4 Ağustos 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3

4 Ağustos 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

4 Ağustos 1937 CUMETURİYET Hfidiseîer arasında ' Bir derse ihtiyacı olanlar z Derdlerimi. lzmirdeki infilâkın tüyler ürpertici tafsilâtı 13 amele alevler içinde yanarak can verdi, beş kişi de hastaneye kaldırıldı [Baştarajı 1 inci sahifcdei Kaponi, Yugoslav tebaasından Toni Prosen, Esperko nakliyat acentası kâ tibi ve depo memuru Nasih, ameleden Mehmed oğlu Hüseyin, Hafız Rifat oğIu Tarık, Yusuf, Salih oğlu Cemil, Hüseyin Ağanın çobanı amele Mehmed, köfteci Kâzım ve oğlu Sami, şoför Mehmed, depo kavası Konyalı Mehmed, Çingene oğlu Arab Mustafadır. Bunla rm içinden bazıları mekteb talebesidir. Yaz tatilinde biraz para kazanmak, elbise ve saire yapmak için çalışryorlarmış. Yaralılar Hastanede beş yarah kalmıştır. Deponun mes'ul müdürü Ali Meftun, ameleden 22 yasında Fehmı tarafından kur tanlmıştır. Fakat Ali Meftunun yaraları çok ağırdır. Diğer yaralılar ameleden 22 yaşında Ahmed oğlu Hasan, 13 yaşında Osman oğlu Lutfi, 45 yaşında gümrük kolcusu Zühtü, 25 yaşında amele Os mandır. Facia bir dikkatsizlikten çıktı Ziyan 60 bin lira tahmin ediliyor. Hâdise, tenekeci Said ve kaynakçı Hasanın dikkatsizliğinden çıkmıştır. Infilak o kadar şiddetli olmuştur ki, bir ameleyi 40 metro ilerideki bir bağa fırlatmıştır. İnfilak olduğu gece boşaltılacak 45 varil benzin ve petroldan kırk biri bo • şaltılmış, diğerleri boşaltılmak üzere iken, Hasanın dikkatsizce kullandığı kızgm idemir faciayı doğurmuştur. Depo vt tanklar Magdeburger şirketine 4 bin, benzinler de Viktorya dö Berlin şirketine 25 bin liraya sigortalıdır. Yangın sahasındaki elim sahneler dan Arab Mustafa «yandım yandım!» diye bağırdı, dışan çıktı, fakat şaşkın lıkla tekrar içeri girdi, bir daha çıkmadı. 14 yaşında arkadaşım Hüseynin «anneciğim yanıyorum» diye bağırdığını ku laklarımla duyuyordum. Köfteci Kâ zımla oğlu Sami yanarken çok bağırdı lar ve çok çırpındılar. Ben ilkmektebi yeni bitirdim. Arkadaşlarım Sami, T a * rık, Emin ve Hüseyin ortamekteb tale • besi idiler. Hüseyin yanarken «Anneciğim beni kurtar!» diye bağırdı. Civarda bulunan annesi yaklaşmak istedi. Fakat ateşi görüp geri çekilmeğe mecbur kaldı.» Lutfi, bunları anlatırken etrafımız daki büyük kalabalık ağlaşıyordu. Gecenin kahramanlarından biri de Fehmı nammda bir ameledir. Vak'ayı şöyle anlatmaktadır: « Ben son varili boşaltmıştım ki bir gürültü koptu. Otuz kırk metro kadar havalandığımı zannedıyorum. Bir bağın içine düşmüşüm. Kalkınca kaçmak iste dim. Karşıma köpekler çıktı. Tekrar geri döndüm ve şaşkınhkla depoya girdim. Kapınm önünde birisi bağırıyordu. Kol lanndan çektim ve çıkardım. Başka bir amele «müslümansan beni al» diye bağırdı. Onu da sürükledim. Kapımn yanına götürdüm. Bu sırada müdür Ali Meftu nun sesini duydum. «Yanıyorum!» diye bağırdı. Alev seviyesinden alçalarak tekrar depoya girdim. Eelinden tuttum. Elleri nin derileri soyuldu. Kendisini sırtıma aldım, çıkardım, kuyu başına getirdim. Onu kurtardım.» Tahkikat neticesinde facianın dikkatsizlikten çıktığı tesbit edilmiştir. Asıl heyecanh sahne yangın sahasında bu sabah görülmüştür. Bağrışan, ağLaşan kadmlı, erkekli, çocuklu, ihtiyariı Şehrimizdeki teessür bir grup yangın sahasına toplanmıştır. BÜ meyanda kazada kollan yanmış ve büyük îzmirde Türk Petrol şirketi Izmir şukardeşi îsmaili kaybetmiş Lutfi namındi be binası ve tanklarındaki yangın, şehri 13 yaşında bir çocuk bulunuyor ve her mizdeki alâkadar mehafilde büyük bir kes ondan kendilerine aid olan facia kur teessürle karşılanmıştır. Bilhassa sigorta banının son dakikası hakkında malumat cılar muhitinde bu yangın etrafında bir istiyordu. Kocası köfteci Kâzımla oğlu çok faraziyeler yürütülmektedir. Yan Samiyi kâybeden bir kadın, dizlerini dö gında bir kasıd ihtimali mevcud olabileceğe döğe «Kâzım ve Sami» diye bağırı ği pek de kabul edılmemekle beraber her yordu. türlü ihtimaller gözönünde tutulmakta dır. lzmirdeki esas bina 5000 liraya siLutfi diyor ki: « lnfilak anında şaşkınhkla içeriye gortalı idi. Tanklar ve muhteviyatı ise atıldım, ağabey diye bağırmağa ba?!a Doyçe Oryent Bankm abonman sigortadım. Kardeşim yanıyordu, kendisini kay sından istifade ettiği için buna isabet eden betmişti. Benim bağınşlanmla biraz to miktar, dün İzmire hareket eden eksperparlandı ve kendini dışarı attı, ne çare kı ler tarafından tayin edilecektir. hastanede öldü. Deponun içindeki vaziŞirketin şehrimizdeki merkezi, dün yeti görseydiniz çıldırırdınız. Yananlar Vansrın dolavısile kapalı kalmıştır. ünyanm bütün mekteblerinde çocuklara hazırlop tarifler belletilir. Bu tarifler, ek8eriyetle, içine bazv indî faraziyele rin birer hakikat gibi doldurulduğu haplardır ve bu hapların yığınına «kiiltür» adını vermek âdet olmuştur. Evvelce pek çok defalar kaydettiğimiz gibi, kiiltür, bu hazırlop fikirler ve tarifler değildir: Bilâkis, şahsiyetin müdahalesile, eski düşünce kahblannın kırılması cehdidir. Pariste, dokuzuncu beynelmilel felsefe kongresinin açılmak üzere bulunduğu günlerde çıkan bir makalemle Descartes'dan alabileceğimiz en büyük dersin bu kafa istiklâli olabileceğini izaha çalışmıştım. Bu kongrenin açılma töreninde bir nutuk okuyan Miilî Terbiye Nazın M. Jean Zay, ayni noktayı ince bir vuzuhla kabartmış ve demiş ki: «Descartes herhangi bir tesir önünde iğilmekten kaçtı ve bizim de kendi tesiri önünde iğilmemizi istedi. Onun nazarında her zekâ, serbestçe inkişafına müsaade edilirse, varlıklarından şüphe edilmemiş gizli imkânlar ortaya koyar. Kültür denilen şey artık neden birkaç kişinin imtiyazı olsun? Biz Descartes'dan öğrendik a tedrisat demek, hazır bir hakikati bir zekâdan ötekine boşaltmak demek değildir; şahsî teşebbüs ve araştırma zevkine hitab etmezse tedrisat olmaktan çıkar. Mürebbinin vazifesi, genc zekâlan bir yoldan yürümeğe mecbur etmek değil, onlara kendi yollarmı buldurmak, onlarda tecessüs uyandırmak, onları araştırmağa iştahlandırmaktır. Bizim yaymak istediğimiz kültür yeknesak bir tipte değildir; bu kültür, bütün zekâlann sayısız farklannı aksettirecektir.» Evet, kültür, herhangi bir veya bin nazariyenin, hatta bir veya bin hakikatin bilinmesi, hatta buna veya bunlara göre amel edîlmesinden ibaret kalamaz? Kültür, bütün bu bilgileri kızgın bir şahsiyet potası içinde pişirerek yeni ve tamamile şahsî görüşlerin cevherlerile tazelemektir. Descartes'dan alınacak olan bu derse yalnız mekteb talebelerinin değil, her hangi bir felsefe veya iktısad nazariyesinin cazibe çemberi içinden esir başlannı çekip kurtaramıyan bütün sözde münevverlerin de ihtiyacları var. BEYAMİ SAFA Sergi ve festival İHEM NALINA MIH1NA Biraz da şehir işleri Haricî ticaretimiz Memleket üç büyük de mes'ud inkisaf köprü kazandı 5 ay zarfında ihracatımız 67000 liraya mal olan ithalâtımızdan 12 milyon yeni köprülerin üçü de betonarmedir lira fazla Ankara 3 (Telefonla) Dış tica retimiz hakkında verilen resmî rakam lara göre, 1937 yılının ilk beş ayı içindeki ihracatımız kıymet itibarile 50,145,485 liraya, ithalâtımızsa 38,019,548 liraya varmış bulunmaktadır. 1936 nin ayni ayları içindeki ihraca tımızsa 36 milyon 14,798, ithalâtımız da 35,723,923 liradan ibaretti. 1937 yılının beş ayı içindeki ihracat ve ithalâtımızın başlıca memleketler a rasmda sureti inkısamına aid rakamlara göre de, umumî ihracatımızın yüzde 46,33 ünü teşkil eden 23,228,478 lira ile Almanya birinci gelmektedir. 4 milyon 869,623 lira ile Birleşik Amerika ikinciliği, 2,630,246 lira ile de İngiltere üçüncülüğü almaktadır. Ithalâtta ise, gene umum ithalâtımızın yüzde 42,74 ünü teşkil eden 16,250,226 lira ile Almanya birinciliği almaktadır. 5,010.879 lira ile Amerika ikinci ve 3,182,806 lira ile de îtalya üçüncü gelmektedir. Ankara 3 (Telefonla) Nafıa Vekâletinin memleket içinde yaptırdığı üç yeni köprünün açılma töreni yapılmıştır. Bunlardan birisi Tokad Vilâyeti içinde Niksar Reşadiye yolunda ve Kelkit ırmağı üzerindeki Saplı köprü südür. Uzunluğu 54 metro olan bu köprü, 36 metro açıklığmda ve betonarmedir. İnşası 15 ayda bitirilmiş ve 20,000 lira harcanmıştır. Gene bu yıl içinde yapılması biten ikinci köprü KilisIslahiye yolunda Afsin köprüsüdür. Bu da 55 metro uzun luğundadır. Bunun da yapılması 14 ay sürmüş ve 25.000 lira harcanmıştır. Diğer köprü Ankara Bolu yolunun 160 mcı kilometrosunda ve betondur. Bunun da inşası bir yıl sürmüş ve 22,000 liraya mal olmuştur. Ormanlarımızın miktarı Ankara 3 (Telefonla) Ziraat Vekâleti henüz kadastro muamelesi bitme miş olmakla beraber memleket ormanlarımn miktarını tayin etmiştir. Bir hesaba göre 5,357,000 hektar koruluk ve 3,459.229 hektar baltalık mevcud bulunmaktadır. Yekunu 8,816,229 hetkar tutan bu ormanların 4,300,000 hektarı Marmara ve Karadeniz, 3,051,000 hektarı Akdeniz, 865,399 hektarı doğu Anadolu, 600,000 hektarı da orta Anadoluda bulunmaktadır. Iktısad Vekili Ayvahkta Ayyahk 3 (A.A.) İktısad Vekili Celâl Bayar refakatlerinde İş Bankası erkânı olduğu halde İpar yatile Midilliden buraya gelmiş ve iktısadî tetkiklere başlamıştır. Vekil burada iki gün kala caktır. Yugoslav kabinesi Papa ile yapılan anlaşmayı kabul etti Londra 3 (Hususî) Yugoslav hükumeti ortodoks kilisesinin muhalefetine rağmen Papa ile akdedilen anlaşmayı tasvib etmiştir. Bu hâdise Yugoslav kabinesinin mevkiini takviye ettığlne delil addedilmektedir. PARİS BORSASI Paris 3 (Hususî) Paris borsasmm bugünkü kapanış fiatları şunlardır: Londra 132.76,'Nevyork 26,64 1/2, Ber lin 1073, Brüksel 448,25, Amsterdam 1469,75, Roma 140,25, Lizbon 120,70, Cenevre 612,12 1/2, bakır 64 3/4 65 3/4 kalay 262,12,6, altın 139,07 1/2, gümüş 20, kurşun 22,18,9, çinko 23,6,10 1/2. elediyecilerden bir dosîum, seyahate çıkarken Romanya vapurunda, bana sitemli bir eda ile şunu söylemişti: Git, bakalım; o güzel Avrupa şehirlerini gör; ondan sonra gel; bol bol bizi tenkid et! Büyük, hatta küçük Avrupa şehirlerinde bazı şeyler vardır ki onları îstanbul Belediyesinden istemeği aklımdan bile geçirmem. Meselâ, Paristeki Etoile (Etual) meydanı ile Camps Elysees (Şanzelize) nin eşini, Berlindeki veya Dresden'deki temizliBugünkü Yerli Mallar sergisinin durgun hali ğin aynini, [Bu resim sergi açıldıktan iki gün sonra saat 4 te alınmıştır.] Londradaki Hyde Park (Hayd Park) ın ve yeraltı tramvaylannın tıpkıYerli Mallar Sergisinin açılmasile sını, Balkan Festıvalının başlaması son hafBudapeşte'deki Margrit adasının bentanın en bellibaşlı iki hâdisesidir. Herzerini, şeyden evvel her iki hareketin de fikır olarak, çok güzel ve yerinde olduğunu Viyanadaki... ilâ.. söylemeliyiz. Fılhakika millî sanayiimiMilyonlara, uzun yıllara ve bilhassa zin inkişafı, yerli mallarımızın sürümünün büyük bir şehircilik bilgısıle çok yüksek bir kültüre ve çok ince bir zevke muhtac emini için her sene kurulması artık anolan bu işleri, İstanbul Belediyesinden anelerimiz arasına girmeğe başlıyan sergi istemek haksızlık olur. Fakat, bazı şeyler lâzım birşeydir; ve miktarı günden güne vardır ki onları, pekâlâ istiyebiliriz ve bu ziyadeleşen bir morfinin tesirinde gibi istekler, dinlenmez ve tahakkuk etmezse, uyuyakalan biçare İstanbulu biraz olsun haksızlığı, bunlan istiyenler değil, hercanlandırmak için Balkan Festivali ve hangi bir sebeble beceremiyen Belediye emsali bayramlar tertibi de elzemdir. yapmış olur. Başlıyorum: Ancak hususile bu sene ne bu sergi, ne de bu bayram gönlün istediği kadar 1 Kokulu meydanlar: Bu, muvaffak bir manzara arzetmiyor. Ne «kokulu meydanlar» başlığı benım değil, sergide, ne de bayramda istenilen ve bekbir okuyucunundur. Bu okuyucu, abideenilen hareketten eser yoktur. Sergi daha lerimizin ta karşılanndakı, kokuları kaziyade vakit geçirmek istiyen kimselerin dar manzaraları da çirkin, aptesaneleri zaman zaman uğrayıp beş on dakika kasdedıyor. Uç tane de misal getiriyor. durduklan eğlenceli bir «tevakkuf mahalŞişüdeki, Harbiyedeki ve Taksim meyKöprü direkleri boyanıyor li» olmuştur; ve Festivalden artık adeta danındaki umumî halâlar. neki sergi bir tuluat kumpanyası dekoru bahis bile edilmiyor. Hakikaten bunların kokuları da, man26 temmuz. İçinde ertesi gün Yerîi kadar basit ve marifetsizdir. Millî sana araları da fecidir. Şişlideki ile HarbiyeMallar Sergisinin açılacağı, Galatasaray yiimizdeki büyük rollerini kimsenin inkâr dekinin önünde iki dakika duramazsınız; lisesi binasındayız. İlk katta güçbelâ ve edemiyeceği üç büyük bankanın güzel burnunuz kırılır. Bu halâları böyle kokhenüz söndürülmüş bir yangının telâşı emekleri de olmasaydı, 937 sergisinin muş bir halde bıraktığı için Belediyeden levam eden manzarası var. İşçilerden, görülmeğe galiba hiçbir liyakati kalmı eza almalı. müdürlerden, memurlardan mürekkeb yacaktı. Taksim meydanındaki iki halânın önü Yukanda işaret ettiğimiz işe geç baş ıck durak yeri olmadığı için, kokulannı yüzlerce kişilik bir kalabalık birbirine giriyor. Binanın dört tarafından bitmez tü lamak ve binaenaleyh iyi bir eser çıkara ralnız geçerken duyarsınız. Fakat Cumkenmez çekiç sesleri. Yağlıboya kokula mamak yalnız sergiye münhasır bir kusur huriyet Abidesinin tam karşısında iki harı. Bir koşuşma, bir didinme, bir sinirlen değildir. Ayni eksiği Balkan Festivalle lânın mevcudiyetine hiçbir şehirci tahammedır gıdiyor. İçinde ertesi gün paviyon rinde de görmemenin imkânı yoktur. Bu mül etmemek lâzım gelir. Dünyanın hiç lar açılacak olan bir çok sınıflar hâlâ seneki Festivalin geçen senekinden büyük bir yerinde hatta köylerdeki abidelerin bomboş. Sergi müdürü ertesi gün orada mikyasta farklı olmayışının sebebi bu ge karsısına umumî halâ yapılmaz. bulunması icab eden bir takım hasır san niş, rahat, iyi hazırlanmamaktan ileri geBen, birkaç yıl önce, bir ecnebi harb dalyelerin nerede olduğunu soruyor; ve lir. Balkan Festivali gibi biraz beynelmi emisinin askerleri Cumhuriyet Abidesigelmediğini öğrenince hiddetleniyor. Nu« lel mahiyeti olmak icab eden bir bayra ne merasimle çelenk oyarlarken, bu halâtuklann söyleneceği kürsü hazır değilmiş mın tertibile meşgul komitenin bütün bir ların fecaatini görmüş ve yazmıştım. ve nereye konacağı henüz taayyün etme sene ve hergün, her saat uğraşması şart Yazdığıma kızanlar olmuştu amma, hamiş. Hatta daha garibini söyliyeyim: tır. İddiası şüphesiz ondan daha müte lâlan buradan kaldırmak fikrini muvafık [Başmakaleden devam] lardır. Fransanın sıyaseti zaten bu alâka Sergiye iştirak edecek olan bir firma mü vazı olmakla beraber Almanlann Olim bulanlar çıkmadı. Kimbilir, belki onlarm ile meşbudur. İngiltere dahi orta Avrupa racaatte geç kalmış ve paviyonunu ku« piyad oyunlannı mükemmelen becerebil yerini değiştirmeği de şehir plânına bıda statükonun muhafazasını sulhun bir racağı kelimeye dikkat edin: Kuracağı mek için dört sene mütemadiyen çalıştık rakmışlardır. Bekliyelim. lâzimesi saymağa başladığını bilhassa yeri arıyor. Bizi bu kargaşalık içinde ları misalini burada zikretmek yerinde 2 Taksimdeki su hazinesi: son aylarda saklamağa lüzum görmemiş gezdırmeğe çalışan arkadaşa serginin olur. Ve işte Japonlar 940 OlimpiyadlaTaksımdeki su hazinesi de, böyle bir meymümkün değil, muayyen tarihe yetişemi rını hazırlıyabilmek için bir senedir uğratir ve görmemektedir. dana yaraşmıyan çirkin bir binadır. HaYukarıki izahlardan pekâlâ anlaşıla yeceğini söyledik. Böyle işlere alışmanın şıp duruyorlar. İstanbuldaki Balkan Fesâlar yıkılmadıkça onun yıkılmasını istebileceği veçhile orta Avrupa vaziyeti u verdiği soğukkanlıhkla «Bütün gece ça tivalini bir kere nasılsa yapılmış programdan kurtarmak yani bu programı her meği aklıma bile getirmem. Çünkü sonra, zaktan yapılan tahminlere pek uymıyan lışacaklar. Yetiştirirler.» dedi. Taksim meydamndan kokudan geçilmez. çok hakikî ve zannolunabileceğinden da27 ağustos. Saat 12 ve gene sergide sene değiştirmek, yenileştirmek, güzelleş' Yalnız bu binanın cephesi, çirkin ve ekseha kuvvetli bir vaziyetin sahibidir. Bura yiz. Vaziyet akşamkinden daha düzgün tirmek yolunun tutulması lâzımdır. Meriya boş kalan ilân tahtalarile değil; da hükumetlerın mahallî kuvvetlerine di ce; fakat ortada gene esaslı birşey yok. selâ küçük bir hâdise olarak şu köprü Ayasofyadaki hamamm duvarı gibiğer Avrupa devletlerinin kuvvetleri de İktısad Vekilinin gelip sergiyi açmasına parmaklıklarının ve direklerinin boyansarmaşıkla örtülebilirdi. Meydanın yeniinzımam etmek suretile bir nevi kuvvetler üç saat gibi bir zaman kaldı. Çekiç sesle ması işini alalım. Bu ufak temizliğin Festevazününe dayanır bambaşka ve adeta rinin ve koşuşmaların hâlâ sonu gelme tival başlamadan evvel yapılması elbette den tanzimi sırasında, bunu da, yazmışyepyeni diyebileceğimiz bir vaziyet ihdas mıştir. Gene beraber bulunduğumuz ar yerinde olurdu, hatta lâzımdı. Zira bu tım. Kulak asan olmadı. Bu su hazinesinin cephesi üstüne, her edilmiştir. Müstakil bir Avusturya yaşat kadaşa bir gün evvelki fikrimizi tekrar et Festival münasebetile memleketimize gelecekleri hulyasını kurduğumuz bir takım sene beş altı defa, para sarfile millî baymak fikrinin en sarsılmaz takibcisi olan tik. Güldü: «Bu sefer elimizdeki delil Başvekil Schuschnig Almanya ile müm çok kuvvetli, dedi, koskoca Paris sergisi Balkanlı seyyahlar geliverseydiler şehrin ram günleri için, ahşab tezyinat yapılır; kün olduğu kadar hoş geçınmeğe itina vaktinde hazır olamadıktan sonra biz el en işlek yerinde o boyama faaliyeti yerine sonra yıkılır. Bu tezyinatı Festival ve 30 etmekle beraber tedafüî tedbırlerinin hiç bette mazur görülürüz.» Bunu bir şaka temiz bir köprü bulurlardı. Herşey bu ağustos bayramı şerefine, şimdi tekrar nun gibi.. Beynelmilel mahiyette bayram yapmağa başladılar. Bunu, bir defaya birisini ihmal etmiyor, ve en ehemmiyetli olarak söylemişti; ilâve etti: tertibi, üzerinde çok uğraşılması ve binbir mahsus olarak daha esaslıca bir şekilde olarak müstakil Avusturyanm talihini Av Sen merak etme. Yetişir o. ince noktasına dikkat ve itina olunması yapıp orada bırakmak daha muvafık orupa sulhunun talihıne bağlamış bulunuyor Yerli Mallar Sergisinin açılmadan bir lacağını neden kimse düşünmez; bilmem. Pek yakında dahilî sebeblerden dolayı gün evvelki halini bir hatıra defteri sami icab eden bir hâdisedir. Böyle yapılırsa hem o çirkin binanın cepbir hükumet buhranı geçirmiş olan Çe miyetile nakletmeğe çalıştık. Küşad saati Gerek Yerli Mallar Sergisini ve gerek hesi biraz süslenmiş, hem de, ikide birde, koslovakya da aşağı yukarı ayni vaziyet kapıları açan tılsımlı bir yumurta gibi gel Balkan Festivalini bugünkü yeknesaklıkte sayılabilir. Oraya garb devletlerinden miş ve serginin açılmasını galiba biraz tan kurtarmak müstakbel muvaffakiyetle tahtadan birşeyler yapıp yıkmak ve mütemadiyen para harcamak zahmetinden başka Sovyetler Rusyasınm alâkası da da emrivaki şeklinde temin etmiştir. Ve rin birinci şartıdır. kurtulunmuş olur. Ümid ederim ki, bu kazanılmıştır. Öyle görünüyor ki bu şarthiç şüphesiz bundan dolayıdır ki bu seD. N. seneki Cumhuriyet bayrammda, bu telar içinde Avrupa hartasının altını üstüne mennim nazan itibara alımr. getirmeği göze almaksızm merkezî AvruAnkara motörlü tayyare Beyaz Rusyada yeni bir pro 3 Şehrin ağaçlart: îstanbul panın tek taşını yerinden oynatmağa im kampı paganda şebekesi bulundu şehrinin caddelerinde çok az ağac vardır. kân bulunamıyacaktır. Bunu umumun hayir ve selâmeti için Avrupa sulhu heAnkara 3 (Telefonla) Ankaradaki Moskova 3 (A.A.) Moskovada Bunlara hiç bakılmaz; desem yalan söysabına bir kazanc diye kaydetmek mu Ergazi motörlü tayj'are kampı pek bü neşredilen Kino gazetesi, beyaz Rusya lemiş olurum; arasıra budarlar; o kadar. 3'ük muvaffakiyetler kazanmaktadır. da faaliyette bulunmakta olan halk Kuruyanlann yerlerine yenileri dikilmez. vafık olur. Genc Türk neslinin motörlü tayyare düşmanlan ve bilhassa beyaz Rusyada Kurak mevsimlerde dibleri biraz eşelenip İtalya Almanya ile anlaşmak için, lerle yaptığı uçma ekzersizleri göğüs hükumetin teşebbüsile açılan bir sinema sulanmaz. İnsanlar gibi ihtimama muhtac şimdiye kadar hep öyle farzedildiği gibi Jiabartacak derecededir. nin sabık direktörü olan Galkin hakkında olan bu medenî ağaclar, yabani ağaclar merkezî Avrupayı ve bilhassa Avusturİstanbuldan buraya gelen Tayyare takibatta bulunmak mecburiyeti hasıl ol gibi, tabiatin lutfuna emanet edilmiştir.. yayı feda etmiş midir? Buna Avusturyacemiyeti reisi Fuad Bulca, uçma tecrü Onun için Taksim abidesinden Harbiyeduğunu yazmaktadır. da kimse inanmıyor. Bir Avusturyah dos belerinden pek memnun kalmıştır. Mutumuz bize: Kino, beyaz Rusyayı her ne şekild ye kadar uzanan sıra ağaclar arasında, allim Zeki ve Vecihinin idaresinde ya Bu türlü faraziyelere inanmak için pılan uçma ekzersisleri çok takdir e olursa olsun alâkadar eden filimlerd> her yaz birkaç tanesi kurur. Bu güzel coğrafyanm gözle görülen hakikatlerin dilmiştir. Bund ismindeki partikülarist Yahud bulvar, yavaş yavas ağacsız kalmağa inkâr etmek lâzım gelir. Kaldı ki Avussrupu ve beyaz Rusyanın nasyonal de mahkumdur. Şimdi ağac dikme mevsimi Filistin meselesi turya kendi istiklâlini korumak için kendimokrat ve nasyonalist grupları lehindı değil; ne diye yazıyorsun, derseniz; ağac Cenevre 3 (A.A.) Daimî man evvelce propaganda yapılmış olduğunu dikme mevsiminde de yazdım, aldıran olsine gösterilebilecek alâkalara büyük madı. Şimdi, belki Festival hürmetine, kıymet vermekle beraber esasen herşey dalar komisyonu İngiliz Müstemlekât ilâve etmektedir. den ve herkesten önce kendi dikkatli ida Nazın Ormsby Gore'un uzun süren iza Mısır Kralı kabineyi yerinde kurumak istidadında olanların diblerini kazıp biraz su dökerler; diye yazıyorum. resine ve milletinin vatansever kuvvetine hatını dinlemiştir. Nazır, mandater devbıraktı güveniyor. İlkönce bizbize yâr olalım k letin teklifi veçhile Filistindeki rejimin Londra 3 (Hususî) Mısırdan bildi sonra başka yardımların imdadımıza ye değişmesi lâzım gelip gelmiyeceği meseleBunlar, Belediyemizin yapabileceği rildiğine göre. Kral Faruk, resmen tah tişmesini beklemeğe hakkımız olsun. Biî sinin komisyonca derhal halledilmesini is ta cülusü münasebetile, Nahas Paşa ta şeylerdir. Onun için yazdım. Yazdım; temistir. bu kanaat ve emniyetteyiz. rafından yeniden kurulan kabineyi tas diye darılmazlar da yapmağa cahşırlarKomisyon son iki sene zarfındaki Fi vib etmiştir. Nahas Paşa, Başvekâletle sa bütün İstanbul halkı gibi, ben de Dedi. Vaziyetin yakından tetkiki bu sözlerin listin idaresinin tetkiki lâzım geldiği ka Dahiliye Nezaretini, Vasıf Paşa Galib memnun ve müteşekkir olurum. naatindedir. Bu mesele yarın tetkik edil de Hariciye Nezaretini deruhde etmiş doğruluğunu müeyyiddir. ler dir. meğe başlanacaktır. YUNUS NAD1 ı Orta Avrupada

Bu sayıdan diğer sayfalar: