25 Şubat 1938 CUMHURtYET Almanyanın gizli hâkimi: Himmler Orduya son daıbeyi hazırlıyan da odur Geçen sene Sovyetlere Mareşal Tukaşevski'yi idam ettiren Gestapo şefi bu sefer de General Fritsch'i tuzağa düşürdü Almanyadaki son siyasî hâdiselerde ismi en fazla' geçen ve ordunun eski re jim taraftarlığı yapan erkânının uzaslaştınlması, onun hesabına bir muvaffakiyet diye kaydedilen Gestapo reisi Henrich Himmler, nasyonal sosya'ıist partisinin en emekîi mensubtarındandır. Hıtler'ın son derece itimadını kazanmış olan bu adamın bugünkü kudreti, Führer'in Münih isyanından sonraki mahbusiyetten çıkmasını müteakıb başlamıştır. Hitler, nazi partisini ikinci defa olarak mücadele sahasına çıkard'ğı zaman, kendisine ilk itimad edenlerden biri olan Himmler': de, Bavyera şubesi sekreteri ve propaganda reıs muavını yapmıştı. 1929 da, Himmler, daha o zaman yüz binlerce kişinin Führer diye anmağa başladığı Hitler'e, hem onu muhafaza et mek, hem de partinin hücum kıt'alanna icabında muavenette bulunmak üzere hususî bir teşkilât vücude getirmek istediğini söylemişti. Hitler bu teklifi kabul etti ve Himmler, 30 haziran 1934 te ve 1 şubat 1938 de Hitler'i ve onunla beraber rejimi iki defa kurtarmış olan «hususî seksiyon» ları, ilk defa olarak o zaman 1 1 kişi ile vücude getirmişti. Bursa hapisanesinDr. Galib Hakkı den kacan mevkuf Ustün kimdir ? Evvelki gece, RumelihiSerbest sütun J «Onun gösterdiği feragat kalblerde yaşayacaktır» Hacıkayyumoğulları demekle ma ruf İstanbulun en eski bir ailesine mensub olan Dr. Galib Hakkı Ustün, he kimliği, hayırseverliği ve karakteri bakımından çok yakından tetkike değer bir şahsıyettır. Tıbbın yeniliklerini bütün hayatınca takib eden Dr. Galib Hakkı, deontolojininnin memleketimizde teessüs etmesjfie, ekimlerin birbirlerine muhabbetle bağı olmalarına bütün hayatınca çalıştı. Halkın hekimlerı sevmesi ve mütatabbiberin elinden kurtulması için her fırsattan stifade etti. Hayırseverlik, diğerkâmlık, Galib Hakkmın en büyük vasfıydı. Mektebden ıktığı 1899 senesinde yalnız olarak haır işlerile çalışmağa başladı. 1903 te bir arkadaşile birlikte koyduğu onar para ile kurulan «Topkapı Yoksullan Yardım kurumu» sayesinde bu yardımlar inişaf etti. 1925 senesinde memleketimizde ilk defa çocuk bakım evi açlı. Cemiyetin 29 senelik hayatında kırk bin yoksulun mübrem olan ihtiyaclannı te ROMANYA ÎNTIBALARI: Rumen kadınları Dost memlekette cemiyet hayatı ilerlemiş ve kadınlığı himaye için birçok teşekküller kurulmuştur Yazan . SAFAEDDİN KARANAKCI sarında yakalandı Himmler masası başında yeden ve hücum kıt'alarından bir kısmının suikasd hazırlamakla meşgul olduğunu Hitler'e haber verdi. En eski, en hararetli mücadele arkadaşlarının, kendi aleyhinde suikasd hazırladıklarını işiten Hitler, Himmler'e, bu işi derhal halletmesini emretmiş ve bu emir, 30 haziran kıtalini doğurmuştu. Roehm, General Schleicher, ve hücum kıtaatı erkânıharbiyesi, Himmler'in emri altındaki hususî muhafız kıtaatının kurşunlan altında can verdiler. Alman ordusu ilk hezimete uğramış ve Himmler, Hitler'in tam itimadını kazanmak suretile, Almanyanın, ondan sonra gelen en kudretli şahsiyeti olmuştu. Gestapo, Alman topraklarını ve ecnebi memleketlerini kendi ajanlarile dolduruyor, Alman sıyasetınm bütün mekanizmasmı idare edıyor ve büyük Avrupa devletlerinin dahilî siyasetîerine varıncıya kadar el uzatıyordu. Hususî kıtaatı teşkil eden 200,000 kişi, parti ve Hitler uğrunda ölüme gidecek kadar sadık kimselerdi. Himmler, nazır mevkiinde olmadığı halde, kabine içrimalanna dahil bulunuyordu. Hitler onun reyine müracaat etme den hiçbir karar vermiyordu. Rumelihisannda oturan Mustafa, evvelki gece evinin alt katında garib sesler duymuş, yatağından fırlamış ve merdi venleri inmeğe başlayınca meçhul bir şahsm kapıyı açarak süratle sokağa çıktığını ve kaçmağa koyulduğunu görmüs.tür. Bu sıarada devriye polisi de evden süratle çıkıp kaçmağa başlıyan bu adamı görünce peşinden koşmağa başlamıştır. « D u r ! . » emrini dinlemiyen adam kaçarken polis de firarinin ayaklarına nışan alarak ateş etmıştir. Ayağmdan vurulan meçhul adam, biraz sonra tutulmuş ve yarası sarıldıktan sonra sorguya çekılmiştir. İsticvabda kendisini Pilev neli Mustafa oğlu Hasan diye tanıtan adama polisler biraz dikkatlice bakınca bunun Bursa hapısanesınden firar eden ve İstanbulda yakalandığı vakit de Emınönünde polislerin elinden kaçan meshur sabıkalı hırsızlardan İbrahim oğlu Halil İbrahim olduğunu hayretle gör müşlerdir. Ibrahimin Rumelihisarile Kumkapı civarındaki hırsızlıkların faili olduğu tesbit edilmiştir. Hırsız, soyduğu ev leri birer birer göstermeğe başlamıştır. Tahkikata devam olunmaktadır. Komanya Kadınlar Bitliği reisi Prenses Cantaguzen Hakikî Rumen kadını herşeyden evvel iyi bir aile kadını; mükemmel bir anadır. Romanyada aile kadını; aristokrat, büyük ve küçük burjuva kadını olarak ikiye aynlabilir. Romanyada aristokrasisi yaratan Osmanhlardır. Rumen tarihınin Rumen cemiyet hayatının seyrinı tetkik edecek olursanız; bıdayette tazımat ıçın Babıahye gelen Rumen prensleri; sonralan da sultanlar tarafmdan memleketeyne prens olarak gb'nderılen Fenerli Rumlar; sarayda ve Babıalide gördükleri merasim, lüks ve ihtişamı Eflâk ve Buğdanda tatbik etmek suretile Osmanlı aristokrasisinin, Osmanlı merasim, lüks ve ihtişamınm Romanyada yerleşmesine ve yayılmasına amıl olmuşlardır ( 2 ) . Istanbuldan Bükreş ve Yaş sarayla nna giren Osmanlı aristokrasisi merasimde; âdetlerde, gıyiniş ve yemeklerde, zevk ve eğlencelerde hıç bırşey değıştırmeden; hiç birşey kaybetmeden memle keteyne yayılmıştır. Eski Romanya; büyük arazi parçalarına ayrılmıştı.Her arazı başında bir Boer vardı. Bunlar; Domn denilen prenslerin İstanbulda görüp Bükreş ve Yaştaki sa raylarında tatbik ettikleri âdetleri, kul landıkları ve yedikleri şeyleri aynen ufak birer sarayı andıran malıkânelerinde tatbik ediyorlardı. Köylünün; ortaçağda çiftliklerle beraber satılan servlerden farkı yoktu. Fakat 1848 ihtılâlini müteakıb toprak kanunları, büyük arazi sahiblerinin elindki toprakların muayyen bir miktarından fazlasını alarak topraksız köylüye dağıttı. Bu ıtibarla bugün R o manya aristokrasisi eski kıymet ve ehemmiyetıni kaybetmıştır. 1856 Paris muahedesini müteakıb Rumen aristokrasisi Fransaya teveccüh etmiştir. Zengin aileler çocuklarını, Rumen birliği için çahşan Üçüncü Napoleonun mem'eketine tahsile göndermişlerdir. Eski Rumen aristokrasisinin merkezi Bükreş ve bılhassa Yaştır. Bu iki şehrin bazı sokaklarında hâlâ; saltanat arabalan için kapı ve ahırları ve avlularında binek taşlan bulunan muhteşem villâlar görürsünüz. Fakat demokrat Romanya da aristokrasisi can çekişmektedir. Halk bu sınıfı sempati ile karşılamaz. Bugün Romanyada mevcud ve hepsi yüzü geç miyen eski ve aristokrat aileler vardır. Bu ailelerde Rumen dostlarım kızmasınlarkozmopolit bir hava vardiT. Ba tip aileler; bizde tatlısu frenklerine benziyen aileleri andırır. Aralarında fransızca konuşulur; Rumen gazetelerinden ziyade Fransız gazeteleri; Rumen şair ve ediblerinden ziyade Fransız şair ve edibleri okunur. Bu aileler; aristokrasinin unvanlarını; etiketlerini muhafazaya çahşmaktadırlar. Rumen teşkılâtı esasıye kanununa göre kral ailesine mensub olanlardan başkalarına prens veya prenses denilmemesi lâ zım gelırken bunlar arasmda prenshk, prenseslik bakidir, Maryora ismi Marie, Yuvan adı Jean olmuştur. Bir aile kadını, gıyınış ve yaşayış tarzlarında küçük ve büyük burjuva kadın larından farklıdır. Bu sınıf kadında Fran sız saraylan devrinden kalma bir zevkin mütereddı hali vardır. Küçük ve büyük burjuva kadını tet kik ve mütaleaya değer bir tiptir. Bu kadınlar umumiyet itibarile münevverdir. Kültürleri mekteblerin iskolâstik bilgilerine inhisar etmez. Rumen hükumeti tarafından 1935 yılında yapılan bir sayıma nazaran köylerdeki yüz kadından 38 i; şehirdekilerden de yüzde 46 sı okuma yazma bilir. Rumen kadını; mütalea zevkinde de modanın tesiri altındadır. Yeni şöhret bulan ve eserleri dünyayı dolaşan mu harrirlerin eserlerini okumaktan hoşlanır. Bu itibarladır ki Rumen kadını meşhur dünya ediblerini okumuş ve sevmiştir. Rumen kadını kral ve kraüçelerin, büyük kumandan ve dâhilerin maceralarını o kumaktan zevk alır. Rumen kadını erken kalkar. Kahvalısını; ev işını dokuza kadar tamamlar. Saat dokuzda hizmetçisini arkasma ve yahud sepetini koluna takarak hâle gider. Alacağını ahr ve yemeğini on bire kadar hazırlar. Sabahları saat on birle on üç, akşamları on yedi ile on dokuz kadının ziyaret zamanıdır. Rumen kadını; mükemmel bir ev kadınıdır. Gayet nefis turşular, meyvalı içkiler yapar. Pasta yapmakta mahirdir. İkramı çok sever. En ufak bir ziyarette bile misafirlerini tatlısız, kahvesiz, ape ratifsiz bırakmamağa çalışır. Rumen kadını milliyetperverdir. Enerik liderleri sever. Türk kadını gibi tamamen siyasî ve medenî haklarına malik olmıyan Rumen kadını; siyasî cereyanlann esiridır. Ko casının; kardeşinin arkadaşlarile siyasî münakasalar yapmağı sever. Yaşı nekadar ileri olursa olsun gözü genclikte olduğu için genclerin siyasî akidelerinden hoşlanır. Bu itıbarla Rumen kadını miliyetperverdir. Rumen kadını cemiyett,idir. Anneler; muharebede kocası, evlâdlan ölenler; genc kızlar ayrı ayrı cemiyetler, birlıkler kurmuşlardır. Bu cemiyetlerin gayesi Rumen kadınının maneviyatını korumak; Rumen kadınını yükseltmektır. Bütün Romanyada sayısı yüzü geçen kadın cemiyetleri arasmda bilhassa «Casa Fe mei»; «Genc Kızları Koruma»; «Kadın Kırmızı Haçı» ilh. cemiyetleri gerek teşkilâtlan ve gerekse faaliyetlen ve elde ettikleri eserleri itibarile her medenî memleket için birer nümune olacak ku rumlardır. Bütün Romanyada kadın cemiyetleri; Bükreşteki Millî Rumen Kadınlar Konfederasyonuna (Confederatia N a • tionala Femeilor Române) bağlıdır. Bu konfederasyonun reisi; Balkan konferans; münasebetile İstanbula gelen Prenses Alexandrina Cantacuzinu'dur. Umumî kâtibi Catherine Cerkez de gene ayni kongre münasebetile İstanbula gelmıştir. Rumen kadını birçok sahalarda aslar yetiştirmiş; şöhreti memleket sınırlarını aşarak beynelmilel olmuştur. Komedi Fransez'in gözbebeği; çetref.l fransızcası; seyyal vücudü ve çapkın hareketlerile bütün dünyanın tamdığı Elvirea Popescu Rumendir. Nuvel Literer gibi büyük bir Fransız edebiyat gazetesinde yer tutan ve kendisini edebiyat âlemine tanıtan Elena Vacorescu Rumendir ve nihayet dünya paraşütistleri arasında bir yıldız olan Smaranda Braescu ve bundan bir müddet evvel Ankarayı ziyaret eden tayyareci ve paraşütist İrina Burnoia Rumen dir. Denizyolları kooperatifi Heyeti umumiye dün topIandı. Geçen senenin kârı 40 bin liradır Denizyolları kooperatifi heyeti umumiyesi, dün yıllık toplantısını Denizyolları idaresinin muhasebe salonunda çok kalabalık aza kütlesi önünde yapmış tır. îçtimada îktısad Vekâletini komiser Suad temsil ediyordu. Heyeti umumiveyi Denizyolları müdürü Sadeddin Serim saat 15,30 da açmış ve idare meclisile murakıb raporu ve bilânçonun okunmasına başlanmış tır. îdare meclisi raporunda, kooperatifin 937 senesi umumî satış yekununun 607,21? liraya maliğ olduçu, halbuki bir sene evvelki satış yekununun 430,886 lira alduğu, t bu suretle bir sene içinde 176 332 liralık satış fazlalığı kavdedildiği, senelik umumî satısm 163.000 lirası vapurlara, 126,800 lirası ortaklara ve 317,417 lirası da ortak olmıyan peşin paralı müşterilere yapıldı&ı zikredilmiş. geçen sene safi kârın 40,474 lira 47 kuruş olduğu ve bu suretle safî kârm satısa nisbetle yüzde 6,66 bulunduğu da bildirilmiştir. Kooperatif, bu sene hasıl olan safî kârdan sermaveye birinci ve ikinci faiz olarak yüzde 14.80 verecek ve ortaklara da istihlâk hissesi mukabili olarak yüzde 9.33 tevzi edecektir. Kooperatifin 936 senesi sonunda 31.546 lira olan sermayesi 937 sonunda ihtivat ve amortismanlarla beraber 40,670 liraya çıkmıştır. Denizyolları kooperatifinin şimdi 1080 azası olduğunu kavdeden ranorda, Denizbankın tesekkülü ile diser Denizbank müesseseleri memurlarmı da icine alarak kooperatifin daha ziyade penisliyecepi ve bu suretle daha büvük is yapmak kabil olaca&ı ümidi izhar edilmiştir. Eski idare meclisi bir sene daha vazifesine devam edpcektir. Bir sene sonra, intıhabatta kazamlan büyiik zaferi müteakıb Hımmler Bavyeradan meb'us seçilmiş bulunuyordu. 30 kânunusani 1933 te, Mareşal Hinden burg, Almanyanın mukadderatmı Hitler'e tevdi ettiği zaman, nasyonal sosya lizm büyükleri meyanır.da, Himmler de Münih polis müdürlüğüne tayin edildi. İstitrad olarak şurasını kaydedelim ki, Himmler'e verilen bu ilk vazifenin bir vilâyette bulunuşu, Hitler'in bu adama karşı beslediği itimadın birdenbire değıl, tedricen hasıl olduğunu gösteren delillerden birisidir. Himmler fazla sokulgan bir adam olmadığı ıçin, Başvekille aralarınHimmler bir yandan, Alman ordusu da fazla samimiyet ve derd ©rtakkğı hiç aleyhifrdeki dosyasıîii1 itrriama çahşmakbir zaman mevcud bulunmamıştır. taydı. Bundan b r sene evvel, bir kısım Himmler, kendi arzusile • claima • •ikinci Almart"erkânıharbiy«ile bir kısım Sovplânda kalmış, kendi sırasının da gelece yet erkânıharbiyesi arasmda, Stalin ve ğini bıldığınden, beklemıştır. Hitler aleyhinde hazırlanan bir nevi asHimmler koyu katolık ve nasyonalist olmak itirabile korr.ünizme ve yahudilere son derece kin besliyen bir adamdır. Bu zihniyeti, onu, Münih zabıtasını eline aldıktan ıki ay kadar bir zaman sonra, bir mevkuflar kampı icadına sevketmiş tir. Himmler, matbuat vasıtasile neşrettiği bir beyannamede, Münıhte, Hitler'e suikasd hazırlıyan bir komünist ve yahudi şebekesi keşfettiğini ve bu vaziyet karşısında, memleketteki muhalefet unsurlarınm, zarar iras edemiyecek vaziyete konulmaları muvafık olacağını ilân etmişti. Dachau kampı bu suretle açıldı. Bu kamp, beş bin kişi istiab edebilecekti. Bundan altı ay sonra Himmler Bav yera'nm umumî polis müdürlüğüne tayin edilmiştir. Siyasî istihbarat servislerini o suretle tanzim etmiş, yahudileri ve parti aleyhtarlarını o kadar sıkı bir şekilde takib etmeğe başlamıştır ki, bütün vilâyetIer, kendi emniyet işlerinin Himmler tarafından idaresini ister olmuşlardı. Nihayet, Hitler kendisini Berline çağırdı ve ihtısar edilmiş ismile Gestapo diye anılan siyasî emniyet teşkılâtının reisliğine tayin etti. Himmler, azamî kudret ve salâhiyetle ele aldığı bu vazifeye 21 nisan 1934 te başlamıştır. Aradan iki ay geçmeden bütün vaziyeti görmüş, kavramış, işlerin en ince teferruatına kadar nüfuz etmiş bulunuyordu ve günün birinde, erkânıharbikerî suikasdi meydana çıkarmıştı. Bu rezaleti Almanyada ortaya atacak kadar kendini kuvvetli hissetmediği için, suikascii Sovyet Gepeu'süne gizlice haber vermiş, Tukaşevski'yi Moskovada kurşuna dizdirmişti. Bu temizlik işinin Almanyaya aid kısmmı tahakkuk ettirmek için aylarca bekledi. General Fritsch'in Alman ordusunda mevcud hükümdarlık taraftan zümrenin başında bulunduğunu bili yordu. Bu zümre, sabık Kayserin oğlunu Hohenzullern tahtına iade etmek maksadını takib ediyordu. Gestapo şefi vuracağı darbenin sırasını saburane bekliyor, bir yandan da, mahirane manevralar çevirerek von Fritsch'in öfkesini körüklüyor ve Hitler'in, kânunusanide sövliyeceği senelik nutukta, ordu aleyhinde buluna cağı şayıasmı dolaştırıyordu. Von Fritsch bu tuzağa düşmüş, H i t ler'e açıkça meydan okumak hatasını irtikâb etmiş ve Berlini işgale kalkışmıştı. O zaman, Himmler tekrar harekete geçti, ve Hitler'e von Fritsch aleyhinde vesaikle dolu olan dosyayı vermek suretile onu malum şekilde uzaklaştırmağa muvaffak oldu. Merhum Dr. Galib Hakkı Üstün min etti. Galib Hakkıda hayırseverlik hfssî o derece ileri gitmişri ki yoksullara yardım etmekten aldığı zevkm yerini maddî olan şeyler temin etmiyordu. * Dr. Galib Hakkı dilenciliğe aleyhtardı. Fakirlere toplu yardım yapılma:.ını, yardım cemiyetleri varidatının bir elden oplanmasını, her sene ayrılacak bir günde toplanacak paranın yoksullara verilmesini isterdi. Galib Hakkınm karakterinin en bariz ciheti dürüst, mütevazi ve millî mefkureye olan bağlılığıydı. O, yaptığı iyiliği söylemez, öğünmek nedir bilmezdi. Şu vak'a merhumun tevazuuna canlı bir misaldır: Bundan dört sene evvel Topkapı Fıkaraperver cemiyeti yirmi beşinci senesini idrak etmişti. Cemıyette aza bulunan bazı zevat bu münasebetle merasim yapılmasmı istediler. Galib Hakkı buna muvafakat etmedi. 215 fakire birer kilo şeker, 250 şer gram ıhlamur, 20 şer kilo kömür dağıtmak suretile bu mes'ud günü kutluladı. Alman ordusu, son hâdiselerden mu zaffer çıkmış görünmekle beraber, 1 şubat gürültüsünün asıl galibi Henrich Himmler'dir. O isterse, Alman ordusu nu, nazi partisıle barıştırabılır, isterse ketin her tarafında sıhhî müesseselerin, çocuk bakıme^lerinin ve Halkevlerinin mücadeleyi daha ziyade ateşliyebilir. açılmasmdan dolayı çok sevinirdi. Galib Hakkı ile Eminönü Halkevi Sosyal Yardım şubesi idare heyetinde iki sene birlikte çalışmak şerefini kazandım. O, bana hayatında yaptığı tecrübeleri anlatır. Muvaffakiyetin sırrını fikri ta kibde bulurdu. Eski devirde mefkuresme erişmek için bazı defalar karşılaştığı müşBursa 24 (Telefonla) İş kanununa külleri yenemediğini, müsaid zamanı muhalif hareketinden dolayı mahke beklemek suretile bu müşkülâtın ortadan meye verilen Çukrel Levi ipek fabrikakalktığını misallerle izah ederdi. sı sahiblerinin muhakemesi bitmiştir. Atatürk inkılâbına, Cumhuriyet dev Suçlu iki fabrikatör, 20 şer lira para cerine büyük bir ımanla bağhydı. Memle zasına mahkum olmuşlardır. Bursada iki fabrikacı mahkum oldular II1IIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIIMII1IIIIIIM1IIIIIIIIIIIIII1IIIII1IIIIIIIIIIII Bütün hayatında millî ülkünün tahakkukkunu gaye edinen bu âlicenab insanı kadirşinas Cumhuriyet hükumeti, refaha kavuşturdu. Kurduğu müessesenin hizmetlerini büyük tarıhe şu satırlarla geçirdi: «İstanbuldaki Topkapı Fıkaraperver cemiyeti içtimaî yardımlasma mefhumunun mahallî teşekküllerle tatbik sahasına geçirilmesi yolunda birçok emsali arasmda takdırle anılmağa lâyık müesseselerden biridir.» Buyük Tarih, cild 4, sahife 330. Şefkat, fazıle' ve diğerkâmlığın yüksek manalarile Galib Hakkının şahsında toplanması sebebiledir ki ölümüne herkes ağladı, herkes acıdı ve herkes ona ölümü uzak görmek istedı. Onun hayatta gösterdiği feragat, Türk hekimlerinin temiz hasletlerine bir nümune olarak Bir Nevyork İronwood mmtakasında yağan şiddetli kar yüzünden mekteb kalblerde her zaman yaşıyacaktır. fâni için bundan büyük ne gibi mazhakarlar altmda kaldığından talebe üç gün sınıflarında yatmak mecburiyetin de kalmıştır. Resmimiz yatakhane haline ifrağ edilen dersanede uyuyan ta riyet olabılır? Dr. SÜREYYA KADRİ GÜR lebeyi gösteriyor. SAFAEDDİN KARANAKCI (1) Birinci makale 29/1/938 tarihli nüshamızdadır. (2) İnfluenta Orientala asupra limbei şîculturei Române. Lazar Şaineanu. Sahife 154178. M. Ribbentrop'un Londra seyahati Londra Liberal fırkasma mensub meb'uslardan Sir Archibald Sinclair Avam Kamarasma havat pahalılığma karşı protesto eden bir istida verecektir. 6500 imza taşıyan istida 5 kişi vasıtasile fırka merkezinden Avam Kamarasma nakledilmiştir. Resmimiz Sir Sinclair ile istidavı ve 6500 imzayı muhtevi vesaiki gösteriyor. Berlin 24 M. Ribbentrop, İngiliz buhranı ve kendisinin yeni nazır sıfatile olan meşgalelen sebebile İngiliz maka 933 934 seneleri Rumen ünıversi matına veda etmek için Londraya icra telerine devam eden 38,869 talebeden edeceği seyahati bir kaç gün tehir ede10,014 ü kızdır. cektir. Kadın, muntazaman gazete okur Mumaileyhın dün hareket etmesi icab Mecmua ve kitab okumasını sever. Li ediyordu. san bilenler metinleri, bılmiyenler tercüme olarak hemen hemen bütün klâsikler okumuslardır. Paris 24 M. Marchandeau, millî Kadınm ihmalkârane uzandığı divanı yatağına bitişik komodini üzerinde ve ge> müdafaa masraflan müstakil sandığı ter celeri yatmadan yüzüne sürdüğü krem sisi hakk'ndaki kanun projesini bu« "'n meb'usan meclisine tevdi eyliyecektir. yanmda mutlaka bir kitab görürsünüz. Fransa millî müdafaa sandığı