26 Birincikâmm 193? CUMHURlYET İSTANBUL İktısadî harehetler Deniz ticaret filomuzun hali Buna birkaç kelime daha ilâve ede rek; acmacak bir manzara arzediyor, diyebiliriz. Son fırtınamn ortaya koyduğu facialar bilinmez kacıncı defa olarak bu acıklı hali gözönüne kovdu. Bundan bir ibret dersi çıkarabilirsek ne mutlu... Son Hisar vapuru faciasının yegâne sebebi, vapurun köhneliği gösteriliyor. Ne yazık... Bes yüz tane yapılıp ancak beşi dünya yüzünde kalan bu ahsab teknelere beş senelik sefer müddeti konulmuşken on sekiz vasına gelmis olmala nna rağmen hâlâ Türk sularında işlivebilivor. Her biri avrı bir kıvmet olan ve şüphesiz bu memlekete daha hizmpti dokunabilecek yirmi vatan evlâdı bu yüzden Kara^enizin kara sularma gö • mülüvor. 1883 senesinde inşa olunan bir hurda tekne hem de Tavyar i<roini alarak sulanmızda dolasıyor. Ge çen asrm yadigârı olan bu tekneve Karadenizin suları bile tahammül edemezken biz el'an onu oturduğu kumluktan kurtarmaŞa çalısıyoruz. Cok iyi biliyoruz ki, Denizvollarının elindeki vapurların dörtte üçü kabili istimal değildir. Bundan bes sene evvel satm alman idarenin en büyük vapurlarından birine Liman Fen heyeti sefer müsaadesini vermek istememiştir. Bizde denizcilik için. eğer hiçbir şey yaDilmasaydı dahi, on beş yasından büyük olan vapurlarm satm alınmaması için bir karar vardır ki, bunu minnetle kaydetmemiz lâzımdır. Yalnız bu kararın, eledeki çürük teknelerin batıncıya kadar kullamlacagı seklinde tefsirine meydan vermemek de icab eder. Elde vapur yoktur. Yeni vapurlar gelinciye ve devlet yeni şilepler ıs marlavıncıya kadar eskilerin kullanıl ması bir zarurettir. Bütün vapurları bağlıyarak kabotaj hizmetlerini geri bırakmak veya yabancı gemilere arzı iftikar etmek hiçbir kimsenin akhndan geçemez. Yoktan var edilen bu mem lekette, ilerileyis hareketinde, bütün vasıtalardan istifade edilecektir. Fakat, yüzde yüz tehlikeli olan bir macerava. gene yüzde yüz lüzum hasıl olmadıkça sebebiyet vermek günahtır. PAZABDAN PAZADA PENCERESiNDEN Siyasette körebe oyunu Umumî kış Deniz harb ve umumî Deniz geldi Boşanma Bank mı, be kelimesine izafe edilerek yapılan çocuk oyunlarını hepimiz biliriz, içimizde kaç kişi bulunur ki çocukluğunda, bu oyunları oynamamış ve ebe rolü yaparken dokuz doğurur gibi er ve heyecan dökmemiş olsun. Bu oyunlar malum olduğu üzere körBoşanma mahkemesinde ebe, ebeçıldır, ebeme pilâv pişirdim adlaKan koca boşanrile esas bakımından üç çeşiddir. Ebe, mak için mahkemesaklambac ve kaydırak oyunlarında da ye müracaat eder vardır. Şu farkla ki körebe oyununda bu ler. rol, ba^lı gözle yapılırken saklambacda îki taraf da aysaklananları arıyan, kaydırakta oynatılan rılmak arzusunda aşı yerine getirdikten sonra oyun hududır. dunu aşanları tutmağa ve kendi vazifesini Kadın tarafının avukatı da, erkek ta onlara devretmeğc çalışan ebenin gözü rafının avukatı da «iki tarafın tabiatleri açık bırakılh. birbirine hiç benzemediğı için» talâk is Ebeli oyunların mihverini oyuncular terler. arafmdan ebeyi kızdırmak için yapılan Kadın tarafının avukatı, erkek ıçın hareketler teşkil eder. Meselâ «ebeçılder ki: dır!» oyununda kur'a ile, yahud yenil Çok muvazenesiz, huysuz, geçim miş sayılarak ebe seçilen ve gözü bağlasiz bir adam... nan çocuğun etrafına toplanıhr, «ebe çılErkek tarafının avukatı ayağa kalkar: dır, ebe çıldır!» diye bağrışmağa başla Kadın da çok muvazenesiz, huysuz, nır. Hürriyeti, gözündeki bağ dolayısile, tahdid edilmiş olan çocuk zaten sinirlen geçimsiz! der. miştir. Arkadaşlannm boyuna «çıldır, Mahkeme reisi iki tarafa da dönerek çıldır» nakaratile kopardıkları gürültü, sorar: onun bozuk sinirlerini büsbütün oynatır Hani «iki tarafın tabiatleri birbirine ve körebe, gerçekten kör bir hırs içinde benzemiyor!» diyordunuz? dörtyanına saldırmağa girişir. Zavallının Birçok geçimsizliklerin benzemekten körlükten ve ebelikten kurtulması artık tesadüfe bağlıdır. Arkadaşlarından biri ^ doğduğuna tam yerinde bir işaret! nin gafleti imdada yetişmelidir ki boşluk" KÖŞg Kabare kızının hayatı Garson gitmişti. Benimle ahbabkğı ilerletmek içîn yüzlerce adama tekrarladığı hikâyeyi anlatmıya başladı: Genc yaşta annesini kaybetmiş... Anketi yapan: SALÂHADD1N GÜNGÖR 9 Bu, bir kabare kızı idi. Uykusuzluğu inkâr etmeğe çalışan yüzünde söndürülmüş ihtirasların izini taşıyan yorgun bir kabare kızı... Küçük bir el işaretile yanıma çağırdım. Kalçalannın bütün teşhir kabiliyetini kullanarak, topukları üzerinde bir topaç gibi döndü.. Biisbütün acemileştirmeğe gayret ettiği güliinc türkçesile, gözünün birini açıp, ötekini kapıyarak: Siz istiyoğ?.. diye sordu. Tecrübesiz bir çocuğu, iliklerine kadar titretecek bir bakışı vardı. llkin davetimi gerçek sanmadı. Bunda hakkı da vok değildi. Bir dilirn, gravyer peyniri ile, yarısı boşalmış bir şişe bira karşısında, arpacı kumrusu gibi düşünen bir müşteri, kabare kızını, hangi cesaretle masasına davet edebilirdi?... Kendisini tatmin için, garsonu çağırıp, bir bardak şarab ısmarlamak lâzım geldi. Onun, ancak o zaman, gülerek bir kedi sokulganlığile yanımdaki iskemleye çöküşü, nekadar manah idi. Bir bardak şarab, belli ki, bu genc kadm için, onu ısmarlıyandan daha enteresandı. Şu dakikada, adını bilmediği, sormağa da lüzum görmediği bir erkeğin misafiri bulunuyordu. Beni savdıktan sonra; bir başkasınm ve bir başkasının yanma sokulacaktı. Sarmaşıklar, nasıl göğdeli ağac ararlarsa; sefahet yerlerinde biten bu parazit mahluklar da, hep kalantor müşterilere musallat olurlar. Bu da, işte onlardan biri idi. Dikkatli bakmca, ördek yeşili elbisesinin, yer yer meze artıklarile lekelenmiş olduğunu gördüm. Kolunda adi cam bilezikler, şangırdıyor, kulağında, rengi solmuş menek'e taklidi kalay parçalan sallanıyordu. Elinde bir kadeh şarabla yanımıza gelen garson, tam şarabı masaya bırakacağı sırada her nasılsa eli titremiş, kadehm yarıdan fazlası yere dökülmüştii. Yosma, garsona sözde çıkıştı: Ah, beceriksiz! Çok beceriksiz adam sen!!... Bunu söylerken, kendi de bîr beceriksizlik yaptı: Garsonun ayağına, masanın altından hafıfçe dokundu. Aralarında gizli bir anlaşma bulunduğuna, bu karamboldan başka şahid aramağa lüzum yoktu. Şarabın, dökülmesi, kadehlerin kırılması, mukadder olan şeylerdendi. Garson çekilip gittikten sonra; lcızcağız, benimle ahbablığı biraz daha iîerletmek ihtryacmı hissederek, yüzlerce kişiye tekrarlıya tekrarlıya, artık iyice ezberlediği hikâyesini kimbilir kaçıncı defa anlatmağa basladı: Annesini genc yaşta kaybetmiş.. İlk kocasile mes'ud olamamıs. İkincî kocası, hayırsızmış, ayrılmışlar. Nihayet bir gün gelmiş ki... Fakat, hikâyenin burasında, asıl vazifesini hatırhyarak, kadehin dibinde kalan son yudumu da yuvarladıktan sonra, yüzüme derin derin baktı. Anlamamazlıktan gelmeği tercih edişim, canını sıkmış olacaktı. Sinirli bir hareketle, ayaklarmı yere vurarak sordu: Siz başka birşey içmiyoğ?.. Hayır!.. A . . . Niçin? Bu gece fazla kaçırdım da..« Çapkın çapkm güldü: İstiyoğ, siz.. Şuğada bir köşe var... Oraya gidecek! Kendi kendime: Dikkat! dedim, boğuntu başlıyor! Kabare kızı, şu dakikada, yan açılmış ağzı ve parıl panl yanan gözlerile dişi bir kaplana nekadar benziyordu. Ele geçirdiği avını, rahatça boğabilmek için, kendi inine sürüklemek istiyen bu dişi kaplanm teklifini, ne kabul etmiş, ne de etmemiş görünerek, sordum: Perdenin arkasına gidersek ne olacak?.. îçeriden gelen, şakrak kadın kahkahalarma kulak vererek cevab verdi: Kim ki eğlenmek istiyoğ!.. Oraya gidiyoğ!.. Eğlenmek sözü, bu bahiste ve bu dekor içinde, tuhafıma gitti. Vakıâ, elli kuruşluk Inhisar şarabına sekiz buçuk lira ödemeği göze alanlar bu herkesin kadını ile, başbaşa kalabilir ve eğer eğlenmek bu ise, pekâlâ eğlenebilirlerdi. Beni perde arkası safasına davet eden kadını yanımda daha fazla alıkoymak tehlikeliydi. Nezaketle savdım. Biraz sonra, ileride bir masadan kendisini çağırdılar. Teklifsizce yaklaştı ve orada da, evvelâ, kadehle başlıyarak, sopra, kafaiaısiıa^ınca, ifi «işey*>bİB|)ire*. rek bir hayli şarab yuvarladı. Ben burada ham sofuluğu ele alıp, perde ve paravan arkalannda, loş ışıklı, localarm içinde şöyle rezaletler ve böyle kepazelikler oluyor, diye, ukalaca lâflar edecek değilim. Yalnız, şu konsomasyoncu kızlann insafsızlıklarını ele alacağım. Bir kere, kabareye, bara gelenlerin hepsini mirasyedi zannetmek hatadır. Sonra da, bir gecelik gafleti, insana bu kadar ağır surette ödetmeğe kalkışmak, bizzat bar ve kabare sahiblerinin aleyhinedir. Kadın, müzik... îçki!.. Bu üç neş'e unsurunu, çatısı altına toplamasını bilen müesseselerin, oraya gelenleri, boşalmış bir kese, harab olmuş bir mide ile, adeta küfelik hale getirerek, kapıdışan etmekle, hiçbir zaman devamlı müşteri edinemiyeceklerini de bilmeleri lâzımdır! sulh Nihayet mahkemesinde Bankası mı? Umumî Harb ve umumî sulh Umumî Harbden sonra sulh, tam on dokuz sene sürdü, hâlâ da sürüyor. Fakat buna «sulh» demeğe nasıl ağzmız varır ki, bir Fransız mecmuası, bu «19» yıi içinde, tam «25» muharebe olduğunu saydediyor. Ufak tefek askerî çarpışmalar, ihtilâller, kıyamlar bu hesaba dahil değilmiş. Umumî Harb dört sene sürdü ve ufak efeklsri hesaba katılmazsa yirmi kadar milleti boğazboğaza getirdi. Bu kanlı devreye «Umumî Harb» denmesini tabiî buluyoruz. Fakat, neden, yirmi milletin boğazlaştığı ve ancak dört sene süren bir devrenin adı «Umumî Harb» oluyor da, on dokuz sene süren ve içinde yirmi beş milletin harbettiği bir devreye «Umumî Sulh» ismi veriliyor? Deniz Bank mı, Deniz Bankası mı? Nihayet kış geldi Kış, adeta yaz mevsimini tekmeli erek, başını gözünü yararak, büyük bir velvele ile geldi : Vapurlan ve mavnaları batırdı, damlan uçurdu, duarları ve tahtaperdeleri yıktı. Sanki uzak bir yerde imiş de gelmeğe geç kalmış gibi halinde bir telâş, bir öfke, bir kıyamet ardı. Fakat geç geldiğine göre gitse... bari erken F. G. Milletler Cemiyeti konseyi toplaftıyör SALÂHADD1N GÜNGÖR Liman için 24 mavna almacak Bir heyet, dün akşam Pireye hareket etti îstanbul limanmda son zamanlarda başgösteren nakil vasıtası buhranı hâd bir devreye girmiştir. Liman îdaresı ihracat ve ithalât bakımından en hararetli iş devresini teşkil eden bugünlerde bir aksaklığa meydan vermemek için azamî gayretini sarfetmektedir. İdare, günlüğü 12,5 liradan vasıta kiralıyarak buhran:n tesirlerini izaleye çalışmaktadır. îktısad Vekâleti memleketin bu en faal limanmda işlerin sekteye uğranıaması için evvelce bir heyetin Pirede muayene ettiği demir nakil vasıtalarının sat'n alınmasına muvafakat etmiştir. Bunun üzerine Liman îşleri müdür muavini Hâmid Saracoğlunun riyasetindeki bir heyet dün akşam Pireye hareket etmi=tir Heyette Liman fen heyeti şefi Kâm;l ve atölye basustası Yasar da bulunmaVtadır. Oğrendigimize göre Pireden 24 demir mavna almacaktır. Bunların pazarlığı Pirede vanılacaktır. Mısırda siyasî vaziyet değişmedi Saray, taleblerinde ısrar ederek bekliyor Ingilterede kuvvetli sis Londra 25 (A.A.) Bütün îngil tere üzerine, birdenbire, kuvvetli bir sis çökmüş ve bu yüzden bircok spor toplantılan yapılamamıştır. Sisin kalınlığı Lcndra civannda trenlerin muntazam surette isjemeşine de mâni olmaktadır. Kahire 25 (A.A.) Siyasî vaziyet değişmemişcir. Saray, taleblerinde ısrar etmekt? ve beklemektedir. Ali Mahir Paşa ile NaKas Paşa arasında bu sabah için kararlaştırılan görüsme yapılmamıştır. Sanıldığına göre, hükumet, ezcümle «Mavi gömltklilc» terk;lâtınm dağıtılması bahsinde sarayın taleblerini is'afa mütemayildir. Nahas Paşa, te*kiklerine devam et deki haydudlarm takibi hareketi bütün mektedir. Vaziyetin birkaç zaman daha ffece devam etmiştir. Kırk kadar Arabm ölmüs olduğu tahmin edilmektedir. sürmesi pek b M Muharebe, hudud vakınmda Akkâ ile Safed ve Hayriye arasmdaki daŞlarda vukua gelmistir. Takriben 800 kisi takibata istirak etmiştir. Bu takibata bu sabah da devam edilmesi muhtemeldir. (Bastarafi 1 fnci »ahifeiei Tayyareler de takiblere iştirak etmek Rudolf Hess, nasyonal sosyalistliğin Almanya ile ecnebi memleketlerdeki Karamanın su ve elektrik Cermenler arasında mevcud münasebatı işleri sıkılaştıracağmı ve Almanyanm iyi niyetKaraman (Hususî) Kasabayı tenler besliyen milletlerle dostluk münase vire muktedir bulunmıyan elektrik fabbetleri idamesine devam eyliyeceğini bilrikası yeni ve büvük bir dinamo ile takdirmistir. viye edilmistir. Diğer taraftan Belediye Nihayet Ludendorff'un ve beynelmi meclisi içtimalarında Karamanın içme lel bir vazife ve Alman bayrağının şerefi suyu işi de halledilmis, hazır bulunan projenin derhal tatbikile ilkbahara ka uğrunda îspanyada ölen Alman deniz dar suyun şehre isalesi kat'î karar altı cilerinin hatırasmı yâdeden Rudolf Hess, na ahnmıştır. Bu münasebetle Beledi bütün Almanlara Hitler'in selâmlarını veler Bankasından bir istikraz akdine tesebbüs edilmesi muhtemeldir. bildirerek nutkunu bitirmiştir . „ {Battctraftt 1 tna aahlfe&e) Medise geç gelip çabuk gitmek, Böyledir âdeli kibarane... münasib gö^ceği her anda meclîsi bu işle Derler. Gelişinde kibarlıktan eser ol rlâkadar edebilir. Konsey 1' taraftan toplanırken, Uzak madığına göre kışın çabuk gıdeceğini pek şark istişare komitesi de içtima edecektir. ümid etmiyelim. Bu komiteye Letonya Hariciye Nazırı Munters riyaset edecektir. Milletler Cemiyeti paktı Drensiplerinîn tatbikı komitesine gelince, Milletler Ce miyeti toolantısından hemen sonra ictima \Ba$makaleden devam} eylivecektir. Bu komitenin reisi de Belçvererek icraat kararlarını aldırmıştır. înkalı Bourgun'dr. giltere ve Fransada îtalyanın bu vaziyeti istismar etmek istediğinden ve o yolda Fransada grevler büyüyor! çalıştığından kuvvetli surette şüphe ediliParis 25 (A.A.) Nakil vasıtaları yor. Filislin hâdiselerinde îtalyan elleri müstahdemlerinin grevi 2650 kişiden aranıhyor, ve hatta Îtalyanın Kızıldeniz 2500 kişiye sirayet etmiştir. îvry ma hallesi müstesna olmak üzere temizlik boyunca çalıştığı zan olunuyor. Libya işleri şehrin her tarafmda normal b'r kıt'asına gönderilen yeni îtalyan askerî sekilde devam etmektedir. İhtilâf git kıt'alan mukabil tedbirler davet etmekten tikçe büvümektedir. Antrepolar tama hâli değildir. însan vaziyetin gittikçe mile, mağazalar da kısmen grev halin daha ziyade kanşarak teakub eden bu dedir. inkişaflarını baktıkça nerede ise günün birinde Akdenizin ortayerinden yanmağa Askerî kamyonlar is bastnda Paris 25 (A.A.) Münakalât grevin başladığını göreceğiz hislerine kapılıyor. Hakikaten övle mi? Akdenizi ateşe de hiçbir değişiklik olmadığmdan şeh rin iasesi dün aksam da askerî kamyon vermek istiyen kim? larîa temin edilmistir. İstasvonlardan Eğer bu İtalya ise o halde Almanyaeşya naklivatını da keza askerî kamyon nm böyle bir sergüzeşti tasvib ve takviye lar vanmaktadır. Bu suretle isliven as ettiğine hükmetmek lâzım gelir ki bu kokerî kamyonlarm sayısı dün yüze çıka lay değildir. Gerçi Almanya kapalı bir rılmıştır. esrar kutusu halini muhafaza ediyor amSütcüler de dün akşam greve iltihak ma hem çabuk, hem muvaffakiyetli bitevlemislerdir. Bunlar hastanelere icab miyecek bir harb Almanyayı geçen harbeden sütleri vermeŞe devam edecekleriden fazla tahrib edebilir. Zan olunur ki ni bildirmislerse de son anda bundan İtalva için tehlike daha büyüktür, ve her cavmı^lardır. halde muhakkak olan şudur ki İtalya AlFilistindeki şakîler tâyvare manyasız kendi başına, böyle bir sergüler tarafından takib ediliyor zeşte sürüklenmek istemez ve sürükleneKudüs 25 (A.A) Filistinin simalin mez. Büyük Millet Meclisinde, Sadri Maksudi, yeni açılacak «Deniz Bank» müessesesinin adma *~ DENIZ itiraz etmiş. Bü yük dilcimizi hakh buluyorum. Türkçede «Dniz Bank» şeklinde bir terkib kaidesi olmadığı gibi «bank» diye de bir kelime yoktur. Fransızların «lampe» kelimesine biz «lâmba» dediğimiz gibi «banque» kelimesine de «banka» deriz. «Vakıf han»,«Ege palas», «Kültür park» gibi terkibler de türkçe değil, ingilizcedir. «Beyazıd kulesi» yerine «Beyazıd kule», «Eminönü meydanı» yerine «Eminönü meydan», «îzmir belediyesi» yerine «Izmir belediye» diye* bilir miyiz? Bunu anlıyan Kamutay, pek yerinde bir kararla «Deniz Bank» unvanmı ekseriyetle reddetmiş ve teşekkül edecek büyük bir millî bankamızm adını gayrimillî bir terkibden ve kelimeden kur tarmış. Darısı «Sümer Bank» ın başına! arda dolaşan eli bi. hedefe erebilsin. «Ebeme pilâv pişirdim» oyunu da aşağı yukan ötekinin aynidir. Fakat ebeyi tahris için kullanılan söz başkadır ve daha hırslandıncıdır. Çünkü ebeyi kız^ d:rmak ve koşturmak istiyen çocuklar yalnız «ebeme pilâv pişirdim» demekle iktifa etmezler, «içine fare düşürdüm» özünü de ilâve ederek fareli pilâvı ebeye unmuş ve yedirmiş olmak iddiasını ileri sürerler. Eb» de, masum bir inanışla, o pilâvı yemiş gibi heyecanlanır, arkadaşlarmı kovalamağa koyulur. Siyaset âlemi birçok benzerliklerile bu oyunlan andınyor. (Sulh) ülküsü şimdi örebe halindedir. Oyuna iştirak eden en gür sesli çocuk Japonyadır. Muazzara toplarının ağzile boyuna «ebe çıldır, ebe çıldır» diye bağınp duruyor. Sulh ülküünü temsil edip de tek vücud halinde ebe rolünü üzerlerine alan devletler, ihtiyat ve teenni zaruretinin remzi olarak gözlerine konulan bağdan sıyrılamadıklarından ve kulaklanna çarpıp duran müsehzi yaygaradan da heyecana düştüklerinden sağa sola yalpa vurup durmakta" dırlar. Oyun kadrosuna girmemiş olmaka beraber körebe aleyhinde vaziyet alan ve kıskıs gülen seyircilerin sinir üzerinde yaptıkları nahoş tesir de başka! Bakalın, siyaset âleminin körebeleri fırsatını bulup en yaygaracı oyuncuyu yakalıyacaklar mı ve ebelik külfetini ona devrederek geniş bir nefes almağa muvaffak olacaklar mı? Şimdilik netice meçhul!.. SERVER BEDt İngiliz İtalyan ihtilâfı devamda Bir eroin kaçakçısı karar okunurken kaçtı Beyoğlunda eroin satarken yakala nan meşhur kaçakçılardan Piç Ali ka akçıhk işlerine bakan beşinci ceza mahkemesine tevdi edilmistir. Mahkemede sabıkalının bir sene hapıs ve 200 lira para cezasına mahkum edildiği hakkmdaki karar okunurken kaçakcı bir kolayını bulmuş ve kaçmağa muvaffak olmustur, aranmaktadır. I M. TURHAN TAN H: 1 Üniversiteden Bay Salâhaddin Karayavuza, Gedikpaşada Emiasinanhamanu caddesinde oturan Izzet Ündeğere: Ayrı ayrı mektublarla yazümasına d^vam edilmesini Lstedlğiniz mevzua avdet e* dilecektir. Iltifatmıza teşekkür ederim. 2 Mecidiye köyünde Bay Halime: Zatülcenb hastalığmın halk dilinde at|j satlıcandır. 3 Maliye avukatlarmdan Bay İbrahim Akçeye: Taşlıcalı Yahyanm dlvanı basılmış de" ğildir. Iltifatmıza teşekkür ederim. M. T. T. Fransız ttalyan ticaret muahedesi temdid edildi Paris 25 (A.A.) Ticaret Nezareti ebliğ ediyor: 11 a^ustos 1936 tarihli Fransız îtalvan ticaret itilâfları, 13 ilkkânun 1937 tarihînde bir ay müddetle temdid edil miştir. Ticaret Nezareti ticarî itilâflar direktörü M. Alnhand'ın rivasetinde bir hevet, yeni bir Fransız İtalyan ticaret tilâfı akdi zımnında müzakerelerde buîunmak üzere Romava gidecektir. Yeni.«ehirde bir radyum lâmbası kazası Bursa (Hususî) Yenişehirde feci bir kaza olmuş ve ekserisi memur ol mak üzere vedi kişi yaralanmıştır. Ömer Gökgüzel kazinosundaki radyum lâm basmm gaz deposu patlamıs ve bu yüz den etrafta oturanlardan yedi ki^I muh'•elif ve^erinden yanmıs ve varalanmış] ardır. YaraMar, muallim Hasan, mu allim Cemil. Fususî muhasebe memurNihad, iandarma ha<=ravu<;u tüccardan Hasan Tahsm. k^hve Ömer ve kahvecinin cıra&ıdır. Bun la^dan kahveci çıra&ı ağır surette vara landıçmdan Bursa hastanesine getiril Kış her tarafta siddetlendi Muğlada, hava, birdenbire soğudu, Konyaya kar yaşıyor Muğla 25 (A.A.) Dört günden beri havalar çok soğumuştur. Derece sıfırdan aşağı 5 tir. Maamafih havalar açık gitmektedir. Kasabaya odun, kömür,. gelmekle beraber pahalıdır. Hitlerin muavininin Noel beyanatı İtalyan matbuatı Uzakşarkta Japonlar İngiliz menfaatlerini baltalamağa hazırlandıklan halde İngiltere Akdeniz ve Avrupa korkusile yerinden kımıldıyamr yor ve kımıldıyamıyacaktır demekte haklıdır. Hakikaten öyledir. Alman Japon ve îtalyan ittifak İngiltere ile Fransayı, hatta Rusyayı yerlerinden kımıldatmıyor. Bu devletlerin gözleri Almanya ile İtalya üzerine dikilmiştir, Japonya Çin üzerinde gelişigüzel hareket ettiği nisbette onlar da Avrupadaki vaziyetlerinin korunmasını binncı şar* olarak gözönünde bulunduruyorlar, ve gizlikapaklı birşey değildir ki bunun için de hergün daha iy hazırlanıyorlar. İngiliz Hariciye Nazın M. Eden geçen gün Avam Kamarasında bazı sorgulara cevab verirken îngilterenin İtalyan matbuat ve radyosu ile yapılan aleyhtar neşriyattan dolayı îtalya hükumeti nezdinde teşebbüslerde bulunduğunu, faka neticenin müspet çıkmadığmı beyan et Konyada şiddetli kar Konya 26 (Hususî muhabirimiz' den) Sabahtanberi şiddetli kar yamiştir. îtalyan sefiri Bari radyosundaki ğıyor. neşriyatın Arab matbuatındaki yazıları Vapurlar yollarına devam tekrardan ibaret olduğunu sövlemis, öyle ediyorlar dahi olsa yapılmasın teklifine de kuAnkara 25 (A.A.) Karadenizdeki lak asmamıştır. fırtına esnasmda Denizyollan idaresine îtalyadaki îngiliz aleyhtarlığınm în aid vapurlardan hiçbirisi tehlikeye düş giltere ile dah? iyi anlaşmak gibi bir memiştir. maksadı istihdaf etmesi Dek mümkündür. Bugün, fırtına seyrüsefere imkân ve • Filhakika bu da bir usuldür. Nitekim iyi recek derecede hafiflemiş olduğundan valikle temin olunmıyan anlaşmalar bazan purlar yollarına devam etmektedir. Akı j bir muharebenin sulhu ile elde edilir. Bu betinden haber almamadığı bildirilen Sa| yukanki usulün en ileri «ek"dir. dıkzade vapuru fırtına esnasmda Ereğli] YUNUS NAD1 limanına sığınmıştır.