22 Temmuz 1937 Tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6

22 Temmuz 1937 tarihli Cumhuriyet Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

CUMHURİYET 22 Temmur 1937 Duymadıklarımız ve bîlmediklerimiz B eşıncı Balk an gureş şampıyonası Geçen sene yapılamıyan müsabakalar, ağustosta Izmir fuvarmda icra edilecek Izmir fuarı münasebetile Beşinci Bal kan güreş birincilikleri İzmirde yapıla caktır. Şimal turnesindenberi ciddî hiçbir müsabaka yapmamış olan pehlivanları • mızın Balkan müsabakalanna iyi bir surette hazırlanabilmeleri için Güreş Fe • derasyonu faaliyete başlamıştır. İkinci reis Seyfi Cenabın teşkilâttan ayrılması üzerine hasıl olan boşluk henüz kapanmadığmdan hazırlıklar esnasında bazı müşküllere tesadüf edileceği zannedilmektedir. Müsabakalann İzmirde yapılması hazırlık teferruatı bakımmdan da müşkül görülmektedir. kalara girmek istemedikleri mektedir. zannedil Bursa sporcularının kadirsinaslığı Faik ağabey için bir gece tertib edildi Bursa (Hususî) Bursa sporculuğunun da; merhum Beşiktaşlı Şeref gibi mühim ve sevilen bir siması vardır. Faik Ağabey... Onu yalnız Bursa değil îstanbul ve Ankara sporculuğu muhitlerinde bile tanımıyan yoktur. Bu temiz yürekli spor âşıkı meselâ: Kendi kulübünün maçını seyrederken bir kenara çekilir; oyunculardan biri bir hata yaparsa elile yerdeki otlan kopararak hırsmı yenmeğe çalışır ve hiç kimseye fena bir söz söylemez. Bursa sporculuğunun ve Acar idman kulübünün bir temel direği olan Faik Ağabey için kulüb tarafmdan Çelikpalasta bir (Faik Ağabey gecesi) yapılmıştır. Bütün Bursa sporcularının hazır bulundukları bu gece Bursa sporculuğu için bir kadirşinashk sembolü olmuştur. Yüzlerce genc sporcu ile vali ve şehrin bütün büyükleri Faik Ağabey için yapılan bu merasimde hazır bulun muşlardır. Önce kulübün reisi, Ticaret Odası reisi, Rüştü Egeli birkaç söz söyliyerek bu spor âşıkını takdir etmiş ve sözü Türk Spor Kurumu bölge reis vekili Saim Altıoka bırakarak, onun, Faikı daha iyi tanıtacağını söylemiştir. Saim Altıok; Faik Ağabeyi ve onun karakterini, Bursa sporuna yaptığı hiz metleri uzun uzadıya anlatmışhr. Bursa valisi de; sporcu arkadaşlan nm armağanı olan seksen liralık bir saati Faik Ağabeye vermiştir. Faik Ağabey bu kadirşinaslıktan mütehassis olduğunu anlatmış ve kendisinin birşeyler yaptıysa bunu memleket sporunu ilerletmek için yaptığını ve arkadaşlarından hep yar dım gördüğünü söylemiştir. Müteakıben Tugud Karath ortaya çıkarak bütün Bursa sporculan namına Faik Ağabeyi kucaklamıştır. Sonra, gencler müzikle bengi oyunu oynamış lar; ayrıca kalkan oyunu yapmışlardır. Faik Ağabey gecesi bu suretl* h e m ^ lenceli olmuş hem de sporculara iyi çalışmanın, temiz kalbliliğin birOTneğl"«!•' muştur. Takma diş tunc devrinde de varmış J EJCALIVRUSI vs Ş" tngvsim sorıü sats$s Admira geliyor Galatasarayın yıldönümü için Istan bula davet edilen Avusturya şampiyonu Admira futbol takımı önümüzdeki hafta İstanbula gelecektir. Moda deniz yarışları münasebetile tehir edilen bu müsabakalardan sonra Admira kulübile yapılan anlaşma bir hafta sonraya bırakılmış ve bu zaruri müra • caat Avusturyalılar tarafmdan hüsnü suretle kabul edilmiştir. îsveçten gelecek güreşçiler Galatasaray bayramı için istanbula gelerek üç müsabaka yapacağını evvelce haber verdiğimiz İsveç güreş takımı a ğustos ortasma kadar angaje olduğu için bu tarihte İstanbula gelemiyeceğini bildirmiştir. Bir sabah gazetesinin yazdığı gıbi Güreş Federasyonu reisi Ahmed Fetkeinin yerine eski güreşçilerden Vehbinin iş\başına getirileceği mevzuubahs değil dir. Güreş Federasyonu, Balkan müsabaIsveçli güreşçiler ağustosta yapılacak 'kalan için bir hazırlık kampı kuracak ve festivalde İstanbula geleceklerdir. pehlivanları yakında bir araya toplıya Galatasarayın bayramı tehir rak ciddî idmanlara başlamalarını temin edildi edecektir. Galatasaray İdare Heyetl BaşkanlığmBulgarlar Balkan oyunlarına dan: Kulübümüzun 33 üncü yıldonümünü kutlulamak için mukarrer spor bayramı, girmiyorlar Moda Deniz kulübiınün deniz bayramını Beş eylulde Bükreşte yapılması ev hazırlamış bulunması ve tehir hakkında velce takarrür eden Balkan oyunlanna vaki müracaatimize karşı aldıkları tertibatın tehirine imkân olmadığını bildirmeleri bu sene Bulgaristanm atlet göndermiye üzerine deniz bayramının saym sporcu halceği ve buna sebeb de müsabakalann pek kımıza faydalı olması ve gelmesi temin eerken bir tarihte başlamış olacağı ileri sü dilmiş bulunan Avusturya şampiyonu meşhur Admira takımının yüksek oyununu rülmektedir. görmesini temin edebilmek düşüncesini taBulgarların bu sahada eski formla • şıyan kulübümüz, bayrammı 31 temmuz, rını kaybettiklerinden bu sene müsaba 1 ve 3 ağustos günlerine talik etmiştir. Almanyada As haffenburg'da ya pılan hafriyat esnasında, muhtelif boylarda, tuncdan mamul takma dişler bulunmuş. Bunla rın bulunduğu yer, tarihten önceye, tunc devrine aid bir mezardır. Dişler bir mahfaza içindeymiş ve mezara, sahiblerile beraber gömülmüş. Kablettarihe aid pek mühim bir keşif teşkil eden bu tunc dişler, yalnız arkeoloji bakımmdan değil, tıb bakımmdan da çok şayanı dikkattir. Yirminci asır medeniyetinden evvel pek çok medeniyetierin muhtelif sahalarda, bugünkü insanlara yaklaştıklarını, hatta geçtiklerini iddia edenler yanılmıyorlar. Tunc devri gıbi, yeryüzünde birkaç parça kırıntı bırakıp asırların derinliğine gömülmüş kalmış bir çağın insanları, tuncdan diş yapmağı, onu ağızlannm içine tesbit etmeği ve tıpkı bugün bizim kullandığımız takma dişler gibi kullanmağı düşünebilmek için, me deniyet sahasında hayli ilerlemiş. olmalan iktıza eder. Tuncdan yapılmış kabasaba baltala rm, tokmakların, sözümona bıçaklanr. mucidlerine, takma diş gibi kuyumculuk kadar ince bir san'at izafe etmeği mantığa aykırı görenler olabilir amma, şunu da unutmıyalım ki, her icad bir ihtiyaca tekabül eder. Kablettarih hayvanlann tunc bıçakla kesileif etlerini, bakalım insan dişi öğütebliyor muydu! «O insan da kab lettarih insandı, dişi de ona göre olmak gerekti» diyeceksiniz... Siz de haklısı nız... büyük ttnıüâi Sıvas İli Baymdırhk Direktörlüğünden: Sıvas merkezinde yeniden yapılacak olan beş dersaneli ve 46,563 lira 52 kuruş kesif bedelli ilkmekteb inşaatı 29/7/937 perşembe günü saat 14 te Sıvas Daimî V'lâyet Encümeninde ihale edilmek üzere kapah zarf usulile eksiltmiye konulmuştur. İsteklilerin ihale günü saat 13 e kadar teklif mek • tublarım mezkur Encümene vermeleri lâzımdır. Muvakkat teminat 3492 lira 50 kuruştur. İsteklilerin bu isi yapabileceklerine dair ehlivet vesikası gös termesi ve bır defada 20,000 liralık bina ve buna benzer iş yapmış olduk * larını isbat eylemeleri meşruttur. tsteklilerin ihale günü saat 13 e kadar teklif mektubiarını mezkur Encümene vermeleri lâzımdır. Proje, kesifname ve şartname her zaman Nafıa Müdürlüğünde görüla • bilir. Taliblerm ona göre müracaatleri ilân olunur. (4227) Türkive Is Bankasından: Fransızca muhaberat servislerinin idare ve şefliği tevdi edilmek üzere banka veya büyük ticarethanelerde mümasil vazifelerde çalışmış, tabiatile fransızcaya kuvvetle vâkıf, tecrübe ve ehliyetli birkaç yüksek memur aranmaktadır. Taliblerin Ankarada Müdiriyeti Umumiyeye tahriren mü» racaatleri, fotograf ve tercümeihallerinin de tevdii rica olunur. Müracaatlerin mahremiyeti muhafaza edilecektir. Kırşehir Nafıa Müdürlüğünden: 1 Eksiltmiye konulan iş: Kırşehirde yapılacak yirmi bir bin lira b'edeli keşifli beş dersaneli ilk okul binasmın 13010 liralık kısmımn inşası işidir 2 Bu işe aid evrak şunlardır: A Eksiltme şartnamesi, B Mukavelename, C Baymdırlık işleri genel şartnamesi, D Fennî ve hususî şartname, E Keşif, metraj, tahlili fiat cetvelleri, F Proje. 3 Eksiltme 25/6/937 gününden 15/7/937 gününe kadar olup talib çıkmadığından 15/7/937 tarihinden 26/7/937 tarihine kadar on gün uzatilmıştır. 4 Eksiltme kapah zarf usulile yapılacaktır. 5 Bu işe aid evrakı istekliler Kırşehir Nafıa Müdürlüğünden pa « rasız olarak Eİabilirler. 6 Eksiîtmive girebilmek için isteklilerin 975 lira 75 kuruş muvakkat teminat vermesi ve aşağıda yazilı vesikaları göstermesi lâzımdir. A Bu işleri yaptığma dair ehliyet vesikası. 7 Teklif mektubları eksiltme tarihi olan 26/7/937 pazartesi günü saat on dörtte İl Daimî Encümenine makbuz mukabilinde verilmesi lâzımdır. Bundan sonraki teklifler hiçbir veçhile kabul edilemez. (4383) Japonyada hıırafe ile mücadele însanlar, i 11 e r dünyanın en medenî memleketi hal kından, ister bedevı kabile efradından olsunlar, hurafeye karşı meyilleri de ğişmez. Bunun bellibaşh sebebi, anzalar, sukutu hayaller, hüsranlar ve felâketlerle doiu JbayaUo acılanru avutmak içio4ewlliye, ümide olan büyük ihtiyacdır. Falın, biiy^sim»TÜya tabirlerinin tfk ve «OB hedefi bundan başka birşey değildir. 5ark memleketleri, hurafede garbı geçmiştir. Japonyadan gelen haberler, Ja pon hükumetinin, son zamanlarda hurafeye, ezcümle halkı istismar eden muzır açıkgözlere karşı büyük bir mücadele açtığıııı bildiriyor. Japonlarda, kökleşmiş, garib bir itikad vardır. Başlarına gelen, irili ufaklı fe lâketleri, habis ruhların eseri telâkki e derler. Bu itikad, bir nevi tarikat doğurmuştur. Tarikate mensub olan Japon, uğradığı musibetin başmdan def'i için, tabir caizse, şeyhine müracaat eder. Meselâ, evini su basmıştır. Bunu, şeyhine an latır; o da, su basma felâketinin, 550 kaplumbağanın habis ruhunun marifeti olduğunu söyler ve bu 550 habis ruhun hakkından gelebilmek için meselâ ördek ruhu satın almak lâzım geldiğini emre d«r. Japoncuk, hemen paralan sayar, ördek ruhunu ahr, evine gider. Ördek ruhu denilen şey, bir kâğıd parçası üzerine yazılı «ördek» ismidir. Ördeğin kâğıd parçası üzerine yazilı adını, ateş pahasına safdil Japonlara satan açıkgöz tarikat reisinin, bu parlaria ördeğin mancasını ve dolmasını kendi midesine indirdiğine şüphe yok. Japon hükumeti de, bunu böyle düşündüğü için, rüesayi kiramı, şimdi, yuttuklannı kus mağa mecbur ediyormuş. Diye sordu. Kadın işvekârane: Hayır, kocam var; amma şimdi îstanbulda değil; onun için yalnızım!.. Cevabını verdi. Karşılıkh oturdular. Kadının eli dişindeydi. Bir iki dakika ikisi de ne söyliyeceklerini bilemiyerek sustular. Neden sonra kadın: Size Çemberlitaştaki mahallebiciit her şeyi söyliyemezdim. Onun için buraya davet ettim. İhtiyatsızlık doğru su... Ya kocam duyarsa ne der?... Acaba size gönderdiğim mektub yanmızda mı Sami Bey? Uzun boylu adam, ismini pek iyi hatırlıyan bu kadına tereddüdle bakarak ceblerini aradı. Bulamayınca tekrar tekrar aradı. Telâş etti: Vah, vah... Unutmuşum; herhalde otelde olacak... Bu defa kadın telâş ediyor, kızıyor du: Nasıl olur? Size mektubumda bu kâğıdın behemehal bana iadesi lâzım geldiğini söylemiştim. Sami Bey birden hatırlamış gibi: Ah, pardon... Şimdi aklıma geldi. Mektubunuzu alır almaz odama çıktım, Samsundan gelen bir mektubun zar İngiliz Üniversiteleri şampiyonası Izmitte lik maçlarî îzmit (Hususî) Lik maçlarına başlandı. îlk karşılaşma Akyeşille He • reke arasmda oldu. Akyeşil 20 galib vaziyette ve maçın bitmesine 7 dakika yarken Herekeliler sa'hayı terkettiler. îkinci karşılaşma İdman Yurdile Göl cük arasmda olacaktı. Fakat Gölcük gelmediğinden İdman Yurdu hükmen galib sayıldı. dikkat v« ÎYÎ HAZIM ediniz. Çabuk, iyi çiğnemeden yem«% yiyenler, fazla baharatlı ve biberii yiyenler, bühassa içki içenler midelerini tahriş ederler. Ve EKŞÎLÎK, HAZIMSIZLIK, ağırhk ve baş dönmeleri hissederler. MİDENİZE ^HAZIMSIZLIGI, MiDE EKŞiLiK ve * YANMALARINI GiDERiR. MAZON Islm, H O R O 8 markasına dlkkat. MAZON MEYVA TUZU Davis kupasî maçlarî Londra 21 (A.A.) Davis kupası için yapılan mıntakalar arası turnuvasmda Amerika, iki muvaffakiyete karşı üç muvaffakiyetle Almanyaya galib gelmiştir. Üçüncü <Single> maçmda Alman Henkel, 6/4, 6/3, 3/6, 7/3 Grant'ı yen miştir. Son maçta Budge, 6/8, 5,7, 6/4, 6/2, 8/6 Fon Cramm'a halib gelmiştir. Amerika bu suretle finale kalmıştır ve İngiltere ile çarpışacaktır. Budge Fon Cramm, maçı çok heyecanlı olmuştur. Bu maç iki saat bir çeyrek devam etmiştir. Fon Cramm, iki set'i kazanmıştır. Amerikanm yenileceği muhakkak görünüyordu; fakat Budge, hayrete şayan bir surette kendini toparlamış ve son oyunlar hakikaten yıldırım süratile oynanmıştır. raya, bir de kapıdaki numaraya bir kere daha baktı. İki üç kere çmgırağı çekti. Neden sonra içeriden bir ses geldi: Bekleyiniz, şimdi geliyonım. Bir iki dakika sonra kapı aralık edildi ve ta geriden bir kadın: Giriniz! Diye seslendi. Gelen adam ihtiyatla kapıyı kapadı ve merdiven başındaki odanın zayıf elektrik ışığile yarı aydmla nan avluda bir saniye durdu, belli ki davet bekliyordu. Meıdiven başındaki parmaklığm sahanlıgında görünen yaşlıca, başı çenesinden sarılı kadın: Buyursanıza, yukarı buyurunuz! Dedi. Merdiven başındaki oda geniş, oldukça zengin mefruşath bir salondu. Kadın elile diş etlerine basarak: Nekadar muztaribim bilseniz; dedi. Bugün sizi gördüğüm dakikadanberi dişlerim bir saniye beni rahat bırakmadı. Uzun boylu adam bu büyücek evde kendisini karşılıyan kadına hayretle bakarak etrafını süratle gözden geçirdi: Siz burada yalnız mı oturuyorsu nuz? ÎNK1BAZI defeder. Bugünden bir şişe MAZON alınız. Hiçbir mümasil müstahzarla kıyas kabul etmez. İstanbul Telefon Direktörlüğünden: 13/7/937 tarihinde kapah zarfla eksiltmesinin yapılacağı ilân ettirilen ve mezkur tarihte ihalesi yapılamıyan 12,000 lira muhammen bedelli 5 kalem fond borunun pazarlığı 12/8/937 tarihinde yapılacaktır. İlk teminat 900 li radır. Fenni şartnamesi hergün Levazım Dairemizde görülebilir. Taliblerin yukarıda yazilı günde saat 15 te ilk teminat paralarile Direktörlüğümüz Alun Satım Komisyonuna müracaatleri. (4219) Zonguldak Belediyesinden: Belediye için bir et, bir ölü nakline mahsus iki aded çıplak kamyon şaşesinın biri Zonguldakta diğeri İstanbulda teslimi «4200» lira muhammen bedelle açık eksiîtmive konulmuştur. Eksiltme 26/7/937 pazartesi günü saat 15 te Zonguldak Belediye binasmda toplanacak Belediye Encümenince yapılacaktır. Muvakkat teminat «315» liradir. Şartnarneler İstanbul ve Zonguldak Belediyelerinden parasız olarak almabilir. ( 4 ) fı içine koydum. Maksadım bu zarfla birlikte size getirmekti. Sonra elbise de ğiştirirken o zarfı gözümün önünde görerek mektubunuzu hiç aklıma getirme den yırttım. Keşki yırtmış olsanız..^ Emin olunuz... Kat'iyyen iyi biliyorum, yırttım. Kadın sesini çıkarmadı, fakat asabiyet içindeydi. Hatta alçak bir sesle: İyilik et, kemlik bulursun!.. Deyince Sami Bey dayanamadı: Aman Hanımefendi; henüz iyi liğinizi görmedim; beni çağırmışsınız, mahallebici dükkânma geldim. Daha içe riye girmeden ayak üstünde oğlumdan bahsedeceğinizi, ona ve sebebi m«vkufiyetine dair mühim malumatınız olduğu nu, belki bana çok yanyacak haberler vereceğinizi söylediniz. Fakat mahallebici dükkânından çekindiğinizi, gece evi nize gelmemi söylediniz, geldim. Simdi bana neden tariz ediyorsunuz? Mesele mektubunuzsa onu da yırttığıma eminim. Kadın mahcub oldu: Hayır, size tariz etmiyorum. Fakat imzamla ve el yazımla bir mektubun başkalarının eline geçmesinden korkuyorum doğrusu..* Ya kocama aksederse!.. Fakat hanımefendi, aramızda birşey yok ki. Nihayet kocanıza her şeyi anlatmak da kabildir. Şimdi lutfen bana vadettiğiniz izahatı veriniz. Siz oğlumu tanıyor musunuz? Hayır, fakat bilmünasebe işittim. Ben Leylâyı biraz tanmm. Nereden? Babasının «evdiği kadın vasıtasile. Yani... Leylâmn anne«i mi> Hayır, hayır... Siz onu tanımaz • sınız. Kimse de tanımaz. Zaten bu cihet sizi alâkadar etmese gerek. Benim bildiğim şudur: Sizin oğlunuzla Leylâ sevişiyorlardı. Hem de kısa bir zamandanberi. Fakat çok kuvvetli bir surette sevifiyorlardı. Oğlunuz, galiba îrfan Bey değil mi? Evet îrfan..» İrfan Bey, arada sırada, tatil günleri, hele babası öldükten sonra her hafta muntazaman Leylânın evine gidiyor, geceleri orada geçiriyordu. İşte Âdile kadının öldüğü gece de oradaydı. Peki, bunları ben de biliyorum. {ArJcan var) İngiliz Üniversiteleri arasmda tertib edilen atletizm müsabakalarında Leeds Üniversitesinden Miss G. Whitehead (yukarıda) uzun atlamada ve Miss D. Odan yüksek atlamada kadınlar arasmda iki dünya rökoru kırmışlardır. HACI RAŞİD «CumhuTİyet» in millî serguzeşt romam : 5 5 Sonra ayni adam odanın içinde do laşıyor, sağa sola gidiyor; arkasına şüpheli nazarlarla bakarak Leylânın kendisini gözetleyip gözetlemediğini anlamak istiyor, cebinden çıkardığı bir kâğıddan beyaz tozu surahiye döküyordu. O kaybolduktan sonra Leylâ şiddetli bir hararet içinde ne yapacağını şaşıra rak sağa sola başvuruyor, nihayet eline geçen surahiyi dikerek birkaç yudum içiyordu. Işte o zaman surahiyi elinden fırlatarak sıçradı: Ah, istemem, zehirlendim!... Diye haykırdı. Sağma soluna dcnmeğe, kıvranmağa, inlemeğe başladı. Om zuna dokunan bir el ve: Kızım Leylâcığım! Nen var yavrum? Diyen tatlı bir ses de onu sıçrattı. Neden sonra gözlerini açtığı zaman sabah olduğunu ve başucunda Fıtnat Hanırnm bekîediğini gördü: Ne oJdum anne? Çok korktum. haykırdım mı acaba?... Diye sordu. Fıtnat Hanım onu teskin ederek iyice açıldığını anladıktan sonra: Sorma, neler söyledin bilsen?.. Nekadar haykırdın, çırpındın. Adeta kendini karyoladan yere atacakdın. Seni zor zaptedebildim. Zehir, zehir, suya zehir kanştırıyor, alçak adam! diye bağınyordun. Ah, evet... Hâlâ hepsi gözümün önünde. Geldi, etrafta dolaştı. Sonra benden gizli giderek surahiye zehir karıştırdı. Siz o surahiden su içtiniz mi anne? Fıtnat Hanım güldü: Hayır kızım, dedi. Içmedim. Leylâ derin bir nefes aldı ve: Kâbus! diye başmı salladı. Bir kadının cinayeti Akşam ortalık iyice karardıktan sonra, uzun boylu bir adam, ağır ağır yürüyerek Gedîkpajadan Kumkapıya inen yokuş üstündeki kârgir evlerden birinin kapısını ça!dı ve bir ceb defterindeki numa

Bu sayıdan diğer sayfalar: