jMndteşrtn 1937 CTJMHURtYET sonra M. Hitler'le Lord Halifax dünya matbuatınm büyük bir ehemmiyet verdiği mülâkatlanna başlamışlardır. Hariciye Nazırı Baron von Neurath'ın da iştirak ettiği mülâkat 3 saat sürmüştür. M. Hitler misafir Lordu ve Alman Hariciye Nazmnı öğle yemeğine alıkoymuştur. Konuşmalara yemek esnasında da devam edilmiştir. Saat 15 te, Lord Halifax refakatinde Baron von Neurath olduğu halde Münih'e hareket etmiştir. Eroinoman oğlunu Parti, Orgeneral Ali Bir Fransız gazetesi, Belçika Kralınm, Afrika Said Akbaytuğu namzabıtaya ihbar etti Beyoğlunda berberlik eden Aristidi daki müstemlekelerin Almanyaya verilmesi zed gösterdi Bir tarafta, İngiltere Amerika Fransa . Sovyet ötedenberi eroin kullanmaktadır. Arisli di'nin babası, günden güne zayıfhyan, korkusile Londraya gittiğini yazıyor (Battarafi 1 tnct sahifede) Rusyanın, diğer tarafta Almanya İtalya Japonya eriyen ve solan çocuğunun bu iptilâsma CUMHURÎYET Orgeneral Al (Bastarafı 1 tnct tahtjede) sellesini oturtmak gibi hareketlere teveskarşı birçok tedbirler almak istemiş. HatSaid Akbaytuğ, ordumuzun en güzide ittifakının deniz kuvvetleri ne kadardır? rayı fevkalâde beğenmiştir. Gezintiden sül eder miydi?» ta bu beyaz zehirden vazgeçmesi için Petit Journal gazetesi de ayni meseleden bahsederken şu mütaleada bulunmaktadır: «Vakıâ Afrikada îngiltereninkilerden başka da müstemlekeler vardır. Bunun içindir ki Belçika Kralı Leopold'un Londraya gitmesi Avrupanın iktısadî vaziyeti üzerinde konuşmaktan ziyade Belçika Kongo'sunu müdafaa içindir. Portekizlilerin de Afrikada güzel müstemlekeleri vardır ve bunu diğerlerine peşkeş çekmek meselesi birçok defalar ortaya sürülmüştür. îşte son zamanlarda Portekizlileri de tngiltereye yaklaştıran bu meseledir. Biz Fransızlar, tekrar etmeğe lüzum var mıdır ki, bu gibi ameliyelerin masraf ve zararlarına bizzat tahammül etmeğe kat'iyyen taraftar olamayız.» komutanlanndan biridir. 1311 de Herbiye mektebinden pivade mülâzimi ve 1314 te erkânıharb yüzba • şısı olarak çıkmış, istibdad devrinde Be kirağa bölüğünü ziyaret ettikten ve Sinob kalesinde bir müddet kalebend kaldık tan sonra Musula sürülmüştür. kendisine yalvarmıştır. Her nasihat, her ikaz Aristidi'nin bir kulağından gırmiş, öbüründen çıkmış, bilâkis iptilâ şiddetini artırmış, genc berber gece gündüz eroin içmeğe başlamış * tır. Çaresiz kalan baba, hem oğlunun sıhhat ve istikbalini kurtarmak, hem de çocuğu bu müthiş iptilâdan uzaklaştırmak için tek bir çare bulmuştur: Kaçakçdık bürosuna vaziyeti haber vermek... Fılhakika ihtiyar, düşüncesini tatbik etmiş, oğlunun bir eroinoman olduğunu, hergün külliyetli miktarda eroin teddrik ettiğini büroya bildirmiştır. Büronun bir iki günlük tarassud ve takibine rağmen, berber, yakalanmadan gene eroin içmiştir. Nihayet, dün bir a ralık bunalarak eroin bulmak için dük kândan sokağa çıkan Aristidi, beyaz zehiri alırken suç üstü yakalanmıştır. Ingiliz donanmasının büyük muharebe gemilerinden Rodney dretnotunun dokuz büyük topu Komünistlikle mücadele bahanesile yeni bir emperyalist ittifak teşekkül etti: Almanya İtalya Japonya ittifakı. Almanya: Eski müstemlekelerini istiyor; ırktaşı Avusturya ile birleşmek istiyor. Çekoslovakyadaki Almanları ida resi altına almak istiyor ve nihayet Uk rayna'yı istiyor. İtalya: Daha geçen sene HabeşUtam yutmuş ve henüz hazmetmemiş olmasına ağmen o da daha büyümek istiyor. Kimbilir neler istiyor? Şimdılik açıkça is' tediği Akdeniz hakimiyetidir ve bunun için Ispanyanın Balear adalanna yerleş meğe çalışıyor. Japonya: Fazla nüfusunu dökmek için yeni sıcak topraklar, fazla istihsalâtını ;atmak için yeni piyasalar istiyor ve bütün Asyaya hâkim bir imparatorluk kurmak hırsı peşinde koşuyor. niz olacaktır. Çünkü harb Avrupa mik yasını aşarak dünya mikyasına girecek tir. Böyle dünya ölçüsünde büyük bir harbde ise denizler en büyük rolü oynıyacaktır; Umumî Harbde olduğu gibi. Şu halde, her iki zümrenin deniz kuvvetlerini mukayese etmek faydalı olur. Böyle bir harbin sabaha akşama çıkrnası pek umulmaz. Onun için aşağıdaki he sablarda her iki tarafm tezgâhta bulunan gemilerini de dahil ediyoruz. Mukayeseye esas olan gemiler, modern donanma lann muharebe gemisi, muharebe knıvazörü, tayyare uçuran gemisi, kruvazör, muhrib ve denizaltı gemisi gibi, asıl muharib tekneleridir. Yarının deniz muharebelerinde, bil • hassa Baltık denizi, Şimal denizi ve Akdeniz gibi iç denizlerde, donanmalar kadar hava ordulannın da büyük bir rol oynıyacaklan tabiidir. Fakat biz, bu yazımızda, her iki tarafın hava kuvvetlerinden bahsetmiyerek yalnız onlann da büyük rolü olduğuna kayıdla iktifa edeceğiz. Evvelâ, demokrat cepheye mensub devletlerin kuvvetlerini hulâsa edelim: Halifax'ın Hitlerle mülâkatı 3 saat sürdü Münhal Kocaeli saylavlığı için SKERLİK BAHİSLERİ Iki büyük zümrenin deniz kuvvetleri Çaresiz kalan zavallı baba Bir tebliğ neşredildi Londra 19 (Hususî) Lord Halifax bugün Bechtesgarten'de M. Hit ler'le hususî surette görüşmüştür. Alman Hariciye Nazırı Baron von Neurath ile Berlindeki Ingiliz sefareti başkâtibi mülâkatta hazır bulunmuşlardır. M. Hitler, mülâkattan sonra Lord Halifax şerefine bir ziyafet vermiştir. Bugünkü mülâkat hakkında neşredilen resmî tebliğ M. Hitler'le Lord Halifax'ın Almanya ile îngiltereyi alâkadar eden beynelmilel meseleleri görüştüklerini bildirmektedir. Hava Nazırtnın beyanatı Londra 19 (A.A.) Dün akşam Lordlar Kamarasmda müstemlekeler hakkında sorulan bir suale hükumet namına cevab veren Hava Nazırı Svvinton demiştir ki: « Müstemleke pazarlarımız herkese müsavi şerait içinde açıktır. Manda altındaki memleketlerde tam bir serbesti Fransız gazetelerine göre vardır ve buralarda bizim diğer herhanParis 19 (A.A.) Lord Halifax*ın gi bir memleketten fazla hiçbir hususî Berlini ziyareti dolayısile Excelsior gaimtiyazımız mevcud değildir.» zetesi diyor ki: «Berchtesgaden mülâkaBir işçi meb'usunan teklifi tı esnasında Fransız tngiliz Sovyel Londra 19 (A.A.) Lordlar ka münasebatı meselesinin nihayet esash bir marasında, işçi partisinin sağ cenahına tem haline gelmesi muhtemeldir. Şimdiki mensub Lord Sankey, Milletler Cemiyehalde Sovyet İttihadı Ingiliz siyasî mehati paktmın 16 ncı maddesini kaldırarak filinde pek az sempati uyandırmaktadır. Almanya ve Amerikanın da Milletler Fakat bazı müdekkik îngilizler AlmanCemiyetine iştirak ettinlmesinin teminini yayı şarkta tamamen serbest bırakmanm ve lngilterenin sulh idaresini ele alması tngiltere için âkılâne bir hareket olup lâzım geldiğini ve bu hususta bir takım olmıyacağını sormaktadırlar. İşte Ingiliz fedakârlıklara da katlanması icab edecesiyasetinde, Alman siyasetinden hiç de ğini söylemistir. eksik olmıyan, tereddüdlerin sebebi bu dur. Vakıâ bu tereddüdler arasında u Abdülhamid veresesi davayı mumî bir Avrupa antantına varmak gibi kazandı mı? mutavassıt bir hal çaresi bulmak daima Londra 19 (Hususî) Sultan Hamid birine karşı müteveccih olan münferid vereseleri tsfraflndan 'Tfrrsttrf rrökfrmçti* anlaşmalara faiktir. Fakat eğer Alman aleyhine açılan emlâk davası Füistın hükumeti bu umumî anlaşmayı münferid hükumeti aleyhine neftcelenmiştir. anlaşmalara tercih etmiş olsaydı Cenev Mahkemenin kararı mucibince Filistin reden uzaklaşmak, kendi harb kudretini ve Suriyede birçok emlâk ve arazi Sulazamî dereceye yükseltmek, bir Berlin tan Hamid veresesinin eline geçecektir. Roma mihveri vücude getirmek ve bunun Filistin hükumeti mahkemenin kararıüstüne de bir Roma Berlin Tokyo mü m temyiz etmiştir. Meşrutiyetin ilânında İstanbula dön müş ve Balkan Harbine iştirak etmiştir. Balkan Harbinden sonra Yemene gitmiş, orada fırka kumandanlığı yapmış, Büyük Harb sonuna kadar Aden cephesinde İngilizlerle muharebe ederek liva olmuştur. Memleketten uzak ve tamamile tecrid edılmiş bir vaziyette yardımsız, parasız, cepanesiz kalmasına rağmen db'rt sene sonuna kadar hâkim bir vaziyette harbet miştir. Mütarekede tstanbula avdetinde 1335 enesi ortalarında Ali Rıza Paşa kabinesi zamanında İstanbul Muhafızı ve kolordu kumandanlığı yapmış, İstanbul hükume tinin İngilizlere verdiği listede ismi mevcud olduğundan Malta'ya sürülmüştür. îki sene Maltada kaldıktan sonra 1337 de diğer esirlerle beraber îneboluya getirilerek Millî hükumetin elindeki Ingi lizlerle mübadele edilmiştir. Millî Anadolu hükumeti tarafından Sankamışta Birinci Kolordu kumandanhğına ve Şark cephesi kumandan vekâletine tayin edilmiştir. 1341 de Birinciordu Müfettişi olarak Ankaraya gelmiş ve birinci ferikliğe terfi ve 1933 te Üçüncü Ordu Müfettişliğine tayin edilmiştir. 935 te ahvali sıhhiyesi dolayısile Dördüncü Umumî Müfettişlik vazifesini kabul edemediği için Yüksek Askerî Şura zalığına tayin olunmuştur. 15 temmuz 937 de yaş müddetini doldurduğundan ihtiyat sınıfına nakil ve tekaüd edilmiş tır. Yolcuların vapurlara girîş ve çıkıç vaziyetleri Gümrük Başmüdürü Mustafa Nuri, Liman tşletme müdürü Raufi Manyaslı, Emniyet beşinci şube müdürü Şükrü ve Belediye murakıblarından Bahadan müteşekkil bir heyet, dün, Sirkecide yeni yolcu salonu dolayısile yolcuların giriş ve çıkış şekillerini tetkik etmişlerdir. Yeni yolcu salonu ancak senebaşmda açılabilecektir. Halbuki eski yolcu salonu, sundurma haline konulduğundan bu ay sonunda kapatılacaktır. Bunun için yolculara yeni bir çıkış ve giriş kapısı bulmak icab etmektedir. Dün, tetkiklerini bitiremiyen heyet, bugün de bir toplantı yaparak karannı verecektir 1899 kovan, (7,5 luktan küçük toplar dahil değildir) Amerika Ingiltereden sonra Amerika donanması dünyanın en kuvvetli donanmasıdır. 15 muharebe gemisi: 464,300 ton 2 yeni muharebe gemisi: 35,000 » 4 tayyare gemisi: 91,300 » 3 yeni tayyare gemisi: 54.300 » 17 büyük kruvazör: 149.975 » 2 yeni büyük kruvazör: 20.000 » 10 küçük kruvazör: 70,500 » 9 yeni küçük kruvazör: 76,950 » 206 muhrib: 246.485 » 44 muhrib: takriben 66,000 » 10 mayin muhribi: 11.600 » 87 denizaltı: 80,050 » 17 yeni denizaltı: takriben 25,000 » Milletler Cemiyeti Yıllığına göre A • merika donanması şu kuvvettedir: 410 gemi: 1,345,755 ton 1988 top 2665 kovan Orgeneral, memleketimizi ziyaret pt Bu üç aç emperyalist devletin birleş tikleri zaman, Majeste Şehinşah Rıza mesi, tok emperyalistleri, yani îngil«ere ehlevinin mihmandarhğında bulunmuş e Fransayı endışeye düşürdü. Japonyatur. nın Çini yutmağa başlaması da Ameri kayı kuşkulandırdı. Üç büyük faşist ve otoriter devlete karşı, üç büyük demokIBaitarafı 1 tnct sahlfede} at memleketin birleşmesi mevzuu bahsollemekte olan Japon kuvvetleri şimdi Şo mağa başladı. şov'a beş mil mesafeden aşağıda bir nokîngiltere, Fransa ve Amerika, ittifakı tada bulunmaktadır. Çinlilerin mukabil bugün değilse yarın hakıkat olacaktır. aarruzlarının akamete uğradığı söyleni Çünkü, Almanya İtalya Japonyanın hedeflerine varmaları, en ziyade bu or. Cenubdan ilerlemekte bulunan Japon memleketleri zarara sokacaktır. Filvaki kuvvetleri, dün Kaşin'e girmişlerdir. Bu yeni ittifakta, komünizme karşı mücadele gün neşredilen bir Çin tebliğine göre, ce" perdesinin arkasında, bu üç devletin ve ubdaki bu Japon ileri hareketi durdu Sovyet Rusyanın zararına olarak büyü mek, genişlemek emelleri gizlidir. Bu itirulmuştur. Devamlı yağmura rağmen arla üç büyük demokrat memlekete inliler, bu cephede mevzilerini takviye Sovyet Rusyanın da iltihak edeceği ta * etmişlerdir. Çok kuvvetli ve mühim bir biidir. Esasen, Sovyet Rusya, bu üç devsevkülceyş merkezi olan Tuçan Çinlilerin letten birinin, Fransanın daha şimdıden elindedir. Çekiang sahillerinde Çapu'ya müttefikidır. 400 bin çin askeri tahşid olunmuştur. ŞiDemek ki ileride bir harb olursa esaslı malî Çinden ve Japonyadan mütemadî unsurları şimdiden malum olan iki bü iurette Şanghay istkametinde Japon tak yük zümre çarpışacaktır. riye kıt'aları gelmektedir. Almanya İtalya Japonya cephesi. İnsan zayiatı, her iki tarafta da çok İngiltere Fransa Amerika Sovyet büyüktür. Şimalde bulunan Çin kuman Rusya cephesi. Harbirt sıklet merkezi: Deniz Istanbul sokaklarında hele kış gunlerınde yurumemn cambazlık kadar danlan, bütün Çin kıt'alanna tekrar mu" kabil taarruz emri vermişlerdir. Harb, SaBu iki büyük grup birbirlerile çarpış mumarese ve cesaret istiyen bir sat'at olduğuna şüphe yoktur. Bunu, yaya n nehir üzerinde tekâsüf etmi« gibidir. kaldınma geçmek istiyen şu bayanın halınden daha iyi anlıyabilirsiniz ! tıklan takdirde harbin sıklet merkezi de Aç emperyalistlerle toklar karşı karşıya ÇinJapon döğüşü tngiltere İstanbul yollarında yürümek san'atı! Xazan: Vicki BAUM 23 Karım Çinçinati'ye gitti. Kont Perugi'nin evinde değil. Çinçinati'de! Mis Hart yukarıda, muhterem ev sahibinin yanında. Solda ikinci kapı. Kadmlar, bu söz üzerine kahkaha ile gülüştüler ve hep bir ağızdan haykırdı lar: Mis Hart, Mis Hart! Mis! Bazil: Çok te^ekkür ederim. Dedi ve bir bataklıkta yürür gibi, salondan geçrek çıktı. Gramofon hâlâ çalınıyordu. Hizmetkâr, paltosunu tuttu. Bazil, paltoyu, mihanikî bir hareketle giydi. Soğuk bir terin, alnından aktığını, vücudünün bütün mesamatmdan fışkırdığını, boynundan damla damla yuvarlandıgmı hissederek saştı. Hizmetkâr, meraklı gözlerle ona baktı; sonra, sanki masumane çocuk eğlencelerinden bahsediyormus gibi, müsamahakâr: Eğleniyorlar! Dedi. Bazil. hizmetkarı elile iterek, yukarı kata cıkan merdivene dogru vürii Hamdi VAROGLU dü. Fakat, adamın topalladığını görünce, bu kabalığına nadim oldu. Merdivenden çıktı. Ayağının altındaki basamaklan hissetmiyor; bulut gibi yumuşak ve gevşek bir şeye bastığı zehabına düşüyordu. Duvarlan av resimlerile dolu bir koridorda, soldaki ikinci kapıyı buldu. Kapı, yalandan itilmişti. Bazil, bunu bir tekmede açtı. Boş, ıssız bir odaya girmişti. Odada, yatağı açılmamış büyük bir karyola vardî. Kaşlarını çattı; hiçbir şey düşünemiyordu. Tam o esnada Doris'in sesini işitti. Karşıki duvarda başka bir kapı daha vardı. Bazil, bir lâ'ı?a bu kapmm önünde durdu. Öte tarafta, Doris'in yavaş sesle konuştuğu işitiliyordu. Hafif hafif gülüyor gibiydi. Bazil, tam karşısındaki duvarda asılı duran resmi, o anda, harikulâde bir vüzuhla gördü. Resimde, bir çitten atlıyan, paftalı üç köpek; siyah bir ata binmiş onlara doğru gelen şişman bir adam vardı. Bu resiın, kendi esvablanndan çıkan naftalin kokusu, bütün bunlar ne yakm, ne vazih, ne Çevlren: unutulmaz derecede keskin şeylerdi. Aklından, bir kere daha Doris, Doroşka geçti. Kapıyı kapalı zannedıyordu; fakat, açamayışı, elinde kuvvet kalmamış olmasındandı. Tokmağa, vücudünün bü tün ağırlığile abandı ve kapı açıldı. *** Doris, gözlerini güçlükle açtığı zaman, önce birşey görememişti. Kendini pek bitkin buluyordu. Gözlerini kısarak baktı ve kendini biraz zorladı. O zaman, bir parça beyazlık, bir yatak, bir beyazlık daha gördü. Elini ileri uzattı, bir yün teması hissetti. O da beyaz bir şeydi «Yataktayım» diye düşündü. Kulağınm dibinde bir elbise hışırtısı oldu. Doris, almanca olarak: Neredeyim? Ne oldu? diye mı rıldandı. Bir ses cevab verdi: Konuşmayın, kımıldamayın. Ilk fikri takib eden ikinci fikir Doris'in dimağında canlanıncıya kadar aradan bir müddet geçti. Neden dolayı kendisile almanca konuşulduğunu merak ediyordu. Göğsünde de bir acı duymağa başlamıştı. Bu acı, her an ziyadeleşiyordu. Pardon, nefes alamıyorum. Dedi. Dudaklan, sesli harfleri telâffuz edemiyecek kadar kuru idi. Bu sözünc de, teselli verici, müphem bir: Evet, evet. Cevabı aldı. Halinden acı acı şikâyet etmek niyetindeydi, fakat bunu yapmağa vakit bulmadan tekrar uykuya daldı, daha doğrusu kendinden geçti. Tekrar uyandığı zaman, vücudü cehennemî ısürablar içindeydi. Yatakta yatıyordu, etrafmda, bir hastane odasmın duvarlannı bütün vuzuhile görüyordu. Yerinde doğrulmak için kımıldadıkça, birisi, onu, omuzlanndan yastığa doğru itiyordu. Bu iten elleri, deminki cevab veren sesi ve koskoca bir rahibe serpuşunu, ayni zamanda görüyor ve işitiyordu. Doris, bunlara gözlerini dikip bir müddet baktıktan sonra, o siyah ve beyaz lekeler bir araya toplandı ve ihtiyar bir rahibe oldu. Yatağmın başucunda oturan bu ihtiyar rahibeye: Ne oldu? Ne var? Diye sordu. Simdi ingilizce konuşmağa başlamıştı. Rahibe cevab verdi: Çok hastasınız. Kımıldamamanız ve konuşmamanız lâzım. Ben, hemşire Leokadi'yim. Size ben bakacağım. Bu kadar uzun lâkırdıya Doris'in tahammülü yoktu. Lâfın yarısında, etrafındaki herşey uğuldamağa ve sallanmağa başladı, hastane odası yerinden oynadı ve Doris, ağlıyacak oldu. Fakat her nefes aldıkça duyduğu müthiş ıstırab ve gözyaşlan, onun tahammülünün fevkindeydi. Deniz işlerinde, İngiltere daima başta gelir, ondan başlıyoruz: (Kısaca yeni dediğimiz gemiler kı zakta ve inşa halinde bulunanlardır.) 12 muharebe gemisi: 368,650 ton 3 muharebe kruvazörü: 106,100 » 2 yeni muharebe gemisi: 70,000 » 7 tayyare gemisi: 137,350 » 2 yeni tayyare gemisi: tonajlan meçhul 15 büyük kruvazör: 143,970 » 40 küçük kruvazör: 231,496 » Fransa 10 yeni büyük kruvazör: 90,000 » Fransız donanması dünyanın dördüncü 5 yeni küçük kruvazör 25.000 » 20 filotillâ liderİ: 29,690 » deniz kuvvetidir. 10 muharebe gemisi: 212.425 ton 4 yeni lider: 5,820 » 3 yeni muharebe gemisi: 96.500 » 187,239 » 162 muhrib: 1 tayyare gemisi: 22,146 » 55,050 » 32 yeni muhrib: 7 büyük kruvazör: 70.000 » 56,861 » 55 denizalb: 72,029 » tonajlan meçhul 10 küçük kruvazör: 13 yeni denizalb: 7,600 » 1 yeni K. kruvazör: Yukarıki rakamlar Alman Deniz Yıl" 73,604 » lığından alınmıştır. Milletler Cemiyeti, 31 filotillâ lideri: 2 yeni lider: 5,768 » Yıllığında ise, kızağa yeni konulan bazı 45,1% » gemiler haric olmak üzere, İngiliz do 40 muhrib: 10,632 » 6 yeni muhrib: nanmasmın yekunu şöyle gösterilmişlir: 88 denizaltı: 83,394 » 284 gemi: 1,264,000 ton 4 yeni denizaltı: Takriben 2,000 » 1730 top, Milletler Cemiyeti Askerî Yıllığında. Göğsünden yaralandığını ancak hafta Fransız deniz kuvvetleri şöyle hulâsa e« larca sonra anhyabildi. Onu göğsünden dilmiştir. 202 gemi: 704,438 ton ameliyat etmişler, ciğerinden iki kurşun çıkarmışlardı. Kurşunlardan biri kalbe 1,035 top yakın geçmişti, büyük şiryanın ihtilât 1,298 kovan Sovyet Rusya yapmamasını temenni etmek lâzımdı. DoSovyet Rusyanın deniz kuvvetleri söy« ris, bu malumatı, adeta damla damla ahyordu; bunlan söyliyen doktor Willi ledir: 4 muharebe gemisi: 93,786 ton ams'tı. 7 kruvazör: 49,604 » Doris, yatagmda, durgun ve düşunceli 7 yeni kruvazör: Tonajlan meçhul yatıyor, göğsündeki yarasma rağmen ne49 muhrib: 45,342 » fes almağa ugraşıyor. Yatıyor, şiddetli a6 yeni muhrib: Takriben 18,000 » cılar içinde düşünüyor. Bazan, Leokadi 151 denizaltı: 78,000 » hemşire ile mırıltı gibi bir sesle konuşu Meçhul miktarda yeni denizaltı yor. Biraz şaşı bakan Leokadi hemşi Milletler Cemiyeti Deniz Yıllığı ise re, bazı bazı acayib hallerine rağmen, Sovyet donanması hakkında şu hulâsayı çok akıllı ve temkinli bir kadın. Doris, veriyor: onun kadar aklı başında insan gördüğü72 gemi: 198,148 ton nü hatırlamıyor. Bu siyah elbiseli ve 475 top kaskatı beyaz serpuşlu rahibenin bazı 466 kovan küçük zâflan yok değil. Meselâ, hafif Yıllık, yeni yapılmakta olan 12 Sov sesle, şarkılar söylüyor, külhanbeyi tâ yet denizaltı gemisi hakkında malunıat birleri kullanıyor ve termometreye bakıp yoktur; diyor. da Doris'in fazla ateşi olduğunu görünYazımız fazla uzadığı için, otoriter ce, alçak sesle koyu koyu küfür savuru devletlerin yani Japonya Almanya yor. Italyanın donanmalannı ve iki züm " Doris, hemşire Leokadi'nin, vaktile, renin deniz kuvvetlerinin umumî yekunBavyera asilzadelerinden Baron Schro larile bu yekunlarm mukayesesini ve der olduğunu öğrendi. Baronun, çok sev müstakbel bir harbde, iki tarafın deniz diği bir kocası ve beş oğlu varmış. Ko sevkülceyşlerinin ne olabileceğini ayrı biı makaleye bırakıyoruz. casile dört oğlu harbde ölmüşler. ABlDtN DAVER (Arkast var)