7 Mart 1938 CUMHLKİVET SON Atina mekîubları Eflâtun ve roman Balzak'ın babası: «Her kıt'anın kendine mahsus bir zehiri vardır. Avrupanın afyonu da romandır» dermiş. Romanın insaniyete muzır olup olmadığmı tayinde mütereddidim. Fakat birşeyden eminim. O da roman garb ediblerinin karihasın dan çıkmıştır. Hatta romanın ilk temelini atan da Eflâtun'dur. Şöyle ki: Eflâ tun'un yazılan hep konuşma tarzında dır. Bu yazılar arasmda «Ziyafet» adını taşıyan bir eser de vardır. Eflâtun bu eserinde aşka çok ehemmıyet verir. Aşkın ferd ve cemiyet ahlâkının yükselmesine en kuvvetli âmil olduğunu söyler. Sebebini de şu suretle izah eder: «Sevda insanm tabiatinde mevcud hırsların başlıcasıdır. Şeref, servet gibi diğer hırsların hiç birinin onun kadar hattı hareketimize tesiri olamaz. Çünkü adam fena bir fııl de bulunduğu vakit baba, akraba, her. kesten ziyade sevgilisinin karşısına çık maktan sıkılır. Ancak sevgilisinin hatırı için kötü huyundan vazgeçer, ıslahı nefs eder» der. Eflâtun sevdanın çekici kuv vetini tebarüz ettirdikten sonra insanları bedenen ve ahlâkan güzelleşmeğe teşvik eyler. Hepimiz biliriz ki romanın da siklet merkezi sevdadır. Eflâtun'un «Ziyafet» kitabından ilham alan Yunan edibleri «Dafne ile Kloe» ve «Teajen ile Şarikle» adlı iki roman yazmışlardır. Roma lılar devrinde de iki romana daha tesa düf ediyoruz ki onlar da Petro'nun «Satirikor» u, Apullenin «Altm eşeği» dir. Eski çağın yarattığı romanlar bunlardan ibarettir. Hıristiyanlık Eflâtun'un aşk felsefesini kendine maletmiştir, şu farkla ki güzelliği yalnız Allahta bul muş, aşkı da ancak Allaha hasreylemiş tir. Fakat orta çağda sevda nazariyesi gene aslına, yani kadına dönmüş ve bü yük bir rağbete mazhar olmuştur. O devirde «Aşk edebiyatı» zuhur eylemiş, şatolarda «Aşk mahkemeleri» kurulmuştur. Sevda şecaat ve faziletin başlıca mesnedi tanmmıştır. «Trubadur» ile «Truver» denilen saz şairlerinin şöval yelerin aşk maceralarına dair destanlarile Bokas'ın açık hikâyeleri bu hususta bizi kâfi derece aydınlatmaktadır. MUSAHABE Frankist bir harb gemisi torpille batırıldı Dün sabah Barselon tekrar havadan bombardıman edildi [Baftaraft 1 Ind sahtiede] Bu iptidasız, sonsuz âlemde kendini kayıb eden bir daha bulamaz Yazan: HÜSEYİN RAHMt GÜRPINAR 2 Geçenlerde savuşturulduğunun ilânı bile ortalığı velveleye veren (Reinmouf 37) serserisi arza çarpsaydı ne olurdu? Herhalde kıyamet kopmazdı. İri bir futbol topu üzerine asgarı namütenahi, görünmez bir toz konmuş gibi birşey.. Küremizle onun kutru nisbetlerinden an!a şılabılen ancak budur. Kutru dört kilometro tahmin edildiğine göre bu serseri ufkumuza düşseydi Fenerbahçe ile Kmalıada arasmı doidururdu. Boğaza inseydi kanalı kapatırdı. Nekadar kısmı toprağa gömülür? Nekadar mesafelere kadar etrafında rahneîer açardı? Arz kabuğunun kalmlığı altmış, yet miş kilometro tahmin olunuyor. Haydarpaşadan Herekeye, Yarımcaya kadar süren mesafeye muadil birşey... Bu sihan her yerde birbirine müsavi değildir. Bazı mahalde daha kalın, bazısmda da ha yufka... Bolid arz sathına büsbütün gömülseydi açacağı yara altmışta yet mişte dört nisbetini alacağı için umumî zararı bir hiç olmasına mukabil mahallî hasarı maazallah büyük olurdu. Müthiş sarsıntılardan ve hava tazyikından başka sukut anındaki süratin hararete inkılâ bında bütün civarı tutuşturabilirdi. Bu asümanî belâ dünya yüzünde inecek noktayı sulhu korumağa yarar bir hesabla iyice tasarlamak zekâsına molik bulunsaydı siyasî dalaverelerin kaynak lan üzerinde infilâkla güçlükleri bir anda neticelendirir ve dünya bombacıları na da «îşte bomba buna derler!» dersinı verebilirdi! Düştüğü yerin sekenesi irin de bu felâket belki bir nimet yerine geçerdi. * * * Her mevcudun er geç mukadderi ölümdür. Tabiatin bu istisnasız nasibin den küremiz muaf değildir. Milyonlarca yıllar süren uzun hayatı elbette sona erecektir. Fakat ne suretle ölecek? Bir çarpışma neticesinde mi? Tabiî ecelile mi? Tabiî ölümü nasıl olacak bu koca dünyanın?.. .., . Kendi cismine muadil bir kütle ile çarpışınca derhal mikyaslara sığmaz bir şiddette ateş kesileceğiz. Günahkâr, se vabkâr hepimizi bir anda ayni cehen nem yutacak. Ne olduğumuzu anlamıya vakit kalmadan buhar kesileceğiz. Oruç, perhiz riyazetle secdede alın aşındıran sofular, hergün zevk ve safada kadeh tokuşturan sefihlerle hep ayni düzahın aievleri içinde kül olacaklar.. Tabiatin giinahı sevabdan ayırmak işile meşgul bır sicil idaresi yoktur. Yakın, uzak dünyalardan teleskoplarla bu müthiş kazayı seyreden râsıdlar varsa facianm tarihini kendi yıl hesablarmca ancak onlar kaydedebilecekler. * * * Küremiz, yaşıyarak bizi de sırtmda yaşatabilmesi bır takım hayat şartlarına bağlıdır. Güneşten daima ayni feyyaz hararet ve ziyayı almamız, teneffüsü müzün gıdası atmosferın mıkdarı, kım yevî terkibi, kesafeti, presisyonu ve sair yaşatma âmillerinin ayni hassalarını muhafaza etmelerı bu şartlar cümlesinden dir. Her an işliyen tabiat hissolunur ve olunmaz derecede duraksız değişiyor. Arz küresi yaradılışındanberi birçok safhalar geçirmiştir. Ve bundan öteye de geçirmeğe tâbidir. Bu toprak üzerinde bugün gördüğümüz hayat her zaman ayni halde değildi. İleri hayatın da bugünkünün ayni olmıyacağmı bu kıyastan anlıyabiliriz. IHEM n NALINA MIHINA İngiliz havacılığı ngilterenin silâhlandığım biliyoruz. İngiltere, konuya komşuya aldırmadan silâhlan bırakmaktan doğan zâfınm, büyük imparatorluğunu nasıl tehlikelere sürüklediğini gördükten sonra, hava ve deniz kuvvetlerini azamî, kara ordusunu da, bu profesyonel küçük fakat mükemmel ordunun hususiyetine uygun bir şekilde artırmağa başladı. İngilizler bir şeyi yapmağa karar verdiler mi, mükemmel yapmak âdetleridir. Bu Anglo Sakson milletinin elinden çürük iş ve tapon mal çıkmaz. İngiliz gururu buna mânidir. İngilizlerin temiz ve mükemmel iş yapmak hususundaki şöhretlerini, şu birkaç sene içinde havacıîıkta yaptıkları da bir daha ispat etmektedir. 1935 te 1350 tayyaresi olan îngiltere, 1938 nisanmda tayyarelerinin sayısmı ihtiyatlarile beraber 6280 e çıkarmak kararındadır. (2530 tayyare hizmette, 3750 tayyare depolarda ihtiyatta) Fakat, havacılıkta keyfiyet, kemiyetten çok mühimdir. Kıymetsiz binlerce tayyareyi kudretli, fakat sayıca az bir hava filosu darmadağın edebilir. Hava muharebelerinin hususiyeti, vasıtaya, silâha karadaki ile kıyas kabul etmiyecek kadar ehemmiyet verdirmektedir. Karada toprağaü gömülmek, zayıfı, bir an içinde, mahvolmaktan kurtarır. Havada yepyeni bir tayyarenin karşısında kalan eski bir uçak için mukadder olan alevler içinde yere inmektir. Onun için İngilizler, tayyarelerinin sayısmı artırırken bunları bütün ect nebi uçaklarından üstün bir kudrette yapmağa çalışmakta ve muvaffak da olmaktadırlar. İşte size iki misal: Ö ı*] Gemi şimdi, Palosburnunun 70 mil açığında alevler içinde yanmaktadır. Madrid 6 Alınan son haberlere göre hükumetçilere aid Lepanto muhribinin attığı bir torpille yaralanıp Kartaje'nin 40 mil açığında batmakta olan harb gemisi Kanarya'dır. Birkaç Frankist harb gemisi Kanar. ya'yı kurtarmağa uğrasmaktadırlar. Mürettebat kurtarıldı Londra 6 Amirallık dairesine ge len resmî malumata göre, bu sabah, Kempenfelt ve Boreas İngiliz torpito muhribleri, batmakta olan asi İspanyol kruvazörü mürettebatından bazılarını kurtarmıştır. Gene Amirallık dairesine gelen haberlere göre, Boreas mürettebatından bir bahriye neferi, bu kurtarma ameliyesi esnasında, asi lspanyol filosuna hücum eden îspanyol tayyarelerinden atılan bir bomba parçasile ölmüştür. Gene Boreas Dün sabahki hava hücuma mürettebatından üç kışi de yaralanmış Barselon 6 Bu sabah saat 6 da tır. İngiliz gemilerine hiçbir bomba düştehlike düdükleri çalmıştır. Fakat tayyamemiştir. Milli Müdafaa Nezaretinin tebliği re defi toplan şehre hücum eden dü$ Barselon 6 Millî Müdafaa Neza man tayyarelerini kaçmağa icbar etmişlerdir. reti aşağıdaki tebliği neretmiştir: «Cumhuriyet filosu, bu sabah saat 222 de Kanarya, Balear ve Alirante Servera isimlerindeki asi kruvazörlerile Palos burnunun 70 mil açığında muha rebeye tutuşmuştur. Muhriblerimizden biri tarafından atılan bir torpil ikinci düşman hattmda bulunan kruvazörlerden birine isabet etmiştir. Bu kruvazör ya Kanarya ve yahud Balear'dır. Yaralanan gemide büyük bir infilâk olmuş ve gemi yana yatmıştır. Ortalık ağarırken seri yedi büyük bombardıman tayyaresi deniz muharebesinin cereyan eylediği noktaya gitmişler ve tayyareciler alevler içinde yanan asi kruvazörün etrafmda 7 geminin dolaştığını görmüşlerdir. Cumhuriyet tayyareleri yanmakta o lan gemiyi bombardıman etmişlerdir. Bombalar geminin yanına düşmüştür. Millî Müdafaa Nazın donanmanın siyasî komiserlerine bir telgraf göndererek muharebede elde ettikleri bu parlak ne ticeden dolayı bütün donanma mensub larını tebrik etmiştir. Nazır bütün ecnebi gemilerine telsiz vasıtasile şu haberi göndermiştir: «Ispanya cumhuriyetinin Millî Mü dafaa Nazın, Palos burnunun 70 mil açığmda yanmakta olan asi harb gemisine veya bu gemiye yardım etmeğe teşebbüs edecek olan tayyarelere cumhuriyet tayyarelerinin yeniden taarruz etmesi muh temel olduğundan bu gemiye yanaşmanm tehlikeli olduğunu şimdiden haber ve rir.» madı. Onun kanında uyuyan kurd en adı vesilelerde hemen dişlerini gösteri yordu. Zaman; bu mevhum eserdir, kendi kendini durmadan yiyor, fakat mütemadiyen ihtiraslan tazeliyordu. Her an değisen hayat egoist ideallerin esaretine bağlanmaktan zevk alan bir obur. O hiç bir güne «yetişir» diyecek bir kanaatle doymadı. Hiçbir zaman bu açlığmı zevkince tatmin edemedi. Adaleti bu zev kır iştihası icabına uydurmak istedi. Ferdi ferde, milleti millete hasım eden bu illetti. Kuvvet zayıfın karşısında daima açtır. Ahlâk korkunc bir pusu oldu. İnsanî namlar altında gayri insanî ihtiraslar döğüşüyordu. Bazı şöhretlı dıplomat a ğızlarında dolaşan insaniyetseverlik, sulhperverlik tefahürleri daha hızlı vurmak için gerilemek kabilinden etrafı iğfa! oyunuydu. Bütün beşeriyet tahakkukj gayritabiî denecek avutucu hayalleri arkasından dolaba koşulmuş gözleri bağlı hayvanlar gibi dahlandı. Dinler insanları öldükten sonra diriltiyor, ef'aline göre cennete cehenneme sokuyor, ne idüğü meşkuk bu ahiret tebşir ve tehdidlerile dünyaya düzen vermeğe çalışıyor, ilme, fenne, akla uymıyan günü geçmiş ahlâkî mistik öğüdlerle yeni nesilleri güldürü yordu. * * * Medeniyet, insaniyet zehire şifa ararken zehirlemeyi daha kolay buldu. Bu suret vahşi mizacına daha uygun geldi. Yaşamanm ancak öldürmekle kabil olacağı yırtıcılık bedaheti şimdiye kadar medeniyet riyasile örtülü gibiydi. Bugün bu hayvanî hakikat kılığmdan çırılçıplak gözler önüne fırlayıverdi. Kuvvet «hak ben im» diyor. Ona muanz çıkabilecek ancak daha yaman diğer bir kuv\'et olabilir. Bu müthiş tabiat düsturunun hayata tatbikını önlemek için kanun sedleri kuruluyordu. Fakat zemane bombaları bu manialan berhava edebileceği cür'etini aldı. Kuvvetine güvenenin dünyaya sahib olabileceği durumu kar şısındayız. Öldürürsen katlinin verimile yaşıya caksın. Öldürmezsen öldürüleceksin. Bir elile cüzdanmıza, öbürile gırtlağınıza sarılan haydudun da yaşama prensipi bu değil mi? * * * Cinayetlerimizin, günahlarımızın, elemlerimizin kapanan kanlı tarih arşivlerini taşıyan arz büründüğü beyaz kefenile sonsuzluğun ebedî kışlarına dalacak. Bu mezarların mezarı kendine bir mezar aramağa gidecek. Ona son telkini yapacak imamlar, papazlar daha önce gömüldüler. O, bu mürai âyinlerden kurtuldu. * * * Küremizin ölümü son derece şiddet li ateşten ya bürudetten olacak. Güneşin harareti santigrad zaid 6,500, fezanın soğukluğu nakıs 273 derece.. Cehennem ve gayya kuyusu.. Hangisini diliyelim Allahtan? * * * Bu koca mezarın kökünde tüneyen bir baykuşun sanki ebediyetten acı haykırışı duyuluyor. Ey Adem oğulları nasıl rahat mısmız? Herkes vücudünün sığacağı kadar toprak hakkına maliktir. Son payda her ferde bu kadar düşüyor. * * * Bu iptidasız, sonsuz âlemde kendini kaybeden bir daha bulamaz. İrademizle ölebiliriz, fakat artık ayni hüviyette hiç bir irade ile dirilemeyiz.. Hayat ölüm hepsi hayal... Yoktan vara, vardan yoka bir aktarma görünüşü... Varlığa yok lukla mahiyet aldıran bir kâinat sihir bazhğı.. Matyer değişiklikleri, büyük gözbağcılığı... Dün yaptlan bombardımanın neticeri Barselon 6 Barselon'un dünkü bombardımanı neticesinde 9 kişi ölmüş, 20 kişi yaralanmıştır. Almanyanın Frankitt ihracatı Ispanyaya General Metaksas Eğer bir harb dün Atinaya döndü çıkacak olıirsa... Dost hükumet reisine her tarafta büyük tezahürat yapıldı Atina 6 (Hususî) Ankaradan dönmekte bulunan Başvekil General Metaksas Trakyanın bazı şehirlerini ziyaretten sonra bugün buraya gelmiştir. Baş vekil emsaline pek az tesadüf edilebilecek bir hararetle karşılanmıştır. lstasyonda Kralm mümessilleri, bütün nazırlar, Balkan devletleri elçileri ve elçilik erkânı, generaller, belediye reis ve azalan hazır bulunuyorlardı. Bütün işçi ve sair teşekküllerin mümessilleri de istasyonda idi. Atina ve civar ahalisi General Metaksas'ı karşılamak için muazzam bir pro gram hazırlamıştı. Binlerce, on binlerce ahali istasyon civarına toplanmış, müte madiyen Başvekili alkışlıyordu. Bu suretle bütün millet Ankara konseyinde ittihaz edilen kararlardan ve bilhassa yeni Türk Yunan muahedesinin akdinden dolayı duyduğu sevinci izhar etmiştir. Tokyoda üç suikastçi yakalandı Tokyo 6 Polis, sosyal kültürler partisi reisi M. İto Obeye karşı suikasd teşebbüsüne iştirak eden üç kişiyi tevkif eylemiştir. Enternasyonol sergi ve Japon taahhüdü Tokyo 6 Parlamentoda Prens Konoye'ye şu sual sorulmuştur: « Olimpiyadlarla beraber 1940 ta çalışacak olan enternasyonal sergi, millî seferberlik prensiplerini ihlâl etmi yor mu?> Başvekil, şu cevabı vermiştir: < Vaziyetin vehamet kesbetmesi takdirinde, Japonyanın sergiyi açmak hakkmdaki taahhüdünü geri alması ihtimali vardır.> (a.a.) c İngiliz donanmasının Akdeniz manevraları Londra 6 Amirallık makammdan bildirildiğine göre, ana vatan ve Akdeniz filolarınm ilk manevrası 7 marttan 10 marta kadar Cebelüttarıkın garbinde yaoılacaktır. İkinci manevra serisi 14 marttan 18 marta kadar devam edecektir. Akdenizde kontrol vazifesini yapan lar haric olmak üzere iki filoya mensub bütün gemiler bu manevralara iştirak edeceklerdir. ma.k şartile geliş gidiş biletlerinde pek yakında yüzde altmış tenzilât yapılacaktır. * VİYANA 6 Millî Müdafaa Nazırı, askerlik yaşını 20 olarak tesbit eden son kanun mucibince 1917 ve 1918 doğumluları askerliğe çağırmıştır. * ROMA 6 İtalya Kralı, Yemen Kralı İmam Yahyanın oğlu Prens Hüseyni kabul etmiş ve dün gece sarayda akşam yemeğine alıkoymuştur. * LASPEZYA 6 Bir İtalyan denizaltı gemisi, Tino adalarmda yaptığı dalma tecrübelerinde 83 metro derinliğe kadar inmeğe muvaffak olmuştur. * LOS ANJELES 6 Tuğyanlar bilânçosu: 159 ölü, 74 kayıb. * ROMA 6 Polonya Hariciye Nazırı M. Bek bu akşam Romaya varmış ve is tasyonda Kont Çiyano ve M. Staraçe ile hükumet, ordu ve parti mümessilleri tarafından karşılanmıştır. Berlin 6 1938 senesi zarfında Almanyanın Frankist îspanyadan yaptığı ithalât 136 milyon marka baliğ olmak tadır. Almanyadan yapılan ihracat ise 66 milyondan ibarettir. Bakiyyenin Almanyanın Frankist Ispanyaya yaptığı Bununla beraber Onaltına asırda rohizmetlere karşılık tutulması muhtemelmancılık Kont Honore Durfenin «Asdir. tre» si ile büsbütün inkişaf eylemiştir. «Astre» nin mevzuu çobanlann hayatını tasvir eder, lâkin hakikatte müellif bu vasıta ile Fransız Kraliçesi Margerit dö Valuva'ya aşkını bildirmiştir. Kont Honore Durfe'nin «Astre» si o kadar şöhret kazandı ki Paris salonlarında «güzel konuşma ve adabı muaşeret» kanunu olarak kabul olundu. O tarihten itibaren aşk fikrinin inceleştiğini, ortaya yeni yeni bahisler çıktığmı, romancılığın gittikçe genişlediğini görüyoruz. Ezcümle Ma Londra 6 Mançester'de muhafaza dam Lafayet «Prenses dö Klev» adlı bir kâr kadınlar kulübünde bir nutuk söyli psikolojik roman yazmıştı. Madam Layen Ziraat Nazın M. Morison, ezcümle fayet'in muadelesi şu idi: Kadm kocasıdemiştir ki: na sevdiği bir erkeği itiraf etmeli mi, et« Roma ile yapılacak görüşmeler memeli mi? O zamanlar bu bahis edibler de muvaffak olacağımızı sanıyorum. Biz, arasında uzunuzadıya münakaşalara sebu karan, zâfımızdan dolayı değil, fakat beb olmuştu. Onyedinci ve Onsekizinci ümıdvar bulunduğumuzdan dolayı aldık asırlarda çok kıymetli romanlara tesadüf ve bu yolda devam kararındayız. ediyoruz. Bunlann başlıcalan: Pol ve Milletler Cemiyetine gelince, bu mü Virjini, Manon Lesko, «Tehlikeli tanışessese, halen mevcud en yeni ve en büyük malare dır. sulh ve kollektif emniyet âleti olarak kalFakat asıl «roman asrı» Ondokuzunmakta berdevamdır. cu asırdır. Çünkü hiçbir devirde bu asırda İngiltere hükumeti, diğer memleketleki kadar roman yazılmamıştır. Buna delil rin gelir membalarından ve dahilî vazi olarak Paris millî kütübhanesinde mev yetinden haberdar bulunmaktadır. Eğer cud bu devre aid roman adedinin yüz obugün bir harb çıkarsa, İngilterenin butuz iki bine baliğ olduğunu söyliyebilinu galib olarak bitireceği hususunda karim. binede hiç kimsenin şüphesi yoktur. MüOndokuzuncu asırda romancılık natücadele sahasında, İngiliz milleti, hâlâ ralizm ve realizm adlarile iki kola aynldı dünya milletleri arasmda en kuvvetlisi ve ve Şatobriyan, Lamartin, Viktor Hugo, en tehlikelisidir. Balzak, Emil Zola, Pol Burje, Anatol M. Morison, sözlerini bitirirken, M. Frans, Pier Loti, Teofil Gotie, Gustav Eden'in uzun zaman kabine haricinde Flover gibi kıymetli edibler yetiştirdi. Bu kalmıyacağı kanaatini de aynca bildir gün dünyada hemen hiçbir tanınmış mumiştir. (a.a.) harrir yoktur ki hayatmda roman yazmış Lord Pört Romada olmasın. Acaba romanın bu kadar rağRoma 6 Romada İngiliz İtalyan bet görmesine sebeb nedir? Mütehassısgörüşmelerini yapacak olan İngilterenin lar iki sebeb gösteriyorlar. Bunlardan biLondra Büyük elçisi Lord Pört bugün rincisi, roman, muharririn fikirlerini açık buraya gelmiştir. anlatabilmesi için en kolay vasıtadır. İkincisi roman bir devrin karakterini, huKISA HABERLER susiyetini yaşatabilen tek usuldür. Val* VİYANA 6 Avusturyaya gelecek olan ter îskot'un orta çağı, Balzak'ın Resto ecnebilere Avusturyada en aşağı 7 gün kal rasion devn'ni yaşattığı gibi. Geçen yıl, bu tarihte, muhtelif devletIerin elindeki avcı tayyarelerinin azamî süratleri, 400520 kilometro arasmda tehalüf ediyordu. En hızlı îngiliz avcı tayı yaresi ise 480 kilometro gidiyordu. Gc çen ay, bir kişilik bir İngiliz avcı tayyaresi, 5200 metro irtifada, vasatî 657 kilometro süratle uçmuş, saatte 610 kilometro olan kara tayyareleri dünya sürat rökorunu 48 kilometro farkla kırmıştır, Bu uçuş esnasında, İngiliz tayyaresi, bütün harb teçhizatını taşımakta idi. Havanın bulutlu ve sisli olduğunu da ilâve edelim. Avcı tayyarelerinde 480 kilometrodan 657 kilometroya fırlayış çok mühim bir hamledir. İngiliz fabrikalan, şimdi bu tayyareden seri halinde yaparak İngiliz hava kuvvetlerine yetiştirmektedir. Geçen yıl, gene bu tarihte, ağır bombardıman tayyarelerinin sürati 300 420 kilometro idi. Şimdi İngiliz ağır bomba tayyareleri, hergün kolaylıkla, hatta filo halinde toplu seyrederken bile 450 kilometro yapmaktadırlar. Geçen ay, bu tayyarelerden biri 4500 metro irtifada, 462 kilometro vasatî sürat elde etmiştir. Bu da, emsali ağır bomba tayyareleri ara sında bir sürat rekorudur. İngiliz havacılığı hem sayı, hem kiy ^ met bakımmdan dev adımlarile ilerliyor< İngilizlerin damarına basanlar, bu kor • » kunc hava ordusunu hesaba katmagi unutmamalıdırlar. Ingilterenin bunu galib olarak bitireceğine şüphesi yokmuş! îngiliz İtalyan miizakereleri müspet sonunca varabilir mi? IBaşmakaîeden devam\ Gök âlimleri lekeleri gittikçe çoğalan güneşin ışığı, kalorisi azaldığmı, fezanın şuleleri berrak gene güneşlerine nisbetle onun ziyaları sararmış ihtiyar güneşler sırasına girdiğini söylüyorlar. Bu hararet, ziya hayat membaı güneşimiz tedricen sönecek, arz üzerindeki beşerî, hayvanî, nebatî hayat da bu tedricin yaşatma âmillerine menfî tesirleri nisbetinde bir betaetle yıpranarak sona erecek. Beşeriyet alesinin bu son bedbaht kafilesi iklimlerle beraber zumura uğrıyan bütün hayat şartlarımn zayıflama tesirlerine adapte Hulâsa: Eflâtun'un aşk felsefesi Av ola ola sıskalaşarak ırkî bir can çekişme rupada romancılığa dayanarak güzel d^vresi nihayetinde son nefesini verecek... konuşmağa, adabı muaşerete, edebiyatın Dünyamız kutuptan kutba buz kesile tekâmülüne, kadının seviyesinin yüksel cek... mesine hizmet etmiştir. Şaıkta ise hıris * * * tiyanlıkta olduğu gibi yalnız Allah aşkıMütemadî paylaşma kavgalarında nı, yani sofuluğu gaye bilmiş, binaena toprağını kanla suladıkları bu dünya kimleyh medrese edebiyatının dar çerçevesi senin değil, ebediyetin bir malikânesiydi. içerisinde sıkışıp kalmıştır. Yaşadı, vadesini bitirdi. Kâinat varlı Ziya Emiroğlu ğmda birkaç saniyelik ömürleri olan faniler ebediyeti benimsemişlerdi. Küçük Yunan Veliahdi balaymdan lüklerine bakmıyarak bu koca dünyaya sığışamamak davası karıncalarda döndü da vardı. Her iki cinsin hodbinliği biribiAtina 6 (Hususî) Evlendikten sonra balayı seyahatine çıkmış olan Veli rinden gülüncdü. Et ve ot yiyen insanın tıynetindeki hayahd Prens Pol'la karısı bugün Atinaya vanî yırtıcılığa medeniyet bir deva ola, dönmüşlerdir. itibarile İtalyanm Habeşistan seferini \e| zaferini tesbit ve ilân etmiş olacaktır< İtalya ile İngiltere ve Fransanın münase* betleri bu Habeşistan seferinden dolayı bozulmuştu. Milletler Cemiyetini idare eden bu devletler Habeşistan seferinde İtalyaya muarız olmuşlardı. Zaferden sonra zecrî tedbirleri kaldırmakla beraber Habeşistanm İtalyaya ilhakmı kabul etmiyorlar, M. Mussolini'nin imparatorluğunu tasdik eylemiyorlardı. Şimdiki müzakereler işte bu seferi ve bu zaferi tasdik edecektir. İtalyanm haki h olarak pek fazla ehemmiyet verdiği bu Maruf bir filozof düşünüyor: isin bu suretle bitecek olması ingiliz * Doğmak mezar yolunun ilk adımıdır. İtalyan müzakerelerinin müsbet bir soDaha umumî tabirile ölmektir. İkisinin nuncda karar kılacak olmasmm en büyük farksızlığını farkedemiyoruz. Diri biz mi sebebini teşkil etmektedir. yiz? Maddî âlemden çekilenler mi? YUNUS NADt Çünkü diri diye varhklarında ölümü taşıyanlara diyoruz. Kat'iyetle bilinen bir şey yok. Haktan doğan haksızlıklar için ikisi: ( = 0) En doğru formül işte bu.. Keyfine de bocahyoruz. İyilikler Allaha atfedi liyor. Kötülükler şeytana yükletiliyor. bak... Filozofların bu muammalı sözlerinden Fenalıkları menedemiyen iyiliklerin Al sağlam bir realiteye tutunmuş olanı da lahma çok yerde şeytamn galebesini görüyoruz. Böyle düşünmek isyan sayılı göremiyoruz. Hakikat her ne de olsa ycr. Allahı küçük düşüren bu paradoksal sevabla günah arasında bir tesavi düstutenakuzun hükmünden kaçmak için bir ru ilân edilince ahirette ne olacağmı bitck çare var.. înkâr.. îyilik fenalık na lemem amma dünyanm altı üstüne gelir.. < mile ayn ayn iki şey tanımamak... İki Nekadar hakka tapmmak istesek ruhla rmıza çöreklenmiş Hmizde birer şeytan sıni müsavi tutmak.. taşıyoruz... Daha kâfir bir filozof da şu iddiadaHÜSEYİN RAHMl GÜRPINAR dır: [*] Birinci yazı dünkü nüzhamızdadır. (Sevab=günah) ölümden sonra her