CUMHURÎTET 4 Eylul 1937 Güzel Ali Akşam karanlığı, ince bir yağmur gi6i ovalara düştii. Geniş mesafelerin içinde, tamam on dört saat herşeyi kavump geçen o müthiş sıcak, artık yavaş yavaş elini, eteğini topluyordu. Ayşe, harmana son demeti de attı: Geç kaldım bu akşam! Diye düşündü. Hannanın kokustı, başına bir yan dalgınhk veriyordu. Saman çöpleri, mintanının yenlerinden kollanna acı acı batryorlardı. Başma örtüsünü atb. Nahnlannı pannağına taktı. Dört tarla ötedeki öbür yoldan bir kağnı sesi geliyordu. Koltuğunun altına o günkü ne valesini koyduğu çıkını sıkıştırdı. Şöyle bir etrafına baktı, sonra, tarlamn kenanndan sıçradı, ürkek bir ahu gibi, acele acele yürümeğe başladu Ne güzel de gidiyordu Ayşe? Yan karanlıktaki silueti, ince bir meltem<ie iki tarafma ağır ağır sallanan taze bir fidanı andırıyordu. Simsiyah gözleriDİn harikulâde panltılı bakışlan uzaklara dikilmişti. El kızı, bahardan bir parçaydı sanki! Olgun bir göğsün altında incecik, kıvrak bir bel.. a Geniş, san'atkâr elinden çıkmış gibi şaheser bir intizamla aşağı dogru inen bir kalça ve gene yontulmuşa benziyen harikulâde bacaklar. Ayse, nedense, yiirÜTken dairoa başmı biraz geriye atardı. Koyu kumral saçlan, başörtüsünün kenarnndan fırhyarak uçuşur ve pembe yüzünün, yan açık dudaklarının, kanadlan biraz açık burnunun heyeti umumiyesinden bir yan tahayyiil, bir yan zevk sızardı. Ayşe birdenbire durdu, rüzgân dinle'di: Eyvah anacığrm dedi • onun sesi.. Ali gene almi} havayı.. Yolun kıvnldığı yerdeki çmann altından bir şarkı duyulıryordu. Gür, erkek, coşkun, ve içten geldiği besbelli bir ses: Ayşe kıs yakarvn btrak harmanı Gonîümün kalmadt gayri dermam Dağlara çikartma beni kurd gibi Yakmayam aşkınla bağı ormanu Ayşe içini çekti. Tereddüd ediyordu. ' Netsem ki?. dedi Oğlan g«ne annacıma (karşıma) çıkb. Ayşeyi düündüren nokta, bilhassa şurasıydı: O, Alinin teyze oğhı Veliye nişanlıy dı. Kendisini evvelâ Ali istemişti. Babası; «bu oğlan biraz uçarı, kan bakacak gözii yok» demiş ve reddetmiçti. Bundan sonra Veli isteyince, hatta hiç düşünmeden: Olur, cevabını vermişti, Veliyi ben de severim. Oturaklı, tutumlu bir oğlan.. Fakat işin doğrusu, Ayşe, Aliyi daha beğeniyordu. Ali, yüksek havalı yaylalarda büyümüş gibi, beyaz, uzun boylu, pembe, sağlam bir gencdi. Havası da başkaydı onun: Çevik ve dincdi. Gayet güzel şarkı söyler, kahkahalan uzaklardan duyulur, bir gelin alayı oldu mu, ta uzaktan seçilirdi. Oyununa, bu çukurun yedi köyünde her erkek, her kadın pannak ısmrdı. Ali saz çalarken, başmı bir ağaca dayar, gözlerini uzaklara diker, yan ürpermiş, gönlü ve aşkı şaha kalkmış gibi söylerdi. Ona «Güzel Ali» derlerdi. Bahtımıza küselim Ali.. Allah böyle istemiş.. Bahtıma küseceğime Allaha küserim de bahtımın bacağını kıranm Ayşe.. Ayşe yalvarrr gibi ona baktı: Töbe de!..« Töbe de..« Taş olursun.. Ateş oldum.. Taş olsam ne çıkar? Ayşe, bu sesin geldiği yerdeki şahlanrruş ıstırabı pek iyi anhyordu: Kader, kısmet Ali.. Veli de teyzenin oğlu.. Varsra olsun, o seni aldıktan kelli (sonra) teyzemin oğlu benim can düş manımdır.. Ayşe, mukavemetinin gittikçe kınldığını görüyordu. Başını büsbütün eğdi ve yürüdü. Ayşe, demek benimle dağlara gelmiyon ha?.. Olmaz Ali, gelmen.. Günah, Allah bizi yakar.. Son mu bu sözün? Son!.. Ve yürüdü. *** Ertesi sabah, köyün son harımmı geçmişti ki, birdenbire karşısında Aliyi gördü. Fakat Ali bir gece içinde nekadar solmuş, nekadar bitmiş ve harab olmuştu. Durdu. Ali, gözlerini kendisine dikmiş, ağır ağır yürüyordu. Bu hal, ancak şuurunu kaybetmiş olanlarda gözükebilirdi. Bu bakış, başka bakışü. Ali noldun?. , Hiç!.. Ayşe, bu tek kelimenin içindeki mu« tarib tevekküUe, bütün kalbinin yıkıldı ğmı duyuyordu.. Ağlama Ali!. Ali yaklaşb. Iri, elâ gözleri hâlâ ve hâlâ taze ve güzeldi. Ayje birdenbire ona doğru atıldı: Ali, ben de dayanamıyon • dedi al beni, çıkar dağlara... Fakat Ali, hiç heyecan göstermedi, gülroedi, sevinmedi. Bilâkis elini beline attı. Tabancasmı çıkardı: Geçti! Dedi ve namluyu çevirdi. Bir silâh sesi duyuldu. Ayşe, kökünden koparılmış bir fidan gibi düşüverdi. Ali, ağır ağır, tabancasmı beline koydu. Dünküne hiç benzemiyen, boğuk bir sesle: Ayfe kvs yaknrtm, btrak harmanı Gönlumün kalmadı gayri dermant Diye söylenerek yürüdü.. On beş, yirmi metro ikride acı bir kahkaha attı ve dere içini tuttu. Bir ağaan altına geldi, yavaş yavaş ©turdu. Gözlerini uzaklara dikti. Bir saat sonra dere içinden, on metro mesafeden keıkin bir ses geldi: AlçakL Hain!.. Gözilerini, sesin geldiği tarafa çevirdi. Veli, tabancasının namlusunu, kendisine çevirmişti. Ali kımıldamadı. Veli, tam altı kurşun sıkh, fakat hiçbiri isabet etmedi. Ali elini beline götürdü, tabancasmı çı kardı ve en küçük bir heyecan bile göstermeden tetiği çekti. Veli, yediği kurşunla çakılların üstüne düşüverdi.. Ali, gene yava? yavaş doğruldu, ta bancasını fırlath v< yürüdü. **• Bibliyoğrafya Kahramanlık Destanları AsPerî Matbaa îstanbul Fiatı 19 kuruş 1937 RADYO Howard Hughes, Katherin Hepburn'la evleniyor «Cehennem melekleri», «Alkapon» ve «Şafak keşif kolu» filimlerinin âmili ayni zamanda tayyare sür'at dünya şampiyonudur ( Bu akşamki program J İSTANBUL: 12,30 plâkla Türk musikisl 12,50 havadis 13,05 muhtelif plâk neşriyatı 14,00 SON 16,45 Taksim stadından naklen şehrimize gelen Ingiliz filasu takımlle muh telit takımımızın maçı 18,30 plâkla dans musikisi 19,30 konferans: Dr. Ali Şükru (Vitaminler) 20,00 Faruk ve arkadaşları tarafından Türk musikisi ve halk şarla ları 20,30 Omer Rıza tarafından arabca söylev 20,45 Semahat ve arkadaşları ta rafından Türk musikisi ve halk şarküan. (Saat ayan) 21,15 ORKESTRA 22,15 Ajans ve Borsa haberlerl ve ertesi günun programı 22,30 plâkla sololar, opera ve operet parçaları 23,00 SON. VİYANA: 17,35 karışık yayın 20,30 OPERET: KOCASINDAN BOŞANMIŞ KADIN 22,45 YENI ALMAN ŞARKTLARI 23,15 hava, haberler ve saire 23,25 DANS MUSİKİSİ 24 haberler 24,05 DANS MUSIKİSİNİN DEVAMI. BERLİN: 19,05 gramofon ve saire 20,20 ORKESTRA MUSİKİSİ 21,05 haberler 21,15 operet: Don Sezar 23,05 hava, haberler, spor 23,35 dans musikisi. PEŞTE: 18,05 PIYANO İLE MACAR ŞARKILARI18,30 mektub kutusu 19 ORKESTRA KONSERİ 20,05 konferans 22,20 haberler • 22,40 ÇİNGENE ORKESTRASI 23,45 as kerî bando. BÜKREŞ: 19,05 ASKERÎ BANDO 20,35 konferana. 20,55 ŞAN KONSERİ 21,20 DANS OR KESTRASI 22,35 kaxi9ik yayın 22,50 KONSER 23,50 haberler. BELGRAD: 18,25 gramofon, halk melodilerl, ulusaî yayın, haberler 21,05 karısık yayın, halk şarkıları, haberler 23,20 MUSİKİ, DANS MUSIKISt LONDRA: 19,05 ORKESTRA KONSERİ 19,55 ORG KONSERİ 20,25 karışık yayın 21,05 açık hava konsert 22 konuşma 22,05 DANS ORKESTRASI 22,45 KEMAN VE PİYANO 23,35 DANS ORKESTRASI, İStirahatlerde hava, haberler ve saire. PARİS [P.T.T.]: 18,05 KONSER • 19,05 gramofon 19,20 şarkılar, gramofon, hava, haberler ve sal^ re 22,05 OPERA YAYINI: VVALKÜRE. ROMA: 18,20 DANS MUSİKİSİ 18,55 kansık y%* yın 21,45 KARIŞIK MUSİKİ 22,05 O •• PERA YAYINI: LOHENGRİN, lstirahatlerde haberler, hava ve saire. îşte büyük kıt'ada yüz yetmiş sahifelik bir eser ki içinde tam doksan menkıbe taşıyor. Amma ne menkıbe, hepsi birer kahramanlık destam olan menkıbeler: Hepsi büyük Türk ulusunun onur ve merdlik dolu şanlı tarihini süsliyen kahramanlık destanları. Bu kitab, ön sözünde işaret edildiği gibi, bizde sayısız olan kahramanlık destanlannın doksan tanesini yani çok küçük bir kısmını içine alabilmiştir. Kimbilir daha neler, neler vardır ki henüz tesbit bile edilememiştir. Bunu çok yakmdan bilen ve takdir eden Gnkur. X. Ş. karilere şu güzel sözlerle hitab etmekte ve yurdumuza, erlerimize has olan merdlik an'anesinin bütün parlaklığile temadisini dilemektedir: «Ey Türk oğlu bu kitabı okuyunca, senin şimdi varlık ve sükun içinde yaşadığın bu günleri sana hazırlıyan kardeşlerinin, babalarının, dedelerinin gözlerini ateşten ve budaktan esirgemiyerek yurd ve ulus uğrunda bin türlü zahmetlere, meşakkatlere ve yoksuzluk lara katlanarak harikalar yarattıklan nı ve kanlarını döktüklerini ve can vermekten çekinmediklerini görecek ve öğreneceksin. îşte sen de, büyük emek ve kan pahasma kazanalan ve sana teslim edilen aziz yurdunu ve istiklâlini ve Cumhuriyetini dünya durdukça yaşatmak ve korumak için çalış ve icabında senden evvelkiler gibi döğüş ve sana yadigâr bırakılan onurlu tarihin ve aziz yur dun, istiklâl ve Cumhuriyetin, kahra manların evlâdları olduğunu göster mekten asla çekinme.> Bu gibi destanlan yaşayan veya bilen her şahsın bildiği veya işittiği malumatı yazması ve bu suretle halkm yarattığı bu menkıbelerin halk arasma yayılmasını kolaylaştırması, velhasıl bu kahramanlık destanlanna lâyık olduk ları ehemmiyetin verilmesini temin etmesi bir vatan borcudur. Bu sözlerden sonra bilmem kitabı aynca tavsiyeye lüzum var mı? Yalnız bu büyük himmet için Gnkur. X. Ş. yi tebrik edelim. Hovvard Hughes Howard Hughes'in ismi sade bizde değil, bütün cihanda ancak merhum Jean Harlow'la Ben Lyon'un oynamış olduklan «Cehennem Melekleri» filmi ortaya çıktığı vakit anılmıya ve tanımnaya başladı. Ondan evvel ayni ismi ta şıyan babası hiç şüphesiz Amerikada meşhurdu. Fakat dünyanın diğer mem leketleri onunla alâkadar değillerdi. Büyük Howard öldüğü zaman oğluna tam 100 milyon dolarhk bir servet bıraktı. Bugünkü Hovvard Hug'hes o zaman henüz on sekiz yaşın<laydı. Fakat «Milyoner Oğluyum!» diye o zamana kadar boş durdu zannetmeyiniz! 13 yaşmda iken bizzat yaptığı bir radyo makinesile Amerikadan Paris ve Berlini dinliyordu. 15 yaşmda ise gene bizzat bir canotantomobile yaptı. Bir taraftan bu çeşid işlerle meşgulken diğer ta raftan dünyanın her tarafından sinema mecmualan gerirtiyor, hiçbir filmi kaçırmıyor, filim âmili olmak için ruhunda mütihiş bir ihtiras taşıyordu. Babasmm ölümü neticesi duyduğu teessür geçince doğru Holivud'a yollandı. Orada bir amcası vardı ve oldukça ta ranmış bir rejisördü. Ilk ziyareti tabiî ona yaptı. Ve: Filim yapmak istiyorum! Dedi. Rejisör, henüz yirmi yaşındaki yeğenini baştan aşağı bir süzdü ve hiç cevab vermedi. Fakat Howard bundan hiç müteessir olmadı. Çünkü ruhunda sönmez bir azim ve elin<k de milyonlar vardı. «Cehennem Melekleri» kordelâ • sınm senaryosu zaten hazırdı. Onu vücude getirmek için 3 buçuk milyon dolar, bir o kadar da emek, iki senelik de zaman sarfetti. Katherin Hepburn kaç adam da öldü. Tam kordelânm gösterileceği sırada sesli filim icad edildiği için kordelâ o kadar tutmadı. Lâkin Hovvard gene müteessir olmadı. Bir sene ve bir milyon dolan, filmi seslendir mek için sarfetti. Neticede muzaffer oldu. Bunu «Altapon» ve «§afak Keçif Kolu» takib etti. O aralık Katherin Hepburn'la tanıştı. Bu orijinal kıza karşı kalbinde derin bir sevgi beslemekle beraber aşkını hiçbir zaman itiraf etmedi. Nihayet bir aralık Hovvard Holivud'da görünmez oldu. Malikânelerinden birin de yapbrdığı hususî karargâhında tayyare uçuşlarile meşgul. Seyrüsefer kazaları Üsküdar Tramvay şirketine aid ve şoför Fııadın idaresindeki otomobil, dün Kayışdağı caddesinden geçerken Içerenköylü Mehmedin kullanmakta olduğu arabaya çarpmıştır. Çarpma sonunda arabanın bir atı 51müş, araba da hasara uğramıştır. Şoför yakalanarak Adliyeye teslim edilmiş tir. * Dün sabah, Boğazkesen yokuşun dan geçmekte olan Serkisin idaresin deki 1446 numaralı hususî otomobil Müfid admda bir çocuğa çarparak ağır surette yaralamıştır. Yaralı hastaneye kaldmlmış, şoför yakalanmıştır. Ecnebi ve ekalliyet mektebleri kadroları Maarif Vekâleti, tstanbuldaki ekal liyet ve ecnebi ortamekteb ve liselerin kadrolannın tanzim edilerek Vekâlete gönderilmesini istemiştir. Bunun için dört gündenberi Maarif idaresinde bu kadrolann tanzimile meşgul olunmakHalbuki Veli, kna boylu, konuşmaz, tadır. Mekteb idarelerinden de bu hususta malumat istenilmiştir. Bu cümle söylemez, gülmez, oynamaz, paraya düşDeli Ali hâlâ dağlarda dolaşırmış. Sa den olarak kapanmış sınıflar mevcud kiin, düğün yerlerinde adı okunmaz, ata binince iğreti oturan bir yan sıtmalıydı. çı sakalına kanşmış, insanlardan kaçan olup olmadığı, yeni şubeler açılıp açılamıyacağı da sorulmuştur. Bir gün köyün Kavaklıdere meydanın ihriyar bir meczub haline gelmiş.. Şimdilik ekalliyet ve ecnebi ilkmekOrhan Rahmi Gökçe > da gencler nişan atıyorlardı. Veli ile hertebleri kadrolarına bakılmamaktadır. kes alay etmişti. Ali ise, hepsinden sonra gelmiş ve altılı tabancasmı çekerek hedeSünnet düğünü Yaş üzüm ihracah fe, aln tane kurşun yapıştırmışü. Ayşe Çocuk Esirgeme Kurumu Eminönü Gelen malumata göre Türk Üzüm kubu farkı görüyoTdu ve Alinin uzaklardan şubesi tarafmdan bugün için Sarayburrumunun îzmirde îngiltereye göndergelen sesi, her vakit onu yakıyor, içine nu parkı kazinosunda bir sünnet düğü diği üçüncü parti üzümler ve kavun kaynar bir su gibi dökülüyordu. Fakat o nü hazırlanmıştrr. Düğün 4 ten itibaren lar Londraya vâsıl olmuş ve iyi fiat lan olmuştu. başlıyacaktır. larla müşteri bulmuştur. Memleketin Bu vesile ile san'atkâr Naşiâ ve ar diğer tarafalarmdan da Londraya ka Şimdi de aynı ıstirabın altındaydı. Akadaşları tarafından iki oyun, sinema, vun ve üzüm ihracatı yapılacaktır. Bilcde acele yürümeğe başladı. Aliyi görvaryete, düetto, caz ve hokkabaz vardır. hassa İzrnit körfezinin meşhur Müşküle mcmezliğe geldi. Halbuki Ali bir cellâd üzümlerinden İngiltereye ihracat yapıgibi sıçrayıp karşısına dikilmişti: Mevlid lacaktır. Ayşe, yüzüme bak bir yol (kere). Ostro Türk şirketi eksperlerinden NiÇorluda hayvan sergisi Etme Ali, gözünü seveyim, etme.. had Faris Erimin karısı Bayan Nahidenin ruhuna ithaf edilmek üzere 15 ey Çorlu (Hususî) 26 eylul pazar güAli başını salladı. Yaralı bir sesle: lul 937 pazar günü öğle namazından nü kaza merkezinde bir ehlî hayvan Ayşe dayanamıyon dedi içim sonra Zincirlikuyuda Atik Alipaşa ca sergisi açılacak ve beğenilen hayvan yanıyo.. Alaf alaf (alev alev) içim yamisinde Mevlid okunacağmdan akraba lara 1400 liralık mükâfat dağıtılacaktır. nıyo.. ve tanıyanlardan arzu edenlerin teşödü kopmuş Ayşe başını eğdi: rifleri rica olunur. Bursa (Hususî) Belediyenin Hayvan pazarı korucusu Hasan Tahsin, Mezbaha civarında üzerine doğru gelen bir otobüsten ürkerek kaçmak istemiş, bu sırada yere düserek ölmü^tür. Bizzat kendi vücude getirdiği tayyarelerle birçok defalar dünya sürat rökorunu kırdı. 1936 senesi ikincikânununun 13 ünde Los Angeles Nevyork havaî hattını 9 saat 27 dakikada katetti ki Bu aksam sehrin muhtelif semtlerindei uzunlugu 3939 kilometro olduğuna gö nöbetçl olan eczaneler şunlaıdır; re saatte 417 kilometro gitmiş demek • îstanbul cihetindekiler: Emlnönünde (Mehmed Kâzun), Bey» :* tir. zıdda (Haydar), Küçükpazarda (Hlkmet 21 nisan 1936 da ise Miami Nev O«mll), Eyubsultanda (Hikmet Atlamaz), york hattını 4 saat 21 dakikada katetti. Şehremininde (Hamdi), Karagümrükte (AHattın uzunlugu 1923 kilometro oldu rif), Aksarayda (Zlya Nuri), Şehzadeba •< ğuna göre saatte 500 kilometrodan faz şında (Asaf), Alemdarda (Eşref Neş'et), Fenerde (Husameddin), Samatyada (Teola gitmiş demekti. En nihayet Katherin filos), BaJarkoyde (Lstepan). Hepburn'a kalbini açmak içfn Los AnBeyoğlu cihetindekiler: İstiklâl caddesinde (Della Suda), Tepe* geles'ten Nevyork'a hareket ettiği vakit başmda (Kinyoli), Galatada (Hüseyin bu 3939 kilometroluk mesafeyi bu sefer Huonü), Taksim istiklâl caddesinde (U 7 saat 28 dakikada geçti. Saatte 534 ki monclyan), Pangaltı Halâskârgazi cadde sinde (Nargileclyan), Kasımpaşada (Va Iometro almıştı. sıf), Haaköyde (Barbut), Beşlktaşta (SüBugün Hovvard sinemayı da, tayya leyman Receb), Sanjrerde (Osman). Üsküdar, Kadıköy ve Adalardakiler: reciliği de muvakkaten terketmiş bir vaÜsküdarda (Selimlye), Kadıköyünde Mo« ziyettedir. Bir haftadanberi iki sevgili dada (Nejad Sezer), Altıyol agzında (Mernin nişanlandıklan resmen ilân edilmiş kez), Büyükadada (Şlnasl Rıza), HeybeUtir. Yakında düğünleri olacak. Delikanlı de (Halk). Filmin tayyare kazalarına ve fırünalı bütün vaktini müstakbel zevcesinin saa havadaki uçuşlanna aid sahnelerinde bir detine hasretmekle meşgul!.. Galatasaraylılarm aile NÖBETÇİ ECZANELER Bir iki satırla Birkaç filim yıldızınm isimlerinin manaları daha Bundan evvel bir takım filim yıldız larının isimlerinin manalarını neşretmiştik, bugün de diğer bir kısmınınkini yazıyoruz: M Y R N A L O Y : Myrna yunancada ağhyan kadın manasma Myrnadan, yahud Lâtince Miranda (takdire şayan) dan gelir. Loy, lâtince ve eski fransızcada kanun demektir. O halde Myrna Loy (takdire şayan bir kanuna ağhyan) o luyor. Srardenpartisi PİERRE RÎCHARD WİLM: Ib Izmirde gürbüz çocuk müsabakası Evlenme İsparta Sıhhat müdürü doktor Mu rad Dincerin kızı Meliha Dincerle Korkudeli Askerlik şubesi başkanı Celâl Kanurun evlenme merasimi dün akşam her iki tarafın akraba ve dostları huzurile Park otelde tes'id edilmiştir. Saa detler dileriz. Fahrettin Fehmi Belen f Doktor JL. Izmırde, Çocuklan Koruma Kurumu, bir gürbüz çocuk müsabakası aç rm§tır. Resmimiz müsabakaya ciren ve hediye alan küçükleri gösteriyor. Çocuk hastahklan mutehassısı. Beşiktaş: Spor cadde Tarım apartımanı. Telefon : 43274 ranî lisanında Pierre kmlmaz kayadır. Richard, Cermen dilinde cesur şef de mektir. Wilm de almanca «Wille irade» den geliyor. O halde artistin ismi (sarsılmaz iradeli <ef) manasını ali «POLÎS HAFÎYESt BUNA yor. DERLER!» Başrollerde: Wüliam ÎVONNE PRİNTEMPS: Ivon Povvel, Myrna Loy. «AŞK V E KÎN» Başrollerde: Rone, Celt lisanında Jean'ın mukabilidir. bert Taylor, Barbara Stanvvick, Jean Fazla şefkatli demektir. Printemps, maHersholt. lum, fransızca bahar. O hald« artistin is« K U K U K L U A D A M » Başrollermi (şefkatli bahar) demek oluyor. de: Robert Taylor, Jean Harlovv. MAURİCE CHEVALÎER: Ma «VAHŞÎ T H E O D O R A » Başrol urice'in lâtincede manası açık havada lerde: trene Dunne, Melvyn Douglas. yaşıyandır. Chevalier de malum kahra«1938 B R O A D W A Y M E L O D Y » man süvari. O halde yıldızm isminin maBaşrollerde: Eleonor Povvell, Robert nası (açık havada yaşıyan kahraman aTaylor. dam) a tekabül ediyor. « K I R M I Z I L I K A D I N » BaşrollerM A R Y G L O R Y : Mary, İbranicede: Joan Gravvford, Franchot Tone. de hükümdar, Glory, zafer. (Muzaffer «TARANTELLA» Başrollerde: hükümdar) demek oluyor. Nelson Eddy, Jannette Mac Donald. E D D Î E C A N T O R : Eddie, Ed vvard'm kısaltılmışıdır. Muhafız, müda kör demektir. Sorel de vaktile Fransız fi manasınadır. Cantor, lâtincede jarkı krallanndan birinin sevgilisinin adıdır. söyliyen demektir. O halde adı (müdafi Ne diyeceğiz (kör sevgili mi).. Zavallı ve muhafız şarkıcı) oluyor. ihtiyar hakkmda bu kadar insafsız davÇECİLE SORECı Çecfle, lâtincede ranmıyalınu Her sene toplanan pilâv toplantı • sına inzimamen, bütün Galatasarayh * M. G. M. Şirketinin 1937 38 ların ailelerile bir araya toplanıp gü • zel bir gece geçirmelerini temin mak • mevsiminde gösterilecek sadile 4 eylul tarihine musadif cumarfilimlerinden bazıları tesi gecesi Büyükada Anadolu kulübün«LA DAME AUX CAMELÎAS» de (eski Yat kulüb) bir gardenparti Başrollerde: Greta Garbo, Robert Tay tertib edilmiştir. Davetiyeler: Cemiyet, Spor kulübü lor. ve Mekteb kapısmdan tedarik edilebi« K O N T E S M A R l A » Başrollerde: lir. Kıyafet serbesttir. Greta Garbo, Charles Boyer. ERTUĞRUL SADt TEK « B A H A R MEVSÎMλ Başroller de: Jannette Mac Donald, Nelson Bu gece (Beylerbeyi)', Eddy. Pazartesi (Bebek) «SARATOGA» Başrollerde:'Clark Salı (Suadiye) Gable, Jean Harlovv. Çarşamba (Büyükada)' «NEŞ'ELt GÜNAHKÂRLAR» tiyatrolannda Başrollerde: William Povvell, Myrna Loy, Jean Harlovv, Spencer Trucy. «BABA V E OĞUL» Başrollerde: Rober Montgomery, Frank Morgan. SiNEMASI 8 EYLÛL Çarşamba akşamı yeni sinema mevsimine başlıyor AZGIN SEVDALILAR GABY MORLEY MARIE GLORi ANDRE LUGUEI Ayrıca t İLK PROGRAM: Tahammülsüz dertcede eğlenceli, zevkli büyük komedi. Baş ro'lerde: Trakya Manevraları Sesii ve Turkçe sözlü Şanlı ordumuzon büyük