27 Ağustos 1937 CUMHURfYET Maarif Vekâleti yeni kız enstitüleri açacak İzmirde, mekteblerin kifayetsizliğinden talebe velileri endişede Iktısadî hareketler Yaş meyva ve sebze ihracatımız îzmirden ihrac olunan yaş üzüm ve karpuzlan, Londraya götürecek olan vapura kadar giden İktısad Vekili Celâl Bayar, devletin, yaş meyva ve sebze ihracatı işine ne kadar ehemmiyet verdığini bu hareketile tebarüz ettirmiş oldu. Senelerdir üzerinde ciddiyetle meşgul olunan yas sebze ve meyva ihracı mevzuu nihayet bu sene yoluna girmişe benziyor. Aybaşında İzmirden ihrac olunan ilk parti üzüm ve karpuzu geçen hafta bir ikinci parti ve şimdi de miktarı 410 ton üzümle 4000 sandık kavuna baliğ olan üçüncü ve mühim bir parti takib ediyor. Yaş meyva ihracatmm bu yılki başlangıcı bö'ylece kuvvetli olmuştur. Eğer ayni devamh ısrarla yaş sebze ihracı üzerinde de işlenirse muvaffak olunmamasına bir sebeb yoktur. Hatırhyoruz ki evvelki yıl millî bir ihracat firması Almanyaya pathcan, salatalık göndermiş ve bu işte muvaffak da olmuştu. Fakat Türk Alman ticarî münasebatmm bir tevakkuf devresine girmesi teşebbüsü yanda bıraktı. Ayni firma bu sene de ayni sekilde yaş sebze ihracatı yapmak üzere Berlinde cereyan eden müzakerelerin bitmesini beklemektedir. Yaş ve kuru erik, elma, armud, kayısı ve zerdali ihracatı miktarı 935 senesinde 4419 ton, kıymeti de 459 bin liralıktır. Halbuki geçen 936 senesinde bu ihracat 1620 tona ve 183,000 liraya düşmüştür. Bu sene vaziyet daha ümid verici bulunuyor. Geçen sene yaş ve kunısu 3ıraca tımızın ancak binde 1 7 sini tutan meyvalarımızm dünya pazarlarındaki ve bizim ticaret müvazenemizdeki mevkii hiç de bu olmamalıdır. Bu mevsim başmdanberi 900 vagon domates ihrac ettiklerini ilân eden Bulgarlann gayreti bize de gayret ve ibret verecek mahivettedir. Izmir Fuarını 3 günde 100,000 kişi gezdi Sergiyi görmek üzere dışarıdan gelenlerin miktarı da bir haftada 25 bini geçti Hepsine inandım ayadan deve çıktı bir zaman, derlerdı. Gülerdım. Büvüklerinden «Ardına bakraa, yasak» emrinı alıp da dinlemiyen bir kadının basını geri cevirir çevirmez tuz kesildiğini söylerlerdi. Gülerdim. Taştan evlerile, geniş bahçelerile, boy boy göllerile, binlerce halkile koca bir şehrin bir saniyede sırra kadem basıp yeryüzünden yok olduğunu hikâye ederlerdi. Gülerdim. Serçeparmağını yavaşça değdirmek suretile gözbebekleri akmış körleri görür yapan, ölüleri dirilten adamlardan bahsolunurdu. Gülerdim. Toprağ. yanm br bakışla altına çevirenlere inanmazdım. Gülerdim. Coşkun nehirleri seccadeler üzerinde geçenlere masal derdim, gülerdim Sabah namazını Bağdadda, öğle namazını Mekkede, yatsıyı da gene evine dönüp Bağdadda kıldıklannda ısrar olunan kimseleri o devirde tayyare bulunmadığı için uydurma sayardım, gülerdim. Çünkü taşın doğuramıyacağını, bir insanm tuzlaya gömülmezse tuz kesilemiyeceğini, bir şehrin zelzele ile, yangınla, düş man ateşile harab olabilirse de göke çıkamıyacağını ve yerin dibine inemiyeceğini, ' çukura dönmüş ve uzviyet bakımmdaa mahvolup kurumuş bir gözün artık faali ; yete geçemiyeceğini, toprağın altın olamıyacağını, suyun üzerinde bağdaş kurulup oturulamıyacağını, mesafelerin nefesle tayyolunamıyacağını bilivordum. Çünkü kâinatm bir takım kanunlarla idare olunduğuna, bu kanunlann hiçbir suretle tadil edilemiveceğine ve mesafenin mesafe, mekânın mekân, etin et, toprağın toprak olması çıbi hakikatlerin gelisigüz^l, uluorta değişemiyeceğine imanım vardı. Denizlerin kara, karaların deniz, gök» lerin yer, yerlerin gök, gecenin gündüz, gündüzün gece, filin pire, pirenin fil, gülün şeftali, şeftalinin yasemin, atın deve, devenin at, odunun demir, demirin pamuk, kalbın ciğer, ciğerin böbrek olmasına imkân yoktu. Bir zırhlı kmvazörü at meydanında yürütmek, Eyfel kulesini ceb cüzdanlarına sokmak, zenciyi beyaz, Çınliyi siyah yapmak kabil değildi. Ondan dolayı tabiat kanımlanna aykın düşen her hikâyeye, her rivayete, her iddiaya dudak büküp gülerdim. Meğer yanılıyormuşum, meğer: «Hüda kadirdir amma simi zer, leyli nihar etmez» diyenler hata ediyorlarmış. Meğer «buna kim âlemi imkân derler OImaz olmaz deme olmaz, olmaz» sözü «mahz isabeb> imiş. Meğer, fili yılanm yutması, mandanm ceviz kabuğıma girmesi mümkünmüş!.. Evvelce masal sandığım sözlerin doğruluğuna, tabiî kanun denilen şeylerin manasızlığına niçin mi inandım?.. Çünkü ?eçen gece Kadıköyünün biricik sinema bahçesinde vapılan festival eğlenceleri sırasında nihayet bes yüz kişinin rahatça c turmasına müsaid olan bir yere tam beş bin kişinm gırmesine müsaade çdildiğini gözümle gördüm. Bilinmez nasıl bir mucize ile o bahçe genişledi, genişledi, be? bin adamı kucağına aldı. Gerçi kucak kucağa oturuldu, omuzlar üstünde cambazvari ehramlar kuruldu. fakat beş yüz kisi alabilecek bir yere beş bin kişi sığdınldı. Bunu gördükten sonra öbür masallara inanmamak kabil mi?... izmirde Maarif müessesatından: Erkek Usesi Izmîr (Hususî) Maarif Vekâleti, büyük şehirlerde kız enstitüleri açmak ve mevcud olanlan mukemmelleştirmek ve genişletmek arzusıuıdadır. Nitekim İz mirde Fuar caddesi üzerinde yeni ve büyük bir enstitü binası kurulmaktadır. 3arkta da altı vilâyette ayni suretle enstitü açılması kararlaştmlmış ve Elâziz enstitüsünün tcsisine îzmir Kız Ensti tüsü müdür muavini Nuriye memur edilmiştir. Nuriye şarka hareket etmiştir. Manisa Kız Enstitüsü binasının inşaah 15 teşrinievvelde bitecek, 280 talebe alınacaktır. bulamamış ve gerek merkezden, gerekse mülhakattan vaki müracaatleri «nam zed» olarak kaydetmek zaruretine düşmüştür. Keza ortamekteblerin ilk sınıfma vaki müracaatlerde de ayni usul tutul e muştur. 5 hirde yalnız ortamektebin birinci sınıfmı ihtiva etmek ve 21 şubeli olmak üzere bir mekteb ihdası düşünülmüş, bina aranmış, bulunamamıştır. Bornovadaki bir bina da, uzaklığı dolayısile işe elverişli görülmemiştir. Geçen sene şehrimiz Erkek lisesinin 3 sınıfımn 41 şubesinde 110 muallim ta rafından 2400, Kız lisesinin 3 sınıfımn 29 şubesinde de 61 muallim tarafından 1350 talebe okutuluyordu. Erkek lisesinin ilk sınıhndaki 13 şube yirmi bire çıkarıldığı halde maksada kat'iyyen yakIaşılamadığı görülmüştür. Keza, Kız lisesine vaki müracaatler de pek çoktur. Şehirde Maarif ve mekteb idarelerile talebe ve ebeveynlerini düşündüren çok nazik bir vaziyet doğmuştur. fuardan bir manzara lzmirde mekteb ihtiyact Izmir (Hususî) Şehrimizdeki ortamekteb ve liselerin yeni talebe kayid ve kabul kabiliyetleri üzerinde gösterdiği miz endişe, tamamen tahakkuk etmiş bulunuyor. Erkek lisesi, kendi orta kısım mezunlannm fazlalığmdan, haricden ikinci devreye talebe kabulüne imkân Erbaa ovası suya kavuşuyor F. G. Misafir heyetler gidiyorlar iBaştarafî 1 tnci sahifede) Manevralarımızda bulunan îran as kerî heyeti ise memleketimiz dahilinde hususî mahiyette bir seyahat yapmağa karar verdiklerinden bugün. Izmire gideceklerdir. . . „ , , r ,. > < >> • fi îstanbul Yunan konsolosu şehrimizde bulunan Yunan erkânıharbiye heyeti şerefine bir çay ziyafeti vermiş, ziyafet saat beşten sekize kadar devam etmiştir. Çayda yüksek rütbeli ?abitanla vilâyet erkânı bulunmuşlardır. Yunan Erkânı harbiye reisile arkadaşlan bugün şehri mizden Pireye hareket edeceklerdir. Izmir (Hususî) Fuar ve dokuz eylul bayramının yaklaşması münasebe tile şehrimizi ziyarete gelenler gün geç tikçe çoğalmaktadır. Bir Ingiliz seyyah grupu da şehrimize gelmiş, doğruca Efes harabelerine gitmiştir. Dönüşte, şehri ve fuan gezmiştir. Ağustosun 23 üncü günü ak^amına kadar fuan gezenlerin sayısı 95 bin küsur rakamını bulmuştur. Buna, günde bilet almadan girip çıkan 2000 hususî ziyaretçi de ilâve edilirse, üç gündeki ziyaretçi sayısı 100 bine çıkmaktadır. Ziyaretler, bilhassa, gün batıp ortalık serinledikten sonra vuku bulmakta ve fuar geceyarısına kadar renkli, ışıkh, sesli, sazlı, canlı bir hareket içinde uğuldayıp durmaktadır. Ağustosun 17 sinden 23 üncü günü akşamına kadar haricden Izmire gelenlerin sayısı 25 bin küsur kişi olarak tesbit edilmiştir. Fuar komitesJ, fuara istirak etmiş müesseseler arasmda bir dekorasyon müsabakası hazırlamıştır. Keza, teşhir güzelliğinde ve kalitelerin tasnifinde muvaffak olanlara da mükâfatlar verilecektir. Yeni Vilâyet paviyonunun ihtiyaca kâfi gelmediği anlaşılmıştır. Gelecek sene esaslı tadilât yapılacaktır. Bugün, yann paraşüt kulesinden atlama tecrü belerine de başlanacakur. Bir Amerikan gazetecisi lzmirde Amerikada ayda bir çıkan The National Geographie Magazin mecmuası, Türkiye için çıkaracağı fevkalâde nüs hayı hazırlamak üzere Bernard Rogers adındaki muharririni memleketimize göndermiştir. Bu meslektaş Ankara ve İstanbulu dolaşarak şehrimize gelmiş, fuan, müzeyi, eski Izmir hafriyatını, Kadıfe kalesini, mektebleri, fabrika ve imalât haneleri gezmiş, notlar almış, fotoğraf lar çekmiştir. Kendisile konuştum. Meslektaş, Türk inkılâbının yarattığı eserleri büyük bir hayranhk ve takdirle karşıladığını, Türkiyede büyük bir terakki faaliyetinin devamda bulunduğjnu, fuann güzel bir eser olduğunu ve bilhassa dekorasyon da iyi bir muvaffakiyet elde edildiğini söyledi ve Izmirin hususî ve tabiî güzellıklerini de bilhassa işaretle: « Cennet gibi bir memleket, dedi. Tabiat burasını yaratırken hiçbir şeyi ihmal ebnemiş.» 30 ağustos bayramı Afyon ve Izmir arasında gidiş ve geliş trenleri tertib edilecektir. 3 Dumlupınar istasyonundan me rasim yeri arasında nakil vasıtalan ve merasim yerindeki hazırlıklar Millî Müdafaa Vekâletince temin edilecek ve mahallî idare âmirleri yardım edeceklerdir. .Nafıa Sular Umum Müdürü kanal sahasında tetkikatta... Erbaa (Hususî) Sulama Ljlerine ıükumetin verdiği ehemmiyet ve alâka ;ün geçtikçe artmaktadır. Yakında su ^a kavuşacak olan Erbaa ovası da bü iik plânın tatbik çerçevesi dahilindeür. Erbaada su için «mücadele tarihi> ollukça eskidir ve bu tarıh bir asır kalar geri gider. Bugün elde edilen vesake bakıhrsa yüz yıl içinde devrin en )üyük makamlarma halk tarafmdan nüteaddid müracaatler yapılmış ve bu nüracaatler hiçbir netice vermemiştir. 327 yılında Erbaa eşrafından Veli oğu Ahmed arkadaşları bu hayırlı işe giişmişler ve kasabanm 22 nci kilomet osundan itibaren bir «kanal> açmak uretile araziyi iska çarelerine başvurnuşlardır. Fakat sermayenin kifayet izliği mütesebbisleri birbirinden ayırnak mecburiyetinde bırakmıştır. Bay Uımed de valnız kalınca bu büyiık işin altmdan kalkamıyacağmı anlamış ve sarfı nazar etmek zaruretini duvarak 5000 metro kadar açılan kanalı olduğu gibi bırakmıştır. Aradan uzun seneler geçti. Artık bir hayal ve bir masal kadar cazıb ve alâ kalı olan bu işi Cumhuriyet, yapıcı ve başarıcı eline aldı. Şimdi kanahn temel yeri olan ve sayın Başbakammızm adile tarihî bir kıymet kazanan <înönü» mevkıınde bu yapıcı kudretin mütehassıslan, mühendisleri, fen memurları, işçıleri elele ver miş, bir hayali hakıkatlendırmeğe çalı şıyorlar. Müstakbel Erbaa «su> geldiğinde bugünkü şeklini tamamen değiştirecek, daha mütekâmil bir kılığa girecek, geniş ve çokluk bir nüfusu beslemeğe müsaid ve şimalî Anadolunun en harareth bir is yurdu haline gelecektir. IBaitarafı 1 tnci sahifede] 4 Afyon, Manisa, Izmir izcilerinden mürekkeb birer kıt'a. 5 Ankara ve tstanbuldaki Üni versite ve yüksek mektebleri temsilen mahdud talebe heyeti (Kültür Bakanlığınca tertiblenecek). 6 Afyon, Kütahya, Manisa, Balıkesir, Izmir, Aydın, Isparta, Burdur, Denizli, Konya, Seyhan, Eskişehir, Bilecik, Kocaeli, Ankara, Bursa, îstanbul vilâyetlerinden biri umumî meclisi, biri vilâyet merkez belediyesini, biri de ParYuğoslavyah misafirlerimiz Dost Yugoslav donanmasma mensub ti ve Halkevini temsil etmek üzere seçeolan ve birkaç gündenberi misafirimiz cekleri üçer kişilik birer heyet ve birer bulunan Dubrovnik zırhlısı kumandan ve çelenk. 7 Ayni günde yerlerine dönebilezabitanı dün refakatlerinde mihmandar Türk zabitleri olduğu halde vapurla Bo cek kadar merasim yerine yakın kasaba ğaziçinde ve Marmarada bir gezinti yap ve köy halkını istirak ettirmek (vilâyetleri tertib edecek). mışlardır. 8 30 ağustos aksamı Ankara ve Yuğoslavyah denizciler, akşamüzeri Heybeliadadaki deniz lisesini ziyaret et îstanbul radyolannda konferans. 30 ve mişlerdir. Mekteb kumandanı tedris he 31 ağustos günleri bu büyük hâdise ve yeti ve talebeler tarafmdan çok samimî yapılan merasim hakkmda neşriyat. bir surette karşılanan misafirler mektebi 9 O gece Halkevlerinde konfe gezmişler ve Türk denizcilerile tanışmış rans. Iardır. Mekteb bahçesinde Yugoslav de10 Merasim yerinde oradan halk nizcileri şerefine büyük bir gardenparti ve senclik adına birer hıtabe. tertib edilmiştir. Bu gardenparti iki memNot: leketin dostluğuna yaraşan bir samimiyet 1 Merasimi Birinci Kolordu Kove ahenk içinde saatlerce devam etmiş mutanlığı idare edecektir. tir. 2 30 ağustos günü merasim yerile dalgmlıktan kurtaramıyorsun. Nedir bu dalgınlığın? tki haftadır, diyorum. Çünkü ancak iki haftadır farkına varabildim. Belki iki haftadan da fazla, ne bileyim! Şekib, onun elini tuttu, avuçları arasına aldı: Hayır, Şekib... Bu kadar müspet şeyi, tesadüfün sırüna yükliyemezsin. Niçin, daİEcınhğı kabul etmiyorsun? Yoksa, seni dalgınlığa sürükliyen sebebi söylemekten, onun açığa vurulmasmdan mı korkuyorsun? Işte asıl mesele de burada... Şekib, gene karısma baktı: Bu, son günlerde, işlerden çok bunaldım. îsler fena mı gidiyor? Hayır... Gene eskisi gibi... Benim hastane masrafım, senin hesablannı bozdu, değil mi? Hayır... Köşkün kirasını, buraya veriyoruz. Fakat zannedersem, bu karşılık da tükendi. Şekib, kaçamaklı bir tavırla elini salladı: Daha bir miktar var. Anlıyorum. Bundan sonrası için, sıkışıyoruz, demek. Kocacığım, bunun için, üzülmeğe, böyle dalıp düşünmelere lüzum yok... Ben, yakmda çıkacağrm. 5ekib de ayağa kalkmışh: Sen, on bes, yirmi gün daha bu radasın. Beni, düşündüren şeylerden biri, apartıman sahibile anlaşamayışımız. Melike, karyolanın kenarma yığılarak oturdu: Şehrimizdeki merasim Edebî tefrika : 53 Yazan : Mahmud Yesari Peki, Nemide? Bütün ümidsizliğine rağmen, o da üler; o da ümidlere düşer. Hemşire Seniha, başını salladı: Can çıkmadan insanm içinden ülid de çıkmıyor... *** Melike, yeni bir vehim havası içindey'i. Odada, kendi kendine otururken, ülmek ve sesini duymak istiyordu. Keni gülüşünü, kahkahasmı; kendi sesini luvunca, sesinin kısılmadığını anlıyor, eviniyordu. Vakit vakit, ellerini gözle ine götürüyor; gözlerini açrp kapıyor; ;ık!ara ve gölgelere merak ve dikkatle akıyordu; iyi ve parlak görmek de onu ocuk kadar sevindiriyordu. Fakat Melike, bunu kocasına söyle ıeğe korktu; çünkü, akhndan şüphe e ebilirlerdi. Melikeyi sevindiren, az hasta olduğuu anlamasıydı. Yalnız, bu sevinci, hasta Imıvanlara anlatmak çok güçtü. Şekıb, kansınm gizli sevincini pek seememişti; Melikeyi üzen bu, oldu. O, îylemeden kocasmm bunu keşfetmesini bekliyordu. Nasıl, ne gibi dalgımm? Ne de Fakat Şekib, çok dalgındı. Onun dal mek istiyorsun? gınlığı, Melikenin vehim ha\asmı dağıtı Genc kadın, kahkaha ile güldü: verdi. Doğru! O kadar dalgınsın ki, ken 12 dini, sana anlatmak lâzım. Anlatayım. İki haftadır dıkkat ediyorum; ben, kocacığım. Son günleıde, bir tuhaflaştın. söylemiyeyim, o, kendiliğinden söylesin, Anlasılmaz bir kararsızlık içindesin. diye susuvor, bekliyorum. Fakat, senin Kocası, şaşkınlığını giderememişti: söylemiyeceğini anladım. Şinıdi soruyo Bütün bu anlattıklann, söyledik rum. lerin müspet şeyler değil. Şekib, ağır ağır basını kaldırdı, kanMelıke, gülüyordu: sınm soluk elâ gözlerine baktı, dalgm bir MüsDet taraflan da var, kocacı sesle: ğım. Evvelki hafta, güneş gözlüğünü u Neyi soruyorsun, Melike? dedi. nuttun, gittin. Geçen hafta, çantanı, iş Melike de ona uzun U7"n Kaktı, için' kâğıdlarile dolu olan çantanı unuttun çekerek gülümsedi: Hafta içinde telefon edecektin, unuttun. Işte bu halini... Doktorun verdiği reçeteyi yaptırmağı u5ekib, birdenbire şaşınvermişti: nuttun. Hangi halimi? Kansınm bu açık ithamîan karşısmda Genc kadın, elini kocasmm omzuna Şekib düşünmeğe başlamıştı, tutuk bir koydu: sesle: Bugünlerde, seni çok daİRin gö'rü Evet, dedi. Bunlarda haklısın. yorum, kocacığım. Fakat bunlar, birbiri ardısıra çahşmış te Dalgm mıyım? sadüfler. .^ Evet Hem öyle dalgınsın ki, sorGenc kadm, siçriyarak ayağa kalk • duğum, hatta sarstıgrra halde, kendini mîştîj J 30 ağustos Zafer ve Tayyare bayramının programı îstanbul Kumandanh ğında toplanan bir heyet tarafından hazırlanmışrır. Buna nazaran sabah saat sekiz buçuktan dokuz buçuğa kadar Vilâyet erkânile diğer heyetler îstanbul Kumandanlığına giderek bayramlaşa caklardır. Dokuz buçuktan itibaren kıtaat ve geçid resmine istirak edecek mek tebler, cemiyetler Beyazıd meydanında mevki alacaklardır. Tam saat onda Is tanbul Kumandanı yanında îstanbul Valisi, erkânı askeriye ve muhtelif tcsekküllerin mümessilleri olduğu haîde Beyazıd meydanında kıtaatı ve geçid resmine istirak edecek teşekkülleri teftiş edecektir. Bunu müteakıb îstanbul Ku mandanı 30 ağustos zaferinin ehemmiyetine dair bir nutuk irad edecektir. Bu nutku Istanbuldaki kıtaatın en genc za bitinin nutku takıb edecektir. Nuruklardan sonra geçid resmi baş lıyacaktır. Resmigeçide istirak eden ki taat, mekteb talebeleri, ve muhtelif es naf teşekkülleri Bevazıdın Mercan is tıkametinden gelerek Zeynebhanım ko nağırîa doğru ilerliyecekler ve Hasanpaşa fınnı önünden tramvay caddesini takiben Taksime varacaklardır. Taksimde abide önünde vaziyet alı nacak, bando İsliklâl marşı çalacak, şehir, ordu ve muhtelif teşekküller namına abideye çelenkler konacakrır. Gece şehrin muhtelif verlerinden fe ner alaylan tahrik edilecek, şehir baş tanasağı donatılacakrır. Dünden itibaren Beyazıd meydanında resmigecid hazırhklarına ve tribün inşaatına baslanılmıştır. M. TURHAN TAN Zalmahmud camisi tamir ediliyor Devair kapanacak 30 ağustos Zafer bayramı dolayısile resmî devair bu pazartesi günü kapalı bulunacaktır. Univerriteden gidecek heyet var\ 30 ağustos Zafer bayrammda Dum lupmarda yapılacak olan merasimde ü niversiteyi temsil etmek üzere Edebiyaf Fakültesi Son Zamanlar Tarihi doçenti Mimar Koca Sinanın mühim eserlc Enver Ziya Karalm nezareti altında yarinden biri olan Eyübdeki Zalmahmud nn 28 kişilik bir hevet Bİdecekrir. camisi tamir ediliyor. îzmir mezbahası Belediyeye Senelerdenberi, bakımsız ve metrük geçiyor bir halde kalan bu kıymetli eserin, kur îzmir (Hususî) Bir şirket elinde şun örtülerile, iç kısmındaki çatlaklıkîar bıılunan Izmir Mezbahası eylul bidayetinde Belediyeye geçecektir. Bu suretle esaslı şekiîde tâmir ve eski şckline irca Belediye, yeni bir varidat kaynağı elde olunacaktır. etmi§ olacaktır. Rcsmimiz camiyi dışarıdan gösteriyor.