CUMHURIYET 17 Mart 193S Küçük j hikâye j Beş sene sonra bütün bozulmustu. Ağzı kupkuru ıdi. İnik perdelerin kararttıgı oda ruhuna büsbütün kasvet çöktürmüştü. Güç halle yerinden kalktı, storlardan birini actı. Yağmur durmustu. İhtimal soğuk da kesilmisti. Birbirinden ayrılmış olan iki bulut parçasının arasından sızan hafif bir ısık yüzüne kadar aksetmisti. Bu manzara onun bedbin ruhuna biraz ümıd serper gibi oldu. Derhal ahizeyi eline aldı. Evvelâ merkezdeki genc kızla, sonra kapıcı ile konuştu: Beni kimse aramadı, degil mi? Eminsiniz ya.. Peki, teşekkür ederim. Necib Kervan o aksam Avrupada uzun bir seyahate çıktı. Tuttuğu vekil kısa bir zamanda isi halletmis, mahkemeden talâk kararı almakta gecikmemişti. Günler ne çabuk geçiyor.. Beş sene, dile kolay, tam beş sene olmuştu. Necib Kervanla Feridenin ayrıldığı.. Bu senebasında «Palas Otel» in salonunda birbirlerine tesadüf etmesinler mi? Amma her ikisi de hayatlarını yenibastan tanzim etmişler, yeni birer aile kurmuslardı. Necib Kervan daha mütsvazı, ve teslimiyetkâr bir kadınla evlenmi?ti. Feride kemanî Şekib, ressam Ali Pıtrak gibi adamların sosyetesinden çekilmiş ciddî, ağırbaşlı bir koca bulmuştu. Necib Kervan eski karısında fazla bir değisiklik görmedi. Hâlâ genc ve güzeldi. Fakat yüzünde derin bir üzüntünün yarı mahsus çizgileri görünüyordu. Ruhlannı kaplıyan ilk heyecan ve halecan dalgaları gectikten sonra bir fırsatını bulup derdleştiler. Feride sesine sitemli bir ahenk vererek: Beni yüzüstü bırakıp kaçtığma yanmıyorum, dedi, fakat evi terkettiğin ilk aksam otelden yanına alıp gittiğin kadın kimdi, onu ögrenmek istiyorum. Necib şaşırdı: Yanımda kadm filân yoktu.. Yalnızdım.. Kabil değil.. Eve döniip de hizmetçiye bıraktığm mektubu okudugum dakikadan itibaren «Palas Otel» e belki yüz kere telefon ettim. Fakat her defa sında: Necib Bey yanındaki hanımla birlikte oteli terketti. Cevabmı aldım. Necib biraz düşündükten sonra: Bu, ancak şu suretle izah edilebilir, cevabını verdi, o gün muhakkak ki otelde bir baska Necib daha vardı. Garib tesadüf hayatımızda çok mühim bir rol oynadı. Süvarilerimiz Yakında Avrupaya giderek müsabakalara iştirak edecekler Kaç yıldır, Avrupanm muhtelif şehirlerinde yapılan atlı mâni müsabakala rmda büvük muvaffakıyetler kazanan kıymetli binicilerimiz, yakında yeni bir sevahate çıkacaklardır. Güzide süvari s'jbaylarımız bu ilkbaharda Nis, Roma, Liisern ve Varşova'da yapılacak beynelmılel ath mâni müsabakalarma iştirak edeceklerdir. Gidecek heyete sihari binicilik okulu komutanı kurmayyarbay Cevdet riyaset edecektir. Heyette, geçen yıllarda mü teaddid binncilik ve ikincılık kazanan en kıymetli ve tecrübeli subaylanmız bulunacaktır. Müsabakalara girecek hayvanlarm saysı da, şimdiye kadarki kosulara iştirak eden atların sayısından fazla olacaktır. Bunlar arasmda geçen sene Fransada satın alınan ve Londra yanslannda birinci selen kıymetli atlar da dahıldır. Ekipimiz, kapalı ve açık manejlerde mütemadî bir gayretle çalışarak müsa bakalara hazırlanmaktad'.r. RADVO Cek Oki nasıl komik oldu? Makiyajcı: «Aman, dedi, sakın yüzünüzün hatlarını değiştirmeğe kalkmayınız, pek tuhaf bir suratmız var!» Cek Oki Amerikanın en büyük ko miği olduğu gibi bütün dünya sinema seyircilerinin de pek sevdığı bir aktördür Gecenlerde bir mecliste nasıl olup da komikliğe intisab ettiğini kendisine has bir incelıkle anlatmıstır. Amerikan gazete lerinden naklen biz de bunu iktibas ediyoruz: Küçük bir kasabada, basit esprilere saatlerce kahkaha ile gülen, ince nüktelere ihtiyac hissetmeden gönüllerini eş lendiren bir halk tabakası arasında büyüdüğümden midir, nedir, küçüklüğümde de tuhaf lâkırdı söylemeği, gülünc ha reketler yapmayı severdim. Mektebi bitirip de hayata ilk atıldığım zaman bankerlik ve sarraflıkla mesgul olan bir mü esseseye girdim. Oradaki halim kücüklii ğümdeki vaziyetimden daha komik ve gülünc oldu. Nicin? Sebebi gayet basit.. Etrafımdaki memurların hepsi zeki ve faal insanlardı. Çok düsünüyorlar, muhakeme ediyorlar ve derhal icraat sahasına geçiyorlardı. Ben ise, çok ağır dü$ünen ve o derecede de agır hareket eden bir adamım.. Onların arasındaki müskül vaziyetim beni çok tuhaf bir hale soku yordu. Bereket versin, benim bu tuhaflıgım diger arkadaşlanmm bana yardım etmesini mucıb oluyor, bu suretle islerimi yapar gibi görünüyordum. Yoksa halim berbaddı.. Tembelliğim ve agırlığımla beraber komikliğim ve tuhaflığım da patronların kulağına gitmis, direktör bir gün beni odasma çağırttı: Levis, dedi, o zaman ismim he nüz Levis'ti sen çok fena bir memursun, fakat ayni zamanda çok nüktedan ve tuhaf bir delıkanlısm.. Yakında bir hayır cemiyeti menfaatine bir müsamere vere ceğiz, o müsamerede sen de mühim bir vazife alacaksın!. Taksinin ılık havasile otelin sıcak holii arasındaki kısa rüzgârh ve döndürücü mesafeyi bir hamlede geçen Necib Kervan, asansörde sabırsızlanıyor, bir an evvel odasma girip yalnız kalmak istiyor du. Kapıyı acan kat uşağınm önünden hızla süzülerek içeriye dalan yeni misafirin gözleri evvelâ gece masasınm üstündeki telefon makinesine ilişti: lyi, dedi, beni biraz sonra bir hanımm araması ihtimali var.. Merkezdeki kıza haber verin, beni çabuk bulsun!.. Uşak çıkar çıkmaz, paltosunu ve şapkasmı bir kenara fırlatan Necib Kervan yumuşak kadife koltugun üstüne kendislni dar attı. Tam karşısına akajo eîbise dolabının büyük endam aynası isabet etmişti. Orada titriyen ellerinin, ayaklan Din, sararmış yüzünün akislerini açıkça görüyordu. Sade asabilesmiş değildi, büyük bir buhran geçiriyordu. Fakat Ferideye adamakıllı bir ders verebilmesi için bu üzüntüye ve bu işkenceye hiç olmazsa kısa bir zaman katlanması lâzımdı. Evet.. Belki ortada henüz kat'î birsey yoktu. Fakat karısının günden güne kendisinden uzaklastıgını hissediyordu. Ar tık eskisi gibi başbasa oturmaktan zevk almıyor, mütemadiyen gezmek, eğlen mek, misafir kabul etmek istivordu. Birkaç kere aralannda bu yüzden gürültüler, kavgalar olmu3, kemanî Sekib Ozbek ressam Ali Pıtrak gibi don Juan tanınmıs tiplrrin bir daha yuvalarının eşiğini atlamalarına muvafakati olmadıgını açıkça haykırmıştı. Fakat dinliyen kim? Ya öyle mi?. î$te, ben de böyle yaparım! Demiş, hiddetle oturup o anda evde bulunmıyan karısına hitaben şu pusulayı yazmı$tı: «Bana karşı gösterdiğin ihmalkâr vaziyetlere artık tahammül edemiyeceğim, fakat yaptıklarına pişman olur da gene müsterek hayatımızm devamını istersen bana «Palas Otel» e saat sekize kadar telefon et.. Ondan sonra imkânı yok, hiçbir yerde bulamazsın. Allaha ısmarladık!» Necib Kervan, uyandığı zaman geceyi nerede geçirmi? olduzunu uzun uzun düsünmeğe başladı. Yatak hiç bozulmamıştı. Kendisi odaya ilk girdi&i zaman oturduğu kadife koltugun üstünde bıtkin \e perişan geriniyordu. Şimdi vavas yavaş hatırlıyordu. Otelin Amerikan ba rında hiç durmadan içmişti. Niçin? Niçini var mı ya? Karısından telefonla beklediği özür dilemenin zuhur etmediğini görünce ümidi kesmis, Feridenin de bu aynlışı canına minnet bildiğine kail ol mustu. Fakat ya o bara indikten sonra telefon ettiyse.. Sarhoş olduğu icin ayılıp konuşamadıysa.. Sinirleri alkolün tesirile büs Rn aksamki orosfram j ANKARA: 12,30 muhtelif plâk nesriyatı 12,50 plâk: Türk musikisi ve halk şerkıları 13,15 dahili ve harıcî haberler 18,30 piâkla dans musikisi 19,15 Turk musıkısı ve halk şarkıları (Makbule Çakar ve arsa daşları) 20 saat ayarı ve arabca neşrlyat20,15 plâkla Çardaş Furstın opereti 21 konferans: Selim Sırrı Tarcan 21,15 stüdyo salon orkestrası 22 ajaas haberleri 22,15 yarmki program. İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 havadls 13,05 plâkla Turk musikisi 13,30 muhtelif plâk neşrıyatı 14 son 17 In kılâb tarıhi derslerı: Universiteden nak len Y. Hikmet Bayur 18,30 çocuk tiyat rosu (Dostlarımız) 19,15 spor musahabeleri Eşref Şefık 19,55 borsa haberleri 20 Nıhal ve arkadaşları tarafından Turk musikisi ve halk şarkıları 20,30 hava raporu 20,33 Omer Rıza tarafından arabca soylev 20,45 Bimen Şen ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarkıları, saat ayan 21,15 Badife ve arkadaşları tarafından Turk musikisi ve halk şarkı ları 21,50 orkestra 22,45 ajans haberleri 23 plâkla sololar, opera ve operet parçalan 23 20 son haberler ve ertesi gunun prograrru 23,30 son. VIYANA: 18,30 MUSİKİ 19 karışık yayın 20,30 MUSIKI 21,10 MUSİKILI PIYES iLeo Fal) m 21,40 gramofon 22,05 AVRUPA KONSERİ drlândadan) 23,05 DANS MUSIKISI 23 15 hava ve saire 23.25 DANS MUSIKISI 24 haberler 24,05 danî musikisi. PEŞTE: 18,05 karışık yayın 20,05 MACAR ŞARKILARI 21.03 konferans 22,05 Avrupa konseri drlândadan) 23 05 haberler 23 30 ORKESTRA KONSERİ 1,10 haberler. BÜKREŞ: 18,05 DANS MUSİKİSİ 19,05 kitablara dair 19,20 DANS MUSIKISI 19 55 konferans 20,10 PIYANO KONSERİ 2C40 ŞARKILAR VE OPERA PARÇALARI 21.20 KONSER: Dvorak, Hendel, Haydn ve Mozart'ın eserleri 23,05 gramofon, haber * ler. VARŞOVA: 18,20 EGLENCEIİ KONSER 18,55 karışık yayın 22,05 AVRUPA KONSERİ (Irlândadan) 23,05 edebî yayın 23,20 İtalyan şarkılan 23,55 haberler. LONDRA: 18,05 HAFİF MUSİKİ, ŞAN VE MUSİKİ 19,05 çocukların zamaru 20,05 «Nur topu ve yedi cüce» fllml 21,05 haberler, röportaj ve musikisi 22.05 AVRUPA KONSERİ drlândadan) 22,45 DANS MUSİKİSİ 1,35 gramofon, haberler. Cek Oki Tabiî memnuniyetle kabul ettim. Seyirciler arasında kopan çılgmca alkış temsilde fe\kalâde muvaffak olduğuma bir delıldi. Bunun üzerine derhal istifayı bastım, tiyatroya intisab ettim. Bugün tasıdığım Oki ismini de ne münasebetle kendime taktım, biliyor musunuz, tiyat ronun direktörü kendisile ilk görüştügüm jçün bana: İsmini değiştir! dedi. Ben de: Okey diye cevab verdim. Hah.. dedi, buldum, adm Oki olsun! Maamafih, bu ilk tecrübelerde kâfi derecede komik olduğuma pek fazla kanaat getinnemiştim. Fakat sö'zümün ve hareketlerimin o zaman figüranların arasında bulunan güzel bir genc kızın, Joan Kravford'un da hosuna gittiğini görünce kendime itimadım büsbütün arttı. Makiyajcı da yanıma geldi. Elimi sıkıp beni tebrik ettikten sonra: Aman, dedi, sakm makiyajla yüzünüzün hatlarını bozmaga kalkmayınız, çok tuhaf bir suratınız var!.. O nasihati hâlâ tutuyorum.î» Adliyeye verilmedi Güzel San'atlar Akademisi profesörlerinden Ayetullahm idare ettiği oto mobilin llhan isminde 14 yaşında bir çocuğa çarparak yaraladığı, çocuğun hastaneye vatırıldığı. profesörün de Adliyeve verildiği yazılmıştı. Halbuki çocuk berelenmiş olduğun dan hastaneye yatırılmasına lüzum görülmemiş, profesör de Adliyeye veril memiştir. Arazi tahriri komisyonları İki sene evvel arazi tahriri için te şekkül etmiş olan komisyonlar mesai lerini bitirmek üzeredirler. Belediye. 938 senesi arazi vergisini bu komisvonlarm yaptıkları tahrire istinaden tahsil edecektir. Veremle Mücadele cemiyetinin insanî bir hareketi İstanbul Veremle Mücadele cemiyeti tarafından Eyübde veremlilere mahsus olmak üzere hususî bir surette inşa edilen dispanserin noksanlan ikmal edil miş ve calışmak üzere faalivete başla mıştır. Cemiyet, Eyüb ve civan halkından \ereme tutulanlan muavene ve tedavi edebilmek için dispan^ere müte * hassis bir tabib ve bir hastabakıcı tavin etmiştir. Dispanser pazardan maada her gün açıktır. Cemiyete müracaat eden hastalardan muhtaç olanlara meccanen ilâc, tereyağı, balıkyağı vermek sure İkisi birden kahkaha ile güldüler. Fa tile yardımmı büyültmeğe de karar verkat bir dikkatli bakan olsa gözlerinin ke miştir. Cemiyetin bu insanî hareketi her narlannda teessür yaşlarının belirdiğini türlü takdirin fevkindedir. görebilecekti. Nakleden: Sinemacılığın, filimciliğin H A R i KA S I Ahmed Hidayet r Bir iki satırla NÖBETÇİ ECZANELER Bu gece şehrimizln muhtelif semtlerln deki nöbetçl eczaneler: istanbul ciheti: Eminönünde (Beşir Kemal), Alemdarda (Sırrı Raslm), Kumkapıda (Cemll), Ku çukpazarda (Hüseyin Hulusi), Şehzadebaşında (Hamdl), Fenerde (Emilyadl), Karagümrükte fFuad), Şehremininde (Nâ zım), Aksarayda (Sarim), Samatyada (Eroıitas), Bakırköyde (Hllâl), Eyübde Arif Beşer) eczaneleri. Beyoğlu ciheti: Kurtuluşta (Necdet), Takslmde (Tak sim), Istiklâl caddesinde (Kanzuk), Yenlşehirde CBaronafcyan), Bostanbaşında (Itimad), Galata Mahmudiye caddesinde (İsmet), Kasımpasada (Mueyyed), Haskoyde (Nesim Aseo), Ortaköy, Arnavudkoy, Be bek eczanelerl. Kadıköyde İskele caddesînde (Sadık), Yeldeğirmeninde füçler), Usküdarda (Merkez), Büyükadada fHalk). Heybelladada (Tanaş), Beykoz, Paşabahçe, A. Hısar eczanelerl. •jf Rober Taylor'un çevirmiş olduğu «Büyük feragat!» filmi geçen gün Londradaki Pıkadılli kilisesinde birçok bü yük rütbeli ruhanilerin huzurunda gösterilmistir. Rober bu suretle kendisi için çıldıran daktilo ve satıcı kızlardan sonra yeni bir perestişkâr kütlesi daha kazanmış. oluyor: Kilise halkı!.. Maamafih kiliseye kabul edilecek filimler sade Rober Taylor'unkilerden ıbaret kalmıyacaktır. Bundan sonra paskalyaya kadar her hafta persembe günleri Pikadilli kilisesinde münasib bir fi lim oynatılacaktır. MAHKuMLARI ( Fransızca sözlii ) Z EN D A Baş rollerde: KOLMAN KAROL BUAKŞAM i P E K sinemasında Senenin en büyuk aşk heyecan ve kahramanlıklar filmi 6OZDESİ TÜRKÇE YENİ ve TARIHÎ Türk MİHRACENIN SöZLÜ musiki^i RONALD MADELEİNE D O U G L A S F A i R B A N K S Jr. Bu akşam S A R A Y E •Jc Tatil müddetini geçirmek üzere memleketi Norveçe gelmiş olan Sonya Heni'nin Holivud'a döneli henüz pek fazla bir zaman olmadığı halde artist vatanına yeni bir seyahat yapmak istemektedir. Fakat bu seyahati diğer vasıtalarla değil, tayyare ile icra edecektir. Işin garibi, bu karan ilham eden, Sonya'nın son çevirdiği filimdir. Adı «Happy Lan ding» olan bu kordelâda bir tayyareci Parise gitmek üzere yola çıkhğı halde yanlışlıkla Norveçe inmekte ve orada gayet sevimli bir köylü kıza rasgelmekte dir. O köylü kız tabiatile Sonya Heni •Jr «Garib bir adam!» ismindeki den baskası değildir. Fransız filmi bitmiştir. Bu kordelânm Jf Fransız muharrir ve rejisörü îv Mibasrolünü meşhur aktör Remü oyna maktadır. Remü bu filimde iki şahsiyeti rand çevrilmelerine nisan ve haziran aybirden temsil etmektedir. Diger artistler lannda başlanmak üzere «Tehlikeli peVEFAT arasında bilhassa Madelen Reno, Vivi rende» ve «Geldiğinden dolayı teşekkür Bayan Firdevs Emrenin validesi Fu« yan Romans, Piyer Blansar'ı zikretmek ederim!» isimlerinde iki filim hazırla ad Emrenin kayınvalidesi Veysi ve lâzımdır. . maktadır. Vehbi Emrenin büvük validesi Bayan Esma vefat etmiştir. Cenazesi. bugün saat 12 de Nişanta şmda Rumeli caddesindeki 37 numarah evinden kaldırılarak namazı öğleyi müteakib Teşvikive camiinde kılınacak ve Evübe aile kabristanına defnedilecektir. A LB i N S ES i sineması İU BENJAMINO G'GLl de. Pek yakında S o K O r y a sinemasında Teşekkür Mustarib bulunduğum hastalığı kısa bir zamanda ve eşsiz bir ihtimamla tedavi eden bevliye mütehassısı doktor binbaşı Suphi Arına en samimî medyuniyetimi ve sonsuz teşekkürlerimi alenen sunarım. Üçüncü okul himaye heyetl başkanlığından: İstanbul 3 üncü okul Himaye kurnmuna velilerden Bay Kenan Toycan tarafından bir koyun, gene Bayan Hatice Aytöre ta rafmdan iki koyun hediye edilmek suretüe okulun fakir çocukları sevindirilmiştir. Kendilerine tesekkür ederiz. ANNABELLA'nın " İ İ t CONRAD VEİDT sJ Fransızca sözlü ve CARDINAL de RICHLlEU'nün büyük aşkını tasvir eden emsalsiz fılmini takdım ediyor, KIZIL RAHİB Teşekkür Aşkın... ihtiraslı dramların... ve tarihin bir safhası Samatya'da ŞEN SiNEMA'da : Bu?ün 2 i'üm birden RUS JAPON MUHAREBESi (Türkçe) ve GüMüŞ MAHMUZ G A Cumartesi R D E N EGGERTH MARTHA güzel ZSJTi aheser ? Tanınmış parodist DUO GABOH ile îspanyol şantöz ve dansözü guzel LUC1A LA BELLA'nın numaralanna başlamaları şerefine T Ü R K sinemasında BU AKŞAM büyük gala olarak Bayanlar; Baylar; sevenler \ / I f T / ^ D sevilenler; Herkes : ve V İV/ 1 VJI\> SARI ZAMBAK C D A M P r M T IXr\l>l\^Cl>l akşamı vereceği F E V K A L A D E S U V A R E'ye sizi d a v e t tder. Miss B Y R O N idaresindaki BENNY P E Y T O N Z E N C İ C A Z I ile bütün EGLENCE TRUPU'nun Parlak muvaffakiyetleri devam ediyor. Pazar günleri saat 17,5 da yeni numaraiarla fevkalâde matineler. Paris Üniversitesinde... Bü}ük bir aşk romanı Genc bir kız asistanm ve büyök bir doktorun heyecanlı hayatı... Terkedilen sevgili Kıskanchk • • ^ • • • • ^ • • • • ^ ^ ^ ^ ^ ^ • • • • • • • ^ Genclik Merakh Neşeli • Nefis bir Frausızca şaheser aa^iBi^H^B^HHMH^BH^iHBHIBHaa^HI AŞK İÇİN YAŞIYOR S U Z Y P R i M RENEE DEVİLLERS