29 Birincikânun 1937 CUMHURIYET Edebiyat ispanyada muharebe hızlantfı Teruel etrafında çok sıkı çarpışmalar oluyor Iki Franco gemisi, Katalonya açıklarında Fransız vapurunda araştırma yaptı Salamanca 28 (A.A.) Teruel mıntakasmın her tarafmda muharebe devam etmektedir. Şehrin etrafındaki muharebeler, çok akuranedir. Milislerin takviye kıtaatı almış olmalarına raŞmen Teruel. mukavemet etmekte berdevamdır ve Teruel garnizonu mukavemet merkez lerine vaklasmak tesebbüsünde buhı nan hücum alaylarmı ağır zayiata uğ ratmaktadır. Son günlerdeki sis, daçılmıs oîdu^undan Frankistlerin tayvareleri. düşma nın mevzilerini ve ceohe gerisile olan münakalât kollarını bombardıman et mMir. Radio Teruel'in bir mesaiı, garni zonun ve halkın kuwei manevivelerinin çok vüksek OIUD milislerin bütün ta arruzlannın püskürtülmüş olduğunu haber vermektedir. Suriye Başvekili izahat verecek Tercüme sağanağı Yazan: PEYAMI SAFA tçinde bulunduğumuz yılm telif kıtlığına nisbet edilince, son neşriyat önünde şu hükme varılabilir: Tercüme yağıyor! Ankarada ve İstanbulda birkaç kütübhane, klâsik ve modern dünya edebiyatın dan en seçme eserlerin tercümelerini hep birden neşretmeğe başlamışlardır. Bun lardan bir kısmı evvelce türkçeye çevrilmiş eserlerin yeni tercümeleridir; bazıları mütercimleri tarafından tashih oîunduk tan sonra yeniden neşredilenlerdir; çoğu da türkçeye ilk defa geçiyorlar. Bu tercüme sağanağı, cevherleri kurumağa başlıyan telif eserlerin kuraklığını gidermek için garb ufuklarından gelen bulutlann üstümüze boşalttığı feyizli bir rahmet midir? Yahud, bütün dünyada salgın halinde bulunan ve milletleri birbirlerini tanımağa koşturan beynelmilel tecessüsün bize de sirayet etmiş olmasmın bir neticesi midir? Yoksa, birkaç kütübhane arasmdaki rekabetten doğma, geçici bir taklid hareketi midir? Bu üç sebebi de kabul eden ve her üçüne de hakkmı veren bir tahlil ve muhakemenin doğru olacağını sanıyorum. Içinde bulunduğumuz yıl boyunca edebiyatımızm nisbî bir telif buhranı geçirdiğine bakılırsa, gittikçe arttığma şüphe olmıyan okuma ihtiyacını karşılamak için tercümenin, üstüne bir telâfi rolü alarak piyasayı kapladığına hükmedilebilir. Fakat asıl mesele şudur: Bugüne kadar kötü bir telifi bile iyi bir tercümeye tercih eden okuyucunun zevkinde ve seviyesinde bir altüst oluş var mıdır? Çünkü, bugüne kadar, halkın temayüllerini el yordamile ölçmenin yolunu bilen gazeteciler ve kitabcılar, okuyucuların, vak'ası Beyazıd meydanmda geçmek şartile en kötü millî romanı, mevzuu Konkordiya meydanmda geçen yabancı şaheserlere tercih ettiklerini görmüşlerdi. Bunun neticesi, uzun senelerdenberi, Türk sahnesini ve neşriyat piyasasını yanlış olarak «adaptasyon» veya «nakil» dediğimiz kötü bir aşiramento sistemi kapladı: Muharrir, ingilizce veya fransızca bir eseri alıyor, semtlerin ve kahramanların adlaını türkçeleştiriyor, cümlelerin nahvını ozuyor ve bayağılaştırıyor, sıkıcı bulduğu tahlil ve tasvir kısımlarını atıyor, serbest ve kolay bir tercüme ile piyesi veya omanı dilimize çeviriyordu. Ekserisi hangi yabancı müelliften adapte edildiği bile üstüne yazılmıyan bu piyeslerin ve omanların altında küçük puntulardan biile bir «nâkili» işareti, bu eserleri ihtida ettirmek için kâfi gelen bir kelimei şehadetten ibaretti. Mütercim, yazısınm bir köşesine bu işareti kondurunca, Allahm hikmetile, yeryüzünün bütün Paul'leri, Jean'ları, Cames'leri, Louis'leri, Louiseeri, müslüman oluveriyorlar, Hasan, Hüseyin, Faik, Necmi, Ayşe, Fatma isimlerini alıveriyorlardı. Tercümenin kazandığı yeni itibar, artık bu sistemin iflâs etmeğe başladığının müjdesi telâkki edilebilirse, okuyucunun zevkinden ve seviyesinden umduğumuz büyük hamlenin gerçekleştiğine inanabiliiz. Bütün dünyayı kaplıyan milletlerarası tecessüsün nihayet bize de sirayet ettiğini ve yabancılara aid alâkamızın millî smırlarımızı aşacak kadar genişlediğini ayrı bir sebeb olarak kabul etmek de mümkündür. Tercüme yalnız bizde değil, birçok Avrupa memleketlerinde sağanak halindedir. Birkaç ay evvel nasyonalist Fransız matbuatı, bu yağışm telifi zarara sokacak kadar artmasından şikâyetçiydi. Yeni rejime kadar Almanyanın da böyle bir tercüme salgını geçirmiş olduğu söyleniyor. Tanzimattan bugüne kadar bizde yapılan tercümelerin, kalite olarak, dilimizin inkişafile birlikte büyük bir tekâmüle kavuştuğunu inkâr edemeyiz. Gene de, asıllarile satır satı karşılaştırılırsa, bu tercümelerin üstünde söylenecek pek çok şey vardır. Nitekim bir yandan tercüme yağarken, bir yandan da çıkan eserlerdeki tercüme hatalarını ortaya vurmak istiyen yazılara sık sık tesadüf ediyoruz. Fakat asıl mesele, Tanzimattanberi, garb esererinden çeşni tatmağa ve çerezlen meğe benzer şekilde bugüne kadar gelen tercüme programsızlığının ve kargaşalığının hâlâ sürüp gitmesidir. Kitab ve neşriyat evlerimiz, klâsik ve modern eserlerin bütün dünyada muayven bir seri ve nizam içinde neşredildiklerini unutuyorlar. Hatta bu program «100 şaheser meselesi» adı altında, Avrupada, uzun zaman münakaşa edilmiştir. Her garb kütübhanesinin kendine göre devirleri bir tasnifi ve eserleri sıraya koyuşu vardır. Bizde olduğu gibi devir, tarih, ekol, müellif sırası düşünmeden, eserin veya muharririnin şöhretinden başka tercih sebebi kabul etmeden, rasgele neşriyat yapan hiçbir garb kütübhanesj yoktur. Hatta klâsiklerin bütün dünyaca kabul edil ' serisine bile riayet etmeden, garb edebiyatmın raflanna gözlerimizi sımsıkı yumarak el atıyoruz ve tesadüfün avcumuza geçirdiği eseri neşredip çıkıyoruz. Klâsik ve modern bir çok eserleri neşrctmek için geniş bir program hazırlıyan tabilerimizden birile konuştum. Sühulet Kitabevi sahibi Semih Lutfi, bana bu kargaşalığın önüne geçmek ve yapacağı neşriyatı bu sistemsizlikten kurtarmak istediğini anlatıyordu. Fakat, bizde yalnız tercümeyi kendisine meslek edinmiş muharrir olmadığı için, böyle bir programın tatbikında uğradığı zorluklan izah etti. Türk tabileri, diledikleri gibi organize etmeğe muktedir olmadıklan bu tercüme işinde, yalnız kendilerine getirilen eserleri basabildikleri için, herhangı bir serinin intizamını muhafaza edememekte biraz haklıdırlar. Fakat, muhtac olduğu bir teenni ve ısrarla hareket edilirse bu işe de bir nizam vermek imkânsız olmadığını ber^berce düşündük ve kabul ettik. Muhtel!5 milletlere, devirlere, ve ekollere göre tasnif edilmiş bir dünya kütübhanesinin programına sadık kalmak şartile, veni başlıyan bu tercüme sağanağı, yer yer lüzumsuz ıslaklıklar, hatta bataklıklar peyda etmek tehlikesinden uzaklaşır A ı süreksiz olmasını dilediğimiz bir kuraklık devresi geçiren edebiyatımız üstüne feyizli bir rahmet s?ibi bosalır. İHEM NALINA MIHINA! .1 I Adalarından taşari Japonya Garreau, hududlarımız üzerinde karakol ihdasını teklif etti bir Beyrut 28 (A.A.) Başvekil, Paris seyahati ve Türkiye hükumetile yaptığı müzakereler hakkında pek yakında açmışlardır. Asiler, dün Teruel mah mecliste beyanatta bulunacaktır. keme reisini kaçtığı esnada öldürmüş Karakollar için tahsisat lerdir. Antakya 28 (Hususî) Hatayda Papaz mektebine iltica etmiş olan a938 bütçe müzakereleri esnasında delege silerin miktarı sahih olarak malum deGarreau hududlarımız üzerinde karakolğildir. Teruel piskoposu, bunlann araar ihdasını teklif ederek, bu tahsisatı sında bulunmaktadır. Komünist ve sosyalist fırkalan irti bütçeye koydurmuştur. Karakollardan bat komitesinin bir murahhas heyeti, bir tanesinin Değirmenderede inşa edile ceohevi ziyaret etmistir. ceği söylenmektedir. Delege Garreau M. La Pasionaria, Teruel'i ziyaret et Türk olmıyan memurları toplıyarak kenmiş ve esirlere hitaben bir nutuk söy dilerine direktifler vermeğe devam edi leTiiştir. or. Halk arasmda Fransa ile yeni anlaşHaricî cephede cumhuriyetçi kıtaat malar yapıldığı ve Fransanın Hataydaki asileri taarruzlannı püskürtmekle kal mıyarak, kendi mevzilerini de ıslah et lüfuzunun arttığı, yüksek mahkemeler temektedirler. Şimdi Teruel'in simali gar isinin de bu nüfuz eseri olduğu şeklinde bisinde ceühe, Alberacin istikametinde ayialar çıkarılryor. Aşiretlere silâh da Bezas ve Val de Cuenca'ya doğru ge ğıtılmasma da bir taraftan devam edil m'slemektedir. mektedir. Barselon 28 (A.A.) İki Franco gemisi Katalonva açıklarında Yolande Ismindeki Fransız vük vapurunu durdurarak içini aradıktan sonra yolunu deŞiştirerek Maioraue adasına doğru gitme^e icbar etmislerdir. olkanik adalarda 70 milyon insan yaşıyor. Bu adalardaki arazinin ekilmeğe müsaid k#mı, yüzde 17 dir. Fransız arazisine nazaran ancak beşte bir bi demek. dk Fransada, bir Fransızın yaşadığı kadar yerde, Japonyada sekiz Japon oturuyor. Japon köylüleri, ancak, bir kanaatkârlık mucizesi sayesinde yaşıyabiliyorlar. Buna rağmen Japon milleti her sene bir milyon artıyor. Fransadaki nüfus kesafetini normal bif kesafet olarak alırsak Almanyada 30 milyon fazla adam vardır. Almanya \ d? ekilmeğe müsaid arazi Fransadakine nazaran yüzde 16 nisbetinde azdır. Halbuki Alma'hyanın nüfusu 67 milyona yakındır. Fransanınki ise 42 milyondur. Almanyanın müstemlekesi yoktur, Fransanın 12 milyon murabba kilometro genişliğinde ve 66 milyon nüfuslu kocaman bir müstemleke imparatorluğu vardır. Fransaya nazaran, Italyada, insan kesafeti yalnız yüzde 1 fazladır. Fakat, îtalyanın ziraate yarar arazisi Frans#adan yüzde 40 eksjktir. îtalyanın nüfusu 43 mil/ondur. 2,222,000 murabba kilomet* ro genişliğinde 2,600,000 nüfuslu müs* temlekesi vardır. Son zamanlarda koca* man Habeş Imparatorluğunu da yutmuş olduğu için, artık fazla nüfus ihfae e* decek arazi bulamamaktan şikâyete hakkı yoktur. Çünkr Habeşistanla 10 milyon nüfuslu 800,000 murabba kilometro genişliğinde bir müstemleke daha kazanmıştır. . < Bütün memleketler kapılannı Japon muhacirlerine ve Japon mallanna karşı sımsıkı kapamışlardır. Şimdi, Japonya, silâh kuvvetil: bu kapılardan birini açmıya çalışıyor. Çin, iyi bir piyasadır amma, 450 milyon nüfusile zaten çok kalabalık bir yerdir. Japonya, oraya muhacir .gönderemez. Her sene bir milyon artan Japon milleti, topraklarında adeta üstüste oturuyor. Bataklık, orman, göl, dağ, volkan, kumluk gibi oturulmaz yerler çıkanlınca Japonyada kilometro başına düşen nüfus kesafeti 1000 kişiyi geçer. Halbuki dünyanın en kabalık memleketlerinde bu kesafet beher murabba kilometro başına şöyledir: Belçika : 2%,3 Ingiltere t 263,4 Felemenk t 253,5 Almanya : 139,8 Italya. ı 136,9 Cin t 115.1 Çekoslovakya: 104,4 Japonya, bu artışla 1945 te 76 milyon, 1965 te 109 milyon nüfusa malik olacaktır. Ecnebi memleketlerde oturan Japon nüfusu 1930 da 635,000 kişiden ibaretti. 1930 senesinde yalnız 21,829 kişi hicretetmiş; bunun 15,432 kişisi geri dönmüş, ecnebi memleketlerde 6,397 kişi kalmıştır. 1930 danberi Japon muhacereti artmışsa da hakikî miktarı malum değildir. Fakat, ne olursa olsun, senede bir milvonluk artışa karşı 1020 bin kişinin muhaceretinden ne çıkar? Japonyanın adalardan taşan fazla nüfusunu iskân edecek yer bulmadıkça Büyük Okyanus kıyılarında harb eksilmiyecek'" . Avustralyanın 7,704,000 murabba kilometroluk mümbit topraklannda yalnız 6,724,000 insan var. Kilometro başına bir kişi bile düşmüyor. Japonyada 1000 kişiden fazla insanm üstüste kaynaştığı bir sahada Avustralyada bir tanecik adam yaşıyor. Boş Avustralyanın yansmı Japonlara vdseler iyi olur, diyeceğim amma el kesesinden bahşiş vermeğe hakkım yok. Yalnız şu var ki, Allah tarafından dünyayı idareye memur edildiklerine iman etmiş olan Japonlar, bu gidişle Avustralyaya da el atacaklardır. thtilâlciler taarruzda Barselon 28 (A.A.) Havas aiansı nın Teruel'deki hususî muhabirinden: Teruel'de asilerin vazivetindeki müşkülât, günden güne artmaktadır. Cumhurivetçiler, papaz mektebine doğru + ilerilemektedirler. Mektebin etrafı amamile ihata edilmistir. Mahsurlar, evlerden kacıp teslim olmak için karan lıktan istifade etmektedirler. tki yüz sivil nefer, pazar ve pazartesi günü cumhuriyetçilerin hatlanna gelmişler dir. Fakat asiler, firariler üzerine ates > Bir Fransız vapuru durdttruldu Tehdid devam ediyor Kırıkhan 28 (Hususî) Geçen pazartesi günü Kırıkhan istihbarat zabiti ve mahallî kumandan Aktepeye giderek birçok kimseleri yanlarına çağırmışlar ve Türklük iddialarından vazgeçmedikleri akdirde hayatlannın tehlikede olduğunu öylemişlerdir. tfodrîJ mi'^afaast serefine... Mısırda son vaziyet Beck Dantzig'de Hükumet, hukukî bir beyanname neşredecek Kahire 28 (A.A.) Vukua gelecek olan Nahas Paşa Mahir Paşa mülâkatı esnasında, Başvekil, saray mümessiline hükumetin noktai nazarını izah edecektir. Hükumet, bugünkü anlaşmazlıktan bilistifade, Kralla kabine arasmdaki müna sebatı tanzim eden kanunu esasî maddelerinin tefsiren tasrih olunmasını istemektedir. Bu meselenin halli üzerine, anlaş mazlığın esasını teşkil eden noktalar çabuk halledilecektir. Meselenin ehemmi yetine binaen, kabine, hukukî bir beyanname tanzim ederek bunun metnini saraya takdim edecektir. On gündenberi devam eden buhranın uzamakta devamı, bunun hallini kolaylaştırmaktan çok u zak bulunmaktadır. Zira, gün geçtikçe, iki taraf da kendi noktai nazarına daha fazla sarılmaktadır. Madrid 28 (A.A.) Madrid müdafaa Yeni yeni müşküller komitesi, Madrid müdafaasımn serefine Kırıkhan 28 (Hususî) Hataydaki olarak 1 kânunusanide halka adam başına 100 gramdan bedava şeker dağıta Türk halkı nüfus işleri yüzünden hergün eni müşkülâtla karşılaşıyor. Kırıkhan caktır. lllinilllinillllllinmılıııraıpıım >""''»•••»nüfus memurluğuna müracaat eden AbnııımıımniNnilfllllllinilltnil! durrahman Mürsel, Rıza ve arkadaşları dairenin içeriden kilidli olduğunu görmüşerdir. Kapıyı ısrarla açtırmışlar ve içeride gayri Türk unsurlarını nüfuslarını kaydettirmekte olduklarını görmüşlerdir. Beyrut (Hususî) Burada askerî Varşova 28 (Â~A.) M. Beck. mahkemede garib bir davaya bakılmış ve Polonyanın serbest Dantzig şehrindeki hüküm de verilmiştir. Üç ay evvel Bey umumî komiseri M. Chodackı ile görüş ruttan Antakyaya giderken Tarsus civamek üzere Dantzig'e gitmiştir. rında Alevî jandarmalar tarafından çevBu seyahatin hususî olduğu söylen ilen bir otomobilde 5 süvari fîliritası, 3 mektedır. otomatik tabanca ve bir hayli cepane buBu münasebetle Dantzig'deki Mil • unmuş ve otomobilde bulunan Musadağletler Cemiyeti yüksek komiseri M. BurkIsa Yakub adındaki Ermeni bunlann hardt'ın geçenlerde Varşova'da kalmış kendisine a i ' olduğunu ikrar ettiğinden ve M. Beck ile görüşmüş olduğu hatırla akalanarak Beyrut askerî mahkemesine ılmaktadır. >evkedilmiştir. Hususi mahiyette Mahkeme huzurunda Isa Yakub şöyle Varşova 28 (A.A.) M. Beck, üç demiştir: gün kalmış olduğu Dantzig'den dönmüş« 1915 te Musadağda Türk askeür. Kendisinin bu seyahatinin tamamile rine karşı iki ay mukavemet ettikten sonhususî mahiyette olduğu resmen beyan ra Fransız vapurile kaçan Ermenilerin edilmektedir. başıyım. Bu defa Türklerin Sancakta Varşovada bir hâdise gizlice silâhlandıklannı öğrendim. Bu Varşova 28 (A.A.) Kovno'dan nun üzerine postumuzu ucuzca soydur bildiriliyor: Noel gecesi bir Leh tiyatro mamak için ben de vatandaşlarımı silâhpiyesi temsil edilirken, bazı Litvanyalı andırmağa karar verdim.» gencler bu temsilde hazır bulunan Leh Bir Fransız yarbayınm riyasetinde toplilere taarruz etmiş ve camlan kırarak lanan, müdafaa vekâleti de bir Fransız temsilde devam imkânını bırakmamış neferine havale edilen mahkeme heyeti, Isa Yakubun «vazife hissiyatına hizmet Eminönü meydanının istim ettiğinden dolayı ve vaktile yaptığı fe lâkine dair kanun lâyihası dakârlıklan nazarı dikkate alarak» bera Ankara 28 (Telefonla) Eminönü etin" karar vermiştir. mevdanının istimlâkine dair kanun lâ Varşovada 10 kalpazan yihası hazırlanmak üzeredir. Plân mu yakalandı cibince yapılacak istimlâk için icab eden kroki tanzim edilmiştir. Varşova 28 ( A . A . ) Polis, uzun araştırmalardan sonra bir kalpazan çete Cenubî Amerikada bir sinin on azasını yakalamağa muvaffak olzelzele muştur. Bu çete bazı yabancı banknotla Guatmala 28 (A.A.) Bir zelzele, rile eshamını taklid ederek tedavüle çı Aquachepan ve Antiquieva kasabalarınkarmıstı. da tahribat yapmıstır. Bu kasabalar, Guatmala ve Honduras hududunda kâKISA HABERLER indir. Bir kişinin ölmüş ve birçok kişinin de yaralanmış olduğu söylenmekte / ç e r i d e : d'r. * DINAR Bugün 12 yl 12 geçe şiddetli Bu seyahatin hususî olduğu söyleniyor Beyrutta garib bir dava Haile Selâsenin bir telgrafı Londra 28 (A.A.) Haile Selâse, Oslo mukavelenamesini imza etmiş olan devletlere bir telgraf göndererek Holanda hükumetinin daveti üzerine Oslo mukavebnamesini imza eden devletlerin Habe^istanın Italya tarafından ilhakınm hukukan tanınması meselesini tetkik et mekte olduklarını hayretle öğrendiğini bildirmiştir. Haile Selâse telgrafında ezcümle şöyle deroektedir: «Milletler Cemiyeti teammüden yapılan bir tecavüzü durdurmağa muktedir olamamakla beraber ilhakı tanımamanın hayatî prensipini kabul etmek suretile sulhun idamesine muvaffak olmuştur. Habeş milleti, İtalyan hakimivetini tanı maktan imtha etmektedir. Bunun için milletim namma hükumetlere müracaat ederek onlardan an'anevî siyasetlerinde Atlı gümrük memurları için devam ve beynelmilel nizamı müdafaa Ankara 28 (Telefonla) Atlı gümrük etnr'lenni istiyorum.» memurlarından bazılarına verilecek yem bedeli ve yemeklik hakkmdaki kanunun birinci maddesi şu şekilde değiştirilecektir: «Gümrük süvan mmtaka ve muba Londra 28 (A.A.) Dün gece Lonfaza memurlarına vazifeleri icabı tedadra şehrinin en büyük caddelerinden bin rikine mecbur bulundukları hayvanları üzerinde bulunan «Sahibinin Sesi» gra icin ayda maktu olarak 14 lira yem bemofon fabrıkasınm bir mağazasmda yan deli verilir. Mezun bulunanlara mezu gın çıkmış ve 250 itfaiyecinin 30 tulumba niyetlerin üç aydan fazlası için ve hayile 4 saat müddetle çalışmalarına rağmen vanını elden çıkaranlara yenisini tedaateş söndürülememiştir. Bu mağaza için rik edinciye kadar yem bedeli veril de bulunan 100 bin gramofon plâkı ve bir mez » çok radyo makinelerile yanmıştır. Brezilyadaki tevkifat PEYAMl SAFA Denizcilere içtimaî yardım [Başmakaleden devam] Filistin şehirlerinde temizlik başladı Kudüs 28 (A.A.) Dün de şimalî Filistinde İngiliz kıtaatile asiler arasmda birçok musademeler olmuştur. Matouala ile Nakoura arasında Suriye hududu tamamen nezaret altında bulundurulmak tadır. Zira silâhlarını gömmüş olan birçok çeteler hududu aşmağa çahşmaktadırlar. Mcnleketin her tarafmda tathir ame liyesi devam etmektedir. Nâsıraya davet edilmiş olan Galile eşrafma şiddetli bir ihtar yapılmış ve ken dileri bes mıntakada muhtelif kasabalar da sakin tedhişçilerin isimlerini bildirmeğe davet edilmiş ve hilâfına hareketin ağır ceza1 rla karşılanacağı tebliğ olunmuştur. Geceleyin tedhişçiler, bir Yahudi otobüsü zannile Arablan nakletmekte olan bir otobüse ateş açmışlardır. J yer sarsıntısı olmuştur. Zarar yoktur. * DENİZLİ Saat 14,30 da kar yağmağa başlamış ve az bir müddet sonra kar her tarafı kapatmıştır. Londrada büyük bir yangın Dısarıda: * PARIS Fransız bestekârlarından Maurice Ravel, bu sabah 62 yaşmda veîat etmistir. * VAŞİNGTON Kellog'un cenaze merasimi, dün yapılmıştır. Müteveffanın ebedî Lstirahatgâhı, Vaşington'un büyük kilisesinde Wilson'un yanmdadır. * NEWYORK Umumî af kanununun kabulü dolayısile Küba hükumeti, şimd hasta bulunan ve nezaret altında NewYork'ta bir hastanede yatan eski Reisi cumhur Machado aleyhinde takibatta bulunmaktan vazgeçmlştlr. * VARŞOVA Radzwill ailesi, Prens Michel RadzwilPin Judith Kichestow ls minde bir Yahudi kızile evlenmek istemes" üzerine prensin vesayet altma almmasın taleb etmiş olduğundan Ostrow mahkemes eski Paris sefiri Michel Chlapowski'yi prensin muvakkat vasisi tayin etmiştir. * ATİNA Alman orduları Umum Er kânıharbiye reisi General Friç dün Pire den geçerek Almanyaya gitmiştir. Genera! Mısırdan dönmektedir. * ATİNA Fransız ve Yunan tebaala nna taalluk eden nüfus kayıdlarınm Fran sa ile Yunan hükumeti arasında müteka bilen teati edilmesi hakkmda yapılan ıti . lâf name tasdik olunmuştur. Denizciliğin himaye ve terakkisi hakkında Büyük Şefin Kamutayı açma nutuklarmda çok kuvvetli ve çok güzel direktifler vardı. Ulu Önder gibi denizi ve denizciliği seven sayın Başvekil Celâl Bayar da, program nutkunda, Atatürkün direktiflerinden ilham alarak denizciikten ehemmiyetle bahsetmiş, kıymetli vaidlerde bulunır.uştu. Denizciliği yükseltmc' için denizcıleri korumak, bu kahramanlık mesleğine girenlere, daha iyi hayat şartlan temin etmek lâzım olduğunu söylemeği zaid buluruz. Celâl Bayar hükumetinin, Deniz Bank kanunundan sonra, denizcileri koruyacak diğer kanunlan da, biran evvel, çıkartarak Türk denizciliğinde, daha büyük ve daha mes'ud bir inkılâbın temelini atmasmı temenni ediyoruz. Günahkâr papas IBaştaraîi ı tnct sahilede] 4 tedhişçi öldürtildü Kudüs 28 (A.A.) Migdal civarmda bir müfreze bir tedhişçi grupunu takib ederek içlerinden dört kişiyi öldürmüştür. ABÎDtN DAVER Elcezire valisini kaçıranlar Beyrut 28 (A.A.) Suriye Dahiliye Nazırı Meb'usan meclisinde yaptığı beyanatta bundan bir müddet evvel dağa kaldırılan ve geçenlerde tekrar bulunan Cezire valisi meselesini mevzuu bahse derek mes'ullerinin şiddetle tecziye edi leceğini bildirmiştir. Suriye hükumeti bu kaçırma hâdisesinin sebebleri hakkında henüz hiçbir tebliğde bulunmamıştır. Yalnız Başvekil Cemil Mardam hükumetin millî blok haric olmak üzere bütün siyasî partilerin ve muhalefet gazetelerinin kapatılacağını teyid eylemiştir. Safed'de bomba attilar Londra 28 (Hususî) Filistindcn bildirildiğine göre, bugün Safed'de polis komiserinin evine bir bomba atılmıştır. Arablar tarafından atıldığı anlaşılan bomba infilâk etmemiştir. Denizlide alaylara sancak verme merasimi yapıldı RiodeJaneiro 28 (A.A.) Brezilyanın birçok yerlerinde beyannameler dağıtan tahrikâtçılar tevkif edilmiştir Geçenlerde de gene bu gibi birçok tahri kâtçı burada tevkif edilmişti. Reisicumhur ve Adliye Nazın hüku metin hertürlü tahrikâta mâni olacak ve tahrikâtçıların mukavemetini kıracak bü tün vesaite malik bulunduğunu beyan et mislerdir. Bazı garnizonların seferbe edilmesi bekleniyor. Denizli 28 (A.A.) Dün tayyare alanında alaylara sancak verme töreni Ordu Müfettişı Orgeneral îzzeddin Çalışlann huzurile ve parlak bir surette yapılmıştır. Havanın karlı ve soğuk olmasına rağmen halk ve mekteblilerden kala balık bir seyirci merasimde hazır bulunmuşlar ve hatibler heyecanlı söylevler vermişlerdir. Demiryolu Erzincana yaklaşıyor Erzincan (Hususî) Erzurum Sıvas demiryolu, günden güne Erzincana yaklaşıyor. Dokuz ay sonra Kemah istasyonunun açılış resmi yapılacaktır. O tarihten bir ay sonra da tren Erzincana varmış bulunacaktır. Mukaddes Sina manastınndan vaki olan bu teşebbüs üzerine, Fener Patrik hanesi Sinod meclisi dün öğleden sonra hususî toplantıya çağırılmıştır. Bizzat Patrik Benjamin'in riyasetinde toplanan Sinod meclisi meseleyi müzakere etmiş, fakat dünkü toplantıda ekseriyet olma dığından kat'î bir karar verememiştir. Patrikhane mehafilinde Allahm evinde işlediği cürümden d&layı hapisanede bulunan paoazın afaroz edileceğine mu hakkak nazarile bakılmaktadır. Sinod meclisi azalanndan bazılan da bu kadarla da iktifa etmiyerek günahkâr papazın silki ruhaniden ihracını istedikleri söyleniyor. Sinod meclisi paskalya yortularını müteakıb kânunusaninin 13 ünde toplana « rak kat'î karannı verecektir.