13 Ikinciteşrin 1937 CUMHURIYET Hâdiseler arasında SON Taarruzdan masun! ehir Meclisi azasmdan biri hem de bir avukat! geceyarısmdan sonra evlerinde güriiltii yapanlara müdahale etmek lâzım geldîğini söyliyenlere: Mesken taarruzdan masundur! buyurmuş. Ne mükemmel avukattır ki bu, kanun namına yapılması icab eden bir müdahaleye «taarruz» ismini veriyor! Bilmiyorum, acaba Şehir Meclisinde bu avukata hakettiği şu cevabı veren bir kişi de çıkmamış mı? Muhterem arkadaş! Halkın huzurunu temin için devletin ve belediyenin muayyen prensipler içinde bir eve müdahale etmesine «taarruz» demezler; taarruz, umumun menfaati için değil, şahsî hesablarla bir eve yapılan tecavüze, hücuma, baskına derler. Belediyenin bir eve: «Pencerenizden dışarı bulaşık suyu dökmeyiniz!» demesile «geceyarısından sonra pencerenizden dışanya umumun rahatını kaçıracak sesler çıkarmayınız!» demesi arasında hiç fark yoktur. Bilâkis, penceresinden dışanya bulaşık suyu döken bir ev umumî sıhhate ve penceresinden dışanya gürültülü sesler çıkaran bir ev umumî sükun ve huzura taarruz etmiş sayılır. Muhterem arkadaş! Medenî dünyanın hiçbir tarafında gece saat ondan, hele on ikiden sonra, hiçbir ev başkasını rahatsız edecek sesler çıkarmağa mezun değildir. Hatta senin Şehir Meclisi azasmdan olduğnn Istanbulda bile gürültü aleyhine konmuş bir nizam vardır ki geceytnsından sonra her türlü şamatayı kayıdsız şartsız yasak etmiştir. Muhterem arkadaş! Mesken taarruzdan masundur a n » burada herhangi bir meskene taarruz niyetinde olan yoktur. Biz umumun rahatını taarruzdan masun bırakmak istiyoruz. Bu sözleri söyliyen biri çıkraış olsaydı aklın ve mantığın da taamırzdan masun olduğunu hatırlatnuş olurdu. Meseleler Çinin tecavüz silâhlarını bırakması ileri sürüldü Alman, Japon, İtalyan ve Çin teşriki mesaisile Çinin de antikomünizm pakta iltihakı istendi IBaştarafı 1 tnci sahijedel 1 Çinin antikomünist üçler paktına iltihakı. 2 Nankin hükumetinin bütün Çin kıt'ası üzerinde hâkimiyetinin ipkası. 3 1935 anlaşmasını geniş bir tarzda teksir ederek San nehir yukarısındaki mıntakanm askerlikten tecridi. 4 Buna mukabil Japonyanın San nehrin şimal mıntakasmda bulunan kuvvelterini birkaç sene sonra geri alması. 5 1932 anlaşmasında askerlikten tecridi mukarrer bulunan Şanghay mın takasının genişletilmesi. 6 Nankin hükumetinin ekalliyet lerin kendi kendini idare etmek hakkınm tanınması ki, bu keyfiyet Mançuri ile İç Moğolistanın istiklâlinin bir kuvvet ta nınması demek olacaktır. Diğer taraftan Çinin antikomünist paktına iltihakı bir takım tedbirleri zarurî kılmaktadır. 1 Nankin hükumetinin askerî, siyasî ve iktısadî servislerinde Japon, Alman ve İtalyan müşavirlerinin bulunması. 2 Çin ordusunun tecavüz silâhlarından tecridi. 3 Komünist düşmanı memleket ler tarafından Çinin askerî bir üssülhareke olarak kullanılması. 4 Alman, Japon, îtalyan ve Çin iktısadî teşriki mesaisi. 5 Çinden bazı ecnebi nüfuzunun izalesi ve Fransız, İngiliz ve Sovyet ta hakkümüne karşı Çin tamamiyetinin ye niden ele alınması. Japon kıt'aları, Nansiang'dan geçerek bu şehrin 5 kilometro garbına gelmişler dir. Hangçeu körfezinde karaya çıkarılan kuvvetler Şanghay'ın 20 kilometro garbına kadar ilerlemişlerdir. Garba doğru ilerliyen Japon kısmı küllisinin büyük ve sıkı bir taarruzu beklenmektedir. Günlerdenberi Nantaon'da mukave met eden Çin kuvvetleri, nihayet çekilme emrini almış ve dün gece şehri tamamen boşaltmıştır. 10 bin Çinli asker, Fransız imtiyaz mıntakasına girmiş bulunmaktadır. Tahliye devam ederken Japon ileri kuvvetleri de şehri işgal etmişlerdir. Şanghay'dan gelen haberlere göre, şehre 70 mil mesafede bulunan Wousih Amerikan hastanesi bugün Japon tayyareleri tarafından bombardıman edilmiştir. İki Çinli ölmüş, birçok Çinli yaralanmıştır. Japonya son bir teklif yaptı Machiavel haklı mıdır? PEYAMİ SAFA Avrupa müellifleri, bu asrın siyasî ahlâkını idare eden prensipleri aradıkları zamana, son yıllara kadar, Nietzsche'nin admı çok geçirirlerdi. Bugün, kendisinden daha çok bahsedilen adam Machiavel'dir: On beşinci ve on altmcı asrın meşhur İtalyan muharriri Machiavel; «Prens» müellifi Machiavel; politikada hilenin ve zulmün yalmz meşru değil, elzem olduğunu da iddia eden Machiavel. Göze çarpan tarafına bakılırsa bu asır, hele Büyük Harbden sonra, baskm, çapul, yalan, dostluk mukavelelerini bozma ve her türlü siyasî ihanet asrı gibi görünür; iki kelime ile: Hile ve kudret asn. Böyle bir siyasî ahlâksızlık manzarası karşısmda düşünceye dalanlar, hilenin üstadı Machiavel'le kudret iradesinin üstadı Nietzsche'nin elele vererek bugün bazı büyük Avrupa devletlerinin politi kalanna rehber olduklannı söylüyorlar. lster Larousse'a bakınız, ister Louis de Vilfosse'un «Machiavel ve Biz» adlı yeni çıkan eserine bir göz atınız; meşhur İtalyan muharriri, asırlardanberi kendisine giydirilen şeytanî maske altında de ğil, alicenab bir vatanperver halinde karşınıza çıkar. Evet, alicenab ve vatanperver. Hususî hayatına bakılırsa, insanlar arasında en az makyavelik olan insan, bizzat Machiavel'miş. «Harb san'atına dair diyaloğlar» da şöyle bir konuşmaya tesadüf ediliyormuş: Eski zamandan kalma âdetler aras:nda hangilerini tebcil ve muhafaza et mek istersiniz? Fazileti şereflendirmek ve mükâ fatlandırmak, fakirliği hor görmemek, askerî disiplinin âdetlerine ve nizamlanna kıymet vermek, vatandaşlan birbirlerini sevmeğe icbar etmek. Fakat bu sözleri söyliyen Machiavel, siyasî ahlâkta, tüyler ürpertici bir kalleşlık taraftarıdır: İncilin tavsiyesinin yüzde yüz tersine, o, şöyle diyor: «Sana yapılmasını istemediğin şeyi başkasına yap!» Louis de Vilfosse'un hulâsasına göre Machiavel prensipi şudur: «Esası realite olmıyan her politika iflâsa mahkumdur. Gayeye göre vasıta kullanıhr. Silâh kuvvetinden, zekâdan, her türlü istinad noktasından ibaret olan bu vasıtaları ahlâk ve şeref tahdid edemez* Fransız muharriri her türlü rejimin biraz makyavelik olduğunu sövlüyor: Hatta kendi politikalarına ahlâkî faziletler izafe eden demokrasilerin bile! Çünkü, demek istiyor, hangi büyük devlet ve hangi rejım, Machiavel'in şu sözlerine göre askerî vaziyetini kurmuş değildir: «Silâhlı peygamberler galib geldiler, silâhsızları mahvoldular.» Fakat muharrir şunu da ilâve ediyor: «Machiavel, kalbinin dibinde büyük bir müsamaha gizlenmiş adamdı. Nutuk larınm şu pasajı buna delildir: «Herke sin dilediği fikri müdafaa edeceği altın devri.» İnsanlar ne istiycılar? Basit şeyler: Sulh, hürriyet, adalet, hakikat. Hayatın faciası şuradadır ki onlara bu iyiliklerı temin etmek ıstıyen şefleri, en halis niyetlerle harekete geçtikleri halde, ağır tazyikler yapmaktan, bazan harbe, zulme, yalana, hatta cinayete baş vurmak tan kendilerini alamazlar.» Ve kitab şöyle bitiyor: «Machiavel adaletin, kanunun ve ni zamın hararetli bir dostuydu. Bu «ka nun» kelimesi kaleminin ucuna sık sık gelirdi. İnsanı medenileştiren kanun, «insanı iyi adam yapan kanun!» Fakat kanunun kifayet etmediği yerde... «Kanunlar, bir milletin içinde, azçok kifayet ederler. Fakat milletler birbirle rinin arasında kanunla değil, hayvanlar gibi kuvvetle döğüşüyorlar. Zahirî sükun devirlerinden sonra, milletler, cengel hayvanlarını gölgede bırakan bir kudu ruşla ve bu kuduruşa muadil bir hile ile birbirlerinin üstüne saldırırlar.» Nitekim Machiavel, Prensine şu tavsiyede bulunuyor: «Ayni zamanda hem tilki, hem de aslan olmalı. Çünkü insan yalnız aslan o lursa tuzakları görmez; yalnız tilki olursa kurdlara karşı kendini müdafaa edemez. İnsanın tuzaklan görmek için tilki olma ğa ve kurdlan ürkütmek için de aslan olmağa ayni derecede ihtiyacı vardır.» Dört yüz senedenberi ne değişmiştir? Milletlerin içinde inzıbat vardır, fakat aralarında hâlâ yoktur. Beynelmilel ahidleri bozan bir millet üstüne bütün dünya milletlerinin saldırdığını tarih kaydetmi yor. Hukuku düvele yapılan her taarruz cezasız kalmıştır. Siyasî ahlâk idealleri mize göre, Machiavel, bize mel'un ve şeytanî bir surat gibi görünür; fakat politika realitesi içinde ona biraz hak ver memek mümkün olmuyor. Başka bir makalemde Machiavel ve Neietzsck* akl£l"»>» Lof ve reoliteye zıd noktalarını arıyabilmek için, kendisinden bugün çok bahsettiren meşhur İtalyan müellifinin asırlara hâkim ve canlı yü zünü hatırlatan şu birkaç satırı yazmağa lüzum gördüm. İHEM NAÜNA MIH1NA Türk şişeciliği emleketin sanayileşmesine büyük ehemmiyet verdiğim için, fırsat ve imkân buldukça sa nayi müesseselerimizi, fabrikalarımızı gezmekten büyük zevk duyar, istifade de ederim. Açıldığı zaman İstanbulda bu lunmadığım, sonra da fırsat bulamadığım için, şimdiye kadar göremediğim Paşa bahçesindeki şişe fabrikasını dün gez dim. Fabrikanın güzide müdürü B. Ad nan, beni bizzat gezdirmek ve izahat vermek lutfunda bulundu. Yedi yüzden fazla kadın ve erkek iş çinin çalıştığı bu fabrikayı gezerken ço cukluğumun bir hatırası gözlerimin önünde canlandı. Henüz bir mekteb talebe siyken, gene o civarda bir şişe fabrikası daha gezmiştim. Bu, yanılmıyorsam, Çubukluda, şimdi İnhisarlar idaresinin is pirto ve rakı fabrilıasının bulunduğu y e r de kurulmuş olan Modyano'larm şişe fabrikasıydı. O vakit, şişe nasıl yapıldı ğını çok merak ettiğim için, Modyano'lann fabrikasını izin alıp da gezerken gözlerimi dört açmıştım. Benim gittiğim gün küçük idare lâmbalarının yuvarlak şişeleri yapılıyordu. Bu fabrikanın, neden kapandığmı bilmiyorum amma o zaman ya* pıldığını gördüğüm şişeler çok iptidaî ve bayağı şeylerdi. Dün, gezdiğim şişe fabrikası ise, en modern vasıtalarla işliyor ve Avrupadaki emsalinin mamulâtından farksız iş çıkarıyordu. Saltanat ve Cum huriyet rejimleri aıasındaki büyük farkı, her yerde olduğu gibi, bu iki şişe fabrikasında da görmek, beni hiç hayrete düşürmedi. Bunu bilâkis tabiî buldum. AsJ hayret ettiğim şey, 1935 te açıldığı za man, zarar etmeden işliyebilmesi için, kullanılmış şişelerin hep kınlması ve hiç eski şişe kullanılmaması lâzım geldiği söylenen fabrikanın, bugün, memleketin şişe ihtiyacını daradar yetiştirecek kadar, çok iş bulmuş olmasıdır. Nitekim, şimdiden fabrikanın büyütülmesi ve yanına bir de cam fabrikası eklenmesi düşünülmekte dir. Şişecilik, dün de gördüğüm, birçok otomatik makinelere rağmen, hâlâ zor ve ince bir san'attır. Bir tarafta otomatik makineler, şıkır şıkır işliyerek düzinelerle şişeyi durmadan çıkanrken, diğer tarafta, ayaklı bardaklar gibi bazı cinsler, mutlaka insan nefesile yapılmaktadır. Bu şişe üfürme san'atı da hayli güçtür; bizim eski üfüriikçülerin düzenbazlıktan ibaret marifetine zerre kadar benzemiyor. Şişe hamurunun piştiği fınnların içindeki hararetin derecesi bin iki yüz mü, bin yedi yüz mü neymiş... Fınnların arasında dolaşırken cehennemden Paşabahçesine bir delik açılmış da zebanilerin yaktıklan büyük günahkârların ka\rurucu alevi yüzüme çarpıyor sandım, her tuttuğu sanatı çabucak kavrıyan Türk çocuğu, Türk genci, bu işin kırk yıllık ustasıymış gibi şişe yapıyordu. Yatı mekteblerinden alı nan Türk çocukları bir buçuk sene içinde bu güç san'atı öğrenmişler; kan ter içinde çalışıyorlardı. Onların hrınlardan fırlı yan alevler karşısında yanarak ve ter dökerek bin meşakkatle yaptıklan şişelere karşı, içimde adeta, bir hürmet duymağa başladım. Bir şişe kırmak, bundan sonra, bana, onların bu kadar zahmet mukabi linde yaptıklan bir eseri parçalamk gibi kadir bilmez bir hareket gelecek. Halbuki onlann daha fazla para kazanmalan, doktükleri tere mukabil daha rahat ve daha müreffeh yaşıyabilmeleri için, kullanılmış şişeleri yüz paraya satmak değil; yüz parça etmek daha doğrudur. Fakat, şişe fabrikası, piyasaya çıkardığı şişeleri, dışandan gelen emsalinden daha sağlam yapmakta ve Türk malmın sağlamlığmı ispat maksadile kendi kânndan fedakârlık etmeği bile göze aldırmaktadır. Bir Japon taraftan yaralandı Şanghay 12 (A.A.) Koreliler birliği reisi olup Japonlara taraftar olmakla tanılan Bikome beynelmilel mıntakada bir Japon lokantasında iki Koreli ihtilâlci tarafından ağır surette yaralanmıştır. Artık ümid kalmadı Brüksel 12 (A.A.) Japonya tarafından verilen cevabın, Brüksel konferansile yeniden müzakereye girişmek imkânına karşı kapıyı kapadığı, Brüksel mahfillerinde söylenmektedir. Konferans bugün toplanıyor Brüksel 12 (Hususî) Uzakşark konferansı yarın toplanacaktır. MurahHarb vaziyeti Londra 12 (Hususî) Çindeki mu haslar bugün aralarında görüşmüşlerdir. Bir Japon miralayı Berlinde narebeler, bütün şiddetile devam edıyor Bütün cephelerdeki Japon taarruzu, yer Berlin 12 (Hususî) Japon erkâyer muvaffak olmakta, Çinlilerin anudane nıharbiyesıne mensub miralay Takahaski mukavemetleri kırılmaktadır. hususî memuriyetle Berline gelmiştir. mıuuıımııtıımıumımıiHiııııııiH PEYAM1 SAFA Difteri salgını Konyada bir köy doktorsuz ve tedavisiz kaldı Konya Ereğlisinden aldığımız biı telgrafta aynen deniliyor ki: «Kazamızm Çat köyünde salgın bir hastalığm zuhur ettiği ve dört çocuğun öldüğü muhtar tarafından 21/10/937 tarihinde 101 sa yılı yazı ile resmen hükumet tababetine ihbar edilmiştir. Müracaatin nazarı iti bara alınmadığını gören muhtar telefatm arttığını ve tedbir alınmadığı takdirde bütün köy halkının ölüme mahkum ol duğunu 8/11/937 tarihli ve 119 numaralı tahriratla Ereğli kaymakamlığına bildirmiştir. Bu tahrirat hükumet tababetine havale edilmiş ve aradan günler geçmiş olmasına rağmen hiçbir tedbir alınmamıştır. Hükumet tabibinden ümidini kesen köylülerden bir kısmı güzergâhlarındaki köylere uğramak ve belki değil muhakkak olarak hastalığı oralara da bulaştırarak çocuklarını kaza merkezine getirip serbest bir tabibe muayene ettirmişlerdir. Hastalığm difteri olduğunu gören serbest tabib derhal hükumet doktorunu vaziyetten haberdar etmiştir. Hükumet doktoru da bu gibi hastalıkları teşhis ve tedavi salâhiyetini taşımıyan bir sıhhat memu runu mezkur köye göndermiştir. Bu âfete maruz bulunan bu köy hal kı hakkında acele tedabir alınmadığı takdirde bütün muhite sirayet tehlikesi karşısında endişe ve heyecan duyan halkın hissiyatına tercüman olarak S:hhiye Vekâletinin müstacelen nazarı dikkatini celbetmeniz ve bu telgrafın aynen gazetenize derci rica olunur.» Turistik yollarımız Izmir için hazırlanan lâyiha Nafıa Encümenine verildi Ankara 12 (Telefonla) Izmir vilâyeti dahilindeki turistik yolların inşası, kaplıcalarla plâjlarda asrî tesisat vücude getirilmesi hakkındaki kanun lâyihası, dahiliye encümeninden geçmiş, nafıa encümenine verilmiştir. Hükumetin tekli fınde İzmirde Karşıyakanın Bostanlı mevkiinden başlıyarak sahili takiben Alaybey Turan Bayraklı Mersinli Kalkapınar birinci Kordondan geçerek Konakönüne ve oradan tramvay yolunu takiben Ağamemnun kaplıcalan ve In ciraltı plâjına kadar giden Mersinli Burnuva ve Izmir Kızılçullu Buca yolu birinci derecde turistik addedilmiş, beşinci dereceye kadar yollar da tayin olunmuştu. Dahiliye encümeninin yap tığı tadillere göre, İzmir vilâyeti dahilindc yapılacak turistik yollarla bunlann mebde, münteha ve uzunluklan ve tertib sırası ayrıca yapılacak bir programla tanzim edilecektir. Japonyada ihf ilâk • ı 500 işçi topraklar altında kaldı Tokyo 12 (A.A.) Naganoda bir bakır madeni çökmüş ve çöküntü neticesinde bir de infilâk olmuştur. Beş yüz işçi topraklar altında gömülü kalmıştır. PEYAMl SAFA Ziraî kalkınma yolunda: 1937 yıh Nobel Devlet nümune çiftlikleri mükâfatını kazananlar [Başmakaieden devam] dığını nümune olarak millete göstermek istiyordu. Kendi davası ispat ve kendi maksadı istihsal olunduktan sonra mem lekete nümune olarak gösterilmekte de vam edilmek kayıd ve şartile Atatürk bütün bu çiftliklerini millete hediye etti. İşte hükumet ziraî ıslahatta Büyük Ata* mızdan aldığı bu esasların ayni hızla idamesini üzerine almış ve onlan tevsi ede rek yürütmeği vazife bilmiş bulunuyor. Bu iş, çok isabetli bir karar olarak, ya kında Meclise sunulacak bir kanun lâyihasile, bütün memleket için sürekli bir kaide haline konulmuş olacaktır. Bu çok hayatî mevzu böyle bir makale ile anlatılamıyacak kadar geniş ve ehemmiyetlidir. Bugünlük sözü bitirmek için millete hediye edilmiş olan Atatürk nümune çiftliklerinin iktısadî memleket kalkınmasında büyük roller oynamağa namzed bulunduklarını bilhassa kaydetmek isteriz. İlâve edelim ki Atatürk, çiftlikleri millete hediye ederken onlan bütün muvaffakiyet şartlarile beraber devreylemiştir. Bu şartlann başında ise bu çiftlikleri idare eden Atatürkün himmetlerile bu yolda tekâmül eylemiş bu lunan kimseler geliyor. Atatürk çiftliklerini devlete, onları idare edenlerin kadrosile beraber, olduğu gibi hediye etmiş ve çiftliklerin idaresinde ruh vazifesini gören kıymetli arkadaşımız Tahsin Coşkun da, galiba devlet cephesinde dahi ayni vazi" feyi görmekte devam etmek üzere, Ziraat Vekâleti Siyasî Müsteşarlığına geçirilmişrir. Tahsin Coşkun Atatürk mektebinin en liyakatli bir yetiştirmesi ve bu sayede Türk çiftçiliğinin amelî ve nazarî en kıymetli mütehassıs başelemanı olmuştu. Kendisinin devlet cephesinde ayni vazifeleri görmekte devam edecek olması, muvaffakiyetlerinin bütün memlekete teşmilini tekeffül eden bir vaziyet temin eylemiş bulunuyor. Stokholm 12 (A.A.) Nobel fizik mükâfatı Amerikalı M. Davvisson'la İngilib M. Thomson arasında, kimya mü kâfatı da Zürih'li M. Karler'le İngiliz M. Hovvorth arasında taksim edilmiştir. Müthiş bir tayfun Filipin adalarında bir şehri silip süpürdü Edebiyat mükâfatı Manille 12 (A.A.) Bugün Luçon adasında kasırga tahribat yapmış ve Kenihvorth adındaki İngiliz gemisini sahile atmıştır. Manille'in büyük bir kısmı su altında kalmıştır. 3,000 kişi melcesiz kalmıştır. Şimdiye kadar 5 kişinin telef olmuş olduğu bildirilmektedir. Manille İ2 (A.A.) Luçon'un merkezini süpüren tayfun neticesinde 38 cesed bulunmuş ve teşhis edilmiş ve elli bin kişi meskensiz kalmıştır. Ölenlerin miktarınm daha fazla olmasından korkulmaktadır. Muhaberat tamamile munkati Paris 12 (A.A.) Eski nazır olduğundan tafsilât alınamamıştır. Ha Franklin Bouillon vefat etmiştir. sarat birkaç milyon pesos olarak tahmin Anadolu Ajansının notu: edilmektedir. Türkiyenin samimî bir dostu olan ve Türk istiklâli uğrunda yaptığı mücade lenin en müşkül anlarında hiçbir menfaat gözetmeksizin müzaherette bulunan Franklin Bouillon'un ölümünü derin bir teessürle kaydediyoruz. Franklin Bouillon vef at etti Orman tayinleri Bursada tifo çoğalıyor Bursa 12 (Hususî muhabirimizden) Şehrimizde tifo vak'aları artmaktadır. Alâkadarlar, tedbir ittihazma başlamışlardır. Vukuat, umumî bir aşıya lüzum gösterecek mahiyette olmamakla beraber vak'alarm görüldüğü mıntakalarda aşı ta+bikma başlanmıiıtır. Trabzonda zelzele Trabzon 12 (Hususî muhabirimiz den) Dün gece saat 9 da çok şiddetli bir zelzele oldu. Hasar yoktur. Mühendisler arasında yeniden tayin ve nakiller yapıldı Ankarada filârmoni kursu Ankara 12 (Telefonla) Ankara müzik öğretmen okulunda bir filârmoni kursu teşkiline karar verildi. Danzigde Almanlar ve Polonyalılar Varşova 12 (A.A.) Dünkü Leh teşebbüsüne cevaben Danzig'deki Polonya umum komiserliğine tevdi ettiği notada Danzig âyan meclisi reisi Greiser, şöyle demektedir: «Danzig'deki Polonya ahalisinin haklarına tamamen riayet edilecektir. Yeni siyasî fırkalar ihdasının men'i ve gençlik yetiştirilmesi hakkındaki yeni kanunlar, yalmz Almanlan alâkadar etmektedir.» Ankara 12 (Telefonla) Hendek orman mühendisi Şahab Çoruma, Inegöl mühendisi Baha Kangala, Karasu mü hendisi Şevket Tokada, orman fen memuru İbrahim Bursa mühendisliğine, Asım Pazarcık, îzzeddin Gölköy, Süruri Ermenak, Tevfik Daday, Salih îsparta, Rıza Şavşat, Necati Hopa, Macid Pazar, Ziya Bergama, Osman Şinasi Taşköprü, Raci Boğazliyan, Şükrü Islahiye orman rr.ühendis muavinliklerine, Mehmed M. Kemalpaşa, Hüseyin Elmalı, Cevad Izmir, Abdülkadir Afyon, Ferid Şevket Bolu, Hakkı Adapazan Karasu, Fazıl İspir, Avni Poshof, Bekir Sıdkı Arda han, Hasbi Antalya, Mustafa Inegöl ve Şükrü Çanakkale orman mühendislikle rine tayin edildiler. Dobricede Türkler aleyhine fesad Bükreş (Hususî) Birkaç gün evvel Dobrice köylerinde Türkiye aleyhinde beyannameler dağıtıldığı haber alm mış, hükumetin önliyici tedbirlerile mütecasirleri yakalanmıştır. Beyannameyi hazırlıyarak köylüye dağıtmak teşebbüsünde bulunanlar, 150 liklerden Çerkes Yakub, Aziz, Mahmud ve Re şiddir. Beyannamelerin hepsi musadere edilmiş, müteşebbisler hakkmda adlî takibata baslanmıştır. Stokholm 12 (A.A.) Akademi 1937 edebiyat Nobel mükâfatını Fran sız muharriri Roger Martin'e vermiştir. C U M H U R İ Y E T Roger Martin du Gard bugünkü Fransız edebiyatının büyük ve nadir kıymetlerinden biridir. Harbden bir sene evvel, 1913 te yazdığı Jean Barois adlı romanile, yüksek edebî muhit içinde büyük bir itibar kazanmıştır. Eserlerinin fikir hamulesi fazla olduğu için halk arasında pek tanmmıyan muharririn bu kitabındaki kahraman, bugünkü hayatın bütün endişelerini, bütün itikadlannı nefsinde denemiş, büyük bir humma içinde yolunu arıyan bir fikir adamr dır: Kendini ilme vermiş, içtimaî merhamete kalbini açmış, dinî itikâfa çekilmiş, fakat sonunda münzevî, hasta, meyus, can çekişen bir halde çocukluğunun iti kadına avdet etmiştir. Bu eser, yeni bir şekilde, gözlerimizin önüne birçok âdat levhaları, tahliller, mülâhazalar ve facia sahneleri koyar. R. M. de Gard'ın eserlerinde, umumiyetle, bugünkü insan ruhunun karanlık taraflarına giden yollar ince bir tahlille aydınlatılmıştır. Les Thibault adlı meşhur roman harb sonlası edebiyatının şaheserlerinden biri sayıl maktadır. ^^^^^.^^ YUNUS NADI Kudüs hâdiseleri Kudüs 12 (A.A.) Dün akşam atılan bombalar neticesinde yaralananlardan ikisi ölmüştür. Suikasd neticesinde 2 kişi ölmüş. ve 5 kişi de yaralanmıştır. Askerî hizmetlerde kullanılan köpeklere tayin Ankara 12 (Telefonla) Askerî hizmetlerde kullanılacak köpeklere tayin ve yem bedeli kanununda gösterilen miktarlarda taym verilmesi kararlaş tırılmış ve bunun için bir proje hazır , lanmıştır. Fabrika, bu sene, hata ve kusurlarinı anlıyarak daha iyi mal çıkarmak ve daha rasyonel çalışmak için Avrupadan bir mütehassıs getirmis, tetkikat yaptırmış " tır. Mütehassıs tetkiklerinin sonunda, şu sözleri söylemiştir: « Bizim on senede yaptığımızı, siz iki senede yapmağa muvaffak olmuşsu nuz; tebrik ederim.» Şişecilik, ateş sanayiinin en güçlerin den biridir; fakat, Türk, yüksek zekâsı, kabiliyeti ve istidadı sayesinde, pek kısa bir zamanda bu san'atı da öğrenmeğe muvaffak olmuştur. Milletimizin başaramıyacağı hiçbir iş Şişli ile Fatih arasında yapılacak oto yoktur. Onun içindir ki endüstri sahasınbüs seferlerine önümüzdeki pazartesi g da, herhangi bir subenin güçlükleri bizi nünden itibaren başlanacaktır. asla yıldırmamalıdır. Son zamanlarda muhtelif hatlarda o tobüslerin işlemeğe başlaması üzerine tramvay arabalan adedinin azaldığı söyleniyorsa da bunun doğru olmadığı anlaAlmanlar hava doğru hat şılmıştır. Otobüs seferleri ziyadeleştikçe rökorunu kırdılar tramvay arabalan da fazlalaşmış; hatta ihtiyat arabalardan bir kısmı da işletmeBerlin 12 (A.A.) A l m a n tayyaye çıkarılmıştır. recisi Wurster, saatte 610 kilometro 021 Trabzonda içme suyu katetmek suretile doğru hat üzerinde Trabzon 12 (Hususî) Trabzon dünya sürat rökorunu kırmışhr. Beynelmilel hava federasyonu, bu röiçme suyunun proje plânları gelmiştir. koru tasdik etmiştir. Martta i§e başlanacaktır. Şişli Fatih otobüs seferlerine başlanıyor