ma kineleri ve bakaralar bulunmuş, kumar >azlar cürmü meşhud halinde yakalan mışlardır. Rahmi adında bir şahsın da Beyoğ jnda kumarhane işlettiği haber alınmış, u gizli kumarhanede yakalanan kumarılar Adliyeye teslim edilmişlerdir. Barbut oynıyan 20 kahvehane mey dana çıkarılmış, zabıt tutularak kapatılmışür. Soruyoruz! Türk gazeteleri ve Yunanistan Dost Yunan hükumetinin, Türk gazetelerinin Yunanistana girmesini menettiğini haber aldık ve bu haberin doğruluğuna inanmak istemedik. Fakat maalesef hakikat olduğunu öğrendik. Bu yasak. yalnız türkçe gazetelere mi münhasırdır, yoksa İstanbulda çıkan rumca gazetelerin de Yunanistana girmeleri menedilmiş midir? Bunu bilmiyoruz. Memnuiyet, dif farkı olmaksızın Türkiyede çıkan bütün gazetelere teşmil edilmiş olsa da, olmasa da. mesele burada değildir; dost Yunanistan aleyhinde hiçbir yazıyı ihtiva etmiyen Türk çazetelerinin Yunanistana sokulmamasmdadır. Yunanistanda çıkan gazetelerin Türkiyeve serbestçe girdiçi bir zamanda, Türk gazetelerinin Yunanistana sokulmamasmdakT sebebi anhvamadığımızı söylersek Yu nanlı dostlarımız bize darılmazlar, sanırız. Türk matbuatına karsı konulan memnuiyetin esbabını dost hükumetten: Soğancılar Soğamn standardı bir fantezi gibi telâkki edilivor Soğan tacirleri, dün Ticaret Odasmda bir toplantı yapmıslardır. Bu toplanıda Odanın patates £'bi İstanbulda satıan soöanları da standardize etmek şekinde bir tesebbüste bulundu&u soŞan cılara bildirilmiş ve mütaleaları sorulmuştur. Soğan tacirleri Odanm bu tasavvunınu umumiyetle soğancılığımız için faydalı bulmakla beraber biraz fantezi teâkki etmektedirler. Cünkü, Oda, bundan iki sene evvel patateslerin standardı için de bir nizamname yapılmıs, ilk senesi tatbik edilememis, bu sene de Odanm tatbik mevkiine kovmasına rağ men dinliyen olrr>amıstır. Simdi sehirde natatesler gene eskisi gibi satılmakta dır. Sövlendiğine göre. Oda soğanlann <rtandardize edilerek muayyen çuval arda ve muavven evsafta, avni zamanda avni cuvalda muavven kuturlarda oarak satılmasını çok faydalı bulmak adır. Garb âlemi Padişah aleyhinde! Lord Bayron kalemi silâha çevirerek, Viktor Hügo mürekkeb yerîne zehir kullanarak halkı heyecandan heyecana sürüklüyorlardı Vâkıanm şkli şudur: Yniçeri ağalığına getirilen Kethüda Hasan, doğrudan doğuya Padişahın dileğile kendine lâyık görülmüş olan bu ikramdan dolayı saraya bir cemile göstermeği gerekli buluyordu. Fakat Haydar Babanın İrana sü rülmek adı altında yola çıkarılarak seyahat sırasında harcanması lüzumu kulağına fısıldanınca telâşa düsmüş, ağalıktan vazgeçmek pahasına da olsa bu tehlikeli işe karışmamayı düşünmüştü. Saray o pun bu tereddüdünü gene bir fısıltı ile giderdi, Nakilci Ağanm Haydarı hima>e etmiyeceği kendisine hissettirildi. H a san bu sefer daha büyük bir telâşa kapıldı. Çünkü Nakilcinin babadan yüz çe virmesi Ocakta er veya geç bir tatsızlık doğurabilirdi. Sarayla Nakilcinin hatta bir mesele üzerinde anlaşması ise ocagın tahakkümünü mutlaka tehlikeye dü şürürdü. Ondan dolayı hemen bir inceleme yaptı, Nakilci ile omuzdaslarını giz Iice görerek konuştu ve sarayın yalan söylemediğini anlıyarak Haydar Babayı yakalattı. Ocağın ruhu gibi görünen is yancı ve dalavereci bektaşi artık ölmüş demekti ve beş on gün sonra da Boluda can verip gitmişti. İşin iç yüzünü bilmiyen birkaç usta yer.i ağanm bu hareketini ocak namusuna t?arruz olarak telâkki ettiklerinden he men ayaklanıvermişlerdi. Hasan Ağa onlann silâhla yaptıkları tazyik önünde diplomatça davrandı. Sürgün edilen Haydarın geri çevrilmesine müsaade olunmaSinı Babıâliden istedi. Bu hareketile vâkıanm mes'uliyetinden Ocağa karşı kurtulacağmı umuyordu. İşin Nakilciden çıktığını ise korkudan söyliyemiyordu. Fakat Nakilci el altından harekete geçeiek emirilmü'mininin emrile yapılan bu işe Yeniçerilerin kanşmaları doğru olamıyacağına dair Babıâliden cevab yazdırdı ve sonra ayaklanan ustalann önüne düşe rek Şeyhülislâm kapısına gitti, hakkın sarayda mı. yoksa Ocakta mı olduğunu bildırecek bir fetva verilmesini taleb etti. Şeyhülislâm da, kulağı gizlice bükülmüş olduğu için, şu garib fetvayı verdi. «Imamülmüslimin darüssaltanadan bir kimsenin hayır mütaleasile nefyini içtihad birle anı ib'ad buyururlarsa iadesine ce biı olunur mu?.. Elcevab: Olunmaz!» Nakilci bu fetvaya dayanarak isyana hazırlanan ustalan yatıştırdı ve bu işin mürettibi kendisi iken zeytinyağı gibi suyun üstünde kahp hamlenin mes'uliyetini taraya yükletti. Fakat saray, Üçüncü Selimin tahttan indirilmesinde ve öldürül mesinde, Alemdarın Babıâlide basılıp in tihara mecbur edilmesinde ve îkinci Mahmudun günlerce jıkıştınlmasmda büyük roller oynıyan bektaşi babasını Istanbuldan çıkarmış, ölüme kavuşturmuş olma nın verdiği neş'e ile Nakilcinin çevirdiği dolabı düşünmedi. Bununla beraber üç beş gün endişelenmekten geri kalma başta Padişah olmak üzere bütün saray halkını sinirlendiriyordu. Ikinci Mahmud, «yıktın hezir bütgedeyi mescid eyledin nakus yerlerinde okuttun ezanlan» beytile \e şair Baki lisanile tantanalı surette medholunan kanunî Sultan Süleymanın :orunu olduğunu düşündükçe ve kulağı r;a alay edile edile akıtılan bu velveeyi duydukça küplere biniyordu. Lâkin gemiye: «Yıkıl!» diyemiyordu. Tayfalars: «Terbiyeli olun» diyemiyordu. Çanara: «Susun!» diyemiyordu. Çünkü Moa fetreti yüzünden bütün hıristiyanlık dünyasının kendi aleyhinde buiunduğu nu biliyordu. Lord Bayron kalemi silâha çevirerek, Viktor Hügo mürekkeb yerine zehir kullanarak garb âlemini heyecan dan heyecana sürüklüyorlardı ve osmanılann başına yaman bir çorab örülmesine çalışıyorlardı. Sultan Mahmud bu durumda bir mesele çıkarjnaktan, daha doğrusu küstah gemicilere söz dinletememekten korkuyordu. Fakat rezalete tahammül de imkânsızdı. Kadmlar, biricik tarassud köşeleri önünde çınlçıplak soyunan kâfirlere göz yumduğundan dolayı, şüphe yok ki kendisini için için ayıblıyorlardı. Can sesinden hafakanlara tutulan başimam, baş müezzin de manalı bakışlarile ve sessiz homurdanışlarile bu sükutu adeta tel'in :diyorlardı. Hünkâr, iki üç gün elemlendîkten ve köşe bucak saklanarak derm düşün celer geçirdikten sonra gene başçukadar Ömer Ağaya derd yanmaktan başka çare bulamadı: Ağa, dedi, bu gemiden çektiğimiz nedir? Harem halkı denize bakamaz, bütün saraylılar namaz kılamaz oldu. Çirkefe taş atmak istemiyorum amma çirkefin yanıbaşmda durmaktan da içim bulanıyor. Topkapıya mı göçsek, yoksa gemiyi kaldırmak için bir yol mu düşünsek? D ADUYEDE 30 kuruş çalarken... Pangaltıda manav Kadrinin dükkâ nmda çıraklık yaparken suiahlâkı yü zünden dükkândan çıkarılan Ekrem, dün gece ayni dükkâna girerek çekmeceden 30 kuruş çalarken cürüm üstünde yakalanmış ve dün asliye dördüncü cezada suçu sabit görülerek yedi ay hapse mahkum edilmiştir. MÜTEFERRIK Ziraat Odasınm içtimaı 4. O Sultan Mahmud, Sakızdaki gemi fa ciasını ve Gülhaneli Hüseyin yüzünden yüreğine açılan hicran yarasını artık düşünmüyordu. Ocaklıdan kuvvetli oldu ğunu halka sezdirmekle tahtını da kuv vetlendirmiş olduğuna kanaat besliyordu. Lâkin derdin biri onulmadan bir yenisi yüz gösteriyordu. Adamcağızın yüzü henüz gülmek üzere iken karşısına taptaze bir elem vesilesi daha dikilivermişti. Bu, Beşiktaş sarayı önünde demirleyen bir firenk gemisinin iltizamî denilecek biçimde gürültü yapmasmdan, sarayla ve Pa dişahla eğleniyormuşçasma davranıp bir sürü kepazeliklerde bulunmasından ileri gelen bir tasalanmaydı. Bir Osmanlı Padişahı için böyle bir vaziyete göz yummak, aldınş etmemek gerçekten güçtü. Çünkü saraydaki yüz lerce kadmın biricik eğlenceleri kafes ard:na sıralanıp denizi seyretmekten ibaret ti. Frenk gimi'i ise bu masum temaşay rr.ücrim bir şek'e sokuyordu. Zira tayfaIar, zabitler daha gün doğar doğmaz soyunuyorlar, tekellüfsiiz ve pek tabiî b'r kıyafetle güvertede koşusarak, çirkin çirkin şakalar yaparak, oyunlar düzerek uzun bir yıkanma saati geçiriyorlardı. Saraylılar bu manzaradan iğreniyorlar ve denîz gören pencerelere artık yanaşamıyorlardı. Ya merak, ya gaflet zorile gemıcilerin sabah tuvaletlerini seyredenler isfc ağızlarda bir parmak bal haline gelerek dilden dile geçtıkten sonra ağır cezaI?ra çarpılıyorlardı. Gemi, arasıra bir kilise manzarası da alıyordu. Kulak yırtıcı bir velvele ile öten çanlar, o devrin zihniyetine pek nahoş gelen acib şamatalarla yapılan âyinler, îstanbul Vilâyeti Ziraat Odası, dün iraat profesörlerinden Necatinin reis iğinde toplanarak nisan ayı içinde An Heykel, Apolyond köcarada toplanacak olan büyük ziraat icongresine gönderilecek rapor etrafın yünde meydana çkarıldı a görüşmüştür. Odaya bağlı aza, mütalealanm ayn Bursa (Hususî) Apolyond gölünün ıir rapor halinde tesbit edeceklerdir. enanndaki Apolyond köyünde Rıza isBilâhare bu raporlar birleştirilecek, vi minde birinin bahçesinde meşhur Apolâyet namma mufassal bir rapor gönde lon heykeli bulunmuştur. Köy muhtarı ıu bahçede eski bir heykelin bulundu ilecektir. ğunu vilâyete bildirmiş, bunun üzerine Bir çocuk kayboldu ATaarif müdürü Fâkir Erdemle Müze Osmanbeyde Halâskâr Gazi cadde müdürü Mahmud Şaha ve Jandarma inde 198 numaralı Raifpaşa apartıma kumandanı Hakkı Yılmaz köye giderek nının kapıcısı Artinin 14 yaşındaki oğlu buiunduğu haber verilen eseri yerinde Ohanes. ayın yirmi birinci gününden etkik etmişlerdir. Köylü Rıza, bahçe tibaren ortadan kaybolmuştur. Babası :ine ağac dikmek için ocak açarken kazpolise müracaat etmiş ve gaibin aran dığı yerde tuğla parçalanna raslamış, masına başlanmıştır. biraz daha derine inince mermer bir Gemiye ve gemicilere karşı büyük bir Heyeti umumiye toplantıları hevkel görmüştür. Tetkikata giden heet hafriyatı devam ettirmisse de bu h;nc besliyen ihtiyar mabeynci dudak Sümer Banka bağlı müesseselerden Iarını büktü ve âdeti veçhile ters cp Güven sigorta şirketile Bakırköy, Bey heykelden başka bir şey çıkaramamıştır. vab verdi: koz fabrikalan işletme şirketleri ve Bulunan heykel Apollona aiddir. Es Kaç gündür sustuğun kabahat. Feshane ve Hereke fabrikalarını işle d Yunan şiir, musiki ve san'at ilâhını Kara Ocağa bir haber uçursaydın gemiyi en şirketin heveti umumiyeleri, dün çıplak olarak gösteren bu heykel, ya de, içindekileri de çoktan yele verirlerdi. bankanm îstanbul merkezinde toplanrım metreye yakın uzunluktadır. Apolİkinci Mahmud hayran hayran sordu: mıştır. Heyeti umumiyelerin hepsine o'nun meşhur alâmeti olan aslan postu Sümer Bank umum müdürü Nurullah Ocak bu derde nice derman bu Esad riyaset etmiştir. Dün heveti umu le birlikte ayakta durmaktadır. Elinde lur?.. Yoksa sen gemiyi topa tutturup ba miyeleri yapılan şirketler 937 yılı bi de âsa gibi kullandığı iri bir kemik şıma bir de harb gailesi mi açtırmak is ânçolarmı kârla kapatmış bulunuyor utmaktadır. Heykelin sağ kolu ile sol bacağı noksandır. Bu parçaların eski tcrsin ? ar. denberi mevcud bulunmadığı zannedil Ne harb, ne darb. Ocaklı bir işaretYaş sebze ihracatı için mektedir. Apollon heykelinin bulun le bu mel'unlan uçurur. duğu kısımda duvara benziyen inşaat, tedbirler Ne duruyorsun öyleyse ağa. Şimdiheykelden daha veni zamanlara aid ol tzmir Üzüm kurumu önümüzdeki se mak lâzımdır. Çünkü. heykel eski Yuden tezi yok. Ocaklı dostlarına söyle de hünerleri neyse göstersinler. Fakat gemi ne, yaş sebze ihracatına başlamak üzere nanlıların ilâhını temsil etmekle berayi topa tutmıya kalkışmasınlar. O vakit tertibat almıştır. Geçen sene yaş üzüm ber inşaat malzemesindeki tuğlaların topun ağzma kendileri gelir. Çünkü bü ve kavun ihrac eden Üzüm kurumu bu Bizans devrine aid olması muhtemeldir tün frengistan bize diş biliyor. llk fırsatta sene yaş sebze ihracatına domates ihra Müze müdürü Mahmud, bu inşaat yeriharb açmak istiyor. Halbuki bizim Ocak catile başlıyacaktır. nin, kurumuş bir ayazma olması ihti Bizim domates tİDİ beynelmilel piya malini ileri sürmekte ve heykelin bulılar kaldınm kabadayısı, şehir yolkese nidir. Frenklerle yüzleşince selâmeti kış salarda tutulmamaktadır. Bütün dünya raya sonradan konmuş bulunmasını dalaya kavuşmakta bulurlar. Bunu bil de ve bilhassa Londra piyasası Amerikan ha mantıkî görmektedir. Heykelin vütipi domatesleri tercih etmektedir. Bukendilerine öyle el uzat!.. nun için Üzüm kurumu Amerikadan to cud kısmı da kınktır. Bu kınklık tami(Arkası var) hum getirtmiş ve bunları müstahsile re uğramış ve çatlak kısımlar birer demir parçasile kenetlenmiştir. Heykel (1) «Yeniçeriler Bektaşi tarikatine sa tevzi etmiştir. usta bir san'atkârm elinden çıkmışa lik olarak aralarına Bektaşi kılığında nice DEMtR YOLLARINDA benzemektedir. Vücud çok mütenasib bimezhebler girip söze karıçırdı. Evvelce Acem rafızılerinden Haydar Baba namınolduğu gibi çehre de çok kuvvetli ve da bir kallaş Yeniçeriler içine girip 8ul Vagonlara yükletilecek yük düzgündür. Bursa müzasinde Apollon'a tan Selim ve Alemdar vak'alarında buhınmuş ve sonra İrana savusmuş iken bu es Devlet Demiryolları idaresi, vagon aid yatmış bir heykelden başka eser nada gene İstanbula gelip doksan dokuz lara muayyen sikletten fazla yük yük yoktur. Yeni heykel bu bakımdan da kıslasına post sermiş olduğu görülerek yürütülmesi düşünülmüşse de fcışladan dı letme hâdiselerinin çoğaldığım görerek ayrı bir kıymet taşımaktadır. şarı birkaç usta ile çıkarak yakalanması bunun önüne geçecek bazı tedbirler aldüşvar olmakla bu iş Yeniçeri Ağası Ha mıştır. Bu arada vagonlara muayyen san Ağaya havale olunup o dahi mahreml sikletten fazla yük yükletenlerden para olan kimselerle istisareden sonra bir tak rible anı Usküdara asırarak yola revan et cezası almmasına karar verilmiştir. tiler. Haydar Baba Boluya vardıkta ansıVagonlara muayyen sikletten fazla zm öldü.» Cevdet Pa^a tarihi. C: 12. S: 54» yük yükletilmesini doğuran sebebler den başlıcası vagon tonajının yüzde biri nisbetinde bir yükün ücretsiz ola * VtLÂYETTE rak taşınmasıdır. Bir kısım ticaret er babmın bu miktarı esasen vagonun hacMemur kadrolarmda mi istiabisi olan miktara ilâve ettikler: Dahiliye Vekâleti vilâyetlere gön görülmektedir. Yeni konulan şekilde derdiği bir tebliğde vilâyet kadrolann umumî yükten vüzde bir tenzil edildik daki memur adedinin mahallin ihtiyac ten sonra tonajdan fazla gelen yük için larına göre tesbiti, kadrodaki maaşla ceza ahnacaktır. » ımı rm da vazifelerin ehemmiyetine göre lâyıkına verilmesi bildirilmiştir. Hizmetçi böyle mi olur? Apollon'un bir heykeli bulundu 15 kuruş için... Kazlıçeşmede kunduracılık yapan Ahmed, yanında çalışan Mustafayı 15 kuruş alacak yüzünden eline geçir diği ayakkabı kalıbile dövmüştür. Ahmed, dün Sultanahmed birinci sulh cezada yapılan muhakeme sonunda üç gün hapse mahkum edilmiştir. Münakaşa ve kavganın sonu Evvelki akşam Kâzım isminde biri yanında Leman adında bir kadınla beraber sarhoş bir halde Çarşıkapıdaki Onniğin birahanesine gelerek bir ma saya oturmuşlar ve bira içmeğe başlamıslardır. Tatlı tatlı konuşurlarken bir aralık Lemanın başmdaki Kâzıma aid eşarp yüzünden münakaşa çıkmış. Kâzım, Lemandan eşarpı almak istemiştir. Bu sırada masadan kalkan Leman kapıya doğru vürümüş, fakat Kâzım da arkasmdan fırlıvarak bıcağını cekmiş, üstüne atılarak kadını sol gözü altından yaralamıştır. İngiliz Başvekili, Almanya, îtalya ve Dün. Sultanahmed üçüncü sulh ceza Japonya haric bırakılarak bir konferans da muhakemesi yapılan Kâzım bir ay akdi için Sovyet Rusya tarafından ya beş gün hapse mahkum olmustur. pılan teklifin Avrupa sulhuna hizmet et İngiliz Başvekili, Milletler Cemiyeti ıin sulhu muhafaza hususunda müessir >ir vasıta olduğu hakkındaki kanaatinin arsılmıs olduğunu bir daha teyid etmiştir. 58 hükumetin dahil buiunduğu bir eşekkülle müşterek emniyet temin edilemiyeceğini ve ancak birkaç büyük devetin teşkil edeceği heyetin müessir bir ol oynıyacağını söylemiştir. Bu sözler dört beş büyük devletin direktuar rolünü almasına İngiiterenin taraftar bulundu • • ğunu bir daha anlarmı? oluyor. ingiliz Başvekili Çekoslovakya meseesinden bahsederken İngiiterenin Frana ile Belçikayı ancak bunlar tarafından ahrik edilmiyen ve sebebiyet verilmiyen uluorta bir tecavüze karşı müdafaa et meği taahhüd etmiş bulunduğunu söylemiştir. Tahrik kaydı çok mühimdir. Fransa, kendisinin Çekoslovakya ile oan ittifakından dolayı, bu hükumeti AImanyamn muhtemel bir tecavüzüne karşı müdafaa eylemesi yüzünden Almanya ;le harbe tutuşurlar da Fransız toprakları çiğnenecek olursa îngiltere bunu tahrik ediîmîyen bir tecavüz sayacak mıdır? Hene, Îngiltere, Çekoslovakyanın istik âl ve tamamryeti uğrunda askerî müdahalede bulunacak mıdır? Mister Çem berlayn İngiiterenin böyle ahval içia Fransaya teminat veremiyeceğini kat'î olarak beyan etmiş ve sözleri alkışlarla karşılanmıştır. Maslak facîasına aid rapor Maslak faciasmm suçlusu olarak tevkif edilen şoför Kemal, dün Müddeiu mumiliğe müracaat ederek kefalete rapten tahliyesini istemişse de Müddeiu mumilik bu talebi reddetmiştir. Faciaya aid mufassal keşif raporu nun bugün Müddeiumumiliğe verile ceği zannediliyor. P. T. TELEFONDA Ankara radyo istasyonu spikeri vazifeye başladı Yeni Ankara radyo istasyonu icin Londra istasyonunda staj yapan spiker Emel Gazimihal, Ankaraya gitmiş ve şimdiki istasyonda vazifesine başlamıştır. Gene Londrada tetkikler yaparak ihtısasım arttıran tstanbul radyosu fen müdürü Hayreddin de Ankaraya gidecektir. miyeceğini söylemiştir. Mister Çemberlayn, Çekoslovakya hükumetinin Alman ekalliyetinin makul dileklerini tatmin için bazı tedbirler düşünmekte olmasmı memnuniyetle karşılamıştır. İngiliz Başvekili, Ispanya işlerinin büyük bir harbe sebeb olmaması için devletlerin ademi müdahale politikasına devam etmelerine bir daha lüzum göster miştir. İngiliz Başvekili îtalya ile yapılan görüşmelerin birçok ümidler doğuran neticeler verdiğini de söyledikten sonra teslihatm tezyid ve tesrii îngiliz İmparatorluğunun müdafaası için başlıca hedef olduğunu kaydetmiştir. îngilterenin, yalnız kendi imparatorluğunun emniyetir.i düşünmekte olup Avrupa karasmda ki işlere pek karışmıyacağı bu nutuktan bir daha anlaşılmış oluyor, Muharrem Feyzi TOGAY Tahir, dün merasimle defnedildi Millî Müdafaa ve Maliye Vekilleri geldi Millî Müdafaa Vekili Kazım Özalpla Maliye Vekili Fuad Ağralı dün sabahki Ankara eksnresile şehrimize gelmişlerdir. Maliye Vekili vefat eden hemşirezadesinin cenaze merasiminde hazır bulunmak üzere gelmiştir. Millî Müdafaa Vekilimizin bugün denize indirilecek olan Atan maym gemisine aid merasimde bulunması muhtemeldir. Çanakkalede bir vapur karaya oturdu Çanakkale 25 (Hususî) Bu sabah Recel Karol admdaki Romanya posta vapuru Çanakkale limanmda karaya oturdu. İki saat kadar kendi vesaitile uğrasarak kurtuldu. Bursada sağlık kursu Bursa (Hususî) Merkez ve kazala ra tâbi köylerden seçilen mümessiller için Vefıkpaşa hastanesinde bir kurs açılmıştır. Köylere sağlık koruyucular yetiştirmek üzere açılan kurs, bir bu çuk ay sürecektir. Kursa devam eden lere her gün on birden on ikiye kadar ve on üçten on dörde kadar iki saat ders verilmekte ve diğer saatlerde bakım iş leri gösterilmektedir. Küçükpazarda Sarıbeyazıd mahalle sinde 1 numaralı evde oturan Genera Sabri Şükrünün kızı Muallânın ev lâdlığı Gülşen, evin hanımına kızmış ve geceyarısından sonra kalkarak üst ka ta çıkmış, kilidli sandığı kırarak içinde ki eşyaları bahçeye attıktan ve sokak kapısmı da açtıktan sonra tekrar yat mıştır. Sabahleyin vaziyeti gören ev sahib leri polise müracaat etmişlerdir. Yapı lan tahkikat sonunda mesele anlaşıl mijtır. Gazeteci arkadasımız Tahirin cenazesi, dün merasimle defnedildi. Cenaze Morgdan alınarak namazı Nuruosmaniye camisinde kılmdaktan sonra Edir nekapı şehidliğindeki hususî makbereye tevdi edildi. Merasimde bütün gaze teler erkânı ve muharrirler bulundular. Gazetelerle bazı teşekküllerin gön derdiği ondan fazla çelenk mezara bırakıldı. Kederdide ailesine taziyetleri' mizi tekrarlarız. Yukarıki resim, kabre tevdi edilmek üzere bulunan Tahirin tabutunu ve merasimde bulunanlan gösteriyor. Cumhuriyet NUsbası 5 kuruştur Abone şeralti Senelik Altı avlık Üç avhk Bir aylık Türkiye icin 1400 Kr. 750 > 400 > 150 * Haric için 2700 Kr. 1450 > 800 » Yoktur

Bu sayıdan diğer sayfalar: