10 Birincikânun 1937 CUMHURİYET Von Schirach dün Ankaraya geldi Atatürk, kendisini kabul etti, Maarif Vekili şerefine ziyafet verdi IBaştaratı l tnct sahttedei Hatay intihabatını ifsad için açık manevralar Garreau, işi azıttı [BaştaraH l tnct sahl}ede\ LERİ bugiin saat 14 te tayyare ile Ankaraya geldi. Hava meydanında Maarif Vekâleti namına müsteşar Rıdvan Nafiz, Al man büyük elçisi ve sefaret erkânı taraf:ndan karşılandı. Alman nazınna Hariciyemiz tarafın dan da beyanı hoşamedi edildi. Atatürk misafiri kabul etti dmm da güdüldüğünü, Alman genclik teşkilâtının bugün 7 milyondan fazla azası bulunduğunu, Ankaraya uğrayışlarınm kendileri için ayrıca unutulmaz bir hatıra teşkil ettiğini ve kısa zamanda meydana getirilen bu modern şehri pek beğendiklerini, Istanbulda bir gün kalarak Berline döneceklerini söylemiştir. Ankara 9 (A.A.) Reisicumhur Henüz 30 yaşında olan Von Schirach, Atatürk, bugiin saat 18 de Almanya 16 yaşında lise talebesi ıken fırkaya girgencler terbiye dairesi reisi Baldur Von miş, genclik teşkilâtında çalışmağa başSchirach'i kabul buyurmuşlardır. lamış, 1925 te 18 yaşında iken teşkilât Maarif Vekilinin ziyafeti içinde ehemmiyetli bir rol almış ve şimAnkara 9 (Telefonla) Alman diki vazifesine 1932 de geçmiştir. genclik teşkilâtı reisi şerefine bu gece Hitler'in teveccüh ve itimadını kazanMaarif Vekili Saffet Arıkan. Anadolu mış en yakın dostlanndan olduğu söy kulübünde bir ziyafet vermiştir. Bu ziya lenen ve nazır payesinde olan Von Schifette Maarif ve Hariciye Vekillerimiz, rach'm bu seyahatinde, Türkiye müstesAlman sefiri ve sefaret erkânile maarif na olmak üzere uğradığı yerlerdeki Al müsteşarı Rıdvan Nafiz, yüksek tedrisat man genclik teşkilâtını tetkik ve teftiş etumum müdürü Cevad ve diğer bazı zevat tiği anlaşılmaktadır. da bulunmuştur. Von Schirach, memleketimize gelmek Misafir, yarın saat 11 de tayyaresile üzere dün Halebden havalanmışsa da havc maiyetıle birlikte Hariciyeden Hasan vanın muhalefeti yüzünden Kudüste inCevadın da refakatile îstanbula hareket miş ve tekrar Halebe dönerek seyahatine edecektir. bugün devam etmiş ve Halebden tam dört Von Schirach'inTürk gencliği buçuk saatte doğruca Ankaraya gelmişhakkındaki görüşü tır. Seyahat ettiği tayyare Alman hava Ankara 9 (Telefonla) Memleke hatlarında kullanılan dört mürettebatlı timizde fcördüğü hüsnü kabulden fevka ve 22 yolcu almağa müsaid 1 700 beygir lâde mütehassis olduğunu söyliyen von kuvvetinde üç motörlü Yu. 52 tayyareSchirach, bilhassa huzurlarına kabul e sidir. dildiği Büyük Önder Atatürke karşı hayranlıklannı ifâde etmiş ve Büyük ÖnGümüş itilâfınm müddeti derimizin Türk gencliğine açtığı yeni ve bitiyor ışıkh hayat ve terakki yolunu takdirle Vaşington 9 (A.A.) 1933 sene müşahede etmekte olduğunu söylemiştir. sinde yakında müddeti bitecek beynel Misafirin yanında bulunan Alman milel gümüş itilâfını imza etmiş olan âyangenclik teşkilâtı matbuat müdürü Ginther Kausmann da Alman genclik teşkilâtile dan Pittman, Amerikanın diğer devletler bu seyahatleri hakkında bana doğrudan arzu ettikleri takdirde yeni bir itilâfna doğruya malumat vermiştir. Bu arada me akdi için müzakerelerde bulunmağa genclik te«kilâtının kontrol, merkezle te amade olduğunu beyan etmiştir. mas ve rabıtalarını tanzim, haricdeki teş tngiltere Kralının tetkikleri kilâtı organize etmek gayesile yapılan bu Londra 9 (Hususî) Kral Altıncı seyahatten iyi intıbalarla döndüklerini, Georg bugün tayyare fabrıkalarım zi seyahatte ayni zamanda bu memleketler yaret ederek bilhassa son sistem bom deki genclik harekctlerinin tetkiki maksa bardıman tayyarelerini tetkik etmiştir. Von Schirach kimdir? Antakya 9 (Hususî) Anayasada hiçbir kayıd ve ima bulunmadığı halde Delege Garreau, intihabatta reyleri p a r çalamak arzusile her gittiği yerde şu noktayı ileri sürmektedir: «Hiç kimse mensub olduğu cemaatin gayrisine rey veremez.» Garreau, Kürdler arasmdaki tahrikâtı meb'us seçimi bahanesile artırmıştır. Ahmed, Muhiddin, Ali gibi bir takım namı müstearla bir adam on beş gündür San cakta dolaşmaktadır. Bu adam Reyhaniyede sekiz gün kalmış, Arab ve Kürdleri toplıyarak birleşmeğe davet etmiştir. Kendisi «Ben Şam Kürdlerindenim, maksadım Suriyelı Kürdleri de bir araya toplıyarak dinimizi müdafaa etmektir» demiştir. Halk, Garreau'nun adamı bu lunan bu propagandacıya yer yer haka ret etmiştir. Herif yüz bulamayınca Reyhaniyeden uzaklaşmıştır. BERLİN Alman genclığini askerliğe alıştırmak üzere çocukların zırhlı otomobıllerle şehir sokaklarında dolaşmalarına müsaade edilmiştir. TİRANA Arnavud Kralı Zogo, Arnavudluk istiklâlinin yıldönümü münasebetile radyoda Arnavud milletine hitaben beyanname okumuş, tur. Nüfus tahririndeki dalavereler îskenderun 9 (Hususî) Sancaktaki hükumet, Türklerin davasmı söndür mek için faaliyetine devam ediyor. Kı rıkhan kaymakamı Salâhaddin, son za manlarda bütün gayretile nüfus işlerile de uğraşmaktadır. Hic sebebsiz yere binlerce Türkün nüfus kaydmı yaptırma makta, Sancağa nakli hane edenlere de Şam hükumetinin emrile müşkülât çıkar maktadır. Bunların misali çoktur. Meselâ birkaç gün evvel Reyhaniyede Ali hocanın oğlu Mehmed Zülfikar nüfus kâğıdını kaybetmiş ve yenisini çıkartmak için nüfus dairesine istida vermiştir. Kaymakam, hüviyet cüzdanını imza etmemiş ve muamelesini intac etmek için ısrar eden Zülfikan karşısma çağırtarak «sen nerelisin?» diye sormuştur. Zülfikar: «Kürdüm!» demiştir. Kaymakam, Aktepe ve Hacılar mıntakasında Kürd kıyafetinde kimseye raslamadığmı söylemesi üzerine, Zülfikar: « Ben küçüktenberi şehirde yaşıyorum, şimdi Haleb lisesinde okumaktayım. Ali hocanm oğluyum, Reyhaniyede bulunuyoruz.» demiştir. Kaymakam, bu izahatı alınca af dilemiş ve intihab zamanında Türklerden sakınılmasmı tavsiye etmiştir. Yabancı propagandanın Sancakta Garreau tarafmdan himaye gördüğü apaçık bir hakikattir, , « ŞANGHAY Bitaraf mıntakada Japon ve İngiliz askerleri tel örgüler üzerinden birbirlerinin ellerini sıkıyorlar. LONDRA Londrayı zıyaret eden Fransız Başvekili M. Şotan'la Hariciye Nazırı M. Delbos İngiltere Harici» ye Nezaretinden çıkarken.. Tekirdağmda spor hareketleri gittikçe jurtıyro , İtalya, Milletler Cemiyetinden çekilmek üzere bulunuyor (Bottarafi 1 tnci tahifede) bugün Romaya hareket etmiştir. NEVYORK Amerikanın millî bayramı münasebetile bu sene Nevyork ufkunda, resımde gördüğünüz şekilde, kauçuktan mamul hayvanlar uçurulmuştur. PARİS Fransada kış sporları cenneti addedilen Chamoniy'de sky müsabakalan hararetlenmiştir. Fevkalâde tebliğ yapılacak Roma 9 (A.A.) Venedik sarayınm balkonundan cumartesi akşamı îtalyan milletiîie yapılacağı bildirilen fevkalâde tebliğ ki bunun İtalyanm Milletler Cemiyetinden çekildiği hakkında olacağı söyleniyor diğer bir takım rivayetlere daha yol açmıştır. Mussolini'nin İtalyan milletine anayasanm değiştiğini de ilân edeceği söylenmektedir. Meb'usan meclisi kaldırı rıliler yakında Tekirdağına gelerek ay lacak ve yerine korporatif bir meclis ni takımla tekrar karşılaşacaklardır. kurulacaktır. Bu rivayetlerin ne dereŞehrimizin en kuvvetli iki teşekkülü ceye kadar doğru olduğu şimdiden kesolan Yılmazsporla Tekirdağspor arasın tirilemez. da geçenlerde cereyan eden hararetli Grandi Romaya gidiyor bir futbol maçı 2 1 Tekirdağsporlula Londra 9 (A.A.) îtalyan büyük elrın lehlerine neticelenmiştir. Resim, Tekirdağ spor kulübü genc çisi Grandi, büyük faşist meclisinin toplerinden bir kısmmı bir arada göster lantısmda bulunmak üzere yarın Londradan hareket edecektir. mektedir. Avrupaya gittiğiniz zaman, ciddiyetle işe sanhnca onu daha kolay unu tursunuz. Belki! Bazil, Doris için daima mevcud du. Kâinat onunla doluydu. Akşam garibliği çöktüğü saatlerde, opera temsillerinde, sabahleyin yaptığı soğuk duşta, uykuda, rüyada, şarkıda, herşeyde, herşeyde Bazil vardı. Istırablarmda, yor gunluğunda bile Bazil vardı. Fakat, doktor Sardi ile olan münasebeti devam ediyordu ve Doris, şayed bu münasebeti birdenbire keserse bir noksanhk hissedecegini anlıyordu. Doktor Sardi, yakışıklığma kat'iyyen kanaat hasıl etmiş bir adam olmasaydı, pek de çirkin sayılmazdı. Zülüflü, siyah sacları ve keskin bakışları vardı. Güç lükle teneffüs eder gibi, ağzını daima açık tutuyordu. Alt dudağı, kuru, daima kabuklanan, korkunc bir dudaktı. Sardi, mütevazı bir ailenin çocuğuydu Babası, harbden evvelki Galiçya köylerinden birinde askerî terziydi. Sardi, kendi kendine yetişmis, kültürsüz olmakla beraber, bir sürü şeyler öğrenmişti. Fakat, Del monte'yi eğlendirecek mahiyette olan bu bilçiler, Doris'i hayrete düşürüyordu. Bir akşam, bir muaşaka sahnesi ara sında, pencereden içeri giren ay ışığını görünce: Biliyor musun, diye sormuştu, ay Tekirdağ (Hususî) Vılâyetımızdeki spor hareketleri gün geçtıkçe art maktadır. Şehırli ve kasabalı gencler aralarmda olduğu kadar komşularıle sık sık spor temasları yapmaktadırlar. Bu cümleden olmak üzere şehrimizin Halk spor kulübünden 25 kışilık bir kafile Silivri sporcularınm daveti üzerine oraya gitmişler ve yaptıkları futbol maçında 1 1 berabere kalmışlardır. Siliv PARİS Karnaval şenliklerinde bu sene ihtilâl teşkil'âtlarile alay etmek moda olmuştur. Resmimiz şenlık esnasında bir polisin maskeli ihtilâlcileri teslım olmağa davet ettiğini gösteriyor. dünyadan nekadar mesafededir? Sonra, bu suale kendi kendine cevab vermiş: 234,354 mil, evet tam 234,354 mildir, demişti. Doris, onun, bu malumatmdan dolayı beklediği hayreti gösterince, memnun olmuştu. Doris, içinden: «Ne hilekâr yabani» diye düşünüyor, fakat, ona karşı gene hürmet duymaktan geri kalmıyordu. Küçük Palfy de, doktor Sardi hakkında küstahça fikirler beslemekle beraber, hürmette kusur etmiyordu. Bir gün, Doris'e sordu: Sardi, sana, yüzü örtülü adamm masaJını anlattı mı? Hayır. Yakında anlatır öyleyse! Doris ve Palfy artık senli benli ko nuşmağa başlamışlardı ve D«ris, yavaş yavaş, Delmonte'nin adeta maiyeti er kânmdan sayılıyordu. Üç talebe ile beraber, ayni masada yemek yiyor, ihtiyar Lucia ile italyanca geveliyor ve Salvatori'den öğrendıği hurafeler hakkındaki mükemmel malumatı sayesinde, onun gözüne giriyordu. Bariton olan Fiomarelli, Doris'ten iki defa iki dolar ödünc para aldı ve Paolo, onu, kendisinden ders almağa ikna etti. Teşrinisani sonunda, Doris ikinci bir imtihan geçirdi. Orta seslerde fadan doya geçişleri el'an yapamıyordu. Fakat, tiz sesler düzelir gibi oluyordu. Bu defaki imtihan da iki saatten fazla sürdü. Delmonte, ceketini çıkarmış, boğaâsa boynundan muazzam yakahğını çekip bir köşeye atmış, ve Doris'le birlikte ayni notayı yüz defa tekrar ederek nefes alıp vermeğe başlamıştı. Doris, bu sefer de, ilk biriktirdiği paradan iki yüz dolar ücret verdi. Doktor Sardi, önce resmen, o günün akşamı da yarıresmî olarak, Del monte'nin, kendisini talebeleri yanma kabul etmek lutfunda bulunduğunu, Do ris'e tebliğ etti. Doktor Sardi, Delmonte'nin lıem kâtibi, hem simsarı, hem muhafızı, hem iş adamı, hem avukatı, hem de, onunla haricî âlem arasındaki münasebatın nâzımıydı. O akşam, Doris, kendisini, Sardi'nin kuru ve soğuk ellerine terkederken, sebatın insanı gayesine ulaştırdığmı ve nefse hâkim olmanm, nihayet mükâfatlandırıldığmı memnuniyetle görmüş bulunuyordu. Ertesi gün saat altıda derse başlandı. Delmonte, kaba yünden iç çamaşınnın üstüne, çadır kadar geniş, yesili solmuş bir bomuz geçirmisti. Bornuzun altından, çorabları, jartiyerleri ve yırtık terlikleri gözüküyordu. Paolo da, kırmızı ipek ropdöşambri ile, oradaydı. Fakat ona ihtiyac yoktu. Orada oturup duruyor, arasıra, piyanonun cilâl' tahtasında kendi hayalini seyrediyordu. Doris'in, sonra dan anladığına göre, Paolo bir nevi bek LONDRA İngiltere Kralı Majeste Altıncı Corc Cornwall Dükalığmdaki emlâkini teftiş etmek üzere iki gün evvel Londradan ayrılmıştır. çi vazifesi görüyordu. Delmonte, Paolo veya Lucia'dan birisi yanında bulunmadıkça, odada hiçbir kadınla yalnız kalmıyordu. Derse başlarken, Delmonte onu, ilk üç ay zarfında, şarkı söylemek şöyle dursun, konuşmaktan dahi menetti. Namusunuz üzerine söz veriniz, dedi. Dünyada en mukaddes tanıdığınız şey üzerine yemin edeceksiniz ve yemminizi bozmıyacaksmız. • Doris, çekinerek sordu: Peki, derdimi nasıl anlatayım? Delmonte, kollarını havaya kaldırarak haykırdı: Hayvanlar derdlerini nasıl anlatıyorlar? Ha? Gözleriniz yok mu? Elleriniz yok mu? Gülümsersiniz, başınızı sallarsmız. El hareketleriniz lâkırdıdan daha manalıdır. Hem çehre hareketlerini bir parça talim edin, sahnede lâzım ola*' cak. Ve Delmonte kollannı havada savu ran, vücudüne mubalâğalı bir İezüjt hamlesi veren büyük bir jest yaptı. İmtihanı, nefes alma talimleri etti. Fakat bunlar, ne Salvatori'nîı de doktor Williams'm tekniğine yordu. Doris, Delmonte'nin dediğij ketleri yaparken, vücudüne bıçak nır gibi oluyordu. (Arkast L Vicki BAUM Yazan: Hamdi VAROĞLU Çevlren: 41 Avukat Vanderfelt. o günlerde Do ris'e bir mektub yazmiş, bir mesele hak kında görüşmek üzere yazıhanesine ça ğırmıştı. Doris, kızıl saçları, yolunmuş kaşları, omuzunda gümüşî tilkisi ve yakasmda takılı çiçeğile görününce, avukat ona hayretle baktı. Yazılıanenin sakin havası bir fırtına ile karışır gibi olmuştu. Siz ne olmuşsumi7? dedi. Bu kadar güzel opera muganrıyesi olur mu? Biraz sonra, yazıhaneye ihtiyar Bryant geldi. Onun yüzünde de ayni tasvibkâr hayret alâmeti görüldü. Fakat, birşey söylemedi. Doris, doktor Sardi'ye karşı, geçici bir minnettarlık hissetti. Belki de, hakikaten kadm işlerine aklı eren bir adamdı. Bryant ve Vanderfelt, onun Delmonte ile olan işi ne dereceye kadar hallettiğini, talebeliğe kabul edilip edilmediğini öğ renmek için kendisini yazıhaneye davet etmişlerdi. Doris: Bu iş hakkında bu hafta karar veriîecek. Dedi. İhtiyar Bryant, onu, Blanchard oteline, kendi otomobilile götürdü ve böyle devam ederse, âşık olacağını söyliyerek alay etti. Fakat, sonra, ciddiyetini tekrar ele aldı; Doris'in sıhhatıle, sesile alâkadar oldu; gına derslerinde terakki edip etmediğini; bütün parasını tilki kürklerine mi verdiğini, yoksa, bir kısmmı makul işlere mi tahsis ettiğini sordu. Pazarlık devresinde, Bryant'la Dcris arasmda garib bir dostluk peyda olmuştu. Doris, babasının ölümünden, kendisini, bir insanın yanında ilk defa olarak emniyette görü yordu; ihtiyar Bryant da, parasını bir kadm için israf etmediğini ilk defa olarak hissediyordu. Tam otele yaklaştıkları sırada, Doris'e sordu: Sizin delikanh hapisanede ne yapıyor ? Doris, sadece: İyidir, teşekkür ederim, diye cevab verdi. Bryant," teselli makamında ilâve etti: i k.