13 Kasım 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4

13 Kasım 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURIYET 13 Ikinciteşrin 1937 Kahkahalar krah, Avupanın en şen komiği M İ L T O N Küçük hikâye Korku Hamdi Varoğlu Korkulu hikâye anlatmak sırası Bürlıandaydı. Benim anlatacağım hikâye, dedi, sizinkiler gibi perili ev, hortlak, hayalet nev'inden değil; bambaşka birşey. Bundan on beş sene evvel kendi başımdan geçen bir vak'a. Hâlâ hatırladıkça tüy lerim ürperir... Doktor Karun isminde bir arkadaşım vardı. İsimle müsemma, kaide hilâfına birbirine uymuş, arkadaşım, babasmdan, büyük bir servete tevarüs etmişti. Mün zevî bir adamdı. Yaz ve kış, Çamhcadaki köşkünde oturur, şehre nadiren iner; aylarca insan yüzü görmediği olurdu. Hastası da yoktu. Babadan kalma büyük servet sayesinde, vizite almak ihtiyacınclan vareste, hayatını kitablarile bahçesi arasında geçiriyordu. Sık sık ziyaretine giderdim. Her gidi şimde beni günlerce sahvermezdi. Bir gün evvel beraber bulunmuş ol sak, doktor beni gene ta bahçe kapısın dan karşılardı. Doktorun odasile karşı karşıya yatak odamın, sofrada yerimin daima hazır bulunduğu bu köşkte, her zaman, bir misafir, hatta bir arkadaş gibi değil, aile efradından biri gibi karşılanıdım. Kitabdan ve çiçekten başka hiç bir şeyle alâkadar olmıyan, aylarca, benden başka insan yüzü görmiyen münzevî doktor Karun, günün birinde evlendi. Doktorun nikâhında, düğününde bu lunmadım. Arkadaşımın inzivasına o kadar alışmış, köşkteki hayatı ve benim o radaki mevkiimi o kadar benimsemiş, kendımi o evin efradından saymağı o kadar tabiî görmeğe başlamıştım ki, Ka runun hayatına, birdenbire giren bu ya bancı kadın, o hayatı belki şenlendirmiş, güzelleştirmiş, fakat benim oradaki ha yatımı altüst etmişti. Yüzünü bile görmediğim bu kadına, benim yerimi zapteden bir tufeyli imiş gibi düşman olmuştum. Doktor Karun, üstüste yazdığı mek tublara cevab vermediğimi görünce, bir gün evime geldi ve sudan itirazlanma kulak asmadan beni zorla Çamlıcaya sü rükledi. Yolda, içimî, sebebînî bîlmediğim bir sıbntı kaplamıştı. Ayaklarım geri geri gidiyordu. Fakat, köşke gelip de, arkadaşımın kansile tanışınca, yüregimdeki sebebsiz üzüntüden eser kalmadı .Tanımadan düşman Oİduğum Nigâr Karunun karısmın ismi Nigârdı arkadaşımın kalbinde benim yerime göz dikecek bir kadına ben zemiyordu. İlk görüşte onun, çok samimî, çok candan bir kadm olduğu anlaşılıyor du. Karunu, bu mes'ud intihabından dolayı tebrik ederken, onun hesabına bü yük bir memnuniyet duymuştum. Şimdi, Çamlıcadaki köşkte, eski münzevî hayattan eser kalmamıştı. Aramıza giren ve kendisini tanımadan evvel, bana, ara açıcı bir karakedi gibi gÖrünen Ni gâr, köşke, neşe dolu yepyeni bir hayat getirmişti. Doktorun bekârhğı zamanında, hakikate karşı inadla yumulu gözler gibi, tabiatin güzelliğine daima kapalı duran pencereler ardına kadar açılmış, eski derin sessizliğin yerini, piyano ses leri, inceli, kalmlı kahkahalar almış, hulâsa, köşk, bir neşe kaynağı olmuştu. Arkadaşımın, beni buraya zorla getirdiğinin on beşinci günü artık şehre dönmeğe karar verdiğim zaman, karı koca buna kat'iyyen razı olmadılar. Israr et tim, işlerimin yüzüstü kaldığını söyledim, dinlemediler. Bilhassa Nigâr, o kadar ısrar etti ki naçar fikrimden vazgeçtim ve gayrimuayyen bir müddet için misafirli ğimi uzatmağa mecbur oldum. Fakat, hata etmişim. Çünkü ilk kararımdan bu dönüş bana çok pahalıya mal oldu. A radan üç gün geçmeden, Nigârla aramızda, doktordan gizli tutulması icab eden bir münasebet teessüs etmiş bulunuyordu. Nasıl olduğunu ben de anlıyamadan, birdenbire, Nigârı sevmeğe başlamıştım. Havası hergün bir parça daha bozulan bu muhitten uzaklaşmak muvafık olacaktı. Fakat, bir sebeb, bir bahane göster mek lâzımdı. Durup dururken çekilip gitmek, hem bana gösterilen misafirper verliğe pek kaba bir mukabele olacak, hem de, doktorun, şayed varsa, şüphesini büsbütün kuvvetlendirecekti. İçinden çr kılmaz bir vaziyetteydim. Bir akşam, doktorun bermutad takm dığı asık çehrenin müthiş bir kasırga hazırlığını haber veren ağır havasile meşbu sofradan kalktıktan sonra, kendi kendime bahçede dolaşmış; geceyansı, gürültü et" memek için ayaklarımın ucuna basa basa, yukarı kattaki odama çekilmiştim. Zih nim, mütemadiyen ayni mevzula meşguldü. Buradan bir an evvel çekilip gitmek, bilhassa, etrafta şüphe uyandırmadan gitmek için çare arıyordum. Yatağıma yattıktan sonra bir müddet uyuyamadım. Havada müthiş bir sıkıntı vardı. Bu sıkıntı, kafamın içinde dönüp dolaşan üzüntüye inzimam edince, uyku, kendini naza çeken bir maşuka gibi, boyuna kaçıyordu. Bir aralık dalmışım. Nekadar uyuduğumu bilmiyorum. Birdenbire, kulağımın dibinde çınlıyan müthiş bir feryadla u yandım. Yatağın içinde doğruldum, dinledim. Bir iki saniye kadar, gece dolabı mn üstündeki saatin tıkırtısından başka birşey işitmedim. Sonra, birdenbire, kulağıma, derinden bir ses geldi. Kalm, bo ğuk bir erkek sesi. Bu ses, bir müddet devam etti, sustu. Bu sefer, daha ince bir ses, bir kadın sesi, ağlar gibi titriyerek ona cevab verdi. Bir lâhzalık bir sükuttan sonra, kalm ses, bu sefer daha yüksek perdeden tekrar söylenmeğe başladı. Dikkat ettim. Bu sesler, aşağı kattan geliyordu. J 1» HALEDE yer bulamayıp Kadıköy dönenlere JANET MAKDONALD NELSON EDDY Gene Kızlar Mektebinde En güzel, ve en şen filminde neşeler veriyor. İl'âveten : EKLER SON ... iH« Bugün T Ü R K sinemasında Gene kızlar içı ^adınlar için ^evenler ve Sevmişler için film tarihinm en müstesna esen Lil Dagover Sabine Peters Karl Şchönböck Fransızca TÜBK sinemasında 22 ikinciteşrin pazartesi akşamı GALA MÜSAMERESİ olarak LEYLAKLAR A Ç A R K E N ^ Bugün ve yarın seanslar başladıktan sonra içeriye kimse almmıyacak ve ancak salon boşaldıktan sonra girilebilecektir. ACELE EDİNİZ! HOLİVUDDA YILDIZLAR müsabakasında birinciliği kazanan DOROTY LAMOUR DÎŞİ TARZANıdır. acak! Onu, senin karşında, etlerini şu rdüğün kıskaçlarla kopara kopara öldüreceğim. Gözlerin, âşıkmın yüzündeki akalluslan seyrederek sönecek! O manzarayı, ebediyen göreceksin. Yaşadığm kadar, her saat, her dakika onu görecekin! Uykuda bile onu göreceksin! Doktor Karunun, evin içini çınlatan, baykuş sesi kadar meş'um kahkahası, Niârın çığlığına karıştı. İliklerimi donduran, korku diyemiye ceğim kadar müthiş bir hal geçiriyordum. Bir an içinde, doktorun çıldırmış olması htimali aklıma geldi. Tafsilâtını dinledi|im bu korkunc intikam ancak bir delinin kafasında doğabilirdi. Bir dakika vakit kaybetmeden içeri girmek, Nigân bu çılgının elinden kurtarmak lâzımdı. Kapıya hücum ettim. Sarstım, açılmadı. Bahçe den dolaşarak odaya pencereden girmeği düşündüm. Sokak kapısına koştum, kilidliydi. Tam o esnada, odadan, biraz evel kinden daha müthiş, daha canhiraş bir feryad koptu; içeride bir boğuşma gürültüsü oldu. Kalbimin, çathyacak gibi çarptığını duydum; kollarımdan ve bacaklarımdan dışarıya bir mayi boşalıyormuş gibi oldu. Oraya yığılmış, bayılmışım. «GÜZEL MAVİ TUNA» da dinlemiş olduğumuz VAHŞİ ve ESRARLI ORMANLARIN (TÜRKÇE SÖZLÜ ) Muazzam aşk ve macera şaheseridir. RODESANDOR Çigan Pek yakında orkestrası şehrimizde bulunacaktır. G i N G E R R O G E R 9 S D İC K PO VY EL L PA T O' BR İE N ON A A Şi K MI L YO N 20 Gilzel yıldızın en şık, en gllzel, en zarif, en bliylik milzik filmi. DUnya radyo yıldızlarının geçid resmi, meşhur zenci Mils kardeşler ve diğer orkestralar, aylarca dillerde dolaşacak şarkılar, aşk, zevk ve müzik. BU PAZARTESÎ AKŞAMI T ü R K SİNEMASINDA Bir kibrit çakıp saate baktım. İki idi. Geceyansından iki saat sonra, aşağı kattan işitilen bu inceli kalınlı seslerin sahibi, olsa olsa doktorla karısıydı. Derhal yataktan fırladım. Kafamdan yıldınm süratile bir fikir geçmişti. Doktorla Nigâr mutlaka kavga ediyorlardı ve bu kavga benim yüzümden oluyordu. Hemen mü• *• dahale etmek lâzımdı. Gözümü açtığım zaman, odamda, yaOdadan fırladım. Merdivenlerden ko tağımda yatıyordum. Pencereden giren şarcasına indim. Sesler, doktorun çalışma güneş yüzümde dolaşıyordu. İlk aklıma odasından geliyordu. Oraya doğru yü gelen şey, geceki korkunc sahne oldu. rüdüm. Kapının tokmağını çevirdim. Ka Gayriihtiyarî ürperdim. Fakat, aklunı bapı açılmadı, kilidliydi. O zaman, bütün şıma toplıyamıyordum. O faciaya şahid vücudumü soğuk bir ter kapladı. Müna olduktan sonra, doktorun oda kapismın kaşa, hatta kavga etmek için oda kapısı önüne düşüp bayıldığımı hatırlıyordum. nı kilidlemeğe lüzum yoktu. Demek k Yatağıma nasıl gelmiştim? Beni bir geiçeride kavgadan daha başka, daha mü * tiren mi olmuştu? Beni kapınm önünde him bir hâdise cereyan ediyordu. baygın bir halde bulan, doktorun kendisi Kalbim hızlı hızlı çarpmağa başlamış ise, şu dakikada, ben, işkenceler içinde tı. Görmek imkânını bulamadığım sahne can vermiş olmalıydım. O değil de başka yi, sesleri işiterek tahmin etmek için kula birisi ise, doktorun cinayeti meydana çıkğımı kapıya dayadım, dinledim. Tam < mış demekti. esnada, Nigânn titrek sesini işittim. N< Merakımı halletmek için yataktan fırsöylediğini anlıyamadım. Fakat, onun ladım. Alelâcele giyindim. Yüreğimin hemen arkasından, doktorun kalm ses çarpıntısmı elimle bastırmağa çalışarak aduyuldu. şağı indim. Yemek odasına girdiğim za İnkânn beyhude, diyordu. Bir ay man, hayretten donakaldım. Doktor Kadanberi ikinizi de tarassud ediyorum. Ka runla kansı kahvaltı masasmın başına onaatim kat'idir. Cezanızı çekeceksiniz!. turmuşlar, her sabahki gibi beni bekliyorNigârın sesini gene işittim ve bu sefe lardı. söylediğini de anladım. Hıçkırarak yal • * • varıyordu. Bugün, aradan on beş sene geçtiğ Allah aşkına şu bağları çöz, iple: halde, el'an şüphe ve tereddüd içinde vücudumü kesti.... yim. Acaba o kulağımla işittiğim kor Doktor, müthiş bir kahkaha attı: kunc sözler, günlerce endişe içinde çır Bağlan mı çözeyim? Saçmalama pınan dimağımın icad ettiği bir hayalden Işin bütün sırn ou bağlarda. Dur, daha mi ibaretti? Kâbus mu geçirmiştim? Dokcezanın ne olduğunu söylemedim... Sen tor, hakikaten benden şüphelenmişti de öldürecek değilim, korkma! Hayır, öle kansma ve bana bir des mi vermek iste cek değilsin, sürüneceksin. Hem nasıl bi mişti? Yoksa, kan koca birleşip bana bir liyor musun? Kör olarak sürüneceksin oyun mu oynamışlardı? Bıtmedı. Dahası var. Sen, gözün ne ol Hemen o gün, öğleden sonra, doktorla duğunu bilir misin? Ebediyen kapanan karısına veda ettim ve o tarihten sonra gözlerin, en son gördüğü manzarayı ay doktoru bir daha görmedim, o da beni anen muhafaza ettiğini işittin mi hiç? Hah ramadı. hah hah! Işitmedin öyle mi? îşit öyleyse Ne olursa olsun, bazan o sahne aklıma Senin gözlerini, sebebini hiç kimsenin an geldikçe, ayni baygınlığı geçirecek gib lıyamıyacağı kadar yepyeni bir usull oluyorum. Etleri cımbızla didik didik kör edeceğim. Fakat üzülme! Gözlerind edilmek tehdidi, saka da olsa, tüyleri ür Şimdi, bunu anlatırken, on beş sene kalacak en son hayal, âşıkının hayali o pertiyor. HAMDİ VAROĞLU geriye gitmiş gibiyim. Arkadaşlık dedi mm ğimiz o mukaddes bağa nasıl ihanete cür'et ettiğime şaşan şimdiki iz'anım bile, BUGÜN MATİNELERDEN itibaren başlıyacak olan yerinde sesli o tarihe kadar gerileyince, o vakitki zâ sözlü olarak alınan hakikî 1500 metrelik fımı mazur görüyor. Maamafih, bu ihanet, bir mehtablı gecede, köşkün balkonunda, Nigârla bakışmaktan ve bir defa onun elini öpmekten ibaret kalmıştı. Bu kısacık ihanetin ferdası olmadı. Çünkü, ertesi sabah, kahfilminde bütün Türkiye halkı büyük Atasını dinliyecek ve valtı masasmda buluştuğumuz zaman kahraman yenilmez şanlı ordusunu alkışlıyacaktır. doktor Karunun yüzünü, ilk defa olarak Siimer sineması müdiriyeti, bütün vatandaşlan bu tarihî filmi görmeğe asık gördüm. îlk aklıma gelen şey, o gedavet eder. ce, balkonda bizi gözetlemiş olması ihtiBu fılm îzmirde: Tayyare sinemasında ayni zamanda gösterilecektir. maliydi. O günden sonra, arkadaşımın halinde, gitgide artan bir değişiklik görülmeğe başladı. Dalgm dalgın dolaşıyor, sorulan sualleri cevabsız bırakıyor, bazan sabahtan akşama kadar odasına kapanıyor, sinemalarından başka hiçbir sinemada ATATÜRK'ün, Heyeti Vekilenin yemeğe bile gelmiyordu. Onun bu gayrive kahraman ordumuzun kumandanlarının hakikî seslerini dinliye miyeceksiniz. tabiî hallerini, son bir aydanberi yeni bir ilmî mesele üzerinde sarfettigi dimağ faailâveten: B E E T H O V E N liyetine atfetrnek, işi fazla basit görmek Hayatı, aşkları ve eseri olurdu. Bilhassa, Karunun, karısına karHARRY BAUR tarafmdan şı mütemadiyen dargın bir çehre takınmagı beni büsbütün kuşkulandmyordu. v e EKLER JURNAL Görülmemiş muvaffakîyetlerle ıLLı • • • A KAMELYA SİNEMADA devam edîyor Türkçe sözlü ve sesli muazzam tilm Bugön matinelerden itibaren EGE MANEVRALARI Istanbulda: İPEK SARAY MELEK ve SAKARYA hmirde: ELHAMRA ve TAY V ARE sinemalarında birden gösterilecektir PEK YAK1NDA: inkarada: Yeni, Halk Adanada: AsrT ve Aisaray, Eskişehit4»! v * « ı , Bura«ıi*> T o y y a r . .:««mBiar>n<l& Dikkat: EGE MANEVRALARI Hlm filimcilik T. A. Ş. tarahndan filme çekilmiş olup bu Hlmi istiyen sinema müdürleri FiTAŞ adresine telgrafla müracaat etmelidirler. Şanlı ordumuzun Ulu önder AtatUrk huzurunda yaptığı TEPEBAŞI GARDEN'inde HARRY FLEMÎNG HABEŞ REVUSU Görülmemiş bir muvaf HER AKSAM : DANSLI DiNE KONSERLER fakiyet kazanmaktadır. istanbulun bUtUn kibar halkı Cumartesi ve pazar saat 17,30 da Buyuk matıne DÜNYA SİNEMACILIG.N.N ŞAHESERİ BEYAZ PERDENIN GöZBEBEGi * ^ * •%••••• *• LA BOHEME BaŞ roiierde: MARTHA EGGERTH JEAN KıEPURA Istanbul »nemacılık aleminde ilk defa olarak : DÂHI BESTEKÂR PUÇiNi'nin olmez eseri I Dikkıt: "JS=f,5SL n ""SSJsr* MELEK r s ^ K L t i s Fiatlarda zam yoktur, blleMer MELEj^jşj«Jndw^ljndldw^aWm«kte^r ; ^^ MELEK Ve SARAY r« A H A V Sinemalarında birden göst.Hlecektir. Bugün İ P E K sinemasında Fransada yapılan en büyük askerî ŞAHESER ™ Yalnız SÜMER sinemasında EGE BÜ Y Ü K Ü Ü MANEVRALARI A L D A N M A Y I N I Z Frannı şark hududlannda, MAGINOT çeük kalelerinde geçe. askerî, büyük, CASUSLUK, AŞK ve HEYECAN filmi. ÇELiK KALE Baş rollerde: VİKTOR FRANCEN ve VERA KOREN filminden daha muazzam o'an bu büyuk filmi herkese tavsive ederiz Bugün M E L E K sinemasında Beyoğlunda SÜMER ve îzmirde TAYYARE AŞIKLAR YOLU Fransızca sozlü zevk ve neşe filmi. Baş rollerde: Ayrıca: ilâve olarak: Paramount dünya havadisleri ve 2 kısımlık Aşk gUzellik Musiki Dans ve genclik filmi Dick Powell : Madelein Caroll renkli, Periler dans ediyor filmi

Bu sayıdan diğer sayfalar: