CUMHURtYEl 9 Birincitesrin 1937 Irz düşmanı ,Yaz komşum, Henri Vernier, yirm beş yaşındaydı. Yalnız yaşıyordu. Ba zan ziyaretine giderdim, çok tatlı bir konuşması vardı. Fakat nedense gündclik mevzulara hiç iltifat etmezdi; hele ken dinden hiç bahsettiği yoktu. lnsanlardan kaçtığı söyleniyordu. Kendisinin anlattıgına göre, ebeveyninden kalan serveti, vaktile istemiycrek yarıda bıraktığı tahsilini bitirmeğe hasrediyordu. Bir gün, her sefer yaptığım gibi, gene ansızın, açık kapısından içeri girince, o nu, bahçede hareketsiz ve başı avuçlan arasında gördüm. Beni görünce durakld dı, geriledi ve bana ürkek bir bakışla baktı. Ağlıyordu. Geri dönmek istedim, fakat bırakmadı: Rica ederim gitmeyin, dedi. Sonra deli olduğuma hiikmedersiniz. Bırakınız anlatayım size. Beni bir ağacın gölgesine çekerek o turttu ve başladı anlatmağa: « Bundan on sene evvel anam babamla beraberdkn. Benden büyük iki kızkardeşim vardı, bir de benden küçük bir erkek kardeşim.. Nekadar bahtiyar ol duğumuzu mümkün değıl size anlatamam. On be$ yajındaydım, büyük ablam yir mi birinde, küçük ablam. on dokuzunda ve benim küçüğüm olan kardeşim de on üçündeydi. Simone büyük ablam çok hayalperest ve çok hassastı. Canlılığı ve neş'esile evknizin güneşiydi. Bir akşam, gözlerinde garib bir ışıkla içi içine sığmaz bir halde eve geldi. Sofrada, konuşrukla rımızı duymuyormuş gibi hep susuyordu; sonra iştahı olmadığını itiraf etti. An nem çok çalışmamasını söyledi. Sonra hastalanabilirdi. Simone annemi lâkayid bir halde dinliyordu. Bir on beş gün kadar bu esrarengiz hali devam etti. Nihayet küçük ablam Denise'e Simone ile konuşmasını söyledim. Kızcağızın gitmesile gelmesi bir oldu. Beni tersledi, dedi. Fakat yanıl mıyorsam işin içinde bir delikanlı var. Simone sevdalanmış galiba. Bu mümkündü ve bize birçok tefsir kapıları açtı. Simone gibi altın kalbli, hassas bir kızın çabucak sevebileceğini tahmin ediyorduk. Ah o bahar akşam larmı hiç unutmıyacağım. Vazifelerimiz bitince, Denise, ben ve küçük kardeşim, bahçede, hep Simone'dan * bahsedıyor duk. Ya sevgili delikanlı Simone ile evlenmek istemezse? Bir sürü roman okumuştum, Virgi le'i okumuştum. Biliyordum ki aldatı lan bir çoban başka bir çoban kızın pe şine düşebilir, fakat Simone meselesin de... Denise de benim gibi şüphe içindey di: Evet, ya o adam Simone'u iste mezse? Maamafih, o vakitki halile, Simone, yanmdan geçenlerin başlarını arkalanna döndürtecek kadar güzeldi. Gözleri koyu kahverengiydi ve biraz daha açık renkte olan saçları hafifçe kıvırcıktı. Dudaklarında daima insana ferahlık veren bir tebessüm vardı. Ve ruhunu aksetti ren bu şen hali yüzünün en dayamlmaz cazibesiydi. O sene, pek iyi hatırlıyorum, yeşil bir rob giyiyordu, ve o harikulâde saçlarını açıkta bırakan kenarsız, yuvarlak bir şapkası vardı. Size bahsettiğim akşamdan itibaren evimizin rahatı kaçmıştı. Bir zaman bizi o kadar sevmiş, şımartmış olan o genc kızın nasıl günden güne neş'esini kaybet • tiğini, melânkolik bir hal aldığını, ve ikidebir gelip bizden para istediğini bir görmeliydiniz! Allahın günü para derdi. Daima paraya ihbyacı vardı. Simone'a para yetiştirmek için hırsızlığı bile göze almıştık, fakat babam çok sertti. Simo ne'a roblar, şapkalar, ayakkabılar, bir sürü şey lâzımdı. Ben ve kardeşim liseye yaya gidiyor, ve tasarruf ettiğimiz parayı kendisine veriyorduk. Sonra bir zaman oldu ki Simone geç vakitler eve dönnıeğe başladı. Bir nişanlı bulduğunu ve onunla beraber dolaştıgını söylüyordu. Annem ve babam kopürdüler. Bu ne demekti? Nişanlısmın kim olduğunu sb'y lemek ve eve getirip kendilerine takdim etmek lâzımdı. Simone, ne yapacağımı ben bilirim, diye ters cevablar veriyor du. Bu kabil sahneler sıklaşmağa başladı. Denise ağlıyordu. Artık derslerimize çalışamıyorduk, babamın tâbirile bu «herif» yüzünden eve bir uğursuzluk çökmüştü. Fakat Simone yirmi bir ya şındaydı, reşiddi, istediğini yapmakta hürdü, hepimizi bırakıp o «herif» le kaçabilirdi. Annem boş yere nefes tüketiyordu: Peki niçin buraya gelmiyor? Simone ne dese begenirsiniz: Sizi görmesini istemiyorum. Bibliyoğrafya Edebî Yeniliğimiz Remzi Kitdbevt İstanbül 1937 Fiatı 150 kuruş RADVO Renate Müller'in hayatı Almanyada sahne hayatında mühim bir şahsiyet olan artist ayni zamanda yirmiden fazla filim çevirmiştir ( Bu akşamki program ) Jacques Christophe'dan temin ederim ki hasta değildir ve ergeç şıfa bulacaktır. Simone'un Paris seferleri seyrekleşmişti. Ümidlenmeğe başlamışük. Bir gün bana: Âşıkımı tanımak istiyorsan, dedi, bu mektubu götür ona. Uzattığı zarfı alamıyordum, o kadar şaşırmıştım. Gülümsiyerek: Aptal, dedi. Görürmek istemiyor san söyle. Posta ile de gönderebilirim. Itiraz ettim, çantasmdan çıkardığı brş frangı da vererek: Haydi, dedi. İşte bu da yol paran, biliyorum ki para tutmuyorsun, zaten &ana cok borcum da var. Kızmasın diye parayı aldım ve dı;arı fırladım. Trende zarfın üstündeki adresi okudum: M. Louis Gerard Lüksemburg caddesi 15 Paris Bu mektuba bir muska nazarile bakı yordum. O kadar ümidli ve coşkundum ki! Ablamın saadeti benim elimdeydi. Aşıkını görecek ve ona Simone'un nekadar güzel bir kalbi olduğunu sö'yliyecektim. Ona Simone'un bütün iyi fiillerini birbir sayıp dökecek, hocalarının, zekâsma nekadar hayran olduklarmı anlatacak tım. Ona diyecektim ki: Ve eğer hastalanırsanız mösyö, bütün Parisi altüst ederek sizin için en harikulâde yemişleri bulabilmek iktidarındadır. Ve öldüğünüz zaman Simone'un başucunuzda bulunması sizin için ne büyük bir bahtiyarhk olacaktır. Fakat o da babam gibî sert bir adamsa, Simone ile evlenmek istemiyorsa, bağıracağım: Öyleyse bırakm Simone'u rahatı mızı kaçırmayın. Dünya yalnız aşktan ibaret değildir. Ne mes'ud aileler var dır, yaz akşamları var, erik ağacı altında demir sandalyeler var, çimenlerin kokusu var, tatil günlerimiz var. Dünya yalnız âşıkların değildir. Akşamlan, pencerede, alnı cama dayalı, kızını bekli yen ihtiyar anneler var. Birbirlerini gü zel gözleri için sevmiyen, fakat birbirleri için canını vermeğe hazır kardeşler var. Gidin, işinize gidin mösyö, görecek iniz nekadar bahtiyar olacağız. Herşeyi unutmak için büyük bir seyahate çıkacağız. Artık sizden, mektublarınızdan, sefil randevularınızdan bahsedilmiyecek tir. Sayıklar gibi bir halim vardı, çok heyecanhydım, gözlerim yaşarmıştı. Ba zan beni dinliyenin sevimli ve mütebesskn bir delikanlı olduğunu görüyor, bazan da görüyordum ki o beni alaya alan müstehzi bir adamdır; o zaman üzerine atılıyor, onu yere yuvarlıyor ve ayaklarım altında çığnıyordum. * * * L Simone gündengüne süzülüyordu. Arhk yemek yemez olmuştu. Doktor getir dik. Doktor da tipmiş meğer! Basit, dedi. İnsan ya hasta değildir, ve iyileşebilir; yahud hastadır ve ölmek gerektir. Bu genc kıza gelince, iizi ISTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisi 12,50 hava. îsmail Habib imzasmı taşıyan her edis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 ser tabiatüe yurdumuzdaki bütün SON 18,30 plâkla dans musikisı 19,00 münevverleri alâkalandıracaktır. Ve Inci tarafından turkçe Şan, piyano refakaCumhuriyet karileri eminiz ki bu tile 19,30 konferans: Dr. Ali Şukrü tarafından (Yeni doğmuş çocuklara ilk on beş hususta bizimle tamamile mütte güne kadar dikkat olunacak noktalar ve fiktirler. Çünkü her halde onun bu bakım hususiyetleri) 20,00 Cemal Kânıil sütunlarda çıkan mütenevvi yazılannı ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve okumuş ve her birinden ayrı bir bakımSinema âlemi yeni bir rüknünü kaybethalk şarkıları 20,30 Omer Rıza tarafından dan istifadelenmişlerdir. arabca soylev 20,45 Belma ve arkadaşla ti. Filim dünyası yeni bir mateme girdi. rı tarafından Türk musıkLsi ve halk şar İsmail Habibin «Edebî Yeniliğimiz» Genc ve güzel Alman artisti Renate Mülkıları, (Saat ayarı) 21,15 ORKESTRA.adlı bu eseri bundan evvel mektebler ler hayata ebediyyen gö'zlerini yumdu. 22,15 Ajans ve Borsa haberleri ve erie* de okutulmak üzere iki cild halinde Bu ölüm, hiç de beklenmiyordu. Çünkü günün programı 22,30 plâkla sololar, o» intişar etmişti. Fakat kitabın kıymetı pera ve operet parçaları 23,00 SON. Renate zâhiren çok gürbüz ve sıhhatli onu mekteb çerçevesi haricine de çı VIYANA: görünen bir kadındı. Meğerse içten içe kardı ve bu yüzden eser kısa bir müd18,50 karışık yayın 20,30 ESKİ MUSİKI 21 20 KARIŞIK MUSİKİ 22,50 KE det zarfmda tükendi. Yeni bir tab'ını uğursuz bir hastalık onu yiyip bitiriyor MAN KONSERİ 23,15 haberler 23,25 yapmak lâzım gelince, onu kendi sınıf muş. Biraz hava, biraz şifa bulmak için DANS MUSIKISL yattığı sanatoryomdaki ihtimam da onu larmda da okutan müellif, eserinin buBERLIN: gün yalnız program harici değil. hatta kurtaramadı. 17,05 melodiler, gramofonla dans havalaedebiyatımız için de saded harici kalan Renate Müller Münih'Ii bir muharrirı 20,05 haberler 20,15 EÖLENCELİ MUbazı kısımlarını hazfetmeyi, bir kelime rin kızıdır. Çocukluğunun bir kısmmı MüSIKI 21,05 gunün akLsleri 21,15 DANS ile eserini bugün daha çok istifade edi nih'te, diğer kısmmı da babasının yeni bir HAVALARI 23,05 hava, haberler, spor 23,35 DANS MUSİKİSİ. lir bir şekle getirmeyi düşündü. Ve bu gazete çıkarmak üzere ailesile taşındığı PEŞTE: suretle «Edebî Yeniliğimiz» in bu bir Danzig'de geçirmiştir. Danzig'deki mek18,25 CAZBAND TAKIMI 19,30 röpor cildlik şekli vücud buldu. Her ikisi mutaj 20,05 ÇINGENE ORKESTRASI 20,55 tebde çocuk temsilleri verilirken Renate kayese edilirse görülür ki İsmail Habib piyes şeklmde masal 22^5 haberler 22,55 daima başta gelirdi. bunu hazırlarken çok uğraşmıştır. KONSER 24 05 ÇİNGENE ORKESTRA Renate Müller Renate tahsılıni bitirdıkten sonra evSI 1,10 son haberler. «Edebî Yeniliğimiz» in bu şekli ötelizce versionu, «İlâhların Sevgilisi», EBÜKREŞ: velâ sahne artistliğine intisab etmiş, 1929 kinin sadece kısalmışı değildir. Çünkü mil Janings ile birlikte «Lindenau'daki 19,05 DANS MUSİKİSI 20,20 konferansda Prusya Devlet Tiyatrosuna esaslı bir meselâ üç sahifeyi bir sahifeye indir Çiçekçi Kadın», «Evlenecek Kızlar», 20,40 gramofon 21 ŞAN KONSERİ 21,20 mek. aralarda zaid sayılabilecek satır mukavele ile dahil olmuş ve «İki Kere «Kocama Nasıl söyliyeyim?», «Şans mektub kutusu 21,35 DANS HAVALARI ları kaldırmakla olmaz. Fikirde insicam, İki Beş» ile «Kayserin Askerleri», She22,35 hava, haberler ve salre 22,50 KONcümlelerde teselsül lâzımdır. Buna mu akspeare'in «Aşk Istırab ve Neş'eleri» souci Saraymdaki Konser», «Küçük S;ç SER. BELGRAD: vaffakiyet de ancak eski metin üzer'n piyeslerinde muvaffakiyet kazanmıştır. rama», «Aşk ve Moda», «Kahire Ge 18.10 ŞARKILAR 18,40 gramofon, ulusal de yeniden yazar gibi uğraşmakla ka Bir müddet sonra rejisör Reinhold celeri», «Allotira», «Kız mısın, Oglan sarkılar, gramofon, ulusal yayın, haber • mısın?» almanca versionu «Alangle îzbildir. Schünzel'in nazarı dikkatini celbederek ler 21,05 KONSER. divac», «Aşk Peşinde Koşanlar», Kitabın yapraklarını kanştınrken îs filim san'atkârlığma başlamıştır. LONDRA: «Pfalz'li Lisolette», «Vals Muharebe 18,05 DANS ORKESTRASI 19,05 ÇO mail Habibin uğraştığı, hem de çok uğRenate'nin ilk çevirdiği filim «İki De sin» almanca versionu «Hayattan Mem cuklarm zamanı 20,05 ASKERÎ BANDO raştığı görülüyor. Yalnız talebeye değil, 20,35 HAFIF MUSİKİ VE DANS HAVA bütün edebiyat müntesiblerine istifade fa Oliver» dir. Sonra «Bahriyeli Peter» nun Olanlar». LARI 21,25 haberler, gramofon ve saireedebilecekleri böyle bir eser vücude ge de oynamıştır. Bunu Schmeling ile birlikBunlardan «ilâhların Sevgisi», «Ev 22 05 KONSER 23,05 karışık yayın 24,35 tirdiği için îsmail Habibi tebrik ederiz. te vücude getirdiği «Boksör Aşkı» takib lenecek Kızlar», «Aşk ve Moda», «Ka DANS HAVALARI, istirahatlerde hava, haEserinin başmda liselerin son sınıf etmiştir. Bu sırada sahnede Johannes hire Geceleri», «Alangle Izdivac», «Vals berler ve saire. ROMA: talebeleriîe bir hasbıhal yapan îsmail Rismann ile beraber «Trbue» piyesini oyMuharebesi» memleketimizde gösteril 18.20 DANS MUSİKİSİ 18,55 kanşik Habib, pek haklı olarak, bakınız ne söy namıştır. miştir. yayın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 üyor: Renate'nin çevirdiği diğer filimler şunSon defa «Allianz» şirketi hesabma OPERA YAYTNI 24.20 haberler, sonra «Hiçbir millette kalemini kudret yalardır: «Beyaz Dağların Evlâdtö, «Son Gustav Fröhlich ile birlikte henüz ismi DANS MUSİKİSİ. pan hiçbir kimse edebiyatının mazisini bilmeden, halde bir irtifa olamadı. Her Sarkı», Güstave Fröhlich ile birlikte konmamış olan bir filim yapmağa hazırkes mekteb sıralanndan itibaren bütün «Küçük Daktilo» nun almanca ve ingi lanıyordu. Bu gece şehrimizin muhtelif semtlerindemazinin edebiyatmdaki güzellikleri eki nobetçi eczaneler şunlardır: me eme gıdasını alıyor. Bugünkü lisan, İstanbül cıhetı: Eminönü Necati Ahmed, ARTHA EGGERT dünün değil, lâkin günün lisanı dünden Sirkeci Bensason. Alemdar Eşref Neş'et, ilk Fransızca şaheseri Beyazıd Asador. Şehzadebaşı Hamdi, Akgeldi. Nereye gittiğini bilenler nereden aray Sarım, Şehremini Hamdi, Karagumgeldiğini bilenlerdir. Bakınız bir takım ruk Fuad, Samatya Erofilos, Fener Husazeki kalemler var ki, kabiliyetlerine meddın, Eyub Hıkmet, Bakırköy Hilâl. rağmen bodurdur, çünkü yalnız halde 8 Beyoğlu ciheti: İstiklâl caddesi Della Sukudret almak istiyorlar: Oh. akan bir da, Tep>ebaşı Kmyoli, Galata Huseyın HüsI ve nehirsen yalnız mansabın değil, memnü, Taksim Limoncıyan. Şışli Nargileciyan, N Kasımpaşa Vasıf, Haskoy Barbut, Beşik bam da olacak.» .E taş Suieyman Receb, Ortaköy Ortaköy ecSonra da onlara hitaben: «Kitabı ya M zanesi, Arnavudköy Mihalaidis, Bebek Merzanın kendilerine kitab yazılanlardan kez, Sarıyer Asaf. A ve ilâveten her gün yalnız bir duası var: Hepsini sadece Uskudar ciheti: Ahmediyede Ahmediya S ilk seansta mesleklerinde bir kudret olarak değil, eczanesi. I mesleklerine şeref olacak birer kalem sahibi olarak görmek. Sen mesleğinde yüksel, kalemin de mesleğini yükselt Mevsimin en büyük muvaffakiyetini kaianmış olan ve Hahikî Viyana mamulâtı sin. Bu, kıymeti birken birkaç yapmaktır. Gencler, hepiniz vatana birkaç defa * * * kîvmetli olunuz» diyor. Esi bulunmaz, hemen yeni bir halTrenden inerken ter içindeydim. Lükİsmail Habibin kendisi de buna bir de modern stil bir yemek odası takı12000 seyirci tarafından takdirle alkışlanan semburg caddesine kadar koştum. Sabır örnek değil mi? mıdır. Viyananm meşhur bir müessesızlığım o derecede idi ki asansör bana sesı tarafından icad edilmiştir. Maktuan 3000 lıraya satılıktır. Bu takım lüzumsuz gibi görünüyordu, zira kendimERTUĞRUL SADÎ TEK Viyanada 3500 liraya satın alınmış ve de beşinci kata asansördea daha süratle İstanbula nakil için yapılan nakliye Bu gece çıkabilecek bir kuvvet hissediyordum. Kamasarifi ve rüsumile beraber 4500 li(BÜYÜKDERE) pının zili beni ürpertti. Gölgede, kapmm raya mal olmuştur. aşk ve musiki filmini ancak bu pazartesi günü son matinesine kadar go Bundan başka gene Viyana mamu Aile tiyatrosunda eşiğinde, karşıma bir adam çıkmıştı. Mekrebilirsiniz. Acele ediniz ve gormek fırsatını kaçırmayınız'. lâtı birçok nefıs mobilyalar ve mü tubu uzattım, aldı ve yazıyı tanıdığ: için ERKEKLER (40) ındar kemmel avizeler dahi satılmaktadır. olacak kirpiklerini oynattı: SONRA AZARLAR Görmek istiyenler hergün saat 12 den 17 ye kacar Ortakoyde Abdurrahman Cevab lâzım mı? 2 Paşa koşkünde Bay Pokorny'ye müraMihanikî olarak: Sizin hakkınız... caat. Otomobil yolu: Portakalyokuşu Evet, dedim. Çıkmaz sokak veya Bebek tramvayile Bir de ne göreyîm, ölmüş.. Beni salona aldı. Ona: Defterdar durak yeri No. 123, Tele *** fon: 44190. Affedersiniz, kendimi takdim et Dehşetler içindeydim. Korkumu ve medim. Kardeşiyim. firarımı anlatamam. Ablamı kurtarmak iDemek istiyordum. Istemiye istemiye hırsızlık yapan meşhur bir avukabn dayamlmaz in her iki mektubu da cebime koydum. Fakat bana hiç ehemmiyet vermiyor derecede gülünçlü, heyecanlı maceraları. Ba; rollerde: Bana trende mektubu okumak cesaretini ilk sezon açılması şerefine du. Masasmın başına oturmuş, ablamıu österdim gibi geliyor. Galiba ablam, mavi kâğıda yazılmış mektubunu açıyorfevkalâde zengin program: ayet tatlı sözlerle, aynlmağı teklif edi du. Okurken, kendisini tetkike koyuldum, ordu. Ablam, onun kendisile evlene iri bir eli, kalın parmaklan vardı. Sıyah miyeceğini anlıyor ve metres hayatı sür saçları arasında bir beyaz tel farkettim. mekten kurtulmak istiyordu. (GİTTA ALPAR) Yüzünün haşin ve müstehzi ifadesi ul VE Eve geldiğim zaman küçük kardeşim masaydı güzel denilebilirdi. Herhalde bahçede idi, koluna girerek: ablam yüzündeki bu ifadeyi farketme Oldu bitti, dedim. Oldu bitti. Âmişti. (M ARTH A EGGERTH) kını öldürdüm. Basını kaldırarak: Aldğımız yüzlerce telefon ve mektub Bir çığlık kopardı: Kardeşi misiniz? dedi. üzerine iemdidine mecbur kaldığımız Çıldırdın mı? Doğru değil, değil Başımı sallıyarak evet dedim. Türkçe sözlü harikalar filmi mi? Kaç yaşındasmız? Tekrar ediyordum: On altı. Doğru değil de lâf mı? Oldu diYanıbaşmda ayaktaydım, ablamuı mektubunda bir kelime gözüme ilişti, bü .•orum sana. Öldürdüm, onu öldürdüm. Bizi gözetliyen Simone koştu: yüdü, aydınlandı ve sönüverdi: OkuduBu sezonda müşterilerinin rağbetinden kuvvet alan AZAK sineması, büyük bir program hazırlamıştırj Görebildin mi onu? Ne söyledi? ğum sihirli kelime şuydu: «Sevgili...». Bu hafta iki birinci vizyon filim birden: Bakışlanmızdan anladı ki artık âşıkı «Herif» yazmağa devam ediyordu Bitirip de zarfı kapadıktan sonra bana oktur. Söylesene canım. Ne dedi? Hasuzattı. Ben artık onu göremiyordum. Ko şup da ablama: «Odunun biri. Bana o a mıydı? turmamı bile teklif etmedi» demek ar Sonra bir çığlık kopardı: zusile yanıyordum. Ölmüş! Aman yarabbi, nasıl 61Bu büyük programı görmenizi taysiye ederiz. Mektubu almak üzereyken, birden dü? bire fikrini değiştirdi, âdeta elimden kaptBu, son sözü oldu. Birkaç ay sonra e küstah bir eda ile: ımarhanede öldü. Bense beş seneye mahKahkahalarla güldürüyorlar, mükemmel eğ.endıriyorıaı! Kimlet? Posta ile gönderirim, dedi. cum oldum. Bu beş sene zarfmda, anam, O zaman kendimi kaybettim, atıldıtn sabam, Denise ve küçük kardeşim, hepuzerine, boğazmı öyle kuvvetle sıktım i birbiri arkasından ve ayni hastahktan (Frans zca) ki! bu kuvvetin bana nereden geldiğini li teessürle öldüler: Tımarhanede. Işhâlâ bilmiyorum yere düştü. Birbirini te bunun içindir ki maziyi, içim parçalanutmaz şeyler söylüyordum: madan, düşünemiyorum.» Son moda tanışma Pek modern evlenme Evet mösyö. Siz hepimizî mahvetÇevtren: iniz, bizim sebebi felâketimiz oldunuz. CEVAD SADIK NOBETÇI ECZANELER Q 5ARAY KUNSERi T A N TURK sineması Filoyu takib edelim 3 İ5TAİRE Cin Londos, WanderIveld maçı Amerika itıtilâli VALS DALGASI SATILIK SUMER sinemasında T i NO R O S S İ nin en son zaferi MüKEMMEL YEMEK ODASI KiTARALAR ÇALARKEN Bugün i P E K sinemasında 1 BEYNELMİLEL Kahkaha ve neş'e YANKESiCi FERNAND GRAVEY EDVIG FEU1LLERE "LORELHARDİ İKİZLERİ 1Casus aşkı 2 Biilbiiller öterken 3 CİM LONDOSUN SON MAÇI < ALEMDARda) Gedikpaşa A Z A K S İ N E M A S I Çarşıkapı 1EBEDÎ SENFONi 2 ARiZONA KAHRAMANLARl ÇiFTE KUMRULAR LILIAN HARVEY HENRY GARAT TÜRK sineması