4 Evlul 19S7 CUMHLHÎYET Japonya Şanghaya yeni kuvvetler getiriyor Japon Hariciye Nazırı Hirota, Çin hareket tarzını değiştirdiği takdirde Japonyanın askerini geri çekeceğini söyledi Şanghay 3 (A.A.) Royter Ajansı bildiriyor: Japonlann şimdiye kadar Şanghay mıntakasına üç fırka çıkardıklan zanne dilmekte ve bunun Çin mukavemeti karjıaında kâfi olup olmadığı Suale muhtaç görülmektedir. Resmî Çin ajansına göre, Şanghay'dakl Japon başkumandanı derhal iki fırka daha gönderilmesini Tokyo'dan telgrafla istemiştir. Japon tayyareleri dün birbirinden aralıklı Çin şehirlerini bombardıman etmişlcrdir. Şanghay'da ve civanndaki Çin tahşidatı da bombardıman edilmiştir. Çin tayyareleri Buho ve Wusung'daki Japon mevzUerile Yangtse nehri mansabında bulunan Tsungminig adasındaki Japon hava üssiinü bombardımanla iktifa etmişlerdir. on iki kadar sivil kimse bulunan bir sandal, bu sabah Idzumo Japon amiral gemisine yaklaşmıştır. Sandaldakiler, ge miye ateş açmışlardır. Bundan sonra erkekler denize atılnuşlar, kadın da san dalı Pountoung sahiline götürmüştür. îzumo'nun bir sandalı Poutoung'a bir düzüne kadar bahriyeli çıkarmışnr. Bunlar, Çinlilere ateş etmişlerdir. Japon gemileri, müteakıben bu mıntakayı bombardıman ederek yangm çıkarmışlardır. Amoy'da mıihasamatın başlamış ol duğuna dair bir şayia deveran etmektedir. Voosoung'daki Çin kuvvetleri kumandanının bu sabah Japon harb gemilerin den atılan bir obüsün isabetile telef olmuş olduğu nakledihnektedir. İhtısadı hnreketler Sanayiimizde kiiçülmek temayülü Millî Sanayi Birliğinde, fabrikator ların son yaptıklan toplantı mühim bir hakikatin bir defa daha gözönüne ko nulmasma vesile teşkil etti. Sanayici ler, muamele vergisi kanununun birinci maddesinin bir hükmünün sanayii teşvikten ziyade gerilemesine sebeb olduğunu ileri sürdüler ve bunu delillerle ispat ettiler. Filhakika kanunun bu hükmüne göre, beş beygirden aşağı kuvvei mu harrike kullanan ve 9 işçiden az işçi çalıştıran yerler muamele vergisinden muaftır. îstihlâk vergisi kanununa nazaran da muamele vergisini vermiyen sınaî müesseseler istihlâk vergisinden de muaftır. İşte bu muafiyetlerden istifade et mek temavülü gün geçtikçe çoğalmakta ve imalâthanelerin fabrika olması, fabrikaların genişlemesi, işçisinin ço ğalması beklenirken koskoca sınaî mü esseselerin kudretinin beş beygire in diği, amelesinin dokuza kadar azal dığı görülmektedir. Bunun en açık misali Kazlıçeşmede tebarüz etmiştir. Bir sanayi mahallesi demek olan Kazlıçeşmedeki 27 deri fabrikasından, evvelce, beş beygirden aşağı kuvvetle çalışan ancak beş fabrika varken şimdi muamele ve dolayısile istihlâk vergisi veren yalnız dört deri fabrikası kal mıştır. Diğerlerinin kudretleri beş beygirden, işçileri de dokuzdan aşağı düşmüştür. Kazlıçeşme deri fabrikaları misalini diğer sanayi şubeleri için de bir örnek olarak tutabiliriz, Görülüyor ki, sanayiin de, devletin de aleyhine olan bir cihet var. Tadil edilerek bu devrede Meclise sevkedile cek olan yeni muamele vergisi lâyiha sile beraber her halde bu nokta da nazan dikkate almacaktır. F. G. Akdeniz Avrupayı nereye sürüklüyor? Dün bir Sovyet gemisi daha torpille batırıldı iBaştarafı 1 inci sahifedei Tutkun ülüyordu, fakat belli belirsiz bir elemi vardı ve bu müphem elem gözlerine garib bir gölge getiriyordu. Namık KemÜin meşhur teşbihini kullamnak caizse onun gülüşü hafif hafif yağmur dökülen bir havada a çılmış Meryemana kuşağını ve görlerindeki gölge de güle düşmüş şebnemleri an • dınyordu! Kadıköyle Köprü arasında ölecek yarnn saatin can çekişmesini hissetmemek için adını sanım bilmediğim bu genci yan gözle tetkik ediyordum. Onun birdenbire sarardığını, oturduğu yerde «arsıldığını gördüm. Bir buhran mı geçiriyor diye meraka düşüp bakınırken yanında oturan arkadaşı güle güle mınldandı: Bir pıttrtt duysa çuşum ağzıma camm gelir Sanırım gamhanemt te$rife cunanım gelir Benim de idrakim açılroıştı. Meğer o sararma, o sallanma bir bayanın ayak yelinden ileri geliyormuş ve bu gülerken ağar görünen, ağlarken da güler sanılan genc de «tutkunlardan» mış!.. Şimdi zihnimde tutkun kelimesi bir top kumaş gibi açılıyor, yayılıyor, geniîliyordu. Tutulmak meçhul fiilinden yapılan bu sıfat nelere ve nelere delâlet etmez ki?.. Meselâ biz, aym yerle güneş veya yerin güneşle ay arasma girmesiaden ileri gelen hüsuf, kü«uf hâdiselerini tutkun ay, tutkun güneş diye ifade ederiz. Ağır yürüyen, ağır konuşan adamlar için tutkun deriz. Mahcub, sıkıigan kimselerin srfab tutkundur. îptilânın karşılığı gene tutkundur. Inmeye uğramış ihtiyaTİardan bah solunurken felce, nüzüle uğramış demekten ekseriya çekiniriz, «zavallı, tutkun!», demeği tercilı ederiz. Akdeniz konferansında tngiltere nin muhtemel teklifi Paris 3 (Hususî) Akdeniz kon feransı hakkında Londradan alman son haberlere göre, İngiliz hükumeti şimdiden bazd teklifler hazırlamıştır. Bu teklifler hakkında henüz resmî malumat mevcud olmamakla beraber, Ingiltere nin Akdenizdeki ticaretin serbestisini müdafaa için beynelmilel bir filo teşkilini teklif edeceği söyleniyor. Bu filoya mensub muhtelif devletlere aid harb gemileri Akdenizde seyrüsefer eden ticaret gemilerini her nevi korsan gemilerime karşı müdafaa edeceklerdir. Japon ajansının iddiaları Tokyo 3 (A.A.) Royter ajansı muhabirinden: Şapei'deki muharebeler Domei ajansı dün Şanghay cephesine Tokyo 3 (A.A.) «Tebliğ»: 17 Sovyet tayyaresinin geldiğini iddia etŞanghay'ın dış mahallesi olan Şa mektedir. pei'deki Çin kıt'alan 2 eylulde fecir vak Japon Hariciye Nazırıntn beyanatı ti beynelmilel mmtakanın hududunda Tokyo 3 (A.A.) Diyet meclisimüdafaa vaziyerinde duran Japon deniz nin fevkalâde içtimaının arifesinde ec kıt'alanna taarruz etmişlerdir. Japon nebi gazetecilere beyanatta bulunan Habahriyelileri donanma bataryaları ve tay riciye Nazın Hirota, Çin hükumeti samiyarelerinin yardımile Çin kıt'alanna a miyetini isbat ederek Japonyaya karşı ğır zayiat verdirerek geıi püskürtmüşler tarzı hareketini değiştirdiği takdirde Jadir. pon hükumetinin seferî kuvvetlerini geri 1 eylul de Pao Şan'i işgal etmiş olan çekmeğe ve Çine elini uzatarak iki memkıt'alar taarruzlanna devam ederek 2 ey leket arasındaki dostluğu ihya etmeğe dalul saat 17 de Sih Tzu Lin istihkâmı ima hazır bulunacağını söylemiştir:. w nı işgal etmişlerdir. Bu istihkâm Vu Nazır demiştir ki: sung'un 9 kilometro şimali garbisinde « Bütün milletlerin uyuşması ve Yangtse sahilinde bulunmaktadır. îstih teşriki mesai etmesi Japon haricî siyasetikâmın 3 kilometro cenubundaki Yuoh » nin başlıca prensipi olarak kalacaktır.» Po Şen kasabası da Japonlar tarafın Nazır Çinle Japonya arasında şimdiki dan ifgal edilmiştir. şayanı teessüf vaziyetten bahseden HiroŞanghay'daki Japon konsolosta ihtilâfm menşeine tetnas etmekten çehaneri bombalandt kinmiş fakat Japon hükumetinin daima Şanghay 3 (A.A.) Japonya kon meseleyi sulhan halletmek istediğini kaysoloshanesinin bombardıman neticesinde detmiştv. Nazır, ihtilâf büyür büyümez ikisi ağır olmak üzere 4 kişi yaralanmış hertürlü hâdiselere mâni olmak için Ja tır. ponyanın birçok Çin jehirlerinde bulunan Bundan başka Çin topçu kuvvetleri bir tebeasmın tahliyesini emretmiş olduğunu Japon nakliye gemisine ateş açmış ve ge hatırlatmış ve Japonyanın bir bahriye zaminin güvertesine bir obüs isabet etmiş bitile bir Japon tayfasınm Çinliler tara fmdan öldürülmesi üzerine bir mukabe tir. Japon filosunan bombardımanı lebilmisil tedbiri olarak Şanghay'da ha Şanghay 3 (A.A.) Reuter A rekete geçtiği hakkında ecnebiler tarafmdan yapılan tefsirleri tekzib etmiş ve bejansının muhabiri bildiriyor: yanatma şö'yle devam etmiştir: Öğleden biraz sonra Japon amiral ge« Japonya diplomatik çarelerle memisi tdzumo, Pootung polis dombazına selenin sulhan halline gayret etmiştir. ate$ açmak suretile topçu düellosuna iş tirak etmiştir. Çinliler bu dombazm ü Muhasematın başlamasına sebeb Çinin zerinde karadaki mevzilerle muharebe 1932 de Şanghay'da akdedilen mütare etmekteydiler. Ayni zamanda büyük bir kename hilâfma olarak memnu mrntakaJapon nakliye gemisi Japon konsolosha ya asker sevkedip Japonlara açıkça meynesi civannda demir atarak bir Japon dan okumasıdır.» Halk türküleri Erzurumda bir heyet türküleri topluyor Erzurum 2 (Hususî) Halk türkü lerini derlemek üzere Riyaseticumhur orkestrasından Hasan Feridin başkanlığı altında bir heyet Erzuruma gelmjş ve faaliyetine başlamıştır. Heyet beş kişiden mürekkebdir. Bu şarkılar ileride yapılacak ckültür filim» için malzeme olarak toplanmaktadır. Kültür filim bütün halk türkülerini üıtiva eden yepyeni bir eser olacaktır. Erzurumun plânı Erzurum 2 (Hususî) Üçüncü Umumî Müfettişlik merkezi olan Erzurum Vilâyetinin şehir plânlarmı yapmak üzere Fransadan davet edilmiş bulunan M. Lambert, Trabzona gelmiş ve Umumî Müfettiş Tahsin Uzere mülâki ol muştur. Lanbert güzergâhtaki Gümü şane Vilâyetinde de tetkiklerde bulunHirota şundiki ihtilâfm sebeblerini Çin duktan sonra önümüzdeki hafta içinde muhribile beraber Vangpu'nun karşı sahilindeki binalara ateş açarak bunlann ricalinin Japon aleyhtarlığı hislerine at Erzuruma gelecektir. birkaç tanesinde yangın çıkarmışlardır. Potung'daki topçular yavaş yavaş a teşlerini tanzim ettikleri ve obüslerin de Japon konsoloshanesine yaklaşarak Vangpu'ya düştükleri sırada su sütunlannın îdzumo'nun ve Japon muhribinin etra fında yükseldiğini gören sahildeki Çin liler sevinçle el çırpmağa ve bağırmağa başlamışlardır. fetmektedir. Japon Diyeti toplandı Tokyo 3 (A.A.) Diyetin beş gün devam edecek olan fevkalâde içtima devresi, bu sabah başlamıştır. Tokyo 3 (A.A.) Maliye Nazırı 2022 tnilyon yenlik üçüncü bir munzam bütçenin meclise tevdi edileceğitıi söyle miştir. Bu paradan 1422 nu'lyon Harbiye Japon amiral gemisine garib Nezaretine, 350 milyon Bahriye Neza bir taarruz retme ve 250 milyon Maliye Nezaretine Şangihay 3 (A.A.) Bir kadın ta ayrılacaktır. Diyet meclisi yeni bütçeyi kuvvetli bir rafından idare ediknekte olan ve içinde ihtimalle gelecek hafta tasdik edecektir. lngiliz sefiri iyileşiyor Şanghay 3 (A.A.) îngiliz sefiri nin sıhhî vaziyeti gittikçe iyileşmektedir. Yara kapanmaktadır. tngiliz konsolosluğuna da bir şarapnel diiştü Londra 3 (Hususî) Bugün Çin topçulan tarafmdan yapılan bombardı manda lngiliz konsoloshanesine de bir şarapnel isabet etmiştir. Melike, sofaya çıkınca, karanlıkta, tutunacak bir yer arar gibi durdu. Yukarıda, kocası, soracaktı. Ona, ne söyli yecekti? Şekib, bilmiyor muydu? Kansmm eşyalan dağrtılırken, ona haber vermemişler miydi? Evde temizlik ya pılmıştı! Genc kadın, acı acı gülüyordu. Evde, cenaze temızlıği yapılmıştı. Bir ölünün eşyalan dağıtılır gibi, evde bıraktığı nesi varsa, hemen hemen hepsini, şuna buna vermişlerdi. Melike, verilen, dağıtılan şeylere aldırış eüniyordu. Fazla değerleri de olsa, Melikenin gözünde yoktu. Onu, artık bir daha dönmiyecek mi sanmışlardı? Dönmiyeceğini mi umuyorlardı? Kaynanası, evi, mikroblarla beraber, hatıralardan da mı temizlemek istemişti? Bundan, Şekibin haberi olmaması ka bil miydi? Nasıl olur da ona, haber vermezlerdi? Hiçbir şey söylemeseler bile, Şekibin, bunu sezmesi lâzımgelirdi. Peki, Melike, aranırken, nedcn sesini çıkar mamiftı? Utandığı için mi bilmiyormuş, rukberi yokmuş gibi davranıyordu? Bu, eşyalann kanştırılmasına, dağıtılmasına göz yummaktan, razı olmaktan daha çirkin degil miydi? îngiliz hükumeti bu teklifle Akdeniz Bir ttalyan gazetesi ne diyor? memleketlerinin müştereken Akdeniz Roma 3 (Hususî) Tribuna gazeemniyetmi tekeffül etmelerini temm ettesi Akdeniz konferansma hasrettigi^ mamek istiyecektir. kalesinde şunları yazıyor: Bir gemi daha batırıldt « Akdeniz konferansı Milletler CeAtina 3 (Hususî) Bulanogoef ismiyeti toplantısına isabet ettiğine göre, mindeki Sovyet ticaret vapuru dün Skiros ile eski Speça adaları arasında Milletler Cemiyetine karşı vaziyetleri milliyetçi bir Ispanyoi denizalü gemisi malum olan Îtalya ile Almanyanın bu gibi tarafmdan torpillenip baunlmıştır. Ba bir konferansa iştirak etmiyecekleri mutınlan vapurun tayfalan Kimi adındaki hakkaktır. Akdeniz vaziyetmi tekkik etYunan romorkörünün sandallarile kur mek istiyenler herhangi bir fevkalâde tanlmıştır. Tayfanm bulunduğu »andal konferans akdetmek üzere evvelce alâlardan birkine tekrar atılan bir torpil isa kadarlarla müzakerelerde bulunmak ve bet ederek içindekilerden birisini öldür daveriyeleri hazırlamış bulunmak mec müştür. Bularigoef vapurunda Marsil buriyetinde idiler. Akdeniz kooferansı yaya götürülmek üzere 4980 ton maden nin müteşebbisleri bu suretle hareket etkömürü bulunuyordu. Batan Sovyet va mediklerine göre, Milletler Cemiyeti mupuru 31 ağustosta îstanbul limanından hitinde acele t e r t i bir konferansı toplamakla doğrudan doğruya Italyaya kargeçmişti. Fakat tutkun, bilhassa âşıklarîn sıfahşı tahrikâmiz bir harekette bulunmu; otngiltere Akdeniz filotunu İakviye luyorlar.» dır. Kalbini bir gözle taht yapanlann, ediyor iradesini bir cilvekârın iradesine ram tngiliz matbaattmn hesablan edenlerin, beynini lâtif br hayale bağlıLondra 3 (Hususî) Akdenizde Londra 3 (Hususî) Akdenizdeki yanlann adı aramızda tutkundur. Âşık, Ingiliz gemilerine karşı hücumların ço ğalması neticesinde garbî Akdenizdeki tahtelbahir faaliyetinden bahseden gaze muhabbette ifratı ifade eden bir kelime lngiliz filosunu takviye etmek hususunda teler, Ispanyol denizaln gemileri hakkın olmakla beraber bizim tutkun kadar kuvvetli değildir. Çünkü tutkunlukta ayın kakabme tarafmdan verilen karar üzerine, da şu malumab neşretmektedirler: dört muhribi ihtiva eden on birinci filo Isyanm başlaogıcında İspanyanm elin rarması, güneşin kapanması, dilin keke îspanyaya hareket etmiştir. Bu gemiler de 12 tahtelbahir varda. Bunlann sekizi lemesi, ayağın sendelemesi, yüzün sıkılİspanyanm şark sahilindeki lngiliz muh Madrid hükumetinin elinde bulunuyor ganhktan kızarması, uzviyetin bir k»mıriblerine iltihak edecektir. du. Fakat mütehassıs bulunmadığından na hareketsizlik gelmesi gibi haller ve haMadrid hükumeti bu tahtelbahirlerden is letler mündemicdir. Aşk, tath bir ıstırabsa Fransız matbuatının yazdıklart tutkunluk tAhatle müteradif bir hastaParis 3 (A.A.) Akdenizin emni tifade edememişti. General Franco'nun lıktır. Tutkunlar, ruhu hercümerc içinde yeti meselesile bütün gazeteler meşgul ol eliae düşen 4 denizalb gemisinden ikisi batınlmış, biri de muattal kalnnştı. Bi yaşadıklan halde durgun görünürler, hasmaktadırlar: naenaleyh ihtilâlcilerm emrinde bulu tahklarına rağmen kendilerini «ıhhatte Matin gazetesi başlıca Akdeniz dev nan yegâne denizaltı gemisinin Akdeniz zannettirirler. Onlar da tutkun su yollan letleri mümessillerinin Cenevrede toplan de bu kadar vâsi bir sahada faaliyette gibi kapanıklık vardır, fakat gamlı bir pımasını mahzurlu görmekte, çünkü Italya bulunması rmkân haricindedir. nar ahengi taşırlar! nın bu toplantıda temsil edilmemesini Gazeteler bu vaziyete göre AkdenizTutkun sıfatınm aslı olan tutulmak tehlikeli addetmektedirler. de faaliyette bulunan denizaltı gemileri fiilinde yakalanmak, elle dokunulmak, Bu gazete mütaleasına şu satırlan ilânin îtalyan gemileri olduğunu kaydet • hapsolunmak, yakayı ele vermek, ahkove ediyor: mektedirler. nulmak, tıkanmak, kısılmak, aılmmak, gü«Bu toplantının Cenevrede değil ci cenmek, makbul ve muteber olmak gibi Rusyadaki akisler varında Lausanne veya Montreux'de yaMoskova 3 (A.A.) Tass ajansı birçok manalar vardır. Bir güzele tutul pılması ihtimali vardır. Bu takdirde ltalmak da o manalar cümlesindendir. Tutyanlann da iştirak etmemesi için ortada bildiriyor: kun ise bütün bu manalan kendi içinde Timiriazev Sovyet gemisinm faşist hiçbir sebeb kalmaz. Tekrar edelim: Vatoplamış gibidir. Çünkü tutkun sevdaya ziyat ciddidir, fakat aydınlanabüir. Bu korsanlar tarafmdan Akdenizde batmlyakalanmış, bir güzelin muhiti içine hapı nunla beraber bütün haklarına malik dev ması haberi, Sovyetler Birliği halkı üzesolunmuş, aşk perisine yakasını kapbrmi}, letlerden hiçbirinin mukabelede bulunma rinde derin bir nefret hissi nyandırmış ve hareketten alıkonulrmış, irad«si kapan • dan gemilerinm korsanlann ve bunlann bütün şehirlerde, fabrikalarda, askerî birmış, sesi soluğu kmlmış adamdır. torpillerinin tehdidi altmda kalmasına liklerde ve kolkozlarda, bu çirkin tahrik Acaba bu sıfatı kazanmakta zevk mî müsamaha edemiyeceğini kabul etmek hâdisesini protesto eden mitingler yapıl var, elem mi?.. Tutulduklan mahlukun mışbr. lâzmtdır.» ayak sesini duyunca saranp sarsılan geno Echo de Paris gazetesi yazıyor: hpanyaya gidecek îngiliz gemileri lere bakılırsa o sıfatın elemi zevkinden «Hergün yapılan ve kimlerin eseri olGijon 3 (A.A.) Birkaç bin Ispan yüksek. Aşksız kalbin parasız kasadan duğu hemen hemen belli olan şekavetlere yol kadın ve çocuğunu tahliye etmek içm farkı olmadığnıı söyliyenlerin iddiasma karşı ticaretlerinin himayesi ve denizlerin emir alan yedi lngiliz gemisi henüz ha göre de tutkunluğun zevki eleminden çols hürriyetine riayet edilmesi için Akdeniz reket edememişlerdir. Çünkü Bask sahili fazla. devletleri arasında bir itilâf akdedilmesi Almirante Cervera ve sair asi Ispanyol Bu vazîyette Kakikatî tutkunlardan og* ihtimali, Mussolini, Franco ve îspanya harb gemileri tarafmdan abluka edilmiş renmek doğru amma o biçarelerin de dilda çarpışan Italyan kıt'alannın kuman tir. leri tutkun. M. TURHAN TAN nın çaresini anyordu. Fakat netice, hep Kansının ayak sesini duyunca başını Şekibin aleyhine çıkıyordu. kaldırdı, gülümsedi. Şekib, deli Huriye kızın, eve hizmetçi Genc kadın, kalibi titriyerek bekledi. olarak alındığım da söylememişti. Bunu Şekib, birşey sormadı; Melike de gülümsaklamış mıydı, yoksa, söylemeğe lüzum sedi. görmemiş miydi? Melike, bunu da «ev 14 deki cenaze temizliği» kadar ayıb ve çirMelike, yeni bir şa^kınlık havası içinde kin buluyordu. yaşıyordu. Eve geldiğinin ertesi günü, Şekib, niye saklamıştı? Demek söy çok erken uyanmıştı. Kocası, yorgun ulemeğe yüzü yoktu; suçunu bilerek, an yuyordu. Genc kadın, sanatoryomda erlıyarak susmuştu. Kocası, bunu, neden ken uyanmağa, erken kalkmağa alıştığı bir suç telâkki ediyordu? Demek ki bu, için, yatakta fazla duramıyordu. Fakat alelâde bir hâdise değildi; bunda, gizli kocası, öyle tath uyuyordu ki, onu uyanolmasa bile, şüphe davet eder noktalar dırmağa kıyamadı. vardı. Şekibin erkek yüzü, uyurken çocuklaKocası, söylemeğe lüzum görmediyse, şıyordu. Melike, yavaşça doğruldu, dirmeselenin ağırlığı hafif!emiyordu. De seğini yastığa, elini çenesine dayadı, tath mek, evdeki yeni vaziyete, ananm haki bır yorgunlukla rahat rahat nefes alarak miyetine o kadar alışmış, kendini o kadar uyuyan kocasına bakmağa başladı. kaptırmıştı ki, olan bitenleri gayet tabiî Genc kadın, aylardanberi buna hasretgöriiyor, söylemek lüzumunu duyuyordu. ti; bakmağa doyamıyor, bakarken yalnız Melike yeni bir şüphe ile titredi. Gar kalbinin değil, bütün benliğinin boşluk drobu, çekmeceleri kar^tırmış, aramış, larının dolduğunu hissediyordu. Fakat açık açık şikâyet etmiş, ve nihayet aşağıya içinde, bir ince tel kırıktı. Eskiden, bir kaynanasına sormağa inmişti. Şimdi yu birlerinden gizli hiçbir şeyleri yokken, karıda, kocası sormıyacak mıydı? Eğer şimdi, aralarına gizli gölgeler girmişti. sormazsa?.. O, düşündüklerini kocasmdan gizliyordu, Genc kadın, merdivenleri ağır ağır ve kocası da düşündüklerini, hatta «olan çıkh; yukan kat sofadan aynı ağır, tem bitenleri» ondan saklıyordu. kinli adımlarla geçti. Odaya girdiği zaMelike, otomobilden inip de demir man Şekib, çantasından çıkardığı bir to parmaklıklı kapmın önünde durduğu zamar kâğıdı kanşhnyordu. man: Gösterişsiz amma, şirinl Dediği bu yeni eve; ve hele ağzînî o ^ Ianca genişliğile açarak gülerken içinin hayvaniyeti taşan, yılışık, yırbk, arsız, deli hizmetçi kıza ısınamamışb; ye ısıoamıyacağını da anlryordu. Şekib, gerinerek sağdan sola dönmüştü; Melike, onu uyanacak sandı, titriyerek bekledi; kocası, başmı yastığın arasına sokmuş, daha ağır bir uykuya hazırlanıyor gibiydi. Melikenin kolu yorulmuştu, elini çe • nesinden çekti, kalkmakla yatmak arasında mütereddid durdu; gözü birden ko modinin üzerindeki saate ilişince şaşırdı. Saat sekiz buçuğa geliyordu. Odanın loşluğu, onu aldatmıştu Kocasını uyandırmadan, karyolanın kenarından sıyrılarak yere atladı. Oda soğuktu; Melike, üşüyordu; eteğini, süveterini giydi, sırtma paltosunu aldı; sessizce kapıyı açtı, çıktı. Yüzünü yıkarken, uyku mahmurluğile düşünemediği, düşünemiyeceği birçok şey aklına geldi. Kendisi, hava değiştirdiği için, «sekiî buçuğa kadar» uyuyakalmıştı. Fakat Şe« kib, eskiden sabahları yedide, yedi bu * çukta kalkar, dokuza gelmeden, acele evden çıkardı. (Arkast var) danı arasmda teati edilen manalı telgraf* lar üzerine ademi müdahale meselesini sureti kat'iyede aydmlatmak istiyen Fransanın bu arzusunu unutturamaz. Akde nizde emniyet meselesile îtalyanm îspanyaya müdahale^inin müşterek bir zaviye altmda derpiş edilmesi lâzon geldiğini söylemek lâzımdır.» Populaire gazetesi yazryor: «Bütün alâkadar devletlerin tabiatile îspanya ihtilâfı karşısmdaki vaziyetlerini yeniden tetkik etmeğe başlıyacaklan gün uzak değildir. îtalya ile Almanya vakit kaybetmeden «gönüllü» lerini tspanya • dan geri çektikleri ve beynelmilel müessir bir kontrol teessüs etriği takdirde bu halin önüne geçilebilir.» Edebf tefrika : 61 Yazan : Mahmud Yesari llâlhi kızım, senin çamafirlarını bizimkilerle kançhnr mıyız? Biraz ileri gittiğini hemen anlatnıştı; soldan geri etti: Herkesb çamaşın ayn, değil mi ya? Herşeyi yerli yerine koyduk. Bir dikkatli baksan, kızım. Melike, o anda kendine şaştı; kaynanasınm dudak bükerek: llâhi kızım, senin çamaşırlannı bizimkilerle kanştınr mıyız? Dey^i, hiç gücüne gitmemişti. Eğer bu sözü. bundan dört beş ay evvel, sanatoryoma girmezden önce söylemiş olıaydı, çok almır, belki de gizli gizli ağlardı. Fakat roikrobunun kalmadığını öğrendiği gümdenberi, ker>disin« bir emniyet gel mifti ve icinden: Hakkı var! dedi. Kaynanssının tekerlek gözleri, gene bir an pâJİamıştı; geJininin hiç almmamış görünüşüne saşıyordu. Melike, onun bu şftşkuıhğkoda, bir hüzün, bir esef sezdi. Gelinini, iıtediği gibi tazib edememiş olması. ihtiyar kadın için, elbette bir iç aci»ı di. Melike, bunun için de: Hakkı var, dedi. Kaynanası, gelininin susuşundan şüphelenmişe benziyordu: Neleri aradm da bulamadın kızım? Bu sual üzerine Melike, aradıklarını birbir anlattı; ^ıtiyar kadın, sessizce dinledikten sonra, yorgun gülümsedi: A. kızun, onların hepsi eski püskü şeylerdi... llâçla yıkana yıkana, birinin iler tutar hali kalmamışb. Hastaneye götürdüklerin için de, böyle olacağmı söy lemiyor muydun? Işine yarıyanlan alıp götürmüftün. Bu eskilerin artık lüzumu yok, dedik; fıkaraya verdik, kızım. Melike de gülümsemişti: Hakkmız var, dedi. Yalnız, buraya gelirken yanıma çamaşır almadım da, onun için aradım. İhtiyar kadının, tekerlek gözlerinin cansız bebeklerbde tekrar bir bvılcun yandı, söndü: Kaç gün kalacaksın ki, kızım! Melike, başmı eğerek kapıya doğru Kocasının bu kadar çirkin ve ağır bir yürüdü: şüphe altında kalmasını istemiyor; onun Hakkmız var. , lehine düjünerek bu kâbustan kurtulma