23 Mart 1938 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2

23 Mart 1938 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 23 Mart 1938 Tarihi roman : Dünkü muhakemede suç Laferier: «Işim kalmadı, Bir Padişahın ıstırab çekmesi kürrenin elem lunun tahliye talebinin memleketime dönütaksit usulü kaldırıladuyması kadar hayret uyandırırdı, ve rak< defaten verilecek yorum » diyor reddine karar verildi Uyuşturucu Maddeler înhisarı, inhibuna inanılmazdı. Halbuki... Hükumete devredilen eski Fenerler Geçen yaz Lüleburgazdan İstanbula Saray İkinci Sultan Mahmud büyük bir ıstırab içindeydi. Istırab, sıhhî ve hele midevî bir sebebden ileri gelmemek şartıle beşerî rahatsızlıklardandır. Karnı doyan, sıhhati yerinde bulunan hayvanlarda e lemlenme yoktur. Tacidar insanlar dahi iendilerini beşerden üstün tutmak saye sinde kolay kolay mustarib olmamak yolunu bulmuşlardır. Çünkü her elemin iyi tahlil olunursa, bir emelin tahakkuk et memesinden ileri geldiği anlaşılır. Tacidarlann ise emellerinden mahrum kalış lan pek nadirdir. Aşk, onların fermanına boyun eğer. Servet onların ayaklannda sürünür, şöhret, onların isimlerinde yaşar ve başkalanna da ekseriya onların emrile bulaşır. Bundan ötiirü bir Padişahın ıstırab çekmesi kürenin elem duyması ka <3ar hayret ve haşyet uyandırır, bağrındaki ateşten bir lâhza kurtulup erine gerine nefes almak istiyen kürenin o durumun dan zelzele doğduğu gibi tacidarlann tatmin olunamıyan herhangi bir ihtiyac yüzünden elemlenip de yüzlerini ekşitmelerinden felâketler peyda olur. Fakat bu kudret kendilerini gerçekten Allahın gölgesi sayan ve öyle de saydıran tacidarlarda tecelli ederdi. Mevzuumuza uygun düşeceği için örneklerimizi Osman oğullanndan seçelim: Meselâ Fatih Sultan Mehmed, küçük bir ıstıraba taham mül edemez ve onu ömürler devirerek giderirdi. Nitekim oğlunun ölümüne yan mıyor diye Mahmud Paşa gibi bir değerli veziri idam edivermişti. Yavuz Sultan Selim böyle bir vaziyette ülkeler fetheylemiş paşaları zincire vurdururdu, nitekim Piri Paşayı divandan kaldırtarak ipe sardırmış, sürüte sürüte mahpese atmıştı. Kanuniler, Dördüncü Muradlar, hatta Ü^üncü Selim gibi azamette ve celâdette onların tırnağı olamıyan Padişahlar da böyle yaparlardı. îkinci Sultan Mahmud, yaradılış bakımmdan selefleri gibi dar havsalalı ve tacidar düşünceli olmakla beraber her istediğini yapabilmek kudretine malik de ğildi. Kendisine Allahın gölgesi diyen ler gene çoktu. Lâkin bu gölgelikte tam nıanasile kahir bir hayat bulunduğuna inanmıyanlar da çoktu. Çünkü ocaklı, Allahın gölgesi olmak şerefini ona bırakmışlar ve Allahın keskin kılıcı olmak kudretini kendilerine hasretmişlerdi. Kılıc, gölgenin huzurunu sarsıyor, zevkini bo zuyor, neş'esini kaçırıyordu. Tacın göz kamaştırıcı ışığını hayliden hayliye azaltan bu hakikat Padişaha yakm olanlara da gizli kalmadığından sa ray adamlarının çoğu Ocağa bel bağla mıştı. Görünüşte Padişahın uşaklığile iftihar ediyorlardı. Lâkin efendi ile hiz rnetkâr arasmda bulunması lâzım gelen hâkim ve mahkum vaziyetini kabul et mekten belli etmeseler bile uzak bulunuyorlardı. Zira efendilerinin kendilerin kovamıyacağını biliyorlardı. îşte îkinci Sultan Mahmudu çile den çıkaran bu haletti, Ocağın saraya kadar uzayan tegallübü idi. Yeniçeri Gülhaneli Hüseyni saraydan çıkartmakla kendisinin hizmetçilerine de kanşabile ceklerini pek acı surette isbat etmişlerdi Padişah bu hakareti bir türlü unutamıyor ve yüzüne vurulan sillenin acısından sıyrılıp kurtulamıyordu. Elemini çoğaltan bir nokta da, kendi adamlarının bu hâdiseye karşı kayidsiz kalmalan ve hatta daha ileri giderek Yeniçerilerin hareketini doğru bulmalanydı. Sultan Mahmud, gün geçtikçe içinde büyüyen bu izzetinefs yarasma ne suretle merhem vurabileceğini de kestiremiyordu. Orağandan Beşiktaş sarayma geçerek ve orada boyuna oda değiştirerek dostsuz hayatının yetim dakikalarını ağlatıyordu. lerçi kimsesiz değildi. Kendisine candan bağh görünen düzinelerle kadm vardı. Birçok da çocuk sahibiydi. Fakat bir işareti veya bir bakışı üzerine tepeden tır nağa kadar mes'ud bir tebessüme inkılâb ederek ayaklanna sarılan o kadınlar bi rer yığın canlı etten, birer parça beyaz kadifeden başka birşey olamıyorlardı. Onlarda şuur yoktu. Tad ve renk vardı. O sebeble de şuura yükselemiyorlardı. Ya dudakta, ya gözde kalıyorlardı. Çocuklar ise henüz küçük olduklarından kendisine derd ortağı ve hele derd merhemi olmaktan çok uzak bulunuyorlardı. Onun için Hünkâr, gerçekten öksüz gibiydi. Kimseye yüreğini açamıyor, kimseye beynini saran hınc yılanını göstere miyordu ve o yüreğin elemini, o yılanm zchirini gene kendi içinde dolaştınyordu. Hele bugün bilhassa mustaribdi. Çünkü ülhaneli Hüseynin elinden almmasını ağzından sesinin gasbolunması, gözünden bir avuç nurun çalınma?ı kadar ağır bularak için için yanarken halkı heyecan landıracak ve kendi aleyhine kıştırtacak bir vakıanm da haberini almıştı. Halk dedik. Osman oğullannın hele tereddi ve taaffün devirlerinde halk ile hiçbir alâkalan olmadığı malum olduğuna göre İkinci Mahmudun herhangi bir münasebetle halkın düşüncesine, duygu suna ve hükmüne değer verdiğini söyle mek elbette garib göriinecektir. Fakat hakikat budur. Çünkü o, Yeniçeri ocağmın saraya tagallübünü yıkmak için kimse ye sezdirmemekle beraber halka güve niyordu. Sebebi de Ocağm halkı da candan bezdirecek kadar laşkınlık göster mesiydi. Onun için devlet işlerinin mümkün olduğu kadar iyi gitmesini istiyor, Ocak tan himaye görmiyen taşra zorbalarını bırer birer tepelemeğe çalışıyor ve gene Ocağın işe yaramazlığı yüzünden siyasî bir gaile olmak derecesini aşıp neticesi bilinmez korkunc bir haile halini alan Mora fetretini söndürmeğe savaşıyordu. 1leriyi görür, bir devletin nasıl idare olunacağ,nı bilir adamlardan mahrumdu. Zekâ larına güvendiği kimselerin tavsiyesile hareket ediyordu. Ondan dolayı da ekse riya aldanıyordu. Lâkin halkın kendini kötü görmemesi için elinden geleni yap maktan çekinmiyordu. Halbuki silâhda nnın büyük bir teessür göstermeğe lüzum görmeden getirip sunduğu bir telhis ( 1 ) , halkın son derece gücüne gidecek bir kepazeliği haber veriyordu. Bu kepazelik bir deniz faciasmdan ibarpt olup şu biçimde vukua gelmişti: îsyan halinde bulunan Sakız adasında muhafız Türk askerile ihtilâlciler yaman bir mücadele geçiriyorlardı. Muharib Türklerin sayısı iki binden azdı. Ihtilâlciler ise yirmi binden artık olup Sisamdan, Kıbrıstan gelme yüz kadar gemileri ve birkaç batarya topları vardı. Aradaki sayı farkını kaleye kapanan Türklerin hamaseti te lâfi ediyordu. (Arkası var) (1) Osmanlılar devrinde sadnazamlarm padlşahlara yazdıkları tezkerelere <telhls» denirdi. ( Şehir ve Memleket Haberleri J Siyasî icmal Kalikratyada devrilen Eski Fenerler şirke Uyuşturucu maddeler Fransanın vaziyeti ti müdürü gitti inhisarının bir kararı «Allahın Gölgesi» mustarib! kamyon şoföıü adliyede Müstahsilin matlubatı, 41 Yazan: M. TURHAN TAN gelmekte olan bir kamyon. dikkatsizlik ve tedbirsizlik neticesi Kalikratya mevkiinde devrilmiş ve yolculardan Ali isminde biri kaldınldığı hastanede ölmüş, birkac kisi de yaralanmıstı. Vak'ayı müteakib kamyonun şoförü Koço fevkif edilmişti. Dün, Ağırcezada bu vak'anm muha kemesine başlanmıştır. Reis Refik, tahkikat evrakının okun masım müteakib suçlu Koçoya ne diyece&ini sordu. Koço vak'ayı şöyle anlattı: « Lüleburgaza peynir almak için gitmiştim. Alamadım. Boş dönüyordum. Silivriyi geçtikten sonra Haramidere denilen yerde bir Kıptı ailesi kamyona işaret etti. Durdum. Alpulludan yaya geldiklerini, çok yorulduklanm söyle diler. Kamyona almamı rica ettiler. Ben de acıyarak aldım. Tam Kalikratya mevkiinde karşıma bir araba çıktı. Beygirler korne sesinden ve yahut kam yondan ürkerek üzerimize doğru gel diler. Kamyonu daha sağa almak is tedim. Fakat kenarda hendek varmış. Ön tekerlekleri hendekten kurtardım. Fakat arka tekerlekler hendeğe tesadüf etti. Kamyon devrildi. Araba birdenbire önüme çıktığı için fren yapmama im kân yoktu. > Bundan sonra, suçlunun ilk tahkikattaki ifadesi, Emrazı Akliye ve Asabiye hastanesinin raporu, Adliye tababetinin raporları okundu. Şahid olarak dinlenen terzi Ispiro. Koçonun kamyonile dönerken Kalikratya mevkiinde karşılarına anî olarak bir araba çıktığını, bu vaziyette Koçonun fren yapmasına da imkân olmadığım söyledi. Diğer iki şahid bulunamadığından tebligat yapılamamıştı. Bunu müteakib suçlu istida ile kefalete rapten tahli yesini istedi. Heyeti hâkime, adresi bulunan şa hidlerin istinabe suretile ifadelerinin alınması için talimatname gönderilme sine ve hâdise hakkında rapor veren seyrüsefer fen memurunun şahid olarak celbine ve tahkikat henüz inkişaf etmemiş olduğundan tahliye hakkın daki talebin reddine karar verdi. irketi urgum müdürü M. Jupyen Lafe riyer dün akşamki ekspresle Parise hareket etmiştir. Mütarekede Istanbulda bulunan Ernest Rönan adındaki Fransız zırhlısınm umandanı bulunan M. Lafariyer, dün kendisile görüşen bir muharririmize şunan söylemiştir: « Mütareke devrinden bahsetmiyeim. Tekaüde sevkedildikten sonra dost olarak Türkiyeye geldim ve Fenerler şirtetini idare ettim. Son zamanlarda şirket ükumete geçince, artık burada yapacak şim kalmadı. Memleketime dönüyorum. Türkiye hakkındaki intıbalanmı soruyorunuz.. Bilmem ki ne diyebilirim... Türkiye tabiî güzelliğile mükemmel bir sey ah memleketidir. Fenerler şirketi işini Lâhi adalet divanına götürmek istediğinize dair çıkan aberler doğru mudur? Bu husustaki düşüncelerimi aid olduğu makamlara bildirdim. Şimdi artık irketin müdürü olmadığıma göre, sualinize cevab verecek vaziyette değilim.» Almanyanm Türkiye sefareti ataşe militeri binbaşı Rote, dün, merhum Orjeneral Cevadm kabrine giderek Al man ordusu namma, 18 mart kahramanının manevî huzurunda eğilmiş ve mezanna bir çelenk koymuştur. Kuleli Askerî Lisemizin 1330 mezunları, 18 mart günü Ankara Ordu evin de toplanarak, kahraman ordunun şerefli varlığında yer almalarmın 24 üncü yıldönümünü kutlulamışlardır. Kıymetli subaylarımızı biz de tebrik ederiz. MÜTEFERRİK Merhum Orgeneral Cevada Alman ordusunun ihtiramı arm kuruluşu esnasmda ellerindeki malları İnhisara vererek satışlann yüzde 30 una iştirak eden ve şimdiye ka dar iki senelik taksitlerini almış olan müstahsili. hiç beklemedikleri bir se ince ve genisliğe kavuşturacak bir kaar almaktadır. tnhisar idaresile. müstahsil arasmda vn'elce vapılmış olan anlaşmalar mu ibince bu mallann bedeli beş senede beş müsavi taksitle verilecekti. Halbuki, iyi satış yapan ve uvusturucu mad deler işini muvaffakiyetli bir devreye ;etiren înhisar idaresi, seneden sene 'e ödenmesi icab eden mütebaki tak itleri, defaten müstahsile vermeği miinasib görmüştür. U^nasturucu Maddeler tnhisar idare ine böyle bir kararı aldıran sebeb, hiç üphesiz ki, idarenin muvaffakivetli bir olda yürümesi ve iyi fiatla satış yapması olmuştur. Havalar geçen seneve nisbetle müsaid gittiğinden mahsuîün bu yıl biraz fazla olması muhtemel görülüvor. Fakat sıhhatli bir tahmin vapacak zaman henüz gelmis değildir. înhisar idaresi, geçen senelere nazaran müstahsilin daha çok lehinde olacak edbirler almak kararındadır. ADLIYEDE Bir yalan şehadet davası Bir müddet evvel beşinci asliye hukuk mahkemesinde Tahir adında birinin muhakemesinde şahid olarak dinlenen Zarohi. Eşref, Melike, Eli ve 65 yaşlannda Elisavi hakkında yalancı şahidlik suçundan zabıt varakası tutul muş, suçlular asliye birinci ceza mah kemesine verilmişlerdi. Dün başlıyan muhakemeye Eşref ve Zarohi gelmemişlerdi. Melike: < Ben yalan ifadede bulunmadım. Hakikati olduğu gibi söyledim. Başka bir şey bilmiyorum» dedi. Diğer suçlulardan Eli ve Elisavi de Melikenin bu ifadesini tekrarladılar. Muhakeme, bu celseye gelmiyen Zarohi ile Eşrefin de celbleri için başka bir güne bırakıldı. Kulelilerin ihtifali Millî bankalar umum müdürlerinin ıondrada yapmakta bulundukları ti carî temaslar dolayısile bu temasların devire müteallik kısımlarma iştirak edecek olan Maliye Vekâleti Nakid tş leri Umum müdürü Halid Nazmi, dün, Ankaradan şehrimize gelmiş ve akşam da ekspresle Londraya müteveccihen ŞEHİR tSLERl hareket etmiştir. Halid Nazmi, dün öğleden sonra Kambiyo borsasma gelerek Et fiatları ipka edildi burada bir müddet meşgul olmuş ve Et fiatlarmı tetkik eden komisyon Borsa komiseri Ihsan Rifatla görüş dün toplanmış, fiatların tebdilini icab müştür. ettirecek bir sebeb mevcud olmadığınUzüm Kurumu başkanı dan tatbik edilmekte olan fiatlar ipka eşehrimizde dilmiştir. lîctısad Vekâleti Üzüm kurumu baş Haydarpaşa geçid köprüsü kanı İsmail Hakkı, Izmîrden şehrimize Haydarpaşa geçidinde Nafıa Vekâle gelmiştir. îsmail Hakkı, burada kurutile Belediyenin müştereken yaptıra ma aid işler etrafmda temaslarda bulucağı köprü için Vekâletin yeni sene nacaktır. bütçesine tahsisat konulduğu BelediyeSanayi Umum müdürü ye bildirilmiştir. Buna aid projeler esaİktısad Vekâleti Sanayi Umum müsen evvelce hazırlanmış olduğundan Be dürü Reşad şehrimize gelmiştir. Reşad lediye de masrafa iştirak etmek suretile burada sanayi işleri üzerinde bazı tetyakında inşaata başlanacaktır. kikler yapmaktadır. Nakid Işleri müdürü Londraya gitti Katil Eminin yüzündeki yara izleri Karısı Zehrayı, kaynatası Hasan Çavuşu bıçakla öldüren ve ustası Mehmedi de yaralıyan garson Emin, pazar günü yapılan ilk sorguyu müteakib tevkif edilmişti. Emin, sorgu esnasmda ustası Meh med tarafmdan dövüldüğünü iddia ederek muayenesini istemişti. Dün, Adliye tababetine getirilen Eminin muayene neticesinde sol gözünün altmda, burnunun üstünde darb eseri ve yara izleri mevcud olduğu tesbit edilmiştir. Tırnak yarasî, güzelliğinin boznıamış! Parmakkapıda bir apartımanda oturan Eli isminde bir kız, bir müddet evvel Adliyeye müracaat ederek, 15 ay evvel ayni apartımanda oturan Hayriye isminde birile bir mesele vüzünden yaptığı kavga neticesinde sol gözü altmdan bir tmak yarası aîdığım. fakat aradan bir hayli zaman geçtiği halde yara izi nin gecmedigini ve bu izin çüzelliğini bozduğunu iddia ederek, Hayriyenin teczivesini ve tazminat vermesini istemisti. Asliye dördüncü cezada başlıvan mubakemenin bundan evvelki celsesinde, Abidm Daver, Hüsevin Cahid ve Mesud Cemilden mürekkeb bir ehli hibre te^kiline karar verilmişti. Ehli hibre dün aslive birinci cezada tonlanmış, yalnız Mes'ud Cemil gelmedi&inden yer ine avukat Cemil Düm düz almmıstır. Ehli hibre, Elinin vüzünde vaptı&ı muavene neticesinde mevzuubahs yara izmin Elinin güzelli &ini bozmıvacak mahiyette olduğu ka naatine varmıştır. Heveti V>âkime. ehli hfKrenin kanaa tini tetkik ederek gelecek celsede ka an +°fhim edecektir. vrupanm muhtelif mıntakala nnda alevlenmiş olan vahim meseleler karşısında, Fransa ile ngiltere kat'î vaziyetlerini tayin husu unda, dahilen de büyük zorluklar karşımda kalmışlardır. Fransa, her şeyden ^ e l bütün milletin ve partilerin mütte hid ve yekvücud olmasma ve ancak bu ayede dostlan ve müttefikleri üzerinde nüfuz ve tesir yapabileceğine, ayni za manda muhalifi bulunan devletleri itidae sevkedeceğine kanaat hasıl etmiştir. Fransada son kabine buhranı Avus urya meselesinin patlak verdiği bir zamana tesadüf etmişti. Bunun için yeni kabineyi teşkile memur edilen sosyalist parisinin reisi Blum sağ ve sol, müfrit ve mutedil bütün partilerin ıştirakile millî bir kabine teşkiline çalışmıştı. Sağ partiler üsbütün yeni bir iç programı yapılma • ında ısrar ettiklerinden ve komünistlerle ş birliği yapmaktan kat'î surette imtina jösterdiklerinden mumaileyh gene solla;n grupu olan halk cephesi namına kabinesini teşkil etmiş, fakat radikal sosyalisteri memnun etmek için komünistleri kabinesine sokmamıştı. Yeni kabinenin teşkilindenberi Fransanın haricî vaziyeti fenalaşmıştır. Avus uryanın ilhakı üzerine Almanya ile îtalya hududları birleştiğinden Baltık ve Şimal denizlerinden Adriyatik ve Akdenize kadar Avrupa iki müttefik devletin arazisile ikiye bölünmüştür. îtalya Isviçreye karşı tehdidkâr bir tavır almıştır. Yani Fransanın şark hududlan dünyamn iki büyük askerî devleti tarafından sarılmış tır. Gerçi ingilizce Deyli Herald gazetesi, General Franko'nun Fransaya mücavir hududunun Alman kuvvetleri tarafından deruhde edildiğini Alman nüniformasıni taşıyan Alman zabit ve askerleri Fransa hududundaki îrun mevkii müstahkemini resmen işgal ettiklerini hududdaki askerî noktalarda ve köprülerde üniformalı Alman zabitleri ve askerleri Fransızlann karşısında mevki almış bulunduklarını yazmışsa da bu haber teeyyüd etmemiş tir. Bununla beraber Fransa, Ispanya tarafından da tehdid edilecek vaziyet hâ dis olmaktadır. Çünkü, General Fran ko'nun Aragon cephesinde Akdenize doğru yaptığı taarruz sahile kadar iler ediği takdirde tecrid edilmiş bir hale geecek olan Katalonya kolayca i?gal edilecektir. Fransa, Almanyayı tecrid edeyim ve Italyayı da yalnız bırakayım der ken kendisinin Avrupadaki ana memleketi kadar her cihetten Almanya ve Îtalya tarafından muhasara edilmiş oluyor. Şimdi Fransa Pirene dağlarında ikmci bir Majino hattı tesisine hazırlanıyor. Bu yeni müdafaa hattının inşası, Almanya. îtalya. hatta Isviçre ve Belçika hududlanndaki mevcud istihkâmlarra takviyesi ve alelumum kara ve hava ordusunun ehemmiyetli derecede artmlması yeniden fevkalâde masraflar ihtiyar edilmesine ve milyarlara baliğ olacak mun zam tahsisat almağa muhtacdır. Bu masrafların temini maksadile halktan istikrazlar ve vergiler alabilmek için kendisine itimad ve emniyet telkin etmek icab ediyor. Lâkin bunu ancak millî bir kabine yapabilecektir. Blum, millî kabinenin iş başına gelmesi için tekrar sol partiler nez dmde teşebbüslere başlamıştır. Fransada bütün millet. böyle fevkalâde bir zamanda millî kabinenin idaresi ve rehberliği altmda bulunmağa şiddetle ihtiyac duymaktadır. Lâkin parti düşünceleri buna gene engel olmaktadır. Blum şimdiye kadar elde edilen içtimaî kanunlara doku mılmıyacağma ve faşistliğin kuvvet bulmasına fırsat verilmiyeceğine bir zamân olarak millî kabineye kendisinin riyaset etmesinde musırdır. Yani sol partiler bunu istiyorlar. Sağlar ise partilerin haricinde yahud bitaraf bir Başvekilin riyasetinde büsbütün yeni bir programla millî bir kabine kurulmasında ayak dire ve inkılâbın bütün Türk milletinin ruh ve şuurunda tam manasile yerini bulduğunu »arahatle, kuvvetle göstermiştir. O gün, emsalsiz bir kalabalık, muhtelif istikametlerden, muhtelif vasıtalarla Menemene gelmişti. Bu meyanda Parti £e gendik heyetleri de yardı.» Merasim parak ispirto fiatlarının inmesinden sonra hasıl olan vaziyet üzerinde görüşmüşlerdir. Kolonyacılar, bu konuşmalar neticesinde ispirtonun serbest satışmın bilhassa muamele vergisi kacakcılığı Kimya enstitüsü için haklı bakımından doğurabileceği mahzurla rın nazarı itibara alınması ve ellerindeendişe ki stoklarm da dahili hesab edilmesi icin Cağaloğlunda Üniversite Fen Fakül Vekâlete müracaate karar vermişlerdir. tesine bağlı kimya enstitüsünde üç, Emniyet erkânı arasında dört defadır yangın çıkması, o civar yeni tayinler halkmm endişe ve şikâyetini mucib olMenemende yapılan Kubilây ihtifali muştur. İtfaiye de tetkikat yaptırmak Fatih Emniyet âmiri Tahsin Muha tadır. Bu hususta alâkadar makamlara Emniyet kaçakçılık bürosu sefligine Emniyet kaçakçılık bürosu şefi Tahir icab eden müracaatler yapılacaktır. Zülkadiroğlu beşinci şube müdür muaDENtZ tSLERÎ vinliğine, ikinci şube müdür muavinlerinden Cevad Önek, Fatih Emniyet âAntrepo ihtiyacı mirliğine tavin olunmuslardrır. Liman idaresi, son zamanlarda ye Samatya Başkomiseri Muzaffer Bal niden şiddetle hissedilen antrepo darlı tur Beyoğlu merkez başkomiserligine ğına bir çare bulmak için İstanbul sa ikinci şube ücüncü kısımdan komiser hillerinde antrepo olabilecek binalar a Rahmi Bakırköv, tNküdar teftis komi ramaktadır. Kabataşta iskele yanında seri Faik Bevoğlu, Bakırköy komiser Men'i mu^Veme kararı ki bina kiralanmıştır. Yeni yapılan Enver Üsküdar, Üsküdar komiseri Lâald*lar Mumhane antreposunun da ihtiyacı mi Evüb. Eyüb komiseri Hulusi Bevoglu Bevoğlundaki Ankara pastanesi bunmerkezleri komiserliklerine naklo^n karşılayamıyacağı anlaşılmaktadır. dan bir müddet evvel, içinde eroin kul muşlardır. Bir sandal battı lanan müsteri bulnnduSu icin kanatıl Atina elçimiz mıstı. Pastane sahibleri bu defa bu suçDün öğleden sonra havuzdan çıkan Balkan Antantı konsevi toplantıs tan men'i muhakeme kararı almıslar bir römorkör, içinde bir yolcu bulunan Kasımpaşa iskelesine mensub bir san münasebetile memleketimize dönen A ve pastaneyi birkaç gün e\'vel yeniden tina elçimiz Rusen Eşref bugün mahall açmışlardır. Menemende yapılan Kubilây ihtifaline gönderilen çelenkler dala çarpmıştır. Çarpma neticesinde Izmir (Hususî) Kubilâyın abidesi de, Izmir Valisi namına muavin Cavid, sandal batmıştır. Bir yolcu ile sandalcı memurivetine hareket edecektir. KÜLTÜR tSLF.Rl dibinde yapılan son ihtifal, Cumhuriyet Manisa Valisi Lutfi Kırdar, yığınlarla kurtarılmışlardır. «Asrî Peygamber» Ankaraya münevver, doktor, avukat ve muallim toplanmıştı. Abideden itibaren dağın eteklerine kadar insan dolmuştu. Kubi lây, böyle bir hava içinde anıldı, yaşatıldı ve coşkun tezahürlerle Cumhuriyet ve inkılâb için milletçe ölmeğe and içildu Gümüşsuyunda Mühendis mektebi önünden aşağı inen caddenin asfalta çevrilmesine karar verilmiştir. Bunun için yolun tanzimine başlanmıştır. Yakında asfalt işine de başlanacaktır. Kolonyacılarm içtimaı Gümüşsuyu yokuşu asfalta Kolonya ve ıtrıyatçılar, dün sabah çevriliyor Millî Sanayi Birliğinde bir toplantı ya mişlerdir. Muharrem Fevzi TOGAY Malullerin Emlâk Bankasmdan şikâyetleri Emlâk ve Eytam Bankasma maaşlarını kırdırmakta olan askeTÎ maluller den birkaç kişi dün matbaamıza gelerek bize bazı şikâvette bulundular. Malul ler, maaş cüzdanlarının kırdınlması işine martm 20 sinden itibaren başlana cağı evvelce ilân edildiği halde şimdi, bankanın bu işi bazı eşhasa hasrettiğini, birçoklarma para verilmediğini, banka memurlannm ashabı müracaate fena muamelede bulunduklarını, yapılan bu muameleden çok müteessir olduklarını sövlediler. Üç seyyah vapuru Martın 27 sinde limammıza üç sey yah vapuru gelecektir. Ekserisi Almanlardan mürekkeb olan seyyah kafile leri, Istanbulu gezdikten sonra Bursa ve Yalovayı da ziyaret edeceklerdir, j 15 milyon İngiliz liralık sermayeli bir teşkilât namma muhtelif memleket lerde ticarî ve iktısadî tesebbüslerde bulunan asrî peygamber Kanadalı M Ryzwick hükumetimizle de temaslarda bulunmak üzere Ankaraya gitmiştir. gitti Ortamekteblerde muallim namzedi olarak çalıştırılanlar, henüz aylıklarmı alamamışlardır. Bunlar, alâkadar ma kamlara müracaatle istihkaklarının verilmesini istemişlerdir. Muallim namzedlerinin aylıkları Cumhuriyet Nüshası 5 kuruştur Abone şeraiti Senelik Altı ayhk Üç ayhk Bir ayhk Türkiye Haric icin icin 1400 Kr. 2700 Kr. 750 > 1450 » 400 » 800 » 150 a Yoktur

Bu sayıdan diğer sayfalar: