9Birinciteşrin 193? CUMHÜRÎYET 26 Pilevne muharibi Letonya'nm Cesis kasabasında yapılan mezarlık Firdes isminde bir kadın ve abidenin küşad resmi yapıldı muhakeme ediliyor Beşiktaşta oturan Firdevsin, Büyücülük ve üfürükçülük yaptığı haber alınmış ve zabıtaca, Muhsine adlı bir kadın, müş teri sıfatile eline on lira verilerek Firdevse gönderilmiştir. Firdevs Muhsineyi dinledikten sonra kocasını kendisine ısındırmak için (!) büyü yapmak üzere on lira istemiş, fakat tam parayı cebine koyacağı sırada, memurlar içeri girmişler ve Firdevsi cürmü meşhud halinde yaka lamışlardır. İkinci asliye ceza mahkemesine verilen Firdevsin dün duruşması yapılmıştır. Suçlu, mahkemede kendini şöyle müdafaa etmiştir: Zabıtaya bu ihban yapan kocamdır. Esasen aleyhimde bir de boşanma davası açtı. Sırf düşmanlık maksadile iftira etmiştir. Ben kat'iyyen büyücülük ve üfürükçülük yapmadım. Şahid olarak Adrina isminde bir kadın dinlenmiş, o da: Ben Haseki hastanesindeydim Çıkacağım gün, Firdevs geldi. Çocuğumu alıp beraberce çıktık. Yolda giderken ben kendimi kaybetmişim, deli gibi birşey olmuşum. Firdevs de çocuğu alıp karakola götürmüş. Ne yaphğımı bilmez bir halde, yürüyüp Beşiktaşa gitmişim. Hasıh efendim, çocuk bir yana, ben bir yana, bırbirimizi arayıp durduk. Yoksa, kimse bana büyü filân yapmadı!» demiştir. Şahid saka Ali Şükrü de şöyle söylcmiştir: « Firdevs ikide bir, hasta bulursan getir.. Ben birçok hastalıklan iyileştiri rim!» der dururdu. Muhsineyi tanıdığım için, kendisini Firdevse gönderdim. Hastalığını geçirsin diye...» Gelmiyen şahidlerin celbi için muha keme talik edildi. Bir üfürükçülük maznımu Bu hafta, Berlinde Bu sene Hukuk ve Fen fakültelerindeki korkunc «ipka» ların sebebi nedir? Hitler'le görüşecek Universiteliyi saran endişe bir vatan meselesidir, mahiyeti araştırılıp tedbirler alınmak lâzımdır (Baftarafı 1 inct sahUede) Meşgul olunacak derd Windsor Dükii Eski Kralın, kışı Amerikada geçireceğide anlaşılmaktadır # fcesis'de Türk esirleri abidesi ve nöbet bekliyen Leton askerleri Tallinn 2 (Hususî) Leton ya'da «Cesis» ka sabasında gömülü olan Plevne Harbi esirlerinden 26 Türk için inşa ettirilen mezarlıkla adlarına diki'en abide eylu lün 26 ncı günü Baltık memleketleri nezdinde elçimiz Türkıye CumhurıRiga konNuri Batu tara yeti solosufahrîOtto M. fından büyük bir Keller törenle açılmıştır. Daha bir gün evvel mezarlığın ve a bidenin her tarafı çiçeklerle donatılmış; medhalindeki sütunlara Türk ve Leton bayrakları çekilmiş ve abidenin iki tarafma süngülü iki Letonya askeri ikame ; v edilrr i. Törende elçilik ve Riga fahrî konsc luğu heyetleri, Varşova büyük elçiliğimiz ataşemiliteri Mithat Akçakoca, Letonya Hariciye Bakanlığı namına Protokol müdürü, Cesis garnizon ku mandanile büyük ve küçük rütbede bir çok zabitler, Cesis Belediye reisi, Beledıye heyetı azaları ve mülkıye memurla nndan ekserisi, matbuat mümessilleri ve kasaba ahalisinden kadın, erkek takri ben iki bin kişi hazır bulunmuşlardır. Sırasile elçi Nuri Batu, Belediye reisi M. Kauce, ataşemiliterimiz Mithat Akçakoca ve garnizon kumandanı M. Treis taraflanndan irad olunan hitabe lerde aziz ö'lülerimizin hatıraları tebcil, iki memleket arasmdaki karşılıklı dost luk münasebatı kaydedilmiş, Türk ve Letonya orduları hakkında iyi dileklerde bulunulmuş ve garnizon kumandanlığı orkestrası Türk ve Leton marşlarını çalmıştır. Tören bittikten sonra Belediye reisi tarafından davetli olan resmî zevata ve matbuat mümessillerine kumandanlık dairesinde kırk kişilik bir ziyafet veril miş, iki gün sonra da Riga konsoloshanesinde bir öğle yemeği yenilmiştir. Mezarlık ve abidenin inşasında Cesis Belediye reisi M. Kauce ve Belediye mimarı Dzirkalis, Mühendis Şmilş kalnns, fen memuru Dreijers tarafmdan teşekküre değer mesaide bulunulmuş ve Belediye tarafından da başkaca maddî muavenetler yapılmıştır. Riga fahrî konsolosumuz M. Otto Keller'in ve konsolosluk kâtibi Hüsneddinin gerek abidenin inşasında ve gerek törenin tertibindeki hizmetleri takdire lâyıktır. talebesinden dönenler, bu on ay yerine fakültenin yeni teşkilâtı hasebile üç sene daha okumak mecburiyetinde kalacaklardır. Bunlar başta olmak üzere bütün dö nenler diğer mülkî ve askerî yüksek mekteblerin hiçbirinde görülmiyen bir şekilde sapır sapır dökülenler bizi, mu hakkak ki, yakından meşgul nlunmağa değer bir mesele karşısında bulunduru yorlar. Bu feci akıbetin sebebi nedir? Üniversite muhitinde yaptığımız tah kikata göre yüzlerle genci büyük bir inkisara uğratan bu netice bilhassa imtihan talımatnamesınin ağırlığından doğmak tadır. Talebenin anlattıklanna göre, bu sene imtihanlar pek sıkı yapılmış, numaralar pek kıt verilmiştir. Meselâ Hukukta sınıf geçebilmek için talebenin, hiçbir dersten 5 numaradan aşağı almamak şartile vasatî, üstüste her dersten yedi alacak şekilde bir üssü mizan doldurması esastır. İşte bütün talebe hatta bazı profesörler Hukuktaki verim kötülüğünün sebe bini bu, üssü mizan derdinde buluyorlar. Fakat, en fena vaziyette bulunmakla beraber, bu sene iyi verim veremiyen yalnız Hukuk Fakültesi değildir. Diğerleri de aşağı yukan hiç kimseyi tatmin edemiyecek, bilâkis endişeye düşürecek bir manzara arzediyorlar. Birçoğu bir yandan hayatını kazanarak tahsilıni tamamlamağa uğraşan, bir kısmı biran evvel hayata atılmak zaruretinde bulunan v * nihayet en müreffehi < bile ömründen birkaç seneyi israf edemiyecek vaziyette bulunan bu gencler, sade kendilerinin olmadıklanna göre, Üniversite smıflarında dönüp kalanlann teşkil ettiği kabank yekun karşısında uzun uzadıya düşünmek mecburiyetindeyiz. Günah, kimdedir, nerededir? Bazılarmın dedikleri gibi talebe çalışmıyorsa, onlan çalıştırmanın yollarını bulmak da bir vazifedir. Yok, eğer, talebenin iddiası veçhile imtihan talımatnamesinde ve usullerinde bir aksaklık varsa onlan da nazan itibara almak gerektir. Bir kelime ile; ne yapmak lâzımsa yapıp önümüzdeki senelerde bizim; bütün ümidlerimizi, bütün emellerimizi varlıklarına bağladığımız münevver gencliğe endişe ile bakmak ıstırabından kurtulma mız, onların da tahsil hayatlannda daha emin, daha müsterih adımlarla ilerlemelerinin temini lâzımdır. Bir yandan da bu sene bahtsızlığa uğrıyanlan unutmamak, hele Hukukun ikinci sınıfmda birkaç numara eksik al mak yüzünden üç sene kaybetmek ta lihsizliğine uğnyanlan düşünerek manevî kuvvetlerinin, azim ve iradelerinin kınlmasını önliyecek bir çare bulmak ge rektir. M. Hitler Windsor Dükü Dün şehrimize gelen Daily Express gazetesinin Berlin muhabiri yazıyor: Windsor Dük ve Düşesi haftanm sonunda Almanyayı ziyaretleri esnasında Alman hükumet reisi Her Hitlerle de hususî mahiyette görüşeceklerdir. Dükün Almanya ve Amerikadaki halk sınıfının ikamet ve çalışma şartlarını tetkik edeceği hakkındaki rivayetler teeyyüd etmektedir. Almanyada bulunduğu müddet zarfında Dük amele kamplarını ve yol lan da ziyaret edecektir. Londra sefiri von Ribbentrop'un tayyare ile Londradan Berline dört gün kalmak üzere gelişi de Dük ve Düşesin Almanyayı ziyaretlerile alâkadardır. Sefir Dük ve Düşesin şahsî dostlanndan dır. Aynî gazetenin Viyana muhabiri de şu haberi yazmaktadır: Dük ve Düşesin hangi memlekette ikamet edecekleri kat'î olarak bilinme mekle beraber, Dükün Amerikada, Düşesin de İngilterede tavattun etmek emelinde oldukları temin edilmektedir. Gene ayni gazetenin Nevyork muhabiri yazıyor: Dük ve Düşesin Nevyork otellerinin hiçbirinde kendilerine daire ayırtmadık lanndan burada kalıp kalmıyacaklan malum değildir. Maamafih gazeteler mutad veçhile türlü türlü garib tefsirlere gırışmekte ve Dük ve Düşese yollanan binlerce davetnamelerden bahsetmekte •, ı ? dirler. Dük ve Düşes Amerikada nerede o < î r l turacaklanna dair birşey söylemiş de ğillerdir. Yalnız Düşesin amcası Gene ral Varfield, Dük ve Düşesin Milâdı İsa yortusunu kendi nezdinde geçireceklerini söylemiş olduğundan Düşesin Mary land'da eski ahbablannı ziyaret arzusunda olduğu anlaşılmaktadır. Dük ve Düşese hususî bir istikbal yapılmıyacaktır. Buna sebeb İngiltere ile Amerika arasında siyasî bir mesele çıkmamasını temindir. Dük ve Düşes Amerikaya alelâde eşhas mahiyetinde gire ceklerdir. Düşesin halası geçen hafta Avrupadan Amerikaya gelmiş, fakat Amerika seyahati hakkında tam manasile ketum davranmakta devam etmiştir. Tekzib hastalığı Sipahi Ocağının atlı müsabakaları Daimî sergi binası hakkında Ticaret Odasında bir komisyon toplandığını, fakat komisyonun, Belediyenin bu hususta sorduğu suallerin muvazzah olma ması dolayısile bunlara cevab vermek imkânı olmadığına karar vererek da ğıldığını yazmıştık. Bu neşriyatımız üzerine îstanbul Ticaret ve Sanayi Odası Umumî Kâtibi titrini taşıyan, fakat okunmasma, jm, kân VB ihtimal olmıyan bîr imzâ'île Hr1 y H tezkere aldık. Bunda yazdığımız haberler tekrar edilmek suretile bu havadisin tekzibi isteniyordu. Bunun üzerine dünkü nüshamızda ayni meseleyi tekrar mevzuu bahsederek böyle bir tekzibi de garib bulduğumuzu ilâve etmiştik. Fakat dün gene ayni makamdan ve ayni okunmaz imza ile bir mektub daha aldık. Bunda da <tekzibimiz henüz gazetenizde intişar etmemiştir. Mez kur tekzibimizin dercini tekiden rica ederiz» denilmektedir. Yazdığımız haberi, bizzat Ticaret 0dası Umumî kâtibi gönderdiği mektubla tevsik ve komisyon azalarından bir kısmı da tasdik ettikten sonra hâlâ Balıkesirde açılan Somah Talebe Yurdu neyi tekzib edeceğimizi bir türlü an sire hareket edilmiş ve İstasyonda bir lıyamadık. Şimdi biz de imzası okuna Soma (Hususî) Soma çocuklarının lise tahsilıni temin için Çocuk Okutma gün evvel gidenler tarafından karşılan mıyan zattan bu muammanın hallini iscemiyeti Balıkesirde liseye yakm tutu mışlardır. Yurd önüne gelindiği zaman tiyoruz. lan binada hazırlıklarmı bitirerek bu gönderilen Halkevi bandosu misafirleri Görünmez kaza selâmlamıştır. rasının açılma merasimini yapmıştır. Somalılarla Balıkesirliler namına Şoför Recebin idaresindeki 4060 nu Bir gün evvelinden talebeler Yurd söylenilen açılış nutuklarından sonra maralı kamyon, kömür yüklü olduğu müdirile giderek binaya yerleştikten sonra ertesi gün kaymakamımız Hamdi misafirlere pasta ve çay ikram edilmış, halde Galatada Necatibey caddesinden Onad, Parti başkanımız Talât Saracoğ samimî hasbıhaller yapılmış, başta vali gecerken arka tekerleği fırlamıştır. Fırlıyan tekerlek sokaktan geçmekte lu, Belediye reisimiz Hasan Tahsin ve olmak üzere davetliler Yurdun yemekhane ve yatakhanesini gezmişler ve çok olan 72 yaşlarında Panoyota çarparak Maarif memurile birçok kıymetli zevat yaralamıştır. ve çocuk velileri olduğu halde Balıke beğenmişlerdir. Balıkesirde açılan Soma Talebe Yurdu i i Ocağın tertib ettiği müsabakalara iştirak edecek olan genclerimizin dünkü idmanlarmdan alınmış intıbalar Sipahi Ocağı tarafından tertib edilen atlı müsabakalar yarın ve gelecek pazar günü saat 14 te yapılacaktır Sipahi O cağı Türklere has olan atlı müsabakaları halk arasında yaymak üzere, çok zengin bir program hazırlamıştır. Bu meyanda memleketimizde ilk defa olarak bir de müşterek bahis tertib edilmiştir. Atlı müsabakalara muhtelif memle ketlerdeki beynelmilel müsabakalara iştirak ederek büyük muvaffakıyetler kazanan süvarilerimiz de iştirak edeceklerdir. Dün Sipahi Ocağı önündeki meydanda müsabakalara iştirak edecek sporcular eksersizler yapmışlardır. Kadmların iştirak ettiği eksersizler büyük bir muvaffakiyetle neticelenmiştir. Bahsi müştereke herkesin iştirakini temin için müşterek bahis biletleri çok ucuz fiatla satılacaktır. Italya, Trablusa 1600 asker daha gönderdi Londra 8 (Hususî) Bugün İtalyadan Trablusa 1600 asker daha gönderilmiştir. Bu suretle garbî Trablustakı İtalyan askerlerinin miktarı 50 bine ba liğ olmuştur. İtalyan hükumeti, bu sevkiyatın Mısırı tehdid etmediğine dair Kahire hükumetine teminat vermiştir. , Ne var Zehra Hanımın gözlerinde? A... Vallahi sol gözünün bebcği çarpıldı. Bir tuhaf bakıyor. Ben korkuyorum. Sen de mi korkmağa başladın? Yapma Allahını seversen, Rukiye Hanım. Aman beyefendi, affedersin, aklı başmda insan geceyarısı kalkıp da benim kapımın çengelini \urur mu? Dur bakalım, ben de şaştım kal * dım, hanıma bir soralım. Zehra daha uyanmamıştı. Yatağının başma gittim ve bekledim. Uyanır uyanmaz, yalan söylemeğe muktedir olacak kadar zihnini toplamağa vakit bırakmadan onu sorguya çekmek istiyordum. Fazla beklemiyeyim diye yatağın başucundaki boş süt bardalkarım tıkırtarak gürültü yaptım, uyanmadı. Boynunu gıdıkladım, uyandı. Bu şakayı eskiden her zaman yapardım, uyanır uyanmaz gülerdi. Bu sefer gözlerini açar açmaz korku ile sıçradı ve beni tanımakta güçlük çekiyormuş gibi yumruklarile gözlerini uğuşturdu. Yavrucuğum, dedim, seni uyandırmazdım amma Rukiye ile birşeyi çok merak ettik. (Arfcasi var) f. Korkuyorum ! Tefrika: 4 Yazan: Server Bedi şeyler bir takım rivayetlerden ibaretti; tanıdıklarım arasında (ki bu, en aşağı birkaç bin kişidir) tek bir somnambül yoktu. Acaba bu hastalık insanda sebebsiz korkular uyandırır mı? Zehranm yalan da ısrarı, masumiyetine inandıracak kadar kuvvetliydi; hiç olmazsa iddiasının doğru olup olmamasında bir tereddüd uyandırıyordu. Onu muayene eden doktoru gidip gördüm ve hâdiseyi teferrüatile anlatmıyarak sordum: Bızim refikanın somnambüli?me müptelâ olması ihtimali var mıdır? Geceleri kalkıyor, sonra da kalktığını hatırlamıyor. Her gece kalkıyor mu? Bu, bir defa oldu amma ehemmiyetli bir vak'a. Anlatmağa mecbur oldum. Doktor düşündü: Olabilir, dedi. Nasıl anlıyahm bunu? Kendisinde böyle bir hastalık varsa bir defa ile kalmaz; tekrar yataktan Tereddüdsüz tekrarlad:: Dün gece. Sen hiç yataktan kalkmadın! Kalkmadım. Aşağı sofaya inmedin! İnmedim. Sokak üstündeki odaya girerek pencereden bakmadın! Bakmadım. Nereden çıkanyor sun bunlan. Gözleri büyümüştü ve yüzüme korku ile öfkenin garib bir ha'itası içinde bakıyordu. Kısa boynu uzayarak gerilmiştiBir tecavüze uğramış da müdafaasının şeklini düşünüyormuş gibi hem tehevvür, hem tereddüd içmde görünüyordu. Uyku arasında bana öyle geldi, dedim. Hâlâ gözlerini benden ayırmıyor, bir iftirayı reddetmeğe hazırlanır gibi uya nık ve gergin duruyordu. Şöyle düşünmeğe mecbur olmuştum: «Ya ben rüya gördüm, ya Zehra uykuda gezme ille tine uğradı. Yaptığı işten haberi yok. Uykuda gezen insanlara dair bildiğim kalkar. Kalkmca ne yapayım? Meselâ aşağı sofada onu tutup uyandırayım mı? Hayır. Zaten kendisi evhamlıdır. Uyanırsa fena tesir eder. Siz bir kere onu müşahede altına alınız; eğer geceleri uykuda geziyorsa ayrıca tedavisi vardır. İlkönce Zehrayı müşahede altına almak kararile doktordan aynldım. Fakat onun yataktan kalktığını nasıl anlı yacaktım? Benim uykum her zaman hafif ve her zaman ağır değildir. Günün yorgunluğuna göre değişen bir yatak ahlâkım vardır. Beni uyandırmak için bazan bir sivrisinek kâfi gelir, bazan da iki mitralyöz tesir etmez. Ben çocukken Ramazanda her gece sahura kalkmak isterdim. Sıhhatime dokunduğu için bu arzumu her gece yerine getirmezlerdi. Büyük annemle koyun koyuna yatıyordum. Bir gece sahura kalkmanın çaresini buldum. Büyük annem uyuduktan sonra, kısa bir ipin bir ucunu onun koluna, öbür ucunu da kendi koluma bağladım. Kadıncağız uyanıp da biraz doğrulunca beni de sarsarak uyandırmağa mecbur olmuştu. Küçüktenberi pratik işlere çok elim yatar ve ticarete heves edişim de bundandır. Ayni tedbiri Zehraya tatbik edebilir miydkn? Hayır. Ip beni uyandırdığı gibi onu da uyandıracaktı ve ben gene onun yataktan şuurlu mu, şuursuz mu kalktığını anlamış olmıyacaktım. li? Siz mi kapadınız? O yataktan kalktığı takdirde herhal Ne münasebet! Ben seni odada nide benim de uyanacağımı ümid ederek ve çin hapsedeyim? kendime bu neviden bir telkin yaparak Hizmetçi etrafına bakarak: «A... uykuya yatıyordum. A... A...» diyordu. Yüzüme olanca hayretini boşaltarak: Bir sabah büyük bir gürültü ile uyan Kim kapar öyleyse? diye bağırdı. dım. Gözlerimi açar açmaz baktım: ZehTabiî, ikimizm de aklında ayni fail ra yanımdaydı ve uyuyordu. Kulak verdim: Gürültü aşağı kattan geliyor ve vardı. Fakat ben Rukiye ne diyecek diyumrukla bir kapı vuruluşuna çok ben ye bekliyordum. Öyleyse hanım kapamıştır, dedi. ziyor. Zehrayı uyandırmadan hemen ya Tabiî... Başka kim kapıyacak? Etaktan atladım. vin içinde dördüncü bir insan var mı? Gürültü en aşağı katta, Rukiyenin o Peki, niçin kapadı? dasından geliyordu. Yaklaştım ve kulak verdim. İçeriden kapıya yumrukla vuru Bilir miyim? luyor. Rukiye altmışlık bir kadındı. İki defa kocaya varmış, boşanmış, dört çocuk aHayret içinde bağırdım: nası olmuştu. Görgüsüz bir mahluk de Ne var, Rukiye? ğildi. Fakat onun görgüleri içinde son Beyefendi, kapıyı açınız! günlerin vak'alanna benzer acayib şeyler Anlamıyarak sordum: olmadığı için, kadıncağız tabiatile efsa Kapı içeriden açılmıyor mu? Hayır! Dışarıdan çengeli kapa nevî şeyler düşünüyordu. Gözleri derinleşti ve bir masal dünyasma açıldı. Perimışlar! Hizmetçinin oda kapısının topuzu bo ler ve devler görüyormuş gibi silkiniyorzuk olduğu için, rüzgârda filân kanad du. çarpmasın diye, dışansına çengel takmış Fazıl Beyciğim, dedi, bizim hanıtık. Bu çengeli kapamışlar ve kadın içe ma birşeyler oldu, ya nazara geldi, ya ride kalmış. büyü yaptılar. Hekim işi değil bu. ValldBüyük bir hayret içinde çengeli kal hi bir başka hal var. Gözlerini görmüyor dırdun ve kapıyı açbm. Rukiyenin bü musunuz ? yümüş gözleri gözlerime dikildi: Kimin gözlerini? Zehra Hanımın gözlerini. Beyefendi, kim kapamış bu çenge I